ELU S, ( Belgradda türk sanat sergisi ) vrupa ve bıristiyanlık âleminin bir kısmı türk mefhumunu an- cak harb, darb, istilâ, akım, top, tüfek, ateş ve infilâk mefhumlariyle mütera- dif addederlerdi. Asırlarca devam eden salip ve hilâl münazealarının tevlid et- tiği bu ruh haleti maalesef, zamanımı- za da intikal etmiştir. Bu ruh haleti i- çinde bulunanlar, Orta Asyada bundan binlerce yıl önce büyük bir medeniyete sahib olan türkleri, diğer bir takım müslüman kavimlerle karıştırmışlar, bepsini toptan aynı manâya almışlardı. İslâmiyetin ziruh mahlükat tasvir- lerine taraftar olmamasına rağmen en eski zamanlardanberi muhtelif islâm milletleri arasında bilhassa türk mille- tinde resim zevki ve bu zevkde canlı mevcudat tasvirlerinin yapılması lezze- ti tevessü ve inkişaf etmiştir. Bu inkişaf, şiir, nesir ve musiki gibi resim sanatmda da bir cihetten kendini göstermiştir. Müslümanlık âleminde tabiat, pey- zaj, cansız cisimlerin resimleri ile gü- zel yazı duygunun en bedii, en beliğ bir surette tercemanı olmuştur. Mikel Anjelonun eserleri, nasıl hı- ristiyanlığın mukaddes teslis akidesini canlandırmışsa, meselâ, türk ırkına mensup olan şeyh Hamdullahın besme- lesi de öylece islâm akidesini canlan- dırmıştır. Bu arada Endülüs arablarının vücu- da getirdiği eserleri bir tarafa brraka- rak türklerin yarattıkları, yazı, resim, minyatür, anmakla iktifa edeceğiz. Prizren'in Sinan Paşa ve Sarayevo- nun Gazi Hüsrev Bey câmileriyle Koca Sokollu'nun maskatı re'si olan Bosna- nın Cişezrat kasabasındaki büyük türk mimafı Sinan'ın köprüsünü bu babtaki binlerce misal arasında en esaslı olarak zikrediyoruz. İki sene evel İslavonya'nın Osiyek şehri yakınında Drava nehrinin bir kı- yısında yapılan tathir ame!iyt_ıi esmna- sında suya çökmüş ahşap bir köprünün bakayâsı keşfolunmuş ve vukuf erbabhı köprünün Kanuni Süleyman'ın Siget- var akını esnasında yapıldığına ilmi e- saslara istinaden karar vermiş ve köp- rünün bâni ve mimarınm cihanşümul şöhret sahibi türk evlâdı mimar Sinan olduğuna sarsılmaz bir katiyetle hük- metmiştir. mimari — eserleri İslâmiyetten evel ve sonraki türk mimarlık sanatına şahid olan Anadolu- Belgrad radyosunda verilen bir konferans Türk ırkının isliıdadı ve güzel sanat Kemalizmin bu yoldaki başarıları K Belgrad radyosunda yugos- lav muharrirlerinden Süley- lar sergisinin açılışı dolayı- siyle bir konferans vermiştir. Bu konferansın güzel kısımla- rını sütunlarımıza alıyoruz: beccererAnCLELALACERAAACARARNDE. yet göstermeğe çalışması tavsiye olun- muştur. Halâskârın emir ve dileğini kendisi için ulu bir vazife sayan türk milleti, türk gençliği derhal yorulmadan çalış- mağa koyulmuş ve bu âna kadar dikka. te değer eserler yaratmıştır. Güzel sanatlar mektebleri yeniden kurulur gibi ıslah edilmiştir. İstanbul- da asrt güzel sanatlar akademisi teşkil olunmuştur. Bütün orta mekteblerde de güzel sanatlara büyük bir ehemiyet verilmektedir. Yüksek bir kültür sahibi olan Tür- kiye cumhuriyetinin kıymetli Maarif Vekili Saffet Arıkan müstakbel türk güzel sanat nesillerine Avrupa sanat ve zevkini aşılamak için Avrupadan gü- zide profesörler getirtmiştir. Bu hususta Türkiye cumhuriyeti en doğru ve en güzel yolu tutmuştur. Yeni Türkiye'nin sanat ve zevk a- damlarının bu sahada harikulâde mu- vaffakiyetler istihsal ettiklerini dinle- yicilerimize arzetmekle derin bir zevk duyuyorum. Yeni türk sanatının tuttağu yol sri Türkiye güzel sanatı eski ve yeni ekol prensiplerini gütmi. yerek her iki devrenin güzideliklerini benimsemiştir. Hatib, burada Hindistandaki büyük binalara varıncaya kadar eski türk sa- ki güzelliklerin de yeni türk sa- da ve Orta ÂAsya'da yüz binl ma- müreler ve âbideler vardır. İddiamız; Avrupa ve Amerika bilginlerinin eser- leriyle sabittir. Jişahların en muzlim istibdad türkler; yüce Atatürkün mesud rejimi sonra da büyük bir faaliyetle bu güzel yetler göstermişlerdir. Ulu Önderin milletine karşı irad buyurdukları hitabelerinden birinde türk ulusunun güzel sanatların her şu- besinde şanlı mazisine lâyık mevcudi- natı üzerinde tesir icra ettiğini tebarüz ettirerek demiştir ki: " — Tutulan çığ.r ve başlanan hamlenin devamı neticesinde bizden sonra gele- cek ilk nesillerin türkün pek yakın bir âtide vatanıma entrenasyonal sanat ile- minde pek yüksek bir mevcudiyet te- min edeceğine şahid olacaklarına şüp- he yoktur. Biz; bu parlak istikbali müjdele- Bütün bu cereyanlar ve bu cereyan- ların neticesinde al Jer ulu Atatürkün vücuda getirdikleri inkılâ- bın türk ulusunun kalbinden, kendi milli cevherinden çıktığını, kendisine zorla kabul ettirilmediğini işpat ediyor. Kemalist Türkiye her şeyde ve her sahada sâyinin mesud ve bariz semere- lerini durmadan ve yorulmadan mede- niyet cihanmın tetkik ve takdirlerine Biyor. Avrupanın muhtelif medeniyet mer- kezlerinde sergilere, panayırlara, fu- arlara iştirâk etmekte olan yeni Tür- | BiBLİYOGRAFYA | Kömür hakkımnda bir broşür Maden tetkik ve araması tarafından kömür sergisi münasebetiyle kömürün tarihinden, dünya — kömürcülüğünden ve Türkiyedeki bütün kömür madenle. rinden bahseden bir broşür neşredil. Maden kömürü, dünya kömürcülü- ğü hakkında toplu bir malümat elde et- mek istiyenlere tavsiye ederiz. M. T A, Maden Tetkik Arama Enstitüsü yayını Memleketin en dolgun mündericatlı en güzel baskılr mecmuası. İki ayda bir çıkar: Türkiye ve dünya madenciliğinden en doğru, en yeni, en fenni haberleri verir. Memleketin madenciliği hakkında yerli ve değerli etüdleri ihtiva eder, Bu yılın ikinci sayısı gayet güzel bir kap içinde çıkmıştır. kiye birçok dost milletlerin leke Içrinde türk kemalinin, türk sanat ve bilgisinin sergilerini açıyor. Belgradda açılan sergi B u kabilden olarak cumhuriyet devrinin genç ressamlarından birkaç Bayan ve Bay'ın tabloları sergi halinde şimdiye kadar Rusya'nın Mos- kova ve Kiyev şehirlerinde ve dost ve müttefik Romanya ve Yunanistan payi- tahtlarında teşhir edilip sanat ve ten- kid ehlinin takdirine mazhar olan bu eser ve tablolar sevgili Belgradımıza, Türkyenin dost ve müttefiki olan Yu- goslavya kırallığınm devlet merkezine nakledilmiştir. Sergi; yağlı boya resimlerden, gü- zel yazı levhalarından, harita ve kroki- lerden ve eski ve yeni basım eserlerin- den mürekkeptir. Harita ve krokiler a- rasında Belgrad'ın i5 inci asrı ikinti yarısına aid bir harita da bulunmakta- dır. Türkiye Cumhur başkanı Ekselans Atatürkün ve Yuğgoslavya saltanat na- ibi Son Altesse Royale Prince Paul'ün yüksek himayeleri altında bulunan bu — sergi Türkiye — cumhuriyet hükâmetmın kıymeıh başnkih İsmet imizi ziyaretleriyle şereflendrdikleri bir anda nisanın on dördünde Prince Paul'ün nefis sanat- lar müzesinde açılıyor.., Hatib, burada sergiyi idare ve hima- ye edenlerden bahsettikten ve B. Salâh Cimcozun liyakat ve iktidarını övdük- ten sonra diyor ki: — Gazetecilikten yetişen Salâh Cim- coz 1908 senesinde meşrutiyetin ilânı- nı müteakip mizah “Kalem,, gazetesini çıkarmağa başlamış ve saltanat devrin- de de İstanbul mebusluğunu — yapmış- tır. Salâh Cimcoz; İstanbul hukukundan mezun nefis sanatlar sahasındaki ikti- dar ve nüfuzu ile tanımmış cumhuriyet Türkiyesinin pek güzide ricalindendir. Tablolara dair tuz üç türk ressamınım tabloları Belgrad sergisinde teşhir edili- yor. Bu tablolar arasında Melek, Melâ- hat ve Hale Asaf gibi türk kadın res. KÜÇÜK DIŞ HABERLER X Mısır karalı: — Mısır kıralı sonra Londraya hareket edecektir. Pariste La Comün ismindeki hafta- İzk konilinü ÇERE duyu itaatsızlığe teşvik ettiğinden dolayı takibata hbaşlanmıştır. Polis mecmuanın merkezinde araştırma. lar yapmış, son nüsahsımr topla- mıştır, X Roma'nın yıldoııomı — Ro- halelrmne SVEE e ( Dir Kösesij “Sadece Milletler cemiyetine bel dayayıp da...,, — Açık Söz"den — “Bel bağlamak,, tâbirini “bel daya« mak,, şekline sokmak çok çirkin olu- yor. * “İlim kadar sonsuz büyük Hâmidin ölümü, bütün kaynak ve verimleriyle Hâmidizmin duruşu oluyor.,, — Açık Söz'den — Bu cümleden bir manâ çıkarabile- nin lütfen bize bildirmesini rica ede- rİZ. * *“Gazeteniz okuyucularına verimli yazı okutmak..., Yazının verimlisi nasıl oluyor, öğ- renmek isterdik. * “Edebiyatçıların, asli mesleklerin- den ayrı sahalarda kendilerini harca- mamaları ve bütün çalışma zamanlarını edebi sahaya hasredebilmeleri için, dev- let tarafından bu işle vazifelendirilmiş birer memur haline getirilmesi, muay- yen bir aylığa bağlanmaları.,, — Ulus'tan — Faili cemi şeklinde olan getirilmek ve bağlanmak fiilleri biri müfred, diğe- ri cemi şeklinde yazılmıştır. “Getiril- mesi,, yerine “getirilmeleri,, denilmek Tâzımdı. Çocuk Haftası ; 23 Nisanda başlıyor ma şehrinin ldönümü münasehetiyle inşa edilen stüdyo- larda 21 nisandan itibaren düçe'- nin oğlu Vittorio Musolini tarafın- dan italyan havacılığının şerefine bir film çevrilecektir. samların eserleri de bulunmaktadır. Bayan Metlek'in kadın portresiyle i- ki natür mort'u, Bayan Melâhatin kadın portresi ile oto portresi ve Bayan Hale Asafın portresi bilhassa göze çarpmak- tadır. Bay ressamlardan Çallının Atatür- kü ile Hasan Fahrinin ve Eşref Gür'ün harf inkılâbı tabloları cumhuriyet dev- - ri semerelerinin sanat ve şümulünü tas- vir etmektedir. Cemal Said, Eren Eyüb oğlu, Eşref, Turgut, Halil, Malik Arsal, Mahmud Cemal, Nurullah Berk, Nusret, Bedri Rahmi, Ali Karsan, Âli Halil, Arif Be- dif, Saib, Bursalı Şefik, Ziya, EHif Na- ci, Nazmi Ziya, mebus Şevket, Sami, Hikmet, Ali Avni, H. Vecihi, Namık İsmail ve Feyhaman gibi sanatkârlar da tabiate, peyzaja, şarkın kabristanla- rına, portrelere ve şadırvanlara müteal- lik her biri türk sanatı nefisesinin bi- rer İisanı belâgati olan tablalarımnı yu- goslavların takdir nazarlarına arzedi- yorlar. Dost ve müttefikimiz olan genç ve müterakki Türkiye cumhuriyetinin sa- nat ve medeniyet sahasındaki yüksek terakkisini bizzat görmek ve bu sanat ve medeniyetin takdirle hayranr olmak için Prince Paul müzesinde açrları türk güzel sanatlar ve neşriyat sergisini hep birden ziyaret edelim. —— j ISTANBULDA BEYOĞLU: Haşet şubeleri BEYAZİT: Tütüncü Hamdi SULTANAHMED: Tütüncü Kâmil 13 üncü cildi Her münevverin okuması lâzımgelen bir eser Bilinmiyen İnsan Çıktı Yazan: Doktor Aleksi Karel Türkçeye çeviren; Nasuhi Baydar Ulus Basımevinde ve büyük kütüphanelerde satrlır. | Tüirika N Obemn dedi ki: Şekspirden Hikâayeler Yazanlar: : Çeviren: Mary ve Charles Lamb — Nurettin ARTAM Orta - yaz gecesi rüyası Helena, gördüğü vaziyet karşxsmda şa - şıp kalmış, Lisanderle Demetrius'un ve bir zaman yakın dostu olan Hermia'nın sözbir - Hği edip kendini alaya aldıklarını sanmıştı. Hermia da Helena kadar şaşıp kalmıştı. O, evelce kendisini sevmiş olan Lisander ile Demetrius'un şimdi niçin Helenayı sevdik- lerini bir türlü anlayamıyordu. Bu vaziyet Hermia'ya alay gibi de gelmiyordu. Şimdiye kadar daima birbirlerinin en a- ziz dostu olmuş olan iki Bayan, şimdi bir- birlerine ağır ağır sözler söylemeğe başla- mışlardı. Helena: — Merhametsiz Hermıa, dedi, Lisander'i benim arkamdan yollayıp benimle eğlendir- ten, alay ettirten sen değil misin? Sonra beni ayağı ile iten âşıkm Demetrius da gene senin teşvikinle ,galiba, bana sevgi- İim, canım, tanrım, meleğim gibi sözlerle hi- ” tab ediyor. O benden nefret ettiği için eğer sen onu benimle alay etmeye kışkırtmamış olsaydın, bana kendiliğinden böyle sözler söylemezdi. İnsafsız Hermia, en aziz arkada- şını hırpalatmak için bu adamlarla söz birli- ği ettin, öyle mi? Seninle mekteb arkadaşı olduğumuzu unuttun mu? Seninle ne kadar zaman aynı minderin üzerinde oturmuş, bir ağızdan aynı şarkıları söylemiş, iğmelerimiz- le gergefte aynı çiçekleri işlemiştik. Sonra birbirine yapışık iki sapta büyüyen iki kiraz gibi birbirimizden pekaz ayrılarak büyüme- dik mi? Hermia, benim gibi bir arkadaşınmı küçük düşürmek için bu adamlarla birleş- mek, ne bizim dostluğumuza ne senin kızlı- ğına yakışmazdı. Hermia dedi ki: — Senin bu hararetli sözlerine hayret e- diyorum, Ben seni küçük düşürmüyorum: senin beni küçük düşürdüğün görülüyor. — Halâ oynayan oyunda sebat. Göz et- meler; şakada ve beni fena mevkie kovmak- * ta ciddi bir çehre takınarak dcvaın. Bunu senin ne nezaketinden, ne de merhametin- den beklemezdim. Helena ile Hermia birbirleriyle böyle öf- keli öfkeli konuşurlarken Lisander ile De- metrius, Helena'nın sevgisi yüzünden birbir- leriyle döğüşmek üzere onlardan ayrılıp or- manın içerlerine doğru gittiler. Kızlar, iki gencin de oradan uzaklaşmış olduklarını görünce yeniden ormanın içinde yorgun argın sevgililerini aramağa çıktılar. Onlar da oradan uzaklaşır uzaklaşmaz, bu iki Bayanın kavgalarını dinleyen peri kı- ralı, Puk'a dedi ki: — Puk, bu senin îhmalcîlıgm ynzımden oldu; yoksa bunu bile bile, istiye istiye mi yaptın? — Bana inanımnız ey gölgeler kıralı, bu benim hatâm yüzünden oldu. Siz bana deli- kanlıyı üzerindeki atinalı harmaniyesinden tanıyacağımı soylememış miydiniz? Bunun- la beraber, ben, işin böyle olmasına esef et- miyorum. Böyle biraz çekişmeleri fena olmr- yacak. — İşittin ya, Lisanderle Demetrius, bıl" birleriyle dövüşmek içim ormanda elverişli bir yer aramaya gittiler. Şimdi sana emredi- yorum. Bütün ormanı koyu bir sis içinde br rak. Bu iki âşık yollarını şaşırıp dövüşm üzere birbirlerini bulamasınlar. Birbirlerinin seslerini duymalarına engel ol ve yapmgt' hilelerle ikisini de seni takibe mecbur et- i kisi de senin sesini kendi takıplefınm ’î:e sansınlar. Göreyim seni, bu işe, ikisini yerlerinden kımıldanamıyacak kadar y0 dl düşürünceye kadar devam et. Uykuya var ları zaman, Lisander'in gözündeki “aşk “s;_ resi,, ni sil, O zaman, o, Helenaya karşı â“w duğu yeni sevgiyi unutacak, Hermia'ya ki şı olan sevgisine dönecektir. O 33“'"” güzel Bayan da sevgilileriyle bu!ü&'“P şecekler, gördüklerini korkulu birer Tü işi nacaklardır. Haydi, sen çabucak bu İS€ 5“;,? ben de Titania nasıl bir âşık bulmuş, onu göreyim. ( var) rüya 53' g