ULUS 16 -3 - 1937 —— $ Hikâye Çevreye sarılı taş Bir gün bana annem şu masalı an- latmıştı: Anadolunun bir köyünde, iki kar- deşden biri zenğin, öbürü — yoksuldu. Kış basmıştı. Yoksul olan, ormanda toplayıp yığdığı kuru dalları, çalı çır- pıyı, köydeki evine getirmek isteyor- du. Dermansızdı; kendi yüklenerek ta- şıyamayacaktı. Onun için zenğin karde- şine giderek, — Kardeşim, bir gün için olsun, bana tını ver, akşama tekrar gitiri- rim, dedi. Tarhana çorbasiyle dolu ve buharı kıvrıla kıvrıla tüten önündeki kâsenin arkasındatı bakan zenğin, hiddetinden gözleri fırlamış bir halde, — Bu sondur; bir daha benim kar. şıma böyle dilenci gibi dikilme! Cevabını vermiş, üstelik bir de onu paylamıştı. Zavallı yoksul kardeş, Semer, ko- lan, yular da istemiş, fakat öbürü ken. disini azarlayarak kovduğu için, bun- ları almağa vakit bulamamıştı. Günlerce toplayarak koca bir yığın yaptığı odunların hepsini birden ve bir seferde götürmek isteyordu. Çünki, bir daha ata kavuşmak kendisine nasip ol- mayacaktı. Fakat bu odun yığınını ata yükleyemezdi. Yüklese at taşıyamazdı. Zaten ne semer, ne kolan ne de ip vardı. Hava karlı idi. Kar her tarafı ört- müştü. Düşündü, taşındı, nihayet iki daldan bir kızak yaptı. Odunlarını kı- zağa yükledi; ipi, semeri olmadığı için, kızağı beyğirin kuyruğuna bağlıyarak köyün yolunu tuttu. Köye varıp tam e- vinin önüne egldiği zaman, yükün a- ğırlığından beyğirin kuyruğu koptu. Aksilik başladımı çorap söküğü gi- bi, arkası gelir. Olan olmuştu. Tiril tiril titreyerek kardeşinin karşısına çıktı. — Allah senden razı olsun, beyği- rini sap sağlam geri getirdim. Yalnız kuyruğu koptu; diyebildi. Bunun üze- rine öbürü yerinden fırladı ve : — Be adam, sen bana neden bahse- diyorsun. Güzel hayvanımı berbad et. tikten sonra, bir de sıkılmadan, sap sağ- lam geri getirdim, diyorsun ha! beygi. Tin parasını ver. Başka hiç bir şeye ak- lım ermez. Diye bağırmağa başladı. Parası yoktu. Onun için anlaşama- dılar ve kasabadaki kadıya gitmeğe ka.- rar verdiler. İki kardeş yanyana yürüyor, fakat bir tek kelime bile konuşmayorlardı. 'Yol bir ormanın içinden geçiyordu. ka- sabaya geç vardıkları için bir hana git- mişlerdi, Geceyi hancının odasında ge- çireceklerdi. Zenğin kardeş kesesinin ağzını açmış, yiyecek içecek getirtmiş, karnını doyurmuştu. Öbürünün parası yokdu; hiç bir şey yemeden, sobanın yanında yüksek bir yere mıştı. Karnı açtı, uyuyamıyordu. Bir sağa bir sola dönerken, hancının, çocu- ğunu —uyuttuğu beşiğin içine düştü. Kendi iri yarı dev gibi bir adamdı. He- nüz bir kaç aylık olan çocuk derhal öldü. Zaten sabah olmuştu. Hancı aklını kaçıracaktı. — Çocuğu öldürdün, katil! diye bağırıyor, zavallının üzerine - saldırı- yordu. “Kısasa, kısas!“ diye söylenip du- ran hancı, zenğin kardeşi de alarak her üçü kadıya gittiler. Zavallı yoksulun rengi kül gibi olmuştu; gözünün önün- den dar ağacı ayrılmayordu. Bir köşeyi dönerlerken, o, biraz gerilemiş ve yer- den iri bir taş alarak kuşakları arasın. dan çıkardığı mendilin içine sarmıştı. “Eğer kadı beni mahküm ederse, ben de onu bu taşla gebertir, dağa ka- çarım.,, diyordu. Kadı yüksek bir sedir üstünde bağ- daş kurmuş oturuyordu. İki davacı ön- de durmuşlar, kıyamet koparıyorlardı. Zavallı suçlu, çevreye sarılı taş elinde olduğu halde davacıların arkasında du- ruyordu. Söze evvelâ zengin mıştı. Beyğirin başına geleni yordu. Suçlu ise, davacıların arkasın. dan kolunu kaldırarak, kendisini mah- küm ettiği takdirde, kadıyı çevreye sa- rılı taşla öldürmek isteyordu. Kadı ken- disine gösterilen çevre içinde, en az elli mecidiye bulunduğunu düşünerek şu hükmü verdi: *“Davacı haklıdır. Dava edilen, kuy- ruğu tekrar çıkıp büyüyünceye kadar beyğiri alıp kendi ahırında alıkoyma. ğa mahkümdur.,, Sıra hancınındı. O da davasını an- latmağa başladı. Birinci hükümle yü. reğine su serpilen suçlu, taşı kuşakları arasına sokmuştu. Fakat, kadı hüküm vermeğe başlayınca, çevreye sarılı taşı tekrar çıkararak, hancının arkasından havaya kaldırmış, kadıya göstermişti. Kadı, içinden, “bunda da elli mecidiye var!, diyerek derhal hükmünü tebliğ etti: “Sen de haklısın. karın senden ay- rılarak ona varacaktır. Bir çocukları olur olmaz, suçlu her ikisini de iade etmeğe mahküm edilmiş ve celse hitam bulmuştur., uzanıp yât- kardeş başla- anlatı- sana Hikmet TUNA İstanbulda terfi eden ilk okul öğretmenleri İstanbul, (Telefonla) — İstanbul ilk okul öğretmenlerinden bakanlığın ter- filerini tasdik ettiği 770 zamlarını eylülden itibaren almaları lâ- öğretmenin zım hem, vilâyet 37 büdeesinde buna aid para olmadığı için başkaca ödeme çareleri aranıyor. Bakanlığa gönderil. mek üzere hazırlanan yeni terfi listesi 216 kişiliktir. HALKEVLERİ MECMUASI Dokuzuncu cildin ilk sayısı olan 49 uncu numarası çıktı. Bu sayının içindekiler: B. Şükrü Kaya'nın ve Nafi A, Kansunun halkevleri yıl dönümü törenindeki nutukları, 'Türkler ve şimali Asya sanatının buz devrindeki menşei “Yosebh Strzygöwski, — Halkevinin çocu- ğu “şiir, Behçet Kemal Çağlar. — Hükümdarlara çıkışan şairler . Nihal Sami Banarlı — Osmanlı im- paratorluğunda çiftçi sınıfların hu- kuki statüsü, Ömer Barkan — Or. ta zaman türk - islam dünyasında maliye Prof. A, Mez — Ana yasa- mızda değişiklik — Sağlık bakımın: Bibliyografya, Halkevi haberleri Ülkünün 88 sayfalık bir sayısı dan spor ve biz (Dr. Hayri Kaleli) 25 kuruştur. Öğle Neşriyatı : 12.30 - 12.50 Muhtelif plâk neşriya- tı. 12.50 . 13.15 Plâk: Türk Musikisi ve Halk şarkıları. 13.15 - 13.30 Dahili ve Harici haberler. 17.30 - 18.30 İnkilâb dersleri (Halkevinden naklen) . Akşam Neşriyatı : 18:30 - 19.00 Muhtelif plâk neşriya- tr. 19.00 - 19.30 Türk Musikisi ve Halk şarkıları (Ferit Tan ve arkadaşları). 19.30 - 19.45 Saat ayarı ve arapça neşri- yat. 19.45 . 20.15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve arkadaşları) 20.15 - 20.30 Konferans: Dr. F. Hâtdun Tekiner (Çocuk ölümleri ve sebebleri 1 yaşına kadar). 20.30 - 21.00 Plâkla dans musikisi. 21.00 - 21.15 Ajans haber- leri. 21.15 - 21.55 Stüdyo salon orkest- rası. 1 — Barat Danseuse, 2 — Strauss Le Song Veiennoise. 3 — Donizetti Lucrezia Borcia. 4 — Mendelssohn Ro. mance. 5 — Audran La Poupee. 6 — Sousa The Liberti. 21.55 - 22.00 Yarın- ki program ve İstiklâl Marşı, İSTANBUL Öğle Neşriyatı : 12.30 Plâkla türk musikisi, 12.50 Ha- vadis, 13.05 Muhtelif plâk neşriyatı. 14.00 Son. Akşam Neşriyatı : 18.30 Plâkla dans musikisi. 19.30 Eminönü halkevi neşriyat kolu namına Nusret Safa (Yeni kitablar). 20.00 Bel- ma ve arkadaşları tarafından türk mu- sikisi ve halk şarkıları. 20.30 Ömer Rı- Za tarafından arabça söylev. 20.45 Ce- mal kâmil ve arkadaşları tarafından türk musikisi ve halk şarkıları. Saat ayarı. 21.15 Şehir tiyatrosu operet kısmı tara. fından (Lüküs hayat) birinci perdesi, 22.15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı. 22.30 Plâkla sololar Opera, ve operet parçaları. 23.00 Son, a B Ğ Bir Türkkuşu tayyaresi İstanbul üstünde uçarken Sağda paraşütçüler tayyarelere binerlerken: Solda hava gösterilerini seyreden halk | KÜÇÜK IÇ HABERLERI l Yeşilköyde * Karabük çelik ve demir fabrikası inşaatında çalışacak olan üçüncü kafi- le altı kişilik mühendis heyeti dünkü trenle Karabüke hareket etmişlerdir. 3* İzmitin bazı köylerinde çıkan “Hummai klât,, hayvan hastalığının İs- tanbula yayılmaması için gereken ted- birleri yerinde almak üzere Zirat Ve- kâleti salgın hastalrklar seksiyonu mü- dürü B. Naki Cevad bugün İzmite ha- reket edecektir. İstanbulda feci bir cinayet İstanbul, (Telefonla) — Gene bu- gün İstanbulda Zeyrekte Abdullah a- dında bir kahveci ortağr Veliyi biçak- la öldürmüş, kocasını kurtarmak istiyen karısı Afifeyi de yaralamıştır Abdullah yakalandı. Öldürmenin sebebi, ortak geçimsizliğidir, [_'I:İ.'ırl——(kuşu g Paraşütçüleri Yeşilköyde heyecanla seyreden halk österileri Paraşütler muyane edilirken | Bir kadın çocuğunu |Çekos ovakya ile takas sokağa bıraktı İstanbul, (Telefonla) — Bugün ad- liyede Binnaz adında bir kadın hakkın. da takib yapıldı. cuğunu gece sokağa bırakmaktan zan- Kadın iki günlük ço- lıdır. Kadın ifadesinde çocuğu beraber yaşadığı Tahsin adındaki adamın iste- mediğini ve ayrıca bakmak imkânları olmadığını söylemiştir. İstanbul sokaklarına 2000 lâmba daha konuyor İstanbul, (Telefonla) — meclisi bugün İstanbul sokaklarına ye. Belediye niden konacak 2000 lâmba için 160 bin lira ayırdı. Ve bu paranın yüzde beş fa- izle elektrik şirketinin imtiyaz — anlaş- masının sonuna kadar taksitle ödenme- si için makama anlaşma yapmak salâhi- yeti verdi. Lâmbaların konması bir se- nede bitecektir. işlerimiz Cumhuriyet Merkez bankasının Ce- koslovak milli bankasında yapımış o1uu. ğu teşebbüsün neticesi olarak şimdi- ye kadar hususi bankalar nezdinde açıl- mış olan hususi takas hesabları bu ban- kanın hususi takas muameleleri için aç- mış olduğu bir “Compte indisponible compensation priv&e,, hesabına geçiril- miştir. bu sebeble Çekoslovakya ile ya- pılmakta olan hususi takas işleri düzen- li bir şekilde işlemeğe başlamıştır. Denizyolları tarifesi İstanbul, (Telefonla) — Deniz yol. ları idaresinin 937 tarifelerini tesbite çalışan komisyon işlenini bitirmiş - ve raporunu hazırlamıştır. Alınan haber- lere göre raporda yeni ucuzlamalar ya- pılmamış, yalnız yolcu ve eşya için ba- zı kolaylıklar gösterilmiştir. Tarife me. selesi Ekonomi Bakanlığının takdirine bırakılmıştır.