—— 16 3.. 19907 EnENT M Kükümetciler ü Lokarno müzakereleri eni bir Lokarno muahedesinin ak- di meselesi hakkında İngiltere- nin geçen teşrini sani ayı içinde sordu- ğu suale Almanya tarafından verilen yazılı cevab ile büyük devletler arasın- daki münasebetlerin tanzimi için müza- kere kapısı tekrar açılmış oluyor. Ma- lümdur ki bu kapı geçen martın yedi- sindeberi kapanmış - bir haldedir. Bir sene evel Almanya, Lokarno muahede- sini yırttı ve Ren nehri sahille kerileştirdi. Bundan sonra da yeni karno imzası için müzakereye giri mesi hakkında eski Lokarno muahede- sini imzalayan devletler tarafından ya- pılan tekliflere cevab bile vermedi. Al- manya, garb devletlerinden uzakta kal- dığı bu bir sene içinde İtalyanın Habe- şistanda yerleşmesine yardım etti. Ge- çen yaz Avusturyanın iç işlerine karış- mamak için giriştiği bir teahhüd ile L talyaya daha ziyade yaklaştı. İtalya da Almanyanın silâhlanmasına yardım et- ti. İki garb devletine karşı silâhsız harb ilân eden bu iki orta Avrupa devleti, o- günden bugüne kadar elele yürümekte- dir! i artık müzakere kapısının ka- palı kalması Almanyanın işine elverme- meğe başlamıştır ki, 17 ikinci teşrinde İngiltere tarafından sorulan suale cevab vererek müzakere kapısını açmaktadır. Verilen cevabın mahiyeti henüz kati o- larak malüm değildir. Almanya, bu m zakerelerin gizli olarak idare edilmesini istiyor. Fakat salâhiyetli mahfiller bil- diriyorlar ki Almanyanın garb devletle- riyle teşriki mesai edebilmek - için ileri sürdüğü ilk şart, sovyet - fransız misa- kının feshidir. 2 mayıs 1935 senesinde imza edilen bu misakın ikinci maddesin- de deniliyor ki. “Avrupa devletlerinden biri milletler cemiyeti misakının on be- şinci maddesinin yedinci fıkrasında sa- yılan şartlar içinde tecavüze geçerse, Fransa ve Sovyet Rusya biribirine yar- dım edecektir. Üçüncü maddesi de şudur: “Bir devlet, mil!letler cemiyeti mi- sakının 12 inci, 13 üncü ve 15 inci mad- deleriyle girişdiği teahhüdlere rağ- men tecavüze geçer de bu devlet hak- kmda 16 ıncı maddenin tatbiki icab e- derse iki devlet biribirine yardım ede- cektir/” Yani görülüyor ki misak, milletler de ak- dedilmiş tedafüi bir anlaşmadır. Alman- ya buna itiraz ediyor. Ve fransız - sov- cemiyeti, misakının çerçevesi yet misakı devam ettikçe, garbte bir te- ahhüde girişemiyece, ildiriyor. Acaba Fransa, Almanya tarafından garbte girişilecek olan bir teahhüde karşı sovyetleri feda edebilir mi? Hiç sanmıyoruz. Çünkü bir defa Fransanın Almanya tarafından verilecek olan sö ze itimadı yoktur. Almanya bu sözi şine elverdiği zaman tutmuş, elverme- diği zaman tutmamışlır. Fransa ile Sov- yetler arasındaki misakın akdine âmil olan sebeb de budur. Gerçi politika sa- hasında diğer devletlerin sözlerine de itimad- edilemez. Fakat fransız - sov- yet misakının mueyyidesi, söz değil, hattâ 2 mayıs 1935 deki imza da değil, iki memleketin coğrafi vaziyetlerinden doğan zarurettir. Alman cevabı ile müzakere mevzuu olan Lokarno hakikatte yalnız garb devletleri arasındaki münasebetlerin de ğil, bütün Avrupa devletleri arasındaki münasebetlerin tanzimi gibi çok geniş ve şümullü bir mesele ortaya atıyor de- mektir. Almanya, sovyet — fransız misakına itiraz ediyor. İtalya da Almanyadan ayrılmak istemediğinden bu noktada Almanya ile beraber yürüyecektir. Fran' sa ile sovyet Rusya ise, biribirinden ay- rılmak — istemiyorlar, İki cepheye ay- rılan bu dört devlet karşısında İngilte- renin oynayacağı rol büyük kesbediyor. sovyet Rusyadan ayırmak için bu dev- ehemiyet Acaba !ngiltere, Fransayı let üzerine tazyik mi yapacak? Şark sulhunu garb sulhuna bağlayacak bir formül bulmak için Almanyayı mı sı- kıştıracak Yoksa Avrupanın böyle mu- vazeneli bir halde kalmasını kendi işine daha elverişli mi görecek? A. Ş. ESMER ( DIŞ HABERLER ’ ç cephede dei yeni başarılar elde ettiler Âsiler Trijuekin düştüğü üğünü yalanlıyor Âsilerin bombardıma nından kaçan halk Dün İspanya iç harbı etrafında gerek hükümetçi ve gerek âsi kay- naklardan gelen, haberler, da kendilerinin yeni graflar şunlardır: Hükümetçi kaynaklara göre: Londra, 15 — Madrid'den bil- dirildiğine göre, tayyare ve topçu a- teşinden sonra yapılan bir hücumla hü. kümetçiler, Guadalaraga cephesinde düş- manı kaçmak zorunda bırakmışlar, bir çok italyan askeri esir etmişler, altı top, iki tayyare topu ve bir çok harb malze- mesi ele geçirmişlerdir. Trijuek kasabasının alınması, kırk beş dakika süren çok çetin ve kanlı bir harbten sonra olmuştur. Hava pek sis- li olduğu halde hükümet tayyareleri, frankocu kuvvetlerinin siperlerini bom- bardıman etmişler ve italyanca “esirle- ri kurşuna dizmiyoruz,, cümleleri yazı. lr kâğıdlar atmışlardır. Hükümetçiler stretajik bir çok nok- taları elde etmişlerdir. Âsilerin üç av- cu tayyaresi düşürülmüştür. Jarama cephesinde ehemiyetli bir topçu düellosu olmuştur. Bu cephede milisler, düşmanın bir siperini zaptet- mişlerdir. Hükümet kurmayınm bugün- iğinde şunlar vardır: « — Âsiler ispanyol topraklarının ecnebi ordular tarafından çiğnendiği- ni Avrupadan saklamak istiyorlar. Düş- man:mız Guadalajera cephesindeki de- vamsız ilerlemesini beş italyan fırka- sının makinalaşmış kuvvetlerine borç- ludur. Bu taarruza ne bir ispanyol, ne bir gönüllü ne de bir faslr girmiştir. Hükümet kuvvetlerinin bu taarruzu durdurdukları ve hattâ onları geri sür- dükleri Trijuek kasabasının alınmasiy- le de bellidir. Bu cephede yabancı kı- biribirlerini yalanlamakta ve iki tarafta başarılar kazandıklarını iddia etmektedir. Tel- talarına italyan kumanda ediyor. Yalnız bu bölgede harb eden italyan kuvvetleri beş fırkadır. Âsi kaynaklara göre: Salamanka'dan bildirildiğine göre general Franko'nun bir tebliği; hükü- met kuvvetlerinin Trijuek kasabasını aldıkları haberini, yeniden yalanlamış- tir. Âsilerin bir başka tebliği milislerin Guadalajara cephesindeki bütün taar. ruzlarının püskürtüldüğünü, Jarama cephesinde frankocuların 4 kilometre ilerlediğini, bir haftada 23 kasabanın a- lındığını, ve bugün: tayyare kuvvetle- rinin düşman hatlarını çok tesirli bir şekilde bombardıman ettiğini bildirmek- tedir. generali Berganzali İzvestiya gazetesinin yazdıkları Moskova, 15 (A.A.) — İzvestiya ga- zetesi “İspanyaya karşı italyan - alman harbı,, başlıklı yazısında diyor ki: «“Seferber bir halde ispanyaya bazı alman kıtalariyle birlikte gönderilen dört italyan fırkasının Guadalajara ceb. hesindeki taarruzu yapması üzerine ar- tık karışma kelimesi çok sönük ve ha. kikate uygun gelmekten çok uzak kal- maktadır. Bu, İspanyanın faşist devlet- ler tarafından açıkça zaptıdır. Bu İs- panya anlaşmazlığının neticesine bağlı bulunduğu bir yabancı istilâsıdır. Lond- ranın ve Parisin idare mahfilleri bu gün mesuldürler. Her ordu ve akıllı her adam için şurası gayet açık bir hakikattir ki, İs- Lübnanda kabine istifa etti Berut, 15 (A.A.) — Lübnan Başve- kili Hayrettin Ahdab kabinenin çekili« mini vermiştir. Cumurreisinin emriyle de Başvekil yeni kabineyi kurmaya memur edilmiş- tir. B. Ahdab bundan faydalanarak ka- bineyi genişletmek için dahiliye nazır- Tiğınıs muhalefet liderlerinden Mişel Zaddour'a teklif etmiştir. Fransanın yüksek komiseri bugün yeni hükümet nazırlarının partilerin liderleriyle uzlaşması şerefine bir öğle ziyafeti verecektir. Berut'ta kırmızı bayraklar Berut, 15 (A.A.) — Bilinmiyen kim- seler dün telgraf direklerine kırmızı bayraklar asmışlardır. Polis bu bayrak- ları kaldırmıştır. Tahkikat devam mektedir. et- panyada BB. Musolininin ve Hitlerin birer ordusu bulunması orada asıl hâ- kimin general Franko değil, Alman ve İtalya büyük elçileri general Favpel ve general Burgonzoli'dir. Almanya ve İ- talya yenerlerse onların bir dünya har. bi olmaksızım İspanyadan çıkarılabile- ceğini ve İspanyaya istiklâlinin geri gelebileceğini ümid eylemek için cid- den hakikat görüşlerini büsbütün kay- betmiş olmak lâzımdır. Faşist saldıran- lar İspanyada kendileri için çok ehe- miyetli olan bir denemede bulunuyor- lar. Çünkü onlar bu denemeyi Çeköslo- vakya ve Avusturyada da tatbik edebi- leceklerdir. İspanyada bir faşist zafe- rinin Avrupayı yeni bir harba yaklaş- tıracağını inkâr etmek için gene kör veya deli olmak lâzımdır. İspanyaya karşı yapılmakta olan İtalya - Almıan harbı bir Avrupa ve dünya harbının başlangıcıdır. Meksika hükümetçilere yardım edecek Meksiko, 15 (A.A.) — Cumhurreisi Kardenas, Meksika'nın İspanya'da hü- kümetçilere silâh ve mühimmat vermek- te devam edeceğini söylemiş ve demiş- tir ki: “— Dünyanın her hangi bir yerinde olursa olsun meşru hükümetlere yardım etmek hükümetin borcudur ve her meş- ru hükümet, bulunduğu vaziyette Mek- sika'dan yardım göreceğine emin ola- bilir.,, Filomuz Karadenizden döndü geRLaRN c Karadenizde bulunan ıionuıınıamız lslanbuln dönmüştür. Yulıurda Heybeli onuııde bulunan Yavuz'un İstanbuldaki foto muha l"layat pahalılığıyla mücadele TAN'da Şevket Süreyya Aydemir, Hayat pahalılığı meselesini tetkik e- derek, buhranın temamiyle sona er- miş olduğu hakkmdaki hükümleri doğru bulmayor, buhranın yalnız ik- tisadi olmakla kalmıyarak bir strük- tür buhranı olduğunu, bu itibarla ko- laylıkla ortadan kalkmayacağını söy- ledikten sonra, ancak buhran içinde bir iktisadi kalkınmanın mevcudiyeti inkâr - edilemiyeceğini kaydediyor. Muhtelif sahalarda fiyat yükselmele- rinin, silâhlanmaya verilen büyük hız dolayısiyle, ilk önce harp endüstrisi sahasında başlamış ve sonra diğer is- tihsal sahalarına da sirayet etmiş ol- duğunu söyliyerek, bu umumi yükse- liş temayülünün memleketimizde de hayatı pahalılandıracak surette tesir- lerini his ettirdiğini tayin ediyor ve pahalılığa karşı mücadelenin âcil bir üyor. — mahiyet almış olduğunu ileri STANDARDI;&SYON VE MÜU- EYYİDELER MESELESİ Cümhuriyette Abidin Daver, ya- bancı memleketlerden ihracat malla- rımız hakkında şikâyetler gelmekte devam ettiğine işaret ederek, Türk mallarının itibarına zarar verebilecek olan lâubaliliklere bir son verilmesi lüzumunda irsar ediyor. ve Ekonomi Bakanı B. Celâl Bayarın da üzerinde hassasiyetle durduğu standardizas- yon işinin bütün ihracat mallarımız hakkında sarsılmaz bir azimle tatbiki lâzım geldiğini söylüyor. Kurun'da Asım Us da, üzüm kon- gresi dolayısiyle ayni mevzuu ele ala- rak, bu kongrenin vermiş olduğu ka«- rarların müsbet neticelerini görebil- mek için, bu kararların disiplin al- tında temamiyle tatbik edilmesi şart olduğunu hatırlatıyor ve alınan ted- birleri menfaaatlerine uyğun bulma- yacak olanların sabotaj hareketlerine nihayet vermek için kuvvetli müeyyi- deler konulması lüzumunu belirtiyor, MEKTEB KİTABI VE KİTABCI Tek kitab sistemini israrla takib eden ve kabul edilen eserlerin devlet eliyle basılması işini yavaş yavaş iler- leten Maarif Vekâleti, “tabiat bilgisi,, kitabı için bir müsabaka açmış; dör- düncü ve beşinci sınıfların 6 ve 9 for- malık kitabları için birinciliği kaza- nacak eserin müellifine üç sene müd- detle her yıl biner lira verilecekmiş. SON TELGRAF Gazetesi, İstan- bul kitabcılarından biriyle görüşmüş. Bu zat, kitablar için konulmuş olan bin lira ücreti pek az buluyor, müel- lifin külfetini bu kadar az bir para- nın karşılayamayacağını söyliyerek, ayni eseri kendisinin basmasına mü- saade edildiği takdirde müellife üç sene için 18 bin lira vereceğini söyliyor. Bu sözleri pek tuhaf bulduk. İlk önce, 6 formalık bir kitab için bin lira, müelliflerin, tek kitab sistemin- den önce asla görmedikleri ve hatır- larına getiremiyecekleri bir rakamdı. Biz, 15, 16 formalık bir ders kitabı- nın bütün haklarını bir kaç yüz lira- ya satmış muallimler tanırız. Kitab- cının müellife 18 bin lira ödemek id- diasına gelince, bunu tabiidir ki ya- Fakat bu parayı, ya kitabın tesinden fedakârlık ederek temin e- der ve bu arada kendi hesabına da ehemiyetli bir kâr tahakkuk ettirmesinin de yolunu bulur. Vekâletse bastığı ki- tabları maliyet fiyatına verdiği için, ta- biidir ki, kitabın fiyatını pahalılandı- racak olan cömert ücretler ödemek yoluna gitmez. 6 formalık bir kitab için bin lira, Türkiyenin hayat stan- dardı bakımından hiç de azımsanamaya- cak bir ücrettir. Serbest kitab zamanla- rında kitabçıların şimdi ileri sürdükleri iddiaları neden tatbik etmemiş olduk- ları sorulmaya değer değilmidir Sofyadaki karışıklık Sofya, 15 (A.A.) — D.N.B. Ajansı bildiriyor: Günlerdenberi devam eden ve şurada burada polisle kavga çıkma- sına sebeb olan talebe gösterisi henüz tamamen son bulmamış ve fakat hükü- met tarafından alınan şiddetli tedbir« ler bunların daha tehlikeli karışıklık« lar haline gelmesine karşı koymuştur4 Perşembeden evvel derslere tekrar baş« lamak mümkün olmıyacaktır.