ULUS 7-3.-1937 İplik fatlarmda |(Hukuk ilmini yayma ihtikâra karşı kurumunun tedbirler alındı İktisad vekâletinden: 23-6-1936 ta- ——— 2 Politika bahisleri : “Silahlı barış!,, — daha çok mühendis, daha çok 4 'Tıpkı geçen asrın sonunda ve 1914 ü hazırlıyan devrede old_uğfı gibi, marifetleri kendileri ve ihti- rasları kadar büyük “büyük dev Ş letler,, bu asrın da “silâhlı bar.; devresini resmi nutuklarla açmış bulunuyorlar. Artık şampanya şi- şeleri çelik teknelere bir uı-ı:ıı_ıd öpücüğü kondurarak kırılabıl_ır- ler; silâh laboratuvarları ve keşif- çileri arı gibi çalışabilirler; demir Ve çelik dökümhaneleri ölüm âlet- lerinin en azgınlarını doğurmak bahsinde, kâh kalite kâh kantite bakımından, biribirleriyle yarişa girebilirler. Büyük ve korkunç yarış, 16 yıl- lık bir paydostan sonra, tekrar başlamıştır. Ve insanlık, “cihan harbı” ndan hiç bir şey öğrenme- miş kendi nam ve hesabına hiç bir istifadede bulunmamıştır. Halbuki, silâhlanma yarışını bu kadar mükemmel organize eden büyük levletler, istese idiler, dün- yadaki geriliğe ve ıefulele karşı harb ilân ederek aynı demir ve çe- Tik istihsalâtı ve aynı iş ve keşif hummasını yaratabilirlerdi. Bu - gün bütün Asya ve bütün Afrika, ileri tekniğe ve Avrupa - Amerika seviyesinde bir refaha kavuşmak istiyorlar. Onların bu ihtiyaçları - nı karşılamak kararı verilmiş ol- - sa idi, ne mevcud makine endüs- trisi ne de mevcud âlimler ve tek- nisyenler sayısı kâfi gelirdi. Kü çücük Avrupa kıtasının kendi re- fah ölçüsü ve hattâ kendi Hege- monyası bakımından meydana g tirmiş olduğu medeniyet cihazı ile medeniyetçi ekiplerini Asya” ile Afrika'nın medeniyete ve refaha kavuşturulması hareketi, ilk adım- da iş sahibi kılabilir ve dünyanın her tarafından: daha çok doktor, kimyager, daha çok öğretmen.. Bir kelime ile daha çok ilim ve âlim ve daha çok teknik ve teknisyen lâ - zım!” sesleri yükselebilirdi. Şüphe yok ki, ortada ne işsizlik, ne maddeler “surproduction” u ne de münevverlerin “surproducti - on”u kalırdı. Fakat büyük devletler, zuu dünyanın ve insanlığın mede- niyete kavuşması olan bu büyük hareketi organize edemediler. Bu- na mukabil, bütün fabrikaların silâh yapmasını, bütün milletlerin silâhlanmasını ve bir yeni “silâh- lı barış” devresinin başlamasını, doğrusu mükemmel organize etti- ler. Şimdi İngiltere: — Dört senede bir buçuk mil- yarlık silâh yapacağım! Deyip kesesini okşarken, İtalya: — Dört senede bütün milleti asker yagacağım! Cevabını veriyor ve servete kar- şı imanı mobilize ediyor. “Bir yandan da, dünya maden fiatlarında, görülmedik bir boom başlıyor ve bu baş döndürücü yükselişi izah edenler çıkıyor: — Çünkü herkes silâhltanmakta- dır! — Hayır, çünkü Amerika - Fransa - İngiltere, amele ücretle - rtırmakta ve 40 saatlik hafta ünü tatbik eylemektedir ! Biz şimdiki bir müşahedemiz olmak üzere diyeceğiz ki, artık si- lâh yarışı başlamıştır ve bu yarış, hele maden fiatları dikine fırlar - ken, bir “sürat koşusu,, olmaktan ziyade bir “mukavemet koşusu,, dur. mev- Burhan BELGE rihli ve 3337 sayılı resmi gazete ile ilân edilen ve 1 temmuz 936 dan itibaren meri olan iplik fiatları fabrika teslimi peşin satış fiatlarıdır. Toptancı tüccar gizli bir surette ve bu fiatların çok üstünde bir fiatla iplik satışı yapmıştır. Bunun önüne geçmek üzere endüst- riyel mamülâtın maliyet ve satış fiatla- rının kontrolü ve tesbiti hakkındaki 3003 numaralı kanunun verdiği sa'âhi- yete dayanarak yerli fabrikalar mamü- lâtı ipliklerin toptan satışlarında tüccar ve fabbrikatörlerin riayete mecbru ol- dukları hüküm'er aşağıdaki gibi for- müle edilmiştir: a — Gerek fabrika gerekse ticaret- hane satışlarında bir paket dahi top- tan satış addolunur. Ğ b — Fabrikasının bulunduğu şehir- lerdeki tüccarlar fabrika , fiatından en çok yüzde 1 yükseğine toptan satış ya- pabilir'er. € — Fabrikasının bulunduğu şehir dı- şındaki tüccarlar ilân edilen fiatlara kendi kâr ve masrafları olarak en çok yüzde 3 fiat farkı ilâve edebi'irler. d — Fabrikalar başka şehirlerde sa. tışlarını satış mağazası veya büro aç. mak suretiyle bizzat yaptıkları takdir. de o şehirlerde açacakları satış mağa- zası veya büro masrafr olarak fiatlara azami yüzde 2 fark ilâve edebilirler. € — İlân edilen fiatlar azami oldu- ğundan fabrikalar bu fiatlardan daha ucuz satış yaptıkları takdirde yukarıki fiatlarda yazılı tüccar kâr ve masraf larının azami fiat üzerinden hesap e- dilmeyip fabrikaların bu ucuz satışı üzerinden hesap edilmesi meşruttur. f — Fabrikasının bulunduğu şehir haricindeki satışlarda toptan fiatlara ayrıca nakliye ücreti zammedilir. g — Paket ambalaj masrafı fabrika- dünkü konferansı Temyiz icra ve iflâs dairesi reisi B. Fuad Hulüsi Ankara Halkevinde ve seçkin bir dinleyi: Yayma Kurumunun bu kış içir tertib etti; şincisini vermiştir. a Konferansçı sözüne kısa bir başlan- gıçla girmiş ve ezcümle ferdin cemiyet içindeki mevkiini, cemiyetle muhtelif bakımdan olan milli rabıtalarını ilmi ve müdekkikane bir gözle tetkik ve tahlil etmiş ve Delf - Delphes mabedi- nin tâkında yazılı olduğu gibi ferdin kendisini bilmesi lâzımgeleceğini işa- psikolojik dediğimiz halerinin yalnız dimağın is- tidadı ve uzvi tevarüs neticesi olmadı- ğinı idrâk, hafıza ve bilgide olduğu gi- bi haz ve elem duygularında da içtimaf unsurlar mevcud olduğunu kaydetmiş. tir. ret ettikten sonra insanın Konferansçı sözlerine şöyle devam etmiştir: İnsan, maneviyatının, moral bünye. sinin büyük bir kısmını içtimai hayata borçludur. İstidadlarımız uzvi tevarüs. te olduğundan fazla içtimai tevarüste daha önemli bir mevki işgal etmekte- dir, İnsanı öğrenmek için insan cemi. lâzımdır. Alman İçtimaiyatçısı Tönnies cemiyetleri ikiye tefrik etmekte birisinde insiyak ve his. siyat diğerinde yetlerini öğrenmek ise muhakeme ve he- sab sınıfları olduğunu söylemektedir. En doğru görünüş ise bu iki kısmın biribiriyle mezcedilmiş bir vaziyette olmasıdır. Cemiyetten bahsedildiği za- man nizamlı bir cemiyet anlaşılmalı- dır. Nizamsız bir cemiyet mevcud olsa bile beka bulamaz, Mevzu ve meri hu- kukundan bahsedilebilmek için ancak müstakar cemiyetin ferdlerinde içtimat vasıfların bulunması lâzımdır. Cemiyet terbiyesi almış olan ferdlerde ise ah- Demirelii dün huzurunda Hukuk İlmini seri konferansların on be- laki bakımdan €goisme ve altrnisme bu- lunur. Tarih bize cemiyet hayatı ilerle« dikçe ferdin akli ve ahlaki melekeleri« nin de mütenasiben arttığını gösteriyor, Cemiyetin bir nizamı da olmas lâzım« dır. İşte-cemiyet kendisini ve içinde bu- lunan ferdleri hukuk dediğimiz şekle kadar teamül yoliyle muhafaza etmiş- tir. Yalnız bu teamülün statik elâstiki- yetten mahrum olmaması icab eder ak- si takdirde eski Çin ve hindlilerdeki caste teşkilâtında olduğu gibi istikrar hassasının ifratı ve tahavvüle az müsaid olması cemiyeti yıpratır. Cemiyetin diğer bir rolü de ferdin cemiyetten al. dığı müktesebatı çoğaltarak şahsiyetler yaratmasıdır. Bu gibi şahsiyetler ken. di benliklerine cemiyetten aldıklarını da ilâve ederler. Cemiyetin ferdle bu mütekabil tedahülleri neticesi olarak dehalar ile cemiyetler biribirine nis- betle bir gayeli bir vasıtalı olurlar. Bu dehaların bazısı tarihi ve bir kısmı da ilim ve sanata mensub olurlar, Ta« rihi olanlar doğrudan doğruya tarih üzerinde ve ilmi olanlar da içtimat mü- esseselere tesir yoliyle ve dolayısiyle cemiyet üzerinde mukabil tesirler ya- parlar. Yakın ve uzak tarihten buna dair birçok misaller zikredilebilir. Şu hale göre cemiyetle ferd arasında mü- tekabil tesir ve aksi tesirler mevcud- dur. Cemiyet yalnız ferde tesir etmez, yalnız onu yaratmaz aynı zamanda fer- din haricinde müesseselerde yaratır. Fakat bu müesseselerin daha iyi, daha mükemmel nasıl tasavvur edilebileceği- ni de ferde telkin eder, onun için ferd içtimat bir idealin de hamili sayılır. — | dara, balya ambalaj masrafı müşteriye | Maliye Vekilimiz tedavi | Merinosculuğumuzda i . DA aittir. Balya ambalaj masrafı hakiki . : DA : : Halkevinde balo | İzmir fuarı için tenzilât| * Te için Viyanaya gitti inkişaf var ğ i İ masrafı tecavüz edemez. İstanbul (Telefonla) — Ziraat ve- Halkevi sosyal yardım komitesi se- KEL AD İahitlenlne h “Gerek M Ve Gök l Tabrir İstanbul, (Telefonla) — Rahatsız T ; z Z nelik büyük balosunu martın- 20 inci DA NN Ti NaK ee aar'n , taraç | olan maliye vekilimiz. B. Fuad Ağralı âletinin, gmrindesalsan. mepinge, ol B göna alğadı halkeyi salönle, ’.îo" e yı yi =ı ürkiyı ııgını; kalar depolarındaşiplik olduğu —hatde | . Vi yanayaha- | '“Passısı Baron Fon Septo gazetecilere, rında verecektir. Her yıl büyük bir mus- | YePoyataklı vagonla İzmire gelecek | mübayaa için müracaat eden müşteri- | reket etti. Vekil Viyanada bir ay kala- | SiMdiye kadar memleketimizde merinos yolcuların gidip gelme biletleri — üze- yetiştirmek için yaprlan tecrübelerin vaffakiyetle verilen balonun bu sene de mevsimin en güzel balosu olması için çalışılmaktadır. Dün akşam halkevinde toplanan ve memleketin hayır işleriyle her zaman yakın alâkalarını gösteren seçkin bir komite balonun mükemmeli- yeti için icab eden bütün kararları al- mıştır. O gece halkevinin salonlarında baharı gelmiş göreceğiz ve sosyal yar- drm komitesinin bir çok sürprizleriyle karşılaşacağız. Balo davetiyleri bu se- ne de geçen sene olduğu gibi mahdud mikdarda bası'mıştır ve nama yazılıdır. Baloda bulunmak arzusunda olan aile- ler bir an evvel komiteye müracaat e- derek davetiyelerini*almaldırlar. KÜÇÜUK iÇ HABERLERİ | * Samsun sıhhiye müdürü B. İbra- him Sırrı İkinci sınıf sıhhiye müdürlü- ğüne terfi ettirilmiştir. * Tetkiklerde bulunmak üzere İzmi- re gitmiş bu'unan mahalli idareler u- mum müdürü B. Faik salı günü şehri- mize dönmüş bulunacaktır. * İstanbul Haliç şırketi hissedarları yakında umumi bir toplantı yapacak- lardır. Bu toplantıda şirketi yeniden çalıştırmak için teşebbüs kararı vere- ceklerdir. Şirket hissedarları yeni bir sermaye ile işi yeniden ele almak dü- şüncesindedirler. * İstanbul zahire borsasnda hubu- bat fiatları gevşektir. Ekstra Pulatlı buğdayları 6 - 6.29 arasında satılmak- tadır. * İstanbul — ticaret odası İstanbul plânının hazırlanmasında dikkate alın- mak üzere belediye reisliğine bir rapor verdi, * İstanbul belediyesi, haziran birden itibaren ölülerin kefenlenme ve gömül- me işleriyle uğraşmaya başlayacaktır. İlk yıl tecrübeye ayrılacaktır. Alınacak neticelere göre gelecek yıl şehirde göm- me işleri tamamen belediye tarafından yapılacaktır. Bu iş için belediyenin ye- ni büdcesine tahsisat konulmuştur. ! F rinden yüzde 25 tenzilât yapılacağı ya- taklı vagonlar şirketinden fuar komite- sine bildirilmiştir. Hazineye ait arazi Maliye vekâleti umumi arazi yazımı sırasında hazineye aid olduğu anlaşılan araziyi bundan evvel işgali altında bu- lunduranlardan ecrimisil aranılması ve takdir edilen kıymetler noksan bulu- nursa bunlara itiraz edilmesini defter- darlıklara tamim etmiştir. Genç rormuantikler Yirminci asrı madde'nin hâkim olduğu çağ olarak biliriz. Fa- kat bunu tekzib eden hâdiseler birbi- rini takib etmektedir. Meselâ, şu Londra haberine bakmız: Lord Ros- endale'in on yedi yaşındaki kızı Delorah Rosendale bir kaç gün- denberi kayıptır. İngiliz polisi ve in- giliz hariciyesi, genç kızın, Bay Wins- ton Churchil'in yeğeni olup şimdi İs- panyada hükümetçiler safındaki gö- nüllülerle birlikte harb etmekte bu - lunan Esmond Romilly ile buluşmak ve evlenmek üzere Bayonne'a kaçmış olduğunu bilmektedir.,, Hep aleyhinde bulunduğumuz yir- minci asırda, bir ingiliz delikanlısı, ha- yatını muhakkak bir tehlikeye koya- rak kalkıyor İspanya cehennemine ken dini atıyor ve on yedi yaşında bir genç kız da, baba ocağından kaçıp, sevdiği bu delikanlının peşine düşü- yor. Yirminci asra, mistiklik asrı adı- nı neden vermemeli? Hayat ve edebiyat. Geçen pazartesi günü, italyalı zen- gin bir adam, Viyanada, tanınmış bir lere satış yapmaktan istinkâf ettikleri takdirde kanuna mugayir harekette bu. Junmuş olacaklarından kanunun cezat hükümlerine tâbi tutulacaklardır. i — Gerek tüccar ve gerekse fab- rikalar mağaza veya satış bürolarına, komisyon ve masraflarının ilâvesi ile tanzim edecekleri iplik satış fiatlarını mahalli ticaret odalarına tasdik ettir- dikten sonra resmi gazete - ile ilândan itibaren nihayet 15 gün zarfında umu- mun görebileceği bir şekilde talik et- meğe mecburdurlar.” YVAavrıkıtd'v avukatın karısmı, beraberce — gitmiş oldukları sinemadan çıkar çıkmaz, beş kurşunla öldürmüştür. Katil, en büyüğü 19 ve en küçüğü 7 yaşında, yedi çocuk babası ve öl - dürdüğü kadın da kendisinden kati surette ayrılmak isteyen metresidir. Şimdi hâdisenin vukuuna takad - düm eden dakikaları tesbit edelim: yaşlı âşık çılgınca sevdiği genç met - resinden son bir mülâkat istemiştir. Mülâkat yeri bir sinemadır ve göste - rilen filim ise Stefan Zweig'ın bir nu- velinden iktibas edilen “bir akşamın mestliği,, dir. Bu filimde, sevdiği ka- dın tarafından terkedilen ümidsiz ve kıskanç bir erkeğin ruhi halleri tas « vir olunmaktadır. Halkın elinden zorla kurtarılan katil şu itirafta bulunmuştur: “onu de- li gibi severdim ve onun için delilikle- rin türlüsünü yapmıştım. Benden ar- tık ayrılmak istiyordu. Filimde gördü- ğüm sahneler beni büsbütün çıldırt - tı.,, Paul Bourget'nin Tilmiz adımdaki romanını hatırlarsanız bu hâdise kar- şısında kendi kendinizden - sorabilir- siniz: “Bu acıklı vakadan ,onun kah- ramanı olan italyan zengini gibi Ste - caktır. İnhisarların sofra tuzları İstanbul, (Telefonla) — İnhisarlar idaresinin Çamaltı tuzlalarında kurdu- ğu fabrika ilk sofra tuzlarını piyasaya çkardı. Tuzlalardaki tesisin üretim mas- raflarını ucuzlatacak bir hale getirilme- si için Avrupa tuzlalarında tetkiklerde bulunarak memlekete dönmüş olan in- hisarlar tuz işleri müdürü bir rapor ha- zırlamaktadır. fan Zweig bir par- dir?,, Sir Basil Zaharoff'un varisleri! “Zenginin parası züğürdün çene- sini yorar,, mış. Harb malzemesi zen- gini, meşhur Zaharoff'un varissiz öl- mesi birçok kimselerin muhayyelesini harekete getirmiştir . Londra'da kunduracılık eden bir adamcağız Zaharoff'un evlenmedışı doğmuş oğlu ve bu sebeble de varisi olduğunu isbata kalkışmıştı. Şimdi Mısırdan bir ses - işitiliyor: “Ben Zaharoff'un büyük amcasının oğluyum. Babam hâlâ Halebte ve ha- yattadır. Evrakım tamamdır. Vera - set davası açmak için Parise gidiyo- rum.,, Bu adam, Kahirede büyük bir sı- gara fabrikasının eksperidir, oldukça servet sahibidir ve arab ermenisidir. Biz Zaharoff'un, eski Tatavla'da doğmuş bir rum olduğunu biliyorduk. Kahire'deki varis, iş güç sahibi ve zengince bir adam olmasa, ceddinin Haleb ermenisi olduğunu ilân etme « sine bakarak aklından zoru olduğuna hükmederdik. Fakat Zaharoff'ların as- lını ve neslini kim bildi ki! ça mesul değil mi çok müsbet neticeler verdiğini otuz da- mızlıkla bu sene sekiz binden fazla ko- yuna muvaffakiyetle suni telkih yapıl- dığın, Karacabey harasında bir meri- nosculuk kursunun açıldığını, Balıkesir, Bursa ve Bandırmada merinos yetiştir- me çiftliklerinin kurulacağını Almanya da bu işi tetkik etmek üzere bir heyet gönderildiğini ve bu heyetin oradan 500 dişi, 20 erkek merinos getirtilece- ğini söyledi. İstanbuldaki tarihi -mezarlar İstanbul (Telefonla) — Mezarlıklar müdürü, İstanbuldaki mezarlıkların ta« rihi kıymetlerine göre bir proje hazırla- maktadır. Belediye, imar ve fen müdür- lüğünün tasvibinden geçtikten sonra tarihi kymetleri olanları saklayacak ve diğerleri yıkılacaktır. Balkanlararası tayyare servisi İstanbul, (Telefonla) — Balkan dev« letleri arasında bir tayyare servisinin tertibi için teşebbüsler yapıldığı haber verilmektedir.' CAT Dün Ankara'da sıcaklık 17 derece idi Dün şehrimizde hava yarı açık yarı kapalı geçmiş ve sıcaklık sıfırn üstünde 17 dereceye kadar yükselmiştir. Mete- oroloji işleri umum müdürlüğünden ve« rilen malümata göre dün yurdun Kara« deniz kıyılarına Giresen ve Orduya hafif yağmur yağmış diğer yerlerde ise hava umumiyetle bulutlu gemiştir. Yurdda sıcaklık evvelki güne göre dün 1 - 4 derece arasnıda ısınmıştır. En dü- şük suhunetler sıfırın altında Sivasta 3, Karsta 4, Erzurumda 8 derecedir. En yüksek suhunetler Dörtyol ve Nazillide 19, İzmir ve Adanada 20 derecedir.