ON SEKİZİNCİ YIL. No: 5604 Umumi mağazalar için 2 milyon lira sermayeli || bir şirket kuruluyor Milli banka müdü rleri dün B. Celâl Bayarın başkanlığında toplandılar Fi İlk umumi mağazanın kurulacağı liman: Mersinden bir manzara Başbetke : Ucuz Hayat Falih Rıfkı ATAY Ulus gazetesi Ekonomi bakan- lığının endüstri maddelerinin fi- atları üzerine tesir edecek bazı tedbirlerini haber verdi. Hazırla- nan kanun projesi Kamutaya su- nulacaktır. Piyasayı — hareketlendirmek, genç endüstriyi kuvvetlendirmek, ihtiyaç duyurma bahtiyarlığını halk yığınları içinde genişletmek bakımından, mallarımızı ucuzlat- mak lâzımdır. Haklı fiat yüksekli- ğini tayin eden zaruretlere karşı çare, ve, yüksek fiatlardaki ihti- kâr veya fazla menfaat paylarına karşı da tedbir bulmakta hüküme- tin zorluk çekmiyeceğini biliriz. Fakat bizde, bilhassa bazı şe- hirlerimizde hayatı yalnız paha- hlaştırmak değil, vatandaş için zahmetleştiren bir takım noksan- lar var ki bu münasebetle onların üstünde de yeniden durmak doğru olur. Bu noksanların başında yüz yirmi küsur bin nüfusun sığındığı Ankaramızın mesken buhranı ge- liyor. Hakikat odur ki Ankarada mesken meselesinin hususi teşeb- büslerle halledilebilecek olanının en büyük kısmı halledilmiştir. Hal- buki devlet hizmetinde çalışan me- murların yüzde sekseninden faz- lası haracgüzar halindedirler. Bu- yük ekseriyetin ne maaşı, ne de kazancı buradaki arsa fiatlarına, kredi şartlarına ve müddetlerine göre kulübe yaptırmağa bile elve- rişli değildir. Eski belediyeler otuz paraya al- dıkları arsaları toptan hususi şa- hıslara devrettiler. Aynı mevsim - de mesken yaptırmak şartile ucuz arsa vermek için, plânın hemen yanında veya içinde geniş tarlalar almak ve elde tutmak zamanı he- 'nüz geçmiş değildir. Devletin ken- disi, böyle bir muamele yüzünden rahat etti, ve spekülasyona, yahud normal fiat yükselişlerine her ya- pılışta ağır bir vergi ödemekten kurtuldu. Ankarada mesken, yap- tıracak olanlar da, ona benzer bir tedbirle, seneler senesi rahat ede- bilirler. Bahsettiğimiz ekseriyetin bugünkü Yenişehir boşluklarını dolduracaklarını asla zannetmeyi- niz: beş liraya toprak metrosu bi- zim belki de uzun yıllar sonraki barem vasatisinin kudreti dışında (Sonu 5. inci sayfada) X Profesö İktısad Vekili Celâl Bayar'ın reisli- ğinde toplanan milli bankalar genel di- rektörleri İstanbul hariç olmak üzere Mersin'den başlıyarak memleketin bel- li başlı bütün ihracat ve ticaret mer- kezlerinde kurulacak umumi mağazalar mevzuunu tetkik etmişler ve bu mak- sadla şimdilik iki milyon lira sermaye- li bir türk anonim şirket tesisini karar altına almışlardır. Osmanlı Bankası, bu şirkete kendi- sinin de iştiraki için merkezinden tali. mat istediğini bildirmiştir. Diğer taraftan İstanbul'da bu nevi mağazalar tesis vazifesi verilmiş olan İstanbul liman işleri şirketinin mesai programı İktısad Vekâletince tasdik edilmiş bulunmaktadır. Bu umumi mağazalardan beklenen başlıca iki büyük netice şudur: Birincisi — Resipise ve varand u- sulü tatbik edilerek mal sahibinin bu mağazalara girmiş malını kısmen ve- (Sonu 5. inci sayfada) ULUS ADIMIZ, ANDIMIZDIR İspanyada — Madrid valisi Madrid civarındaki siperleri teftiş ederken Âsilerin yaptıkları taarruz püskürtüldü Madrid, 6 (A.A.) — Havas ajansı muhabirinden: Hükümet kuvvetleri, Jarama cephe- sinde Morata del Tajuna ve Perales dö Tajuna mıntakasındaki mevzilerini is- lâh etmişler ve âsilerin mukabil taar- ruzlarını püskürtmüşlerdir. (Sonu 5. inci sayfada) Ankaranın merkez oluşundaki hikmet r H. Lüinin anadolu tabiati ve onun yerleşme üzerindeki tesiri Güzel Ankaramızdan bir manzara Filistinde fevkalâde tedbirler Kudüs, 6 (A.A.) — Gece saat 21 den ertesi günü şafağa kadar sokağa çık- mak yasak edilmiştir. Askerler - kışla- larda alakonulmuş ve sokaklarda aske- ri kamyonlar devriye gezmeye başla- mıştır. Yeni karışıklıklar olmasından korkuluyor. Bugün bir arab ölmüş ve bir arab ile bir yahudi de ağır surette yaralanmıştır. Tunusta karışıklıklar Paris, 6 (A.A.) — Tunus kömür havzasındaki karışıklıklar neticesinde ölenlerin sayısı 16 ya çıkmıştır. Bu. gün Paris'e gelen Tunus umumi valisi Hariciye müsteşarı Vienot ile görüş. tükten sonra beraberce başbakanın nez- dine gitmişlerdir. (Yazısı beşinci sayfamızdadır.) 5 iNCide Atina mektupları: Atinaşehrinin ismi 7 MART 1937 PAZAR HER YERDE 5 KURUŞ İspanyadaki gönüllüler Sınırların kontrolünde yeni zorluklar çıktı - Kontrol başlıyamıyor, Portekiz kıyılarının kontrolünü istemiyor Londra, 6 (A.A.) — Tali karışmaz- lık komitesinin dünkü toplantısı saat 15.30 dan 20.25 e kadar devam etmiştir, İyi haber alan mahfillere göre, fran- sız - ispanyol hududunun komtrolu ile Portekiz sahillerinin muhafazası mese- lelerinin görüşülmesi 'sırasında büyük güçlükler çıkmıştır. Delegelerden ba- zıları, bu güçlüklerin bu akşam gece yarısı tatbiki kararlaştırılan kontrola mani olmasından korkmaktadırlar. Fransz delegeleri, karışmazlık hak« kındaki anlaşmaya tecavüz vuku buldu- ğu takdirde fransız - ispanyol hududu- nun kontrolundan vazgeçilmesini iste« mişlerdir. Portekiz delegeleri memle- ketlerinin limanlarında Sovyet harb ge- milerinin demir atmasını istemedikle- rini bildirerek Portekiz limanlarının kontrol altına alınmasına itiraz etmiş- lerdir. Karışmazlık komitesi, ancak bugün görüşülmekte olan başlıca noktalar hakkında anlaşma husule geldikten son- ra umumi heyet halinde toplanabile- cektir. . Kanarya adalarının kontrolu Londrmt, 6 (A.A.) — Karışmazlık komitesinin deniz eksperleri tarafından yazılan raporda bilhassa şöyle denil- mektedir: “Kanarya adalarında kontrol tesisi , için bir milyon ingiliz lirasına ihtiyaç vardır. Bundan da anlaşıldığına göre, Kanarya adalarının kontrolu, bütün İs- panyanın kontrolu için harcanacak mas- raf kadar yüksektir. İzvestiyanın bir yazısı Moskova, 6 (A.A.) — Tas Ajansı bildiriyor: İzvestiya gazetesi “karış- mazlık ve Avrupa ufku” başlığı altın. da neşrettiği bir yazıda, karışmazlık hakkındaki kontrolda muvaffakıyetin şüpheli olduğunu bildiriyor ve diyor ki: “Faşist taarruzu karşısında ilân e- dilen karışmazlık fikrinin karşılaştığı tehlikeler ve faşist devletler tarafın. dan karışmazlık meselesinde yapılan sabotaj üzerine hasıl olan zorluklar bu- günkü vaziyette de bakidir. İspanya meselesi evvelce olduğu gibi enternas- yonal siyasetin umumi meseleleriyle karşılaşmaktadır. Avrupa diplomasisi — Yeni bir cidal Nak avt Kırışmı;lık komitesi reisi Lord Plimot bir atkadaşiyle beraber toplantıdan çıkarken . ispanyol meselesinde kuvvetsizliğin a- çık bir neticesi olarak, yarım tedbirler almışlardır.” Gazete daha aşağıda şu satırları ya« zıyor: “Oldukça nüfuzlu bazı fransız ve ingiliz politikacıları Frankoyu Londra ve Paris tarafına çekmek ve satın al. mak mümkün olduğunu zannediyorlar, Bu zihniyet, barış için çok kötü bir tehlike göstermeseydi, eğlenceli bir şey olurdu.” Fıkra: Mantık kılıcı Le Temps'ın hiddetini sormayınız. Bu gazeteyi bilirsiniz: başyazıları daima dış politikaya aiddir ve yarı-resmi'dir. ikinci imzasız başmuharrir, ilk sütu- nun hemen yanında iç politika bahis« lerini münakaşa eder. Le Temps esasda sağ olduğu için, bilhassa, Leon Blum hükümetindenberi, bu iki sütun, birbi- rine tabantabana zıddırlar. Mebuslar meclisindeki son münaka- şa Le Temps'ın iç politikacısını hayli sarstı. Fakat bir cümle onu öfkeden köpürtmektedir; “Halk cephesi demek, millet demektir!,, Ya öteki fransızlar? Ya biz? Eski başbakan Andr& Tardieu diğer bir sağ gazetede eski başmuharriri oldu« ğu Le Temps gazetesindeki arkadaşına avutucu bir ders vermektedir. Thriers cumhuriyeti yerleştirip sağladığı — za- man, bu rejim ya konservatör olur yaşar, yahud da devam etmez, demiş, J-J- Weis ise Thriers'i budalaca bir hü« kümde bulunmakla itham etmiş. Tare dieu diyor ki: “Weis'ın hakkı vardı Cumhuriyet altmış sene içinde gittikçe sola doğru aktı. 1936 halk cephesi bir tesadüf değil, bir mabaad'dır.,, Çünkü altmış senedenberi sollar mütemadiyen halk yığınlarını — aldat« makta imişler. Sağların aynı halk yı- ğınlarına ne yaptıklarını Tardieu'ye değil, L&on Blum'a sorunuz. Demokrasilerde halk seçiminin bir değeri -var mı, yok mu? Parlamento kürsüsünden bir hatib başvekile bağırı-« yor: “Şeflerin vazifesi halkın önün- den gitmek mi, arkasından sürüklen- mek midir?,, Bu vazife, seçim sırasında halk yı- ğınlarına ne vâdettiyse onu yerine ge- tirmek değil midir? Hulâsa fransız mantığının kılıcı şimdi iki değil, dört tarafa kesi- yor. - Fatay tarafa