—— 3.3-1937 Edebi Meseleler Edebi eserde Tez mes e :esı Halkevleri mecmuası Edebi eserin bir teze sahib olması icab edip etmediği meselesinin, bizde ı oldukça hararetli polemiklere mevzu teşkil etmiş olduğunu hatırlıyorum. Her bahiste olduğu gibi burada da, fikirlerini ve inanlarını mutlaka bir dok- trine bağlamak, kalıblaştırmak isteyen- ler tarafından pek müfrit hükümlerin formüle edildiğine çok defa şahid ol - muşuzdur. Kimisi: “inansız sanat ol - maz, diyor, şu halde her edebi eser mut- laka inanılan davalar uğrunda bir tez sahibi olmak gerektir., Bir başkası “hayır, cevabını veriyor, hür olmak sa- nat için şarttır, estetik endişeler dışın- da herhangi bir kayda tâbi veya inana wasıta edilmesi, sanat eserinin bedii kıymetini azaltır. Bu itibarla, edebi eser için tez daima zararlıdır.,, Fakat biz, naslarla ve formüllerle konuşmayı bir yana bırakarak edebiyat sahasında tezin oynadığı Tolü bizzat eserler üzerinde müşahede ve tahliller- de bulunarak aramaya kalkarsak görü- rüz ki tezin öldürmüş olduğu eserler yanında, sanat kıymctini bir tezin mü- dafaasında gösterdiği heyecana borçlu olan eserler de çoktur.,, Şu halde “tez” i; edebi eserin muvaf- fakiyeti üzerinde daima aynı ve şaşmaz rolü oynıyan bir unsur olarak mütalaa etmenin doğru olmadığı neticesine va- Tıyoruz. Bana diyeceksiniz ki: “nasıl öluyor da bir eseri öldüren tez, diğer bir eser- de muvaffakiyet âmili olabiliyor?,, Bu noktayı izah etmek lüzumunu hissediyorum. Her şeyden önce tezin mi sanat ese- rine, yoksa sanat eserinin mi teze âlet olduğunu araştırmak, bir de bu tezin müdafaasındaki samimiyet derecesine bakmak lâzımdır. Şiir gibi, teze en az müsaid bir ede- bi tarzda, edebi kıymetlerinin en bü - yük hissesini tez unsuruna borçlu olan Namıle Kemal'in bazı hatırlayınız. Sanatkâr tarafı pek kuv - vetli olmryan bu şahsiyetin hatırasını hâlâ aramızda yaşatan 2 mısralardaki kudretin neden ibâret olduğunu araştı - rırsanız, bir imanı, bir isyanı haykırış- taki heyecan ve coşkunluğa atfedebi - lirsiniz. monzumelerini Namık Kemal'in o şiirlerini, bir da vayı müdafaa etmek, bir fikrin propa - gandasını yapmak için yazmış olduğu- na inanmıyorum, O, içindeki imanı ve heyecanları nefret ve isyanları haykır- mak ihtiyaciyle kalemine sarılmış ve sanata vasıta olan tez, o eserlerin kıy- metini muhakkak ki çok yükseltm'ştir. Vatan şairi vasfının dışında Namık Ke- mali tasavvur edebilir misiniz? Bu büyük vatanperver heyecanları- nı teren, ederken, ne bir doktrinin tazyike veya sürükleyici cereyana boyun eği - porte parole'u oluyor, ne bir yor değildi. Tamamiyle hür olarak, hiç kimsenin cebı' veya tesiri altında * * - madan, kendi içinden gelen bir ihtiya- ca tâbi olmaktan başka bir şey yapmı - yordu. Fakat bir diktat rejiminde kendisi- ne empoze edilen bir tezi, başka türlü yazamıyacağı dolayısiyle, müdafaa e - den bir edebiyatçı için vaziyetin ne ka- dar başka oldu niz, Gerçi bir yüne getiri- doktrinin sürüklediği kütleler içinde yeni imanların heyeca- niyle sarhoş olarak, kendi isteğiyle sa- mimi tez eserleri vücuda getirenler de bulunabilir. Tahdidci sistemlerin hâ - kim olduğu —memleketlerde — sanat kıymeti pek yüksek eserlerin asla mey- dana gelmiyeceğini iddia etmek bu iti- barla sakat bir mütalaadır. Köy memleketimizde keşf edilmemiş bir kıta olarak duruyor, diyoruz. Sanat adamlarını, memleketin nüfusca dört- te üçüncü, fakat arazi itibarile belki yüz de 99 unu teşkil eden bu kıtanın fethi- ne çağırıyoruz. Bu dilekler doğru ve çok yerindedir. Fakat ömründe köy yü- zü görmemiş olan bir sehirli sanatkârı köy kalkınmasını tez olarak ele alacak bir eser yazmaya icbar veya sadece teş- vik ediniz. Ortaya çıkacak bir kıymeti olacağına inanabilir misi- niz? eserin Etrafı septik insanlarla çevrilmiş, tesadüfen dejenere bir muhitin düşmüş ve kendisi de farkında olma - dan bu muhitin kötü tesirleri altında bulunan bir sanatkârdan yurd idealle - rini terennüm eden eserler istiyorsu - nuz, Hattâ icbar etmeden, teşvik ede - rek, mükâfat vadederek onu bu yolda bir çalışmaya ikna ettiğinizi farzede - lim: zihniyet ve ruhi haletini bir ham- lede değiştiremiyecek olan bu adamın vereceği mahsuller, samimiyetsizliği nisbetinde kıymetsiz olmaktan kurtu- lamaz. Ama diyeceksiniz ki “kelimeleri iş- lemesini bilen büyük bir sanatkâr, hiç inanmadığı bir dava uğrunda, o davaya €en samimi bir heyecanla bağlı olan kö- tü bir sanatkâra nazaran daha iyi bir eser vücuda getiremez mi?,, Sanatkârın şahsi kabiliyetinin, eser üzerinde oynadığı rolü inkâr — edecek değilim. Fakat aynı sanatkârım, kendi temayül ve dileklerine uyarak vücuda getireceği bir eserin, inanmadığı, 1s - marlama bir eserden üstün kıymette ol- masına bu bir mani teşkil etmez. Edebi eserde, hissedilen zorakilik kadar oku- yucu üzerinde kötü tesir yapan az şey vardır. İcbara, teşvike veya kuvvetli bir ce- reyana kapılarak kendi tamperamanına aykırı yollarda çalışan sanatkârların asli randımanlarından çok şey kaybet- tiklerini isbat için size bir sürü misal- ler zikredebilirim. Onun için, tamperamanları ferdi, mistik veya metafizik içine icabı, tarzların birinde muvaffak olan sanatkâr, bıra- kınız, başka tarzda kötü eserler yaza - cağına, kendi branşının muvaffak - ör- neklerini bize versin, diyeceğim, Yalnız, bu, cemiyet ve yurd için fay- dalı gördüğünüz tarzda bir edebi çalış- manın propagandasını yapmanın, artık inanları katılaşmış sanatkârlardan zi - yade bilhassa gençlere bu ideali aşılı - yacak ideolojileri yaymanın Tüzumsuz- luğunu isbat etmez. Bir imanın yayıcısı olmasını iste - diğiniz saantkâra her şeyden önce ©o imanı aşılamaya, bir yeni edebiyat te- lâkkisinin mümessili olmasını dilediği- niz edebiyatçıyı bu telakkiye samimi o- larak inandırmaya çalışmak lâzım de- ğil midir? Edebiyatçı, etrafını saran hava ve muhitin mahsulüdür. Bu hava ve muhi- ti ıslah etmeye, sıhatleştirmeye, doğru ve güzele inandırmaya çalışmak, sanat- kârları istenilen istikamete sevketmek olur. Fakat bu hususta pratik sahada ne- ler yaprlabilir? Bunu ayrı bir makale- mizde tahlil etmeye çalışacağız. YAŞAR NABİ (C roris 8) Sıra kavgası Şoförler taksi yerlerinde yekdiğer- lerine sıralarını vermemek hususunda çok titiz davranmaktadırlar. Bu yüz- den sık sık kavga etmektedirler. Dün de 11.30 sularında Lozan Palas soka- ğında durmakta olan şoför Rasıh ve Hilmi biribirinin önüne geçmek mese- lesinden boğaz boğaza gelmişler ve bu sırada Hilmi pense ile Rasıhı başından yaralamıştır. Polis yaralınm tedavisini yaptırmış, Hilmiyi de karakola götürerek zabıt va- rakası tanzim etmiş ve ifadesini almış- tır. Suçlu meşhud cürümler kanunu hü- kümlerine göre muhakeme edilmek üze Te cumhuriyet müddei umumiliğine gön derilmiştir. İki komşu arasında Atıfbey Mahallesinde iki - komşu, Servet ve Zeliha, şimdiye kadar çok iyi geçinmişlerdir. Bu dostluk iyi bir ha- va içinde devam ederken, iki kadının bilinmiyen bir sebeble araları açılmış ve gerğinlik artarak nihayet dün kav- düellosundan sonra Servet polise müracaat — ederek Zelihanın kendisine hakaret ettiğini söylemiştir. Zabıta hadiseyi tahkikten sonra suçluları Adliyeye vermiştir. ga etmişlerdir. Bir ağız ULUS | 3 isonak3a ÜLKÜ Her yıl türk kütübhanesine her biri 500 - 600 sayfalık iki büyük cild kazan- dıran bu çok kiymetli kültür ve fikir mecmuası, elimizde bulunan 49 uncu sa- yısiyle dukuzuncu cildine başlamış bu- lunuyor. Ardmda bıraktığı sekiz büyük cild ülkünün kiymeti ve ehemiyeti hakkında kâfi bir zenginliktedir. Fakat bu mazi ülkünün her sayısında biraz daha te- kâmül etmesine bir mani teşkil etmiyor. En kıymetli ve salâhiyetli kalem- lerden mürekkeb yazıcı kadrosiyle ve titiz bir itina ile neşredilen ülkünün 49 uncu sayısının münderecatı şudur: Halkevlerinin yıldönümü — töreni münasebetiyle Şükrü Kayanm ve Nafi- Kansu'nun nutukları, Fevziye Abdul- lahın bir şiiri (hayat bir aldanıştır.) Yosef Strzygavski “Türkler ve Şimali Asya sanatının buz devrindeki menşei Behçet Kemal Çağların şiiri “Halkevi- nin çocuğu,,, Nihad Sami Banarlı “Hü- kümdarlara çıkışan şairler,, Ömer Ber- kan “Osmanlı imparatorluğunda çift- çi sınıflarının hukuku, sitatüsü,, Pro fesör A. Metz “Orta zaman türk ve islâm dünyasında maliye,, Hâdiseler ve düşünceler “Anayasa. mızdaki değişiklik,,, Doktor Hayri Ka- leli “Sağlık bakımından spor ve biz,,. Bibliyoğrafya: Arif Müfid “Et- rüsklerin menşei,, Ömer Barkan “Bal- kanlar ve türklük, Nahid Sırrı “Yeni bir sanat mecmuası,,. Bu kadar kıymetli yazıları 80 sayfa- lık bir cild içinde toplayan ülkünün her sayısı 25 kuruş gibi küçük bir ücretle satılmaktadır. Mecmuanın yıllık abo. nesi 250 kuruştur. İlk mekteb muallim- ri ile bütün talebeler için abone ücreti yalnız 175 kuruş hesab edilmektedir. Ülküyü bütün okurlarımıza tavsiye- yi luzumsuz görürüz.. ÇOCUK Çocuk Esirgeme Kurumunun; çocuk edebiyatının en güzel örnekleriyle dolu olarak çıkardığı bu güzel mecmuafim 23 üncü sayısı çıkmıştır Yavrularımıza — emniyetle ve huzur içinde verebileceğimiz bu dergi yavru- larımızı tam bir hafta meşgul edecek onlara yeni ve faydalı bilgiler verecek malümatla doludur. İçinde tanınmış ede- biyatçılarımızım ve muharrirlerimizin yalnız bu mecmua için ve çocuklarımıza mahsus yazılmış seçme yazıları vardır. Kâğıdı ve baskısı cidden nefistir. Bir kâr ve ticaret mecmuası olmadığı için 20 sayfalık nüshası yalnız beş kuruştur. Büyüklerin bile faydalanabileceği der- giyi bütün ana babalara, çocuk velileri- ne ve yavrulara tavsiye ederiz. Istanbulda asfalt caddeler İstanbul, (Telefonlay — Belediye İstanbulun birinci sınmıf caddelerini asfalt, ikincilerini parke olarak yaptır- mak üzere yeni bir program hazırlama- ya başladı. Program, kanalizasyon inşa- atının bitmesinden ve prostun tasvi- binden sonra tatbik sahasına geçecek ve masraf kanalizasyon inşasından her yıl tasarruf edilecek yarım milyon lira ile temin edilecektir. Ağaç bayramı Denizli, 2 (A.A.) — Halkevi eski kö- yünde bir ağaç bayramı tertib etti. Bay- rama şehir ve köylülerden pek çok halk geldi. Ağaç sevgisi ve köy kalkınması hakkında köylülere öğüt verildi. Bu tö- rene Denizli avcılar, bisiletçiler, ve dağ spor kulübü de iştirâk etti. NM —İtalyanm askeri hazırlığı Faşist konseyinin aldığı kararlar (Başı 1.inci sayfada) sa bir türlü silâhları tahdid ihtimalleri- nin artık tamamen kati surette dikkate alımamıyacağı kanaatinde bulunduğun- dan aşağıdaki hususlara karar vermiş- tir : Harb endüstrisi ve harba hazırlık 1 — Silâhlı kuvvetlerimizin istik- balde lüzumlu bir şekilde çoğalması i- çin bir plân vücude getirilmesi, 2 — Harb endüstrisi umumi komi- serliği vazifelerinin beş sene müddetle uzatılması, 3 — 18 yaşından 55 yaşına kadar bü- tün milletin faal kuvvetlerinin tam su- retle askerileştirilmesi ve seferber edi- lebilecek sınıfların zaman zaman silâh altına çağrılması, 4 — Askeri ihtiyaçlar hakkında aza- mi bir otarşiye varmak ve lüzumu tak- dirinde askeri ihtiyaçlar için bütün si- vil ihtiyaçlardan tam surette fedakâr- lık etmek. 5 — İtalyan ilim ve tekniğini, bu a- otarşiye varılması için iş birliği yapmaya davet etmek. Zira ancak ilim ve aynı zamanda her türlü hâdiselere hazır bir ruh haleti kuvveti iledir ki, nisbeten az zengin milletler, para ve ta- bit gelirler bakımından zepgin memle- ketlerin ihtimal içindeki tecavüzüne karşı koyabilirler.,, General Frankoya selâm! Büyük faşizm konseyi, Hariciye na- zırı Galeazzo Ciano'nun enternasyonal vaziyet hakkındaki raporunu dinledik- ten sonra ayrıca aşağıdaki karar sure- tini de tasvib eylemiştir: “Büyük faşizm konseyi, nasyonalist İspanyaya karşı dayanışmasını bildirir ve general Franko askeri kuvvetlerini selâmlar. Bu kuvvetlerin zaferidir ki garbda bütün bolşevik - faaliyetine bir nihayet verecek ve italyan milletine a- sırlık lisan, din ve tarih bağlariyle bağ- İr ispanyol mifleti için yeni bir kuvvet ve sosyal adâlet devresinin başlangıcı- nı teşkil eyliyecektir. Hariciye Nazırı, bu karar resmen general Franko hükümetine bil- suretini dirmeğe memur edilmiştir.,, Dış politikayı tasvib Büyük faşizm konseyi, 18 ikinci teşrinden bugüne kadar geçen müddet içinde italyan dış politikası faaliyeti hakkında Hariciye nazırının raporunu dinledikten sonra bu faaliyeti tam su- rette tasvib etmiş ve Hariciye nazırına takdirlerini bildirmiştir. Büyük konsey italyan - alman anlaşması siyasetinin tekâmül etmiş ve realist ve gittikçe fazlalaşan kuvvetini göstermiş — bulun- masını memnuniyetle kaydeylemiştir. Büyük konsey, 2 ikincikânun İtal- yan - İngiliz anlaşmasının “Akdeniz hak- kında iki memleket — münasebetlerine faydalı bir açıklık getirmiş olmasını da memnuniyetle kaydetmiştir. Milâno konuşmaları Büyük konsey, Milano İtalyan - Türk konuşmalarının müsbet neticelerini kay- detmiş ve faşist İtalya ile işbirliği yap- mak azminde bulunmuş ve yahut bulu- nacak olan büyük memleketlerle her- sahada sulhcu işbirliği hakkındaki müs- bet azmini teyit eylemiştir. * — Bu toplantı sırasında, Dö Bono, Sta- race, Direvel, Grandi, Markoni, Farri- naeci ve Volpi söz almışlardır. Mareşal Graizaniye selâm Büyük faşizm konseyi, kıral naibi ve italyan mareşalı Grazıani'ye samimi se- lâmlarını ve sıhat temennilerini gönder- miş ve bu mareşalın âdil Roma kanun- larını tatbik edeceğinden emin bulundu- ğunu kaydeylemiştir. Konsey, suikast- ten sonraki hareketlerinden dolayı Adis- ababadaki ita'yan faşistleri ile işçilerine karşı hususi takdir duygularını ızhar ey- lemiştir. Büyük faşizm konseyi, önümüzdeki toplantısını 3 mart saat 22 de yapacak- tır. A LA — Kontrol 6 Mmartta başlamıyor Londra, 2 (A.A.) — Karışmazlık kontrolunun tatbikine 6 martta başla- nılmıyacağma şimdi artık muhakkak nazariyle bakılmaktadır. Çünkü, karış- mazlık tali komitesinin dün yapmış ol« duğu bir içtimada görüş anlaşmazlıkla- ti çıkmıştır. Alman ve italyan delege« leri, Lord Plymouth'un teklifine karşı bir takım ihtirazi kayıdlar ileri sür- müşlerdir. a Kontrol plânı Londra, 2 (A.A.) — Deyli Telgraf gazetesi İspanyada kontrol vazifesini yapacak şahısların muvakkaten tayin e- dildiklerini bildiriyor. Umumi idare Felemenk donanmasının eski başku- mandanı Visamiral Graffa verilmiştir. Felemenk kontramirali Oliver deniz kontrolü ile liman müfettişliklerinin başına geçmiştir. Lumn fransız - ispanyol hududundaki kontrolu idare edecektir. | Morning Post gazetesine göre, İs« panya - Portekiz hududunu kontrol e« decek ingiliz memurlarından ilk grup 6 martta Lizbona hareket edecektir. Fa< kat kontrol filen 20 martta başlıyacak- tır. Diğer kontrol tedbirlerinin de 6 martta değil, daha sonra tatbik edile« bileceği zannedilmektedir. Kontrol plânının tatbiki aşağı yu- karı bin kadar görmene lüzum göstere« cektir. Finans tayinleri 5 —— Danimarka albayı 'Trabzon kazanç tetkik itiraz komise —— yonu reisi BB. Bahri 2 numaralı kazanç temyiz komisyonu reisliğine, Tosya mal- müdürü Fevzi Edremid malmü ne, muntazam borçlar umum müdürlü- ğü memurlarından Fevzi Söğüd malmü- dürlüğüne, Eski Serfiçe malmüdürü Mu- harrem Muhasebat umum müdürlüğü memurluğuna, Kars milli emlâk memu- ru Fehmi fırka muhasebeciliği vezne- darlığma, yüksek ticaret mektebi me- zunlarından Ali Nakid işleri umum mü- dürlüğü ikinci mümeyyizliğine, hukuk mezunlarından Sadi teftiş heyeti mü- meyyizliğine, Hafik “avukatlarından Hakkı Hafik hazine avukatlığına, Çar- şamba avukatlarından Mustafa Hamdi Çarşamba hazine Avukatlığına, Kalecik ikinci mekteb başmuallimi Tahsin mali- ye muhasebe memurluğuna, Bursa er- kek lisesi mezunlarından Mustafa Sıhi- ye Vekâleti muhasebe memurluğuna, büdce kalemi ikinci mümeyyizi Adnan aynı kalem birinci mümeyyizliğine, va- ridat umum müdürlüğü memurlarından Mehmed Reşad maliye muhasebe me- murluğuma, hariciye muhasebe müdür- lüğü memurlarından Şefik ve Mehmed Ali birer derece terfi ile aynı muhasebe memurluklarına, lise — mezunlarından Mahmud İktisad — Vakâleti —mu- hasebe müdürlüğü memurluğuna, Darü!- fünun mezunlarından Ali muhasebat u- mum müdürlüğü ikinci mümeyyizliğine, lise mezunlarından Mehmed ve hukuk mezun'arından hayati aynı umum mü- dürlük memurluklarına, hariciye muha- sebe müdürlüğü memurlarından Ömer Antalya tahsilât kontrol memurluğuna, Denizli tahsilât kâtibi Ali Denizli tah- silât şefliğine, Ayaş sorgu hâkim vekili Hayri milli emlâk müdürlüğü memur- luğuna, İstanbul hususi idare memurla- rından İzzet Zat İş'eri müdürlüğü ikin- ci mümeyyizliğine tayin olunmuşlar ve Edremid Malmüdürü AlN Rıza görülen lüzum üzerine vekâlet emrine a'ınmıştır. 4*