——— 28-2-1937 TULOR UC Çekoslavakya ve Komşuları Büyük harbtan evvel sulh ve mü- salemet bakımından Avrupanm en tehlikeli mıntakası Balkanlardı. Bu- gün de harbtan sonra balkanlaşan orta Avrupa tehlikeli mıntaka halini almıştır. Büyük küçük birçok devlet- lerin siyasetleri bu mıntakada çar - pışmaktadır. Bütün hırslar burada toplanmıştır. Büyük harbtan evvel, Avrupa siyasetinin balkanlaştığı na- sıl iddia edilmiş ise, bugün de devlet- münasebetlerin orta Avrupalaştığı ileri rüsülebilir. Bu tehlikeli mıntakanın en has - ler arasındaki sas noktaları da Avusturya ve bilhas- sa Çekoslovakyadır. Almanyanın bu iki devlet üzerindeki emelleri ma - lümdur. Fakat Hitler Almanyası hem İtalyayı ,hem de Fransayı aynı za- manda kendi aleyhine kışkırtmaktan çekindiği için Avusturya üzerinde İtalya ile anlaşmıştır. Bu, âdeta bir mütarekedir. Almanya Avusturyanın istiklâlini tanıyor ama, Avusturyada meselâ Habsburg Hanedanının geri gelmesi gibi, bu istiklâli takviyeye yardım edecek bir harekete tevessül etmiyecektir. Kim bilir; belki de al - manlar Avusturyanın zamanla olgun bir meyva gibi kucaklarma düşeceği- ne inanıyorlar. Çekoslovakyaya gelince; bu dev- letin — mukadderatiyle Fransa ve yakından alâkadardır. İtalya alâkadar görünmüyor. Bu itibarla Hitler siyasetinin bütün hiddet ve şiddeti bu küçük devlet üzerine tek - sif edilmiştir. Çekoslovakyanın orta Avrupada komünistliğin alemdarı ol- duğu ikide bir söyleniyor. Çekoslo- vakyanm hududları içinde üç milyon- dan fazla alman ve oldukça ehemi - yetli bir macar ve leh ekalliyetleri bulunması, Cekoslovakya aleyhtarlı - ğında bu üç devleti birleştirmiştir. Macar gazeteleri Çekoslovakyadaki macarların mukadderatiyle alâkadar görünüyor. Lehliler kendi ırkdaşları- nı asla unutmavacaklarını söylüyor - lar. Çekoslovakya, komünistlikle hiç bir alâkası olmadığını tekrar tekrar bil- dirmiştir. Kendi topraklarında Sov- yet Rusyaya aid hava üsleri bulun - duğu hakkındaki isnadlara karşı da bir milletlerarası anketi yapılmasını teklif e'mistir. Şimdi de ekalliyetle- ri hakkında yakın alâka gösteren komşularını bir silâhtan daha mahrum etmek için bu ekalliyetleri tatmin e- decek liberal bir siyaset takib etme - ğe karar vermiştir. Çekoslovakyada hayli alman vardır. Fakat bu alman - ların ancak bir kısmı Hitler Alman - yasına bağlıdır. Henlein adında bir lidere tâbi olan ve Sudet almanları diye anılan bu almanlar müstesna olmak üzere diğer Çekoslovakya ta- baası almanlar ile çek hükümeti ara- sında geçenlerde anlaşmışlardır. Çek hükümeti ile alman ekalliyetleri ara- sındaki müzakereler yedi madde üze- rinde yapılmakta idi. Hükümet bu yedi maddenin beşini kabul etmiştir. Parlamento müzakerelerinde alman Tisanımın kabulüne ve ekalliyet mese- Rusya leleri icin bir parlamento encümeni - nin tayinine aid olan iki taleb, ancak hususi kanun tatbik edilebilece - şimdilik bunlar - bertaraf edil- miştir. Bu itilâfa Henlein'a tâbi olan almanlar girmemişlerdir. Bunların li- ğinden deri, bugün yarın, Aussig'de söyliye- ceği bir nutuk ile itilâf hakkındaki noktai nazarını bildirecektir. Çek hükümeti şimdi macar ve leh ekalliyetleri ile de anlaşmak için müza- kereye girişecek. Bu müzakerelerin ne netice vereceği malüm olmamakla beraber, Çekoslovakyanın kendi ekal- liyetleri ile yaptığı ve yapacağı bu anlaşmaların, Almanya, Macaristan ve Lehistanı komşularına karşı takib ettikleri yoldan ayıracağı çok şüphe- lidir. Kurdun kuzuya dediği gibi, Al- manya da Çekoslovakyaya: — Söylediklerin doğru ama, seni yi- ne yiyeceğim. diyebilmek için fırsat kolluyor. A. Ş. ESMER ——— Zincirli kuyu mezarlığı İstanbul (Telefonla) — Belediye Zencirlikuyu asrt mezarlığının yapıl. masına bu sene başlayacaktır. Bu iş çin budceye tahsisat konmuştur. C DIŞHABERLER ULUS -u Madrid önünde çetin muharebeler Ispanyol Başvekili Largo Kaballero istifa mı ediyor? Âsiler kıraliğyet marşını milli marş olarak kabul ettiler Madrid, 27 (A.A.) — Askeri görmenlere göre, Madrid etrafında cephede bir istikrar hasıl olacaktır. Guadalajara mıntakasında âsile- rın yaptıkları şiddetli mukabil taarruzun akamete uğraması, yüksek kumanda heyetince müsaid bir şekilde tefsir edilmektedir. Hükümet kıtaları, geçende zaptettikleri mevzileri iyice tahkim et- mek emrini almışlardır. Şark sahillerinden Madrid cephesine takviye kıtaları gelmektedir. 15.000 ölü mü var? Paris, 27 (A.A.) — Havasın İspanyadaki muhabirlerinden gelen haberle- re göre hükümetçi kuvvetler Madrid cebhesinde perşembedenberi âsi hatla- rına baskın ve keşif hareketlerinde bu- lunmakla iktifa ediyorlar. Maksadları düşmanın tahşid ettiği kuvvetlerin mik- darını anlamaktır. Âsiler de, Oviedo cephesindeki son muharebelerde hükümetçilerin — 15.000 ölü ve yaralı verdiklerini temin etmek- te ve Ovideo - Grado yolu ile Riville köyünün Debarbol tepesinin de Marang dağının asla hükümetçilerin eline geç- memiş olduğunu kati olarak söyliyor- lar. Diğer taraftan Jarama cephesinde rus generali Listerin hükümet kuvvet- lerine mensub ölüler arasında bulundu- ğu teeyyüd etmektedir. Bir ispanyol artisti kurşuna dizildi Lizbon, 27 (A.A.) — Şimdi ifşa e- dildiğine göre, meşhur ispanyol sine- ma yıldızı Rozita Diaz geçen ay tev- kif edilerek divanıharbce idama mah- küm olmuş ve kurşuna dizilmiştir. Ro- zita Diaz gizli bir radyo istasyonu ile Sevilladan hükümetçiler — karargâhına malümat vermek ve bu verdiği malü- mat ile hükümet tayyarelerinin Sevil üzerine iki defa gelmelerini temin et- miş olmakla maznun bulunuyordu. Âsi Tüesa ile münasebatında daima büyük bir tecessüs gösteriyordu. Kıraliyet marşı Salamanka, 27 (A.A.) — Yeni bir kararname ile kıraliyet marşı, marş olarak kabul edilecektir. milli Largo Kaballero istifa mı ediyor? Valensiya, 27 (A.A.) — Efkârı u- mumiyeye hitab eden uzun bir tebliğde Largo Kaballero, bazı teşekküller yo- lunun üstüne manialar koymakta devam eyledikleri takdirde istifa etmeğe mec- bur kalacağını bildirmiştir. Bu tebliğ, dün sabah Kaballero ile nazırlar ve parti şefleri arasında vu- ku bulan uzun görüşmelerden sonra neşredilmiştir . Kaballero, bütün halk cephesi parti- leriyle cumhur reisinin emniyetini ka- zanmış olduğundan istifası, büyük a- kisler bırakacaktır. Neşrettiği tebliğde Kaballero, göz- lerini hırs bürüyen entrikacı unsurların kendi haklarında yapmış oldukları ca- susluklara telmih ederek, şu sözleri ilâ- ve etmiştir: “— Faşist olmıyan bazı devlet rica- li, İspanya harbının bitmesi lâzım gel- diğini söylemişlerdir. Fakat bu zevat, harbın bizim zaferimizle mi bitmesi lâ- zım geldiğini tasrih etmemişlerdir. Ben hiç bir zaman memleketimize hiyanet etmiş olanlarla uyuşmadım. Çünkü bu yolda bir hareket, Avrupa sulhu için mühim bir tehlike teşkil ederdi. 6 mart- ta ademi müdahale kontrolü tatbik e- dileceği zaman kati bir karar ittihaz et- mekliğimiz lâzımdır. Çünkü bu tarih- te dahili harb pek nazik bir safhaya gi- recektir. Eğer pek kuvvetli bir vaziyet- te bulunmazsam, başvekâletten istifa edeceğim. Kaballero, Franko ile sulh müzake- relerine girişmek arzusunu izhar eden bazı unsurlara da telmihlerde bulun- müştur, ! Şimdiye kadar yapılan bir - çok bombardıman netice- sinde harab olan Granada'- da meşhur aslanlı sarayın avlusu Bir tebliğ neşre- derek yakında istifa etmek ni- yetinde olduğu- nu bildiren is- panyol başvekili Largo Kaballero İspanyanın karadan kontrolu temin edildi İsp_anyaya italya ve almanya ne kadar gönüllü gönderdi? Londra, 27 (A.A.) — Manchester Guardian gazetesi, İspanyaya kânunu- sani içinde birçok gönüllü gittiğini ya- zıyor: “7 kânunusanide 800 kişi Napoliden hareket etmiştir. 14 kânunusanide 4.500 kişi ve üç tank müfrezesi Napoliden Lombardia vapuriyle hareket etmiştir. 22 kânunusanide 6.000 kişi Sannio ve Toskana vapurlarına yükletilmiş- tir. Aynı zamanda Pietromika, Narva- le ve Delfino ve ismi bildirilmiyen di- ğer dördüncü bir denizaltı gemisi İs- panyaya hareket etmiştir. 26 kânunusanide Lombardia, Sarde- nia ve Kalabria vapurları mühim — ha- muleler ile hareket etmişlerdir. Lom- bardia vapuru Napoliden 100 ton top ve 100 ton da mühimmat yüklemiş ve Gaete'ye uğrıyarak oradan 4.500 “gö- nüllü” almıştır. 28 kânunusanide -diğer bir limandan 20.000 “gönüllü” hareket etmekte idi. Aynı ay içinde 2.500 - 3.000 alman “gönüllü” sü Laspezia'dan hava muka- bil silâhlariyle birlikte hareket etmiş- tir. Diğer alman gönüllüleri ayın sonuna doğru hareket etmişlerdir.” Alman harb gemilerinin İspanya harbına iştirâki Bayonne, 27 (A.A.) — Bask hüküme- ti matbuat bürosu bilbao mahrecile a- şağıdaki notu neşretmektedir- Bundan iki ay evel sularımızda bfr alman harb gemisinin dolaştığı sıralar- da Bilbao önlerinde toplanan mayınlar dikkatli bir muayeneye tâbi tutulmuş- Ce nuzyett|) Bir dünya konferansı toplıyacak Vaşington, 27 (A.A.) Skrips Huard yaptığı beyanatta cumhur reisi Ruzvel- tin vakit geçirmeden bir dünya konfe- ransı toplamak arzusunda olduğunu söylemiştir. Bu konferans - silahların tahdidi, sulhun muhafazası ve enternas- yonal ticaretin açılması işlerile meşgul olacaktır. Cumhur reisini bu teşebbü- se sevkeden sebeb bugün dünyada gi- rişilmiş olan silah yarışının muhtemel neticelerinden endişe etmesidir. ———<£ lardır. Bu maynler almandır ve bir al- man gemisi tarafından — dökülmüştür. Bask hükümeti yakında resimlere ve vesikalara müstenid malümat neşere- decek ve alman harb gemilerinin İs- panay harbına iştirak ettiklerini isbat eliyecektir. İspanyanın karadan kontrolu halledildi Londra, 27 (A.A.) — İspanyanın karadan kontrolu meselesi dün halledil- miştir. Beynelmilel kontrol memurları- nın adedi gerek Fransa gerekse Porte- kiz hududunda 130 olarak tesbit edil- miştir. Hatay anayasası hazırlanırken CUMHURİYET'de Yunus Nadi, Cenevrede Hatay anayasası ve - sta- tüsü projelerini hazırlamak üzere teknik komisyonun faaliyete başla - mış olduğunu mevzuu - bahsederek daha evvelce Cenevre konseyinin ka- bul etmiş olduğu anlaşma esası son derece sarih olduğu için bu teknik çalışmaların fazla güçlükle karşılan- madan ilerliyeceği ümidini izhar e- diyor, ve her halde, bazı -suriyeliler ve küçük fransız memurları tarafın- dan çevrilmekte olan entrikaların bu çalışmalar üzerine tesir yapamıya - cağını kaydediyor. BT BALKANLARDA DOSTLUK 'TAN'da Atinadan dönmüş olan Ah- med Emin Yalman, ilkönce devlet adamlarının doğru görüşleri neticesi olarak başlamış olan Balkanlararası dostluğun gitgide milletlerin kalble - rini kazanmakta olduğunu ve kütle « ler tarafından daha iyi anlaşıldığını anlatıyor. *kk KÜLTÜR SİSTEMİMİZ VE ÖĞRETMENLER. KURUN'da Hakkı Süha Gezgin, Maarif sistemimiz üzerindeki maka- lelerine devam ederek, bu deaf, me « seleyi öğretmenler bakımından ele alıyor ve muallimleri üç kısma ayırı - yor: 1 — Çekirdekten yetişme gerçek hocalar, 2 — Yapacak başka bir iş bulamadıklar riçin smıfa katlananlar, 3 — Kendini mesleğinden üstün tu- tanlar. Hakiki hocaların ,büyük bir fera- gat ve idealle vazifelerini hakkiyle ifa için bütün gayretleriyle çalıştık - larını kabul eden muharrir, diğer iki zümreye mensup hocaların meslekle- rini sevmediklerini, kendilerini tat « min edilmiş görmediklerini ve hiç bir ideal tanımayarak, yazifelerine ehe « miyet vermediklerini anlatıyor. Hal « buki idealist hocaların, bir memleke- ti yükseltmekte ne büyük işler göre « ceklerini, Bulgaristanı misal göstere- rek, kaydettikten sonra diyor ki: “ Önce bugün memlekette bir ter» biye birliği uğrunda birleşmeliyiz. Kurtuluş yolları artık — belirmiştir. Doktorlar, askerler gibi bizim de müsamerelerimiz, münakaşalı kon « feranslarımız, mecmualarımız olmalı. Çağın nabzını dinlemeli, tekâmül ve değişmelerin tâ yanında yürümeli « yiz.,, —kk SU IŞİ VE KOOPERATİF SON POSTA'da Muhittin Birgen, su işlerine 31 milyon lira tahsis e- dilmiş olmasından bahsederek, bi ğ şehirlerimizde bile su derdi henüz ta- mamiyle halledilmiş sayılamıyan bir memlekette su işlerini tanzim etme - nin ne kadar ehemiyetli ve zaruri bir iş olduğunu hatırlatıyor, yalnız bu hu susta intihab edilecek çalışma - şekli için Belçikanın örnek tutulmasını is- tiyor, ve bu memlekette şahıslar ara- sında değil, belediye, vilâyet, şirket- ler, hükümet bankalar gibi hükmi şah- siyetler arasında bir kooperasyon e- sasma istinad eden çalışmaların çok iyi randıman vermiş olduğunu ileri sürerek aynı usulün bizde de tatbik edilebileceğini, bu hususta — tetkikat yapılmasının faydalı olacağını yazı - yor. *** HAVACILIK VE TÜRKİYE CUMHURİYET'de Abidin Daver, Türkiyede havacılığı yaymak ve sev- dirmek için son zamanlarda giriş'l- miş olan ve tasarlanmakta bulunan faaliyetleri zikrederek, bizde şım - diye kadar yalnız futbolun gençlik a- rasmda rağbet gördüğünü, halbuki mutlaka kendilerini bir şeye vermek ihtiyacında bulunan gençlere hava - cılık alâka ve sevgisini — aşılamanın hem kolay, hem de çok lüzumlu ol - duğunu söylüyor ve Sovyetler Birliği ile Almanyanın bu sahada ne kadar ileri gitmiş olduklarını hatırlatarak şimdi bizde de tutulmakta olan yolun muvaffakiyete ulaştıracağını ileri sü- rüyor.