Klasik ferdı lıak hürriyetler nazarıyesı muasır devletçilik Hukuk ilmini kurumunun dokuzuncu konferansı Pr. X.l!' t Başkil tarafından vetildi Hukuk Kuru- Ç konferans- — Tardan dokü- zuncusu, dün Hak kevinin konferans “ salonunda, kalaba- ““ lik ve seçilmiş bi — dinleyici — kütlesi karşısında — İstan- bul Hukuk Fakül- “tesi profesörlerin. — den Bay Ali Fuat Başkil - tarafından verildi. Konferan- Gin mevzuu kiy- gelmiştir. Tafından şöyle unvanlanmıştı: “Klasik ferdi hak ve hüriyetler na- zariyesi ve muadır devletçilik prensi- pi — Teşkilâti esasiye - kanunumuzun beşinci faslı üzerinde bir izah., Hatib bu mevzu üzerinde muasır devrin ferdcilik ve devletçilik gibi büyük cereyanını, büyük bir vukuf ve salâhiyetle, o cazib, sürükleyici ve pro- #esoral edasiyle karşılaştırdı ve bu kar. gılaştırmadan çıkardığı fikirlerle teşki- dât esasiye kanunumuzun “Türklerin hukuk âmmesi, unvanlı faslını izah et- “tüş bilhassa temel / kanunümuzun — bu “faslını yaşayan ve yürüyen hayat ile, “genlitelerle barıştırmağa çalıştı. — Tkymetli hatib her şeyden önce bu. “günkü temel teşkilât - kanunumuzun / bir doktrin eseri olmadığını, onun il - kaynaklarının bir takım mücerred iler değil, doğrudan — doğruya mleket — vukuatı ve geleceğe dair Çahteşşuur temenniler olduğunu teba- - ettirdi ve teşkilât kanunumuzun — formuna aid küçük bir tenkidini yapa- “zak onun kısalığı üzerinde durdu: Kanunumuzun göze çarpan bu kısa- “dığının bir noksan değil, bilâkis, dur- ğ 'akan ve inkişaf eden hayata ko. dayca intibakının bir şartı - olduğunu veciz bir tarzda anlattı ve dedi ki: “Ka- günümüzün kısalığı ve yalnız ana teşe ” kilât ve prensipler üstünde kalması sa- yesindedir ki, bu tarihi — kanunda bir “takım tadilâta başvurulmadan —memle- ket hayatının hemen her safhasında in- “kılâblar yapılmış ve bu sayede de asır. Jarn 'tarihine sığmaz inkişaf ve yeni- Tikler vücuda gelmiştir. 1924 den sonra devlet hayatımızda bir takım yepyeni prensipler kabul edilmiştir ki teşkilât / kanunumuzun kısalığı ve veci “ bu prensiplerle ve fili hayat ile tena- “kuza düşmekten korumuştur.., /— Türklerin hukuku âmmesi Bundan sonra hatib mevzuunun esa- #it teşkil eden ve teşkilât kanunumu- zun devletçilik prensipinin belkemiği- d teşkil eyliyen “türklerin - hukuku âmmesi,, meselesine, başka — deyim ile “ferdi haklar ve hürriyetler,, meselesi- ne geldi. " Kanunumuzün - türk vatan- daşlarına tanıdığı vicdan, — söz, yazı, mülkiyet, mukavele, çalışma ve galıştırma, toplanma ve cemiyet kurma gibi hak ve hüriyetlerini acaba kli manâsında anlamak mümkün müdür? Sualini koydu. Yani siyast doktrinler tarihinde, on sekizinci asrın fikir ve felsefe akımlarına ve fransız inkılâbı. 'nın ideolojisine bağlanan bu hak ve hürriyetlerin o zamanki manâsiyle an- daşrlmasına imkân olup olmadığı sua- lini sordu. Binnetice Profesör bu sua- Gene ilk kaynaklarınr kadim Yunan. “dan alan ferdcilik üzerinde durdu ve fakat ferdcili — Jarak 16 incr asır rasyonalizmi ile, meş- bur filozof Dekartla başladığını ve ni- hayet on sekizi fe hareketlerine karışarak onun Ame- — rikada, İngilterede ve hususiyle Fran- “... Türk Teşkilâtı esasiye kanununda birtakım tadillere başvurulmadan memle- ket hayatının hemen her safhasında inkı- lâblar yapılmış ve bu sayede de asırların tarihine sığmaz inkişaf ve yeni ler vücuda ... devlet, sade millet cemiyetinin sos- yal ve moral tesanüdlerini ve bağlılığını ifade eden ve bu cemiyeti gayesine götür- meğe vasıta olan bir teşkilâttır; devletçilik ise bu tesanüdü ve bu bağlılığı faal ve müs- bet teşebbüslerle şuurlandırmak, millete birliğini ve şahsiyetini duyurmaktır...,, Metli Profesör tar UA AAA AAA sada ahlâkt ve felsefi bir doktrin ha- dinden çıkarak sosyal ve siyasi hayatın esasr ve devlet nizamının en köklü te- melini teşkil ettiğini tebarüz ettirdi Malüm olduğu üzere ferdiyetçi telâkki fransız üniversalizmi sayesinde bütün dünyaya yayılmış ve milletlerin haya- tında iktısadi ve sosyal “bakımlardan mühim değişiklikler tevlid eylemiştir. Biri “içtimat mukavele, diğeri “ta- bit hukuk,, adında iki kaziyeli bir fara ziyeden ibaret olan bu ferdiyetçilik fikrinin mahiyetini hatib kısaca izah ettikten sonra bu telâkkinin bugün da- hi bütün cihan devletlerinin esas teşki- Jâtlarında mühim yer aldığını, ve bu 'nun mutlakiyet idareleri, aristokratik devletleri devirip yerine halk hâkimi yetini kurduğunu söyledi. Nihayet bu telâkkinin ortaya çıkardığı halk hâki miyeti fikrinin istibdadına mani olmak için de ferdi haklar (tabii haklar) fik. rinin ortaya atıldığını ve böylece mun. $tazam ve mantıki bir sistemin kuruldu. gunü anlattı Ferdi, terki ve ferağı kabil olmu “yan haklarla mücehhez sayan ve onu Müstakil bir varlık addeden, hukukun kaynağını ferdde 'bulan, devlete ancak ferdi hak ve hürriyetlerin müdafii ve muhafızlığından başka bir rol tanımı yan bu telakkiye bugün bile en azdan 116 devletin teşkilât kanunlarında bi- rer fasıl ayrılmış bulunduğunu söyle- dikten sonra hatib bizde de - sosyal ve ekonomik hayatın bambaşka bir yürü- realite — âleminde #erdci hukuktan cemiyetçi hukuka, da ha doğrusu devletçiliğe doğru fili bir intikal vaki olduğunu söyledi. Hatibe göre: bugün artık milli ener- jiyi toparlamak ve merkezileştirmek ve bundan dolayı sosyal ve ekonomik ha- yatı teşkilâtlandırmak bir zarurettir. Bu vaziyet karşısında ve harbsonu dün- yasının değişen hayat şartları, kanaat ve inançları ortada oldukça, eski ferdi haklar ve hürriyetler prensipi de ma- nasınt değiştirmeğe mecburdur. Şu hal- de teşkilât kanunumuzun beşinci fas- liyle devlet politikamız - ve fili hayat zarüretleri arasındaki mesafeyi nasıl doldurmamız icab eder? sualini hatib tekrar sordu. Bunün için iki imkân mevcud olduğunu, bunlardan / birinin teşkilât kanunumuzun. beşinci fasimı ise ferdi hak ve hürriyetlere klâsik manasından başka bir mana ve izah tarzı vermek bulun- duğünü yar etmediğimize göre ikinciyi şöyle- ce izah etti: Devletçilik sistemi “ferdci devlet isteminin aksine olarak, milli ve sos- yal kuvvet ve faaliyetleri devletin şu- urlu merkezine bağlamak, sosyal haya- tı devletin düzenleyici kontrolu , ve o- toritesi altına almak şeklinde tahâk- kuk eder. Nizam, disiplin ve otorite bu sistemin ruhunu ve esasını vücuda ge- tirir”, Profesöre göre bu sistemde bir taraftan ferd içtimalleşecek ve onun ferdi hakları ve hürriyetleri artık birer içtimaf katiyet — (fonction) haline girecektir. Diğer arafan hukuk da —ULUS (BDaşı 1. messilleri ile B. Sandı kil olan İskenderun komitesine B. eden de iltihak etmiştir. B. Eden'in — daha müsaid bir hava içinde bir hal çaresi a- ramış olduğu söylenmektedir. inci sayfada) len müteşek- Havasın bir hab Ajansın notu 23 (A.A.) — Havas ajan- sı bildiriyor: B. Eden ve Sandler'in huzuru il sabah Fransa ve Türkiye mümessilleri arasında yapılan görüşmeler sırasında İskenderun Sancağı meselesine man- dalar prensipleri dahilinde bir hal ça: resi bulunmak yolunda büyük adımlar atılmıştır. Bundan başka, üçler komitesi içti- at esnasında da Danzig meselesi hak- kındaki noktai nazarlarda mahsüs mü- şabehet mevcud olduğu tesbit edilmiş tir. İngiliz mahafiline göre, bir pren sib anlaşmasına varılmıştır. Konseyin. pazartesi günü öğleden — sonra yapıla- cak içtimaımda bu meseleyi tetkik ede- bileceği ümid olunmaktadır. Cenevre, Anadolu ajansının notu; Anadolu Ajansı bu dakikaya kadar yukardaki Havas haberinin - İskende- Tun Sancağına aid kısmını teyid eden malümatı almamıştır. İki toplantı Cenevre;23 (A.A.) — Anadolu A- jansının bususi muhabiri bildiriyor. Bu sabah saat 10 da İsveç Hariciye 'nazırı ve konseyin İskenderun mesele- sinde raportörü reisliğinde hususi bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda Tür- kiye murahhas heyeti reisi Aras ile Nu- man ve Sadak, fransız dış bakanı Del- bos ile Vienot ve ingiliz hariciye nazı- ı Eden ve müşaviri Randel hazır bu- Tunmuştur. Bu içtimada iki tarafın e- timaileşecek ve hak fikri ferdden deği içtimal zaruretlerden, cemiyetin zaru- retlerinden hareket edecektir. Binneti- ce ferdin hakları içtimaf vazife olarak bu ölçüye göre izahlarını ve tatbiklerini bulacaklardır. Devlet ferdlerin arasın. da ve onların hukuki —muameleleri, arkasında içtimai icablar ve zaruretler 'namına müdahale için daimi çehresini gösterecektir. Ferdi hürriyet - fikrinin ölçüsü de cemiyetin olmak icab eder. Bu telakkiye göre devlet artık pasif bir hürriyet bekçisi mevkünden çıkı- yer aktif ve müspet bir rol alıyor, o sosyal ve ekonomik hayatın bir düzen- ve terbiyecisi mevkiine giriyor. Burada batil noktasına temas etti: ferdiyetçi devlet telakkisinde yegâne esas olan - ferdin hak ve hürriyei devletin faaliyetlerine 've muhtemel istibdadına bir hudud koy- makta idi. Çünkü bu sistemin tabif bir neticesi olmak üzere ferd, nihayet zul- me mukavemet etmek imkânına malik bulunuyor. Devlet ve ferd Fakat acaba devletçi sistemde dev- detin faaliyetlerinin ve ferde karşı ta- kib ettiği hareket tarzlarının bir sınız yok mudur? Sualine de hatib cevab ver- di ve bilhassa şöyle dedi: “Devletçilik demek devlet icraatının ferde karşı as- 1â bir hududu yoktur demek değildir Devletçilik demek devlet diye bir ma- bud yaratmak ve bu mabudun gölgesi- bükümet bütün icraatını toptan meşru göster- mek değildir... Devlet sade millet ce- miyetinin sosyal ve moral tesanüdünü ve bağlılığını ifade eden ve bu cemi- yeti gayesine götürmeğe vasıta olan bir teşkilâttır, devletçilik ise bu tesa- nüdü ve bu bağlılığı faal ve müspet te- gebbüslerle şuurlandırmak, millete bir- liğini ve şahsiyetini duyurmaktır. Bi nacnaleyh devletçilik hukuki bir pren- sip olabilmek için devlet faaliyet ve icraatına bir hudud kabul etmesi ve ferde insani bir değer ve varlık tanı- ması, ferdi çorbaya sıkılan limon gibi almaması lâzımdır.” ne — sığınarak edenlerin sas mesele hakkında görüşleri bir daha tasrih edilmiş ve hangi görüşlerde an- laşma olduğu ve hangi noktaların teli- fine imkân olduğu araştırılmıştır. Bu gece saat 10 da aynı şekilde içtima yapılacaktır. Bu içtimadan son- ra vaziyetin az çok tenevvür etmesi ih- timali vardır. Bugün öğleyin Yugoslavya murah- hası tarafından verilen ziyafette - türk fransız heyetleriyle Balkan ve küçük itilâf devletleri hazır bulunmuşlardır. Bu akşam Litvinof Aras'ı ziyaretle 'uzun müddet görüşmüştür. D. N. B. nin bir haberi Cenevre, 23 (A.A.) — D.N. B. mu- habiri bildiriyor: 'ransız ve ingiliz mahfillerinde sa- nıldığına göre, Fransa, şimdi, Suriye- ye Milletler cemiyetinin kontrolu al- tında mevcuttan az farklı bir muhtari yet vermeye hazır bulunmaktadır ki, bu mandanın idamesi demektir. B. Eden, Sancak meselesi hakkında şimdiye kadar birkaç teşebbüste bulun- muştur. Türkler ve fransızlar, bu me- selede tavassut etmeyi kendisinden ri- ca etmişlerdir. Diğer bir membadan öğrenildiğine göre, İngiltere, her şeyden evel, Suri yenin Fransa tarafından tamamen ter. kedilmesinin önüne geçmek — arzusun. dadır. Fransız mahafilinde, âdet oldu. Bu veçhile, İngilterenin — fransız itti. fakları sistemine yeni bir yaklaşmada bulunduğu belirtilmektedir. B. Blum onda bir nutuk verecek Paris, 23 (A.A.) — B. Blum bu ak- şam saat 16.50 de Liyon'a hareket et miştir. B. Blum, orada yarın verilecek büyük bir ziyafette, hariciye, milli mü- dafaa, dahiliye, müstemlekât, ziraat ba kanları ile devlet bakanı B. Şotan ve a. ralarında B. Vicno da bulunmak üzere beş parlâmento müsteşarının huzuru i- de ehemiyetli bir nutuk söyliyecektir. B. Maiski Cenevreye gi Londra, 23 (A.A.) — Sovyetler bir- in Londra büyük elçisi B. Maiski, bu akşam Cenevreye hareekt etmiştir. B. Puriç'in ziyafeti Cenevre, 23 A-A, — Yoguslavyanın Paris büyük elçisi B. Puriç buğün fran. sa, küçük antant ve balakan paktı mü- messilleri şerefine bir ziyafet vermiş- tir. Paris gazetelerinin yazdıkları Paris, 23 (A.A.) — Bugünkü gaze- teler bir adım geri atmadan Sancağın istiklâli tezinde ısrar etmekte olduğu- muzu kaydettikten sonra ingiliz - fran- sız görüş mutabakat ve tesanüdünü sak- Tamamaktadır. Er Nuvel, Hom Libr, Ekselsiyor gazetelerinin mütalcaları şu suretle hu- Jâsa olunabilir; “Fransız veklifleri An- karada iyi karşılanmaması. Prestij ve u- mumi politika mülâhazaları meselenin Fransız - Suriye itilâfiyle manda dai- resinde hallini imkânsız surette karış- or. Centilmen agrement'i Akde- niz paktile tamamlıyarak italyan hedef- lerinden endişeleri izale etmek, uyuş- mağı kolaylaştırır.” Humanite gazetesi diyor ki “Sancağın mevcud statüsü tehlike- siz feda edilemez. Karşılıklı yardım paktı, ve kârlı ticaret muahedesiyle su- itefehhümler dağılabilir.” Pötit Parisiyen gazetesi de şu mü- talcalarda bulunmaktadır: “Mandacı İngiltere, sistemin sarsı masını ve türk talebleri geniş bir su- rette tatmin edilmek suretiyle - başi larına da yol. açılmasını istemezdi. Fransız ve ingiliz zihniyetleri bu hur Susta küvvetle biribirine dayanıyor. En büyük kozumuz İngilterenin müza- haretidir. Dr. Aras, kati talimata bağ. İr olmakla beraber, türklerin inkıtar istemedikleri de muhakkaktır Popüler gazetesi, görüşlerin bozuk- 24/1/1937 —a Cenevrede Türk ve Fransiz delege- lerinin Sancak meselesi üzerindeki temasları dün de devam etti ça olduğunu ve fakat ümidsizliğe dü. şülmediğini ve Eden ile olan fikir mu- tabakatına büyük ehemiyet vermek 14 zım geldiğini kaydetmektedir. Ami dü Pöpl aynı fikirdedir. Pari Suvar diyor ki 'M. Sandler, ne vakit Dr. Aras' görerek kendisine yeni bir metin ver- mek istese, “bunda yeni bir şey yok, Fransa hep olduğu yerde sayıyor.,, cee vabını alıyor. Halbuki, M. Eden, dün gece fransız murahhasına “sizi bu me» selede biraz yumuşak buluyorum,, dere ken aldanmamıştır. “Yakında tahmin etmeye hiçbir mani yoktur., Paris, 23 (ALA.) — Havas idiriyor: *Yakında — bir itilâfa — varılacağını tahmin etmeye hiç bir mani yoktur., Bütün gazeteler arasında İskende- run meselesine dair yapılan müzakere. derden bahsederken yukarıya dercet ajansı 'nız Popüler gazetesi vardır. Diğer taraftan Pöti Pariziyen, şu mütalcaları ileri sürmektedi! “Almanya ve İtalyanın Türkiyeyi i- tilgirizlik hususunda teşvik etmeleri 'ne kendisine karşı dostluklarını göstere mek içindir ne de türklerin güzel göze lerine aşık olduklarından dolayıdır. Bu iki devletin maksadı arazi tamamiyetine kimsenin tecavüz edememesi nazariyesie ni türklere ihlâl ettirmek, manda sisteme lerini ve akalliyet kaidelerini alt üst et tirmektir.” Ami dü Pöpl gazetesi, Türkiyenin Fransadan gayri memnun ve İngiltere- den sukutu hayale uğramış olması neti. cesi olarak Musolini tarafından yapılan müsaid teklifleri kabul etmesinden kork- maktadır. “Bugün İtalya, Montrö muka: velenamesine iltihak ediyor. Türkiye Ti len Habeşistan imparatorluğunu atadik eyliyor. İki devlet arasında kurulan bu anlaşma daha ziyade genişliyemez mi?” Ekselsiyor gazetesi, İskenderun'da bir fransız - türk kondominyonu tesi sine dair olan türk teklifinin cemiyeti akvamın hoşuna gitmediğini kaydettik ten sonra diyor ki: “İtalyanın bu gibi emsal teşkil ede. cek hadiseler vukuuna ne derece taraf. tar olduğu kolaylıkla anlaşılabilir. Çün kü bu gibi hâdiseler almanların merkezi Avrupada ve İtalyanların şimali Afri kadaki gayelerine tamamiyle mutabık Eko dö Pari gazetesinde Pertinaks İskenderun'da manda sisteminin devam edeceği fıkrasını muhtevi olan fransız tekl ederken diyor ki: “Bu teklife bakarak Blum İskenderun hakkında da Suriyede olduğu gibi ati. yen istiklâle gitmek üzere muvakkat bir manda sulü ileri sürdüğü zanedil. mektedi. Bu teklif, şu demektir ki, İs- kenderunda Cemiyeti Akvam tarafın. dan tayin edilmiş ve meselâ Dantziz'de olduğu gibi mahalli muhtariyeti temin vazifesiyle tavzif edilmiş bir fransız komiserinin bulunması demektir. Pertinaks gene Eko dö Paride Blum projesini müphem ve muzu, gümrük ve hari: eylediğimizi yazarak Sancağın nazari oe Jarak Süryede kalmasına razı olacağı- mizı tahmin ediyor. Övr gazetesi it kavelesine iştirak rüşmeye başladığından, Tevfik Rüştü Arasın Sancak işinde bizi israra teşvik eylediğini, Almanyanın Ankarada bü- yük bir faaliyet sarfet ve hattâ Sancağı kuvvetle işgal tavsiyesinde bu Tunduğu şayiaları dön yazıyor. ve “mesele gittikçe karışmaktadır., yer, Övr gazetesine göre İcabında Roma-” 'nın hakemliğini kabul edecekmişiz. 'Tan ve Figaro gazetelerinin Roma muhabirleri siyasi mahfillere atfen şu malümatı vermektedir. Türkiye ile İtalya arasındaki mü- nasebetler yeni bir safhaya girmekle beraber Aras - Ciano görüşmesi henüz vakitsizdir.