ULUS Yabancı Gazetelerde Okuduklarımız Avrupa sulhünü korumak için.. 18 ikinci kânun 1937 tarihli Deyli Meyl / Gazetesinde, Vard Price, son İtalyan - ingiliz Centilmen anlaşması do, Jayısiyle şu yazıyı yazıyor : Avrupa'nn telaşı karşılıklı itimad. gızlıklardan ileri geliyor. Avrupa'nın mukadderatını ellerin. de tutan beş büyük devletin besledik- derini söyledikleri maksad ve niyetler ise tamamiyle sulh sever ve takdire lâ- yiktir. Bunların hükümetlerinden çoğu da Tesmen verilmiş olan inancalara inan- mış görünüyorlar. Halbuki bususi ola. rak bu memleketlerin diplomatları ve halkı bunlara karşı itimatsızlık göster- mektedir. Son senenin bütün hâdiseleri bütün bu itimatsızlıkları doğurmuş ve biz bun- larmm içinde bocalyıp durmuşuzdur. ALMANYA: Rusyanın — Avrupayı bolşevize ederek Almanyayı çenber i- gine alacağından; Fransanın da ona yardım. ederek bir barb çıkmasına sebeb olacağındı İngilterenin ise Almanyaya — karşr Tus , fransız düşmanlığını körükleyece. inden korkuyor ve şüpheleniyorlar. FRANSA: Almanyanın 1 — İspanyada ve yahud Fasta bir alman ordusu teşkil ederek — Fransayr tehdid edeceğinden: 2 — (a) Fransaya bir hücumdan, (b) Çekoslovakyaya bir hücum- dan, (c) Ve yahud her ikisine bir- den bir hücumdan; 3 — Avrupada bir alman heğemon- yası kurulacağından korkuyor ve şüp- beleniyordu. : RUSYA: Almanyanın kendi - top- Taklarına ve zengin Ukranya arazisine hücum etmesinden şüpheleniyordu. İTALYA: Tagilterenin kendi Akdenizde müşkül bir vaziyete - soka- cağından; Almanyanın Avusturya ve Balkan- ar yolu ile Adiryatik denizine inme- sinden şüpheleniyordu. İNGİLTERE: Almanyanın umumi bir şekilde saldırganlık etmesinden; İtalyanın Akdeniz hâkimiyetini e- tine alarak Südan da dahil olmak üze- ze bir şarki Afrika imparatorluğu kur- masından kaygılanıyordu. Geçen sene, Avrupanın sülh mese desindeki bütün — gerğinlikler - bunlar — dan ileri geliyordu. Bunlar devam et tikçe enternasyonal durumun - gerğin- liği devam edip gideceği şüphesizdir. Bu yüzden bir patırdı çıkacak olursa, bu bütün istikametlerde yayılacaktır. Bunların arasında en tehlikeli bir raddeye varmış olanı da İngiltere ile İtalya arasındaki ahenksizlik Hiç bir millet, ötekinin aleyhinde seferberlik yapmamış iken İtalya Ha- beşistana ordular göndermiş, İngiltere Mısıra asker yığmış, nt İskenderiyeye yollatmıştı. İki millete mensup kümeler arasında harb lâkırdı ı edilmeğe başlanmıştı. Bu tehlike büyük olmakla beraber artık geçip gitmiş bulunuyor. İki hü- kümet de bu sene Akdenizde birbirle- rinin ve âteki milletlerin Akdenizdeki haklarına hürmet edileceğine dair kısa ve basit bir taahhüd imzalamışlardır. Bu mesud neticeye varmak için u- “zun boylu konferanslar kurmağa lüzum kalmamıştır. Ne B. Eden Romanyaya gitmiş, ne Kont Ciyano Londraya gel- ştir. Mesele kolayca hal edilivermiş- dr. Musolini, ikinci teşrinde - benimle yaptığı bir mülâkatta kendisinin İn- giltere ile bir Centlmen anlaşması yap- mak isteğinde olduğunu söylemiştir. İngiltere bükümeti bu fikir üzerie ne harekete geçti. Ve başvekil, Londra belediye reisinin verdiği bir ziyafette bu fikre dostça bir karşılıkta bulundu. Romadaki ingiliz elçilik binası bu fikrin ileri götürülmesi için çalışma ye- Ti oldu. Aradan iki ay geçtikten son- Ta, sade eski dostluk iade — edilmekle kalmamış, bu hususta bir. anlaşma da imzalanmıştır. Bir sene evvel biribiriyle - harbet- mek derecelerine gelmiş olan ili devlet arasında böyle bir anlaşma yapmak mümkün olduğuna göre bugün biribi- rine karşı kaygılı davranan ötcl letler arasında neden mümkün — olma- sın ? kü günde vaziyet, böyle an- Taşmalar inden çok daha el verişlidir. Fransızlar, Almanyanın Fa- çale kalkıştığı hakkında şaylaların z olduğunu — öğrenmişlerdir. B. Blum'un da Pransa ile Almanya ara- sında ekonomik - görüşmelere - başlan- masına muvafakat ettiği haber — veril- mektedi B. Hitlerin yılbaşı “münasebetiyle Berlindeki elçilere hitaben - söylediği nutukta bir Avrupa sulhu için müra- caatta bulunmuştur. Avrupadaki harb tehlikesi karşısın. da hiç kimse benim kadar enine boyuna Tahatsız olmamaktadır. Mareşal Lord Milane geçen akşam söylediği bir nutukta bu tehlikeyi beş aydan fazla öteye atmayı fazla nikbinlik bulacağını söyledi. * Bugünkü vaziyette bu müddetin da- ha kısa olacağı şüphesizdir. Hiç bir illet bu türlü silâhlanma yarışıma mu- Atlas donanması- | kavemet edemez. Harb malzemesinin Vard Price'a göre Avrupadaki umumi anlaşmazlık büyük denilen devletlerin biri birinden ürkmekte olmalarından ileri gelmektedir. Fakat, geçen sene birbiri ceye gelmiş iken bu sene Centilmen anlaşması i İngiltere ve İtalya örneği diğer devletleri de, nihayet, bu gibi anlaşmalar yapmaya sevkedebileceki le harb edecek dere- izalamış olan Şabücek günü geçmakte ve aadan'von- 'yaramaz olmaktadır. içim tezelden harekete geç mek mükavemeti imkânsız bir hale gel mektedir. Bundan dolayı sulhu- pekiştirmek için ne yapılacakta bir an evvel yapıl. malıdır. Uzun boylu enternasyonal kon. feranalarla vakit öldürmeğe, oyalanma. #a işin tahammülü yoktur. Avrapa solhü, / hakikatte, alâkalr her milletin ferdi'bir meselesidir. O 'nun için hangi milletin hangi milletle ihtilâfı varın bunu doğrudan doğruya müzakerelerle halletmelidir. B. Hitler, kendilerine karşı hiç bir derdi ve davası kalmadığını fransızlar ra tekrar tekrar söylemiştir. Eğer baş- lanmak üzere olan ekonomik müzakere- lerde muvaffakiyet hasıl olursa / önür müzdeki sene bu iki memleket arasın da “Bir Centimen anlaşması,, yapılma- 41 neden imkânsız sayılmalıdır.? Böyle ufak faaliyetlerle bütün Ave rupa memleketleri toplu olarak, kısa bir zaman, içinde anlaşmış ve - birleş miş olurlar. Bu muvafakiyetin iki esas- İz temeli, iyi niyet ve makul hareket- tir Mubarrir, burada Rusyadan ve Rus> yanın gizli Bolgeviklik evtrikaları” çe- virdiğinden babsettiktem sonra sözüne devamla diyet bi Almanya, Bransa, İtalya ve İagile- re için bir tek yol vardır. O da bu ça- buk anlaşmalarla sulbu tezelden temin etmek., Onun Prof. K. KÖMÜRCİANIN Modern ve herkese elzem kitapları Kr. Ameli ve tatbiki kambiyo — * — 35 Yeni muhasebe usulü 122,50 Ticari malümat ve bankacılık — 105 İktısad ilmi 87,50 Thtisas muhasebeleri (Şirket, #anayi, ziraat, banka) ııs Ticari ve mali hesap 1. ci kısım — 70 Zihni hesap kaideleri 20 Logaritma cetvelisri (veni rakam) 56 Yeni hesabı ticari (mufassal eser) 200 Mali cebir (istikraz ve sigorta hesapları) 100 Başlıca satış yeri: İkbal Kitapevi (Istanbul) 24/1/ 1937 Motörleşen Almanya Başlıca iş, motörlü nakil vasıtalarında yerli yapı ve yerli malzeme Sentelik benzin veya ispirtolu milli karbüran Dizel motörü idarelidir çünkü... Kireçle kömürden sentetik kauçuk Liberal sistemin büyük hatası kosmopolitik ekonomi idi, şimdi... ae Fölkişer - Beobahter — gazetesinde, direktör J. Verlin imzasiyle çıkan bir başyazıda Almanyanın ham madde plâ- mar vemotorlaşme işleri tahlil edilmek- tedir. Direktör Verlin bu yazısında di- yör ki: İktidar mevkline geçmeden evel, daha doğrusu geçen dört yıl zarfında Fürer, motorlaştırılmış nakil / vasıta- Jarına karşı büyük bir alâka - göstermiş. Rayhş hükümetinin geniş ölçüde tedbirler, eşsiz bir. tekâmülün a- lâmetleri oluyordu. Almanyanın eko- nomik terakkisi için mutlak bir ehemi- yeti haiz olması dolayısiyle, motorlaşı maya dört yıllık plânda da büyük bir yer ayrılmıştır. Motorlaşma / işinin en belli başlı vazifelerinden biri, alman motorlu nakliye vasıtaları işine, yerli yapı ve işletme malzemesinin - temini teşkil etmektedir. Bu sahada icab eden tedbirler çok- tanberi alınmış olup, dört yıllık plân, bu başlanmış olan işleri bir araya top- Jayarak, hızlaştıracak ve neticelendire- cektir. tabif benzinden çok kudretli olan, sentetik benzin yahud, yerli benzin, alman benzol ve ispirto- Su ile karışık karbura kullanıyoruz. Almanyanın 1935 yılında harcadığı 2 milyon ton benzinin 925,000 tonu, ya- mi yüzde 45 i yerli benzindir. Bu nisbet aydan aya çoğah i, n beş ay zarfında bütün — benzin — ihtiyacımızı memleket içinde temin etmiş olacağız. Dizel motorunun gayet idareli olu- şu, son yıllarda gittikçe daha ziyade ehemiyet kazanmaktadır. Bu tipteki motorların tahrik vasıtaları, birkaç ay evelisine kadar tamamiyle memleket dışından getiriliyordu. Fakat bu ara- da, bu maddeyi de kendi mizde temin edecek vaziyete girdik. Memleketimizde muhtelif hammad- de kaynaklarına (antrasit, linit ilh.) malik olduğumuzdan, tahrik — maddesi yapanlarla motor endüstrisi — arasında sıkı bir şekilde münasebet kurmak su- retiyle, dizel motorlarının, tahrik mad- desinin kalitesine uygun bir. tarzda in- kişafına imkân hasıl olmuştur. - Bu isti- kametteki tekâmül, yalnız iç memleket bakımından değil, memleket dışma ya- pılacak olan ihracat için de çok büyük bir ehemmiyeti haizdir. Ve nihayet bize benzin ve yüksek değerde madeni yağ temin eden yarım milyon ton alman petrol istihsalimiz vardır. memleketi. Petrol madenlerinin yüksek değer- de olmalarına rağmen, tahrik maddesi- temini keyfiyeti istikbalde maden kömürüne istinad edecektir ki, bu keye fiyet yalnız Almanya için bahse kon. muyor. Denizaşırı - sahalardaki petrol madenlerine rağmen, bugünkü —günde İngiltere de, tahrik maddesi ihtiyaç- Jarını maden kömüründen temin etmek süretiyle istiklâlini kazanmak — gayesi indedir. Fransa, İtalya, Japonya, hattâ Amerika, Almanyayı kendilerine örnek alarak maden kömüründen tah- ihsal tedirler. Çünkü, ölçülmez bir tutarda olduğu sanılan dünya petrol mevcudu. 'nun, az gelmek tehlikesi baş gösterdi- i, artık inkâr edilmez bir hakikat ha Tüni almıştır. Bu itibarla, Almanyanı lik bir — zaruret döviz güçlüğünün bir âkibeti değil, ge- tek kendi gerekse gelecek nesillerin menfaatleri icabr mutlaka halledilmesi Tâzım gelen bir vazit Bugünkü günde, ilim, yalnız azal- mak tehdidinde bulunmakta olan hamı maddeleri değil, tabiat üretimine çok üstün suni maddeler temin etmiştir. Buna misal olarak, bir alman buluşu olan ve kireçle kömürden yapılan sen- tetik kauçuk gösterilebilir. Şimdi büyük ölçüde -sentetik kau- guk imaline girişmek üzereyiz. Bu h — sustaki tesis masrafları ehemiyeti haiz bir mesele değildir. Teknik bakımdan davâ hallolunmuştur: son otomobil sergisinde, “on binlerce kilometre yol katetmiş olan sentetik kauçuk gör- dük ki, aymı mesafeyi — katetmiş tabif kauçuktan yapılmış olan lâstik çeme berlerden çok daha az aşınmıştır. Fiata gelince, yeni yapılan her şey, tecrübe devresini geçirdiği müddetçe, pahalıya mal olmuştur; alüminyom, w zun müddet altından pahalı idi. Netice: Alman motorlu nakliye var aıtalarmın, tahrik maddesi, madeni ya- , lâstiği uzun bir istikbal için garan- ti altına alınmıştır. Metal vaziyeti ne merkezdedir? Bunun vaziyeti de petrol vaziyetin. dedir: vaktiyle tükenmez sanılan şey- derin katlığı başgöstermek - üzeredir. Meselâ: krom, kurşun ve çinko gibi. Metal sentetik olarak imal edilemiz yor. Fakat bunun için de reket edebilir : bunları manyada rastlanıldığı ği maden / cevherlerinden İKİNCİ ııueu(â KİTAB! Çeviren: Nurettin ARTAM Yazar Rudyard Ki ing Küçük hayvanların ne olduklarını bilen ve bunların keskin kokusunu duyan her hanği bir kanadsız mahlükun ödü patlama- masına imkân yoktu. Kaa boğazın başında kumlu bir dirseğe rastgelince gene yukarıya doğru dönmüştü. — Şimdi bak. dedi, bu mevsimin avı bu- radadır! Sahilde bir çift geyik ile bir Bufalo'nun iskeletleri duruyordu. Movgli orada duran kemiklere ne kurtların ne de çakalların do- kunmamış olduğunu görüyordu. Movgl — Bunlar yasayı bilmedikderi için bu hattın arkasına gelmiş ve küçük hayvanlar tarafından öldürülmü di uyanmadan şuradan uzaklaşalım. — Onlar şefak sökmeden uyanmazlar, dedi Kaa, şimdi sana söyliyeceğim. Bundan bir çok yağmurlar önce avlan- mış bir karaca, bütün Cengel bilmiyerek, bir tek sürüyü bile tanımayarak cenubtan bu- raya gelmişti. Gözleri korkudan gözleri kör bir halde aşağıya atlamış, arkasından, ko- valıyanlar da takib etmişlerdi. Çünlcü gözle- ri ve ağızları da kızmıştı. Güneş yüksekte idi ve küçük mahluklarda öfkeli ve kalaba- lıktılar. Karacanın arkasından atlayan - sürüden çoğu da daha Vaingunga'ya varmadan öl- Müşlerdi. Atlamayıp kayaların — üzerinde kalanlarda orada öldüler. Fakat karaca sağ kaldı. — Nasıl oldu ? Çünkü o canını kurtarmak - için koştu- ğundan arkasındaki sürüden çok önce g miş ve atladığı zaman da henüz arılar uyan- mamıştı. Sonra uyandıkları zaman da ken- dini suya batırmış, yalasını kurtarmıştı. Arkadan gelen sürüyü de arılar haklamış- lardı. — Ya sağ kalan karaca? Movgli yavaş- ça sordu. — Ölmedi işte... Arkasında bütün bir a- hole bulunduğu halde insan yavrusunu sır- tında alıp her türlü tehlikelere karşr koru- yan sarı renkli, şişman ve sağır bir yassı ka- falr gibi bir koruyucusu olmadığı halde öl- memisti. Sen karnından neler geçiriyorsun baka- yım ? Kaa'nın ağzı Movglinin kulağına gayet yakındı. Çocuk cevab vermekte geçikmedi. — Düşündüğüm, bir an önce, bu ölüm tehlikesinden yakayı Sıyırmaktır. Fakat Kaa, sen bütün Cengelin, hiç şüphesiz, en akıllısısındır. — Bir çokları öyle derler; şimdi iyi bak bakalımı dhole arkandan geliyormu? — Her halde gelecekler. Ho! ho!, benim dimek altında onların derilerine batacak bir çok dikenler vaz. — Eğer onlar, gözleri dönmüş ve kızgın bir halde omuzlarına bakarak seni kovalı- yorlarsa yukarıda sağ kalanlar, ya buradan ya guradan suya atılacaklardır. Çünkü arı- İar, uyanıp üzerlerine üşüşeceklerdir. Vaingunga - suları şimdi açtır. Ve onları Kaa tutmayacağı için yaşayanlar, Sioni in- lerinin yanındaki sığ sulara doğru gidecek- lerdir. Orada senin sürü, bunların gırtlağma atılabilir. Ahai! Eovava! Kurak bir mevsimde yağmur yağıncaya kadar bundan daha iyisi olamazdı. Şimdi, ortada koşmak ve atlamak gibi ufak bir mesele kalıyor. Kedimi dhalelere bilci edeyimde daha sıkr takip etsinlar. — Bu yukarıdaki, kayaları görmüşmü- * din ? Suradan topraktan yana olanları ? — Galiba hayır, yahut untmuş olacağım. — Git, bak. Orası çürümüş bir - toprak: tır, kesik kesik ve deliklerle dolu. Şimdi bırakıyorum ve sade senin hatıs üye gidip dhole,e karsı hazır ol- iyliyeceğim. Çünkü benim, hiç bir kurtla deri yakınlığım yoktur. Kaa, birisile tanışmak istemediği zeman Baghira hariç, bir çok cengel hayvanların- dan daha damarlı olabilirdi. Yılan aşağıya doğru yüzmeğe başladı ve kayanın yanma vardığr zeman, geceleyin duyulan seslerdem Fao ile Akela karşıcı geldiler. ( Sonu var )