5 Aralık 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 İLKKÂNUN 1936 CUMARTESİ ULUS SAYFA 5 Fransız parlamentosunda dış politika müzakereleri B. Delbos beyanatta bulundu Paris, 4 (A.A.) — Meclis, dış sıya- #a hakkındaki mühtelif — istizahların Üzakeresine baş ştır B. Pol Reyno, İspanyada hangi hü- kümet olursa olsun ispanyol menfaat- lerinin daima Fransanın menfaatlerine tekabül edeceğini söyledikten sonra, Fransanın askeri emniyet bakımından vaziyetini tahlil ve Almanyaya karşı tenkitlerini tekrar etmiştir. Hatib diyor ki: “— Fransız hükümetinin, Habeşis- tanda italyan hakimiyetini tanımaması ve bu suretle İtalya ile iyi münasebet- leri bozmasır teessüife şayandır. Fransız- ingiliz anlaşması fransız sıyasasının €- sası olmak ve böyle olması.da Jlâzım bulunmakla beraber, şurası da kaydedil- melidir ki, İngilterenin bir harb halin- de karada müzahareti cüzidir. Fransa şu iki şık karşısında bulunmaktadır: Ya Almanya ile umumi bir anlaşma, yahut da fransız - sovyet ittifakının as- keri sahada genişletilmesi. Şimdi fransız hükümeti ne birini ne de ötekini yapabilir. Fransız efkârı Uumumiyesi, komünistlere dayanan ve onların yardımiyle yaşıyan bir hükü- metin Moskova ile müşterek bir askerif siyaset takib etmesine muvafakat etmi- yecektir, zira, Sovyetler Birliği ile ü- çüncü enternasyonal bir bütün teşkil etmektedir. Hükümet Müzaheretinden vaz geçerek ekseriye- tin esasını sağ cenaha doğru inhiraf et- tirirse iyi yapmış olacaktır. Celse saat 17.10 da tatil edilmiş ve 17.35 de tekrar açılmıştır. Söz alan mebus Düpon, cümhuriyet- çi federasyon adına, hükümeti komü- nist nüfuzuna kapılmak ve muhakkak sürette harba müncer alacak bir siyaset takib ettiğinden dolayı muahaze etmiş ve demiştir ki: *— Fransız milleti, harb vukuunda, hududlarını muhafaza için silaha sarı- lacaktır. Fakat Barselon canileri için asla.” Müteakiben dış bakanı B. Deibos kürsüye gelerek, Avrupa müşkülâtının büyük olduğumu ve ideolojik zıddiyet- lerin Avrupayı iki muhalif safa ayır- Mmaya müteveccih bulunduğunu kaydet- tikten sonra ezcümle demiştir ki: komünistlerin “— Bugünkü endişe verici vaziyet içinde, Fransa hiç bir şiddet hareketine Müracaat etmemek kiyasetini göster- mektedir. Fransa kendisini müdafaa için kuvvetlidir, fakat daima diğer dev- letlerle ve bilhassa İngiltere ile mütte- hiden hareket edecektir. Fransız - in- giliz münasebetleri hiç bir vakit şimdi- ki kadar samimi olmamıştır.” B. Delbos, burada B. Eden'in İngil- terenin yardımı hakkındaki sözlerini hatırlatarak demiştir ki: Tabit İngiltere gibi, Fransa, bütün kara, deniz ve hava kuvvetlerini, tah- rik edilmeden bir taarruz karşısında bulunduğu takdirde, İngilterenin mü- dafaasına tahsis edecektir. Belçika için de böyledir. Fransa ve Belçika, eski Lokarno muahedesinin değerini teyid hususunda mutabıktır- lar, Ve Almanyayı, bir zamanlar şebe- kesi olan yeni Lokarnoya aynı temi- natla ve aynı sıfatla iştirake davet et- Mmişlerdir. x Fransa ile Belçika arasında halen yalnız birkaç küçük noktai nazar ihti- lâfr mevcuddur. Bakan, Buenos Aires nutkundan do- layı B. Ruzvelti tebrik ettikten sonra İFransanmm Sovyetler birliği ile müna- Bebetleri meselesine geçmiş ve Fran- Banın, bir barış paktı olan fransız - so- — wyet paktına sadık kaldığını bildir« miştir, Fakat, fransız siyasetinin esası tıp- kr İngiltereninki gibi, Milletler Cemi- yeti olacaktır. Milletler bu cemiyeti barışın muhafazası için sağlam bir âlet haline getireceklerdir. Silahların tahdidi meselesine gelin- ce, Fransa, askeri masrafların neşrini ve hava kuvvetlerinin tahdidini derpiş eden basit ve pratik bir plân teklif ede- cektir. k Bu defa, sadece nazari bir müracaat mevzuu bahsolmıyacaktır. Fransa barı- şın evrensel bir surette tesisinden ümi- dini kesmemektedir. Bunun içindir ki, Milletler Cemiyetini terkeden memle- ketlere arkasını çevirmiştir. B. Delbos, Fransa - İtalya münase- betlerine temas ederek ve bugün için bu münasebetlerin bozulmuş olduğunu kaydetmiş ve fransız - alman münase- betlerine geçmiştir. Bakan, Âvrupanın yatışması için Fransa ile Almanya arasında bir yak- laşma kadar hiç bir şeyin lüzumlu ol- madığını söyledikten sonra demiştir ki: “— Gerçi, iki memleketi ayıran hiç bir arazi meselesi yoktur. Fakat anlaşa- bilmek için tehdit ve tahriklerin önü- ne geçmek lâzımdır. Muahedelerin bir taraflı yırtıldığı görülür ve Fransanın diğer memleketlerle olan münasebetle- ri üzerinde hakimlik vazifesi yapılmak istenirken, tabif bu tehdit ve tahrikle- rin önüne geçileceği intibar hasrl ol- mamaktadır. Fransa, ekonomik anlaşma ve yeni: batır paktı dairesinde bir esas aramak- tadır. Fransa, Fransanın, umum? harb- dan evvelki zamanı hatırladığı için, şiddetli takbih ettiği bloklar sryasasının tehlikesini bertaraf edecek bir anlaş- manın akdini imf olarak t ediyor. Bu bloklar siyaseti, Avrupada bir dahilt harbr intaç edebilir. Bundan sonra İspanya meselesine geçen B. Delbos, şu beyanatta bulun- müuştur: Ademi müdahale sryasasına şüphe- siz birçok muhalif hareketler vukua gelmiştir. Fakat bu sıyasa sayesinde elde edilmiş olan neticeleri de unut- mamak icab eder. Fransa hükümeti, ati yen bu gibi muhalif hareketlerin vuku- a gelmemesini temine çalışacaktır. Diğer taraftan İspanya için gönüllü meselesi o kadar büyümüştür ki, bu- nun neticesi olarak hükümetlerin de mesuliyetler altına girip girmiyecekle- ri suali zarurt olarak akla dir. Siyasal Bilgiler Okulunun altmışıncı yılı (Başr 1. jnci sayfada) bir sevinç içinde kutlamamıştır. Bu yıl mektebin ilk defa İnkrlâb merke- zinde kendisi için yapılan bir binada yerleştiği sıraya tesadüf ediyor. Bi- zim inanımız odur ki okulun bu yeni binada ve hükümet merkezinde yerleş- mesi feyizli yeni bir devrenin başlan- gicr olacaktır. Sıyasal Bilgiler okulunun şimdiye kadar hiç bir zaman kendisi için ya- pılmış bir yurdu olmamıştı. Cümhuri- yet hükümetidir ki bu müesseseyi ilk defa bir yurda sahib kıldı. Buna karşı bütün Sıyasal Bilgiler okulu mezun- larr ve talebeleri minnettardır. Millf enerjinin toplandığı, dün kur- tuluş savaşının ve inkılâbın ve bugün de her sahada kalkınmanın idare edil- diği mill? merkezin havası içinde bu- lunma, siyast bilgiler veren bir mües- sese için yarının devlet idaresinde yer alacak gençlerini yetiştiren bir mek- teb için bulunmaz yüksek bir tâlidir. Hepimiz bu tâlii göz önünde bulundu- ruyor, memleket karşısında mesuliye- timizi ona göre ölçüyoruz. Her sene bu gün mektebin tedris heyeti ve talebesi bu tâliden azamf istifade edip etmedik- lerini vicdanlarından sormak vazifesi« ni unutmryacaklardır. Okul devlet idaresi hayatında vazi- fesini her şeyden üstün tutan seciyeli memur yetiştirmekle tanınmıştır. Şef- lerimizin iltifatları okulun temiz mazi- si için en büyük delildir. Bu mazi aynı zamanda memleketin siyasi, hukuki, iktısadi ilimleri tarihiyle de karışmış- tr. Bu ilimlerin pek çoğu bu okulun sr- nıflarında okutulmak suretiyle mem- lekete girmiştir. Hattâ bunların bir kıs- mınım türkçede kullanılan adları bura- da okutulduğu sırada konmuştu. Fakat gerek seciyeli memur yetiştirmek, ge- rek siyasi, hukuki, iktısad?t ilimleri lekete yaymdlak hi nda impara- torluk devri ne kadar büyük engeller ortaya koyuyor, o zamanki hocaları- mız ne güçlüklerle karşılaşıyorlardı. İçeride ve dışarıda hakimiyeti devle- tin varlığının en mühim temeli olarak anlatmak ıztırarında bulünan bir dev- letler hukuku profesörünün aynı za- İki büyük hükümet Burgos hükü- metini tanımışlarsa da Fransayı kendi noktai nazarını değiştirmiye sevkede- cek mühim hiç bir hâdise olmamıştır. İspanya cümhuriyeti hükümeti, Fran- sanın gözünde, yegâne meşru hükümet olmakta berdevamdır. Fransa Akdeniz- de haklarının ve menfaatlerinin müda- faasını temine devam edecektir, Akde- niz statükosuna yalnız kendisi riayet etmekle kalmıyacak, başkalarını da ri- ayet ettirecektir. İspanyada dökülmekte olan kanları bir ân evvel durdurmak için elden gelen geri bırakılmamak icab eder. B. Delbostan sonra mebus B. Berge- ri, Fransa ve İngilterenin Almanya, İ- talya ve Sovyetler birliği nezdinde müş- terek bir teşebbüs yaparak ecnebi ordu. ların İspanyaya gelerek harb etmelerine üsaade edemiyeceklerini bildirmeleri talebinde bulunmuştur. B. Bergeri mil. letler cemiyetinin bu sefer müfit bir su- rette işe müdahale edebileceğini söyle- dikten sonra, diplomasinin vermek iste- mediği şeylerin nelerse onları tahdid et- mesi lâzım geldiği mütaleasında bulun- muştur. Meclis müzakeratını yarına talik et- miştir. Yarımki müzakereler esnasında başvekil B. Leon Blum da söz alacaktır. Devlet şurasındaki münhallere namzedler Meclis Adliye ve Dahiliye encümen- lerinden mürekkeb muhtelit encümen devlet şür da münhal bul Ma- liye ve Nafia dairesi reisliği ile bir a- zalık için şu namzedlerin umumi heye- te arzını kararlaştırmıştır : Reislik için devlet şürası azaların- dan B. Asım Yeğin, B. Süreyya Özek B. Şefik Yürekli, azalık için devlet şürası azasından B. Cudi Özal, Bile- cik vâlisi B. Ali Rrza Oskay, — Esbak vilâyetler umum müdürü ve profesör B. İbrahim Ali, da memleket statüistii olarak kapi- tülasyondan bahsetmesi onun için ne acı ve bunu dinliyen talebe için ne e- ziciydi. İmar ve medenileşmek heyı muhitte hattâ hükümet mahfillerinde kuvvetle duyulmadığı bir zamanda bu mektebin her gittiği yeri imar etmeği, her cephede kalkınma hareketinin yo- rulmaz bir unsuru olmağı borç bilen enerji sahibi gençler yetiştirmesi ne kadar güçtü. Başvekilimiz; _ Bugün ne bu acı tenakuslar, ne de bu güçlükler karşısındayız, Burada 0- kunan hiç bir ders, kahramanı olduğu- muz Lozan muahedesinden önce ve son- raki vaziyeti kendi mevzuuna göre te- barüz ettirmeksizin geçemez. Burada okunan hiç bir ders yoktur ki mevzü- unun icabına göre Cümhuriyet hükü- metinin 14 senede elde ettiği ilerleme hareketini şizemği ihmal edebilsin. Bu mektebin Pprofesörlerine öyle canlı levhalar verdiniz ki, öyle siyaset ve idare yolu gösterdiniz ki onlar için- de yaşatmak buradaki gençleri enerji ve ideal sahibi yapmak için başlı başı- na yetiyor. Baylar; Bütün zaferlerin ve feyizlerin kay- nağı Atatürk hepimiz için en yüksek şıarı şu vecizede Çizmiştir: “Her türk ferdinin son nefesi türk ulusunun ne- fesinin sönmiyeceğini göstermelidir.” Bizim büyük şefin eserlerine ve söz- lerine bağlılığımız ebedi, saygı ve ta- zim duygumuz sonsuzdur. Mektebin Ankaradaki en eski mezu- nu Ordu saylavı B. Ahmed İhsan Tok- göz, saltanat devrinin beş asır hükümet merkezi olan İstanbulda Beyoğlunda, mütasarrıflık binası vücude getireme- diğini anlatarak cümhuriyetin her sa- hada yarattığı varlıklarla küçük - bir mukayese yaptıktan sonra, mülkiyeli- lerin büyük önderlerinin direktif ve i- şareti ile aştıkları ve aşacakları merha- leleri gösterdi. En eski mezunluğun söz riyetin kendisi için hüzünlü değil sevinç- Hi bir hâdise olduğuna işaret — ederek, talebeye en büyük bir ağabey sıfatiyle yorulmadan çalışmak tavsiyelerini tek- rar etti ve bütün mülkiye ailesi namı- na bu aileyi en yakından anlıyan ve a- lâkadar olan bir hami sıfatiyle Atatürke duyulan bağlılık hislerinin arzını baş- vekilden rica ederek sözüne nihayet verdi, Bu nutku mekteb talebesingen B. Âdi- lin şu sözleri takib etti.; ” Genç mülkiyeli Adilin nutku — Sayın Başvekil, Sayın Baylar, Bugün, 4 birinci kânun 1877 de ilk yaprağı açılan Sıyasal Bilgiler Okulu tarihinin, yeni bir sayfasını açarken, hu- zurlariyle sevincimize bir kat daha se- vinç katan, sayın İsmet İnönüne ve biz- lere şeref veren, siz, büyük misafirleri- mize, bütün genç arkadaşlarım namımma teşekkür ederim. Sıyasal ve sosyal inkılâbların kaynağı olan Ankarada okulumuzun yeni ve fe- yizli bir devreye gireceğine şüphe yok- tur. Ufukları, çok geniş olan bu kartal- lar yurdundan, büyük türk inkılâbınm canlı tablosunu seyrediyor ve bu tablo- dan, yurd için çalışma, vazife uğrunda yılmadan yürümenin terbiyesini alıyo- ruz, Bizim için şiar şudur (El işte gönül ülküde) 4 Şimdi, yüksek huzurunuzda; Yurd ve ulus severlikten ayrılmıya- cağımıza, ve faziletimizden en kü- çük bir fedakârlıkta bulunmayacağımı- za; bizden ii ilen ve vazife. leri, istenilen ve beklenilenden daha faz- la yapacağımıza, bize emanet edilen in. kilâb d kilere ay- nen devredeceğimize, bütün varlığımızla and içiyoruz. Sayın Başvekil; Sayın Baylar, 'Tarih bir akıştır, fakat tarihi devre- leri birbirlerinden ayıran, h iyetle- K VSWT aa y A ini, » leketi idare, maliye ve siyaset sahala- dudlardaki iyi kumandanların vücudu ile izahr kabil olduğunu söyliyerek bü- tün devlet kadrosunu sıyasal bilgilerle techiz etmek azminde olduklarını teks rar etti. Başvekilimizin nutku şudur: İsmet İnönü'nün nutku — Arkadaşlar, 5 Mülkiyeyi 60 ıncı senesinde cumhus riyet merkezinde selâmlıyoruz. Mül- Ür - kiyenin iyet k € ni senelerdenberi hasretle bekliyorduk, Bunu, yalnız istikbalimizi idare edecek olan arkadaşlarımızın iyi şartlarda, ras hat ve bol malzeme ile çalışmalarını te< min için değil, aynı zamanda cumhuri« yet merkezinin zihniyetini, anlayışını onların genç ve yetişme hayatlarında zihinlerine yerleştirmeleri için de isti- yorduk. Büyük Millet Meclisi, cumhuriyet hükümeti, mülkiye mektebine ilk gün- 8 denberi sevgi ile ehemiyet ve kıymet — — veren hususi bir nazarla bakmıştır. Es — — ğer bu sene sizi rahat çalıştıracak bir binaya malik edebildiysek, emin olun VÖS ki yakın bir zamanda, gene sizin saha- nızda olmak üzere bunun gibi bir kaç bina daha vücude getireceğiz, Mülkiyelileri, idare, maliye ve si- yaset sah, di leketi idare edecek olan başlıça bir unsur olarak sayıyoruz. Bunun içindir ki arzumuz, yarın mems rında idare edecek olanları bir zabit — gibi en küçük seviyesinden mülkiye mezunu olarak başlatıp en yüksek de- ——— recesine kadar yetiştirmektir. Memle- ketin iyi idare olunması, muktedir. ve faziletli memurlar elinde bnlunmasr'ğ-_ rine göre ilk hız ve istikameti veren, bu akışın muayyen dönemeçleridir. Türk ta- rihinin en mübim dönemeç noktası bü- yük zafer ve Lozan'dır. Büyük türk milli ruhunu yaratan A- tatürk, yalnız milli bir devlet kurmakla kalmadı; hiç bir devlet tarihinin kayde- demediği ve edemiyeceği çok kısa bir müddet zarfında, bütün modern zihniyet ve telâkki tarzlarmı, teknik şekillerini yurdumuza yerleştirdi ve kökleştirdi. Devletlerin harict hâkimiyetleri ve si- yasi rolleri noktasından, ehemiyetle_rini tebarüz ettiren kritaryüm, onların, siya- muvazenede, oynadıkları rollerin ma- hiyetidir. Düne kadar biz siyasi münasebet- lerde ve bilhassa siyasi muvuen.edı.:. değil pasif bir rol oynamak, kendimi- Zi, yarı müstemleke olmaktan kurtara. mamıştık. Halbuki bugün, Atatürk Tür- kiyesi ve İsmet İnönü Hükümetiyle, Avrupa siyasi muvazenesinde, bütün yurttaşların milli — gurur ve onurla- rınr şahland k derecede; aktif bir rol aldık. İşte bu kısa fakat ince fark o büyük türk inkilâbının harici bir akı- şı, harici bir aksulamelidir. Biz bütün hayatımızca; yoktan var- etmeği bilen önderlerimizin, söz ve. eser- lerini en yüksek bir örnek bileceğiz ve bundan küuvvet alacağız. Biz sıyasal bilgiler mensupları Atfı-. türk'ün: “Milletimizi ve medeniyeti- mizi muasır millet kadrosunun ve me- deniyet seviyesinin en üstüne çıkaraca- ğız.,, Vecizesini en yüksek bir şiar e- dineceğiz ve hayata atıldığımız zaman, müsbet ilim zihniyetiyle ve inkılâb a teşiyle bu ülküyü uığakkuk ettirmeyi en büyük vazife bileceğiz. Muvaffak olacağımıza inancımız var çünkü muvaffakiyetin parolasını aldık: *“ Yüksel Türk, senin için yüksekli- ğin hududu yoktur 1,, Nutuktan sonra, B. Adil Atatürkün yolundan ayrılmıyacaklarına and içti. Bu and salonu dolduran talebe tara- fndan tekrar edildi. 'Törenin en kıymetli hatırası, muhak- kak ki, Başvekil İsmet İnönü tarafın- dan söylenen nutuktur. Olduğu gibi aşağıya koyduğumuz bu nutukla Baş- vekil, Sıyasal Bilgiler Okuluna hükü- metin verdiği ehemiyeti bir kere daha canlandırdı. Tefessüh etmiş bir salta- natın bütün fenalıklarına tağmen impa- ratorluğun iki asır ayakta durmasının söylemek yolunda verdiği hazin mazha- eyaletlerdeki iyi idare elemanlarla hu- o leketin hayatı için en büyük ve en mühim teminattır. R Arkadaşlar, Eğer osmanlı tarihinin — — son asıılarını dikkatle okursanız en az _ıg son 200 senedenberi merkezde — devlet '" t idaresinin kudretsiz, liyakatsız ve hat —— r tâ memleketi tahrib etmek için seçile — miş sanılan adanmılardan mürekkeb kale dığını görür ve bu imparatorluğun na- sıl yaşadığına hayret edersiniz. Akıl ve hikmet icabı odur ki, osmanlı impara- torluğundan 1700 den sonra en geç elli — sene zarfında eser kalmamalı idi. Bu kadar çürümüş ve merkezde anlayışı bu kadar bozulmuş bir imparatorluk e- ğer daha 200 sene yaşayabilmişse — bu, vilâyetlerinde, hududlarında — bulunan ş idare adamları ve hudud kumandanları — — sayesinde mümkün olabilmiştir. : Ahlakı, anlayışı ve iktidarı yerinde, , iyi bir idare kadrosu, birçok fenalıkla- — — ra uzun müddet mukavemet edebilmek için bir teminattır ve eğer memleketin bütününü idare eden merkezi siyaset« le idare makinası eyilikte hemahenk o« lursa, o memleketin az bir içine — de en ileri memleketler ve milletler a- rasına geçmesi için bütün unsurlar ve şartlar mevcuddur. Bundan 100 sene sonra yeni Türki- — yenin muazzam ve beynelmilel sahada — ki şanlı yüksek varlığını vücuda geti- — ren unsurlar mütalea ve tetkik edildi. ——— ği ümid ve i ediyoruz ki, mülkiye bu varlığı kuran birlikler için« de bilhassa parlıyan ayrı bir yıldız ol- sun. N Bu mektebe girenler, ilk sınıftan ——— itibaren kendisini büyük bir ideale vake —— fetmiş bir adam zihniyeti ile çalışma- — — ya baş Bu ktebe idare ve —— siyaset kademelerinin en ufağından —— başlamak arzusu ile girecek olanlar, Ka Ş memleketi imar etmek, memlekete hize ——— met etmek için, her sahada bütün men- — — fi unsurlara karşı memileketi müdafaa - etmek için, hakiki bir kararla, vicdan — karariyle mücehhez olurlarsa bu mem- — leketin edeceği istifadenin bududu — yoktur. Di ğ Sonra bir şey daha söylemek iste« rim. Çok çetin sert ve aksi şartlar içins de bulunduğu halde bu mekteb, 60 se« nedenberi kendisine iyi bir anane yaps — — mıştır. İlk günden itibaren buradan ye< — — tişenlerin çoğu, bu mektebe, faziletin, ilin — tidar ve sebatın, ideal sahibi iyi ahlak« İt ve iyi yürekli olmanın damgalarını —— — Sayfayı çeviriniz — — — FRA , Taha işİ â

Bu sayıdan diğer sayfalar: