10 Ekim 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 2 10 İLKTEŞRİN 1936 CUMARTESİ- HER ŞEYDE Dikkate layık bir devir.. Av mevsimindeyiz... -BİRAZ İnsan, gazeteleri okudukça dünyanın çıldırdığını sanıyor. Fakat ken- dilerini bedbinliğe kaptırmamak istiyenler enfes bir formül bulmuşlar: “Dikkate layık bir devirde yaşıyoruz,”* diyorlar. İhtilâl devirleri daima dikkate lâyıktırlar... 1848 ihtilâlinde bir dostu Sainte - Beuve'e düşünce- sini şöyle anlatmış “İhtilâlde müşahid, etrafındakileri derileri soyulmuş gibi görüyor”... Güç, bulanık zamanlarda — şayed henüz öğrenilmemiş ise — İnsanın aslının iyilik olmadığı keşfolunuyor. İyiliğin insanda tabiaten mevcud ol- duğu hakkındaki kanaatinden dolayı Jean - Jacgues Rousseau az mı tenkid edilmiştir! Hakikat odur ki, insan ne iyi ve ne de kötüdür, yalnız eksiksiz iyi ve noksansız fena bir takım insanlar vardır. Çok nadir yetişen böylele- ri dışında kalanlar ise lüleci çamuru gibi yuğurulup biçi: bt l İSTANBUL TELEFONLARI: Tevfik paşanın cenazesi İstanbul, 9 — Evvelki gün 95 yaşın- da olarak ölen osmanlı imparatorluğnun son sadırazamlarından Tevfik paşanın cenazesi bugün bir çok dostlaramın da iştirak ettiği merasimle kaldırlımıştır. Cenazede bir askeri bir de polis mülfre- zesi bulunmuştur. Bir sigorta şirketi hakkımda tahkikat İstanbul, 9 — Türkiye milli sigorta şirketi hakkında görülen lüzum üzerine müddejumumisi tahkikata ka- bil olan bir kütledir ki idare edenler iyi niyetli iseler onları iyiliğe ve kö- tü niyetli iseler kötülüğe sevkederler. »« Geçenlerde bana şu hikâyeyi anlattılar: dokuz yaşındaki oğlu, gece Uyumağa giderken anası sormuş “Bugün iyilik ettin mi?” Çocuk, her za- manki gibi vakit bulamadığından, iyilik fırsatt zuhur etmediğinden dem vurmıyarak: “Elbet, elbet” ceyabını verince bundan pek memnun olan anası sormuş: — Ne iyilik ettin? — Mizizi'yi yemesi için Luli'ye verdim. — * Mizizi yaldızlı kafesinde cıvıldayan bir kanarya ve Luli de büyük bir Ankara kedisidir... Kadın, şaşkın, koşup macerayı “ne acaib bir devirde yaşıyoruz!” diye bağırarak kocasına anlatırken o da ok! A, kta oldugu g gözlerini lütfen kaldırmış ve: “Bu kötü iyi hareket hakikaten tuhaf bir şey; fakat bündan hükmedebiliriz ki çocuğumuz tabiaten fena değil, iyi yürekli. an- cak bu iyiliğini sevk ve idare etmek lâzım.”.... Hakikaten pek dikkate lâyık bir devirde yaşamakta olduğumuza inana- biliriz, — Maurice Donnay Kadınlara ve erkeklere dair, * Kadınlar, vaktiyle nasıl olduk- larını ve ileride nasıl — olacaklarını göstermemek için ne fotograflarını çektirmeli ve ne de analariyle gez- melidirler. ( * Evli erkekler maceraları, vatanı olanların seyahatı sevdikleri gibi se- AR D iyet başlamıştır. Noter vesikalarını tahrif eden biri yakalandı İstanbul, 9 — Zabıta, noter vesika- ları üzerinde tahrifler yapmak suçu ile Şefik adında birini yakalayarak adliyeye vermiştir. Adliye, meseleyi derinleştir. mekte ve tahkikatı genişletmektedir. Bu işin bir kişi tarafından değil, bir şebeke tarafından idare edildiği sanılmaktadır. Kimyakerlerin kongresinde İstanbul, 9 — Türkiye genel kimya- kerler kurumu İstanbul şubesi senelik kongresini bugün Eminönü halkevinde yaptı. Kongre büyüklerimize saygı tel- graflarının çekilmesi kararı ile işine başladı. Kongreden sonra bir çay zi- yafeti verildi. Balkan tıb haftasının ü .. cü .. ü İstanbul, 9 (A.A.) — Balkan tib haf- tasının üçüncü günü, program mucibin- ce geçmiştir. Öğleden evvel Yıldızda bir toplantı yapılmış (ve bazı tebligat vuku bulmuş » YAK ÖORRERAlica ini verler; çünkü nereye bilirler. * Kadınlar akıllarına geleni ve erkekler de yaptıklarını anlatırlar. Güçlük, erkeklerin ne düşündükleri- ni ve kadınların ne yaptıklarını bil- dolmuş olarak dönüyorum, Tüccar - muharrir —— — İlk defa olarak mı ava çıkıyor- sunuz? ee Evet, ilk defa:.. Tavşana attım, öküz vurdum ve eye, sırtrma pireler mektedir, >* Kadınlar erkekleri 'ıoksanları ile meftun eder ve faziletleriyle ken- dilerine bağlarlar, Bir fransız muharriri eserlerini satmak İçin ticaret evi reklamcısı ol- muştur, Bu, biraz kulağı enseden göstermeğe benziyorsa da tecrübesini yapanın gayesine irişmiş olduğuna göre tenkide lüzum yoktur ve işin iç yüzü de şudur: türlü sebeblerle kitab satılmıyor, fakat ticaret eşyası satı- lıyor. Fransız müharriri bu hakikati göz önüne alarak bisikletine binmiş * ve her uğradığı kasabanın meydanında, sırtındaki ç d. j önce, ettiği ticaret evinin satılık eşyasını çıkarıp halka teşhire ve satış sırasında da bazı pug:ı]uım okuduğu eserlerinin mevzu!ar'mı_ anlatmağa ve böylece nolara da b_ııçok müşteri bulmağa muvaffak olmuştur. Kitab bastıran ve kitaborların bildiğimiz teşkilâtsızlığı dolayısiyle koy- dukları sermayeyi de nihayet kaybeden muharrirler için taklid edilmesi - onlara da birçok müşteri bulmağa muvaffak olmuştur. GÜNLÜK TAKViM a —..0 eee # 10 BİRİNCİ TEŞRİN 1936 CUMARTESİ j 22 Receb 1355| — Türkiye ile Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcis- — İzzEylal ı tan arasındaki Kars anlaşı (921) — $Hidrellez 158| — Mudanya askeri mukavelesinin imzalanması (922) Güneşin doğması 6, — Anavatana kavuşan Edirne ve Trakyaya mülki » batması 17,3 memurlar hareket ettiler (922) Ç e d Saat 12 de husüsi bir vapurla Trab- yeye giden kongre'azaları öğle yemeği- ni orada yemişler ve saat 17 de, İstanbul belediyesi tarafından Beylerbeyi Sara- yında şereflerine verilen çay ziyafetin- de bulunmuşlardır. DİL KÖŞESİ; “Hukuk fakültesi bu seneden İtiba- ren görülen lüzum üzerine dört seneye çıkarıldı.” Dört seneye çıkarılanın hukuk — fa- kültesi değil tedris müddeti olduğunun tasrih edilmesi lüzumunu bir kere daha işaret etmiştik. Ancak bu cümlede bir başka hatâ daha vardır: “Bu seneden itibaren görülen lüzum üzerine” deni- lince görülen lüzümun “*“dört seneye çıkarmak” hususuna aid olduğu anla « şılmıyor. Cümle doğru olarak şöyle ya- zılabilirdi: “Hukuk fakültesinin ders müddeti ..... e H ABERLER> u A Trakyada büyük bir faaliyet var Göçmen evleri tam zamanında bitmiş olacak - İs- tanbul Edirne asfalt yolu çalışmaları hızla ilerliyor Edirne, 9 (A.A.) — Trakya'nın her yerinde göçmen evleri için büyük bir faaliyet göze çarpmaktadır. Sıhiye Ve- kilinin Trakya gezisinden sonra bu iş- ler daha çok artmıştır. Havalar müsaid giderse göçmen evleri tam zamanında bitmiş ve böylelikle hiç bir sıkıntıya meydan verilmemiş olacaktır. Bu sene göçmenlere 13 bin iyi ve yeni pulluk verilmiş olduğu için çalışkan göçmen.. lerimizin nadas ve ekin faaliyetleri çok genişliyecek ve gelecek yıla daha baş- ka bir sima ile çıkılacaktır. İnşaat fen memurlarının, müfettişlerin kontrolu altında yürümektedir. Son günlerde Sı« hiye Vekâletinden göçmen inşaatını kontrol için daha iki mühendis müfet«- tiş kadrosuna almmıştır. Trakya'nın bütün vilâyet ve köylerinde de büyük bir faaliyet görülmektedir. Diğer taraf- tan İstanbul'dan başlıyan beton asfalt yol da ilerlemektedir. Asfalt yol 937 yılının sonlarına doğru bitmiş olacak- tır. Bu yolun Trakya için büyük bir e- hemiyeti vardır. Hele şark şimendifer. leri devlete intikal edince Trakya'nın iktisadi hayatında büyük bir gelişmd husule gelecektir. Nafıa Vekilimizin son Trakya gezisinde yollar için yeni- den para ve silindir verilmiştr, Edirne, elişleri sergisine geniş ölçüde iştirak ediyor Edirne, 9 (A. A.) — Trakya'nın 29 teşrinievvel sergisine iştirâk edecekle« rin hazırlıkları bitmiştir. En çok el iş« leri, el tezgâhları, millt kıyafet broderi işleri çok miktarda ve yüksek kıymete tedir. Yeni işler kadar eski işler de vardır. Şehir sanatkârlarının, köy ka« dınlarının el ve tezgâh işleri tebarüz ediyor. Tekirdağ, Muradlı, Sarılar, Kı« rıkkepenekli ve Kırklareli'nin Kazanlı; Ceylân, Kızılcadere, Pehlivan ve Mah« dır köyleri ön safta görülüyor. Çanak« kalenin Biga, Bayramiç, Eceabad köye leri çok alâkalrdır. Ayın Onunda hepsi memurlariyle İstanbul Türköfisine tes. lim edilmiş olacaktır. Her yerdeki işko. mitelerini hemen hemen kadınlar kür« muştur. Ücretli mütekaitler Buhran vergisi muafiyetinden nasıl faydalanacaklar ? Bazı müesseselerde ücretli olarak ça- lışan mütekaid memurlardan 1890 nu- maralı | la iktisadt buh vergisi alınmaması kararlaşmıştı. Bu karlünun muafiyet hükümleri bazı vilâ yetlerde yanlış tefsir edildiğinden, maliye vekâ- leti vaziyeti aydınlatmak maksadiyle şu izahr teşkilâtına tamim etmiştir; —— | “Eski tekaüd kanununa göre kendi- lerine maaş bağlanmış olanlar ayrıca bir ücretli vazife kabul ettikleri zaman te- kaüd maaşı, 1890 numaralı kanunun 2 inci maddesinin D fıkrasında yazılı mu. afiyet haddinden fazla ise tekaüid maaşı- nın tamamı bu kanunün ayni maddesi- nin A fıkrası mucibince 'iktisadi buhran vergisinden istisna edilecek fakat diğer cihetten olan istihkakı, muafiyet tenzi- lâtına tâbi tutulmaksızın kazanç vergisi tevkifatından geriye kalan mikdarı üze- rinden buhran vergisi kesilecektir. Me- selâ eski tekaüd kanununa göre 45 lira tekaüd maaşı alan ve ayrıca 80 lira üc: retle müstahdem bulunan bir mükellefin (Ankara haricinde) 45 liradan ibaret maaşı tamamen bu vergiden istisna edi. lecek ve 80 İiralık ücretin kazanç ver- gisi tevkifatmdan geriye kalan mikdarı si kanununda yaziılı muafiyet haddinden aşağı olanların ücretli bir vazifede de çalışmaları halinde, tekaüd'maaşiyle di- ğer cihetten olan istihkakr yekünundan 30 liralik muafiyet haddi tenzil edildik- ten sonra geri kalan üzerinden buhran vergisi kesilecektir. ©1 | D0 l üN ow ada Meselâ 20 lira tekâüd madaşı ve”70 lira ücreti olan bir mükellefin (Aükâra haricinde) 20 liradan ibaret tekaüd ma- aşı tamamen buhran vergisinden istis- na edildikten sonra 30 liralık muafiyet haddinin bakiyesi 'olan 10 liraıı'(ı'i.va,“ılo liralık ücretinin kazanç vergisi tevkifa- tından bakiye kalan kısmından tenzil e- dilecek ve geri kalandan buhran vergisi kesilecektir. Yeni tekaüd kanununa göre tahsis - edilmiş tekaüd maaşı almakta bulunan- ların ücretle istihdamları halinde teka. üd maaşiyle diğer cihetten olan istihka- kı yekün edilecek ve muafiyet haddi bu yekün üzerinden tenzil olunacaktır. Me« , selâ 60 lira tekaüd maaşı ve 80 lira üc- reti olan bir mütekaidin 60 liralık telta- üd maaşından 30 liralık buhran muafi- yeti tenzil edildiktet'sonra geri kaları te- kaüd mâaaşı üzerinden buhran vergisi ke- ilecek ve 80 liralık ücret de muafiyet üzerinden buhran vergisi kesilecekti Tekaüd maaşı iktisadi buhran vergi- tenzilâtına tâbi tutulmıyacaktır.,, görülen lüzum üzerine bu den iti- baren dört seneye çıkarıldı.” * & & “İngilterenin Akdeniz politikasını bahse mevzu eden diplomat,..” “Mevzü bahsetmek” bir klişe ke- limedir. Yerine uygun bir türkçesi bu- İunup kullantlabilir ama, böyle yanlış bir şekilde harfiyen tercüme edilmesi hiç de doğru olmaz. “Mevzuu bahset- mek” denirken etmek yardımcı masdarı “bahis?* — kökünü fiilleştirmektedir. Halbuki yukardaki çevirme şekilde et- mek fiili mevzula alâkalıdır. — Fakat mevzu etmek değil, mevzu yapmak de- hilir. En doğrusu “bahseden” deyip geçmekti. — ; AL Hattrası tazelenince, yahud tarihin tekerrür etm emesi İÇİN... İ Düşünüşler çe ee ee HAPSEDİLEN SERVETLER (Le Journal'den) Geçen gün Malataya- dan gelen bir telgraf ma- halli bir yangında kırk elli bin kâğıd liradan mürekkeb bir servetin yanmış olduğunu haber “wveriyordu. Ben ne bir vatan çoö- cuğunun bu yüzden uğ- radığı felâketten, ne bu yangının hazine hesabı - na temin ettiği fayda- dan, ne de sigorta zihni- yetinin yayılmamış ol- masından doğan zarar- lardan bahsetmek istiyo- rum, Bunların hepsinden daha ehemiyetli olan bir memleket meselesi o yan- ginin kıvilcımları | ara- amdan kendini göster- mektedir: - işletilmeyen, hapsedilen — servetlerin acıklı macerası. Gerçi biliyorum ki, bu derd, kökü asırlara * dayanan Hir itiyadın hâ- lâ ardı alınamamış — bir devamından başka bir şey değildir. Memleket- te emniyeti tesise hiç bir zaman muvaffak olamı - yan imparatroluk idaresi halka bankayı sevdire- memişse tabitdir ki bu- nün günahını — millete yüklemek bir hata teşkil eder. Ancak, servetin — ya bir duvar kenarıma ya da bir bahce çukuruna gömüldüğü takdirde em- niyet altına almnabildiği devir artık geri dönme- mek üzere tarihe karış- mıştir. Cumüriyet reji- minin on üç senelik sağ- lam ve kuvvetli idaresi- nin milletin canına ve mabna güvenini ne ka- dar arttırmış olduğunu, bankalardaki tevdiat he- sablarmnmın seyrini göste- ren grafikte münhaninin şakuliye yakın yükseli- şinden kolaylıkla farke- debiliriz. Ancak, milli ta- sarruf yekünunun bugün varmış olduğu seviye, memleketin hakiki ser- vet mikdariyle mütena- sip olmaktan henüz çok uzak bulunduğunu da i- tiraf etmeliyiz. z Bankaya yatırılma « dan ve herhangi bir se- mereli işte envesti edil- meden küpe veya kasaya . istif edilen paâaraların, kalkınması için büyük sermayelere ihtiyacı olan bir memleket — hesabına olduğu kadar, paranım son derece gelirli oldu- ğu bir memlekette onu işletmeyen yurddaş he- sabına da ne kadar za- rarlt bir hal teşkil etti- ği meydandadır. Hiç bir kasanın ban- ka kadar emniyetli ol « madığı,fikri için daha çok propaganda yapmak mecburiyetindeyiz,. YAŞAR NABİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: