Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ULUS SAYFA 5 — 24 EYLÜL 1936 PERŞEMBE Tarihdeki garib vakalar XXXIV Yazan: Max KEMMERİCH Katolik kilisesi bugün bile Merye - hin bakireliğini ve ruhulkudüs vasıta- tiyle Meryeme nefh eden Allahın lı.ı— fın babası olduğunu öğretmektedir. Protestan kilisesi de İsanın babası Al- Jah olduğu hususunda katoliklerle be- Yaberdir. Halbuki Matyos incilinin bi- rinci faslında son mısralar şöyledir: “ , ve Yusuf uykudan uyanınca AL- lahın melaikesinin kendisine verdiği emre uyarak zevcesini kabul eyledi, ve sonra zevcesi ilk oğlunu doğuruncaya kadar onunla temasta bulunmadı ve do- ğan bu masumun adını İsa koydu. 3 Ve ayni Matyos incilinin on üçüncü babının 55 ve 56 mcr mısralarında İsa- dan şöyle bahsolunur: “ Bu adam bir dülgerin oğlu değil mi? Anasma Meryem ve biraderlerine Yakub ve Yuşa ve Şemun demezler mi ve cürmle hemşireleri yanımızda değil mi?” * İncil hatâ etmez, ama yalnız muay- yen muhitlerin ve müesseselerin işine geldiği zaman... * İsanın Allahın oğlu olduğu iddiası- na benzeyen masallara daha eski de- virlerde pek çok tesadüf edilir. Hattâ filozof Eflatun daha sağ iken anası Periktion'un onu mabud Apollan'dan kazandığı efsanesi dolaşmağa beşhunı.- tr. Bunun gibi Roma imparatoru —ÂAv- yustos da Avollonun oğlu idi. İsken- der ile romalı kumandan Scîpîo'nun_bı- baları ise Zevs idi. O devir muharrirle- rinden Origin diyor ki: “Rflatun hak- kında böyle bir masal uydurulmasının sebebi, alelâde insanlardan ziyade bir damın yüksek ve ilâhi gelmesi Tâzım geleceği hakkındaki dü- günce idi.” Bu sözleri İsa kullanabiliriz. hakkında da aynen * WVatikan'daki kardinaller meclisinin 1870 de verdiği bir karara mazaran yal- nız İsa Bakire Meryemden doğmuş ol- mayıp Meryemi de annesi Auna bakire iken doğurmuştur. * Budda'nın da bakir Kıraliçe lfıyo tarafından dünyaya getirildiği söyle* nir. Rivayete nazaran Budda ı'l'oğır!ıefı (tıpkı İsa hakkında söylendiği gibi) gökten nur inmiş, melâikeler görünmüş ve dünyaya selâmet ve bütün mahlük - Yara neşe ve sükün getiren Ve Allah ile insan arasındaki düşmanlığı dostluğa çeviren bu çocuk için ilâhiler söyle- miştir. Burada da dindar bir pevramber bu çocuğun istikbalde mesih, yani münci olacağını haber vermiştir. * " öldükten ÜÇ gün sonra tek » Tar ı;?rîı;::eıi hikâyesi Babillilerin ni- sanda yaptıkları büyük *hasubadel- mevt” bayramını hıtırlmnıktıdır. Bu- rada da, hiristiyanlarda olduğ'u gibi, ilkbahar başlangıcında Marduk'un tek- rar dirilmesi şerefine mukaddes alaylar tertib edilirdi. İsanın ölümünde tutul- duğu söylenen güneş Babil'de de. tutül- Çeviren: S. ALIİ *nın sıfatlarından - biri olan tur. İsa Kİi allah” mefhumu “insan baline gelmiş Babilde mevcud idi. * mparator. Pom p*jus ıamfnındı Tırııuf:ı. trandan gelen Mitra dini çok yayılmıştı. Bu dinin ananelerinden bi- ri de, yeni imana ;ekn!'eri muk.ıddeı bir su ile takdis etmekti. Bu şekılde. c_, kimsenin eski hayatı ölür ve kendisi yeni bir hayata doğmuş farzolunurdu. ğu itikad ile, havariyundan tarsuslu Pavlus resulün hıristiyanlığa ıo_khığu vaftiz usulü arasındaki büyük müşabe- het meydandadır. Hıristiyanlıktan evvelki zamanlar- da da ibaı-îeıhınelerde org çalınması Adetti. Bilhassa Özüris hıyr:ımlırıfıı'lı “Allahı uykudan ayandırmak” — için musikisinaslar bütün hünerlerini gös- terirlerdi. * Papalar kendi mez N lik” mezhebi adını verirler. Bu kelime lügatta “umumi,, demektir. Halbuki dünyadaki insanlar ancak Üüçte biri hrri;tiyın, bu hrristiyanların dı 120 milyon kadatı ortodoks, !70 milyonu protestan ve ancak 260 milyonu kato « liktir. Yani kendisinin umumi â!n' o_l- duğunu söyleyen katolik me:babinin galikleri bütün hıristiyanların yerısme dan ve dünyadaki insanların da yedide birinden daha azdırlar. * heblierine “kato- ıristiyanlıkta birçok ben serleri meyıînmdıy.:u h:ikihî" da halka ve öğretilir: w:::;;emğ anasından doğup dünya- ya gözlerini açmadan evvel de aklına sahib idi. Bunun için daha anasının karnında iken Allahı ve Ahireti bildi- gine, insanların gayesine ve bu gayeye warmak için lâzım gelen vasıtalara va- kıf olduğuna iman etmeliyiz. Halbuki bunları öğrenmek için diğer insanların en akıllıları bile uzun seneler düşün - meğe, tahsil ve dua etmeğe muhtaç- tırlar.” * Salzburg şehri baş peskoposu olan bir kardinal 1905 senesinde bir “çoban mektubu,, (büyük katolik nin ve Pap B ı rı bir nevi tamim) yazmıştır. Bu mek- tupta papazların kuwetind_en bahso- Junurken şöyle denilmektedir : “Yer yüzünde bu kuüvvete — benzer başka bir kuvvet yar mıdır? Hüküm- darların ve kıralların kuvveti bunufı yanında hiçtir. Hattâ gök y.üıün'de b.ı- le bir papasın kudretine mümasil bir kuvvet yoktur. Gerçi orada etrafına ba- ırsan birçok peygamberler, patrik- ler, şehidler, din fıdılıeııı-:h ve mı::;:î: irel örecek ve n ::lı!m;rı ::l:î:elcdn dolaştığını seyr- edeceksin, fakat bunlardan hangisi se- ni günahlarından kurtarabilir? Rab kın dir değildir. çıkararak sizi temizlemeğe YİZ. y n Ve devam ediyor: Bir rahib ekmek ile şarabı takdis Moskovada Türk spor heyeti şerefine kabul resmi yapıldı Moskova, 23 (A, A.) — Voks cemi- yeti başkanı B, Arssev, Türk — spor he- yeti şerefine bir kabul resmi tertib et. miştir. Bu heyet mensupları; türk işgü- deri, Türkiye büyük elçiliği erkânı, Sa- vyet Rusya beden terbiyesi kurumu baş- kant Karçenko, dış işleri bakanlığı bi- rinci şark bürosu şefi Zuckermann, dış işleri bakanlığı yüksek memurları, türk ve sovyet gazetecileri kabül resminde hazır bulunmuşlardır. B. Cevdet Kerim ile Arossev nutuk. İar teati etmişlerdir. B. Cevdet Kerim Moskova sövyet ikincı başkanı Melbard tarafından kabul olunmuştur. Moskova, 253 (A.A.) — 'Türk spor heyeti dün akşam Leningrada hareket etmiştir. Türk misafirler Leningardda 24.9 tarihinde Lenlngradın Siklistla bisiklet kulübü ile yüz kilometre üzerinde ko- şacaklar ve Leningradın Dinamo ve Krasnala — takımlarınadn — müteşekkil bir muhtelit takımla futbol maçı yapa- caklardır. 25 eylülde güreş ve eskrim müsaba- kaları yapılacaktır. Yaş meyvalar üzerinde tetkikler İktisad vekâleti namına meyve mın- takalarını tetkik etmek üzere bundan bir buçuk ay evvel şehrimizden ayrılan, Türkofis meyveler seksiyonu şefi B. Ze- G. ANTEP FISTIĞI Garzianteb, (Husust muhabirimizden) ÂAntebin belli başlı ihraç maddelerinden birisi de fıstıktır. Başına konulan Şam kelimesiyle hiç bir münasebet ve alâka- sı yoktur. Şamda bir tek fıstık ağacı ye- tişmez, Fakat, eski idarenin kayıdsızlı- ğı ve ihracatın Suriye yoluyla yapılma- 81 yüzünden mahsulümüze bu damga vu- rulmuştur. c iyet timiz, frstıkçılığa lâyik olduğu mevki ve ehemiyeti vereli- denberi vaziyet değişmiştir. Hem mah- sulün yalnız Türkiyede çıktığı anlaşıl mağa başlanmış ve hem de ihracat nis- beti artmıştır. Ziraat vekâleti bu sene profesör Vaysberg'le mütehassıs B. M Bu seneki mahsulün üç bin ton olacağı edilmektedir v Haydarı buraya göndermiş ve her iki zat incelemeleri sonunu bir raporla ye- kâlete bildirmişlerdir. Hükümetimiz An- — tebte bir fıstık enstitüsü açılmasına ka- rar vermiştir. Enstitü iki aya kadar a- — çılmış bulunacaktır. , Geçen senenin fıstık rekoltesi iki bin tondu. Memlekete bir milyon lira getir- mişti. Stok mal kalmamıştır. Bu sene- nin rekoltesi üç milyon kilo, yani üç bin tön olarak tahmin edilmektedir. Rekoltenin 76 60 gT Amerikaya yol- lanır. İstanbul ve İzmirden Avrupa mem leketlerine gönderildiği de vakidir. Bu sene takas dolayısiyle Hindistana mü- him mikyasta ihracat yapılmıştır. KA ki Doğanoğlu ile vekâlet istandardi yon mütebassısı Dr. Bande ve Ziraat bankası ihtiyat müdürlerinden B. Rahmi ötey xıilıı Ankaraya dönmüşlerdir. Höyet, Ege mımntakasında Manisa, İzmir, Akhisar, Kırk ağaçta yaş üzüm ve kavun variyetini tetkik etmiş ve bu- ralarda halka ambalaj numunelerini biz- zat göstermişlerdir. Müstahsillerin am- balajladıkları kavunlardan bir kısmımı Londra piyasasına gönderilmiştir. Heyet, buradan Marmara havzasma geçerek, Bandırma, Edincik, Erdek ci- varlarını ve Bursa mıntakasını dolaşmış ve İstanbulda soğuk hava depoları va- ziyetini etüd etmiştir. Bundan sonra Trakyadaki üzüm ve kavun durumünu mahallinde bilhassa U- zun köprü ve Tekirdağında gözden ge- çirmiştir. Çankırıda zelzele Çankırı, 23 (A.A.) — İki gündenbe- ri gehrimiz havalisinde fasıla ile müte- addid sarsıntılar duyulmuştur. ledenberi Üç yeni sarsıntı daha olmuştur. Zarar yoktur. Sarsıntı, Ilgaz'da ça- tıların kiremitlerini uçurmuştur. edince bunlar İsanın vücudu ve kanı olmuş olur. Allahın oğlu, dünyanın ve ahiretin hâükimi İsa bile görüyorsunuz ki bizim irademize tübidir. İsa kendi üzerinde, vücudu, eti ve kanı üzerinde hakim olmak salâhiyetini katolik mez- hebine vermiştir.,, (Sonu var) —— * Suriye delegasyonu . . . .. . * reisinin söyledikleri (Başı 1. inci sayfada) ni açmak olacaktır. Bundan sonra kabi- ne teşekkül ederek Reisicumur intihâ- *bmma geçilecektir. Reisicumur beş sene için seçilecektir. Fransa ile aramızda imza edilen muahede bir dostluk ve be- raberlik muahedesidir. Kurulacak mec- lis ilk olarak bu muahedeyi tasdik ede- cektir. Suriye devleti ancak bir harb vukuunda Fransa ile bağlanacak ve yar- dım edecektir. Fransa yakında Suriyedeki kuvvet- lerini çekecektir. Biz de her devlet gi- bi bir ordu kurarak müdafaa tertibatı alacağır. Suriyedeki Fransa hükümetine aid bütün hak ve salâhiyetler iki sene son- rTa tamamiyle Suriye hükümetine geçe- cektir. Antakya ve İskenderun bugüne ka- dar Fransa mandası altında bir muhta- riyeti idareye sahibdi, Suriye hüküme- tinin teşekküliyle bunlar Fransa man- dasındaki ayni hukuk ve salâhiyetlerle müstakil Suriye'ye geçecektir. Yeni hüsnü niyetinden emin olabi- lirsiniz. Bizler dost ve kardeş Türkiye, nin terakkisini ve azametini görmekle çok l ve cidden iftihar duüyüyoruz, Büyük Atatürk'e ve türk milletine derin mubhabbet ve sevgilerimizi takdim b d ederim. Yeni kültür direktörleri Balıkesir ilk öğretim ispekterlerin- den B. AAli Rıza 35 lira maaşla Süird vilâyeti kültür direktörlüğüne, İstanbul Beşiktaş 19 uncu ilk okul baş öğretme- ni B. Receb Nuri 45 lira maaşla açık bu- — lunan İçel kültür direktörlüğüne, Bur. sa vilâyeti ilk öğretim ispekterliğine B. Mehmed Bali'nin naklen tayinleri yük- sek tasdikten geçmiştir. İlk mektebler açılıyor Bugün Maarif müdürlüğünde bir komisyon toplanacak Bugün Ankara vilâyeti (lk tedrisat — müfettişleri, mnarif müdür muavini B. — Ferdi Karslı'nın reisiliğinde toplanarak mekteb ve talebe' vaziyetlerini tetkik ve — çifte tedrisat yapacak mektebleri tesbit edeceklerdir. Yarın ayni komisyona An- — kara merkezindeki ilk ınılnıblaiq_bq müalimleri de iştirak edeceklerdir. — İlk mektebler 28 eylülde açılacaktır. — Bu yıl ilk mekteblere geçen lerden fazla talebe hücumu vardır. Fakat alı- nan tedbirler sayesinde açıkta hiç'işo- cuk kalmıyacaktır. Tefrika: No_:_—î' BİLİNMİYEN İNSAN : RREL Yazan: Dr. ALEXİS CA Türkçeye çeviren: NASUHİ BAYDAR e e aa eee Mistik faaliyet. — Mistiğin w; tik tecrübenin ameliyevi ! Wodern insanlarda m?ıtı'k fıılihşrğdn __demı duygusunun tezahürlerini hemen m de etmemekteyiz. (!) - () Mistik faaliyet beşer Iır!'n.ıde :::ızı.n'::;:: bir rol oynamış olmukla bazader, zihni h':ı, ci rimizik, bugün için nadir olan _Iıır şekli : d, kısnl dahi olsa, bilgi sahibi olmamız ,ıçcmî Evet, rıyazat ve mistik edebiyatı ıoımlıdu*:' *. yük hıristiyan mı':u'klninin’yııılfrmı Mm z kuyabilir. Hattâ modern şehirde bile bir ta y kek ve kadınlara rastlanmaktadır ki dini fan iy; he derin kaynaklarıdırlar. Fakat ı bakımı ;n mistikler, bizlerin ın'şcmı'yeceğı'ıı.-ı manastırlarda yaşamaktadırlar. Yahud en mütevazi işlerle ıı:'r:r makta ve tamamiyle meçhul kalmaktadırlar. . ellif gerek riyazat ve gerek mistiğe metapsişik hâ- En ilkel şekliyle dahi mistik duygü istis- nafdir, ahlâk duygusundan dahi iıtiınılc_hr. Bış- mııolduğundınçokdıhıderinbirmdinhl- hamdan almıştır. Kadim şehirde din, aile ve ce- miyet hayatının esası idi, Avrupa toprağı, lerimizin kurmuş oldukları katedrallerle ve ma- bedlerin harabeleriyle örtülüdür. Bugün, vakın, onların manasını ancak anlıyabiliyoruz. M::de— nilerden çoğu için kiliseler, sadece, ölmüş dinle- rin ebedi istirahâte dalmış bulundükları müze - n diseleriyle uğraştığı esnida, k etmiş, bir takım mistikler ve azizlerle tanışmıştır. Bu kitabta mıs- tikliğin mevcud olduğundan bahiste tereddüd et « memiş olması onun tezahürlerine şabid olmuş bu- lunmasındandır. Fakat, zihni faaliyetimizin bu şek- linin tarifinin ne ilim ve ne de din adamlarının hoşlarını gitmiyeceğini de bilmektedir. Alimler onun teşebbüsünü ya çocukça veya çılginca büla. caklardır. Din adamları ise onu » mistiğin hüdise- leri ancak vasıtalı olarak ilmin malı olduğu için - vaktinden önce yapılmış veya münasebetsiz bir ta- rif sayacaklardır. Bu tenkidlerin herbiri — kısmen haklıdır. Bu böyle olmakla beraber mistikliği be. şeri faaliyetlerin başlıcaları arasında zikretme- mek imkânsızdır. lerdir. Avrupa katedrallerine karşı - turistlerin göstredikleri hürmetsizce vaziyet, modern ha- yatın din duygusunu ne derece iptal etmiş ol- duğunu isbat etmektedir. Mistik faaliyeti din - lerden çoğu reddetmiştir. Manası bile unutul - muştur. İhtimaldir ki bu unutuluşta - kiliselerin inhitatı da rol oynamıştır. Zira bir dinin hayatı, yaratma kabiliyetinde bulunduğu mistik faali - yet ocaklarma bağlıdır. Halbuki modern hayat- ta din duygusu ancak bazı kimselerin vicdanı için lüzumlu bir fonksiyon olarak kalmıştır. Bu sıralarda, yüksek kültür sahibi insanlar arasında yeniden tezahüre başlamıştır. Ve acaib hâdise- dir* manevi hayata rıyazat ve mistik yoluyla nüfuz etmek isteyen gençler için büyük dint mezheblere aid manastırlarda kâfi yer bulunma- maktadır. Dini faaliyet, ahlâki faaliyette olduğu gibi, çeşidli manzaralar almaktadır. En iptidaf halin- de c_linl faaliyet, dünyamızın maddi ve manevi şekillerini geride brrakan bir. kudrete karşı müp- hem bir temayül, formülleşmemiş bir nevi dua, sanat ve ilim güzelliğinden çok mutlak bir gü « zellik taharrisidir. Estetik fanliyetin konuşuşudur. Güzellik duygusu insanı mistik faaliyete sevk- eder, Diğer taraftan, din muameleleri sanatım tür- lüşekillerile iştirak eder. Bu suretledir ki teganni - kolaylıkla dua haline inkılâp eder. Mistiğin ara- dığı güzellik sanatkârın aradığı güzelliğe niabet. le tarifi daha güç ve daha zengindir. Onun hiç bir husust şekli yoktur, Hiç bir lehçe ile ifade o0- lunamaz. Göze görünen dünyevi eşya ara- sında gizlenir. Pek az kimselerle kendini her şeyin kaynağı olan bir mevcude, bir kudre- te, bir kuvvetler merkezine doğru ruhun yüksel mesini ister, Her çağda, her irk arasında bu hu- susi duyguya yüksek derecesiyle sahib olan kim seler bulunmuştur. Hıristiyan mistiği dini lıye.»tiı:ıl ;:' ı;ıını pkılini ifade etmektedir. O, urun diğer faaliyetlerine Hind veya Tibet misti- hndeîı fazla bağlıdır. Daha küçüyknlüiünâeu' s ya mistiklerine karşı Yunanistan ve Romadan dera almış olmanın üstünlüğünü kazanmış, rinden aklı ve diğerinden nizam ve öküğ i renmiştir. aA - Hiristiyan mistiği, en ileri durumunda, pek ışlı—nmîı bir tekniğe, pek katf bir disipline ma « liktir. İlk önce rıyazat ameliyesini emreder. Bes den antrenmanı yapmadan atlet olmanın imkâs nt t.ılmndığı gibi itikâf acemiliği geçirmeden his ristiyan mistiğine yaklaşmanın da imkânı yök- tur. İtikâfa alışmak zordur. Bundan dolayıdır ki mistik yolunda pek az kimseler andım atarlar, (Sonu var) dedil