15 Eylül 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TTT SAYFA 4 FRANSADA — GREVLER (Başı I. inci sayfada) fcretlerin hayat pahalılığı ile ölçülü o- farak artırılmasını derpiş eden madde- yi ileri sürmektedirler. Patronlar, ame- lenin bu talebini reddetmektedirler, B. Blum, patronlar amelenin istek- YTerini kabulden geri durmakta ısrar ey- j lediklerinden, ihtilâfa bir nihayet ver- — Meğe muvaffak olmaksızın gece Parise dönmüştür. Paris, 14 (A.A.) — B. Blum'un Lil seyahatinden bahseden Övr gazetesi, ezcümle diyor ki: “Bir başvekilin sosyal bir anlaşmaz- lıkta hakemlik etmek Üüzere bilhassa' seyahate çıkması benzeri geçmiyen bir - hâdisedir. j Başvekil, patronlar delegasyonunun anudane imtinalarında ısrar etmekte ol- duklarını görünce patronlar namına söz söyliyen B. Pier Torez'in ifadesi veç- hile, hükümetin azmini izhar etmiş ve anlaşmazlığı hükümetin yapacağı ha- kemliğin halletmesine karar vermiştir. Le Jur gazetesi, yazıyor: “Bu karar, mantık icabr, fabrikaları İşgal eden ameleye gönderilmesi gere- kirken fabrikaları ellerinden alınmış patronlara gönderilmiş bit ulti General Metaksas ve Yunanistan Taymis gazetesinin Atina muhabiri tarafından bildirildi- ğine göre yunan başbakanı B. Metaksas Katimerini gazetesi başmuharririyle görüşerek beyanatta bulunmuştur. Bu beya- nata göre 4 ağustostaki rejim değiştirilmesi önceden — uzun boylu düşünülüp hazırlanmış olmayıp son dakika verilen bir kararla yapılmıştır. Milletin bir uçuruma doğru yürüdüğü görülünce evvelden bir plân hazırlanmış olmadığı halde kuv- vetli bir irade memleket sevgisi ve kıralın muvafakati ile bu işe girişilmiştir. Bu suretle girişilmiş olan bu iş, sonuna ka- dar devam edip gidecektir. Gazete muharriri, hükümetin alacağı son şeklin ne olaca- ğını sormuş ve B. Metaksas kendisine şu cevabı vermiştir. Yunanistanda hükümet şekli — Bizim ehemiyet verdiğimiz nokta şekil değil, esas; dev- letin tarzı değil, selâmetidir. Nasıl Türkiyede bir halk partisi, nasıl Almanyada bir nas- yonal sosyalist partisi varsa biz de bir müddet sonra milli bir hükümet partisi kuracağız. Bu parti bütün kuvvetini halktan alacaktır. Vaziyetin icabr olarak ortadan kaldırılan sisterfi- lere yeniden dönecek değiliz. Fakat hükümete yardımcı ola- rak çürümüş bir takım esasları istismara kalkışmıyarak sıhat- li bir halk hürriyetini temsil edecek mümessiller bulundura- cağız.” Bunun üzerine muharrir şu suali sormuştur: Siyasi âleme mensub ferdler dur. . Paris, 14 (A.A.) — Havas ajansın- Bi -dan: ÜUmümi iş konfederasyonunda ve partilerin muhtelif toplantılarında iki mesele bahis mevzuu olmuştur: kollek- tif mukavelelere riayet edilmemesi yü- d zünden grevlerin artması, hayat paha- Lılığına karşı mücadele. Muhtelif mıntakalarda yüz bine ya- kın grevci henüz mücadele halinde bu- lunm_ıktadxrla_r. Bilhassa Marsilyada ve şimalde. Fakat halkçılar cephesinin i- tab eden tedbirlerin alınması mesele- — | sinde hükümete yardı “cı olacağı şim- diden söylenebilir. Umumiyet itibariyle siyast vaziyet aydınlanmış gibidir. — B. Torez, geçenlerde sol cenah men- suplarının bir toplantısında, partisi- nin hattâ mühim görüş anlaşmazlıkları çıksa ve hattâ bu ihtilâflar ispanyol meselesine dair dahi olsa, Blum kabi- nesine yardımda bulunmaktan biran ge- Ti durmamağa azmetmiş olduğunu te- yid eylemiştir. Yeni sosyalist ve radi- kal hatipler de “halkçılar' cephesini” — Bozmamak ve mühtelif sol cenah kar- — Siyaset âleminin mümessilleri kalacak mıdır? “ Başbakan bu suale şu cevabr vermiştir : — Neden kalmasın? Bir takım siyasi teşekküller iflâs ede- rek dağılmışlarsa ferd olarak bu akideleri besliyenler — neye bulunmasın? Bunun değeri ve manevi kıymeti büyüktür. Dünkü politika âlemi kendi menfaatlerine ve vatanın zararı- Önümüzdeki birkaç ay, yunan başbakanının girişmiş oldu- ğu yolda ne süretle yürüyeceğini gösterecektir. Onun zihnin- de bir partisiz hükümet tasarladığı görünüyor. Lâkin General, siyasi partiler sistemini kaldırmakla beraber kendisinin ne bunların değerini, ne de onlara mensup ferdleri kaldıracağını söylemek istememiş, yeni rejiminde öteki diktatörlüklerden çok daha ziyade ferd hürriyeti tanıyacağını anlatmıştır. Başbakan, birçok tasarruflardan bahsediyor ki yaradılış itibariyle müsrif olan vasat sınıftan yunanlıların buna taraf- tar olacakları şüphelidir. Fakat bu tasarruflara karşılık o or- duyu, donanmayı, askeri tayyareciliği kuvvetlendireceğini, sivil tayyareciliği de herkesin alakalanacağı bir meslek haline getireceğini vadetmiştir. İşçiler meselesine gelince, bunun en iyi şekilde halledileceğini söylemekle berabr, bu hal şeklinin ne olacağını meydana vurmamıştır. Tabif bunlar, anayasadaki reformları seçmenlerine anlata- cağı zaman belli olacaktır. Bugünkü günde halkın ekseriyeti politikadan ve bilhassa politikacılardan bıkmış, usanmış bulunuyor. Fakat bunlar “po- litikacı mahlüklar” olduğu için kendilerinden istikbaldeki hü- kümetleri tenkid etmek hürriyetini alâcak bir sisteme uzun müddet müzaheret edecekleri şüphelidir. Amerika bir iflas karşısında mıdır? The American Mercury dergisinde H. Parker Willis yaz- dığı bir makalede diyor ki:* Enflasyon kelimesi, son senelerde o kadar suiistimal edil- di ki bütün kuüvvetini kaybetti. Bununla beraber bunun açık bir manası vardır ve sarih bir tehlikeyi temsil eder. Bu tehli- ke, iştira kuvvetinin azalmasına mukabil baş gösteren suni eş- ya fiatı yüksekliği neticesinde amerikan bankalarına ve ame- rikan raycına karşı bir itimadsızlık uyanmasıdır. Bu işin ta- mamiyle ve açıktan açığa patlak verip meydana çıkacağı hç— nüz belli değilse de ikinci teşrin seçiminden sonra ol ihtı: mal içindedir. Hâdiseler yürüyüp gittikçe başka milletleri zi na calışmışlardır. Her ne kadar yeni sistemin ne olacağını söyliyemezsem de hiç kimse iyi yunanlıları, hükümete yardım edecek bir temsil sistemi kurmaktan menetmiyecektir.,, Bundan sonra ekonomi ve finans durumlarından bahseden General, bütün tasfiye işlerinin yapılacağını, ağır masraflı servislerin kaldırılacağını söylemiş ve ordu hakkında sorulan bir suale de şu cevabı vermiştir: Silâhlanmak meselesi — Benim, hayatırmın büyük bir kısmını asker olarak geçir- diğimi unutmam pek güçtür. Biz askerler, sivil hayatına geç- tikten sonra da orduya karşı olan rabıtamızı kesemeyiz. Onun için bütün kudretimle memleketin silâhlı kuvvetlerini yük- seltmeğe ve yunan ordusunu, en ileri memleketlerdekilerle boy ölçüşebilecek bir hale getirmeğe çalışacağım. Bilhassa askeri tayyareciliğe ehemiyet verecek ve sivil tayyareciliği her hususta teşvika gayret edeceğim, — — toktao mecd Sipariş edilen dört destroyer yapılıp geldikten sonra Yu- nanistanın kendisi için bir tersane yapmak işine girişeceğiz.,, İşçiler meselesi hakkındaki bir suale de General Metaksas: — Bütün işler mümkün olduğu kadar iyi bir düzene konu- lacaktır. Demiştir . T&ymü gazetesinin bir tahlili tellerinin feshedilmesini netice endir. ııı?'f olan hataları tekrar etmemek” az- mirde olduklarını ifade etmişlerdir. Dış politika bakrmından B. Blumun Mecliste bir müzakere acıldığı takdir- de, _m“nk elde edeceği tahmin edil- mektedir, E : __'—_._ <( n * ' * - «egalip Gecesi » Diyanet İşleri Reisliğin- — den: ' : 18 eylül 936 cuma günü Recebin ip- ::iw :lmaklı 17 inci perşembe günü ak- -— Şami (cuma gecesi) Leylei reğaip oldu- Bu İlân olunur. Bt Taymis gazetesi, “General Metaksas ve Yunanistan” başlı ği altında yazmış olduğu bir başmakalede diyor ki: Ağustosun dördünde örfi idare ilân ederek parlamentoyu kaldırmış olan yunan başbakanı General Metaksas, nihayet ka- fasında bulunan siyasi düşünceler hakkında birkaç söz söyle- miş bulunuyor. Bununla beraber, kendisinin şimdilik, ancak proğramının anahatlarını hazırlamış olduğu anlaşsılmaktadır. Bu hususta başbakanin Katimerini gazetesi sahibi ile yaptığı mülâkat, hiç şüphe bırakmamaktadır. 'Generalın söylediği gibi 4 ağustos darbesi, önceden hazır- lanmamış, bir taraftan isyan ve umumi grev tehdidleri, bir ta- raftan da lidersiz kalan partilerin parlamentoda azıtan ihtilâf- - ları neticesinde yapılmıştır. Millete yaptığı ilk hitabda söylediği gibi İspanyadaki anarşi misali de bu hareketi Generale ilham etmiş olabilir. »« Kıral Yorginin herhangi bir partiye değil de, memleke- te kıral olacağını söylemiş olması yunan milletini memnun etmişti. Fakat liderleri ölmüş olan partilerin pek azan ihti - lâflarının tehlikeli manzarası Generalin tecrübesini akamete uğramaktan korumuştur. 'senin büyük bir nisbette yaret etmiş olan iztırabların bize de gelip çatması ancak bir zaman meselesidir. İster hoşlanalım, ister hoşlanmıyalım, hakikat, bizim bir nevi enflasyon yolunu tutturmuş bulunduğumuzdur ki bu yalnız kapitalist sınıfını değil, mutavassıt tabakayı da sarsa- caktır. Eski tasarruf bugün ortadan kalktığına göre bunun yerine milletin ekonomik kuvvetinin devrilmesi, iş bulmak fırsatla- rının azalması ve umumi bir ıztıraba yol açılması mukadder , olacaktır. Bay Ruzvelt, ufak sermavelerin vervilerden istisnası su- retiyle milli masrafların azaltılması hakkında kongre tara- fından ileri sürülen talebe kulak asmadı. New deal için banka açıklarını hazine obligasyonlariyle kanatmak daha kolay olabilirdi. Bunu ban'salar ne için kabul etti? diye bir sual sorulabilir. Fakat her hangi bir müesse- h lind arzusunü yerine getirmemesi güç, hattâ imkânsızdır. Birçokları, fede « ral hükümetin takriben 6000 bankada başlıca esham hamili ol- duğunu unutuyorlar. Bu, bu şekilde mevcud olan müessesele- rin beşte ikisi demektir. Hükümet bu büyük esham blokunu satın alabilmek için bir milyar bir çeyrek dolar sarfetmiştir. Bütün memleket bankalarının mevcud kapitali 6.000,000.000 dolardan azdır. Bunun için bunlar hükümet borçlarının yüzde altmış kadarını satın almağa mecbur olmuşlardır. Bankalar, bir kanunla mevcud sermaye ve sermaye fazla - larının yüzde onundan fazlasını herhangi bir istikraz işine yatırmaktan menedilmişlerdir. Bu kanun, bankaların emniyet ve selâmetini temin etmiş olan kanuna münafi durmaktadır. Bu açık manasiyle bir enflasyon değil de nedir? Bir banka, Birleşik Amerika hazinesi tahvillerini alınca hükümete o mikdarda kredi açıyor, başka tâbir kullanalım, bu suretle iştira fiatr için bir depozito hesabı tesis ediyor demek- tir. Bu böyle olunca hükümet, böylece yaratılmış olan meh- lag üzerine çek keşide edebilir .Bunun hükümetin yeniden kaime çıkarıp piyasaya sürmesinden farkı yoktur. Bu öyle bir kredidir ki yeni bir rayiç kıymeti ile karşılanmamaktadır. Bu, avtak hükümetin istikbalde bunları ödeme sia'sına istinad etmektedir. New deal hiyerarşisinin de bu türlü bir tediyeyi yapmak için hiç bir niyeti yoktur. Hükümetin elinde bulunan bir takım nafıa teşebbüsleri ve sair teşebbüsler, hükümet bor- cunu çok geçmeden azam? hadde yükseltecektir. Bundahn baş- ka bankalara karşı girişilen teahhüdler yerine getirilmediği istin federal tahvillerin fiatlarında yükseliş ihtimali ve ümi- di de yoktur. Bankaların vaziyetl görenler bu hakikatı kamoy, işin pek az farkif bütün banka mevduati dar sigorta edilmiştir: rı gözden geçirenler, yon doların 320 milyı tahvilleri olduğunu 89 Bankaları tehlikedef * lâtının alacağı bütün dealin bütün öteki parâ * bir hiç olacaktır. j Halk, bankalarda bir " hud mevduat sahibi 047? miştir. Çünkü bugün para ile karşılığı olmiyan ” para sistemi tutturm ancak kâğıddır ve gün B para değerinin de d maktadır. Her ay hi i ğmı bankalara yüklemekt? devamlr surette bankal çesi de azalmaktadır. Depozito akcesi rakaf” nın ortasında 37.9 milyarı . tasında 41.8, 1935 — yılt OÜ'E gi 1935 yılr sonunda ise HBAY : bir rakam olan 49 milyârt * Bu “depozitoların artışı” f gidişin bir alâmeti tel ve bununla iftihar edilme hakikatte bu vaziyet, $€ na değil, üzerinde biref ? hükümet kâğıtlarının bankalara yığıldığına delalet dir. Bu, en kötü nevinden dan başka bir şey değildir karşısında içerde ve & j rikan rayicine karşı 0“”_ kaybetmezlerse hayret ©7 dişle yalnız 1926 yılmd"f ğil, büyük harbtan sonrâ görülen duruma kadar : Bu vaziyet, Amedha i vermeksizin ne zamana 'Jıf e debilir. Belki de cumur F” Di sonuna kadar. Fakat 0040 fandır. Eğer hükümetin paray? varsa bunu, açıktan ğa : bir surette istikraz yapmalı çt giler koymak ıuxeıiykı lıdır. Büyük harbta bu W&. den az bir müddet içmd;:& ' dolar temin edilmişti- 87 , New deal politikacılar şey yapmağa niyetleri termektedir. Ankara Rady” 20—20,30 Türk müziğ' vet ve arkadaşları 20,30—20,50 Edebiyât * ment Behzat vW 20,50—21 Solo p 21—21,30 Tango <A7 21,30—21,50 Ajans M zetelerin makale H W 21,50—22,35 Salon 07 22,35—22,50 Karışık P | 22,50 — 23 İstiklal M — CENGELİ B Yazan: — Rüdyard KIPLİNG ” 57 KiTAB! Çeviren: Nurettin ARTAM nın ortasına gidecek kadar bile cesaretim Rikki - Tikki, daha iyisi sen bahçede Çua ile konuşmalıydın. — Konüşmadım. Neyse sen söyle; çabuk söyle, yoksa seni ısırırım Çuçundra! Çuçundra oturup hıçkıra hıçkıra ağladı: — Ben zavallının biriyim, dedi, bir oda- p ğ c yok. Sus! sana hiç bir şey söylememeliyim. b g*%“;g'ğıâghr SD GÜ DK İşitmiyor musun Rikki - Tikki? 4 — piöldürmet — * dedi, Rikki - Tikki,bee — Rikki - Tikki kulak verdi. Ev, her za- Rikki - Tikki iş vab verdi: |— faresini öldüreceğini umar mısın? emin olayım? bir zaman oraya gitmezsin. - Çuçundra ve sustu. ' — Sana ne dedi? — Sus.... Nag her yerde hazır nazırdır, tihfaf eden bir sesle ce- — Yılan öldüren bir kimsenin bir mis : Çuçundra, daha kederli bir sesle dedi ki: : — Yrlan öldürenler, yılanlar tarafından öldürülürler. Karanlık bir gecede Nag'ın sen zanniyle beni öldürmiyeceğinden nasıl — Böyle bir tehlikenin ihtimali yok, de- di Rikki - Tikki, Nag bahçededir ve sen hiç Gikcurenim Çıa bana değ GÜL ea mankinden daha sessizdi. Fakat onun ku- lakları, en ufak bir hışıltıyı bile duyabilir- di. Bir pençere camı üzerinde yürüyen bir eşekarısının çıkaracağı kadar hafif ve boğuk bir hışıltı duydu. Bu, tuğlalar üzerinde bir yılanın yürüyüsünden çıkan kuru bir hışıltı idi. Kendi kendine: — Bu ya Nag, yahtıd Nagaina'dır, dedi, banyo odasına gitmek için sürtünüyor. * Sonra Çuçundra'ya döndü: — Haklısın Çuçundra, dedi, ben Çua ile konuşmalıyım. Önce Teddi'nin banyo odasına gitti. Fa- kat orada kimsecikler yoktu. Bunun üzeri- ne annesinin banyosuna geçti. Düzgün sıva- !x dıvarın dibinde lüzumsuz suların akması için yerinden çıkarılmış bir tuğla vardı. O- rada banyonun konulması için açılan oyuğa usulca yerleşti. Dışarda ay ışığında fısılda- şan Nag ile Nagaina'nın sesleri geliyordu. Nagaina kocasına diyordu ki: — Ev halkı evi boşalttıkları zaman o da gz y Luş . ğuk vücudu da başını takib € çekilip gitmeğe mecbur olur. O vakit bahçe Rikki - Tikki, öfkeli xolm,k.” kobranın bu büyük vücudunu gö ) gene bize kalır. Yavaşça içeriye gir. Karait'i öldüren büyük adamı en önce ısırmağı unut- ma., Sonra gelip bana haber ver, ikimiz el- birliğiyle Rikki - Tikki'nin işini bitirmeğe uğraşırız. Nag: — Fakat, dedi, bu insanları öldürmekle kazanılacak bir şey var mı? — Çok şey kazanılır. Bu evde insan bu- lunmadığı zaman bahçede hiç bir sansara rastgeliyor mu idik? Ev boş iken biz bu bah- çenin kıral ve kıraliçesi idik. Bir de unutma ki yarın kavun ocaklarındaki yumurtaları- mızdan yavrular çıkacak o azman onlara ra- hat bir yer lâzım. —Ben bunu düşünmemiştim. Ben gide- ceğim, Fakat sonradan beraberce Rikki - Tikki'yi avlamağa ne lüzum var. Ben büyük adamı, karısını ve biçimine getirebilirsem çocuklarını öldürürüm. Ondan sonra evde da insan kalmadığını gören sansaf a ğinden çeker, gider. <a e Bunları işiten Rikki - Tikkh retle titriyordu. Nag başın! - y içeri soktu ve beş ayak madı değil. Nag, kendisini YE (A rek çöreklendi ve kaı-an.lıkt“oıı ! ne bir göz gezdirdi. Rikki, 89 dığını görüyordu. Rikki - Tikki kendi — Eğer onu burada geh işgeril” na duyacak: eğer döşemenin ı — nacak olursam, o zamarn olur. Ne yapmalı, bilmem? Nag ileri geri bir sallani M Tikki yılanın banyoyu doldur! olan su kahından su içtiğim * ; — Bu âlâ, dedi yılan, iri bir bastonla öldürmüştü. H” , bastonu yanındadır. Fakat ybi . yo etmeğe de bastonla gelim”* a ceye kadar burada beklerim: 13 mi duyuyor musun? Ben sabaha kadar bekliyeceğim: — (5 sü 4 bu Y Ğ n İT İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: