SAYFA 4 hana tanıttığımız İstiklâl savaşının za- ferini tamamlıyan - boğazlarımız hâki. miyetinin bugünkü şanlı gününü can- dan kutlarız. * CH P. Savaş. BEYTÜŞŞEBAP: Türk milletinin yükselmesine ve değerli ellerde idare edilip korunmasına başta sizler olmak üzere çalışan büyüklerimizin bu kere de boğazlar mesclesini muvaffakıyetle sona erdirmesi türk ülkesinin bir kat Gaha varlığını artırmıştır. Yurd ve ulu. Sun bu şerefli muvaffakiyetini candan tebrik eder ve bu kazançtan dolayı se- vinç duygularımızı şükranlarımızı su. narız. Ürbay Cengiz ; AKÇADAĞ: Türkün kudret ve ze- kâ üstünlüğünün ifadesi olan bu zafer burada her türkün nefsine karışmış ve Böğsünü iftiharla kabartmıştır. Türk a- Zim ve iradesinin heyecan ve şükranla- Yımızı ellerinizden öperek arza müsa- Yaat eyleriz. İlçebay Yesari 'VARTO: Lozan ahitnamesini itmam — hislerini arzeylerim. * D eden Montrö” muahedesi dolayısiyle irto halkının saygı minnet ve şükran Şarbay ve Tiçebay Özdeş ğ HARPUT ; Türkün egemenliğini ve gücünü bütün acuna bir daha tanıtan Montrö utkusu partimizin en yeni bir utkusudur. Bu utku ile müjdelenen har- Putlular en derin saygılarmı sunarken Yurdu kurmuş ve yükseltmiş olan par timizin daima muvaffak olacağına dair Sarsılmamız ve sarsılmıyacak olan ina- O Sümer bildiz ' Halkevi: Erden; Şarbay: İspir ARHAVT: Boğazlar — konferansını Ççok hassasiyetle takip eden nahiye hal- kr türk ulusunun yüksek onorla - sona erdiren telgrafınızı sevinçle aldık. Cu- Muriyet mevdanında toplanarak bugün coşkun tezahüratla tesit ettik. Cumur yet hükümeti ve büyük şefimize can: dan bağlılığımızı teyitle sonsuz sevgi- lerimizi arzederiz. Merkez muhtarı Ahmet, Parti: (U- çak) K.L. (Eşref). iye kutlulayacı Muvaffakıyeti dolayısiyle Konya Kara- pınar halkr bütün saygılariyle yüksek katınızı kutlular. . CH.P. Bçk. Sözen, Şarbay Uğur, Kızılay Bek. Yazgan, C. E. Danışık, Barut, Yalım, Yurt, SULTANHİSAR: Her engeli bir hamlede kıran büyük / şefimize bü - - Yüklerimizin bu nazarda türk hakimi- yetinin kazanılmasından doğan sevinç- — lerimizi bildiririz, sonsuz şükranlar. H.K. Sönmez, Kızılay K. Bşk. Rıza, CHEP. Bek. Aksoy HONAZ: Dış işleri gibi iç işlerimi. zin de düzenliği için candan bir sevgi ile uğraşan ve yurdumuzun her yönden korunmast yönetiminden türk ulusu- mmuzun can damarı gibi olan Çanakkale boğazımızın kapatılmasıyle en yüksek bir yer tutmasını kazandığınızdan, u - mutulmaz günlerin kıvançlı. töre- ninde teşekkürlerimizi sunarız. Kamunbay Demirel, Yüksel, PATMOS: Boğazlar muahedesinin imzalandığının sevinç haberini tarihin çok eski kaynaklarında bile eşi bulun. miyan bu yüksek muvaffakıyetten do — ayiizleri minnet ve şükranla anar ve — içten kaynıyan derin bir aşkla arzı tazimat eyleriz. İiçebay: 8. Örnek DOĞANBEY: Şerefi milliye uygun bir şekilde boğazlar muahedesinin im- zalandığını duyarak kadın ve erkek cu: muriyet meydanma koşan ve cumuriyet anıtlarında içten ve çok candan tezahü- Tat yapan halkın minnet ve şükranmı arzederiz. Kamunbay Riza ÖĞDEM: Türk ulusunun şerefine yakışan bir şekilde imzalanan boğazlar Mukavelesinin tebşiriyle halkımızın is- tihdaf eden tebriklerine bütün part Mmüntesipleri ve hallkrmız nammma derin ve sonsuz saygı ve şükranlarımızı arze- deriz. CHEP.: Osman ORDU: Boğazlar konferansındal türk zaferi münasebetiyle toplanan biz Ordu halkr bize böyle ulusal zaferleri kazandıran parti liderlerimize derin Bağlılıklarımızı teyit eder minnet ve şükranlarımızı sunarız. Miting Bek. Sırtıkızıl, T. O. Bşk. Akyol. Şarbay Öztunç. HINIS: Türkün cihan tarihinde bu 1 hak yalnız türk ulu- l bütün acun genel barışı at olan Montrö muvaffa kiyetinden ötürü ulu öndere ve arka- daşlarına sonsuz şükranlarımızı suna- C.H.P. Gürbüz, Sarbay / Bingöl, cak Bşk. Örbek, H.P.B. Bekir Bingöl KADIKÖY: Boğazlar mukavelesinin imzalanması münasebetiyle andığımız büyük siyasi zafer akşamdanberi kasa- bamızda heyecanla — kutlulanmaktadıı Bu vesile ile bir kere daha sonsuz say- gı ve şükranlarımızı sunarız. Şarbay Hamdi Gürbüz, Uray R. M. Özer, CHEP. Bik. Canay. T. O. Bşk. M İslak.. ADIYAMAN: Türk vahdetinin hu- dudsuz kudretiyle başarılan - boğazlar hakimiyetini duyan Adıyaman gençleri türk camiasının parçalanmaz bir kütle olduğunu bir daha duymuşlardır. Son- Suz sevinçlerini ve sarsılmaz bağlılık Jarınt iletmeyi bir borç biliriz. Gençler namına Fehmi Bilgen 'TURSUNBEY: Boğazlar mukavele- #inin imzalanmasiyle amaçlarından bi Fini daha tahakkuk ettirerek yurda ve ulusuna tam bir emniyet bahşeden par- timize ve kıymetli sekreterine ve en büyüğümüz Atatürk'e sonsuz minnet ve sükranlarımızı arzederiz. CHP. Araç BAŞKALE: Erişilmez bu yüce ba. şarıdan ötürü halkımızın coşkun — se- vinçlerini ve sonsuz saygılarını suna- İlçebay ve şarbay Yücel AKDAĞ: Türk gücünün yüksek kudretiyle ulusumuzun ve cihan, 'nun emniyeti noktasından olan boğazlar egemer fturan ulu önderimizi ve değerli ark daşlarını sonsuz saygılarla selamlarız. CHP. Dağkıran HOPA: Saat on yedide boğazlarda türk hakimiyetinin imzalahıdığını har beralan Hopalılar büyük / sevinçler e bugünü kendilerine kazandıran ulu Atatürk'e ve arkadaşlarına şükran- dar w bildirmeği kendilerine bir borç y Şarbay Keleş 'YENİ FOCA: Ulu şefimiz Atatürk- 'ün yüksek idaresi altında Montröde kazanılan büyük zaferi candan kutlu- lar partimize karşı sarsılmaz bağlılığı- mazı bir daha arzederiz. Porti Bek, Yahya Sabri. C.H.P. B. Sadi Bener, Muhtar S. Akbaş, KELKİT: Ulusmuzun yıllardan- beri derin bir heyecanla güttüğü bo- Zazlar işinde öğünçle anılmağa değen bupünkü başarıyr kazanmış olan - Ulu C.HLP. Işıkdoğan : Milli ve idealist has Sasiyet ve heyecanla kabul edilmes beklediğimiz boğazlar — mukavelesinin imza edilmesinden cumuriyet halk par- tisinin ve hükümetinin muvaffakıyetin- den ötürü halkın sonsuz saygılarını sı narım. CH.P. Şahin GELENDOST : Ulusa öz ver zi derin saygılarla kutlularız. CHP. Uslu Fransada solcular ve sağcılar arasında 14 temmuz günü, fransız milli bay. yamının törenle kutlanması, — bütün Pransa'da milliyetçilik ve bunun bağlr olduğu demokrasi ve bürriyet ananesi dehine büyük tezahürler yapılmasına vesile olmuştur. Bu münasebetle sağer ve solcu gazetelerin yazdıkları maka- leler, her iki grup arasında âdeta bir milliyetçilik yarışı başlamış olduğu hissini vermektedir. Bu yazılardan en enteresan parçaları aşağı alıyoruz: Sosyalistlerin fikri Populaire gazetesi yazıyor: 14 temmuz 1936 salr günü, ümidleri lan etmeye gelmiş bir. milyondan fazla insan için bir mübarek gün ol muştur. Bu, memleketimizde ilk defa vaki ol- makta, ve, yaşadığımız günlerde, büyük bir milli ve tarihi hâdise ehemiyetini almaktadır. Milli, çünkü Paris, bütün cumuriyet- gi inkılâber ruhiyle, hürriyet dinini gü- den fransız. vilayetlerinin heyecanir imanını yankılamıştır. Yaşamaya azmetmiş cumuriyetçi sa- vaşçıların taşıdıklarr Jevha üzerinde “hürriyet veya ölüm” sözleri okunu- yordu. Tarihi, çünkü hükümet merkezinin halkı, bakanlarıma karşr, onlara güvene- zek ve onları alkışlıyarak, sarsılmaz bir irade ile, halkçı hükümetin riyakâr mu- haliflerine bir kere daha - göstermi ki bütün teşebbüsleri akamete mah. kümdur. Halkçı hükümetin muhalifleri, bun- dan böyle, sarsılmaz bir duvara çarpa- caklardır. Ve bu hükümet, cumuriyetçi ve işçi yığınların kati ve heyecanlı tas- vib ve sevgisinden aldığı kuvvetle, ma- iaları kırarak ve manevraları bozarak, eserini tamamlıyacaktır. Birleşmiş millet doğru bir görüşle hâdiselere istikamet vermiştir. Hâdise- lerin bu yolda yürümesini “hiç bir şey durdüramaz. Sağda hayret Libert& gazetesinde B. Martial Mas- siani diyor ki: . Gittiler (halk yığınları), askerle- rin ve bilhassa subay okulu talebele nin muntazamı sıraları karşısında; top, otomitralyöz, tank gibi makinalı silah- Jarın küdreti karşısında hayran kaldı. dar. Gururla başlarını yukarı kaldıra- rak cehennemi bir gürültü tayyare filolarını seyrettiler. ile geçen Ve bu sabah aşkın solcu / gazeteleri okurken bu büyük askeri günün heye- canlarını canlandıran tasvirler buldu - dar. B. Vaillant - Couturler'in - bütün Tirizmi coşmuştu. Fakat, içlerinde bazıları, düşünceye dalarak, kendilerine gösterilen - bütün bu mükemmel silahların böylece teşhi- rini aşikâr bir “harb haleti - ruhiyet yaratan, “tahrib've ölüm silahları” ol- maktan ne zaman çıktığını belki kendi. kendilerine soracaklardır. Milliyetçi komünizm Yukardaki satırlara cevab veren La Râpubligue gazetesi diyor ki. B. Massiani Rusyada olup bitenle- ri şüphesiz ki bilir. Sosyalist Rusya ye- 'niden yurdcu olmuştur. Fransa, veya hiç olmazsa sosyalist - komünist Fr sa'da, yeniden şiddetle yurdcu / olmak- tadır. Solcu yurdeuluk La Matin gazetesi de yeni halkın yurdculuğunu kaydediyor. Bu geçid resmini seyreden karışık halk hayranlığını yeni bir şekilde ızhar ediyordu. Sık sık işitilen eski “yaşası ordu!” seslerine, - halkçı partilerin e- mirleri üzerine - “yaşasın cumuriyetçi ordu! yaşasın hükümet” ve aynı zaman- da “yaşasın halkçr birlik” haykırışları karışıyordu. Bu belki bir nevi ” humma yaratıyordu, fakat bu orduyu övmek hususunda herkesin derin bir surette dırmaya azmetmiş bir. milletin bi manzarasını da gösterdiğimiz hissedil yordu. Dün mevzuu bahsolan, dünyaya, imkânlarımızı ihmal etmenin nafile o- ve fransızlara, - sulhçuluğun dâzimgeldiği Ve bunda kimse aldanmadı. İi alay Radikal Ocuvre gazetesi iki tezahü- Tün eşit krymetine işaret ediyor: Sabahleyin, sulhu istiyen, her za- man için ideali umumt sitahsızlanma o- dan, fakat kendi müdafaasını kendi te- min etmeye azmetmiş bir memleket na- mına, sakin halkın tezahürü. Öğleden sonra, iki ay önce, elinde yey pusulası ile fikrini bildirmiş olan, ve zaferinin yemişlerini, ne doğrudan Goğruya bir tecavüze, ne de kendisini dağıtmaya çalışan hiyleye kaptırmama- 'ya azmetmiş olan bir millet namına, sa- kin kuvvetlerin bir başka tezahörü. Üç renkli bayraklara kızıl sancak- Jar karışarak, biribiri ardından Marsey- 'yez ve enternasyonali söyliyerek, bir milyondan fazla fransız, daha iyi bir istikbale olan umudlarını ızhar için sa- atlerce aktılar. Bu geçişin ifadesi sükün, fakat ay- 'mı zamanda demokrasinin önünde du- rulmaz kudretidir. B. Blum'un nutku Intransigeant gazetesinde B. Blum- 'un nutkunu tefsir eden Gallus bugünklü vaziyetinde terakkinin deva- ai hakiki nizamın en esasir şartların. dan biridir. Her duruş, ve daha fenası her gerileyiş kargaşalık olacak veya kargaşalığa sebebiyet verecektir.” Bu şu demektir ki, her inkuâbı he- men bir yenisi takib etmek icab edecek ve böylece hükümet bir dakika bile du- ramıyacağı bir sele kapılmış olacaktır. 26 TEMMUZ 1936 PAZAR milliyetçilik - yarışı İlk sözlerinde B. Blum uzun bir esere giriştiğini söyliyordu. Bugün öyle görünüyor ki aynı lisanı - kullar. miyor. Bir yandan, yığınları aceleden korunmaya davet ediyor, öte yandan kendisi de aceleye kapılmış görünüyor. Bununla beraber, kendisi, işçilerden fabrikaları işgalden geçmelerin tekrar istemiştir. Onlara izah etmiştir. ki, bu taktikte devam edecek olurlarsa, hükümetin vazifesini güçleştirecek ve halkçı birliğin dağılmasına sebebiyet vereceklerdir. Fakat şurası da dikkate değer ki bu sözler alkışlanmamış, bilaki terakkinin devamını ifade edenler ale kışlanmıştır. Komünisilere gelince L'Hummanit& gazetesinde B. Vaile Tant - Couturier yazıyor: Dünkü günden sonra, yalnız milleti kendi kendisiyle barıştırmış olmakla değil, aynı zamanda orduyu da millet de barıştırmış olmakla övünebiliriz. Kendilerii veya Hitler usulü selamlıyan faşistler ordunun geçtiği yerlere dizilmişlerdi. Bunlar az zamanda halk dalgaları ara- sında kayboldular. Hakiki —mi Marseyyer'i, bunların şarkılarını boğ du. Ne didişme, ne şiddet. Faşist kü fürlerine yalnız şu sesler cevab veri cumuüriyetçi ordu! evlerinde sanarak Roma Parisin nında geçidi - seyrederlerken, işgileri, kaldırımlar üzerinde uzayanı bir şerid halinde, çocukları, kardeşleri olan askerleri selamlıyorlar, ve askere ler de onlara bir tebessümle sanki “cue muriyeti müdafaa hususunda bize gü diyorlardı. ——— POLİSTİ Anahtar uydurarak odaya “EİYOR'kürsuz “Yenihayat mahallesinde oturan Şar 'ban ve Mehmedin odasına anahtar uye durarak giren ve bazı eşyalarını çaldı- # anlaşılan aynır evin başka bir odasın: da oturan Vâhid yakalanarak adliyeye teslim edilmiştir. Arabacıyı yar layan müşteri Sanayi caddesinde müşteri bekli arabazı Hacının kendisini istedi re götürricmesinden muğber kavga eden marangoz Hasan, tornavi la ile Hacıyı sol memesi ve sol kolu al- tından yaraladığından hakkında, tahki- Zeytin ve zeytinyağcılık Zeytin ve zeytin yağı ticaret ve sana- yüni tanzim etmek için ziraat banka « Sınca bazı tedbirler alınmak üzere ol « duğunu haber vermiştik. Öğrendiğimize gi Tindeki tetkikler haylı ilerlemiş ve ya- kında bu ticaret ve sanayi şubesinde e- gaslı kararlar ittihar edilmek üzere bu. Tunmuştur. ? , bu mevzu üze N> 16 munlar hakkında söyledikleri doğru idi. Onlar ağaç tepelerinde yaşıyorlar- tamamiyle Hayvanlardan hiç birisi onlara yetişemez; fakat hayvanlardan hiç birisi onlara aldırış Bu sefer, artık, önder bulmak lâzım geldiği kendilerine gerçekten , artık, öteki CENGEL / Rudyard KİPLİNG Balu, daha bu sözlerini bitirmişti, bitir- memişti ki dalların arasından bir fındık, çer- çöp, çomak yağmurudur başladı. Dallar kı- mıldanıyor ve bir takım havlamalar, öksü- rükler, sinirli sinirli sıçrayışlar duyuluyordu. Balı — Cengel halkının maymunlarla görüş- mesi yasaktır, dedi, bunu hatırla! Baghirz — Yasak, dedi, fakat sanırım ki Balu şimdiye kadar senin bunlar hakkında kula- ğinı bükmüş olmalı idi, — Ben mi, ben mi? Fakat ben; böyle mun- dar şeylerle kalkıpta oyun oynıyacağını ne- reden bilebilirdim. Maymun milleti, öfE.... Yeniden bir fındık ve çerçöp yağmuru boşandı; bunun üzerine ikisi, Movgli'yi de yanlarına alarak uzaklaştılar. Balu'nun may- dı, cengel halkı, gelip geçerken, başlarını kaldırıp bakmazlarsa yolda karşılaşmaları- 'na ihtimal yoktu. Fakat bir hasta kurt, bir yaralı kaplan, yahut ayı gördülermiydi, yapmadıkları ezi yet bırakmazlar, ağaçların üzerinden de şu- 'nun bunun başına ellerine geçirdiklerini at- maktan hoşlanırlar, belki de böylece cengel halkının dikkatlerini kendi üzerlerine çek- met isterlerdi. Daha sonra bağırırlar, manâsız şarkılar söylerler, böylece Cengel halkını ağaçlarına “tırmanmağa ve kendilerile dövüşe çağırır gi- bi bir tavır alırlar. Yahud da bir hiçten ara- larmda dövüş çıkarır, ölen maymunları öte- ki cengellilerin görebileceği bir yere bıra- kırlardı. Bunlar daima Kendilerine bir ön- der, bir yasa, bir âdet kuracaklardır, fakat halâ bu işlerf&becerememişlerdir. Çünkü bir gün önce olup biten şeyleri bir gün sonra hatırlamak onlar için değildir. Bununla be- raber “Bandar.log'un şimdi düşündüğünü cengel daha sonra düşünecektir.,, sözü dille- rindedir: bununla kendilerini avuturlar. de etmez. Onun için Movglinin gidip kendi- lerile oynamasına ve Balunun büna fena hal- de kızmasına maymunlar çok - sevinmişler- di. Bundan fazla bir şey yapmayı kasdetme- diler; zaten Baudar-log'un uzun boylu mak- sadları yoktur. Yalnız, içlerinden birisi, ken- disine pek parlak gelen bir fikir buldu ve arkadaşlarma söyledi: Movglinin kabile için- de bulunması faydalr olacaktı. Bu yavru, kendilerini rüzgârdan korumak için ince çu- buklardan siperler örebiliyordu. Eğer kendini yakalayacak olurlarsa, on- dan bu hüneri öğrenebilirlerdi. Bir oduncuhun oğlu olan Movgli, kendi- ne babasından miras olarak gelme tabii bir sevkle, bütün bunları nasıl yapabilı farkında olmaksızın, yere düşmüş - dalları toplar, bunlardan ufak kulübeler örerdi. A- ğaçların üzerinden bunu gören maymun mil- Teti deonun bu oyununu fevkalâde bulur- hayvanları kıskandıracak derecede uslu a- kıllı yaşamanın sırası olduğunu kendi ara- larında konuştular. Onun için Balu, Baghi- ra ve Movgli'yi sessiz, sadasız Cengel'in içinde takib ettiler, tâ öğle uykusu zama- 'nına kadar. O azman gelnice, yaptıkların - dan pek fazla usanmış ve bir daha maymun- larm semtine uğramamak kararını vermiş ayı ile parsın arasında uykuya Biraz sonra ayaklarının ve kollarının ü- zerinde sert, kuvvetli, küçük ellerin dolaştı- ğinı duyar gibi olmuştu. Bunun-arkasından yüzüne bir dal süründü, çocuk, bu dalm yap- rakları arasından bakmağa uğraşırken uya- 'nan Balu bir bağırtı ile yerinden oynatmış, uyanıp öfkelenen Baghira, bütün - dişlerini meydana çıkarmış, çapkınların üzerine yü- rTümüştü, Bandar - log (maymunlar) bir za« fer çığlığı kopararak Baghira'nın çıkmağa kıyışamıyacağı yüksek dallarına tırmandı: lar. Maymunlar bağırıyordu. (Sonu var)