24 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A A g G n SEY A llli ÇA - GÜ Kai Tei PN SAYFA 2 Monitirö mektubları: 14 1 Château de Chillon - Tir cantonal konferansı Festival eğlenceleri arasında Mon- trö'de bir de Vaud kantonunun ter- tib ettiği atış müsabakaları yapılıyor. Müsabakalara dokuz günde tam altı bin atıcı iştirak edecek, atış mavzer ve tabanca ile yapılıyor ve atışlarda kazanılan puvanlar ordu tarafından tetkik ediliyor. İsviçre'de askerlik hizmeti yapan bütün isviçreliler askerlik çağında bulundukları müddetçe silah ve elbi- se dahil bütün harb eşyalarını evle- rinde saklarlar ve müsabakalara bü- tün bir yıl devamlı bir çalışmadan sonra bu silahlarla iştirak ederler. Kontrol heyetinin verdiği rakamlara göre isviçreliler atışlarda yüzde 90 a yakın muvaffak oluyorlar. SKYN İsviçre'de askerlik çağında bulu- nan ve Yo 90 silahını muvaffakı- yetle kullanan yüzbinlerce insanın her zaman silahlı bulunuşu memle- ketin emniyetini bozmıyor. Hiç bir ısvıçrelı kendisine memleket müda- faası için verilen silahr, devletinin ve- ya vatandaşının emniyeti aleyhine kullanmıyor. Bütün diğerlerini bir tarafa bırakınız! yalnız bu karşılık- « - İrinanma, İsviçre'de vatandaşlık ter- biyesinin vardığı yüksek tekâmül de- recesini göstermeğe kifayet eder. *Bi İsviçreliler eski edebiyatta adına “milleti müsellaha” denen milletin tam kendisidirler. Bayramlarda, dü- ğgünlerde, pazar eğlencelerinde va- kit ve fırsat buldukça harb şarkıları söylerler, harb masalları anlatırlar, harb temsilleri yaparlar. Fakat har- bı hiç sevmezler, — Eğer mecbur olursak! eğer kü- çük muhteşem vatan tehlikeye uğ- rarsa! Derler. — Bir tek isviçrelinin yaşadığı İs- vicse toprağında İsviçre bayrağı var- dır. Bu; son isviçreli ölmedikçe İsviç- re istila edilemez demektir. S Atış müsabakaları isviçrelilerde harb, disiplin, nefse emniyet; mem- lekete ve vatandaşa karşı mesuliyet hislerini besliyor. Ve eli silahlı isviç- reli; hür İsviçre topraklarında mem- leketin müdafaa ve emniyet mesuli- yetini üzerine almış cephe neferine benziyor. #bkil Pazar günü Vaud kantonu boğaz- lar konferansına iştirak eden delege- ler ve gazeteciler şerefine Chateau de Chillon'da bir çay verdi. Chateau de Chillon'un - tarih, sa- nat kıymeti, siyasi rolü için söylene- cek sözler pek azdır. Mübaleğa ile konuşanlar bile bunların üzerinde ayrıayrı onar dakikadan fazla dura- mıyorlar. En çok konuşulan, Byron'un şöh- retlendirdiği Chillon mahpusudur. — İşte Chillon mahpusunun yedi yıl bağlı kaldığı taş sütun! işte By- ron'un imzası! işte Byron için konu- lan kitabe! ve sütunlar!... Biraz daha geriden baksanız on- ların şiirini daha kuvvetli hissedersi- niz!.. Yerde olduğu gibi bırakılmış sert, dik kayalar üzerinde ileriye gidiyo- ruz, arkamız duvara” dayalı kaba yontulmuş taş sütunlar üzerindeki gotik kemerlere bakıyoruz, şiiri gör- meğe ve hissetmeğe çalışıyoruz.... Şatonun en altında kapı diye kul- lanılan dar, şekilleri taayyün etmemiş oyuklar, kalın fena yontulmuş taş- lardan yapılmış duvarlar, karanlığı birkaç defa artıran kalın bir parmak- lık ve bütün bunların arkasında şa- tonun dokuzuncu asır tarihine karı- şan yegâne eseri! On adamın yanyana ayakta dura- mıyacağı bir boşluk, bir metre yük- sekliğinde bir kaide. Şatonun kilise- Bi! ÖĞÜ Vaktiyle şatonun anbarı olarak kullanılan los bir avludan cecivarıız Dar bir bölmede büyük ve eğri bir kaya, — Mahküm ölümden evelki gece- sini bu taşın üzerinde geçirir, sabah- leyin şu direğe asılır ve kadavrası şu kapıdan Cenevre gölüne atılırmış!.. Mahkümun son gecesi, taş yatak, tahta direk, ip, kapı, göl ve göle atı- lan kadavra!.. Bütün bunlar meşhur olmak için yeni bir Byron bekliyor. KA Birinci ve ikinci katta asırlar iler- liyor, 13 üncü, 14 üncü, 16 mcı, 18 - inci asırlarda yapılan ve kullanılan, yemek salonu, duvarları şatoda otu- ran ailelerin armalariyle süslenmiş kabul salonu, mahekme salonu, za- yıf iptidai tezyinatlı yatak odaları, büyük, sade ocaklâr, mütevazi para, silah koleksiyonları, kaba işlemeli tahta, hiç işlenmemiş bakır ev eşya- ları. Dipte, küçük bir odanın kenarma kalın bir kalas yerleştirilmiş, ortasın- da yanyana üç delik var. Deliklerden yirmi metre aşağıdaki Cenevre gölü görünüyor. Abdeshane!. BLİR Chateau de Chillon'da parlak olan şey, tarih, sanat, siyasi rol değil, biz- zat montrölülerdir. Montrölüler yıl- lardanberi Chateau de Chillon'u ta- mir ediyorlar, onu İsviçre köylerin- den, koleksiynolardan, müzelerden edindikleri eşyalarla eskiden olduğu hale koymağa çalışıyorlar. Chateau de Chillon montrölüler için tariht kıy- meti az veya çok, fakat bütün tarih e- serleri gibi şehircilik bakımından süs- liyen, terbiyecilik bakımından öğre- ten bir şeydir. Chateau de Chillon, Lae L&man kenarında, Montrö'nün bir süsü, montrölülerin bir gururudur. PU Konferans bir türlü ilerlemiyor, Tevfik Rüştü Aras'ın evelki günkü beyanatından sonra dün umumi bir toplantı yapılacaktı, yapılamadı ve bugüne bırakıldı. Talikin konferans dışmda sebeb olduğu dedikodular, anlatılamıyacak kadar çoktur. Fakat biz artık menbar ne olursa olsun, çoğunun husust siparişlere göre ya- pıldıklarına pekâlâ inandığımız bu haberlerin hiç birine ehemiyet ver- miyoruz, ve sükünetle, bugünkü ve yarınki toplantıların vereceği netice- leri bekliyoruz. Neşet Halil ATAY Askeri terfi İistesi 30 ağustosta ilân olunacak olan aske- ri terfi listesinin hazırlığı bitmiştir. Liste bugünlerde yüksek tasdika arze- dilmek üzere İstanbula götürülecektir. Annelere Öğüt Çocuk esirgeme kurumu genel mer- kezi; sıfır yaş;an bir yaşına kadar ço- cuğun nasıl bakılacağını öğreten “An- nelere Öğüt”ün birinci sayısını yeniden bastırmıştır. Birinci sayı öğüt birer ay- lık yazılmış 12 tane mektubtur. İkinci sayı öğüt: Çocukların nasıl besleneceğini ve mamalarının nasıl ha- zırlanacağını öğretir. Her iki öğütleri istiyenlere kurum parasız olarak gönde- rir. (Ankara: Çocuk esirgeme kurumu genel merkezi başkanlığına) bir yazı ile başvurmak ve adres bildirmek kâfidir. Havacılık ve Spor Havacılık ve Spor'un 15 temmuz sa- yısı herzamanki gibi temiz ve olgundur. İçinde şu yazılar vardır : Kanatlı nesil - Server Ziya. İnönü sırtlarında - Behçet Kemal. İnönü hava- sında - M. Nurettin. Fırtınalı havada u- çuş - Abidin Daver. Habeşistanda uça- ğın oynadığı rol, tayyarecilikte seyrü- sefer, Yıldızdan ana vatana (büyük hi- kâye), 936 Berlin olimpiyadları. Bütün okurlarımıza tavsive ederiz. Atatürkle Kıral Edvard arasında Büyük Britanya kıralına karşı tev- cih edilen suikast dolayısiyle, K. Ata- türk ile Sekizinci Edvard arasında aşa- ğgıdaki telgraflar teati olunmuştur: Majeste Sekizinci Edvard Londra Zatı şahanelerine tevcih edilen men- fur suikastten kurtulmaları dolayısiyle majestelerine en har tebriklerimi ve de- rin sempatimi bildiririm. K. Atatürk Türkiye Reisicumuru Ankara Sempati ve tebriklerini bildiren çok nazik telgrafınızdan dolayı samimi su- rette teşekkür ederim. Hayvanlar vergisi Yoklama işinde çalışan jandarmalara nasıl ikramiye verilecek? 2897 sayılı hayvanlar vergisi kanu- nunun 26 ıncı maddesinin birinci fık- rası yoklama işlerinde çalıştırılan me- murlara - jandarma zabit ve küçük za- bitler dahil - ücretlerinin veya emsal hasıliyle birlikte maaşlarının birer ve jandarma efradına üçer aylık ikramiye verileceği kaydedilmektedir. Bazı ma- hallerden yoklamada çalıştırılan jan- darma, çavuş, onbaşı ve efradına veri- lecek ikramiyelerin hesabında tem- did zamlarının ve iaşe bedellerinin hesaba alınıp alınmıyacağı hususun- da tereddüde düşülmüş olduğundan Ma- liye Vekâleti alâkadarlara bir tami.fn yapmıştır. NN Bu tamime göre; A — Jandarma zabitlerine emsal ha- sılı ile birlikte ve küçük zabitlerine temdid zamlariyle beraber birer maaş nisbetinde: B — Onbaşı ve efrada, iaşe bedelleri hariç olmak üzere maaşlarının üç misli üzerinden ikramiye verilecektir. Türkiye -- Avusturya ticaret ve kiliring muka- veleleri uzatıldı 21 temmuz 936 tarihinde müddeti bi- ten Türkiye ile Avusturya arasındaki ticaret ve kliring mukavelelerinin uza- tılması için bir müddetdenberi dış işler bakanlığı ile Avusturya elçiliği arasında cereyan eden konuşmalar neticelenerek dün yeni mukaveleler dış işler bakanı vekili B. Şükrü Saracoğlu ile Avustur- ya elçisi B. Bühberger arasında dış işler bakanlığında mutad merasimle imza e- dilmiştir. Bu yeni mukaveleler iki mem- leket arasındaki ticaret münasebetlerini daha ziyade sıklaştıracaktır. B. Halid Nazmi Londraya gitti Londrada 27 temmuzda başlıyacak 0- lan türk - ingiliz ticaret ve kliring gö- rüşmelerinde bulunmak üzere Belgrad- da Balkan ekonomik komitesinin isti- şart toplantılarında bulunmakta olan Finans bakanlığı nakid işleri umum di- rektörü B. Halid Nazmi Londraya git- miştir. Şeker fabrikalarının hazırlıkları Eskişehir, 23 (A.A.) — Şeker fabri- kaları ağustos'tan itibaren kampanyala- rına başlamak üzere hazırlıklarını bitir- mişlerdir. Geçen sene mahsul azlığı do- layısiyle çalıştırılmıyan Uşak fabrikası da bu sene faaliyete geçecektir. Pancar mahsulü bu sene umumiyetle iyidir. Bu faaliyet senesiyle şeker sanayiimiz o- nuncu vılını doldurmus olacaktır. 24 TEMMUZ 1936 CUMA — EX Atatürk ve inkılâb anıtları Bugüne kadar olan yapılışları muh- telif şekillerde ve kısmen kontrol edil- mekte olan Atatürk ve inkılâba aid a- nıdların inşasını İç bakanlık yüksek bir fen heyetinin tam mürakabesine verme- yi kararlaştırmıştır. « Türk milletinin; Büyük Önder A- tatürkle devrime karşı duyduğu hay- ranlık ve bağlılığın bir ifadesi olan bu anıdlardan bazılarında rastlanmakta 0- lan sanat eksikliği ve estetik noksanlı- ği yerine değerli eserlerin yer bulma- sına imkân verecek olan bu karar şu- dur: Vilayet ve belediyelerin Ulu Ön- deri ve büyük inkrlâbı tebcil için yer yer anıdlar yapmak teşebbüsünde bu- Proje merkezce tasdikden sonra yapılacak lundukları memnuniyetle ve haber alınmaktadır. 1 — Herhangi bir sahaya dikilecek bir âbidenin şekil, resim ve ifade itiba« rile taşıyacağı hususiyetin tayini yük- sek fen ve ihtisas bilgisi aynı zamanda muayyen bir plânın tatbikatı ile alâka-< lıdır. Bu itibarla gerek vilâyet ve ge< rek belediye idarelerinin yaptırmak ta« savvur ve teşebbüsünde bulunacaklarr anıdların resim ve pdânlarile keşif ev-« rakını merkeze gönderip tasdik ettirme: den tatbikatına ve hiç bir teahhüde gi- Tişmemeleri münakasaya konduktan son ra da merkezden istizan ve müsaade is- tihsal edilmedikçe ihalelerinin yapıl- maması tamimen tebliğ olunur. görülmekte (Başı 1. inci sayfada) olan devletler için de mühim bir emniyet unsuru teşkil etmektedir. Bi- naenaleyh, bu — keyfiyet, Sovyetler Birliği ile —Türkiyenin, — uğrunda çalıştıkları — sulh için — kıy- metli bir hasıladır.. — Montrö konfe- ransının nihat muvaffakiyetine çok yardım etmiş olan Ekselansınıza kal- bi ve heyecanlı selamımla birlikte en hararetli tebriklerimi ve derin saygıla- rımı sunarım. eseri Karahan Ekselans Karahan , S.S.C.İ. Büyük Elçisi Montrö konferansının vasıl olduğu mesud netice münasebetile Ekselansı- nızın bana göndermiş olduğu nazik tel- grafı Ankaraya avdetimde haz duyarak Başbakanımızla B. Karahan arasında aldım. Ekselansınızın tebriklerini ifade için kullanmış olduğu kelimelerden do- layı çok mütehassis olduğum halde, en hararetli teşekkürlerimi takdim ederim. Montröde elde edilen netice beynelmi- lel anlaşma sahasında yeni bir merhale teşkil etmekte ve türk - sovyet dostlu- ğunun yeni bir tezahürü olmak itiba- rile bilhassa büyük bir ehemiyet ikti- sab etmektedir. Samimi teşekkürlerimin kabulünü ve en güzide hislerimle en kalbi dost- luğumdan emin olmanızı rica ederim. İsmet İnönü ULUS: Başbakanın Ankaraya av« detinde bulduğu bu telgrafname, oku- yucularımızın da göreceği gibi, srcali ifadesile Ankarada çok iyi karşılan- mıştır, | ğ General teftiş seyahati Eveli gün İstanbula giden Gümrük muhafaza k danı Tümg rTal Seyfi Düzgören hafta içinde İstan- buldan Tranbzona gidecektir. General bu yolculuğu Erzurum, Beyazıt, Kars, Atdahan ve Sarıkamış mıntakalarına kadar uzatarak buradaki kara ve kıyı gümrük muhafaza teşkilâtını tefdş e- decketir. İç Bakanlıkta terfiler İç ba.kaxılrî'övrak direktörlüğüne vi- lâyetler idaresi umum direktörlüğü 3 üncü şube direktörü Ahmed, hukuk mü- şavirliği muhakemat kısmı direktör mu- avinliğine de Olti kaymakamı İzzet ta- yin edilmişlerdir. d Ü kari Eti Bank'ın teminat mektubları Etibank tarafından verilecek temi- nat mektublarının da kabul edilmesi ba- kanlar heyetince kabul olunmuştur. Hukuk talebesinin şark vilâyetleri yolculuğu Ankara hukuk fakültesi talebeleri önümüzdeki pazartesi günü kamptan dönecekler ve ağustosun başlarnda ü- çüncü umum müfettişlik mıntakası da- hilinde bir geziye çıkacaklardır. Grup 50 kişiliktir. Sekiz vilâyet gezilecek ve seyahat iki ay kadar sürecektir. Tarihteki garib vakalar Max Kem- merich'in bu başlık altında merak- Gazetemiz yakında lr olduğu kadar faydalı yazılarını neşre başlıyacaktır. Max Kemmerich'in bu güzel e- seri dilimize arkadaşlarımızdan S. Âli tarafından çevrilecektir. yapıyor Çanakkale, 23 (A.A.) — Vilâyetin her tarafında bir bayram hayatı devam & diyor. Elli kişilik bir heyet bugün Ana- fartaları geçerek Cesaret tepede Meh- met Çavuş âbidesine gitmiş, orada top- lanan binlerce köylüler ve bilhassa şe< hit ayleleri huzuriyle ateşin söylevler verildikten sonra muhtelif çelenkler ko- nulmuş ve sonra ingiliz ve fransız harb mezarlıklarına da aynı suretle birer çe- lenk konulmuş ve dönülmüştür. DİL KÖŞESİ Bir gazete, vahşi kabiylelerin ya- şayışlarına aid bir makalenin üzerine başlık altı olarak şunları yazıyor: “Cenub adalarımın kaybolmuş cen- netlerinde yaşıyan bu adamlar ek- mek kavgası nedir bilmezler. Tabiat bütün ihtiyaçlarını bol bol hazırla- mış. Giyinmek, ısınmak derdleri, pa- raya lüzumları yok.” n “Kaybolmuş cennet” ne demektir Gözden kaybolmuş denilmek yorsa bunun böylece tasrih icab ederdi. “Tabiat bütün ihtiyaçlarını hazır- lamış”. Tabiat, bütün insanların ihti- yaçlarını hazırlar ve hele medeni memleketlerde yaşıyanların daha da fazlasiyle. “Tabiat muhtaç oldukları her şeyi hazırlamış” denmek istenmiş olsa gerek. “Paraya lüzumları yok” cümlesi de yanlış. “Paraya ihtiyaçları yok” de- nilmek daha doğru olurdu. akakık isteni- edilmesi Bir zabıta haberinden: “Şişlide... Eleni ile metresi Mahmud kavga et- apartımanında oturan mişler ve...” Yukardaki satırlar her hususta er- kekle eşitlik istiyen feminizmin bir tezahürü olsa gerek. Öyleya erkekle kanun dışı olarak beraber yaşıyan kadına metres deniliyor, erkeğine de neden aynı ad verilmesin? Biz, metres tabirinin, erkek ancak mahalle ağzında kullanıldığı- bu muh- için, nı sanıyorduk, meğerse, ağzını tarz ifadeye alıştırmış gazete birleri de varmıs! Mianakkale. bayam —

Bu sayıdan diğer sayfalar: