20 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 TEMMUZ 1936 PAZARTESİ JULUS lundukları takdirde bu limanlara iltica edebileceklerdir. Muhariblerin hîrb..ge- i boğazlarda bir güna zaptümüsa- miler miyecekler, muayene dereye tevessül eti v: tîharri haklarını kullanmıyacaklar ve hiç bir hasmane harekette bulunmı- yacaklardır. MADDE 20 — Harb zamanında Türkiye muharib ol- duğu takdirde 10 ilâ 18 inci maddeler * hükümleri tatbik olunmıyacaktır. Harb gemilerinin geçmesi tamamen türk hükümetinin reyine bırakılacaktır. MADDE 21 — 'Türkiye kendisini pek yakın bir harb tehlikesi tehdidine maruz hissettiği tak- dirde, işbu mukavelenamenin — 20 inci maddesi hükümlerini tatbik etmeğe hak- kı olacaktır, Yukardaki fıkranın Türkiyeye bah- şettiği hakkın Türkiye tarafından is - timalinden evvel boğazları geçmiş olup bu suretle tâbi oldukları limandan ayrı bulunan harb gemilerinin bu limanlara iltihak etmelerine müsaade olunabile - cektir; Bununla beraber şurası mukar - rerdir ki Türkye, tavır ve hareketi iş - bu maddenin tatbikine sebeb olan dev - letin gemilerini bu haktan istifad cttir- miyebilir. Türkiye hükümeti yukardaki birin- ci fıkranın kendisine bahşettiği salâhi- yeti istimal ettiği takdirde bu hususta diğer âkidlere ve Cemiyeti Akvam kâ- tibi umumisine tebliğatta bulunacaktır. Eğer Cemiyeti Akvam meclisi Türkiye tarafından bu suretle ittiliaz edilen ted- birlerin haklı olmadığına üçte iki ek - sriyetle karar verirse ve eğer işbu mu- kavelenameyi imza eden diğer âkidle- rin ekseriyeti de kezalik bu reyde bu- lunursa Türkiye hükümeti mevzuu bahis tedbirleri ve kezalik işbu mukavelena. menin 6 ıncı maddesi mucibince alacağı tedbirleri kaldırmağı teahhüd eyler, MADDE 22 — İçinde veba, kolera, sarıhumma, le- kelihumma vakaları veya çiçek hastalığı zuhur eden ve yahut yedi günden beri zuhur etmiş bulunan harb gemileri ve kezalik bulaşık bir limanı beş kere 24 saatten az bir müddetten beri terketmiş bulunan gemiler, boğazları karantina al- tında geçmeğe ve boğazların bulaştırıl- masına mahal bırakmarıak için gemide mevcud vesait ile Jazım gelen tahaifuz tedbirlerini almağa mecburdurlar. Hava MADDE 23 — Akdenizle Karadeniz arasında sivil hava gemilerinin mürurunu temin mak- sadiyle Türkiye hükümeti, memnu mın- takalar haricinde olarak, bu mürura mahsus hava yollarını gösterecektir. Sivil hava gemileri türk hükümeti- ne gayri muntazam uçuşlar için üç gün gemileri evvel haber vermek ve muntazam ser- visler için geçiş tarihlerini umumi suret. te evvelce haber vermek suretiyle bu yollardan istifade edebileceklrdir. Bundan başka, boğazların yeniden askerileştirilmesine rağmen, Türkiye hükümeti, Türkiyede cari hava nizam- namesi mucibince izin alan sivil hava gemilçrinin tamamen emin bir surette Avrupa ile Asya arasındaki türk erazisi üÜzerinde uçmaları için lâzım gelen tes- hilâtı gösterecektir. Uçmak müsaadesi verildiği haller i- çin boğazlar mıntakasında takib oluna. cak yol zaman zaman gösterilecektir. Umumi hükümler MADDE 24 — 24 temmuz 1923 tarihli boğazlar re- jimine müteallik mukavelename muci- bince teşkil olunan beynelmilel komis- yonu vazife ve salâhiyetleri türk hükü. metine intikal etmiştir. Türk hükümeti 11, 12, 14, 18 inci maddelerin tatbikatı. na mütedair malümatı vermeği ve ista- tistikleri toplamağı teahhüd eyler. İşbu mukavelenin boğazlardan harb gemilerinin geçmesine teallfik eden bü. tün hükümlerini icra etmeğe türk hü- kümeti itina edecektir. Türk hükümeti, boğazlardan yakın- da ecnebi bahri bir kuvvetin geçeceğin- den haberdar olunca diğer âkidlerin An. kara'daki mümessillerine bu kuvvetin teşekkülünü, tonilâtosunu, ve boğazlara dühul için derpiş edilen tarihi ,ve ica- bında avdet için muhtemel tarihi bildi. recektir. Türkiye hükümeti cemiyeti akvam kâtibi umumiliğine ve diğer âkidlere her. sene birer rapor verecek ve bu raporda boğazlarda ecnebi harb gemilerinin ha- reketini gösterecek ve işbu mukavele- namede derpiş edildiği üzere ticaret ve bahrı vehavai seyrisefain hakkında fay- dalı bütün malümatı verecektir. MADDE 25 — İşbu muahedenamenin hiç bir hük- mü Türkiye için veya cemiyeti akvam azâsından bulunan bütün diğer âkidler için cemiyeti akvam paktından müte- vellit hukuk ve vecibeleri ihlal etmiye- cektir. Nihait hükümler MADDE 26 — İşbu mukavelename mümkün mer- tebe kısa bir zamanda tasdik olunacak- tır. Tasdiknameler Fransa cumuriyeti diği tarihten itibaren 20 senelik bir müddet için câri olacaktır. Bununla beraber işbu mukavelena- menin birinci maddesinde temin olunan mürur ve seyrüsefain serbestisi pren- sipi gayri mahdud bir müddet için câ- izdir. Mezkür 20 senelik devrenin hitamın- dan on sene evvel yüksek âkidlerden hiç birisi Fransa hükümetine mukaddem bir fesih ihbarnamesi vermediği takdirde, işbu mukavelename iki sene geçinceye kadar meri kalacaktır. Fesih ihbarnamesi gönderildikten sonra bu ihbarname Fransa hükümeti tarafından diğer âkidlere tebliğ edile- cektir. İşbu mukavelename bu madde hü- kümlerine tevfikan fesih edilecek olur- sa diğer âkidler yeni bir mukavele hü- kümlerini tayin etmek üzere bir kon- feransta kendilerini temsil ettirmeği teahhüd eylerler. MDDE 29 — İşbu mukavelenamenin meriyete gir- mesinden itibaren her beş senelik bir' devrenin hitamında âkidlerden her biri mukavelenamenin bir veya muhtelif hükümlerini tadil için teklifte bulun- mak teşebbüsünde bulunabilirler, Kabul edilebilmek için, yüksek âkid- lerden biri tarafından dermeyan olunan tadil talebi, 14 üncü veya 18 inci mad- denin tadili mevzuu bahis ise diğer bir âkid tarafından ve başka maddelerin ta- dili mevzuüu bahis ise diğer iki âkid ta- rafından takviye edilmelidir, Bu suret- le takviye edilen tadil talebi, cari olan beş senelik devrenin hitamından üç ay evvel bütün âkidlere tebliğ edilecektir. Bu tebliğ, teklif olunan tadilatı ve es- babını gösterecektir. Bu teklifler üze - rine diplomasi tarikiyle netice istihsa » li mümkün olmazsa yüksek âkidler bu hükümetinin Paris'deki evrak h ne tevdi edilecektir. Japonya hükümeti tasdikin icra edil- diğini Paris'deki diplomasi mümessili vasıtasiyle Fransa cumuriyeti hüküme- tine bildirmekle iktifa etmek salâhiyeti- ni haiz olacaktır ve bu takdirde tasdik- nameyi mümkün olduğu zaman tevdi e- decektir, Türkiyenin tasdiknamesi dahil oldu- ğu halde altı tasdikname bu suretle tev- “di edilince bir tevdi zabrtnamesi tanzim kılınacaktır. Bu hususta evvelki fıkrada derpiş e- dilen tebliğ, tasdiknamenin muadil addedilecektir. tevdiine İşbu mukavelename, bu zabıtname tarihinden itibaren meriyet mevkiine girecektir. Fransa hükümeti yukardaki fıkra- da derpiş edilen zabıtnamenin musad- dak bir suretini ve sonradan tevdi olu- nacak tasdiknamelerin zabıtnamelerini bütün diğer âkid devletlere verecektir. MADDE 27 — Meriyete girdikten itibaren işbu mu- kavelename 24 temmuz 1923 Lozan mu- ahedesini imza eden bütün devletlerin iltihakına açık bulunacaktır. Her iltihak dinlomast tarikiyle Fran- sa cumuriyeti hükümetine tebliğ edile- cek ve bu hükümet de diğer âkidIere bil. direcektir. Bu iltihakın hükmü Fransa hükümetine tebliğ edildiği günden iti- baren meri ve muteber olacaktır. MADDE 28 — İşbu mukavelename meriyete gir hi topl k bir konferansta ken- dilerini temsil ettireceklerdir, Bu kon- ferans ancak ittifakı arâ ile karar vere- bilecektir, ancak 14 ve 18 inci maddele- re müteallik tadil meseleleri bundan müstesnadır, ki bunlar için yüksek â- kidlerin dörtte üçünün ekseriyeti kâfi gelecektir. Bu ekseriyet Türkiye dahil olarak Karadeniz sahildarı âkid devlet- lerin dörtte üçünü ihtiva etmek üzere he sap edilecektir. Yukarıda anılan murahhaslar ifade- lerini tasdik- zımnında işbu mukavele- nameyi imza etmişlerdir. Montrö'de 20 temmuz 1936 da 11 nüsha olarak yapılmıştır ve murahhas- ların mühürlerini havi olan birinci nüs- ha Fransa cumuriyeti hükümetinin ev- rak hazinesine tevdi edilecek ve diğer- leri âkid devletlere verilecektir. PROTOKOL Bugünkü tarihli mukavelenamenin imzası esnasında zirde imzası bulunan murahhaslar, kendi hükümetlerini tcah- hüd altına alarak âtideki ahkâmı kabul ettiklerini beyan ederler: 1. — Türkiye, mezkür mukavel2na- me mukaddimesinde tarif edilmiş olan boğazlar mıntakasını derhal yeniden as- kerileştirebilecektir. 2. — 15 ağustos 1936 dan itibaren Türkiye hükümeti mezkür mukavelena- mede musarrah rejimi muvakkaten tat- bik edecektir. 3. — İşbu protokol bugünden itiba- ren meri ve muteberdir. — Boğazlar mukaveles bugün imzalanıyor, (Başı 1. inci sayfada) komitesinin muhtelif akorlara göre ter- tip ederek tabettirmiş olduğu yeni mu- kavele projesi reis tarafından madde madde reye konmuş, ve bazı maddeler hakkında küçük birer müzakereden son- ra kabul olunmuştur. 18 dakikalık bir teneffüsten sonra gene gizli celseye devam olunduğu va- kit, doktor Tevfik Rüştü Aras Lozan muahedesinin 23 üncü maddesinin der- desti imza olan mukavelede tatbik şek- li tespit edilmiş olduğunu ve Türkiye- nin Lozan sulh muahedesinin diğer ah- kâmına, bütün teahhüdatına olduğu gi- bi sadık kalması tabit bulunduğunu, ve bu meyanda askeri mezarlıkların bakı - mına, murakabesine ve ziyaretine lâzım gelen teshilatr şimdiye kadar olduğu gibi göstermekte bittabi devam edece- ğini söylemiştir, Türk murahhasının bu beyanatı, bü- tün heyeti murahhasalar tarafından Türkiye lehine samimi, parlak tezahür- ler yapılmasına vesile teşkil etmiştir. Bundan sonra büyük salona geçilmiş, ve bu sefer gazetecilere ve samiine de açık bulunan resmi celseye başlanmıştır. Mukavele tasdik ediliyor Reis Brus, yeni tanzim edilen muka- vele metninin hususi celselerde madde madde okunarak kabul edilmiş olduğu- nu ve bu vesile ile şimdi mukavelenin heyeti umumiyesini reye koyacağını söyledikten sonra, “Ouelgu'un deman- de.t-İl Ja parole?” sualiyle bütün dele. gasyonların reylerini sormuştur. Hiç bir taraftan itiraz vaki olmadı- ğmr(gören reis, yarım dakika kadar bek. ledikten sonra “La nouvelle convention des Dötroits est adopt&e a /unanimite” cümlesiyle türklerin bu en haklı dava. larını konferansta hazır bulunan bütün milletlerin tasdik etmiş olduklarını bü. tün dünyaya ilân etmiştir. Bunu müteakip Lord Stanley ile baş- lıyan nutuk serisi, bir taraftan konfe. ransı cidden yüksek bir liyakatle idare etmiş olan reis B. Brus'a karşı bütün heyetlerin teşekkür duygularını bildir.. mekle beraber, bir taraftan da Atatürk Türkiyesi hakkında ayni heyetlerin ne derin bir hürmet hissi beslediklerini göstermiye de parlak bir vesile teşkil etmiştir. Bunlar arasında Pol Bonkur”. un, japon murahhası Sato'nun, ikinci reis Politis'in ve bütün Balkan devlet- leri murahhaslarının sözleri ehemiyet. le kaydedilmek icabeder. Tezahürat arasında Türkiyenin bu konferanstan bir kat daha büyümüş ve yükselmiş olarak çıktığı yalnız bizle. rin nazarı dikkatini celbetmekle kalma- mış, ayni noktaya bir çok murahhaslar tarafından nutuklarında işaret edilmiş- tir. İmza merasimi, pazartesi akşamı İs. viçre saatiyle saat 22 de büyük mera. simle Montrö - Palas salonlarında ya- pılacaktır. İstanbul gazetecileri Çanakkale- ye hareket ettiler İstanbul, 19 (Telefonla) — Montrö'- de yarın boğazlar mukavelenamesinin — imzal ndan sonra boğazlar bölges — si hemen askeri kuvvetlerimiz tarafın« e dan işgal edileceğnden, İstanbul gazete- cileri kahraman askerlerimizin girişinde — hazır bulunmak üzere Çanakkaleye ha- reket ettiler. Ankara ve İstanbul radyoları im- za merasimi hakkındaki haber- — leri neşredecekler a 24 temmuz 923 tarihli Lozan muahes — desi ile kabul edilmiş olan boğazlar re4 jimini, beynelmilel vaziyetin yarattığı huzursuzluk karşısında yurdumuzun emniyetini temin maksadiyle yeni şe. ç raite intibak ettirmek için hükümeti. — mizin daveti üzerine alâkadar devletle- e rin iştirakiyle Montrö'de toplanmış o..;,' lan konferans, dünkü toplantısında, ye: ü gi İ ni mukavele projesini tasvib etmiş bu- lunuyor. İ Yurdumuzun müdafaası bakımından olduğu kadar Avrupanın bugünkü siya. — si durumu itibarile de dönüm noktası teşkil eden bu netice, bu akşam İsviçre saati ile 22 de yapılacak olan imza me< — rasimi ile Türkiye harici siyasetine dai« “ma hâkim olan dürüst ve açık hareketin bütün milletlere imtisal nümunesi teşkil edecek bir vesikası haline gelmektedir; Bizim emniyetimiz ve dünya barışı« nın emniyeti için yıllardanberi üzerinde_"» ©o kadar hassasiyetle durarak hallini bi | yük bir sabırsızlıkla beklediğimiz bos — Bazlar meselesinde varılmış olan bu netice, bütün memleket içinde büyü bir sevinçle karşılanmıştır, ş Bugün muhtelif yerlerden aldığımız telgraflar bunun en güzel ifadeleridir. — Anadolu ajansı, bu tarihi hâdisenin — | safha safha memleket içinde yayılma« — | sını temin için elinde bulunan bütu'n:_* imkânlardan istifade ederek bugün sax —| at 18 den itibaren devamlı bir neşriyata — | başlıyacaktır. Gerek Ankara ve gerek İstanbul radyoları bugünkü emisyonla« rında Boğazlar mukavelesine aid has — berlere en geniş bir yer ayırmakla be«< — raber saat 23 den itibaren de daimi ola«s — rak açık bulunacak ve Montrö'den, im< — zaya tekaddüm eden saatlerdeki hava ile imza merasimine ait olarak alaca« ğımız haberleri devamlı surette neşre« deceklerdir. vi Biz, 22 haziranda ilk toplantısını ya- - | pan ve Milletler Şemiyeti konsey ve a« samble toplantılariyle inkıtaa uğramış bi bulunmasına rağmen Boğazlar konfe- — ransının bir ay kadar kısa bir zaman i- çinde ve beynelmilel münsebatta endir — tesadüf edilen bir muvaffakiyetle bu davamızın halledilmiş bulunmasından dolayı karilerimizi en içten hislecle tebrik etmeği bir vazife sayarız. (A.A.) Yazılarımızın çokluğu dolayısile “Cengel kitabı,, tefrikamızı bu- gün koyamadık. Okurlarımızdan — özür dileriz. — bilmek için, sentetik ve kısa olmalıdır. Bundan do- layıdır ki bu eserin müellifi “kendimizin ilmi” hakkında bir eser tedvinine kalkışmamıştır. Zira böyle bir eser, ne kadar telhis edilirse edilsin, bir- kaç düzine cildden mürekkeb olurdu. O, sadece herkesin anlayabileceği bir sentez yapmak istemiş- tir. Bu sebeble, muciz olmağa ve birçok e saslr mei- hum ları dar bir sahaya sıkıştırmağa ve ancak, ipti- dat olmamağa, halka realitenin hafifletilmiş veya çocukça bir şeklini sunmamağa Uuğraşmıştır. “Fenni umuma yayma,, işi görmekten çekinmiştir. O, âlime de cahile de hitab etmektedir. Teşebbüsündeki cüreti, muhakkak ki, göz önün- de tutmaktadır. Bütün insanı küçük bir kitabın sayfalarına hapsetmeğe kalkışmıştır. Tabitdir ki bunda şöyle böyle muvaffak olmuştur. Her biri kendi mevzuunda ondan çok bilgin olan ve onu sat- hi bulacak olan mütehassısları tatmin etmiyeceği- ni bilmektedir. Bu kitabta fazla teknik teferrüata rastlıyacak olan ihtisassız halkı da tatmin edemiye- cektir. Halbuki bizlerin ne olduğumuz hakkında daha iyi bir anlayış edinmek için hususi fenlerin mMmutalarını şemalaştırmak ve aynı zamanda, hare- ketlerimizin ve düşüncelerimizin ahengi altında saklanan fizik, şimik ve fiziyolojik mekanizmaları da, kalın çizgilerile tarif etmek zaruridir. Yarı ba- garılamamış acemice bir teşebbüsün her türlü te- sebbüs yokluğundan daha değerli olduğunu kabul etmek gerektir, İnsan hakkında bildiklerimizi küçük bir cild haline getirmekteki ameli zarurelin ciddi bir Zara- rı olmuştur. Bu da, müşahede ve tecrübelerin neti- celerinden başka şeyler olmayan faraziyelere dog- matik bir şekil vermektir. Fiziyolojistlerin, ijieniste lerin, hekimlerin, terbiyecilerin, ei:onomihti:rin, sosyolojistlerin yıllarca dikkatlerini sarfetmiş ol- dukları çalışmaları, ekseriya, birkaç kelimede, bir- kaç satırda telhis etmek lâzımgelmiştir. Bu kitabın hemen her cümlesi, bir âlimin uğraşmalarının, sa- bırlı tecrübelerinin ve bazen de bir tek mevzuun tetkikine hasredilmiş bulunan bütün ömzünün ifa- desidir. Müellif, kendisine tahsis ettiği hududlar dolayısiyle, azametli müşahede kütlelerini pek kı- sa bir tarzda telhis etmiştir. İste böylece de, hâdi- selerin tarifine müddea şekli vermiştir. Bazı zahiri hakikatsizlikleri bu sebebe atfetmelidir. Uzvi ve dimaği hâdiselerden çoğu pek şematik bir şekilde anlatılmıştır. Ayrı şeyler, bu suretle, bir araya top- lanmıştır. Uzaktan bakılan bir dağ silsilesinin çe- şidli plânlarının biribirine karıştığı gibi... Unutma- malıdır ki bu kitab realiteyi ancak tahmini bir şe- kilde ifade etmektedir. Bir Peyizaj taslağında bir fotoğrafideki çizgilerin vuzuhunu aramamalıyız. (Geniş bir mevzuun kısaca izahı, bu izahı, önünden kaçınılmaz eksikler karşısında bırakmıştır. Müellif, bu işe başlamadan önce güçlüğünü, ya- rı imkânsızlığını biliyordu. Ancak, buna teşebbüs eimiş olmasaydı bir başkası mutlak teşebbüs ede- cekti. Zira, insan bugün, medeniyeti, girmiş oldu- ğu yolda takib etmekten âcizdir. Zira insan ozada tereddi etmektedir. Cansız madde fenlerinin güzel- liği ile gözleri kamaşan insan, vücud ve şuurunun, yıldızlar âlemininkiler kadar çetin, fakat daha ka- ranlık kanunlara bağlı olduğunu ve tehlikeye gir- medikçe bunlara itaatsizlik edemiyeceğini anlama- mıştır, Şu halde, kendisini kosmik âleme ve ben- zerlerine rapteden zaruri münasebetleri de nesicle- riyle zekâsının münasebetlerini de öğrenmesi el- zemdir. Doğrusu, insan her şeyden öncedir. Onun tereddisi, medeniyetimizin güzelliğini de, hattâ ci- hanın azametini de yıkabilir. Bu kitab bu sebeblerle yazılmıştır. Fakat kırların sükünu değil, New - York'un karışsıklığı, gürültüsü ve yorgunlu- ğu içinde yazılmıştır. Müellifi, kendileriyle zama- nımızın ciddi davaları üzerinde yıllardanberi gö- rüşmekte olduğu filozof, âlim, hukukçu, ekonomist, büyük iş adamı olan dostları tarafından bu gayreti sarfa sevkedilmiştir. Bu kitabr meydana getiren hamleyi ona, nafiz bakışları Amerika ufuklarının ötesinden — Avrupa'yı da kavrıyan Fr&döric R. Coudert vermiştir. Muhakkak ki milletlerin ğu, Şimal Amerikası tarafından açılmış olan yolda yürümektedirler. Endüstriyel medeniyetin zihniye- ti ile usullerini körükörüne kabul etmiş olan mem- içinde Çür leketler, Rusya gibi İngiltere, Fransa, ve Alman- ya dahi Birleşik Devletler gibi aynı tehlikeler karşısındadırlar, Bütün insanlığın dikkati makina- lardan ve fizik âlemden dönüp insan vücud ve ze- kâsına: mevcud olmasalardı makinaların da, New- ton ve Einstein âlemlerinin de mevcud olmıya- cakları fiziyolojik ve dimaği menşelere çevrilmeli- dir. Bu kitabın, zamanımız insanına taalllük eden ilmi mutaların bir araya toplanmış bir hulâsasını herkesin erişebileceği bir hale getirmekten başka gayesi yoktur. Medeniyetimizdeki zâfı duymağa - başlıyoruz. Birçok insanlar, bugün, modern cemiİ- yetin dogmlarından kurtulmak istiyorlar. Bu ki- tab, onlar için ve aynı zamanda, yalnız politik ve sosyal değişiklikler değil, endüstriyel medeniyetin de yıkrlarak beşeri terakkinin bir başka telakkisi- nin meydana çıkması zaruretini tasavvur eden cür- etliler için yazılmıştır. Bu kitab, günlük vazifeleri çocukların terbiyesi, ferdin teşekkül ve idaresi o« lan herkese, terbiyecilere, ijienistlere, hekimlere, papaslara, muallimlere, avukatlara, hâkimlere, ordu subaylarına, mühendislere, endüstri şeflerine, ilah.; ve, sadece bedenimizin, şuurumuzun ve cihanın es« rarını düşünen zatlara, hulâsa, her erkeğe ve her kadına hitab etmekte ve müşahede ve tecrübenin kendimiz hakkında kendimize ihbar ve ifşa ettikle« rinin bir kısa izahının sade'iği içinde umuma kena dini sunmaktadır. A (Sor KA

Bu sayıdan diğer sayfalar: