20 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

20 Temmuz 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 4. —ULUS 20 TEMMUZ 1936 PAZARTESİ « ——— l Bogazlar ı'eiımi hakkındaki yeni mukavelenin metni Boğazlar konferansı tarafından tasvib rdilen ve bugün saat 22 de Montrö'de Amzalanacak olan yeni boğazlar rejimi. ne ait mukavelename metni şudur: Majeste Bulgar kıralı, Fransa Cumur başkanı, Majste Büyük Britanya, İrlanda, ve 'denizler ötesi Britanya arazisi kıralı ve Hindistan imparatoru, Majeste Yunanlılar kıralı, Majeste Japonya imparatoru, Majeste Romanya kıralı, 'Türkiye Cumur başkanı, Sovyetik Sosyalist cumuriyteleri it- tihadı icra komitesi, Majeste Yugoslavya kıralı, 24 temmuz 1923 tarihinde #mza olunan sulh muahedesinin 23 ün- cü maddesinde vazolunan prensip mu- cibince, boğazlar umumit tabirine dahil Çanakkale boğazında, Marmara denizin- de, ve Boğaziçinde mürur ve seyrise. faini korumak suretiyle, tanzim etmek arzusu ile mütehassis olarak işbu mu- kavelenameyi, Lozan'da 24 temmuz 1923 de imza olunan mukavele yerine ikame etmiye karar vermişler ve murahhas o- Jarak atideki zevatı tayin eylemişlerdir: (Murahhasların isimleri) Lozan'da Bu murahhaslar salâhiyetnamelerini ibraz ile usul ve kaidesine muvafık bu- larak âtideki hükümleri kararlaştırmış- lardır: MADDE 1 — Yüksek âkid taraflar boğazlarda de- nizden mürur ve seyrisefer serbestisi prensipini tanırlar ve tasdik ederler. Mezkür serbestinin kullanılması bun- dan böyle işbu mukavele hükümleriyle tanzim edilmiştir. MADDE 2 — Sulh zamanında ticaret gemileri aşa. ğıdaki üçüncü madde hükümleri kaydi ihtirazisi altında, hiç bir merasime tâbi olmaksızın, sancağı ve hamulesi ne o- lursa olsun, gece ve gündüz boğazlarda * mürur ve seyrisefer hususunda tam bir serbestiden istifade edeceklerdir. Bu gemiler boğazlardaki bir limanda dur- maksızın boğazlardan transit olarak geçtikleri takdirde işbu mukavelena. menin (1) numaralı lâhikasında istifa. 31 derpiş edilenlerden maada, hiç bir rtesim ve mükellefiyete türk makama. tınca tâbi tutulmıyacaklardır. Boğaz- lardan geçecek olan ticaret gemileri, bu resim ve mükellefiyetlerin istilası. nı kolaylaştırmak maksadiyle, üçüncü maddede yazılı mevki memurlarına, isimlerini, tâbiiyetlerini, tonajlarını, gidecekleri yeri ve geldikleri yeri bil. direceklerdir. Kılavuz almak ve romor- kaj ihtiyaridir. MADDE 3 — Adalar denizinden yahud Karadeniz. den boğazlara giren her gemi, beynel- milel sulh ahkâm çerçivesi içinde türk nizamatı tarafından kullanılan sıhhi kontrol için boğazlar methali yakinin. deki bir sıhiye istasyonunda duracak. tır. Bir sarih sıhiye patentesine malik veya işbu maddenin ikinci fıkraıı hü kümlerine tâbi olmadığını bir sıhiye beyannamesini haiz olan gemi- Jer mevzuu bahsolduğu takdirde bu kon- trol gece ve gündüz mümkün olan en büyük süratle yapılacak ve bu gemiler boğazlardan mürürları esnasında başka bir tevakkufa mecbur tutulmıyacaklar. dır. İçindc veba, kolera, sarıhumma, le. kelihumma vakaları veya çiçek hastalr- ği zuhur eden veya yedi günden az bir zaman evvel bu hastalıklar zuhur etmiş olan gemiler ve keza beş defa 24 saat. ten az bir zamandanberi bulaşık bir li- manı terketmiş olan gemiler bundan ev- velki fıkrada gösterilen srhiye istasyon- larında durarak türk makamatınca ta- yin edilecek sıhiye muhafızlarını ala. caklardır. Bu hususta hiç bir mükelle. fiyet ve resim alınmıyacak ve muhaf --- lar boğazlardan çıkarken bir sıhiye is.- tasyonuna bırakılacaklardır. MADDE 4 — Harb Türkiye muharib olmadığı takdirde ticaret gemileri, bay- zamanında, rak, hamule, ne olursa olsun, ikinci ve üçüncü maddelerde derpiş edilen şart. lar dahilinde boğazlardan mürur ve sey- risefain serbestisinden müstefid ola- caklardır. Kılavuz almak ve römorkaj ihtiyari. dir. MADDE 5 — Harb zamanında Türkiye muharib bu- lunduğu takdirde Türkiye ile harb halin- de bulunan bir memlekete ait olmıyan ticaret gemileri, hiç bir suretle düşma- na muavenette bulunmamak şartiyle, bo- gazlardan mürur ve seyrisefain serbes. tisinden istifade edeceklerdir. Bu ge- miler boğazlara gündüz girecekler ve geçiş türk makamları tarafından her defada gösterilecek yolda vuku bula. caktır. MADDE 6 — Türki;ıe kendisini pek yakın bir harb tehlikesinde addettiği takdirde i- kinci madde hükümleri her halde tatbi- ka devam olunacak ve şu kadar ki ge - miler boğazlara gündüz girecekler ve mürur türk makamları tarafından her seferde gösterilen yoldan icra edile- cektir. Bu halde kılavuz almak mecburi ve fakat ücretsiz olabilecektir. MADDE 7 — (Ticaret gemileri) tabiri işbu mu - kavelenamenin ikinci fasıl, harb gemi - leri faslında, derpiş edilmiyen bütün gemilere şamildir. MADDE 8 — İşbu mukavelename nazarında harb gemilerne ve onların vasıflarına ve ke- zalık tonilatolarının hesabına şamil olan tarife işpu mukavelenamenin ikinci la- hikasında zikredilen tarifelerdir. MADDE 9 — Mayi veya gayri mayi nakli için bilhassa ınşa olunmuş harb mahrukatın donanmasına aid muavin gemiler 13 ün- cü maddedeki evvelden ihbar kaydına tâbi tutulmıyacaklar ve boğazları yal - nız geçmek şartiyle 14 ve 18 inci mad- delerde mezkür tonilato tahdidi hesa - bına dahil olmıyacaklardır. Bununla beraber diğer mürur şart- ları hakkında harb gemilerine teşbih e- dileceklerdir. Evelki fıkrada mezkür mu avin gemiler ancak sabih hedefe karşı top olarak azami 105 milimetre kalibre- sinde iki toptan fazla ve havai hedefe karşı azami 65 milimetre kalibresinde i. ki cihazdan fazla silaha malik olmamak şartile istisnadan istifade edebilecek- lerdir, MADDE 10 — Sulh zamanında hafif satıh gemileri, küçük hücum gemileri ve muavin ge- miler Karadeniz sahildarı devletlere ait bulunsun veya bulunmasın, bayrakları ne olursa olsun boğazlardan her hangi bir resim veya mükellefiyete tâbi ol « maksızın serbest mürur hakkından isti- fade edecklerdir. Şu şartla ki bunlar gündüz ve aşağıdaki 13 üncü ve onu mü- teakip maddelerde zikredilen şerait da- hilinde gireceklerdir . Yukardaki fıkrada zikredilen sınıf- lara dahil olanlardan mada diğer harb gemileri ancak (bir rakam okunamamış- tır) ve 12 inci maddelerde zikredilen hususi şartlar dahilinde mürur hakkına malik olacaklardır. MADDE li — Karadeniz sahildarı devleleri, 14 ün- cü maddenin birinci fıkrasında zikredi- len tonilato mikdarından fazla bir toni- latoda olam saffrharb gemilerini, bu ge- miler boğazları birer birer ve azami iki torpido refakatinde olarak geçmek şar. tiyle, boğazlardan geçirmek salâhiyeti- ni haizdirler, MADDE 12 — Karadeniz sahildarı devletler, işbu deniz haricinde inşa edilmiş veya satın alınmış denizaltı gemilerini, tezgâha vaz veya satış hususu vaktızamaniyle Türkiyeye ihoar edildiği takdirde üssü bahrilerine iltihak etmek üzere boğaz - lardan geçirmek hakkına malik olacak - lardır. Mezkür devletlere ait denizaltı ge- mileri ,bu hususta Türkiyeye vakti za- maniyle izahat verilmek şartile bu de- niz haricinde kâin tezgâhlarda tamir e- dilmek üzere boğazlardan geçebilecek- lerdir. . Her iki halde denizaltı gemileri gündüz ve suyun sathında ve Boğazları tek başına geçeceklerdir. MADDE 13 — Harb gemilerinin boğazlardan geçi- şi için Türkiye hükümetine diplomasi tarikiyle evelden haber verilecektir. Evelden habersvyerme keyfiyetinin normal müddeti Fakat bu müddetin Karadenize gayri- sahildar devletler için 15 güne iblağ e- dilmesi arzuya şayandır. Evelden ihbar muamelesinde, gemi- lerin gidecekleri yer, isim, tip ve adedi ve gidiş için geçiş tarihi ve avdet edilecekse dönüş tarihi bildirilecektir. Her tarih değiştirmek keyfiyeti üç gün evvel yapılacak yeni bir ihbara tâ- bi olacaktır. Gidiş müruru için boğazlara dühul keyfiyeti ilk evvelden ihbar muamelesin- de bildirilen tarihten itibaren beş gün- lük bir mühlet zarfında vuku bulacak- tır. Bu mühletix hitamından- sonra ilk evvelden ihbar keyfiyetinn tâbi olduğu şerait dahilinde yeni bir ihbarda bulunu- lacaktır. Mürur esnasında bahri kuvvet ku- mandanı, tavakkufa hacet kalmaksızn, Çanakkale veya Boğaziçi methalindeki bir işaret istasyonuna kemri altındaki kuvvetin tam teşekkülünü bildirecektir sekiz gün olacaktır. MADDE 14 — Boğazlarda transit halinde buluna- bilecek bütün ecnebi bahriye kuvvetleri- nin azami tonilâto yekünu 15 bin tonu geçmiyecektir, şu kadar ki işbu muka- velenamenin on birinci maddesinde zik- redilen hal bundan müstesnadır. Bununla beraber evvelki fıkrada zik- redilen kuvvetler dokuz gemiden fazla olmıyacaklardır. Karadenize sahildar olan veya olmı- yan devletlere ait olup 17 inci madde hükümlerine tevfikan boğazlardaki bir limanı ziyarete giden gemiler bu toni- lato mikdarına dahil olmıyacaklardır. Kezalik geçerken bir sakatlığa uğ- rıyan harb gemileri bu tonilâtoya dahil olmıyacaklardır. Bu gemiler tamirat esnasında Tür- kiye tarafnıdan ittihaz edilen hususi emniyet hükümlerine tâbi olacaklardır. MADDE 15 — Boğazlarda transit halinde bulunan harb gemileri hamil olabilecekleri hava sefinelerini hiç bir halde istimal edemi- yeceklerdir. MADDE 16 — Boğazlarda transit halinde bulunan harb gemileri sakatlık veya deniz arıza- sı halleri hariç olmak üzere geçişleri i- çin kendilerine lüzumlu olan vakıttan fazla boğazlarda tavakkuf — etmiyecek- lerdir. MADDE 17 — Yukardaki maddeler hükümleri ,to- nilatosu veya teşekkülü ne olursa ol- sun bir deniz kuvvetinin türk hüküme- tinin daveti üzerine mahdut bir zaman için nezaket ziyaretinde bulunmak ü- zere Boğazlardaki bir limana gitmesine hiç bir suretle mani olmıyacaktır. Bu kuvvet dühul için takip ettiği aynı yoldan Boğazları terkedecektir, şu kadar ki 10, 14 ve 18 inci maddeler hükümlerine tevfikan Boğazları tran- sit olarak geçmek için lâzım gelen şe- raiti haiz ise bu hükümden müstesna- dır. MADDE 18 — Karadeniz sahildarr olmıyan devlet- lerin sulh zamanında bu denizde malik olabilecekleri tonilato. yekünu.atideki | şekilde tahdit edilmiştir: a — Aşağıdaki b fıkrasında zikredilen hal müstesna olmak üzere mezkür devletlerin tonilato yekünu 30.000 tonu geçmiyecektir. « b — Herhangi bir zaman Karadenizde- ki en kuvvetli donanmanın tonila- tosu, işbu mukavelenin imzası ta- rihinde bu denizde bulunan en kuv- vetli donanmanın tonilatosunu lâ- akal 10.000 ton geçtiği takdirde, a fıkrasında zikredilen 30.000 tonila- to yekünu o derece ve nihayet aza- mi 45.000 ton oluncaya kadar tez- yit edilecektir. Bu maksatla her sa- hildar devlet işbu mukavelename- nin 4 numaralı lâhikası mucibince türk hükümetine her sene 1 kânu- nusani ve 1 temmuzda Karadeniz- deki donanmasının tonilato yekânu- nu bildirecek ve türk hükümeti de bu malümatı diğer âkidlere ve Mil- letler cemiyeti umumf kâtibine ib- lağ edecektir. | © — Sahildar olmıyan herhangi bir dev- letin Karadenizde bulundurabile- ceği tonilato mikdarı, yukardaki a ve b fıkralarında zikredilen tonila- to yekünunun üçte ikisini geçmi- yecektir. d — Bununla beraber Karadeniz sahil- darı olmıyan bir veya müteaddit devlet insani bir maksatla bu deni- ze bahri kuvvetler göndermek iste- dikleri takdirde mecmuu hiç bir veçhile 8.000 tonu geçmiyecek olan bu kuvvetler, işbu mukavelename- nin on üçüncü maddesinde zikredi- len evelden ihbar usulüne tâbi tu- tulmaksızın aşağıdaki şerait daire- sinde türk hükümetinden müsaade almak suretiyle Karadenize girebi- leceklerdir: Yukardaki a ve b fıkralarında zik- redilen tonilato yekünu dolmadıysa ve gönderilmesi istenilen kuvvetlerle bu yekün aşmıyor ise Türkiye hükümeti kendisine arzedilen talebi aldıktan son- Ta en kısa bir zamanda bu müsaadeyi bahşedecektir. Şayet mezkür tonilato yeküinu esasen doldurulmuş ise ve yahut gönderilmesi istenilen kuvvetlerle bu yekfin aşıyorsa Türkiye hükümeti müsaade talebinden diğer Karadeniz sahildar devletlerini derhal haberdar edecektir ve bu devlet- ler haberdar edildiklerinden 24 saat sonra buna itiraz etmezlerse Türkiye hükümeti alâkadar devletleri, nihayet 48 saat gibi kâfi bir mühlet zarfında a- lâkadar devletlerin taleplerine vermeğe karar verdiği neticeden haberdar ede- cektir. Sahildar olmıyan devletlerin bahri kuvvetlerinin Karadenize bundan sonra vaki olacak her dühulü, yukardaki a ve b fıkralarında zikredilen - tonilato yekünunun müsait olduğu derecede ya- pılabilecektir. e — Karadenizde mevcudiyetlerinin maksadı ne olursa olsun sahildar olmıyan devletlerin harp gemileri Karadenizde 21 günden fazla kal- mıyacaklardır. MADDE 19 — Harb halinde ıIg I Türkiye muharib ol - ma inci maddelerde münderiç aynı şartlar dairesinde boğazlarda tam bir mürur ve seyrisefain serbestisinden istifade ede- ceklerdir. Bununla breaber bütün muharıp devletlerin harb sefinelerinin boğazlar- dan geçmeleri memnudur. Şu kadar ki işbu mukavelenamenin 25 inci maddesi tatbikatına dahil olan haller ve kezalik cemieyti akvam paktı kadrosu dahilin- de aktedilip işbu paktın 18 inci maddesi hükümlerine tevfikan tescil ve neşredi- len ve Türkiyeyi de teahhüt altına ko - yan bir mütekabil müzaheret muahede- si mucibince taarruza uğrıyan bir dev- lete yapılan müzaharet halleri bundan müstesnadır. Yukardaki fıkrada ittihaz edilen mü- rur memnuyetine rağmen, 10 ilâ 18 in - ci maddelerdeki tahdidat tatbik edilmi- yecektir. Karadeniz sahildarr olan veya olmı- yan muharip devletlerin harb gemileri merbut oldukları limanlardan ayrı bu - Tefrika No. 1 bilmiştir. Küçükleri ve büyükleri, sağlamları ve yan insanın tetkikine girişilmiştir. Orada madde, —D tün vakitlerini hasretmektedirler. Velhasıl orada BİLİNMİYEN İNSAN Yazan: Dr. ALEXİS CARREL Türkçeye çeviren: NASUHİ BAYDAR MÜELLİFİN İLK SÖZLERİ Bu kitabı yazmış olan bir filozof değil, sadece ilim adamıdır. Hayatının büyük bir kısmını canlı mahlükları tetkik için laboratuvarlarda, bir kısmı- nı da, geniş âlemde, insanları seyredip anlamağa uğraşmakla geçirmektedir. İlmi müşahede sahası- /— nın dışında kalan şeyleri tanımak iddiası onda yok- tur. Bu kitabta, malfimla mümkünü açıkça biribirin- den ayırd etmeğe ve meçhul ile bilinmezin mevcu- diyetini tesbite çabalamıştır. Ferdi, bütün zaman- ların ve bütün mekânların müşahede ve tecrübele- rinin mecmuu olarak telakki etmiştir. Fakat tarif ettiğini bizzat görmüştür. Yahut bunu, beraberce çalıştığı adamlardan doğrudan doğruya öğrenmiş- tir. Hayatın hâdiselerini şaşırtıcı mürekkeblikle- riyle, kendi tarafından gayret ve liyakat gösteril- meksizin, tetkik etmek imkânlarını veren şartlar içinde bulunmak taliine mazhar olmuştur. Beşeri faaliyetin hemen bütün şekillerini müşahede ede- hastaları, âlimleri ve cahilleri, zayıf akıllıları, de- lileri, kurnazları, canileri tanımıştır. Köylüler, pro- leterler, memurlar, iş adamları, dükkâncılar, poli- tikacılar, askerler, profesörler, mekteb muallimle- ri, papaslar, aristokratlar, burjuvalarla düşüp kalk- mıştır. Tesadüf onu filozofların, sanatkârların, şa- ir ve âlimlerin yolları üzerinde bulundurmuştur. Bazen de jenilerin, kahramanların ve velilerin. Ay- nı zamanda, beynin baş döndürücü genişliği içinde, nesiçlerin dibinde, bütün uzvi ve dimaği hâdiselerin özü olan gizli mekanizmaların hareket edişlerini görmüştür. Modern yaşayışın şekilleridir ki ona bu azamet- li manzara karşısında bulunmak imkânını vermiş- tir. Onlar sayesindedir ki, her biri ,bir âlimin bü- tün ömrünü tüketen türlü sahaları dikkat ve mü- şahedesi altında bulundurabilmiştir. O, aynı za- manda, eski ve yeni dünyada yaşamaktadır. Hayat- tının büyük kısmını Rokfeller Institüte for Medi- cal Research'de geçirmektedir; çünkü kendisi, *Si- mon Flexner tarafından bu enstitüde bir araya top- lanmış olan adamlardan biridir. Orada o, Jacgues Loeb, Meltzer ve Noguchi gibi ve diğer büyük âlimlerin, eşsiz mütehassısların elleri içinde hayat hâdiselerini seyretmek fırsatını bulmuştur. Flex- ner'in dehası sayesinde, bu laboratuvarlarda, şimdi- ye kadar erişilememiş olduğu bir genişlikte, yaşa- teşekkülünün ve yaşayan insanı tahakkuk ettirmeye doğru gelişmesinin bütün derecelerinde tetkik o- lunmaktadır. Mayilerin ve vücud höcrelerinin ter- kibinde bulunan en küçük uzviyetlerin, mimarisi X şuar tarafından gözlerimiz önüne konulan zer- relerin yapısı ve maddi teşekkülün daha yüksek bir seviyesinde, ilkel cevherin (substances prot&igue) kocaman zerrelerinin ve durmaksızın bunları biri- birinden ayırıp inşa eden ' mayaların teşekkülü tet- kik olunmaktadır. Aynı zamanda, uzvi mayilere terkiblerini değişmez halde muhafaza ve höcrele- rin yaşamasına lüzumlu iç muhiti teşkil etmek im- kânını vermekte olan fiziko - şimik muvazeneler, yani kısaca, fiziyolojik hâdiselerin şimik manzara- ları da gözden geçirilmektedir. Orada, höcreler, bunların cemiyet halindeki teşkilatları ve iç muhit ile olan mü betlerinin k: ları; uzuvlarla kan ve safra gibi akıcı maddelerle meydana getirdikleri topluluk ve onun kosmik muhitle olan münasebetle- ri; şimik cevherlerin vücud ve şuur üzerindeki tesir- lerine de bakılmaktadır. Diğer bir takım âlimler orada, vücudumuzda bulunuşları iltihablı hastalık- lara sebeb olan bakteriler ve mikroblar nevinden küçücük mahlükların; bunlara karşı durmak için nesiclerle yukarda bahsettiğimiz mayilerin kullan- dıkları mucizeli vasıtaların; kanser ve kalb hasta- lıkları gibi, tereddi ettiren marazların tahliline bü- derin olan ferdiyet meseleleri ile onun şimik esas- larına yaklaşılmaktadır. Maddeyi teşkilâtçe gayretinde müşahede et- mek, yaşayan mahlükların hassalarını, vücudumu- zun ve şuurumuzun mürekkebliğini görüp anlamak için, bu kitabı yazana, bu araştırmalarda ihtısas sa- hibi olmuş âlimleri dinlemek ve onların tecrübele- rine bakmak yetmiştir. Müellif, aynı zamanda, fizi- yolojiden metafiziğe kadar çeşidli mevzulara ta- karrüb etmek imkânını da elde etmiştir. Çünkü, zamanı çoğaltan usuller, ilk defa olarak, fennin em- rine verilmiştir. Denilebilir ki Welch'in ince ilha- mı ile Frederick T. Gates'in ameli idealizmi, Flex- ner'in zihninden yeni bir biyoloji telakkisi ve araş- tırma usulleri çıkarmıştır. Flexner, safi ilim zihni- yetine, çalışanların vaktini tasarruf etmek, ihtiyar? elbirliklerini kolaylaştırmak v& tecrübi teknikleri ıslah etmek imkânlarını veren teşkilatlandırma u- sullerinin yardımını temin etmiştir. Bu icadlar sa- yesindedir ki hakimiyetimiz altına alınması, başka bir devirde, birçok insanların ömürlerini sarfetme- lerini istilzam edebilecek olan mevzular hakkında, şayet zahmete katlanırsak, her birimizin sayısız bilgiler elde etmemiz kabildir. İnsan hakkında bugün malik olduğumuz mu'ta: lar sayısının çokluğu bunları kullanabilmemiz icin birer engeldir. Bilgimiz, kullanrlabilir hale gele-

Bu sayıdan diğer sayfalar: