SAYFA 4 yaşıyan büyük insanlık hulyasını Mil- letler Cemiyeti gerçekleştirebilecek mi? Klarens K. Streit Cenevre'den Nev yörk Taymis gazetesinin haftalık sayı- Sına yazıp gönderdiği bir makale, o ga- zetede “Cenevre salonlarında — dolaşan bortlaklar” başlığı altında çıkmıştır. Bu makalede deniliyor ki. Son yedi yıl içerisinde milliyetper- verlikten, silahlanmaktan, vergilerden, dünya nizamsızlığından, harb yüzün. 'den ortaya çıkan yoksulluklardan baş- ka bir şey de eski mikyasları geride br- rakırcasına yürümekte, ilerlemektedir ki bu da makinadır. Havada, denizde, muhabere ve muvasalada beşeriyet ma- kina rekabeti yapıyor. Ve buhran, bir- gok şeyleri geri bırakabildiği halde bü- 'tün bu seneler içinde makina eskisin. 'den çok ilerlemiştir. Burada gelişmekte olan bir şey da- Ha vardır ki o da bütün dünya - sulhu. mun, cihan huzurunun ihtiyacını duy- uğu enternasyonal politika mekaniz- Ması, yani Milletlet Cemiyetidir. ı . Bu cemiyetin milletlerin bu yoldaki hakiki ihtiyaçlarını karşılayıp karşıla- yamadığı, bu cemiyetin gerçekten geli Sip gelişmediği hakkında herkes ne dü- Sünürse düşünsün ve hakikat ne olursa olsun, muhakkak olan bir şey varsa ce- miyetin sarayı genişlemiş ve büyümüş- tür. Bu binanın köşe taşı 7 eylül 1929 tarihinde konulurken Japonya ile Al- manya buradan çıkıyor, milletler ara- #sında askeri, ekonomik ve para - bakı mmından silahsızlanma ümidleri alçalı yordu. © zaman Cenevre'de bu büyük du- varlar ve bomboş odalarla eğlenmek bir moda haline gelmişti. Birçokları bu bi- 'nanın tamamlanamıyacağını ve onun kalacak harabesinin fazla idealisı dav- fanmanım bir sembolü olarak tarihe tikal edeceğini söyliyorlar. bir takım- darı da tamamlansa bile bu binanın has- tahane haline getirilerek Milletler Ce Miyeti yüzlnden çıkacak bir harbta ya- ralananlara burada bakılacağını kestiri- yorlardı Bunlarâ rağmen bina tamamlanmış ve burası buhran yılları içinde yapıl- mmış yapıların en büyük halinde bir â- bide gibi yükselmiştir. Her ne kadar bugün yalnız binanın sekreterlik kısmı, ki mimari - bakımın. dan hiç de enteresan değildir, tamam- Janmış ve işgal olunmuş ise de öteki kısımlar da seyyahları celbetmek husu- sunda pek faydalıdır. Bu binanın temelinin atıldı Gan sonra Cenevre'de olup- bitenleri, mermer Jirekleri, salonlarda telaşir te- daşlı gelip gidenleri görer. orada bir takım hortlakların dolaştığı vehim ve hayalinden de kendini alamı- yor. bir kimse, Teyl 1 1929: sevimli bir gün, fev- kalâde gölü ve dağlardan yapılmış süs- leriyle Cenevre göz alıyor. Bütün dün- yanın mümessilleri bir parkın orta ye- Tinde bulunan mikâb şeklinde büyük bir taşın etrafına toplanmışlar. Bütün dünya; yalnız Vudrov Vilson'un resmi mümessilleri yok. Yalnız Vilson'dan #onra Milletler Cemiyetine mevcudiyet vermek ve paktını bir varlık haline getirmek için en çok çalışmış olan Lord Robert Sesil oradadır. Bir çekiç iniyor, söylenmesi lâzım g len sözler söyleniyor. Herkesteki ümid, o parlak gün kadar parlıyor. Birleşik Amerikada New bahsolunuyor ve liderler mukadder; a'dan “Bizim mız kendi eherimiz- dedir, öteki bağlı değildir” diyorlar. Cenevre'den milletlere Briyan Henderson, Stresman dik- kati çeken merkezlerdir. Halk ara- sında bir Avrüpa - fede- rasyonu Tâkırdısı geçi- yor. Taşın konul- kendilerine masınlar bir - kaç gün son- ta Briyan verdiği yafette “armudla peynir arasında” konuşuyor. Acaba bu büyük binanın temelini atanlar, ve atılırken orada / bulunanlar bir ay sonra New era'nın Wall strect paramparça olalağını ve dünyanın en müthiş buhranının — başgöstereceğini kestirebilirler miydi? Fakat insanlar nasıl bilebilirlerdi ki Stresman birkaç hafta sonra ölecek, Briyan birleşik Av- rupa hulyalarını içinde bir iki sene sakladıktan sonra mezara götürecek, Henderson silahsızlanma mücadelesin- de harab olacaktı? Gene hiç kimse tahmin edemezdi ki Japonya Mançuriyi pervasırca ele ge Ççirecek. Hitler Almanyanın en kuvvet. Ti adamr olup memleketini Cenevreden çekecek, bütün kuvvetini askerleşmeğe ve silahlanmağa verecek, altın ve d-'ar kıymeti yarıyarıya düşecek, - tarifeler ve gümrük sedleri cihan ticaretini üç- te iki nisbetinde azaltacak, yonlarla çoğalacak, büdce açıkları ge- lecek nesillerin mi'yarlarca borç yükliyecekti. Bir insan bilebilir miydi bir kurbanla saldırgan arasın a bitaraf Amerika, tavur aalcak ve Musolini Kellog paktı- ı yırttığı zaman ellerini oğuşturacak. tır. Milletler Cemiyeti de dekuz ay önce saldırganı sayarak kendisine zec- Ti tedbirler koyduğu bir saldırganla dokuz ay sonra müzakerelere girişip koyduğu bütün tedbirleri - kaldıracak - Bu kadar kısa bir zamanda Milletler Cemiyetinin prestiji en yüksek nokta- dan en aşağı noktaya inecektir. 1929 yılında en bedbin bir dünyanın bu kadar fırtınalar ile allak bullak olacağını tahmin edemezdi. Milletler sarayı, ümidleri tamam a- damlar tarafından başlatıldı. fırtmayı yenmeği uman adamlar tarafından de-/ adam, vam ettirildi; bugün fırtına devam et- mekte ve bina (inadcı bir ümid âbide- Si gibi ortada durmaktadır. Bü . yeni binada 'mal toplantı, Almanyanın ilk enternasyo- Lokarno'yu ihlal etmesi üzerine İngiltere, Fransa, Belcika, İtalya arasında yapılmıştı. Bundan pek az sonra Lokarno dev- letlerinden birisi olan İtalyanın Mi ULUS söndürecek mi letler Cemiyeti azasından birisi üzerine saldırması dolayısiyle Fransa, İngilte- renin dahil olduğu on üçler komitesi burada bir toplantı yaptı. Bu toplantı yapılırken merdiven binde, halılarla döşenmiş salonda dip- lomatlar ve gazeteciler sömürgeler re- vizyonu, harb, Avrupa revizyonu, harb, paktı harb mevzuları üzerinde letler Cemiyeti revizyonu, münakaşalar yapıyor ve şakalaşıyorlardı. Milletler iki direği - Fransa ile İngiltere biribirlerinden ayrılacak- de cemiyet- 'ten çekilmek tehdidinde bulunacaklar Cemiyeti ile sulh lar mıydı? Bunlardan il mıydı? Milletler Cemiyeti yeni sarayı- 'na yapacağı İşleri büsbütün berbad et- mek için mi girmişti? Harb, harb, harb. Saray eskisinden daha ağır bir surette iler or, fakat dünya - politikasının yaptığı helezonlar gittikçe hızını artı- rıyordu. Yalnız orta yerde Briyan'ın, Hen- derson'un hortlakları kalıyor. Onların 1914 den önceki kemale erişmiş olan nesilleri her gün biraz daha silinmektedir. Harbta - delikanlr nesil, bugün iktidarı eline alıyor ve bu yeni iktidar nesli Milletler Cemiyeti Sarayı ile birlikte yükseliyor...” ortadan olan Muharrir burada — İngiltere'nin ve Fransa'nın daha genç diplomatlariyle Milletler Cemiyetinin yeni elemanları- ı tasvir ettikten sonra yazısını şöyle tamamlıyor: Heybetli yeni saray Milletler Cemi- yetini kurtaramıyacaktır. Bu saray, za- ten korkular içinde açılmıştı. Onu ne- '0r? Dünyanın kötüden betere doğru gi- diyor. Dünyanın manzarasının bucün- kü kadar kötü bir çehre almamış oldu- dürümü — sadece Bunu saklamağa lüzum yoktur. Konsey salonu eylülden evel hazır olmıyacak. O zamana kadar ne gibi hâ- der çıkacağını tahmin etmek ister- seniz, geçen dört beş ayın hâdiselerini İşte sana biz zey tin dalı. Bununla uğ- raş. Sulh güvercini — Her- kesi eğlendirmek ama dal fazla kalın değil miz. Ortada: Dünyayı meşgul eden mesele: yim?, müştür. Milletler ce- miyeti sıl görmüştü?. Reis Vilson — dikkatle gözden geçiriniz. Asamble sa- Jonunda önümüzdeki yıldan önce top- Jantı kabil değildir. O zamana kadar 'neler olacak? Saray, Milletler Cemiyetini kurtar- mıyacak, fakat cemiyetin müdafaa eti ği maksadı kurtarmağa yardım edecek- Orası yıllardanberi büyük - bir hul- yayı kurmuş. olanların - hortlaklarına yeryüzünde biricik toplantı yeri ola- caktır. Orada “ne şehir, ne memleket, ne vatan” diyen bir “cihan devleti” tasar. Jıyan ve insanlara “cihan vatandaşları” adını veren ilk yunan Siniğ'inin ruhu yaşıyor. İlk Sinik'in alay ettiği şey milliyetti. Ve o şöyle demişti. birlikte Attika topraklarına bağlıyım diye öğüne- Antisten, Diyojen gibi kah'ın ruhu da buradadır. Bugün Musolini bile kendi halkına kendi sapanlarından hisse vermeğe gittiği- ni söyliyerek yaptığı hareketin meşruiyetini müda- faa lüzumunu duymaktadır. Bu hulya, beşerde © kadar derinlere kadar kök salmıştır ki, her insan az çok ondan dem vurmadan edemez Bütün ihtilaller gerçekten, bundan büyük bir rüya ve hulya tasav- Yeni bir dünya harbı Milletler Cemiye tini — Sağda: Briyan M illetler Cemiyetinde — nutuk söylerken 0 TEMMUZ 1936 CUMA “Ne için böcekler ve - solucanlarla siniklerle yahudi Mi- Bunların idealleri asır üzerinde yaşamış, ve za- man gelmiştir ki riyakâr dudaklara girip bükül- askerlerini habeş bu rüya körüklemiştir ve vuru da mümkün de- ğildir. Bu hulya / sürüp gidecek. Asıl mese- de Milletler — Cer yetinin sürüp sür- miyeceğidir, Millet- der Cemiyeti bu rü- yayı — gerçekleştir. mek küdret ve tesi- rini — göstermekten uzaktır. İhtimal ki bu rüyayr yıkacak, onunla birlikte bi de devirecektir. Fa- kat bunun — mutla- ka böyle olması da düzem gelmez. Buymetfte” bize Bağlıdır. Biz, daha tesirli bir vasrta icadğ tiyacı ne kadar şiddetli duyarsak o nis- bette bu icadr yapmamız kolay ve ya kınlaşır. Fakat bu hususta aciz göste- zecek olursak tehlikeye de o derecede yaklaşırız. Bugün insanlar, Sinik'lerin dünya- Sından çok daha geniş bir saha üzeri de kanunlarını kurmuşlardır. İnsanlar, bu seyyarenin fırdolayı etrafında da bu kanunu kurabilirler. Onu bir gün içinde kurabilirler. Yalnız mesele, bunun bizi nesli- mizin yapıp yapamıyacağıdır: neslimiz, bu işi ileriye doğru mu götürecek, yok- #a geçmiş devirlerin karanlık - bağrına doğru geri mi itecektir? Montrö konferansında (Başr 1. inci sayfada) gemilerinin boğazlardan geçişini men eyliyecek bir tarzda tefsir edilmesini istemektedir. İngiliz murahhas hepeti, kanferansın akşam toplantısında, sovyet teklifine muhalefet etmiştir. B. Titü- lesko ise, İngiltereyi, Cenevrede mınta- kavi paktlara, Montröde ise savaşlara müzaharet ettiğinden dolayı tahtie eyle- miştir. İk okunma ve tetkiki bitti Montrö, 9 (A.A.) — Konferans ak- şam toplantısında ingiliz projesinin ilk kıraatini ve tetkikini bitirmişti Aşağıdaki görüş farkları kalmıştır Karadenizde alman cep kruvazörle- Ti sisteminde gemiler görmemek için sovyetlerin Karadanize yalnız hafif ge- miler girmesine müsaade edilmesi hak- kındaki endişesi, Sovyet filosunun tonaj ve adedi tah- didi olmaksızın Karadenizden çıkması. Karşılıklı yardım halleri ve mın' kavi anlaşmaların tatbiki hariç olmak üzere, harb zamanında ka- radenizin yabancı gemilere radikal su- rette kapatılması. ihtimallcı Boğazlar konferansındaki anlaş- mazlık ve Atina basını Atina, 9. ÇA, A.) — Montröden ve Türkiyeden gelen telgraflar bütün A. tina matbuatında derin alâka ile karşı- Tandı. Gazetelerin çoğu başgösteren anlaş. mazlığın #i ümidini göstererek Türkiye hakkın. da dostça ifadeler kullanmaktadırlar. Londra, 9 (A. A.) — Gazeteler, Mon. trö konferansında ingiliz ve sovyet de- degasyonları arasında baş gösteren fil anlaşmazlıklarından bahsetmektedirler. ir uzlaşma ile neticelenece. Nafia Fen Mektebi Mezunları Birliği Başkanlığından : Esas nizamnamemizin 28 inci maddesi mucibince yıllık kurul tayımız 12 Temmuz 936 pazar günü saat 15 te Ankara Şarbaylığı salonunda yapılacağından üyelerimizin bizzat veya mümessil tayin €derek iştirak etmeleri ilân olunur.