5 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zenaat bahisleri Milli şekercilik zenaatimize dair İstanbulda Halkevi tarafından çıka- Yılan “Halk bilgisi rehberi” nde İstan- bul şekercilik tarihi hakkında bir tet- kik yazısı gördüm. Bu yazı bana, . tık- lım tıklım kavanuzlarla dolu camekân- ları, bu kavanuzlar içindeki renk renk, türlü şekildeki taze şekerleri ve şeker- lemeleri ve bunlar karşısında geçirdi- ğim unutulmaz zamanları hatırlattı. Hangi çocuk şeker sevmez ve han- gimiz o, İstanbulun her semtinde yerli birer zenaat âbidecikleri şeklinde bu sev- giye cevab veren şekerci dükkânlarını hatırlamaz ? Sakızlı, fındıklı, şam fıstıklı lâtilo- kumlarla gene bunların pembe renkli ve gül kokulularını, kaymaklı, badem- li sucukları nasıl unuturuz? Koku ve lezzetine göre hususi şekil- Jeri bulunan tarçınlı, kahveli, güllü, fındıklı, limonlu, rendelenmiş porta- kallı, menekşeli.. cam gibi parlıyan tap- taze akideleri kim unutur? Şimdi, gö- Zzünüzün önünde geçid resmi yapan bu akidelerin eski çeyrek büyüklüğünde ve üzeri şekercinin mühürleriyle mü- hürlenmiş olanlarını da tabif, hatırlar- sınız. Hele, yüksek şekerci dükkânlarının bugün bile yüksek nevi olabilmek kıy- Metini muhafaza eden ve Hindistance- vizi ile fındık, şamfıstığı ve cevizden yapılmış enfes keşkülü fukara ne iştiha çekici şeydir. Eskiden bu keşkülün ya- nında yer alan armud, portakal kabuğu, yeşil incir, kaysı şekerlemeleriyle ağız- da dağılan yuvarlak ve üstüvani ve ya- hut baklava biçimi kesilmiş badem ez- meleri, sonra, badem şekerleri insanda takat mı bırakır? Alaturka şekerciliğimizin çeşidi bol- du. Bu zenaat çocukların pek sevdiği leblebi, fitil portakal, kişniş şekerleriy- Je lohusa şerbeti yapmak için baklava biçimi kesilmiş, karanfilli kırmızı şer- bet şekeri, hastalar için nöbet şekeri, sakız gibi çiğnenen iki kavrulmuş, kü- çücük kesilmiş bembeyaz nane şekeri e nevilerini de yapardı ve bugün de yap- mağa çalışıyor. Akide çeşidleri ile beraber satılan beyaz bergamotlarla sakızlı bergamot- lar ve bu beyaz bergamotların bayatı gibi duran, gene bu şekilde ,yahut hal- ka şeklinde kırmızılı beyazlı peynir şe- kerleri de hâlâ vardır. Mahalle mekteblerinde kalfalar ta- rafından satılan, kırmızı beyaz renkler- le alacalanmış, değnek gibi uzun şeker nevi o mekteblerle beraber tarihe karış- tr. Fakat, gene bu şekilde, fakat içi kof gibi duran kırmızı, sarı, pembe renkli kamış ve elma şekerleriyle horoz ve çı- kırdak şekilli şekerler halk seyir yer- lerinde tek tük kalan seyyar sekerciler tarafından satılmaktadır. akdek Türk şekercilik zenaatı tatlıya dair diğer bazı müstahzaratı da kendi ihtı- sası arasına koymuştu. Pek bol çeşidli nefis reçeller, şuruplar, macunlar, mü- rabbalar onun bu müstahzaratı arasın- da idi, Eski bir halk seyir yerinde, bir ma- cuncunun tablasındaki macun çeşidini, çocukken bir gün on dört olarak iştiha ile saydığımı hatırlarım. Ben yaşta o- lanlar ve daha eskilerde, macunun bir değnek ucuna bulanarak değneğine ka- dar yalanmak ve emilmek — suretiyle yendiğini tabif unutmamışdırlar, Yokk Bana bu tatlr bahsi hatırlatıp tatlı tatlr yazdırmaya sebeb “Halk bilgisi rehberi” ndeki bir yazr olmuştur, de- miştim Hikmet Turhan Dağlr, adında bir müdakkik arkadaş, İstanbulda ihti- yar bir şekerci ile konuşmuş ve zena- atının tarihini bilen bu ihtiyardan pek çok şeyler öğrenerek bize de bu rehber- le bildirmiştir. Şekercilik bizde birkaç asırdanberi Pek çok erbab yetiştirmiş köklü bir ze- Naattır. İhtiyar zenaatkâr, bu zenaatı- mızın İstanbulda yetmiş yıl önceye ka- dar dayanan tarihini pekâlâ hatırlat- Maktadır. Anlattığına göre İstanbula geldiği 1870 tarihinde İstanbuldaki şe- kerci dükkânlarının mevcudu yetmişti. Şekercilerin en ziyade tekâsüf ettiği bir semt Bahçekapı idi ve burası baş- tanbaşa şekercilerle dolu bulunuyor- du, Şekercilerin Asmaaltında odaları ve bir de kâhyaları vardı. Her şekerci buraya senede bir lira avait verirdi. Destur almadan kimse dükkân açamaz- dı.Bu destur almanın ziyafetli merasi- mi vardı, İstanbul şekercilerinin çoğu Çankırılı idi. Balkan harbına kadar şe- kercilik İstanbulda ve hayli kâr geti- ren bir zenaattı. Yirmi, otuz kalfa ça- lıştıran şekerciler pek çoktu. Fakat Avrupa şeker ve çikolatacılığı yörli şe- kerciliğin taliini değiştirdi. Buna rağmen, bugün İstanbulda hem alafranga ve hem alaturka şekercilik yapan dükkânların yekünu beş yüzü bulmaktadır. şakik Şekerlerimiz, şekerlemelerimiz ve bilhassa lokumlarımız iptidat olmakla beraber hilesiz ve nefistirler ve işitti- ğimize göre, yabancıları alâkadar et- mektedirler. Acaba bu işi de teşkilatlandırarak bunları bir ihracat malı haline koya- mazmıyız ? S.İSKİT — Dünkü hava Dün, gölgede saat 14 rasadında en çok sıcaklık 31 idi. Eveli gün 30.6 ol- duğuna göre dün, mevsimin en sıcak günü olarak geçmiştir. İNGİLTERE Salsburi taş ocaklarında tayyare sığınakları yapıyor. Londra, 4 (A.A.) — Hava bakanlığı nin Salsburi taşocakları civarında cesim mağralar satın alımış olduğu haber ve- rilmektedir. Normanların işgali devrin- den kalma olan bu mağaraların satın a- lınması keyfiyeti şimdiye kadar gizli tutulmuş idi, Bu mağaralar, Salsburi ovasında çok uzaklara kadar uzanmakta olup bir çok tayyarelerin sığınabileceği kadar ge - niştir. Methal tünellerinin genişletil - mesinden başka yapılacak bir iş yoktur. Bulgar kabinesi istifa etti Yeni kabineyi gene B. Köseivanof kurdu Sofya, 4 (A.A.) — Kabine istifa et- miş ve başbakan Köseivanof yeni kabi- neyi teşkile memur edilmiştir. Kıral ta- rafından tasdik ediliş olan yeni ka - bine şu şekilde teşekkül etmiştir. Başbakan ve dış işleri bakanı: Köse- ivanof, İç İşler Bakanır: B. Karanovs- ky, Sü Bakanı General Cukov, Kül- tür bakanı: Profesör Mikailov, Tüze bakanı: Karagözov, Finans bakanı: Gu- nev, Tecim bakanı: Valev, Tarım baka- nı: Radi Vanliev, Demiryolları bakanı: Kopukarov, Bayındırlık bakanı: Ganev. Kıralın bazı tavsiyeleri Sofya, 4 (A.A.) — Kıral saat 16 da yeni kabine azâsını kabul etmiş ve son- ra kıralın başkanlığında bakanlar top- lantısı yapılmıştır Kıral, bazı tavsiyelerde bulunmuş ve yeni kabinenin müstakbel faaliyeti hak- kında temennilerde bulunmuştur. Riyo dö Janeyro po- lis müdürünün söy- ledikleri hakkında İzvestiya ve Pravda'nın yazdıkları Moskoba, 4 (A.A.) — Tas ajansı bil- diriyor: Rio - de Janeyro polis müdü- rünün beyanatı için İzvesiya diyor ki: “ Brezilya polis müdürü sayıklıyor. Mumaileyh kendisini deniz kenarında oturmuş, Belakan kumandanlığında Sovyet armadasının Brezilya sahilleri- ne yanaşmasını beklemekte olarak gö - rüyor.” SÜ Pravda ise diyor ki: “. Polis müdürü delilik nöbeti ge- çirmekte ve Sovyetler Birliği Brezilya- isd yı fethetmek niyetindedir diye bağır - - Maktadır. Vaktiyle Uruğguayın yaptığı gibi şimdi de Brezilya yalnız kendi da- hili karışıklıklarına her hangi bir se - bep gösterebilmek istemekle kalmamak- ta fakat aynı zamanda başkasının da bazı arzularını yapmaktadır.” Gerek Pravda, gerek İzvestiya Rio - de - Janeyro'da söylenen bu saçma söz- leri yayan bir yabancı ajansı da tenkid etektedirler. Fransada buğday ofisi kuruluyor Paris, 4 (A.A.) — Mebuslar meclisi, milli bir buğday ofisi kuran kanunu 215 reye karşı 357 reyle kabul etmiştir. Bu ofis fiatların istikrarını temin maksadi- la buğday satışları inhisarına malik ola- caktır. Bu mesele hakkında — meclisin yapmış olduğu celse, parlâmento tari - hinin en uzun celselerinden olmuştur. Filhakika meclis hemen hemen fasıla - sız olarak 26 saat toplantı halinde kal - mıştır, PRÖFESÖR PİKAR Bugün otuz bir bin metre yüksekliğe çıkış tecrübesi yapaçak (Başı 1. inci sayfada) yakın bir yerde ve Belçika tayyare kulübü himayesinde yapılacak. Halk da tecrübeleri takip imkânını bulacak- tır. Bu tecrübeden bu iki meşhur Stra- tonot ne bekliyorlar? Arz yuvarlağını kaplıyan hava ta« bakasının yüksekliklerine varabilecek- lerini mi tasarlıyorlar? Havada yük- seklere çıkma tecrübeleri ile alâkalı pek çok meraklıların kendi kendilerine sordukları sual budur? Evet.. şimdiye kadar yapılan birçok tecrübelerin ver- diği neticelere dayanan bu yeni tecrü- be acaba nasıl bir sonuç verecek? Bir fransız gazetesi, bu hususta en doğru izahın tecrübeyi bizzat yaparak- Jar tarafından verilebileceğini düşün- müş, profesör Piccar İsviçrede oldu- ğundan arkadaşr mühendis (Maks Cosyns) e başvurarak kozmik şuaların esrarengiz tetkikine savaşan bilgin ile bir görüşme yapmıştır. Maks Cosyns, şunları söylemiştir: “— Bizim 5 temmuzda yapacağımız şey bir Stratosfer uçuşu değildir. Ya- pacağımız sadece balondaki gazın gü- neş harareti ile rsınma derecesinin tes- biti tecrübesinden ibarettir.” Profesör Piccar'ın asıl projesi 120.000 metremikâblık mı bir Str. fer- le 31.000 metre yüksekliğe çıkabilmek- tir. Böyle büyük bir teşebbüs elbette bazı iptidat tecrübelere ihtiyaç göster- mektedir. Mühendis Cosyns bu husus- ta da diyor ki: “Balondaki gazın güneş harareti ile ısınması birçok vahim tehlikeler doğu- rabilir. Balonun yükseliş kuvveti çok artar ve inmek, alçalmak imkânı kal- maz. Bu, gündüz vaki olur. Akşam 0o- lunca mesele bunun tamtersidir. Balondaki gaz soğumağa başlar ve bu da bu sefer sukutu tevlid eder. Bu tehlike karşısında balona hava girme- sinin önüne geçmek için hava deliğini tıkamak istersiniz. Vakra o zman hava girmez.. girmez ama büsbütün başka bir tehlike başgösterir. Soğuyan Hid- rojen gazı hacmini azaltmıştır. Bu, ba- lonun şeklini bozar ve gazın neşe düşecektir. Tecrübeyi 14 bin metremikâblık F, N. R. S. balonu ile yapacağız. Asıl pro- Z jemiz, biliyorsunuz, 120.000 metremi- kablık " alon içindir. Tecrübemiz neticesi bize aynı za- manda büyük projenin balonun nasıl e bir cesamette yapılması icab ettiği hak- f,,'î' Paf kında da bir fikir verecektir.” 31.000 metreye yükseliş projesi, ar- zı kaplıyan hava tabakasının yüzde doksan dokuzuna yaklaşmaktadır. Bu tabakaya yükselecek Stratonotlar koz- mik şuaları ölçebilmek , rasat tetkikleri yapmak ve bunların fotoğraflarını al- mak imkânlarını elde edeceklerdir. Bu 31.000 metre, yükseliş imkânının azami haddi midir? Daha yükseklere çıkmak ümidi yok mudur? ğ Mühendis (Cosyns) bu hususta da — — şunları söylemektedir: ; “— Eğer projemizdeki 31.000 met« reye yükselecek ve bu yükseklikte em- niyet mevcud olduğunu görecek olur« sak daha yukarıya çıkmak imkânsız ol« maz. Ancak bu daha yukarıya çıkışırn hududu 34.000 metreye kadardır. , dan yukarısı (balon) işi değil, (Füzey işidir. öi Mühendisin izahları burada bitmek. — — zi | tedir. Söylediklerinden anlaşılıyor ki 5 temmuz tecrübesi hazırlanmakta olati büyük projenin tatbik şekline ve gü« —ğ neşin sıcaklığında yükselme için tehlir —— kesiz faydalanma esaslarına dayanan — bir deneme mahiyetindedir. â —— '_3,5 Kısa dış haberler — Paris — Sosyal durum tam bir iş j başr durumuna doğru İstihale etmeke tedir, v Şimdi yalnız Cezairde 5000 grevcl — kalmıştır. & Grönoblde 50.000 ameleyi alâkadar eden 290 kollektif anlaşma imza edilr —— BÜ K” y miştir. Ela Paris — Hükümet, bazı bakanlıklar ve müsteşarlıkların kaldırılmasını baş« bakanlık teşkilâtının kuvvetlendirilme« —— & neticesi şişkin duran balon gazın soğu- masr ile içi boşalmış gibi bir hal alır, gök yüzünde bir bayrak gibi sağa sola sallanmağa başlar. Bir taraftan sukut.. bir taraftan rüz- gârm balonu sarsması, sallaması netice- si sepet kopar. Bütün bunlar, balondaki gazın gü- neş harareti ile ısınması neticesi fela- ketlerdir. Bizim, 5 temmuzda yapacağımız tec- rübe, güneş harareti yoliyle yükselme imkânları için karşılaşacağı tehlikeleri önlemektir. Bu tecrübede 5 bin ile 10 bin metre arasındaki yüksekliğe çıkacağız. Balo- nu gazla değil, srcak hava ile şişirece- ğiz. Tıpkı mongolfiye gibi. Mongolfiye, havayı ısıtmak için sa- man yakmıstı. Bu, yangın tehlikesi do- gurabilir. Biz gazocaöğr kullanacağız.. hareket icin 1âzrm olan hararet esasen 21 derecedir. Biraz yükseldikten sonra balondaki havayı ısıtmak vazifesi gü- sini k 1 şekle koyan kanun lâyihar —— sınt meclise vermiştir. Hağarı. Lâyiha, 2.010.278 frank masrafı ders —— — piş etmekte ise de bilhassa gizli tah- sisatların kaldırılması sayesinde iki milyon 512 bin 133 frank tasarruf te- min edilmektedir. — - Ş ÇAS Gdinya — Bir zırhlı ve iki denizaltı gemisinden mürekkeb bir Finlandiya 5 filosu gayri resmi ziyaret için buraya — — gelmiştir. - Paris — Halihazırda bütün Fransa'« da grevcilerin mikdarı yüz yirmi bin üç yüz yirmi iki kişiye baliğ bulun« maktadır. Varşova — Dün Leopol yakınında köylüler arasında kötü arbedeler çık« ” mıştır. On beş kişi ölmüştür. : Başvekil, bu sabah Leopol'e hareke€ etmiştir. Brüksel — Ayan meclisi, 44 saatlik haftaya ve ücretli tatil günlerine aid olup evvelce mebuslar meclisi tarafın- dan kabul edilmiş olan kanunları kabul etmiştir. x Tefrika: No: 100 Evlilik ve ©Otesi Yazan. JAK ŞARDON Türkçeye çeviren: Nasuhı BAYDAR Bert Andre'yi tanıyarak şaşırdı; — Böyle nereden çıktınız? — Beni henüz buralarda göreceğinizi um- muyordunuz, değil mi? Halbuki işte geldim. Bu sabah Monparnas istasyonu önünden geçiyordum... sıcaklar başlamıştı; sokakları bembeyaz eden sıcağı bilirsiniz ya, işte o sıcaklar başlamıştı. Kendi kendime: “Nu- vazik'te sıcak çekilir, çünkü orada ağaçlar yeşildir ve Bert bahçesindedir,” dedim ve onu yirmi geçe tirenine binince geldim. — İmtihanlarınız ne olacak? Ananız, ba- banız ne diyecekler? — Bakalım..,. şimdi doğruca istasyondan buraya geldim, Bert itab eden bir tavurla gülümsiyerek: — Siz ne haylaz şeysiniz! dedi, yarınki tirenle, umarım ki Paris'e dönersiniz. — Hayır, burada sizi nezaret altında bu- lunduracağım. Annem, Esner'in buraya gel- mek üzere olduğunu bildirdi. Tehlikeli bir adamdır o. Siz de burada yalnızsınız... Bert gülerek cevab verdi; — Beni, demek ki, tehlikede sanıyorsu- nuz! Halbuki benim makul bir kadın olduğu- mu bilirsiniz. — Siz kendinizi makul zannediyorsunuz ama bu kanaat pek yerinde değildir. — Ne tuhaf çocuksunuz siz! Madem ki Esner'in tehlikeli bir adam olduğunu söyli- yorsunuz, anlatın bakalım tehlikesi nesinde- dir? — Kadınlardan fazla hoşlanan bir adam- mış! — Ya Mari Brön? — Uzun zaman onun metresi idi. Esner de onu kendine göre sevmişti; yani türlü acı- lar çektirerek,.. Mari'nin kendini öldürdüğü- nü bilirsniz... bu facia Esner'e çok tesir et- miş... kendinden iğrenerek eğlence âlemin- den çekilip Mari'ye karşı, ölümünden sonra kuvvetli bir sadakat göstermeğe başlamış... insan kendine böyle tâneder ama huy değiş- mez... Esner, herhalde, bildiğimiz eski Es- ner'dir. — Tasalanmayınız; bana karşı eski Es- ner'liğini hatırlamak fırsatını bulamaz. Bert sözü değiştirmiş olmak için Andre- ye sordu: — Emma'yı görmek istersiniz, değil mi? — Hayır, şimdi gidip yemek yiyeceğim. Yarın gelirim. Beni gördüğünüzü kimseye söylemeyiniz... Sonra, gürültüsüzce çayır tarafından u- zaklaşırken seslendi; — Allaha ısmarladık güzel madam! Andre bir gün Bert'i brik arabası ile evi- ne götürürken Margörit'in nişanlısı kont d'Anduar'dan bahsederek: — Histen ve gençlikten ibaret böyle mü- kemmel bir kızı, bitmiş, harab olmuş bir bu- dalaya - sadece adı kont d'Anduar olduğu için - veren ana ve babanm düşüncesini zih- nim almıyor. Küçükken Margörit'i öpmüş- tüm, siz de bana darılmıştınız. Haksızlık et- tiniz: çünkü Margörit ömründe bir kere öp- menin zevkini tatmış olacaktı. Bert cevab verdi: — Margörit öpmenizin hatrrasına bu de- rece muhtaç değildi; günün birinde kocasın- dan sıkılacak olurda sonu felaket olacak ©0. lan bir harekette bulunursa bunun hakiki mesulü siz olursunuz. — İşte sizin ahlak telakkiniz! asıl itham edilmesi lâzımgelen et iken güzel bir vücu- du canlı olarak gömenler mazur sayılıyor. Eğer, dediğiniz gibi, bu kadımcağız, günün birinde, münasebetsiz bir harekette bulunur- sa karşısında, kendisini haksız çıkaracak 0- lan öyle disiplinli bir cemiyet bulacaktır ki nihayet yaptığı şeyin kötülüğüne Margö- rit kendi kendini inandırmak mecburiyetin- de kalacaktır. Zira vicdanlarımızı cemiyet o suretle hazırlayıp biçimlemiştir ki kendi- sinden af dileyenler daima onun zulmünü görenler olmuştur. — Siz başkaları hakkındaki hiil-iimlerini- zi kendinize göre veriyorsunuz. Zannediyor- sunuz ki dünyada yalnız aşkın zevki vardır. Bert'in memnun olmamak icin s>-hebleri bulunduğunu sandığı içtimat? vazivetine kar- şı onu daima isyana gevketmsöe v“raşan Andre: (Sonu var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: