29 haziran tarihli Deyli Meyi gaze- tesinde Vikont Rotermir bu başlık al- tında yazdığı bir makalede diyor ki: Redliteleri — tanıyalım. — Avrupanın durümü bir takım önemli değişmelere doğru gidiyor. Enternasyonal kıymet- der esaslr. sürette değişmiştir. Zayıf devletler küvvetlenmiştir; son zaman- Jara kadar kuvvetli olan milletler, kuv- vetlerini kaybetmişlerdi Bir taraftan İtalya ile Almanyanın Gehşetli surette silahlandığını ve Mu- aolini'nin bütün dünya tarafmdan va- prlan ablokaya rağmen — Habeşistanda Muzaffer olduğunu görüyoruz. Öte ta- raftan Fransa'da ve İspanyada - komü- Nlzmin muvaffakıyeti üzerine eski kol- dektif emniyet sistemi ile zecet tedbir Ter iflas etmiştir. Bu gelismeler enternasyonal mün: sebetleri altüist etmistir. — Orta Avruna devletlerinin vaziyeti. Hİ uzün uzadıya incelemek istiyorum. Buradaki hareketler, Almanvanın men- fantine uyrun bir mecraya doğru - sü- Tüklenmektedir. İki yıl öncesine gelinciye kadar Fransa, bütün Avrupa kıtasıma hükme- diyordu. Baskın bir ordusu ve üstün bir hava kuvveti vardı. Şimdi her sinde de Almanya ve İtalya onu geç mişlerdir. Fransız hükümeti bugünkü nisbi a- ağılığını, Sovyet Rusya ile tedafüt bir pakt imzalamak suretiyle telafi etmek istemiştir. Bu tedbir, faydasız ve teh- Tikeli olmuştur. Sovyetler, son makina şartlarının ehemiyetten düşürdüğü a ker küvveti bakımından - üstündürler. Süratli alman bomba tayyareleri kar- Şıtında Sovyet harb makinaları Fran- Sayı kurtaramaz. Avrupa işleri - büsbütün yeni bir gçehre takınmıştır. Harb bakanının çok Güzel söylediği gibi zamanımız, 1914 den daha korkunç ve tehlike doludur. — Nevil Cemberleyn de cumartesi gü- 'nü memlekete maruz bulunduğu tehli- kelerle güclükleri hatırlatmıştır. — Bütün bu değişmiş ve tehlikeli ma- biyet almış olan şartlar, bizi yabancı- “larla olan münasebetleri bir hale yola koymağa davet ediyor. Bu müstacel ih- tiyaçlarımızı karşılamak için hükümet ne yapmıştır? Hükümet azalarının umumi nutuk- Jarda söylediklerine bakılırsa hiç bir şey yapılmamıştır. Bunlar, hâlâ kör değneğini beller gibi politikamızın Milletler Cemiyeti üzerine kurulduğunu söylemekte de- vam ediyorlar. Bu cemiyetin zayıf ve çürük oldu. Ku şu akılsız zecri tedbirler meselesin- de kendini göstermiştir. Avrupanın en küvvetli devletlerin. den ikisinin kendisinden ayrıldığı, bir tanesinin de ayrılmak üzere olduğu bi sırada, dış sıyasamıza Milletler cemiyeti- İ esas tutmak günü geçmiş sayılır. Bir takım hayalci insanlar tarafın. dan sevk ve idare edilen bu cemiyet, bizi bir harba sürükliyebilir. Bizim muhtaç olduğumuz realist ve pozitif bir politikadır. Bunun ilk hede- fi, Rusyanın nüfuzu altna girmekte o- Jan memleketlere karşı bizi bir takım teahhüd yüklerinden kurtarmak olma- dldır. Eğer Fransa bolşevik olacak olursa bunun İngilterede hemen vahim tesir- deri görülecektir. Böyle bir tehlike bu memlekette birçok kimselerin tasavvur. ettiklerinden çok daha büyüktür. Bay Blum, kendisinin bugün bir kerenski rolü oynamakta olduğunu an- Tamalıdır. “Almanya da, İtalya da komünizmin acı tecrübelerini tatmışlardır. Bunlar, eğer icab ederse Moskovanın kendi garb hududlarında bir takım yeni ko- Münist teşekküller vücuda getirmesi “ne, nefislerini müdafaa yollu, müdaha- le edeceklerdir. Bu vaziyet karşısında İngiltere, hiç bir bahane ile, bolşevik davasını müda- faa işine girişmemelidir. Bolşeviklik sirayeti, bizim için bir yabancr harbından daha kötüdür. Fabrikalariyle —limanlarında — kızıl bayrak dalgalandığı bir sırada Du£ Ko- per'in bir fransız - ingiliz ittifakından bahsetmesi akılsızca bir hareket olmuş- tur, Ben, Hitler'in Musolini'nin Avrupa- da vücuda getirmiş oldukları değişik- likleri, bizim hükümetimizin — anlayıp anlamadığırda halâ, şüpheliyim. Onların bütün enerjileri, şimdi, İşe lemiş oldukları yanlışlıklardan yakala- tınt sıyıfmağa hasrolunmuştur. Avrupanın en küvvetli ve en techiz edilmiş iki milleti - ile elbirli yapmak yolu, elan, açık - bulunmakta- dır. Bay Hitler, 31 mart taril İ bu memlekete bir dostluk - kurmak teklifi yapmıştır; Bay Musolini de bu ayın başlarında elçisini Bay Eden'e göndererek ona benzer tekliflerde bu- Tunmuştur. Bu iki teklife de hükümetimiz sep- tik ve kaçamaklı cevablar verdi. Önümüzde yeni kurulacak Avrupa- 'ya önderlik etmek fırsatı - vardır. Bu- günkü Fransa, İngiltereden daha fazla, 1914 deki harb kuvvetine sahib değil- dir. İngiltere Avrupanın iki büyük mil- deti olan almanlar ve İtalyanlarla itti- faklar, antantlar “yapmanım çaresine bakmalıdır. Fürer de, Duçe de öteki diktatörler. den ziyade İngiltere ile beraber çalışa- bilirler. Eğer biz bunları reddedecek olursak, o zaman, onlar elele verecek Avrupanın kuvvetli efendisi olacaklar- dir. Büyük Britanyanın biricik dış politikası © zaman, bize kaçırmış olduğumuz fırsata yanmak düşecektir. Eğer emni- yetimizin birinci şartı | ise ikinci gartı da kuvvetli dostlara ma- lik olmaktır. İmparatorluk siyasetimiz bakımından biz yarı - izolasyonist bir halde kalamayız. silahlanmak Şimdi alman - italyan - görüşmeleri hayliden hayliye ilerlemiştir. İngilte- te de bunlarla bağlanmalı ve üzerlerine de bir nüfuz tesisine çalışmalıdır. Biz bu suretle kuvvetli ve sağlam bir blok tesit etmiş oluruz ki kendisine musal- Jat olan buhrandan yakasını kurtardık- tan sonra Fransa da buna memnuniyet- de girer, Dört büyük Avrupa devletinin ku- racağı böyle bir manzume, içinde ü- güncü sınıf merkezi Avrupa devletleri diplomatlarının birkaç dille konuşarak büyük devletlerden fazla mevki ve nü- fuz temin ettikleri Cenevre'deki kaza. ya uğramış Nuh gemisi de, ci- han sulhu için bir garanti olacaktır. Bu kadar hücumlardan sonra, ney- se, hükümet zecri tedbir - siyasetinden yüzeer Dış bakanımız, bunların — kal cağını anlatan nutkunda bundaki mak- #adın “Avruna'da sükün tesisi” oldu. Bunu söyledi. Böyle bir sükün italvan ve alman milletleriyle birleşmezsek vücud bula- Ben hükümete, eskiden islemiş ol- duğu birçok hataları tamir edehilmek icin bu maksada doğru yürümesini tav. siye ederim. den ırıla- Büyük Britanya asker - toplıyor Noyes Viner Jurnal gazetesine Lon- dra'dan yazılıyor: Bir harb takdirnide ingiliz ordu kadtosunun eksikliğine ingiliz askeri mütehassısları daha habeş harbı esna- gında işaret etmişlerdi. Silahlanma iş- derine girişilince, İngilterenin birçok yerlerinde, yapılacak olan kuvvetli bir. propaganda ile işsizlerin kıtalara — mü- Tacaat edecekleri ve bu suretle kadro Jarın doldurulabileceği umulmuştu. Bu bakımdan işçiler bakanı, deniz Jordü ve hava bakanı arasında - görüş- meler oldu. Ancak bütün bu tepebbüse ler, sosyalistler tarafından şiddetli pro- testo edildi. Dikkate değer bir cihet daha varsa, © da, askerlik hizmeti” telakkisindeki değişikliktir. Askerlik mükellefiyeti mevzuu et- rafında kamoyda sık sık görüşmeler ol- maktadır. İngilterede her tarafta asker topla- a büroları vardır. İskoçya ve Vele'te de hemen hemen her şehirde birçok bü- rolar faaliyettedir. Bu ülkelerdeki gençler bürolara na- sıl müracaat ediyorlar? meselesi merak edilecek bir şeydir. Her şeyden önce duvar ilanları bü- yük bir rol oynamaktadır. Bu ilanlar. da, asker mesleğinin iyilik ve faydala- Tına işaret edilmektedir. Mesela bu ilanlardan birinde şöyle denilmektedir *Seyahat etmek, spor ve kür- yap- mak, talim ve terbiye görmek için or duya giriniz!” Londranın tam merkezinde başka bir duvar ilant okuyorı “18 ile 25 yaş arasında delikanlılar aranmaktadır. Evelce iktisab edilmiş bilgi ve tecrübeye lüzum yoktur. Biz — sizi, talim ve terbiye ede- ceğiz. aşenize bakacağız; size ma- aş vereceğiz. Elbise ve ikametgâhmızı temin edeceğiz. Maaşmız tatil günlerin de de işliyecektir. Bir diğer duvar ilnar açıktan açığa ipsizlere hitab ediyor: “İşsiz misiniz? Halbuki, pekâlüâ bize &elir dünyayı gezip görmüş olursunuz. Allah kırala ömür versini” Bir muhafız topçu alayının - duvar İlanı: Topçulara gel; bir zanaat öğren! dünyayı gez, gör ve Üzerine bir de ma- aş ali teknik işler üzerinde kafa yoran erkekler için parlak bir fırsat! alaya gel ve ivi bir topçu ol" Önümüzde Britanya harb dairesinin ufak bir broşürü duruyor. Bu küçük kitab, Avrups kıtasından gelenler içiz hayret uyandırıyor. Kitabın — kabında koltuğu altında ayak topu, kısa panta- Tonlu bir delikanlının resmi var. Bu res- mmin arka plânmda ise bir küre bulunu- yor. Üzerinde, “teklif edilen nedir ve bize nasıl gelinir?” yazılınıştır. Kitabın kapağr açılmca, birinci say- fasında büyük bir resim var. Resimde, kıralın askert bir ayak topu takımı Ü- yelerinin, nasıl birer birer ellerini sık- makta olduğunu göstermektedir. İi ci sayfada gene bir resim: bir alay ense titüsü, barr andıran büyük bir salon, ge- tilerde hakikaten bir bar, ön plânda as- kerlerin koltuklarda istirahat etmekte olduklarmı gösteriyor. Broşürün içindeki yazılar, ordu. 'nun, delikanlılara vücud idmanları, ta- Jim ve terbiye, yabancı ülkelere seya- hat etmek ve spor yapmak gibi, bugün- kü günde sivil hayatta çalışanların ço- Hund nasib olmıyan birçok - fayda ve imkânlar vermekte olduğuna işaret e- dilmektedir. Bundan başka, ordudaki hayatın, monotonluğa vakit kalmıyacak kadar çeşidli olduğu kaydı da vardır. Ondan sonra ordunun sulh zamanın- daki işleri tebarüz ettirilmekte ve bil- hassa, Hindistan, Japonya, Bermuda gibi denizaşırı sömürgelerdeki İnzibat işleri kaydedilerek, her askerin hizmet müddetinde bu memleketlerden hiç ol- mazsa bir tanesini görmek dünyayı do- Jaşmak imkânları olacağı ileri / sürül. mekter . Askerlik hizmetine girmiş olanlar, “bep yıllık hizmetleri esnasında ekseriya gavuş rütbesine kadar yükselmekte ve Sivil hayata atıldıkları zaman - güçlük gekmiyecek sürette yetiştirilmektedir. der. Britanya ordusuna - girmiş olan bir delikanlı, altr aylık acemilik devresin- den sonra, harbiye mektebine on sekiz ay devam etmek süretiyle, subay - ola- Tak orduya iltihak etmek imkânır da verilmiştir. Orduya - girmiş olan kimseye, terakki etmenin faydaları da gösterilmektedir. Mesela, onbaşının de vam ettiği lokanta, sivillerin kulübleri. ni andırmaktadır. Askere her yıl bir ay izin veriliyor. Bundan başka, eğer vazifesine aykırı değilse, her hafta Vikend izmi alabildi. &i gibi, noel, paskalya gibi bayramlarda da serbest birakılmaktadır. — Ailesine aid makul ve meşru sebeblerle de izin Akdeniz-- Karadeniz Frankfurter Saytung gazetesi” bu mesele etrafında yazdığı uzun bir yak zıda diyor ki Bundan altı ay evel, Akdeniz mese- desi, italyanlar Habeşistana karşı giriş- tikleri harbın katt neticesine varmadan ele alımabilecek bir tesir yapıyordu. Geçen yılın sonlarma doğru, o sıra- darda kendisi için güç olan durum do- Jayasiyle, Akdenizdeki her iki taraf donanma kuvvetleri hak- kında İngiltere ile anlaşma yapmak su. tetiyle bu meseleye bir hal çaresi bulu. nacağı Roma'dan haber veriliyordu. Fakat bugün artık, Akdenizin poli- tik ve etratejik Mmeseleleri etrafında yapılan görüşmelere başka bir taraftan başlanılmıştır. Bugüne kadar Montrö'de yalnız Ça- nakkale boğazının tahkimi ve geçiş hakları üzerinde, yani, Akdeniz'le Ka vadeniz arasındaki irtibatın stratejik istikbali hakkında görüşüldü; fakat bu görüşme, ergeç, tekmil Akdeniz mese- lesinin kompleks'ine geçmek zorunda dır. Alman gazetesi, boğazlar meselesi- 'nin geçmişteki safhasına dokunduktan sonra, yazısına şöyle devam ediyor: Her şeyden önce boğazların, Türki ye tarafından tahkim edilerek kontrol altına alınmasının manası, evvela, yalk niz türk hükümranlık hakkınn” yeni den kurulması, daha doğrusu, pek tabi. olan milli bir gayenin gerçekleştirilme- si demektir. Fakat, boğazlara hâl tin, yani Türkiyenin, rusların mı, yok- #a ingilizlerin mi akıntısında gideceği meselesinin, İngiltere için büyük bir farkı ifade ettiğine hiç şüphe yoktur. Harb sonundan beri Moskovanın nü- fuzu küvvetli idi; ancak bu durumun devamir. olmasına / Behemehal lüzüm yoktur. Küvvetinin bir kısmını tekrar gar- ba, İstanbulun civarma süren ve bo. Şazları kapamak için icab eden araçlar Ja mücehher olan bir türk devleti, va- Turf olarak ehemiyet kazanmakta oldu. u gibi, İngiltere tarafından gittikçe büyüyen bir dikkat ve itinayı da bekli. yebilir. Montrö'deki görüşmelerin başlangı- çında, Karadenizdeki — donanmaların Akdenize çıkmasını tasvib eden. fakat buna karşı Karadenizde sahilleri olm. yan devletlere girmelerini çok güçleştiren türk and- Jaşma projesini fan ederek, atrateji ğe çalıştı. Bunun üzerine ingiliz mü- dessili lord Stanhop Londraya danış- mak zorunda kaldı. İngilterenin, önüne geçmek istedi; gey (nisbeten daha az ölçüde olmakla beraber, japonların da bunu istemeleri dikkate değer bir meseledir) Akdeniz- deki stratejik vaziyetin, Sovyet - harb gemilerinin hiç bir mania ile karşılaş- madan bu denize çıkmaları neticesinde, daha karışık bir hal almamasıdır. Bugünkü günde gerek Soveytlerin gerekse Türkiyenin Karadenizdeki do 'nanmaları ehemiyetli olmamakla bera- ber, dalma böyle kalacak da değildir. Karadenizde hakikaten yeni bir dox 'nanma kudreti ortaya çıkacak olursa, imdilik buna dair bir alâmet yoktur. bunun akıbeti çok derinlere gösterebili Akdeniz politikası, rus - türk meç- hulü olmadan da fevkalâde muğlak bi mesele olarak kalmaktadır. Hindistan ve uzak doğuya varmak için Kap üzerinden — dolaşılabileceği mülahazasiyle, İagilterenin, Akdeniz- in şarkında (Süveyg kanalı) herhangi almak hakkı vardır. İngiliz askeri, İngilteredeki de: yollarında yüzde S0 İrlandada yüzde 75 tenzilatla seyahat etmektedir. Yediği 'yemek mükemmel bir mutfakta hazır. Tanmaktadır. Konforlu bir surette mo- bilyalanmış, en yeni gazeteleri, yazı masaları, bilardoları olan istirahat sa- Jonları vardır. Sıcak ve soğuk suyu oe Jan banyolardan istediği anda istifade edebilir. Büyük askeri garnizonlarının husust tiyatroları da vardır. Konserler, eğlenceler tertib olunmaktadır. Sivil hayatta hiç bir yerde spor, ordudaki kadar ehemiyetli. bir rol oynamamak. tadır. Spor için İse, asker beş para harcamamaktadır. Musolini'nin, olan devle- aid harb gemilerinin bir şekilde imtiyazlar verebileceği ter lakkisini yanlış buluyoruz. Yeniden bu fikrin ortaya” atılması, 'nın manası, İngilterenin bu yolu da güş ven altına almak ve bilhassa - kısa yol geçilmez bir vaziyete girince, bu yolı kullanmak gayesini gütmekte olduğur 'a delalet eder. ( Eğer büyük Britanya, tekmil şarlir taki nüfuzunu kaybetmek istemiyorsa Cebelüttarık boğaziyle Süveys kanalıf 'na hâkim olmak zorundadır. Eden'in, “Büyük Britanyanın buni dan böyle bugüne kadar olduğundan çok daha kuvvetli bir donanmayı AKL denizde söylemesi; ingiliz hükümetinin herhangi - bir maş kul donanma anlaşmasına yaklaşmak niyetinde olmadığını ifade etmez. Bus 'nun manası, büyük Britanyanın Akdei 'niz ve Süveyş kanalı sahasındaki hüs kümranlığını, cebirden başka bir suretş Je asla elinden bırakmıyacağı demektir, Akdeniz havzasındaki askeri tedbirler ve ingiliz politikası gelecek günler içinde bunu ispat edecektir. Bu kudres 'tin güven altına alınması ihtimali kuve bulunduracağını” Meraklı şeyler AVUKATLAR VE EL BOMBASI, Bütün dünyada bir silahlanma yarışt devam ettiği malüm. Silahlar artınca, yeni yeni silahların — kullanılmasını, bunlara karşı nasıl korunmak lâzımgela diğini de öğrenmek icab ediyor. — * Bir taraftan silahlar artarken, bit taraftan da bu işleri halka - öğretmeli için çareler aranıyor; mecburiyetler nüyor. Amerikada çıkan Ohio State jourg nal gazetesinin haber verdiğine görg Almanyada bu maksadla yeni bir nif zam konmuştur: Alman avukatları, avukatlığa başlış yabilmek için el bombası atmaktan im tihan vereceklerdir! Ağız ve kalemle zaten hücum ve tar arruza idmanlı olan avukatlara, bu yeğ ni nizam yeni bir hücum melekesi verj yor, demektir. GÜRÜLTÜ İLE MÜCADELE; Biz, kendi şehirlerimizin gürültülü olduğundan sık sık şikâyet ederiz. Hak buki bir ingiliz dergisinin Atina muhas birinden aldığı bir mektubta, bakınız, 'ne söyleniyor. “Atina dünyanın en gürültülü şehire lerinden birisidir. Burada otomobille. caddede bir ae ötekinin duymast rin gürüttüsünden, damın S0 “lediğini ekseriya, » Tişküldür. Bunün çıkanı bir polis nizamnamesi, gece saat onbire den sonra otomobil borularının - öttün. Tülmesini yasak etmiştir. Fakat, bu d kâfi gelmemiştir. Turist teşkilatı iç bakanlığına bir muhtıra vererek şu yas sakların da teminini istemiştir- : Şehirlerde günün her saatinde kore 'na öttürmenin yasak edilmesi .cin son zamanlarda Öğle ve sabah uyküsü / zamanında Bürültü çıkaran aletlerin işletilmemesi, “Yangın arabalarından başka hiç bit arabanın çan ve çıngırak kultanmaması; Sokaklarda bağıra bağıra öteberi sas 'tan satıcıların saat sekizden evel-bağıra masına müsaade edilmemesi. İ Kilise çanlarının uzun uzun çalıne RUDOLEF VA ANTİNO'NUN EŞYASI SATILDI: Dünyada sayısız kadının - gönlünü çelmiş olmakla meşhur sinema - yıldıze Rudolf Valantino'nun bir seyahati sı Tasında Torino'da bırakmış - ve ölümü dolayısiyle Amerikaya gönderilmemiş olan bazı eşyaz birikmiş bulunan —muhafara ve sigorta ücretlerinin tahsil edilehilmesi için gee gen gün satılığa çıkarılmıstır. Müzayede için konulan #k bedeller yüksek değildir. Mesela modası geçmiş bir kül rengi kostüm 15 tiret, bir çift at külotu 2 liret, on iki mendil 150 lis rettir. t doküz on senedenberi Fakat bu tahmini bedicilerin, bus gün yaşları ilerlemişler, >ncsk — güzel Rudolf'u unutamamış me ol sevgilie leri tarafından kaç lirete >'n almacası dınr kim bilebilir?