* TEMMUZ 1936 ÇARŞAMBA ULUS Üç mekteb, Üç sergi İsrie Paşa Asmetpaşa Kız enetidösünün sergileri Ankarada ötedenberi bir mühim hâdise olur. Bu h dalga cumuriyetin baş şehrinden taşar. bütün yurda ve ekseriya yurd dışına çıkar. İsmetaşa Kız enstitüsü bir türk mü- estesesidir. Fakat yalnız bizim değil- dir. Milletlerarası adı sayılan / terbiye müesseseleri arasına girmiştir. Ankara- ya gelen her yabancı buradan giderken, İstanbuldan ve nihayet memleketinden bize, İsmetpaşa Kız enstitüsü ile ticaret Jisesi hakkındaki / hayranlıklarını tek- far etmeği unutmazlar. Hepsinin bir de müşterek cümleleri vardır: “Böyle müesseselerin benzeri en ileri sayılan kültür memleketlerinde bile azdı uyandırdırğı geniş Bu yıl da İsmetpaşa Kız enstitüsü- 'nün mutad sergisi açıldı. İki sene fası- ladan sonra bu sergiyi de gördüm. E- ğer tekâmül türk inkılâbının yarattığı Mmüesseselerin tabif vasfı olmasaydı ens. titünün ilerleyişini büsbütün başka cüm- delerle kaydederdim. Fakat enstitünün son sergisinde görülen ince ilerleyiş her müesseseye mukadder olan normal ın tamamen üstün - 'ne bulurlarsa yerine - başkasını ikame mikdarda tatmin edilmediğini gören Roma hükümeti Montrö görüşmeler 'ne iştirak etmekten uzak durmuştu. Şimdi bu fikrinden caymışa benziyor ve konsey içtimaından sonra - devam edecek Montrö toplantılarında ken: mi temsil ettirmek arzusunu ihtar edi- yor. Ne maksadla? Bu hususta dün gelen haberler pek bedbincesine idi. Diyorlar ki Türkiyeyi memnun edecek bir kara- rın verilmes le ma ni olmak azmindedir. alyaya, Montrö'de hakkı teslim edilmemis bir | Türkiyeyi boğazları sevkedecek makyavelcesine bir mak- sad atfediyor. Bütün bu şayialar hiç de hakikate uygun değiller. Eğer I- talya kendisine atfedilen oyunu oyna- mak İtalya, e bütün kevvet zorla - tahkime ecek olursa varacaj karşısında Türkiyeyi ve bü niz devletleri talyanın böyle düşünmedi solini'nin italvan menfaatine daha uy- politika t mak istenir. Tetrika: No: 97 Evlilik ve Ötesi Yazan. JAK ŞARDON Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Bert, henüz ötekilerle konuştukları şey- lerin tesirinden kurtulamıyarak, hızla ken- disine doğru döndüğü kocasının yüzüne bile bakmaksızın: — Bekle, dedi. Mösyö Musson'u tanıyor- sun, değil mi? Alber Mösyö Musson'a elini uzattı, bar- dağını bırakmak için Bert'in arkasına doğru Kız Enstitüsünde şapkacılık ve oyun etmek isteğiyle yıkarlar. Bazan bu yık- tıklarının yerine daha iyisini koyduk- ları olur, fakat çok defa hiç değilse ye nilikten kurtulamazlar. Enstitünün değerli direktörü Musta- fa Lütfi Saygın üç yıldanberi başında bulunduğu — müessesede ne buldu hepsini saklamış, mektepte salim bir a- nane kurmuş ve her şeyi alıp mutlaka ileri itmiştir. Yalnız bu idari ve ahlâl meziyeti ile her türlü medhi hak eden bu arkadaşın açtığı sergide, Üzerinde gelip geçici her gözün belki de göremi yeceği bir hayli incelikler toplamakta. dır. Bu sergi de enstitünün mesleki sa- nat tedrisatında bir dönüm noktası na ifade etmektedir. Bir gelin tuyaleti Biz, gündelik konikler yapan arka - daşlarımızın pek güzel tavsif ettikleri serginin teferrüatından ziyade kıymet ölçüleri bambaşka olan ruhu üzerinde- ki görüşlerimizi bu yazılarda tesbit ede- ceğiz. İsmetpaşa Kiz enstitüsünde bu yıl a- çılan sergi bize hiç bir kelime kullan- madan mühim bir müjde veriy titünün gayesi ve çalışma metodlarını artık sarih olarak tesbit edilmiş görü. Ens. yoruz. İsmetpaşa Kız enstitüisü yalnız küçük işçi yetiştiren yani Main d'murre leğildi. Ha- kikaten bir işçi mektebi için bu kadar külfete ihtiyaç yoktu. Ne bu bina, ne bü elemanlar, ne de bu va: için lâzım değildi. Yalnız terzi kact işçi yetiştirmek için daha çok mü> tevazı büdceli, ler çıkaran bir işçi mektebi lar bunun e şap- basit teşkilâtir ve bam- cak kısımları başka organize edilmiş bir müessese kâ- fi gelirdi. Enstitü büyük türk devriminin Ata. türkün “Kadın varlığı ulusun bin bir nokta- dan temelidir. Diye tavsif ettiği türk kadınıni yeni şartların ihdas ettiği vazifelere göre forme etmekte ön ayak olacaktı. Bu sergi bize her bakımdan bu yolda yürü- yen mücssesenin billurlaşmış gibi geldi. Renk, güzellik örnek bir zevk inceli- ği içinde sıralanan eserler değerli ho- caların, yorulmak bilmiyen emeklerin- den hakkiyle istifade eden kızlarımızın her gün biraz daha gözle görünür de. recede ilerliyen bir manevi varlıkları 'nın temizliğiyle ve üstünlüğüyle süs- Tenmişti. ir ruhu Kız enstitüsünün muallim kısmı da bu sene ilk mezunlarını veriyor. Tam teşkilâtinn ilk meyvelerini bu sene or- taya çıkarıyor. Bu sene mektebden çı- kacak 35 genç kız memleketin muhtelif yerlerindeki octa mektehlere dağılacak- lar ve büyük bi hamleye yeni bir dev. rim, bir tedrisat devrimi başaracaklar- dır. Mekteblerimizde d'kiş ve ev idare- deri okunur, pek az istisalarla bu ders- lerin verdiği netice hiç de memnuniyet verici olmaz. Kızlarımızın mekteblerde öğrendikleri hayatlarında pek az işle- rine yarar veya hiç yaramaz. Kuru me- todların pratik kıymeti olmıyan naza- riyelerini kısa bir zaman sonra unutur- far, Gelecek sene 35 kız mektebinde bir- den bu ri k değişecek. Bi ür el bir köşe POLİSTE: Bir hırsız yakalandı Deliktaşta oturan Emlâk bankasında Osmanın hizmetçisi Haydarın kullanıl- miş bir takım elbisesini, 500 kuruş para- Sını ve bir kilimini aşıran Mehmed yaka- lanarak adliyeye verilmiştir. Ahıra girerek koşum çaldı Mecidiye bağlarında Abdurahmanın ahırına girerek bir eğer halısı, at göğüs- Tüğü, koşumu çalan Adem Çavuş hakkında takibat yapılmaktadır. İki bisikletçi biribirine çarptı Haydar adında bir çocuk bisikletle Cebeci yolunda dolaşmakta iken karşı- sından gelen bisikletli Tarıka çarparak yüzünden yaralanmasına sebebiyet ver- miştir. Yaralı hastaneye götürülmüş ve polis tarafından tahkikata başlanmışt Nöbetçi Eczaneler 1-7-036 dan 31 -8 - 936 akşamına kadar Hözaneler gece nöbet cetveli Şebet - Yenişehir cesaneleti İstanbul ei Merkez : Anlem - Yeni e Cuma — Halk ? Cömertesi Eçe * —ii bir terbiye ile yetişmiş olan Enstiti Bile yenl menliim zanamedlci içe bayi yacaklar. Onlar nasıl gidecekler ve git kleri yere heler götürecekler, nelet yapacaklar. Bize amtitünün sergisi bur Bti Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Şimdi bu sergiyi gördükten sonra bunları biliyor ve görüyoruz. Her yıl bir bir 'ardı sıra çıkacak bu mezunlar ikbalde türk kadınının yeni yardımcıları olacak- Onlara gelecek bütün nesillerin grb- ta ile bakacakları bu büyük işte muvaf- fakıyet dileriz. Mezunlardan 15 ini mekteb - seçmiş ihtisas sınıfına — ayırmıştır. Onlar yıl daha enstitüde kalarak yüksek ihti- sas diploması alacaklardır. Bu genç kız- lar yeni Türkiyenin ilk özlü sanat ho- calarını meydana getireceklerdir. Bu kızlarımızı överiz. Onlarla biz de öyünürüz, Üzerlerine yüklenmiye ha- zırlanan büyük vazifeyi muvaffakıyetle başaracaklarını ben de biraz biliyorum. Çok iyi yetişmişsi: *? kızlarım. - Yo- umuz açık olsun. Hayri Bu akşam Avrupa istasyonlarında enebilecek seçme program ( Ankara saatı ile ) Konserler : 19— Paris P.T.T. (Senfönik) 2040 Paris P.T.T. (Senfonik) 1930 R. Paris (Senfon.) 2030 Viyana (Mozart) zi — Hilverscem I. (Konser: sehmid) Z1— İN.R. Fransızca (Belçika Fes sivali) Oda Müziği, Hafif Müzik : z1—> Viyana (Melodi - Sehumasın 2120 Parix P.T.T. (Piyano) 2145 Stutgrad (Piyano) z2— Varşova (Resital - Chopin) 2215 Paris P.T.T. (Ttio, Solcit) Tiyatro, Opera, Operet : 1930 Budapeşte (Fraskita) 2145 R. Paris (Komedi Franscz) 2230 Lüksenburg (Müzik holl) Dans Müziği 1815 Droitwich 2330 Londra, Kolehyâ 2345 Milano 24— Kopenhag, Doyçland 2420 Budapeşte, Droitwich KISAD ALGALAR Radyo Kolonyal (25m. 24? 18— Konser 20— Könter 2130 Tiyatro Daventri (19ma. 66) Hafif müziy Cazband Orkestra Kentel Dansing Varyete isis 1935 Moskova (25 ve Süm.) Konser Belgrad (49m. 18) Bu akşam Fransızca haberler Almanca konferans Konser ve Türkçe haberler Konser Yarın sabah İlk haberler ve sabah konsen a— za1s 2130 2345 ANKARA RADYOSU * Karışık yeni plâk neşriyatr Tayyareci konuşuyor (Ş. Hazım) Oda musikisi Ajans haberleri Caz musikiş 1STANBUL RADYOSU (Proğram gelmemiştir) ——— R. Peker'in —- İnkılâb Dersleri İ İ Ankara ve İstanbul Üniversi- | telerinde R. Peker'in verdiği inkı- | lâb derslerinde tutulan talebe | notları, gözden geçirildikten son- | ra, ULUS Basımevince kitap har | linde basılmıştır. 124 sayfa tutan | eser, yalnız basma masrafı kare | tılığı olarak her yerde ON KURU- | ŞA satılmaktadır. man mutaddan daha geç idi. Alber Bert susuyordu. Alber devam etti: nereden biliyorsun? — Aralarında — beş adamlara bakmam kâi — Ne kötü bir yemekti! dedi. — Kız iyi piyano çalıyordu... musiki aca- yip şey! kafalarının içinde bir damla beyin bulunmıyan budalalara gaşyolmuş bir insan siması veriyor: onlar da sanki düşünüyorlar. — Rastladığın ve kendilerini hiç de tanı- madığın insanların birer budala olduklarını saat Elbisesinin etekliğini tutup koluna alan ve kırmızı kadife mantosuna sarılmağa çalı- şan Bert, parlak lameden küçücük iskarpini ile, korkar bucak içeri bi sesle sordu. itmek? geçirdiğimiz * mesela kont Beli- aa susuyordu. Araba evlerinin önünde dur- irdi. Alber, asansörde karısına yetişince, alçak — Ciddi mi bu pazar — Muanvil'ler beni oraya götürmek tek- lifinde bulundular. Ben de kabul ettim. An- Bert, bütün delilleri kendince bilinen bir ,mekten çekiniyormuşçası- Musson'a telefon etmek için Bert sanki: hep öğle yemeği zamanımı seçiyordu. Bu sı- rada Alber dört aşağı beş yukarı salonda do« aldırıma şöylece basıp ça- laşıyor, masanın önüne geçip oturuyor, kal- kıyor, koridorda geziniyor ve telefonda ko- nuşan Bert'in sesini; sükütlarla âni kahka- halarla inkıtaa uğrayan ve bir türlü manası anlaşılamayan bu bitmez tükenmez konuşma yı sabırsızlıkla dinliyordu. Bert yemek odasına döndükten sonra günü Şantiyyi'ye Musson hakkında bir kelime telaffuz eder et- mez Alber hiddetini belli etmemek için kene dini zorlayor, fakat kendi rağmına sakin bir sesle Musson'un şahsiyetini inkâr ediyor ve sen... zannedersem bu adamı müdafaaya kal- kışmazsın! Musson. — Musson'da senin anladığın zekâ yoktur. 'at münevver, iyice musiki bilen bir adam- dır. Yarın beni görmeğe gelecek. — Musson'u evimize mi kabul edeceğiz? — Fevkalâde bir şey mi bu? — Benim fevkalâde bulduğum senin böy- le alelâde adamlarla görüşmekten zevk al- makta olmandır. i zevkini dahi şüpheli buluyordu. Bert heyecanlanmaksızın gülümseyor ve Alber'in haksızlığını vüzuhla gördüğü için cevab vermeğe bile lüzum hissetmiyordu. « “ Onda makul bir kıskançlığın özrü bir le yok. Bu zavallı Musson erkeklerin en teh: likesizidir. Alber'i kızdırmakta olan şey kendisininkinden başka bir zekâyı takdir edişimdir.” diyordu. dre'yi de davet ettirdim pek hevesli idi. Bert için bu apaçık sebebler en tabii bir gezintiyi izah için kâfi idi. Alber'in sualinin: “bu anlaşılmaz kadın sen misin?” manasına geldiğini hissedemi - yordu. Onu daha fazla sorguya çekmekten korkuyormuşçasına yalnız şu sözleri ilâve et T yi oralara gitmeğe bir adım geriledi ve sanki çekindiği bir şey varmış gibi karısından uzaklaştı. Karısını, kisi gibi, sanki kendisine aid değilmiş sa- nıyordu. Bert sıhati ile, olgunluğu ile ve gelişme- sinde tahmin olunan mesud muvazene ve ye- Tiyet ve serbest- i geri alıyor gibi Alber'le Bert arabalarına bindikleri za. “(Sonu var)