25 Mart 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 6 ULUS 25 MART 1936 ÇARŞAMBA ŞARLONUN SON FİLMİ YENİ ZAMANLAR Üç senedenberi, yapılışı ve ilerlemesi bütün dünya ga- zeteleri tarafından büyük bir alakayla takib edilmiş olan ve bütün dünyanın görmeyi sabırsızlıkla beklediği büyük film, Şarlo'nun son filmi nihayet bitmiş ve Paris'te gösteril- miştir. Charlie Chaplin, popüler adıyla Şarlo, işte, basit insan- ler tarafından kendilerini katılımcıya kadar güldürerek eğ- lendirdiği için sevilen, ve düşünenler tarafırdan da, yüksek buluşları, derin artist felsefesi, eşsiz mimik kudreti için hay- ranlık derecesinde bir takdirle alkışlanan garib ve büyük adam, , Beyaz perdenin bu sempatik “komik” i denilebilir ki as- Timızın en kuvvetli hicivcisidir. Bizi güldürür, fakat zamanda düşündürür, acındırır ve hattâ ağlatır bile. “Şar- aynı l0” onun tarafından yaratılmış olan ve isimleri değişen muhtelif filmlerde karakteri hep aynı kalan şahıs, son de- rece iyi kalbli ve saflığı dolayısiyle zavallı, zamanına bir ve bu becriksizlikleri ile bizi eğlendirirken bahtsızlığına acındıran bir tiptir. türlü intibak etmesini beceremiyen, Charlie Chaplin, sinema âleminin en büyük hâdisesi ©- lan bu tipe, bütün hayatınca sadık kaldı, yenilik hevesi, fakat onun şahsında daima yenileşmesini, daima yükselmesini ve onu, sadık dostu Şarlo'yu terketmeğe sevketmedi, mükemmeliyete doğru ilerlemesini bildi. Bu yükseliş, onun her yeni filmiyle biraz daha hızlanıyor, biraz daha baş döndürücüleşiyor. “Altına hücum”, Chaplin'in admı entelektüel muhitler içinde bir sinema otoritesi haline getiren ilk büyük eserdir. “Şehrin Işıkları”, bu unutulmaz isme bir yenisini ilâve etti. Ve sözlü filmlerin en parlak devrinde sözsüz bir filmin bü- tün beyaz perde mahsulleri üzerine kati ve ezici bir zafer kazanabileceğini gösterdi. Bu muazzam şaheserin altında, stüdyonun en ön plândaki şöhretleri, kendilerini ne kadar cüce ve ne kadar cılız hissetmiş olsalar gerektir. Sinemanın sefaletini vücude getiren asıl âmil nedir? Pa- ra ve kazançtan başka kendileri için geçer mesele mevcud olmıyan sermaye sahibleri değil mi? Ch. Chaplin bu, ana hakikati vaktinde hissetmiş olduğu içindir. ki, başkalarının hesabına çalıştığı zamanlardan artırarak biriktirdiği paray- la, kendi başına bir istüdyo kurmuş ve bu suretle boynunu ticaretin boyunduruğundan kurtardıktan sonra, kafasındaki tohumlardan, bugün seyrettiğimiz abide ağaçları yaratmak imkânını bulmuştur. Her büyük sanatkâr gibi, Chaplin de, eserleri hakkında çok titiz ve hırçın bir münakkiddir. Kendi kendini çok güç tatmin eder. Onun içindir ki umumiyetle bir kaç ayda bir film lanse eden ticaret firmalarının tersine olarak, eserleri üzerinde en az üç yıl uğraşır, ve bir sahneyi, bazen, bin- lerce metre film harcıyarak, beş defa, on defa, vyirmi defa çevirdiği olur. Şimdi bu, esrarlı olduğu kadar büyük sanatkârın son fil- mi olan “Yeni Zamanlar” dan bahsedelim. Bu filmi seyret- miş olan fransız münakkidlerinden biri, hakkında şu hük- mü veriyor: Son senelerin beyaz perde mahsulleri arasında tekrar görülmeye lâyık tek eserdir”. “Yeni zamanlar” içinde yaşadığımız, makinanın hakimi- yeti devrinin hikâyesidir. Ch. Chaplin, bütün bir asrın fel- sefesini, 2000 metre şeridin içine sığdırmak için kafasını yormuş, bütün artist kabiliyetini harcamış ve ortaya imkâ- nın son haddinde muvaffak bir eser koymuştur. “Yeni Zamanlar” makinanın, grevlerin, sefaletin, polisin, ve sahte lüksün hakimiyetini tasvir eder. Tesadüfün sevkiy- le maceradan maceraya sürüklenen Şarlo, çok iyi tanıdığı- mız bu eslci dost, bize, yeni zamanların muhtelif sahneleri- ni onunla birlikte yaşamak ve filmin tamamından kafamiz- da bir sentez yaratmak imkânını vermiştir. “Yeni Zamanlar” ın ilk sahnesi, sembolik bir koyun sü- rüsüdür. Şimdi insanlar yığınlaşmış, biribirine benzemiş, ferd ayrılıkları yavaş yavaş silinmiş ve cemiyet sürüleşmiş- tir. Makinanın silindirleri arasından geçen ferdler, hep ay- nt örnekte, hep bu makinaların mahsulleri gibi standard tiplerdir. Eğer, bütün diğer arkadaşları gibi, Şarlo da, zencirleme işini, bir makina hissizliğiyle yapamıyor, ve bu her dakika tekrarlanan mekanik hareketlerden — nihayet çıldırıyorsa, bu, sadece, onun ötekilerden daha zayıf bir bünyeye malik olması yüzündendir. İlk defa olarak bu filmde, Şarlo'nun karakterinde bir yenilikle karşılaşıyoruz. O, artık her zulme, her hakarete boyun eğen biçare değildir: Kendini diğer insanlarla mü- savi tutan ve şerefini müdrik bir adam. Zavallı serseri artık burjuvalaşmıştır, ebedi avare artık bir yuva sahibi olmak, herkes gibi giyinmek ve yiyip içmek istiyecek kadar irade sahibidir. Biz bu defa saadet arıyan ve bir mucize gibi onu bulan bir adam karşısındayız. Onun delice ve santimantal hulya- ları, bu defa yerini, daha maddi ve daha pratik bir gayeye bırakmıştır. Saadet, güzel bir ev, yemişli ağaçlar ve taze südü hilesiz memelerinden sağılan bir inek, ve Şarlo'nun kendisinden bir ev ilâhesi yaptığı bir kadından ibarettir. Film, baştan sonuna kadar kahkahalarla güldürmekte- dir. Fakat film bitince, kafamıza nakşettiği hayaller de be- raber bitmiş olmamaktadır. Asıl o zamar, attığımız kahka- haların ar: d olan düşünceler, zihnimizde biretr birer filizlenerek, bizi insanlık ve insanlığın talii üzerinde filozoflaşmaya sevkediyor. Ch. Chaplin bir düşünürün, bir filozofun, halka hitab etmek için müracaat edeceği en mükemmel vasıtanın sine- ma olduğunu ilk anlamış ve eserleriyle ispat etmiş adam- dır. Eserlerinin aynı zamanda hem müellifi, hem senaryocu- susu, hem rejisörü, hem müdürü, hem kompozitörü ve hem de aktörü olan Şarlo, bu eserlerin ta kendisidir. “Şehrin Işıkları” ne kadar yaralı insanlığın acısiyle dolduysa, “Yeni zamanlar” da o kadar mesud bir adamın filmidir. Bu defa, gürültülü ve kaygulu hayattan kaçan Şarlo, saadet ve raha- tı sükünette, sevilen bir vücudun yanında inzivada bulmuş- tur. Bu, seven bir adamın hikâyesidir. Bir saadet şarkısı- Sağdaki hilışede “Yeni Zamanlar” dan bir aile saadeti sahnesini görüyorsunuz dır. Film, gene sözsüzdür. Ancak esere çok iyi adapte edil- ... a ÇiÇ e| »: : miş bir miştir. izik, seyr ze yardım edecektir. Esasen bu kadar büyük ve sanatkâra- ne bir eser hürmet sükütuna lâyıktı. i daha iyi “Yeni zamanlar” la Şarlo, beyaz perde üzerinde en bü- yük zaferini kaznamış ve dehasını bir kere daha ispat et- Şimdi, Türk seyirciler hesabına, bu kıymetli eseri biran evvel memleketimizde seyretmek i diliyoruz. biz veril Tefrika: No. 27 TOPYEKÜN HARB Yazan: General Ludendort Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA Topyekün harbta, aklın ve havsalanın alamıyacağı geniş bir ölçüde eşya ve leva- zımın ikmal ve ilâvesi, mühimmat ve harb Maizemesinin yeniden imal ve ihzarı bahse konmaktadır. NDinva harbıza ilk iki ayında bu cihetler düşünülmemişti. Bunun verdiği sonuç ordunun birçok cüzütamlarında mane- vi kuvvetin azalması ve halk arasında dedi- koduların dolaşması oldu. Birçok kuvvet bo- şuboşuna harcandı. Ben, 29.8.16 da, yüksek ku mandaya geçtikten sonradır ki, benim sa- yemde, işin çaresine bakılabildi. Anayurdda ordü için en büyük ölçüde ça- lışıldı;. ancak, birçok —haftalar — geç- âiil.:ten sonra bu çalışmaların tesiri güörülebil- Bütün harblarda olduğu gibi, ne kadar çok insan kuvveti harcanırsa, o nisbette de harb levazımı istiyen sesler etrafta akisleri- ni yapacaktır. Fakat bu istek, yalnız leva - zımın yapılması için hammadde ve işçi kuv- veti emre amade bulunduğu zaman yerine getirilebilir. Tabii bu arada, lüzum veya im- kân olduğu takdirde, gerek sulhta gerekse harbta yabancı memleketlerden hammadde, yahut da doğrudan doğruya harb levazımı getirmek için, altın veya döviz mevcudu ol- ması, bu isteğin —yerine getirilmesinde şarttır. (11). , Madeni eşya imal eden silahlanma endüs- trisi yanında, fevkalâde bir yer tutan diğer bir endüstri de kimya endüstrisidir. Barut, iştial ve tahrik maddeleri fabrikasiyonu ile sıhi araçların imali, kimya endüstrisi saha- (11) Dünya harbında Birleşik Amerika hü- kümetlerinin dünya kapitalistleri, düşmanlarımı- za milyarlarla paradan başka doğrudan doğru- ya harb malzemesi de vermişlerdi. sına girmektedir. Hele zehirli gaz cenk ara- ci olduktan sonra, onun ehemiyeti daha zi- yade büyüdü. Bütün o, gaz harbının önüne geçmek için, büyük bir kısmı yalandan olan istekler, vaziyeti hiç bir suretle değiştirmi- yecektir. Dünya harbında alman kimya endüstrisi tekmil hammaddelerinde yabancı memleket- lere bağlı kalmamış değildi. Fakat, müda- faa ordusunun ihtiyaçlarını temin otmiş ve fevkalâde şeyler başarmıştı. Alman kimya endüstrisi, bu arada, güb- re ve az mikdarda olmakla beraber, kamyon- lara suni lastik ve hususiyle tahrik madde- si olarak benzol yatiştiriyordu ki, böylelikle, tahrik maddesine olan darlığı büyük ölçüde hafifletmişti. Ordu ve donanmanın tahrik maddesi ih- tiyaçlarını kapatmak meselesi dünya har- bında bana büyük kaygılara vesile oluyordu. Her tarafta bu maddenin eksikliği kendini hissettiriyordu. Onun, iase araçları ile bir- likte temin ve tedariki Eflakı'n zaptında bir gaye olmuştu. Her ne kadar Romanyanın petrol tesisa- tı harab edilmiş bulunuyor idiyse de, oranın zaptedilmesi üzerine, nihayet hafif kamyon ve'tayyarelerin tahrik maddesi ihtiyacının büyük bir kısmı ortadan kaldırilmış oldu. Fakat, durmadan ilerliyen ihtiyaç © kadar büyüktü ki, 1918 de Kafkasya'ya da erişmek zorunda kaldım, Dünya harbından sonra ordunun ilerli- yen motörleştirilmesi ve bugünkü günde be- men tekmil harb gemilerinin mazotla işlee tilmesi, hava silahmın büyütülmesi dolayı- siyle tahrik maddesine ve makina yağına olan ihtiyaç o kadar fevkalâde büyüdü ki, dünya yüzünde petrol sahalarına hâkim ol- mak ve bu sahaları istismar etmek, Birleşilk Amerika Hükümetleri, İngîltere ve Rusya ile bunların arkasına saklanmış olan yahudi ve Roma dünya kapitalistlerinin cihan poli- tikalarında bir parça halini aldı. (Sot.u var) Hati

Bu sayıdan diğer sayfalar: