Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
SAYFA 2 UKRUS Yarı - Sıyasal Bizim Paktımız Savaşsonrası Avrupasının en sağ- lam denen ve sanrlan paktlarından biri, bir fiske ile, gözümüzün önün- de dağılıverdiği bir sırada, Türk - ğ Sovyet paktı on beşinci yaşımna gir- Ş miş bulunuyor. Locarno'nun kendisi " de dahil olmak üzere, savaşsonrasın- J da imzalanmış olan paktlarım hemen — hepsi, bizim, Sovyet dostlarımızla imzaladığımız pakttan sonradır. Bu bakımdan, Türk - Sovyet paktı bü- tün paktların doyen'idir. Ve bu, yal- nız, şeref ve başkanlık koltuğunun kendisine verilmesine kâfidir. Fakat, Türk - Sovyet paktının bir hususiyeti daha vardır. Bu pakt, ilk günde olduğu kadar taze ve canlıdır. İlk günde olduğu kadar, iki memle- ketin dostça geçinmelerini, karşılık- k: menfaatlerini temin etmelerini ga- — Fanti altına almaktadır. İlk günde ol- duğu kadar, her iki memleket, biri- : birinin görüşüne karşı saygı besliye- — sek biribirinin işlerine karışmamak- tadır. Demek oluyor ki bu paktı mey- — dama getiren sebebler, ilk günde ol- - duğu kadar mevcuddur ve pakta ha- — yatiyetini vermektedir. Ş Ön beş sene! Bu dile kolay ge- ğ len bir rakamdır. Fakat bu on beş se- — henin arkasında, en kısa ve en sade — ifadesiyle, iki inkılâb rejiminin stabi- lizasyonu vardır. İnkılâbların stabili- zasyon şartları, malümdur. Tarihte, hiç bir inkılâb, varmak istediği nok- talara yaklaşmadıkça stabilize - ola- mamıştır. Bu noktalara varamıyan inkılâblar, yarı yolda yozlaşmışlardır. : İnkılâblar için stabilizasyon, reali- zasyon demektir. Ve gerçcekten, her iki memlekette, on beş yıldanberi ya- — prılan işleri bir gözden geçirirsek, * Tür ve Rus inkılâblarının kendileri- — he aynı aksyon mantığını seçtikleri- — hi görürüz: İçerde realizasyon, dı- — şarda barış. y Bütün memleketler, şu tehlikeli — günlerde dahi, barışa bağlı oldukla- B” rını inkâr etmiyorlar. Barış'ın yalnız tehlikede olduğunu, herhalde sebeb- ler olacak ki, fasrlasız ilân ediyorlar. Bu karışık hava içinde, şunu kesin olarak tesbit etmek kabildir ki, barışı ne Türkiye ne de Sovyet Rusya teh- did etmektedir. Eğer bir tehlike var- sa; bunun kaynak yahut kaynakları- nı başka taraflarda aramak lâzımdır. Türkiye ile Saevyet Rusya çünkü, dışardaki barışı içerdeki barışa pa- yandalatan memleketlerdir. Türki- yede hattâ, bu, Atatürk'ün — vecize- sile en mütekâmil şeklini bulmuştur: “Yurdda barış, cihanda barış.” Şurası muhakkaktır ki, bir mem- leketin dışardaki barışa olan bağlılı- g1 ne kadar kuvvetli ve ne kadar candan olursa olsun, eğer o memle- ket, içerdeki barışı temin edememiş- se, dışardakine hizmet edemez. Çün- kü gün gelir, içeriyi memnun etmek için dışarda bir muvaffakıyet yahut muvaffakıyetimsi bir “coup” temin etmek lâzımgelir. Bu gibi “coup” la- rın, barış lehine cereyan etmesi, bek- lenemez, çünkü insanlık o kadar ilerlememiş ve milletlerin menfaat kavgaları o kadar yatışmamıştır. Ne- rede o günler ki bir millet: “Ben fi- lan milleti pamuklu ihracatında da- ha salâhiyetli görüyorum. Binaena- leyh kendi pamuklu endüstrimi şu hadde, bilerek, indiriyorum!” desin! işte bunun icin, dışarda yapılan “coup” ister istemrez. barıs alevbir.e bir hareket oluyor. Türk - Savyet paktının on beş se- ne, arızasız işlemesinin bütün sırrı buradadır. Biribirlerine karşı, bun- dan on beş sene önce, bir dışbarış sözleşmesine giren bu iki memleket, sosyal ve kültürel inşa'yı başa al- mışslar ve her biri kendi görüsüne göre, kendi inşşa'sının örsünde ken- di milletinin tezadsızlığını ve bütün- lüğünü dövmüstür. İcbarış böyle el- de edilmiş ve böyle bir içbarış, bildi- ğimiz arızasız dışbarış't doğurmuş- tur. Barış'ın en zivade tehlikeye girdi- ği şu srralarda, Türk - Sovyet paktı- nın on beşinci yılmı kutlarken, bas- ka milletlere sunahileceğimiz - tecrii- 16martın yıldönümü İstanbul, 15 (Telefon) — Yarın (bugün) İstanbul'un işgalinin yıl- dönümüdür. Bu kara günün hatırası anılmak üzere İstanbul halkevi tarafından bir tören hazırlanmıştır. Tören- de, işgal esnasında şehid düşen 6 askerimizin hatıralarını anmak için şehidlikte bir ihtifal yapıla - cak, 16 martta yaralanan 15 kişi de tebcil olunacaktır. İran Şahinşahının doğu- munun yıldönümü dolayısiyle İran Şahinşahi Majeste Riza Pehlevi'nin doğumunun yıldönü- mü dolayısiyle, dış işleri bakanlı- ğt protokol şefi dün saat 17 de İran Büyük Elçiliğine giderek dost ve komşu büyük me. -leketin işgüderi B. Nuri Esfendiyari'ye cumuriyet hükümetinin tebrikle - rini bildirmiştir. Akşam saat 22 de İran Büyük Elçiliğinde büyük bir süvare ve - rilmiştir. Bayanları ile birlikte bü- tün bakanların, yüksek devlet me- murlarının, generallerin ve elciler heyetinin bulundukları bu toplan- tı, çok samimi bir hava içinde geç vakte kadar devam etmiştir. Türkiyenin muhtelif sehirle - rinde İran konsoloslukları da ka- bul törenleri tertip etmis' — ve bu toplantılarda, oralardaki devlet memurları ile İran kolonisi azası hazır bulunmuşlardır. ÇAĞRI Kamutay Dahiliye Encümeni bu. gün saat 10 da toplanacaktır. beden doğmuş hakikat payı budur: Barış istiyor musun? Onu cihanda aramazdan önce yurdda bulmağa ca- hs! Burhan BETGE “Ulus,, un (Başı I. inci sayfada) lerinle ve Moğolcada (z) bir ce- — miekiolarak ta kullanılır. (İn) ek - zamirinden bahseder- ken, bunun /sen) şahıs zamirin- — den kısaltılmış bir ek - zamir nl- — duğünüu izah etmiştik. (İniz) de — de (siz) şahıs zamirinden 'çıkan (siniz) ek - zamirinin (s) si düş- — Mmüş bir şekli kendini göstermek- BC < tedir. (İniz) in etimolojik şekli şu- dur: (1) (2) Çin 4 iz) S (1) İn: (Ego) nun en yakın mu- hitinde, bitişiğinde, yanında, kar- j şısında bulunan bir süje veya ob- D jJeye delâlet eder ki ikinci şahıs dediğimiz süje de böyle söz söy- Hiyenin h muvacehesinde o- lan bir kimse olmak tabiidir. (2) İz: (Ego) nun karşısında bulunan bu şahıslar, yaptığı işte, yahut alâkalandığı mefhumda bi: Hk olan, oldukça uzak sahadaki süje veya objeleri gösteren ektir. z (İniz) in fonksiyonu şu saha- larda görünür. I Bir isimden sonra gelerek o isme, kendisine söz söylediğimiz şahıs ta dahil olduğu halde bir grup eşhasın taallük ve münase- — betini gösterir: (eviniz, kitabınız) B gibi. Deskriptif gramerlerde, “eğer isim bir vokalle nihayet bulursa (iniz) ek - zamirinin başmdaki (i) düşer” diye bir kaide vardır: (kediniz, paranız) gibi. k “Güneş - Dil” teorisinin yarattı- — ği “Türk analitik grameri” ne gö- — re, bir kere vokalle biten kelime — olamaz; morfolojik şeklinde vo- — kalle biter gibi görünen kelimenin — sonunda (ğ) vardır. — Bu (V.4-ğ), (iniz) ek-zamirinin : basında bulunan (V. 4 n) ile kay- ça Dil Yazıları B naşarak bir (V. — nmg) halini alır ve bu (nğ) mürekkep konsonu da mütekâmil şivede bir (n) gibi o- kunur. Bu noktayı iyice göstermek ü- zere (eviniz) ve (kediniz) sözle- rinin etimolojik şekillerini alt al- ta yazalım: (1). (2) (4) (5) Eviniz: (eğ 4 ev -- 4 in 4 iz) Kediniz: (ek 4 ed - iğ 4 in * iz) İşte burada (kediniz) sözünde (iğ 4 in) elemanları kaynaşarak önce (inğ) ve sonra (in) olmuş- tur. : Not: 1. — Daha açık olmak ü- zere (eviniz) kelimesinin etimolo- jik şeklinde (.) ile geçilen yere de bir (iğ) koyabiliriz. Bu halde: (3) İğ: Asıl ana süje veya ob- jeyi gösterir. (4) İn: (Ev) in ait olduğu süje, bu ana süje veya objenin yakının- da bulunduğunu anlatır. (5) İz: Geniş sahada bu (in) süjesiyle iştirak eden diğer süje- leri ifade eder. I. Fiillerin ana sıygalarında ikinci cemi şahsa delâlet eder: (geliniz, yapınız) gibi. Bu rolde (in) de kullanılır. Fa- kat ona (z) de katılarak daha na- zik ve daha saygılı bir ifade vü- cuda gelir. Fiil radikali bir vokalle biter gibi görünürse, o vokalin düşmüş konsonu olan (ğ), bu (iniz) in ö- nünde (y) ye çevrilir: (ağlayınız, gülmeyiniz) gibi. HI. Fiillerin düz sıygalarında yine ikinci cemi şahsı gösterir: (geldiniz, gelseniz, yaptınız, yap- sanız) gibi. Bu düz sıygalar, (di) ve (se) ile bittiğinden bunların sonların- (3) PS (0 daki (ğ) ler, yine (iniz) in (in) - iyle kaynaşırlar. ğ DA A YS y SA : t IV. (İği) ve (eceği) şekillerin- deki sıygalarım sonuna gelerek yine ikinci cemi şahıs manasını ğ.erir: (geldiğiniz, geleceğiniz) gi- . Not: 2. — Bu (in — iz) mürek- kep ekinin (in) kısmının konsonu, hakikatte bir (nğ) mürekkep kon- sonunun tahallülünden doğmuş- tur. Bunun için, etimolojik ana- lizde: ASA I. (in 34 iz) şekli yerine: KS (22 (3) IL Çin 4 iğ 4 iz) şekli de almabilir. Bu, halk ko- nuşmalarında (iniz) yerine (in- ğiz) denilmesini izah eder. Not: 3. — (İniz) deki (in) in aslı (ing) olunc;, bu mürekkep - konsonun tahallülüyle kelimenin etimolojik şekli: ; ) (2 III (iğ 4 iz) olarak ta almabilir. İşte fransızcanın (votre)- ve (vos) kelimeleri bu şekille muka- yese edilince hep bir kaynaktan geldikleri anlaşılır. Çünkü (vot- re) un lâtince aslı (voster) dir. Menemen'de Atatürk büstünün açılış töreni Menemen, 15 (A.A.) — Bugün öğleden sonra cumuriyet alanına töreni parlak bir surette yapılmısş- tır. İzmir ilbayı, kolordu komu - tanı, müstahkem mevki komutanı ve maiyetleri, C.H.P. Başkanı ile bütün Menemen halkı törende bulunmuşlardır. Törenin Atatür - ke derin alâka ve minnettarlığına vesile olmasından neşe ve sevinç içinde calkanan menemenliler bu- gün tarihi bir gün vasamıslardır. Mersinde Reşid Galib gunu 12 mart perşembe günü — Mersin halkevi salonunda toplanan mersinli- ler, Reşid Galibi anmışlardır. Halke v vi, bugünü, Reşid Galib günü olarak kabul etmiştir. Törende muallim, dok tor, tüccar diğer birçok meslek adam- ları Reşid Galibi sevenler bulunmuş ve birçok diyevlerle onun hatırasını anmıslardır. Adanada kaçakçıların muhakemesi Teşkilât yaparak çok mikdarda sigara kâğıdı kaçakçılığı ile uğraşan Osmaniyeli Hacı Mustafa, Ali, Ah .- med, Süleyman hakkında Adana İh - tısas mahkemesinde geçen muhake - me bitmiştir. Suçluların hepsi beşer seneye mahküm olmuşlardır. Ayrıca 3735 lira para cezası ödeyeceklerdir. Şebekeyi idare eden Ali cezasını çek- tikten sonra Elâziz'e sürülecektir. Muhtar Mehmed vazifesini yap - madığından bir sene hapis yatacak ve 18661 lira 50 kuruş para cezası öde. yecektir. Balıkesirde sinek kapanı mecburiye*i Balıkesir belediye daimi meeclisi, hastalıkların bulaşma vasıtaların - dan biri olan ve muhitte fazlasiyle üreyen kara sinkelerin kökünü kes - mek içn bütün esnafın ve halkın si - nek kapanı kullanmasının mecburi tutulmasıma karar vermiştir. Bir atletimizin muvaffakıyeti Vayt - Siti, 15 (A.A.) — Üniver- siteliler arası yıllık atletizm müsaba- kalarında Kembriç, Oksford'u 3 pu- ana karşı 8 puanla yenmiştir. Kembriç adına müsabaka giren türk atleti İrfan, 45 ayak 9,5 inçes gülle atmak suretile bu müsabakayı kazanmış ve rekor kurmuştur. üniversiteler arası bir Not: İngiliz ölçüleri üzerine veri- len bu rekorun metre üzerinden kar- şılığı 13,8773 dür. Türk spor tarihinde ilk defa ola- rak beynelmilel mahiyette bir rekor kuran genç atletimiz İrfan'ı en sa- mimi surette kutlamayı bir vazife bi- liriz. b p Mektebliler arasında voleybol maçları Her hafta pazar günleri saat on - da Sanat Mektebi bahçesinde Anka- ra mekteb takımları arasında voley- bol maçları yapılmaktadır. Dün Ti « caret lisesi ile Sanatlar mektebi ara- sında, birçok seyirci önünde yapılan maçı Ticaret lisesi kazanmıştır. Bu maçlara devam edilecek — ve kazanan takıma mektebliler liki adır na bir kupa verilecektir. Edirnede spor hareketleri Edirne, 15 (A.A.) — Bugün Edir- ne halkevi tarafından tertib edilen yü- rüyüş müsabakası büyük bir muvaffaki- yetle yapıldı. İskender köyüne kadar gi- dip gelme 27kilometrelik yol iki sant 45 dakikada alındi ve müsabakada bi- rinciliği k. 5 dakika önce geldi. Fakirleri düşünen bir belediye reisi Balıkesir vali ve belediye reisi B. Salim Gündoğan, belediye meclisinin kendilerine çalışmalarından dolayi verdiği 2500 lira ikramiyeyi şehrin su işlerine ve fakirlere harcanmak üzere teberrü etmiş ve parayı beledi- ye kasasına yatırmıştır. Halkevinde Sekizinci gecesi Sanatkâr Şadi'nin gös* erdiği muvaffakiyetle pek parlak geçti. Halkevi sosyal yardım — komitesi evelki geçe bundan bir yıl önce ölen tiyatro muharririmiz İbnirrefik Ah- med Nuri Sekizinci'nin adına güzel , bir tören yaptı ve rahmetli muhar - ririn en çok sevdiği ve hattâ " kendisine soyadı olarak aldığı “Se- iüzinelt biesni terasil etü. Evelki geceki tören sanatkâr Ra - şid Rizanın bir söyleviyle başladı. Halkevi temsil hayatının büyük bir direği olan Raşid, bu söylevinde Ah - med Nuri Sekizinci'nin eserlerindeki , tipleri, bu piyeslerin sanat bakımın dan değerini anlattı ve Sekizinci ririnin hatırasına bir saygı gös- Bunun (et -- er) kısmı - (imiz) in analizinde ( notre) bahsinde söy- lediğimiz gibi . ayrı birer rol oy- nıyan iki elemandır. Bunlar bıra- kılınca (voster) in (vos) kısmı ile, (votre) un cem'i denilen (vos) birleşir ki ikisi de: (100ç2) (ov -- os) demektir; (ğ — v) ve (s — z) for- mülleriyle bu da aynen: (Dsca) : Cğ * iz) in kendisidir. Not: 4. — (İniz) mürekkep eki- nin bir tam kelimeden ek haline gelmiş şeklinden (siniz) ek - za- mirinin analizinde bahsedeceğiz. İ N. DİLMEN termiş olmak için davetlileri bir daki. ka susmağa çağırdı. Raşid Riza'dan sonra söz alan Nurettin Artam, os . manlı saltanatının çatık suratlı gün- lerinde türkün içindeki gizli neşeyi meydana vurmak yolunda — savaşan Ahmed Nuri'nin değerinden bahsede- rek halk içinden çıkan bu sanatkârın son günlerini burada, halkevinde ge- çirdiğini, burada çalıştığını ve burada gözlerini yumduğunu söyledi ve gene burada büyük sanatkârlarım yetişe - ceğine olan büyük ümidini, anlatarak sözünü tamamladı. Daha sonra halkevinde Ahmed Nuri Sekizinci ile beraber çalışan gençlerimizden Mehmet Ali, üstadin halkevindeki fdakâr çalışma tarzına aid hatıraları nakletti. adını Artık sıra Sekizinci'nin temsiline gelmişti. Ahmed Nuri Sekizinci'nin eserlerindeki tipleri büyük bir mu - vaffakiyetle canlandıran — sanatkâr ğ Şadi,, bu eserde fahri olarak rol''al-' mak üzere Ankaraya gelinişti. Yıllar- Ş danberi sahne hayatından * çekilmiş olan Şadi'yi, bu vesile ile, Ankara halkevinde yeniden görmek şehrimiz sanat severleri için büyük bir kazanç olmuştu. Davetliler arasında Şadi'nin eski temsillerini görenlerden birçoğu var- dı. Belki de bunlar değerli artistin eski muvaffakiyetlerini bu eserde gösterip gösteremiyeceğini, — perde açılmadan, merakla beklemişlerdir. Fakat yeni “Habib Neccar,, yıllar - dan sonra eski “Habib Neccar” ın ay- nı kuvvetle yaşamakta olduğunu gös- termiş ve halktan sık sık alkışlar top- lamıştır. Temsil bittikten sonra halk- evinden dağılanlar, aynı sahnede ay- nı artistin daha çok temsiller verme - sini içten bir özleyişle temenni etmek- te idiler. Halkevi temsil kolundan Naciye Modan, Nigâr Kesüs, Salih Yanal Nüzhet Şenbay, Fethi İmre ve arka - daşları da rollerini canlandırmakta büyük bir gayret ve muvaffakiyet göstermişlerdir. n ; Bu törende halkevinin Ahmed Nu- ri Sekizinci'nin hayat ve eserleri hak- kında bastırdığı bir küçük risale de davetlilere dağıtılmıştır. SÜ