Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ULUS » * Bir dostum, satın almış olduğu bir incir paketinin üstünden çı- Z kardığı basılı etiketi haklı bir hid- - detle bana uzattı. İngilizce yazılı Â bu etikette başı fesli ve çevre sa- h rıklı, sakallı, şatvarlı ve kuşaklı bir ihtiyar İzmir incirlerini dün- - — yaya sunuyor vaziyette tasvir e- E — dilmiştir. k Burada, uygunsuz bulduğum iki — nmokta üzerinde durmak istiyorum. : İlk önce, bir halis türk malmın, — türk piyasasında, türk alıcılara in- gılızce ibareli bir paket içinde sa- tılması ne demektir? Birçok ya- bancı ticaret müesseseleri — bile, piyasamıza gönderdikleri mamul- lerin üzerine türkçe yazılı hususi etiketler koyarlarken, elbette ki bir türk müessesesinin bize ya- bancı dille hitab etmesine taham- mül edemeyiz. Gerçi, ihraç edil- mek üzere hazırlanmış mallardan bir kısmının, elde fazla stok kal- ması dolayısiyle iç piyasaya sev- kedilmiş olması gibi bir mazeret hatıra gelebilirse de, bu bile bizi ikna edici bir sebeb teşkil etmez. — Küçük bir etiketin değiştirilmesi © kadar az zahmete muhtaç bir . geydir. Fakat âsıl esefe değer nokta İzmir'in dünyaya, böyle başı fesli — vesarıklı bir adam tarafından —— temsil edilmesi keyfiyetidir. Yabancı piyasalarda alıcıların _Uygunsuz bir hareket zevkini kollamanın ticaretin baş- İrca şartlarından olduğunu kabul etmekle beraber, büyük bir sosyal devrim yapmış vebunu en kısa zamanda dünyaya tanıtmak vazi- fesiyle mükellef bir memlekette açlışan herhangi bir müessese için, bir menfaat maksadiyle de olsa, yurd hesabına menfi propa- gandalara vesile olacak hareket- lerden çekinmek bir vazife ve hat- tâ borç değil midir? Türkiye'de artık fes diye bir şey kalmamış ol- duğunu işiten yabancılar bir türk müessesesi tarafından piyasaları- na gönderilmiş olan paketlerin ü- zerindeki bu köylü kılığını nasıl telakki edeceklerini şaşıracaklar- dır. Bu incir paketini saran kâğıd şerid üzerinde ingilizce olarak şu cümle okunuyor: “Aydın Ziraf Satış Kooperatifleri Birliği. İz- mir - Türkiye”, Demek oluyor ki Aydın incirlerini böyle uygunsuz bir ambalaj içinde ihraç eden müessese, sahibi milliyetimize ya- bancı hüususi bir ticaret evi değil, bir halk yığınını temsil eden yarı resmi ve milli bir birliktir. Bunu, bizi ayrıca müteessir eden bir so- nuncu nokta diye kaydettikten sonra başka bir şey ilâve etmiye lüzum görmiyorum. YAŞAR NABİ (Başı I. inci sayfada) — min (z) den değişme olduğunu te- K yit eden - makul bir tebadüldür. Yalnız (syok) şeklinde (s) ile birlikte (y) de görülmektedir ki bu kelimeye bir el ilâvesi mahiyetinde görülebilir. Bir de (tuoh) şekli, (s) kategorisine — mensup konsonların - (t8) mürek- — kep konsonunun tahallüliyle - () 0 ve (d) ile de tebadülünü göster- * mektedir. Bununla beraber bu iki kelimede de baş tarafa birer (s) ve () elemanı ayrıca gelmiş ve - menfi anlamı (0) ve (u) vokalle- — rinin delâlet ettiği (oğ) ve (uğ) — — mnsurlarında bulunmuştur, denile- ' > bilir. (Hayır) kelimesine gelince, İs- lâmiyete girdikten sonra milli var- lıklarını hep müslümanlığa mal- etmek gayretine düşmüş olan 'Türk zümreleri bu orijinal Türk kelimesini de - Arapça (şerr) in zıddı olan (hayr) sözünden çık- — mış gibi göstermeğe heves ettik- | lerinden, bu kelime üzerinde pek - uğraşmamışlardır. Halbuki (ha- yır) sözünün delâlet ettiği menfi anlamla (hayr) kelimesinin anlat- O tiğı iyilik anlamı arasında münasebet yoktur. (Şerr) in zıddı — olan (hayr) kelimesi ayrıca ana- — Hiz edilmek lâzımgelen bir söz- dür. Bunun etimolojik şekli: K () () 3) (0 5 25 ah hAY Tf : - dır ki - ana köke “parlaklık” an- - Tamı verilerek - “parlaklığın üze- — Tinde temessül ve tekarrür eyle- —- diği süje veya obje” manasına ge- /— Hir, Arap lügatinde de (hayr) sözü _";. “mutlaka halkın meyil ve rağbet —- ve muhabbet eylediği nesne” di- — ye tarif edilmektedir ki yukarıki —izah ile tamamen uyuşmakta- dır (2). ..' Şimdi, bu (yok) ve (hayır) — Menfi sözleriyle bir seriden olan UAŞ kelimeleri gözden geçirelim: Ü - Ohi Grek dilinde gerek fiil başında ve gerek tek başma olarak kulla- — mılan menfi anlamlı zarflar şun- | lardır: (ü,ük, üh). — Yine bu asıldan olarak yalnız başına kullanılan menfi anlamlı T tı eıkıGrekçe (uhi) ve yeni kçede (öhi) diye telâffuz edil- SÜ M “Ulus,, un Dil Yazıları Birinci zümredeki (ü) - yani (uğ) - ve - bunun, konsonu (k) ve (h) ye çevrilmiş şekilleri olan - (uk) ve (uh) (Divanü lügat-it- Türk) te bulduğumuz (ay) ve (av) ile birdir. Çünkü vokaller her zaman biribirine tebadül ede- bileceği gibi, (& — k — A) serisi de (ğ — v) ve (ğ — y) formülle- riyle birleşince, (v) ve (y) kon- sonlarınm (g, k, h) olabileceği meydana çıkar. (UR) ve (uh) şekillerinin baş- larındaki vokallerin uzunluğu da hesaba katılırsa o zaman bu keli- meler tnmamiyle (yok) kelimesi- ne müsavi olurlar. Çünkü bunla- rın etimolojik şekilleri şöyle kar— şılaştırılabilir: (1) - (2) Ük : uğ - uk Üh : uğ - uh Yok : ay —- ok Asıl (yok) a tamamiyle muadil olan kelime ise (uhi) ve (öhi) ke- Hmeleridir ki sonlarındaki (i) le- rin birer (iğ) olacağı bedihidir. Bunların etimolojik - şekilleri ile (yok) un tam etimolojik şeklini de alt alta yazalım: CAPSER 3) ÜUhi :uğ-uh 4 iğ Öhi : oğ - oh-- iğ Yok : ağ - ay * ok Gayr Arap dilindeki (gayr) kelimesi de tamamiyle Türkçe (hayır) m aynıdır. Etimolojik şekillerini alt alta yazarsak bu ayniyet derhal göze çarpar: (5) - (2): (3) Hayır : ah 4 ay 4 rr Gayır : ag 4 ay 4-ır Yalnız ana kökü temsil eden birinci derece prensipal kökte (h - g) değişmesi vardır ki bu iki konson da aynı kategoriden ol- duğu için birbiri yerine geçebilir. Kein Almancadaki (Kein) menfi sö- züne gelince, bu kelimede de (yok) ve (hayır) sözlerinin ele- manları kendini göstermektedir. Yalnız (hayır) ve (gayr) sözleri- nin son elemanları ile aldıkları tekarrür ve temerküz — manası (Kein) kelimesinde yoktur. (Kein) sözünün etimolojik şek- lini analiz edelim: T ) ER T İN . ; fak h ay Hğ) e -(D) Ak: Ana kök yerine - geçe- rek onun “esas” anlamını kendin- öste ha EALİĞNk Pa aa İÇ HABERLER seRrm AA r. AT T AYU YA * ISTANBUL TELEFONLARI: Tramvay kazası Tahkikatta elektirik fre- ninin bozukluğu anlaşıldı. İstanbul, (Telefonla) — Kaza- ya uğrayan tramvayın elektrik firenlerinin kullanıldığı halde ön tekerleklerden biri tutmamış ve kazada bu firenin bozuk olduğu tesbit edilmiştir. Şirketin bu şebe- kede işleyen 186 arabasından 100 den fazlasının hava firenlerinin olmadığı anlaşılmıştır. Kazaya uğrayan araba 22 seneliktir ve 22 senelik bir arabanın kullanılması- da ayrıca tetkike değer görülmek- tedir. Bu itibarla şirketin kayıd - ları tetkik edilmektedir. Arabayı idare edenlerden hiç birinin me - sul olmadığı ve vatman Fahri'nin hiç bir kabahati olmadığı anlaşıl- mıştır. Tahkikatın Aarkası yarın alınacaktır. Tramvay şirketi ayrı- ca tahkikat yaptırmaktadır. Ağır yaralıların vaziyeti iyi - dir. Yalnız ayağında kangren o - lan İsmail, henüz tehlikeyi atla - tamamıştır . B. Abidin Özmen İki haftadanberi şehrimizde bu- lunan, birinci uımııııı mufeıtı; B. Abi. din Ö: bug Ü yeti başıma gitmek ü uzere şehrimizden ayrılacaktır. B. Özmen, müfettişlik aç daki işler hakkında ma - lümat vermesini rica eden bir arka- daşımıza şu beyanatta bulunmuştur: — Cumuüriyet hükümetimizin e. konomi, kültür, bayındırlık ve güven- lik işlerinde, yurdun her tarafında takib etmekte olduğu geniş ve şümul- lü bir kalkınma ve idare programı vardır. Bu programdan, benim böl- gemdeki vilayetlerde, nufus kesafeti ve coğrafi vaziyet gibi hususi şartla- rına göre, t ile istifade etmek. tedirler. Bunların haricinde, mevzuu- bahs olacak bir tedbir yoktur. Biz i- dare memurları kanunların ve hükü- metin bilâmum tedbirlerinin, bulun- duğumuz yerlerde, tamamile tatbiki- ni takib ile mükellefiz. Yapmakta ol- duğumuz ve yapacağımız iş de bu. dur.” Yakalanan kaçakçılar Geçen bir hafta içinde gümrük mu- hafaza örgütü, biri ölü, biri yaralı 66 kaçakçı, 1975 kilo gümrük kaçağı, 142 kilo inhisar kaçağı, 8 tüfek, 2 tabanca, 311 mermi, 64 türk lirası, 48 tüp morfin, 22 kaçakçı hayvanı ele * Recep Peker gitti C. H. P. Genel Sekreteri B. Re- ceb Peker dün akşam, inkılâp der- sini vermek üzere İstanbul'a git- miştir. Genel Sekreterimiz istas- yonda saylavlar, partililer, gaze - teciler ve sevenleri tarafından uğurlanmıştır. B. Peker bayram tatilini de İstanbulda olan çocuk- İarmın yanında geçirecektir. Zaman ve Kaynak Zaman gazetesi, dört günden - beri Tan arkadaşımızın yazı işle- ri direktörü Etem İzzet Benice ta- rafından çıkarılmaktadır. Eski Vatan başmuharriri B. Ahmet Emin Yalman da Kaynak adında haftalık siyasi bir gazete çıkarmı- ya başlamış ve ilk sayısı şehrimi- ze dün gelmiştir. -. Yeni arkadaşlarımıza uzun bir hayat ve başarı dileriz. Mektubçular arasında çul Erzi mek- tupçusu Şevket, Erzınnın mektupçulu- ğguna eski Gürele kaymakamı Rauf, To- hd L " VA ng& P Vna mekt Kurulan nahiyeler Van merkez kazası içinde Ercak, Ştak kazasımnda Narlı, Bitlisin Sa- son kazasında Cacas, ve Hakârinin Beytüşşebab kazasında Gerür adıyla 4 nahiye teşkili ve diyarbekir kazası- na bağlı Devegeçidi nahiyesinin kal- dırılması Bakanlar meclisince kabul edilmiştir. Memurlar kooperatifi umumi heyeti Ankara memurlar kooperatif şir- keti, ortaklar umumi heyeti, dün be. lediye ei cal da topl , tı. Fakat, ekseriyet olmıdıgmdnn. toplantı, 21 mart rtesi saat ona bırıkılr_ıııçhr. Bugünkü konser Cumur başkanlığı filarmonik or- kestrası fından Müzik öğ okulunda bugün saat 15 de verilecek konser programıdır: Şef: Ernst Praetorius 1 — W. A. Mozart (doğum 27.1. 1756, ölümü 5.12.1791) Ouvertae zu Don Giovanni H — Robert Schumann (doğumu Z 8.6.1810, ölüuıü 29.7.1856) Kâzım, Nı:de mektupçuluğuna Bıu-dur mektupçusu Abdurrahman, Burdur mek- tupçuluğuna Malatya mektupçusu İs- mail Hakkı, Malatya mektupçuluğ eski Mardin tahrirat direktörü Muhid- din, Ağrı mektupçuluğuna Kars mek- tupçusu Şeref, Kars mektupçuluğuna Borçka kaymakamı İzzettin, Sivas mek- tupçuluğuna eski Mersin tahrirat di- rektörü Süleyman Sami,Urfa mektupçu- luguna Gumuşana mektupçusu Behçet Gü çuluğ Urfa mek- tupçuw Seyfi, Bitlis. mektupçuluğuna eski Malatya tahrirat direktörü Agâh, Borçka kaymakamlığına Sivas mektu, Viyol | konsertosu Op. 129. a) Çok çabuk değil (Nicht zu schnell) - b) Yavaş (langsam) Solist: Friedrich Mahlke 10 dakia dinlenme HI — Anton Bruckner (doğumu 4. 9.1824, ölümü 11.10.1896) 2. senfoni do minör (birinci defa çalınacak). a) Moderato b) Andante, törenle, biraz canlı (Frierlich, etwas bewegt). c) Seherzo, çok çabuk değil çusu Fahri tayin edilmişlerdir Afgan elçisinin bir tavzihi Afgan elçisi Sultan Ahmet Han 28 şubat 1936 tarihli Son Posta gaze- tesinin kendisine atfen neşrettiği be- yanatm bazı | ının yanlış ol- duğunu görmüş ve aşağıdaki şekilde tavzihini dilemiştir: «“— Ben, Son Posta muhabiri ile türk antolojisi bahsi üzerinde bir ke- lime bile konuşmadım. Ne o sordu, ne de ben cevab verdim. Yalnız şair- lerden bahsedildi, Abdülhak Hamidi beğendiğimi söyledim. Antoloji hakkındaki sözler benim değildir. Afganistana celbedilen mü- tehassıslara verilen ücret hakkındaki rakam da tarafımdan tasrih edilme- miştir. de temsil eden birinci derece prensipal köktür. Bunun (hayır) sözünün prensipal kökü olan (ah) ile bir olduğu meydandadır. (2) Ay: Bunun (y) si yine (z) den değişmedir. Uzak bir sahada esas anlamının dağılıp ayrıldığı- na delâlet eder.: Bu anlamın uza- ğında kaldığı süje veya objeyi de: (3) Iğ: elemanı gösterir. Keli- mede bu elemanın (8) si (n) ye çevrilmiştir. Bu halde (ak —- ay — 1Iğ — aka- yığ) sözünde baş vokal düşmüş, son konson da (n) ye çevrilerek ve vokalini kaybederek, kelime (Kein — Kayn) şeklini almıştır. Manası “esas anlamının bir süje veya objeden çok uzak sahada bulunması” dır, Bu kelimeyi (yok) kelimesiyle mukayese edelim: (1). (2) (3) Kein ; ak 4- ay (2) Hığ Yok : ağ - ay(z) * ok Görülüyor ki iki kelimenin 'ele- manları tamamiyle bınbirınm ıy. : ıŞldır. kelimesiyle karşılaştıralmı: Aynı kelimeyi bir de ( havırî () -(2) (3) Kein : ak 4- ay (2) L—ığ Hayır : ah - ay (z) - 1r Görülüyor ki burada da yalnız son elemanlarda bir mana nüansı ile kelimeler birbirinin benzeri ve yakınıdır. Üçüncü serinin tablasu LA ( hnelle) ç) Finale, oldukça çabuk (ziom- lich sehnell). Avusturya elçiliğinde konser Dün akşam saat 17 de Avusturya elçiliğinde bir müzik konseri verilmiş- tir. Bu konserde büyük avusturyalı kompozitör Anton Bruknerin eserleri filarmonik orkestramızın muallimleri başta orkestra şefi Praetorius oldu- ğu halde viyolonist A. Winkler, viya- lonist G. Back, viyola Handschke ve F. Mahike Çelist tarafından çalım- mıştır. Dış bakanlığı yüksek işyarla- rının ve kordiplomatikten birçok si- maların bulunduğu bu konser çok gü- zel olmuş ve takdir toplamıştır. Otomobil . kornaları Elektrikle işliyen ve benzeri otoma- bil kornalarının düdük mahiyetinde olduğu için tarife pozisyonunun 812 sının şümulü içine gi i lâ- zım geldiği gumruklm bildirilmiştir. Sargılık kâğıt Yunanistana gümrük tarifesinin 324 A ve C pozisyonlarına giren sar- gılik kâğıddan 100000 ve 341 C po- zisyonuna giren mukavvadan 80000 Bu izahlar, üçüncü seri lerinin de hep bir asıldan geldiği- ni ispata kâfidir. Bunları da bir görüşte göz önüne koyabilmek ü- zere etimolojik şekillerini tablo halinde gösterelim: () -(2) (3) Yok (T.):ağ 4 ay (z) 4 ok Hayır (T. |: ah 4 ay (2) 4 1r Gayr (Ar.|)rag 4 ay (2) — 1ır Kein (Al.|:ak 4 ay (2) - ığ (n) Uhi (Gr.): üğ -- uh (2) & iğ Ohi (Gr.|: oğ * oh (2) - iğ Bu tablonun göz önüne serdiği dil manzarası, bu seri kelimeleri- nin de hep bir (V. -- 3) formüliy- le menfi anlamına geldiklerini ıçıkça göstermektedir (31.. Sis , İ. N.DİLMEN. [3] Dörütüncü seri ke]:me!enmn muka yesesini yarınki —sayımızda yazacağız. k kilo kontenjan verilmesi Bakanlar he- yetince kabul edilmiştir. . Çocuk Esirgeme Kurumunun Kutlama telgrafnameleri Çocuk Esirgeme Kurumu Genel merkezi tarafından hazırlanan ve su- reti hususiyede Viyanada bastırılan bu çok zarif ve süslü “Lüks” kutlama | telgraf kâğıdları her telgraf merke- zinde bulunmaktadır. Kutlama tel. grafınızın bu süslü kâğıtla muhatabı- nıza verilmesini isterseniz, telgraf müsveddesinin bir köşesine “Lüks” kelimesini yazmanız ve telgraf para- sından ayrıca 15 kuruş fazla verme- niz yeter. Bu kâğıdların geliri tama. men yurdumuzun yoksul yavruları- nin bakımiha ıynhııı;hr Kutlama tılgrıfinı:nııu süslü kığıdlı ılın mu- hatabınızın' fizlı sevinç dııyıcıgııu ve zarafetinize hükmedeceğine şüp- he yoktur.