19 ŞUBAT 1936 ÇARŞAMBA ULUS SAYFA 3 İTALYAN - HABEŞ HARBI Habeş ordusunu yüzden fazla tayyare bombalıyor KER KA e Ttalyan hafif topçuları Makalle civarındaki taarruzda (Başı 1. inci sayfada) bar bir saha içinde düzgün araş- turmalar yaptıklarını bildiriyor. Burada bulunan pek çok mağara ve yarıklarda mühimmat, - tüfek, mitralyöz, yiyecek, içecek ve küçük| seyyar bir hastane - bulunmuştur. Bundan başka Ras Mulugettaya aid olduğu sanılan bir nişan kol- leksiyonu arasında kırallığın za- fer nişanı da bulunmuştur. İtalyan uçakları çekilmekte o- lan habeşleri şiddetle bombardı man etmiştir. Habeşlerin manevi yatı bozuk görünüyor çünkü, gi İenmiye lüzum görmedikleri gibi tayyarelere ateş açmak için dur- mıyorlar. Makalleden yüzden fa: la tayyare uçarak habeşleri Küçük bir. habeş mülrezesi toparlanarak birinci italyan kol- ordusunun sağ cenahına hücum et- mek istemişse de süratle tardedil. miştir. Muharebeye girmiş olan bir i talyan zabiti, habeş üniformaları- 'nın kendilerinkinden daha güzel olduğunu ve habeş zabitlerinin et- lerinde bölge haritaları bulundu- ğunu söylemiştir. İtalyanların Ras Mulugetta ile Ras Seyyum orduları arsama girme- ye muvaffak oldukları yalanlanmak- tadır. Habeş başkumandanının, bu it yan taarruzunun hazırlandığından pek iyi haberdar olduğu ve buna gö- re tedbirler aldığı bildiriliyor. Adisababa'da zannedildiğine gö- italyanlar şimal ve cenup cephele- nnt.nm zamanda taarruza geçme- “ye karar vermişlerdir. Buraya gelen haberlere göre, en az italyan fır - kası şimdi Somalıya doğru yolda bu- lunmaktadır. Mareşal Badozliyoya nişan Roma, 18 (A.A.) — Kıral ma- raşal Badoglio'ya çektiği bir tel- | grafta Tigre cephesinde » dıkları zaferden dolayı maı. ve kahraman askerlerini tebrik et- miştir. * İtalyada zafer sevinçleri Roma, 18 (A.A.) — Dün ak- şam İtalyanın bir çok şehirlerinde, Ambaaradam zaferini kutlulamak üzere gösteriler yapılmıştır. MAREŞAL BADOGLİONUN CEVABI Mareşal hakkındaki tebrikl ederim. Sizin azmi kıtaatın cesareti İntikamları « lnan Adua Glüleri mrtık ralai ya AMERİKA Bitaraflık kanunu - nun uzatılmasını kabul etti (Başı 1. inci sayfada) Nevyork, 18 (A.A.) — Mecli. sin kabul ettiği bitaraflık projesi, halihazırda bitaraflık kanununun, harb eden devletlere gönderilecek olan harb malzemesine ambargo konmasına dair olan hükümlerini 1-5-937 tarihine kadar uzatma, harbeden devletlere ikrazatta bu- Tunmağı yasak, krediler tahdid ve normal devredeki mikdarlara ten- zil, etmektedir. Bu proje, yabancı memleketlerin Amerika - kıtasma vaki olacak taarruzlarına hedef teşkil eden lâtin Amerika memle- ketlerine tatbik edilmiyecektir. DİIİŞ HABERLER PARAGUAYDA İHTİLAL CIETT Hükümeti gafil avladılar-Cumur Reisi hayatımı — kurtarm- - Dış Bakanı ihtilâlcile için istifasını veri Nevyork, 18 (A.A-) — Buenos Airesden Assosyated. Prens'e gelen telgraflara — göre, Assompsion'da şid. detli bir sokak harbı olmaktadır. İki alay isyan etmiş ve devlet memurlz riyle tersaneyi kuşatmışlardır. Diğer alay hükümete sadık kalmış ve asi- lerle mücadele etmekte bulunmuş- tur. İsyan şehirde faaliyeti durdurmuş- Bucnos - Ayres, 18 (A.A.) — Pa jay cumur başkanı Ayala Assomp- sion'u terketmiştir. Dış bakanı ihti- dülcilerin elinde esirdir. İhtili şimdi vaziyete tamamen hâkim bu- Tunmaktadırlar. Assomptionla bütün tamamen ke- muhaberat birkaç işti. Fakat bu sabah teller yeni- den açılmıştır. Başkan Ayala'nın liberal rejimine karşı ihüilâl hareketi orduda başla- mıştır. Miralay Smit tarafından idare edilen askeri i üç alay iltihak . İhtilâlciler general Estigar sundaki hükümet kıta- lariyle çarpışmışla.dır. Fakat akşam üstü hükümet kuvvetleri ihtilâlcilere teslim olmuşlardır. Bütün gün Assom- psion sokaklarında da çarpışmalar ol muşsa da hükümet merkezi şimdi sü: künete kavuşmuş bulunmaktadır. Mi. ralay Smit ihtilâl hareketinin olan miralay Franco'nun emiz beklemektedir. irdir elinde e Söylenildiğine köre, andime eski er sebeb olmuşlur. İlime başkan olarak mühab edilen murasay Evanco'nun, Bucnos Ayresen yakıa- da Astompsion'a dönmes beklen: mektedir. Hükümet tanımsen galıl avlanmıştır. Hükümet merkezindeki çarpışmalar sabahın yedisinde başla- mış ve ihtilâlciler derhal bütün sev- kulceyş noktalarına hâkim olmaşlar dır. Biraz sonra tayyare kıtaları di ihtilâle iştirak etmiştir. Hükümele sadık olarak yalnız polis kuvvetleri kalmıştır. Astompsion, 18 (A.A.) — Reis A- yala istifa etmiş ve hürriyeti hakkın- da ibtilâlcilerden teminat almıştır. LORDLAR KAMARASINDA İngilter Dış Bakanlık Müsteşarı zeeri tedbirler ve habeş harbı hakkında .—..oı-ıılıın sorgulara cevap verdi Londra, 18 (A.A.) — Bugün Lor: dar kamarasında italyan . habeş fı hakkındaki müzakereler Fillimor tarafından açılmıştır. Fillimor, herkes tarafından kabul edilebilecek bir tesviye sureti kolay- gtırılması ve İngilterenin bir b sürüklenmesi tehlikesine nihayet ve- rilmesi için icab eden tedbirleri alıp almadığını hükümetten sormuştur. birler sıyasasını tenid etmişler ve yassa Nettiston, hükümetin bu yasayı tamamiyle bırakacağı ümidini mukabil Lord ambargosunu / koymak izhar etmiştir. Buna Sesil, petroi için Amerikanın keyfinin gelmesi bek- söylemiştir. Dış bakan- 1 Stanhop, sorgulara ce- vel bitmesini istiyoruz. — İtalya muahede, lamak süretiyle öy. le bir vaziyet almıştır ki, milletler ce- miyeti ya zecri tedbirleri tatbik ede- cek veyahut da acı dacaktır. Zecri tedbirlerin mütemadi yen artan tazyiki, İtalya üzerinde tesirini göstermektedir. Milletler ce- miyetinin ne derec- muvaffak olaca- ını veya ne derece çabuk harba ni- ayet verdirebileceğini söylemek manı değildir. Keza, tecavüzün hiç- bir menfazt temin etmiyeceğini dün- yaya isbat edeceğimizi de daha söy. liyemeyiz. Hâdiseleri beklemek mec- buriyetindeyiz. Zecri tedbirler hsusunda şunu kay- detmek isterim - ki, bu tedbirler, ancak müessir olabilecekleri - takdirde tatbik edilmelidir. Petrol ambargosunun mü- ersir olup olmuyacağını ve hattâ Ameri- kanın milletler cemiyeti ile işbirliği et- miyeceği farzedilse bile bu ambargonun müessir olacağı hususunda — bir karar vermek milletler cemiyetine aiddir. İşte yegâne mesele budur. İngiliz Alosunun İtiye ya karşı kul- İtalyaya karşı hiç yı aklımızdan bile geçirmiyoruz. Teb- didler dolayisiyle ingiliz filosunun ha rekete getirilmesi muvafık / görülmüş- tür ve filo ancak muvazene tesis edile- cek nisbette takviye edilmiştir. Milletler cemiyetinin - bugün harbı durdurmaya kadir olduğunu kimse iddia edemez. Fakat bizim nihayetünnihaye isbat etmek ümidinde - olduğumuz çe milletler cemiyetinin - bütün milletlere tecavüzün hiç bir menfaat temin etme- diğini göstremeye muktedir olduğudur. İşte o zaman artık harb olmuyacaktır. İSVİÇRE 'opraklarında nazi teşi yer vermiyecek Tei bön l S SA İT 'talebi üzerine, bundan böyle İsvaçrede bsapula şamağçenı . Tsş - uü dandığımız yalandı PETRUL AMBARGOSU OÖnsekizler komitesi Ne zaman toplanacak? Paris, 18 (AA.) — BB. Flanden ve Vas Konsellar dün pökişi embargan a teknik şartlarını ve 18 ler konalteai. 'nin bu işi için ne zaman toplanabilece. ğini tetkik etmişlerdir. Komitenin 9 martta toplanması uygün olacağı zanne dilmekte ise de, B. Vas Konsellas alâ- kakı hükümetlerie görüşmelen totan | | Ç susta bir karar vermiyecektir. Deniz konferansında Yeni teklifler Paris, 18 (ALA.) — Londra deniz menfaatine uygun diğer teklifler yapıd- aaası meeselesini tetkik elinişlerdir. Top- keniz bakanı haşlanlık eteiştir. Pertinaks'ın Eko dö Pari gazetesinde yazdığına göre zırhlı krovazörlerim to. najı hakkındaki maddelrin mümkün ok duğu kadar az müddet meriyette kak mması hakkında bir teklif yapılacaktır. ROMANYA Sovyet Rusya arasında ticaret anlaşması Bükreş, 18 (ALA.) — Dün Romanya ile Sovyetler birliği arasında imza edil. miş olan tecim protokolu, bu iki devlet da harbtenberi imzalanan ilk bek gedir. Anlaşma, en ziyade - müsaadeye mazhar millet prensibine dayanmakta- dir. Bundan sonraki anlaşmalar da bu prensibe dayanacaktır. Bu anlaşmaya göre, sövyet tediyatı, ley olarak Romanya milli bankasına ya. pilacak ve bu para sövyetler birliğinin Romanyadan — yapacağı - mübayanlarda kullanılacaktır. Tefrika: NO. 16 Lüö3 ANKARA Yazan: Norbert von BISCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE Ekseriyetle Rumlarla meskün olup eko- nomik bakımdan ehemmiyetli olan sahil şe- hirlerine gelince, bunlar, denizaşırı en uzak memleketlerle münasebet tesis ediyorlardı da birkaç kilometre ötedeki - İçanadolu ile Münasebet tesisine lüzum görmiyorlardı. Ve İçanadolu böylelikle bir çöl ve sürgünler diyarına dönüyordu. Ve İçanadolu'nun en mühim merkezlerinden biri olan Ankara'- dan ta İstanbul'a kadar şu ata sözleri git mişti: Keçi bile Engürü'de ancak bağlarsan durur. İşte şeref ve şöhretlerini doğurup em- Zirmiş ve tam altı yüzyıl, imparatorluklarını kanların en temiziyle beslemiş olan Anado- İu'yu, Osmanlı padişahları, bu hale sokmuş- lardı. Dü kedar ölüm ve bu kadar doğum vaka- sahid stan Anadolu'da, Osmanlı pa- dişahları, yeni bir hayatın ocağını yakama- mışlar, yüzlerce ırkın karışmasından hasıl olmuş Anadolu insanlarını yaratıcı bir bir- liğe götürememişlerdir. Çünkü o ocağı yakmak ve o birliği ya- ratmak için bir tek yol vardır. Bu bir tek yol, Anadolu'ya, müşterek bir mazi'yi yaşı olmak ve müşterek bir âti'yi birlikte yarat- mak şuurunu aşılamaktır. Osmanlı padisah- ları, Anadolu'ya bu şuuru aşılamakta - âci kalmışlardır. TÜRKLERİN HAYATI VE İSLAM DİNİNE DAİR. Tradisyon, neye derler? Mazi'yi, âti'yi inşa etmenin hizmetine almak ve onu buna göre manalandırmak. Bunu tayin etmek işin- de de; Yaşanmış tarihten, yalnız âti'yi şaya yarıyacak unsurları seçerek almak, ge- iye kalanı mazi'nin karanlıklarına doğru itmek, Bu ameliye, belki kimse farkına varma: dan, cemiyetlerin karanlık tahteşşuur'unda cereyan etmektedir. Şu var ki, cemiyetleri idare edenlerin iradesi, bu ameliyenin cere- yan tarzı üzerinde kesin olarak müessirdir. Tarihin şu yahut bu nisbette tahrifi, bizzat tradisyon namına lâzımdır. Çünkü - tradis- yon, filan tarihte falan tarafından ve bazı maksadlar uğruna, mutlaka yaratılacaktır. Trdisyon'un, yapmacık tarafını kaybederek ona tâbi olan cemiyetin canlı ve içten gelen bir inan şeklini alması, onu yaratan adamın kudretiyle onda meknuz olan ruhun inan- dırıcılığına bağlıdır. Her Tradisyon bir ayrı kan ve bir ayrı mekân ile mukayyettir. Ve her Tradisyon'da esas, ev ve ailedir. Evde, bir kuşağın ardından bir kuşak geldikçe, babanın ardından da oğul gelir ve bunun böyle devam etmesinde gereklilik vardır. Aile ise, aynı seviyede, aynı yaşayışta, aynı görüşte ailelerle kaynaşarak ve tazele- şerek, ev'i bir takım arzular ve rüyalar ve bir takım eşya ile doldurarak kuşaktan ku- sağa miras bırakacaktır. Mülkiyetin tradisyonu gibi tradisyonun mülkiyeti de böyle kurulup böyle devam eder. Çünkü bütün hükmetme şekilleri gibi, mülkiyet de, mazi'ye dayanarak âti'de u- vam etmek ister. Yalnız mülkiyetsizlik ve anarşidir ki, tradisyona karşı müstağni ka- labilirler. Bu şekilde bir tradisyon ile, göçebe'n! ilişiği ya pek azdır ya hiç yoktur. Hayatı- 'nın ne zaman ne de mekân içinde bir kara- rı vardır. Göçebe'nin tarihi, doğumu ile baş- lıyarak ölümiyle biter. Onu mazi - hin ne de ailenin masalı bağlar. Ölümünden öteye olan sınıra doğru, devamlı bir başarı namına bir gayretini - göremeyiz. Toprağa bağlılığı olmaksızın onun uçsuz. bucaksız sathr üzerinde yurdsuz ve barksız. yi gider. Yanındaki mal, gittiği verde yeniden tedarik edebileceği eşyadan ibarettir. Ruhunun - arsasında da, kurulü - olarak, haşin olmakla beraber primitif bir maşeri ahlaktan başka bir şey yoktur. Transandan- tal bir inanırşı, bir dine ve yüksek bir kudre- 'te karşı bağlılığı yoktur. Bunların yerini, hurafeler ve cinperi inanışı alır ve bütüm ba- — şa gelen afetleri izah eder. (Sonu var)