SAYFA2 Kısa bir gezinin notları: 1 Aksaray'a giden, en kısa değil- — Bebile, enemin yol Niğde'den ge- çer. Onun içindir ki konferansla- Tımı vermek üzere Aksaray'a gi- derken bu yolu tercih ettim ve do- layısiyle de, koynunda tarihi âbi- delerden birçok hazineler saklı- yan bu güzel kasabayı görüp tanı- mak imkânını buldum. Bütün şehirlerimiz gibi, Niğde- de, tirenden inerken uzaktan gö- rüşün verdiği ilk intiba fazla leh- te değildir. Bütün türk şehirleri ve kasabaları gibi, Niğde'yi de ta- nıyıp sevebilmek için, yakından tet- kik etmek, gizli güzelliklerini te- ker teker keşfetmek, yıkı halinde- ki gömülerini birer birer bulup hayran olmak lâzımdır. Fakat bu tarihi anıtları seyre- — derken, bakımsız bir halde kendi — mukadderatlarına terkedilmiş bu milli servetlerin haline acımamak da elden gelmiyor. Hakiki bir mi- ari şaheseri ve Selçuk medeni- yetinin bize bıraktığı en güzel â- bidelerden biri olan Akmedrese- nin son kalan parçaları da, her an dökülmek ve çökmek tehlikesini gösterirken, burası askeri hapis- hane ve tamirhane olarak kulla- nılmakta devam ediyor. Akmed. — gese'yi gezerken, nefis işlemeli - ihraba bağlı bir atın nallanma- sına şahid oldum. Ve bir yabancı gözün, aynı manzaraya, ne fena » ve ne aleyhimizde bir not verebi- “leceğini düşündüm. Burasının ta- mir edilerek müze hgline konul- ası düşünülüyormuş. Bu çok ye- rojenin bir an 'önce gerçekleşmesini dileyelim. Herhalde bu değerde eserleri koy- — munda toplamış olan * ilk iş edinmeliyiz. hııquun, kültür sahasındaki te- — tedbirlerin derhal ve hiç vakit kay- betmeksizin alınması olacaktır. 'Tarih cemiyetinin beyannameleri- ni yalnız duvarlara asmakla de- NİĞDE ğil, onun ruhuna uygun hareket etmekledir ki yurda karşı vazife- mizi görmüş oluruz. Memleketin Amasya ile bera- ber ve hattâ ondan fazla elma is- tihsalinde rol oynıyan Niğde'yi baharda görmeliymişim. Bütün etrafını çevreliyen elma bahçele- rinde yemiş ağaçlarının çiçeklen- diği ve kavakların yeşerdiği mev- simde, Niğde'nin taştan ağır yü- zünün ne kadar tazeleşeceğini ve gülümser bir hale gireceğini dü- sünüyorum. Taşı bol olan Niğde'de kerpiç Ve ahşap bina aramayınız. Fakat bu taşlar, gerçek mimarlar elin- de, burada ne yeni anıtlar yarata- bilirı Niğde'de bir tek mimar bulun- madığını söylediler. Yeni binalarda, modern mima- Tiye doğru aranışlar seziliyor. Fa- için binacılığın da bir sanat işi olduğunu, halkın, hiç olmazsa birkaç yüz sene ön- ceki ataları kadar kavramış olma- S1 Tâzımdır. Niğde'nin en büyük derdi nu- fus kıtlığıdır. Evelce nufusu 25 bini bulan - kasaba, rumların göç- mesinden sonra boşaldı. Son ra: kam bunun yarısı bile değildir. Göç işlerimizi — plânlaştırırken Niğde'nin bu ihtiyacı da gi rden irak tutulmamalıdır. Trakya ve diğer taze kan aşısı gerektiren vi- lâyetlerimiz gibi, Niğde'ye de ye- i istihsalcilerin akını sırası gel- miştir; Elektriğe ve liseye kavu- şacağı günü sabırsızlıkla bekliyen iğde'nin hayallerini ancak bol nufus hakikat yapabilecektir hd ni miş olması, Niğde'lileri çok sevin- dirmiştir. Memleketin her yanın- da olduğu gibi, bir yıldanberi baş- lamış olan ekonomik - kalkınma, burada da eserlerini apaçık ve her şeyden önce hoşnud — yüzlerde gösteriyor. Yaşar NABİ ULUL 19 ŞUBAT 1928 ÇAKŞAMDLA İÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI B. Tevfik Rüştü Aras İstanbulda İstanbul, 18 — Dış işleri bakanı B. Tevfik Rüştü Aras bugün geldi. İst yonda karşılandı. Perapalas öteline indi. Yüksek muallim mektebi talebesi Trakyaya gidecek üaü 18 lelere di e- tiri Yöksek masllira meaktebi talebesini baymn Hü Tükyede. bir betlik HKi dülee aa Serabaln mek. Tar n KaT A ü o eökcek ir. “Edebiyat faküllesine bağlı bir pede. ei li aşlaker Tütünlerimiz için İatanbul, 18 (A.A.) — Tütün mahsa- Yü yüMilatı ç BÜ b İ a kaslrö D AĞND bi tatkülderden eai llli el tü NM sepe AA eeei Zehirli gaz kursu açıldı İstanbul, 18 ÇALA.) — Bugün zehir- Ki gaz kursu üçüncü mıntaka etibba oda. sında açıldı. Bu kursa yalnız bu mınta- kada çalışan belediye ve hükümet dok- torları iştirak edecekler ve kurs biti dikten sonra açılacak yeni kurslarda mu- allimlik yapacaklardır. Yabancı profesörler ders-| lerini Türkçe olarak veriyorlar İstanbul, 18 (A.A.) — Üniversitedeki ecnebi profesörler dersleri türkçe olarak vermeğe başlamışlardır. Bugün hukuk fakültesinde nrofesyr Hırhş ilk dafa ol vak dersini Arazinin acele tahriri Erazinin acele tahriri hakkındaki kanun mucibince teşkil edilecek ko- misyonların çalışma cedvellerir süretle tanzim edileceğine dai 'nans bakanlığı vilâyetlere bir tami göndermişt Malatya dokuma kombin. tetkikleri ilerliyor ek ince iplikten - yapılmış müstesna olmak üzere, bugü: nün pamuklu - ihti memleketteki fabrikalardan temin i- çin, Malatyada bir dokuma ve bir ip- lik fabrikasının kurulması etrafında- ki tetkikler ilerlemektedir. Bunun i- sanayi umum direktörü B. Reşad Bener ve Nazilli kombinası direktörü B. Fazıl Turgay İstanbul piys da incelemeler yapmışlardır. Ekono- mi bakanlığında, sanayi umum direk- törlüğünde toplanan bir komisyonda alâkadar mütehassısların iştirakiyle bu fabrikanın imalât programı aşağı yukarı tesbit edilmiş bir vaziyete gel miştir. Bu komisyon işini bitirdikten sonra, Ekonomi ve Tarım bakanlık- ları, Sümer elektrifikasyon enstitüsü mütel larından mürekkep bir heyet Malst. yaya gitmiştir. Malatyada nin tesisi şerniti ve aynı “alatya hinterlandı bünyesi,, nin iplik ihtiyacı tet. kik edilmiştir. Buna dar hazırian: per bakanlığa veri Bu rapora fabril nomik çalışma tarzları ve ona gör Projesinin neden tesbit edilecek ve sanayi programının içinde bulunan bu dördüncü pamuklu mensucat kom- fabrika- b üzer, . Diğer taraftan bakanlıkta Iğ- Pamuklarını kullanmak üzere yalnız bir iplik fabrikasının tesisi et- etüdlere başlanmaktadır. bu iki fabrikanın da ik ve en ka da tesisiyle yakından ve şahsen al kal bir zamaz T olmaktadır. Yeni posta ve telgraf binası Posta telgraf umum . direktörlüğü hükümet merkezine Jlâyık bir posta sarayı yaptırmaya karar vermiştir. a sarayı edecek, içinde otomatik n: taları bulunacak, ve Ankara- ri her türlü tesisa- bu bina için yer tayini ile meşçuldür. Ankara - İstanbul telefonu anişitr. Heyet İstanbul, İzmit, Geyve ve Eskişehirdeki muayenelerini ik- mal etmiş ve gördüğü bazı noksan- ları umum direktörlüğe bildirmiştir. İpekli mensucat satışının kontrolu Ekonomi bakanlığı, Bursa ve İs. tanbulda ham ipek ve mensucat sat kli ku- nin önüne geçil- in tetkikler yaptırmaktadır. Bu tetkikler yakında bitecek ve ona göre bir kanun projesi hazırlanacaktır. Medeni memleketlerde olduğu - gi bunun için bir büro kurulması mukar- rerdir. şının organize edilmi maşlarda yapılan hi Filistine gönderilen kümes hayvanları metinin almış olduğu yeni kararlar alâkadarlara bildirilmiştir. Bu karar larda, deniz yoluyla, tren ve otobüsle Filistine ithal edilecek kümes h: vanları hakkında tatbik edilecek şart- lar ayrı ayrı gösterilmiştir. bundan önce neşrettiğimiz analiz- “ler, bu yoldaki çalışmaların birer — safhasını göstermiştir (2). “Za- — mirler” üzerine olan bu etütleri, “Türkçede ek - zamirler” için ha- zırlamakta olduğumuz yeni bir a- naliz tamamlıyacaktır. Türk deskriptif - gramerinin şekilleri üzerinde de, sırası geldikçe, analizler yapmak, anı “arımızı ileri götürecek- bir işti İşte bu araştırmalardan - biri “olarak, Türkçede menfi anlamla- “rin nasil kurulduğunu / ve bunun “Güneş - Dil” esasiyle nasıl / izah bu yazılarımızla a- “Müspet” Ekleri Dilde “menfi” ne demektir ? “-Önce bunu araştıralım: nögatif” demek, “müs- ” mefhumun zıddi emektir. Bir süjede herhangi bir vasfın, yahut bir işin varlığını gös- teren ifade “müspet”, yokluğunu — gösteren ifade de “menfi” dir. Şu halde “müspet ifade” bir vasfın, bir halin, bir süje veya ob- / je üzerinde tecell yahut te- karrür'ünü, yahut vuku'unu gös- işlerine göre bun- ları gösteren basit ekler şu kon- sonlarla yapılır: 12) Türkçede şahıs gösteren sözlere dair olan analizler, “U- İus” un 8,9,10, ve 11 İlkkânun 1935 te çıkan sayılarında, işaret sözlerine dair olanlar da yine “Ulus” un 26, 27, 28, 29, 30, 31 — S akânun 1936 da çıkan - sayıla- " yında basılmıştır. 1. — Bir vasfın, bir halin, bir ije veya obje üzerinde gösteren ekler: () ve n ka- “b, V, p, F” konsonlarıdır. 2. — Herhangi bir saha üzerin- de tekarrür ve temerküz gösteren ekler “r” konsonu ile kurulur. 3. — Herhangi bir şeyin müspet olarak vuku'unu, yapılmış - oldu- ğunu anlatan eklerin ” distinctif konsonu da “t, d” dir. Görülüyor ki bu üç grup kon- sonlar, hep müspet manalara de- lâlet eder. Menfi Anlamı demek, bir vasfın, bir bir süje veya obje- den çok uzak bulunması demektir. Bu halde “ego” yu temsil eden sü- je veya objeden çok uzak sahada bir desi, reya objeden o vasfın, o hılin. © işin uzak bulunduğunu anlamımı ya- göstererek “menfi” ratmış olur. “Güneş - Dil” teor bahsinde süje veya objeden uzak- lık ifade eden ekler, derece dere- ce şu konsonlarla teşkil edilmek- tedir: .— “N” konsonu süje veya objenin en yakım muhitini, ona bitişik sahayı gösterir. “Ego” ya hemen muttasıl olan bu sahada “nefi” anlamı aranamaz. 2. — Süje veya objeden olduk- ça uzak saha gösteren eklerin dis- tinetif konsonları, derece derece kon- sonlarıdır ki “ç, c, j” konsonları da bunların kategorisindendir. Bunlardan en uzak sahayı gös- teren “z” konsonu, nefi anlamla- rını kurmakta en başlı rol ifa et mektedir. Yine oldukça uzak sa- ha gösteren “s” konsonunun da bu yazifeyi yaptığı, bundan önce “sus!” kelimesinin analizinde gö- rülmüştür (3). İşte “Güneş - Dil” analizlerinde menfi anlamların kuruluşu, bi mefhumun süjeden oldukça uzak veya pek uzak bir sahaya atılma- siyle ifade olunur ki bunun dis- tinetif konsonları da - başlıca 0- larak “s” ve “z” konsonlarıdır. Dilimizde Menfi Ekleri Deskriptif gramer, Türk dili: de “menfi ekleri” adı altında bir takım “mürekkep ekler” / göster. mektedir. Bunları, bir kere “des- kriptif gramer” esasları üzerine ifade ettikten sonra “analitik gra- mer” bakımından mahiyetlerini zaha çalışacağız . Deskriptif gramerde anlamı” nı veren ler” şunlardır: 1. — İsimlere fatlara gelen " kaidesine göre, “siz, süz, suz” şe- killerini de alır: “E» gönülsüz, uygunsuz... 2. — Fill siygalarında fill a kalinin sonuna yapışan “ma - me” 'olmak - olmamak”, “gelmek- gelmemek” gil Bu “ma - me” eki, fiil radikali- nin sonunda iki rol ifa eder: “menfi “mürekkep ek- ) “Ses - sas” kelimelerinin analizi “Ulus” un 7 İlkkânun 1935- te çıkan sayısında basılmıştır. deki “gelme” ve gitme gibi; — mesiyle gitmesi kir oldu' (2) Fülin yapılmaması - buyru- ğunu gösterir: “Yarın oraya git- 'gitme” gibi. miyle zıt iki fonksiyı neden yaptığını deskriptif mer, asla izah etmez. gra- Yalnız, bu iki şekilde bir “aksan” farkı oldu- ğunu kaydetmekle iktifa eler. me" eki sıyga eklerinden önce ge- lir; “gelmedi, gelmiyor, gelmiye- gelmeme- sıygasın- gibi. Yalnız müzari da müstesna olarak - füil radikali- ilâve olunur: “Olmaz, Bunun tasrifinde de yerine gelmeyız . nir (4). Müzari sıygasındaki bu istisna- nın neden ileri geldiğini de des- kriptif gramer izah edemez. Yal- 'nız vâkıayı ifade ile iktifa eder. Menfi sözleri Bu iki “menfi eki” nden başka bir takım edat ve kelimeler de “menfi anlamı” verir. Bunların en mlisi, aslında daha çok istif- ham için kullanılan, “ne” edatıdır. tekerrür ederek menfi anlamı VA Eski metinlerde “gelme- zim” ve “gelmeziz" şekilleri de vardır: Bilmezim bu hilkatı âlemde mi in- saf yok Olmadım mı yoksa ben hâlâ sezayı merhamet beytinde olduğu gibi. verebilir: “Bunu ne sen bilirsin, 'ne 0!” yahut “kasırga bu derece- ulunca onun / karşısında ne ağaç dayanır, ne de bina..” lerinde olduğu gibi, ki, bu müker. rer “ne” ler, dâhil oldukları müs- pet hükümleri menfi kılmaktadır- lar; yâni bu sözler “bunu sen de bilmezsin, o da bilmez” ve “kasır- ga bu dereceyi bulunca onun kar- şısında ağaç ta dayanmaz, bina da...” makamındadırlar. Bu mükerrer “ne” edatındı sonra gelecek fiilin müspet şeki de mi, menfi şekilde mi olacağı hakkında bizim eski sarfçılarımız arasındaki münakaşalar " malüm- kadar ehemmiyet kes- i bir aralık Mülkiye in Edebiyat kürsüsüne ve Recaizade Ekremin “Talimi e- debiyat” ının sahifelerine kadar çıkmıştır (5). İşte deskript gramerde- ileri sürülen “nefi gösterir” sözlerin başlıcaları bunlardır. Bunlarlan asıl “ek” sayılanlar, “siz” ve “me” şekilleridir; “ne” daha çok ayrı bir “edat” olarak - kullanılmakta olduğu gibi, yine menfi anlamı ve- gibi keli- ren “yok, değil, hayır... meler de, başlıbaşına Şimdi, önce eklerden b: re “Türk analitik grameri” bakı- mımdan analiz edelim (7). 1. N. DİLMEN () Talimi edebiyat; sahite 96- 101. (6) “Yok” kelimesinin analizi “Ulus” un 1 İlkkânun 1935 te çı- kan sayısında basılmıştır. IZ) Bu analizlere yarınki sayı. mızda başlıyacağız.