22 SONKÂNUN 1936 ÇARŞAMBA Japon Diyet meclisi kapandı B.Hirotanın bir nutku Tokyo, 21 (AA ) — B. Hirota, di - yette söylemiş olduğu bir mutukta bi - hassa, Japonya'nın, Mançuri'nin münta- kil bir memleket olarak inkişaf edebil - eti için ba memlekette “harici ez mem- deket, imtiyazı esasına "Jayanan hakla . rını yavaş yavaş ilga edeceğini bildir Çin'e gelince bu meselede japon siya. seti üç mektaye istihdaf etmektedir: v — Çin'in Mançuri hükümetini ta mimese İazeen gelir. 2 — Çim Mançakso ve Japonya ara- sindeki münasebetlerin tanzim edilmesi düzam gelir 3 — Çin, komünistlerin tehdidinden kurtarılmahdır Deniz meseleterinden bahseden B Hirota, Japonyanın ne gibi sebeblere bi maen Londra demiz konferansında silah. in müşterek bir had istemiş oldu. âunu izah etmiştir. fransız - rus anlaşmasının tasdiki gü- işgal etmek ve cesaretin ne derecele- de olsa - İtalyanın kalkınmasını te- asin etmek gerektir. Ptün makimdur. İtalya tarafından kultanıdan harb metotları hakkında tahkikat yapmak için Habeşistan'a gidecek komisyo- mun hareketi vesilesiyle Belçika, bir müddet sonra, Habeşistan'ın ekono- msik ve sosyal kalkınmasının — temini için bir fransız - ingiliz mandasının teşkilini istiyecektir. Az sonra Fran- sa ve İngiltere Rtalya'yı bu mandaya dahil edecek ve üç taraflı bir ekono- kondeminion teşekkül etmiş bu- Tunacaktır. Fakat İtalya, temimi için harba maddi. menfaatların hiç birini elde etmiş bulunmryacaktır. Ancak şu kadar var ki Musolini, ha- ber almak için radyosumu bile kullan- mak serbestisine malik olmıyan itak yan ulmsuna karşı vaziyetini bir de- Pek tabi olarak, sulhun temin —— Vilmesi, uzun aylar sürecek ve bunun için yapılacak görüşmelere Almanya ve Japonya da karmşacaktır. Esasen Japonya, b maksadla Adisababa'da son zamanlarda bir elçilik ihdas et miş değil midir? Büyük diplematların kanaarine göre, 16 mer maddenin Mülletler Ce miyeti paktının “Temsili” provası kr aa sürmüş ve paktın ihlâlinden müte velkd vaziyeti sonuna kadar götür. memiştir. Çünkü bugün, demin gös termis olduğum gibi, prensiplerim tat- bik edilmesini istemek, bir felükete doğru yürümek demek olacaktır. Bununla beraber, şurası da bir ha- kikattır ki, İtalya'yı muvaffak olmal- tan meneden gene zeeri tedbirler ol- mustur. Bu tedbirler, Roma hüküme- tini. kaçakcılık suretiyle tedarik ede- bildiği mallara 3-4 misli fazla para vermek mecburiyetinde brrakmış, ve elti ve iptidai markleler htivatları: yöyle demiştir. * — Biz, dünyanın muhtelif nokta darındaki menfaatlerimizi düzeltmek v İngiltere ile olan ananevi dostluğumuzu daha ziyade islah eylemek arzusunda Ticaret sahasında Japonya, Ücareu mümkün olduğu kadar teşvik ve teşci için ecnebi memleketlerle müzakereler de bulunmaktadır.., Japon diyeti kapamdı Tekye, 21 (AA.) — Başbakan, di yetim kapatılmış olduğunu bildirmiştir. Bu hareket, diyette ekseriyeti haiz olan. Seiyuleai partisinin vermek fikrinde ol duğu ademi itimad takririni önleme, matuk bir manevra olduğu tahmin edil mektedir. 'me çabucak tüketmiştir. Hal böyle iken, hiç bir büyük devlet, İtalya'ya borç vermeğe cesaret edememiştir. Bundan başka zecri tedbirlerin mane- vi tesirleri daha büyük olmuştur. Çün- kü dünya efkârı umümiyesini — “En kavvetlinin kanunu” / aleyhinde ve hak ve adalet” lehin- “Kuvvete kar de toplamıştır. Bütün bunlar, bir hayli kıvanç ve rici şeyler olmakla beraber, şuna da işaret etmek lâzimgeliyor ki, Fransa, Tarih, bir harb ihtimaline inana- cak kadar italyan blöfüne inanmış e- dan bu kabine bakkında ağız/bir hü- küm verecektir. Hemen hemen de- nilebilir ki bu kabine, fransızları mil- letlerarası vazifelerini yerine — get memeğe teşvik etmiştir. Bir radikal saylav, Laval kabine- “Seçicilerim, milletlerar ahhüdün iki cepheli olduğunu ve ol- mak istenildiği zaman vermek de lâ- fransız müntahiblerini aşağıdaki hu- sus üzreinde tenvir etmekten menet- miş olmasıdır: Eğer müntahibler. milletler ce- miyeti paktının halisane bir tarzda tatbikine yanaşmazlarsa, artık fazla gecikmiyecek olan büyük harb anın da Fransa da diğer büyük bükümet merkezlerinde şimdi kendisinin ileri sürdüğü muhakemelere mümasil mu- hakemelerle karşılaşabilir... Gene bu kabinenin büyük kaba- hati de Antant Kordiyali yeniden ya edemeyişi ve sekiz hafta evel İn- gilterenin teklif ettiği gibi, kurmay- lar arasında anlaşmalar yapılmasını temin edemeyişidin Bugün çok geçtir ve bu muhtelif hareket tarzlarını Fransanın Cenevre-| deki prestijine verdiği zararın tami- 3 hakikaten imkânszdır. ULUS SIROR Boks kulübünün yeni idare heyeti Ankara boks kulübü pazar gü- nü, belediye meclisi salonunda, yıllık kongresini yapmıştır. İlk ön- ce eski idare heyeti raporu okunub kabul edildikten sonra, şu zatlar yeni idare heyetine seçilmişlerdi. Reis Baha, umumi kâtih Süad, w mumi kaptan Esad Sezai Karakoç, muhasıb Mustafa Gökgürler, aza Salih. Teşvik müsabakası Ankara Boks Kulübünden: Kulübümüz tarafından bu mev- sim içinde terti len teşvik maç- larından ikincisi (1-2-936) cumar- tesi günü akşamı halkevinde ya- pılacaktır. İştirak etmek isteyen boksörle- in (30-1-936) tarihine kadar her akşam saat (19) dan itibaren Ev kaf apartımanındaki kulüp mer- kezine müracaat ederek isimleri- le iştirak edecekleri kiloları bildir- meleri ve maçlar hakkında lâzım gelen tafsilâtı almalarını rica ede- Halkevi spor şubesinin dağ yürüyüş Halkevi Başkanlığından: beraber saat sekizde Halkevinde bu- Tunmaları rica olunur. Gençler birliği yıllık umumi kongresi taplanıyor. Ankara Geneler Birliği sosye- tesinden: Sosyetemizin senelik umur mutat kongresi 9-2-1936 pazar gü- ü Böleden evvel saat (10) da hal- salonunda — yapılacağından HALKEVİ BAŞKANLIĞINDAN: Evimizde açılan fransızca, almanca slarına yazılı arkadaş - Jarın 27 sonkânün 1936 akşamı saat 18 de derslerine başlamak üzere evimiz: gelmelerini dilerim. Kaloriferli - Konforlui Kirahk daire Yenişehir. Yugoslavya — Sefarcı yanında, geniş 7 ve 3 odalı KON. FORLU, KALORİFERLİ, MAN ZARALI iki daire kiralık. Telefon: 2250 — Hayri 1—200 Dlsi ; e mimara üaKi dm Haa k Sebile tüi Söğyte$ e Ç ğğ aid üç resmi de bugün koyuyoruz. Resimlerimiz yukardan aşağıya doğ- Vapurlarımızın dövizleri Göçmen — taşıyan — vapurcularımızın. 'navlun dövizlerini vermiyen — Ramanyı hükümetine karşı aynı suretle mukabe. le olunması kararlaşmıştır. Bundan son va Romanya vapurlarının yolcu navlun. dövizleri verilmiyerek bu gibi Romanya alacakları Cumuriyet Merkez bankasında bloke ettirilecektir. Keyfiyet kambiye direktörlük'erine bildirilmiştir. ken ve Yakup Battal köyüne girer- ken gösteriyor. Evkafta tayinler Mülhak vakıflar ve müamelit ve tevcih direktörlüğüne genel direktörlük. hukale müşavir muavini hemet, genel di rektörlük varidat direktörlüğüne / vakıt paralar eski direktörü İbrahim Hilmi, Beyoğlu vakıflar direktörlüğüne İzmir vakıflar direktörü Halim Baki, Kadıköy vakıflar direktörlüğüne İstanbul vari; direktörü Hilmi tayin edilmişlerdir. ULUS'an romanı: Tetri 93 zi korkutmuştu... On beş gi çün geçmemişti ki kendisi için ıslatıyor, yahut güneş soğumuş Kendisine karşı Jak'ın duymakta oldugu Kırmızı Zanbak Yazan: Anatol FRANS Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDÂAR Alnıma vurarak geri döndüğü sırada ka- pıdan çıkmıştı bile. — Harbiye nazırını unuttak! — Generaller arasından kolayca bir tane bulabilirsiniz. Garen bağırdı: — Harbiye nazırı seçmenin kolay mı ol- duğunu sanıyorsunuz? Belli ki siz benim gi- bi üç kabinede bulunmamış ve vekiller heye- tine reislik etmemişsiniz. Nazırlıklarımda ve başvekilliğimde en büyük güçlükler hep har- biye nazırından gelmiştir. Generallerin hep- #i birdir. Kurmuş olduğum kabine için seç- tiğimi tanırsınız. Onu işlere yabancı diye al- mnıştık. İki meclis bulunduğunu ancak bili- yordu. Parlamento mekanizmasının - bütün garklarını kendisine öğretmek, bir ordu ko- Misyonu, bir maliye komisyonu, tâli komis- yonlar, raportörler, büdce müzakeresi oldu- ifunu anlatmak lâzımgelmişti. Bütün bu izah- ların bir kâğıd parçası üzerine yazılmasını ietemisti. Şahısları ve işleri bilmemezliği bi sanatın bütün inceliklerini öğrenmiş, bütün mebuslar ve bütün senatörlerle Birer birer tanışmıştı ve onlarla birlikte bize karşı en- trikalar çevirmeğe bile başlamıştı. Başvekil Grevi yardım etmemiş olsaydı bizi yuvarlı- yacaktı da. Sonra bu, ünlü bir general de de- ğildi. Ah, hayır sanmaymız ki harbiye nazır- hığı vazifesi gelişi güzel, düşünülmeden ve- Ve Garen, eski arkadaşımı hâlâ titriyordu. Çıktı. Terez de kalktı. Senatör Luvayye, kırk yıl önce Bülye'de öğrenmiş olduğu güzel ta- vurlarla ona kolumu takdim etti. Terez po- litika adamlarını salonda bıraktı. Gidip Dö- şartr'ı bulmak için acele ediyordu. hatırlıyarak Sen nehrini, taş rıhtımları ve altın yal dızir çınarlarr kızıl bir sis örtüyor, kırmızı güneş bulutlu göke yılım sen zaferlerini çizi- yordu. Terez evinden çıkarken havanın lez- zetli serinliğini ün ölen haşmetini zevk- le tattı. Paris'e döndüğünden beri mesud o- lan Terez, her sabah, mevsimin yenilikleriy- le neşeleniyordu. Cömerd hodbinliği içinde öyle sanıyordu ki yaprakları dökülmüş ağaç- larda rüzgür kendisi için esiyor, yağmurun hafif esmerliği geniş caddelerin ufuklarını yuvarlağını üşüyen gökte kendisi için gez diriyordu; onun için ve Tern'deki küçük eve girerken: “Rüzgâr var, yağmur yağıyor, ha- va güzel” demesi ve bu suretle de hâdiseler okyanosunu aşkının hususiyetine sokması ve her gün, anun için güzel başlıyor- du, çünkü her gün onu sevgilisinin kolları a- rasma götürüyordu. Bugün de, diğer günler gibi, Tern'deki küçük eve giderken eksiksiz ve nihayet emin olduğunu hissettiği beklenmez saadetini şünüyordu. Daha şimdiden kışın rulmüne uğramış olan güneşin son ışıkları içinde yü- rTüyor ve kendi kendisine: "Beni seviyor, zannedersem beni iyice se> viyor. Onca sevmek başka erkeklere nishet- le daha kolay ve daha tabiidir. O erkeklerin hayatta kendilerine üstün fikirleri, bir inan- farı, âdetleri, menfaatleri vardır. Allaha, va- zifelere ve yahut kendi kendilerine inanmak- tadırlar. Jak, ancak bana inaruyor, ben onun ilâha, vazifesi ve hayatıyım.” Sanra düşündü. “Şu da doğru ki onun hiç kimseye, bana bile ihtiyacı yok. Düşüncesi öyle harikulâde bir âlemdir ki içinde rahat rahat yaşıyabilir. Fakat ben, onsuz yaşıyamam. Onsuz kalıve- rirsem halim benim ne olur? zevki ve sihirli alışkanlığı göz önüne getire- rek kendini temin etti. Bir gün ona şöyle de- miş olduğumu hatırladı: “Senin bana karşı şehevi bir sevgin var. Bundan dolayı sızlan- miyorum, helki sevgilerim en hakikisi de bu- dur.” Jak cevab vermişti: “En büyük ve en kuvvetli sevgi de odur. Onun ölçüsü ve silah ları vardır. Mana ve hayalle doludur. Şiddet- Mi ve esrarlıdır. Ete ve ruhun etine bağlanır. Geri kalan hulya ve yalandan ibarettir.” Te- rez sevinci arasında âdeta sakindi. Şüpheler, kaygılar bir yaz fırtmasında bulutlar gibi dağılıp gitmişti. Aşkfarınm en kötü günleri biribirinden uzak oldukları günlerdi. İnsan- lar seviştikleri zaman hic ayrılmamalıdırlar. Marso ve Galile sokaklarmım birleştikler ri köşede kendisine sörünerek geçen, unu- tulmuş bir gölgeyi tanıdı. değil sezdi. Böy- le sandı ve vanılmıs olmak istedi. Gördüğü- 'nü sandığı adam mevcud değildi. hiç bir va- kit meveud olmamıştı. Bu, bisimkinden ön- ce gelip şeçmis bir âlemin sisli varlığı için- de, bir yarıhayatın karanlıkları aranında gö- tülmüs bir hayaletti. Ve Teres bu müphem rastlayış hakkında içinde bir soğukluk hissi, vuzuhâuz bir rahai taşıyarak yürüyüp £ e < (Sonu var)