İ yondan fazla Kolombia, — (husu: Bu- igün Amerikaya üniversiteler yurdu denilse yeridir. Atlantikten Pasifik'e, Meksika'dan Kanada'ya uzanan bu koca memlekette bir kaç saat gitme- /den karşınıza bir üniversite, bir enstitü, bir kolej çıkmaması imkân- sızdır. Daha dün denecek kadar kısa bir lerin ok- — akmettikleri bu wsız diyarı bugün — — Avrupa derecesine yükselten sebeb- lerden biri ve belki başlıcası bu üni- — Avrupadaki eşlerinderi büsbütün — aym olan Amerika üniversiteleri ilk — Şmneklerini Avrupadan almışlardı Fakat onu amerikalılar kendi yurd- “larma en fazla yarayacak şekle sok- LER Hİ Yale adını taşıyan bir ingilizin para- li barlamı Büçük bir kolejdi iversite oldu. ' Kolombia üniversitesi 1754 te, kiz talebe ile bir kilise odasında başladı. Bugün 30 - 40 bin tale- bir. profesör yardımı da 19 uncu asır- Jar. Mahalli hükümetler, okullarını teşvik maksadiy- bedava toprak verdiler, ü —— de açılan bu okullar zamanla şube- “llerini artırdılar, fakülteler - ilave et- “tiler ve nihayet üniversite şekline — Anlaşılıyor ki, Amerika üniver- — Gitelerini iki kısma ayırmak icab “ediyor: 1 — Zenginlerin hususi - cemi- yetler tarafından kurulmuş, onların yardımları ile yaşayan hususi ens- Hitüler. e 2 — Devlet yardımı ile açılan ve yaşayan resmi ve mahalli ensti- tüler (State Universities). Cincinati Dr. Nal- 'tere, 1935 senesinde bütün Ameri- kada irili ufaklı tam 588 üniversite ve kolej olduğunu söylemiştir. Amerika üniversiteleri — Amerikada üniversitelerin temeli ne zaman atıldı? — —40bin talebeli 3 bin profesörlü üniversiteler - Ta- lebe sayısı (2) binden yukarı 105 enstitüde bir mil- talebe okuyor. Bundan — başka talebe (2000) den yukarı (105) vardır. Bu (105) sayıları enstitü enstitünün 55 i dir. Buralarda o- la 1,071, 320 dir. profesörler komitesi - toplanarak bu enstitüleriyle vaziyetini tetkik et miştir. Komite bu 105 enstitünün 63 ünü yüksek üniversite/ tahsi: İi için kuvvetli bulmuştur. Komite- 30 muayyen — ilim üzerine olmuştur. Komitenin üni- kuvvetli bulduğu tülerden — bazılarının — adlarını, Amerikada tehsil etmeği düşünen: lere faydalı olur diye yazıyorum: California, Chicago, Cincinati Colombia, Cornell, Harvard. İllincis, Tovva, Yohn Hopkins, — Massachu- setts, Michigan, Minnesota, Misso- wre, Ohio, Pensylvanin, Perdue, Brincetan, Stanford, Visconsin, Ya- Amerika ünversiteleri fakülte- Bunlar da kendi aralarında depart manlara, şubelere ayrılmışlardır. Mesela: / Missouri — üniversit nin, hukuk, tıb, mühendis iktısat v. s. fakülteleri vardır. Mühendis. fakültesinin — ise de partmanları şunlardır: sivil, makine, kimya, elektrik, işletme, maden, v. s.. Bu departmanlardan da — mesela ivil kasımının ayrıca yol, su, inşaat ibi şubeleri vardır. Amerikada üniversite tahsili 3 derece üzerinedir. Birinci derece: 4 senelik tahsilden sonra alnana (Bachler of Art) ve- ya (Bechler of Sevuce) diploması. İkinci derece: — (Master) dir ki (Bachler) den sonra bir sene oku- makla elde edilir. Üçüncü derece: (Doktor) cesidir. (Master) den sonra 'ne çalışmakla elde edilir Bizim liseyi eyi bitiren ve eyi gilizce bilen Amerika ünix nin birinci derecesini tirebilir. İkinci ve üçüncü — derece i iışanlar daha ziyade profesö mak veya fenni, ilmi sahalarda a- raştırmalarda bulunmak. istiyenler- dere- ve üniversite- şehirlerden uzak- Zaten Amerikanın en başlı renk- 17 SONKANUN 1936 CUMA minik yazıyor Fena haberler bugün teyid. edili İtalya Habeşistan'da son kozu: acaktır. Açıklamama müsa- sin : Son, diyurum; < sondan değil; Çünkü, söylendiği gibi, italyanın - habeş işi umudsuz bir safhaya - girerse - Akdenizde İn giltereyle başka bir işe girişeceğine inanmak isteniyorum. Herhalde, ve hattâ İtalya / bu çılgınlığı / yapmayı düşünse bile, Afrika'da oynanacak ancak bir kozu kalmıştır; ve bu oyu- mu oynuyacağı da - bügün artık mu- hakkaktır. İtalyanın orada bugün yardır ki bunların 14 ü ana yurd fırkalarıymış; Demek ki/ dörtde üçü beyazlardan mürekep bir ordu. Bu ordu top, tank 17 fırkası ve tayyarelerle mü- 'en büyük harb şefi olan dozliyo'nun kumandası kumandası altında Eritre'de üç yüz bin askere sahib olan mareşalın baş- hca kumandanı Somali cephesinde 'yüz bin askerin başında bulunan Grayizani'dir. İşte gelecek geçecek olan bu kerdir. İtalyanlar zaferden emin oldukla- vını söylüyorlar. bilindi isanda başladığı italyanlar, şubat ve mart ayları zar fahdi cenup ordüsile Harrar'ı ordüsiyle bugün Negüs'ün karargâhı olan Dessiye'yi zabtederek, oradan — bizzat habeşler tarafından yapılmış iyi bir yolu ta- kiple Cibuti - Adisabâba — demir yo- Tuna kadar ineceklerini " umuyorlar. Ve yine umuyorlar ki bu hamle ya- pildiktan sonra Habeşistana sulh is- temekten başka yapacak birşey kal mıyacaktır. Evvelâ zafer muhakkak değildir, ve taarruzun muvaffak olduğu kabul edilse bile habeşlerin boyun eğecek- lerine bizi inandıracak hiç bir sebeb yoktur. Hususiyle ki, bu tam o zaman yağmur mevsimi / başlamış ve galib İyanlar bu yüzden durmuş olacak- dardır. Obüslerle ezilmiş ve gazlarla zehirlenmiş habeşlı lyan cıları önünde biraz toprak terketme- leri ve yanlarına sarkarak kendilerin- ce pek iyi tanınan bu memlekette çe- 'te harbına devam etmeleri çok daha mühtemek Hepsi bundan ibaret değil. Her- halde son kânun ayı, petrol üzerine ambargo konulmadan geçmiyecektir. Toplamış olduğu istoklar ve ka. çakçılık İtalyaya bir müddet daha da yanmak imkânını verecektir. - Kaç hafta? Kaç ay? Hem sonra bu petro. lerinden biri de insan gibi yaşama- 'nın üniversite yurdlarında standar- dize edilmiş bulunmasıdır. V. R. lu peşin para ile ve yüksek fiatla ö demek icab edecektir, esasen — yarım La Repüblik gazetesinde Piyer Do- | adaya giren bütün mallar için de va- ziyet aynıdır. İtalya mali sahada mu- kavemet gösterebilecek midir? Son zamanlarda bir milyar kıymetinde al tın toplamış olduğunu söyliyorlar. Bu çok uzağa verecek midir? İtalya, - şüphesiz ki, dört yüz bin adam göndermek - için müdhiş bir gayret harcadıktan ve üç buçuk ay harb ettikten sonra, bu har bi devam ettirmeye muktedir. olma duğını itiraf etmek istemiyor. Ve İtal- milyı tmesine imkân Habeşistana ya, barbar telakki etmekten asla vaz geçmediği bir millet ve daha doğru- su bir kabileler konfeder: yısında bulunduğu Küçtür. - Fakat öt gayret boşa çıkarsa, İtalya üzet büyük bir mesuliyet almış olacaktır. İtalya son kozunu oynıyacak ve bu koz yalnız İtalyanın değil, bütün Avrupanın kozudur Eritre ve Somali'de her şey hazır- danmıştır, fakat hakiki / bir Avrupa harbı ve manasız bir harb ol lan büyük taarruz, son nüz başlamamıştır. yaya girmesi — için ancak fakat çene beş macerasın- dan evel bu iş son bulmalıdır. Bütün kara ve sarı ırklar, bu kati harbı, or- taçağda dedikleri n bir şey telakki etmektedirler. mızı denk alalım! Afrika dik- nn hükmi ; - fransız rüşmelerinden endişe duyanlar var fransız ve ingiliz filolarının en ufak kımıldanışlarının iki memleketin mat buatında uyandırdığı fasıltılar - bunu zeteler en cüretli neticeler çıkarmıya başladılar. Ve bu haberleri tekzib et- mekte gösterdiği gayretkeşlikte fran- sız hükümeti öyle dramatik bir tavur aldı ki muhalefet neye inanacağını saşırdı. sundan bazı gemilerin, bu arada Hud zırhlılarının ” Akdenizden ayrılacaklar ci fransız fi Çünkü fransız gemileri Fas tarafında manevra yapacaktır. Bundan - başka da Hud ve Ramilis gemilerinin yerimi diğer ingiliz gemileri olan Nelson ve Rodney'in alacağını öğreniyoruz. Fazla gayretkeş havadislerin çı kardığı şayiaları ihtiyatla karşılamak Yazımdır. Fakat aynı zamanda müşa- bede etmeliyiz ki fransız — ingiliz de vük bir alâka uyandırmaktadır. Ve bu hususta girişilmiş olan müzakere ler hakkında kamoya malümat veril mesi herhalde çok iyi bir hareket e- lar. Uzun zaman bu nokta üzerin - deen derin süküt muhafaza edil- di. Hattâ B. Laval'in İngiltere'ye ka- rada, denizde ve havada yardım va- detmiş ve bu hususta genel kurmay- ların müzakerelere girişmiş olduğunu söylemesi için meelisin dış si zerindeki büyük celsesi icab © zamandanberi tekrar süküt baş ladı. Yalnız bazı Londra - telgrafları bize, iki memleket eks gılıklı yardımdan kar ticeler hakkında da görüşmü, Jarını bize öğretti. Bu şu demektir ki, fransız filosunun ingilir donanması- 'nun yardımmma koştuğu ve milletlera- vası gerginlik Ren sınırmdaki ordu- dan bir kısmının başka tarafa nal ni gerektirdiği halde ingiliz kabine- sinin şimali şarki tarafından Fransa- ya bazı teminat vermesi icab edecek- tir. Bundan daha” tabi bir şey ola- hususta hiç bir resmi ha- riş olması, ve böylece Bazı memleketlerin alınganlığı ko- dayca harekete geçmektedir. Ve işte Aalman gazeteleri, Londra ile Paris konuşulanlardan çok kuşku- üyorlar. Almanya - aleyhine bir komplo hazırlandığını sanıyorlar. Almanya, fransız - ingiliz görüşme- lerinin Lokarno paktına uygunsuz ol- ia ediyor. Şimdiden azker- )lan Ren havza- leştirilmesi bile ta- amın tekrar sarlanıyor. Tabildir ki bütün bunlar bir esasa dayanmıyor. Paris ve Londra arasır da bugün yapılan konuşmaların Al- ile alâkalı bir tarafı - yoktur. Hattâ olsa bile gene bu konuşmalar Ti KAL AAAAAAALAAAAAARAAAAAAAAAARAARAAAAA AAA liflere rağmen, ekseriyet kazanılmış, mak- sad hasıl olmuştur.” ÇEMBERLEYNİN Numara: 5 Jestleri de, yahut hareketleri, demekli- ğim lâzım, - çünkü, jest yapmıyor, - pek ağır. Vücudunu, durmadan bir yandan öbür yana yaslıyor. Elleri, sinirli hareketlerle bir men- diline, bir bıyıklarına gidiyor; ikide bir, o- muzlarını gerip kaldırıyor ve sanki, caketi oturmamış da kolunun altını sıkıyormüş veriyor. Fakat, söylediği şeyler hakikatlerle, ta- rihetn aldığı mukayeselerle, yahut da başka memleketlerdeki gündelik hâdiselerle dolu olduğundan, herkes onu büyük bir alâka ile dinliyor: Bürhanlarını, muarızlarının hesabına yap- tığı şakalarla, herhangi bir edibten ziyade Chakespeare (Şekspir) den aldığı fıkralar: la, arada bir anlattığı hikâyelerle aydınlatı- 'yor. HATIRALARI Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA Bu defaki kilise kanununda olduğu gibi, va: ziyet tehlikeli ve hükümetin ekseriyet ka: zanması şüpheli olunca, kabinenin istifa tehdidi nutkuna son cilayı veriyor: Bu işte şerefini rehine olarak vermiş; elinden gelen her şeyi yaptığı halde, kanu: 'nun meclisten geçirilemediğine Papa asla inanmıyacakmış. Onun için, kendisinin böy- le bir azaba sokulmamasını rica ediyo. 1ş. Bundan başka, o, yani Bismarck, kanun layi- hasının iyi hazırlanmış ve lüzumlu bir şey olduğu fikrinde imiş; eğer kendisine itimad edilmiyorsa, kırala giderek vazifesinden af edilmesini dileyecekmiş, ki kıral bu dileği, bu defa da yerine getirmiyecektir. Bütün bu söylenen şeyleri, evelcede işit- tiklerini hatırlatarak, kalkini kıran — muha- İşte sana, parlamentonun fevkalâde cn- teresan olan toplantısına dair sıdk ile yazıl- Mmış bir rapor gönderiyorum. Öyle umud e derim ki, bu hareketimle canmı sıkmış olma- dım. Yalnız, tasviri tamamlamak için şunla- m ilâve etmem lâzım: “Bismarck bütün bu hitabetteki didinme- sinde su ile karışık likör içerek yorgunluğu- nu gideriyor. Bu içkiden, her çeyrek saatte bir, bir bardak içtiğini saydım. Tatsız, tuz- suz sudan bir şey anlamıyor. “Taymis" muhabiri, Bismarck'ın yeni bir kanun tektifini iki saat süren müdafaasında, boşalan bardağını on yedi defa doldurduğu- 'nu göziyle gördüğünü bana temin etti. © zamanlar dış bakanı olan Herbert Bis- türlü vesilelerle sık sık görüşüyor veya birlikte yemek yiyordum. Böyle birlik- te yemek yediğimiz bir günü 7 ilk tesrin 1887 tarihinde yazdığım bir mektubta anlatıyor- düm: Üğöme vari