SAYIFA 4 Yabancı gazetelerde okuduklarımız Akdeniz ve Kızıldenizde hava kuvvetle, La Frans Militer mecmuasında Ge. meral A, Nisel yazıyorz Herkes habeş meselesinin - barış yoluyla / halledilmesini candan iste- mektedir. Fakat kar 'dığı zecri tedbirlerin tatbi- ki, hele bu tedbirler kömüre ve petro- illetler cemiyetinin üstünli hay Ja da genişletilecek olursa, en vahim | emin temele sahip bulunmayacaktır. | larak tayini imkânsız olan tayyare- | ne bu adı verenlerle, diplomatlardan meticeler doğurabilir. Ve bu hal ya | İngiliz donanmasında yer bulan tay- | lerinin sayısı, şarki Afrikadakiler de | ve servi İngilterenin İtalyanın savaş kaçakcı- | yareler, gördi im ve terbiye in- | dahil olmak üzere, daha şimdiden | kayı idare edenlerin hepsinden t kontrol için muayene hakkıı | giliz tayyareciliğine müsavi olan i- | hiç olmazsa 1500 le 1600 arasında duyarım. Onların hepsi, biraz ©- kullanmak- istemesinden, yahut da | talyan hava küvvetleri ile çarpışma- | dır. torite kazandılar mı, artık yalnız im- bitaraf devletlerin bu hakkı ona ver- | lar ileri gelebilir. Şu halde tayyareciliğin deniz harbı / şartların- da husule getirdiği değişiklikler do. Olayisile Akdenizde Stratejik vaziye- 'ne halde olduğunu / incelemek fay olur. melerinden Makinenin büyük inkişafından ve tayyarecilikle deniz altı gemilerinin vucuda gelişinden önce, donanmalar aylarca denizde kalıp düşman sahil. yakından abluka edebiliyorlardı. Ayni devrin topçuluğu - ile hattâ sahil seviyesile ayni yükseklikte bi olmak şartile iyi müdafaa edilen #gemiler, gerek tamir edilmek, gerek- se yakacak tedarik etmek, mecburiye Abukür ikâ uzaktan topçu ateşine * Bütün imanlar, düş- man tayyareciliğinin — faaliyet sahe sanda da bü — süretle — bombardıman faaliyetine maruzdurlar. Hareket ha- linde bulunan gemiler, hava bom- bulundularmı, tehlikelere İtalyanın merkezi vaziyeti, kendi garp Akdenizinde ayıran 1500 millik sey: lecek kudrette olabilirler. İtalyan tayyarecili de kendi levazımlarını temin eden de- poların yakınında olmak küvvetler a onlara kalabalık değildir. Bu itibarla in; deniz üstü gemilerinin sayı: dan gösterdiği büyük üstünlük, italyan donanmasını sevkedecek şekilde olmasına rağmen, lyan donanması da hareket üsleri- nin yakınlığı ve tayyarelerinin yardımı isile, malik bulunduğu deniz altı gemilerinin Akdenizde, yeti, bu derece gayri müsavi olama: Gerçi Bununla beraber, Rodosa ve on adaya — dayanacak — olan italyı tayyareleri de Hayfa'dan ancak 450, Süveyş — kanal İskenderiye'den 350 mil uzakta bulu- macaktır. Fazla olaral mırı İskenderiyeye 300 mil mesafede nanması, bütün kuvvetir sahilden engel olamaz. )LUs ke ü başarabi | mam lacakta bu denizler- ibarile bir çe sahiptirler. Halbuki ise karada hiç yaresi vaz galebe çalacak kadar iz “donanmasının bakımın- dikkatli davı inmaya Kısacai hele bu. keyfiyete birde hareket Bu ütlerine tiyatlı ve temkinli harb adamlarına mahrecinden 400 ve | mek lâzımdır. yanlar, İtalyanın olunca 1500 tayyareye sahib o. İtalyan ordusunun ise, harb İangıcında hizmette 1200 harb tay Bu son aylarda hava fi z | tolarını 115 den 170 e çıkarmak için ir | yapılan ilâveler dolayısi Malzemesinin kalitesi ve ekipa, nın talim ve terbiyesi bakımlarından da, italyan ve ingiliz hava kuvvet'e rinin her ikisi de yüksek bir değerde olup kıyaslanabilir bir vaziyettedirler Akdeniz'le bir harb çıkacak olursa, hava kuvvet lerinin faaliyetleri hareketlerin seyri üzerinde kuvvetle tesir yapacak ma hiyette olacaktır. Hususiyle, tayyare ler, ticaret gemilerinin büyük bir kısmı 'nın Akdenizde işlemelerine engel bu süretle de ekonomik vaziyette büyük bir değişiklik meydana getirecekler lir ibarla devlet adamlı fırsatını vermemelerini candan dile- Kızildenize gelince, muhakkak ki a söz götür. mez bir üstünlüğe sahibtir. İtalya her- halde buraya mühim kuvvetler geçir mek hatasına düşmez. Buna karşılık da italyanların şarki Afrikaya getir. miş oldukları büyük hava - kuvvetleri Kizildeniz'in ticari gidiş gelişini çok tehlikeli bir kontrol altına alabilirler Öte yandan bu hava kuvvetleri Sudan tarafında kara kuvvetleriyle birlikte icraatta bulunabilir. Libya'nın şark cenubunu / Eritre- yıran mesafeye rağmen, italyan siz hareketlerine iştirâk edi çi bir harp eden tarafın deniz yo- son derece tel “zaman Maltada pek siç bir donanma için den den uçmak imkânsız bir şey değildir. Şimdi tatbik edilmekte olan pro- gramı gereğince ingiliz hava kuvvet- lerinin hizmet gören, ve belki de ya- rısı Cibraltar'da, Malta veya Mısır' bulunan, yahut da Akdeniz donar masına yerleşmiş olan 1100 ila 1200 harb tayyaresi vardır Bu program ta- — Fakat Duce, siz yağmurları da baş- sarih - duk, sıyasal Avrupa lığıdır. budurlar. Almanlar kadar tal şekilde bu zehiris neşrederler Hapi letle imparatorluğu - biribirine ka 1Ş lar. Onlarda, hakküm ettiren ve başka ği vardır. Yabancı karikatürü durduramaz miunz? — Deyli Herali — dan. ni iyi yürekli köylüleri bana hemen hemen fransız köylüleri kadar yakın- ından veya kendi şeflerinden, yani bu politi- yi paratorluk için yaşarlar. İmparator için yüz sene yakın zamandanberi bir çiçek h: İtalyan siyasileri bunun bir mi az çok kendi arzu- su ile köle olan bir millete devleti ta- devletlere bunu, imparatorluk- şeklinde kabul ettirmek iddiasında olan tirahlar ek sik olmaz. İnsan hürriyetinden nefret eden bu iki kana susamışın benzerli: lar, kataller, dünyayı sömürmüş, be. dava ekmek ve canbazhane sayesinde 14 SONKANUN ALI ten Romaya ehemiyeti Yesan: Aadri Suarös | ltalyayı - severim. Küçük italyan | yükselmiş ve mevkilerini muhafaza a'e | etanie düçür vanevarlara, Börlerin kur nazlığı, digerlerinin kısa görürlügü 'ne olursa olsun, müşterek olan ölçü süz kibirleri, yirminci asrın Avrup! sına, iki bin sene evelin irmek istemeyi tabiiş bir hal gibi gösteriyor. kanunlı pek Roma hakikatı töylemekle övün. dükçe daha fazla yalan söylüyor. L talyan devleti hüsnüniyet ve samir yet gösterişi yapdıkça daha fazla fa ziletsizdir. Sadakatı taklid ettikçe hanetini daha kuvvetle hazırlıyor. Bu devletin - şeflerine Onları dinliyorum. Onları Makyavelce muhakeme etmek hakkımdır, Çünkü iftira - etmiyorum: bir Dev: | Makyavel'i seviyor, ona tapıyorlar, telmizi olmakla övüğüyor ve onun prensiplerine uygun ola, meyi şeref sanıyorlar. k idare et- Musolini, Fransa ve İngilterenin toprakl gözü olmadan İtalyaya Küneşten hissesini vermek gayretinde olduğunu söylediği zaman: Makva- vel'ce hareket ediyor: çünkü kendisi bu iki devletin ve emri altındakiler İmparatorluklarını tekrar kurmak | hakları .rını, fetihlerini ele ge nn ih- | için Almanlar Oden'le safkan hay- | çirmekten başka bir şey düşünür de- hareket ederek | vanlık üzerine istinad ediyorlar. İtal: | gillerdir. harekete geçmek | yanlar da Ogüst'e, Tiber'e ve lejiyon- Fransa bunda kuşkulanacak bir yev bulmuyor. Pariste beş ayda bir leri başına geçen degersiz a korkunç cehaletlerine, içerdeki kor- kaklıklarının aynası olan dişardaki zaal yartilerinin, müşterilerinin, çetelerinin ve siyasi hayatm zilletini üzerinde toplamış olan bütün bu eir- kefin entrikalarından başka bir şey- le meşğul olamayan bu adamlardaki amilli hislerin uyuşukluğuna fazla gü- 'ven gösteriliyor. Yılanlar içinde üç çınğıraklı bir yılan olan gazetesi Fron- saya küfürler saçarken, Korsikayı, isi, ve hattâ Savoa'yı ister- zaman isteyecekler? Yarın elbette, Roma bilir ki İngnltereye karşı se- sinin perdesini alçaltmak lâzımdır. Bu. da tehdid ve küfür artık iş görmez. O zaman hüsnüniyet ve eşsiz dostluk- larını ileri sürerek protesto ederl: Az daha, Roma ile Londranın, âflah rafından sevişmek ve anlaşmak için yaratılmış iki kız kardeş olduğunu idiaya kadar gideceklerdir. - Bütün bunlar yalanlar ve Makijavel tarzın- 'da en kaba oyunlardır. Çünkü riyakâr kurnazlık ancak İtalyada bir hüner- dir. Alplerin ötesinde ise Makyavel ve Skapen kardeştirler. Roma yalan söyleseydi, kafasını besledigi hayali söylerdi. Manasız 'sun olmasın, Romanın hayali kendisi- 'ne Afrikanın şimalinde ve cenabunda BİR DEVRİN SONU Gene Berlin'e gelelim. Ben Berlin'e, fev: de enteresan bir. anda varmıştım. Ora- ir devrin so- | ÇEMBERLEYNİN HATIRALARI Numara: 2 Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA nüunu ifade edıycn.h;/ Yeni Almı;ı;:y/y/v)vw ria'nın hükümeti eline almasının” ilk yıı.ıî ratmış olan üç büyük şahsiyet henüz hay: ta ve kazandıkları zaferlerin sahnelerine h: kim bir vaziyette idiler. Bunlar, başka insar ların, kendilerinin yanında küçük kaldı; tekmil öbür kombinezonların, onların kom- binezonları yanında ufak tefek şeyler halir aldığı, devlerden ibaret bir neslin sonuncu- ları idi. İhtiyarlıktan artık öne eğilmiş, fakat düz gün ve askerce tavriyla saygı telkin eden ih- tiyar imparatoru, nöbet değişirken, her sa- bah sarayının penceresinde görmek- müm- kündü. Yaşt ve muvaffakıyetleri dolayısi; le, daha hayatta iken efsanevi bir şahsiyet halini almış olan adamın, hayalini olsun gö- rebilmek için, orada her gün berlinlilerden, veya Almanyanın başka taraflarından yahut da yabancı memleketlerden gelmiş olan zi- yaretçilerden birikmiş küçük bir kalabalık toplanırdr. Onun 90 mcı yıldönümünde, al- man prenslerinin, kendi veya hükümdarları- nın saadet temennilerini arzetmeğe gelen yabaner diplomatların, şaşaa içinde geçişle- rini seyretmek için, ben de, sarayın kapısı önüne yığılmış olan halkın arasında, saatler- €e durup beklemiştim. O yıl, kıraliçe Vikto- nümü idi. Bu münasebetle kıraliçeye karşı gösterilen saygı, herhalde, imparatora bu yıldönümünde gösterilen saygıdan çok da- ha büyük olmuştu. Tirgarten'deki gölün buz tuttuğu ve biz de paten kaydığımız zamanlar, parkta, her günkü gezintisini yapan Moltke'yi görmek kabildi. Onu selamlıyabilmek için, paten ka- yanlar, yaptıkları figürleri bir yana bırakıp, buzun öbür kıyısına koşarlardı. Eğer ünifor- malı olmasaydı, bu kibar ve zeki simalı, ge- niş alınlı, narin yapılr adamı, büyük bir filo- zof veya riyaziyeci, herhalde, KA taşıyan ve insanların alelâde kaygıların- dan azâde bir âl Filhakika, o, büyük bir âlim idi: Fakat onun ilmi, harb sanatı idi: Avrupa onun satranç tahtası, taşlar da ordularıidi. BİSMARCK'IN YANINDA GEÇEN BİR AKŞAM Kaynağını kan ve demirden yaptığı dev- leti, halâ Başvekâlet binasından nezareti al 'tında bulunduran, düğmeleri seyrek iliklen- miş general üniofrması içinde iri bünyesi Zibi, eseri de hakiki bir dev ve içlerinde eri büyüğü olan Demir Başvekil Bismarek da henüz sağdı. Babam, kont Herbert Bismârek'la Lon- dra'da karşılaşmış ve biribiriyle dost olmuş- lardı. Kont'a, bir ay yanımda taşıdıktan $on- ra verdiğim, bir tavsiye mektubu getirmiş- tim. Üzerinden birkaç gün geçti. Kont Her- bert'ten kısa bir mektub aldım. Bu mektubta diyordu ki: “Prens Bismarck, babanız hak- kında birçok şeyler dinlemiş ve onun, devlet adamlarınız arasında en ileri gelenlerden biri olduğunu biliyor”; bunun için prens Bis- marek'ın, kendisinden beni yemeğe davet etmesini rica ettiği kaydediliyordu. Ertesi - saat altıda sanıyorum - yemeğe git- lâzımgeliyordu. Ben veston giy- meği düşünüyordum. Halbuki Caketatay ile gitmem icab etti. Tecessüs ve gürura bürünmüş bir ha'de fakat ürke ürke davetli olduğum vere - gek dim. Salona girince, prens avağa kalktı ve beni-0 eski devrin fevkalâde kurtuazisiyle selâmladı; keyifsiz olduğu için, odasından çıkamıyan prensesin hazır. bulunamamasın. dan dolayı, benden af dileyerek, beni, orada hazır bulunan misafirlere tanıttı. O zaman ziyaretim hakkında sunları yazmıştım u davet bir ayle tonlantısından başkâ bir şey değildi; davette, Hivmarek, kont Her- bert, Bismarek'ın kızı ile kocası, kâtip'eri ve anlaşılan, kendisini sıkı bir kontrol altın- da tutan hekimi hazır bulunuyordu. (Sonu var)