AYIFA 4 Biliyormusunuz M aei Bir hesab: $ Monde dergisı © ilkteşrin 1935 tarihli Le Temps gazetesinden şu satırları alıyor: *“Bir italyan fırkası bin kadar habeşliye rastladı; ve bunların bulundukları sahayı temizlemek âçin her biri iki kiloluk birkaç yüz bomba kâfi geldi.,, Dergi bu satırlara şu düşünce- yi ilâve ediyor: “Le Temps aytarı B. Gentijo- nun hesablarına, müsaadeleriyle, devam edelim: Birkaç yüz, en aşa- ğ 300 demektir ki her biri 2 kilo- dan, bin kişi için 600 kile bomba demektir. Şu halde bütün Habeşistanı temizlemek için 8.400.000 - kilog- ram bomba lâzım gelecektir. Batı medeniyetinin — korunması için ayaklanmış olan — entellektüeller buna ne buyururlar? Hava trenleri: $ Yirmi üç eylülde Kırım- da Koktebel'den 6.45 de ha- reket eden ve bir motörlü uçakla 7 pilânörden mürekkeb olan bir hava treni 1524 kilametre mesa- feyi hiç inmeden 10,5 — saatte al- mış ve Msokova uçak alanına gel- miştir. Aynı tren 18 eylülde Mos- kova'dan Koktebele gitmişti. Bu sefer esnasında planörlerde yedek benzin ve yağlar borular vasıta- siyle motörlü uçağa başariyle ve- rilebilmiştir. Bu yolculuk bir dün- ya rekorudür. İlk türkmen halıları albömü $ Türkmenistan halıcılık sendi- kasının artistik şubesi eski türk- men halıları desenlerinin yeniden ihya edilmesine çalışmaktadır. Bir takım desenler, çok yıpran - mış eski balılardan kopya edil- miştir. Diğerleri de ihtiyarların ha- fızalarına istinaden anlattıkları şekillerin resmolunmasiyle mey- gdana gelmiştir. Gelecek sene, 40 orijinal türkmen halı desenini bir arada toplayan çok kıymetli bir albüm neşredilecektir. —— ——— mez kanun ve esaslarının adına kültür denildiğini hatırlatmak e- debiyat — tarihçisinin — ödevidir. Yazmanlarımızın zamanla geçmi- şimize, fikti — zenginliklerimize, hattâ edebiyatımıza karşı gittik- çe artan bir kayıtsızlık duymala- rı ve bu yüzden ertiklerinin en il- kel şartlarını-yerine getirmemele- rine bir sebeb de edebiyat tarihi- mizin edebiyatımıza nisbetle kor- kunç denecek kadar fakir ve anla- yışsız olması değil mi? En kud- retli yazman bile bu kudretin un- surlarını bir takım tükenmez ve değişmez kaynaklardan alır. Ona, bu kaynakların ne olduğunu en kısa yoldan gösterecek olan ede- biyat tarihidir. Edebiyat tarihinin de memleketimizde ne kadar ye- ni olduğunu hepimiz biliyoruz. Böylelikle türk edebiyatı, bü- tün temelleri kurulmuş olarak ha- zır bulunan ana yolundan uzaklaş- mış ve esas ödevini göremez ol- muştur. Filozofi, Psikoloji, hattâ “Esseai,,, ve hattâ tenkid, bizde borl: yer bulamamış edebiğ tarz- lardır. Edetiyatta ancak en yük- sek örnekleri ile yer tutan roman ve tiyatro, bugün bile hâlâ ol- gun birer tarz özelliğini alamadı- lar, Halbuki “imagination,, edebi- yatı, en derin ilimler öğrenmek için yıllarca çalışanlar kadar ça- lışılarak meydana getirilmedikçe edebiyattan sayıhmaz. Her satı- rın bir kültür ürünü olduğu şey- dir ve ancak bu.şartla edebiyat o- Jlur. Bizim de bu şartı yerine ge- tirmemize yardım eden esasları- mız vardı. Onları tekrar bulmadan memleketimizde ciddiğ bir tikir hayatı kuramayız. Çünkü onların, sadece, kafayı isletmek zoru altı« na koymak gibi bir özgülüğü var- dır. Reşat N. NURİ ŞK K Gi | Yabancı gazetğlerde okı;l_u_kl_arımlzl BİR ALMAN - LEH - MACAR ANLAŞMASI YAPILACAK MI? Son günlerin gürültülü meseleleri arasında, pek de göze çarpmıyan bir hâdise oldu. Önce İnsterburg'a, sonra da Berline giden Macar Başbakanının bu yolculuklarından sonra, Al- mManya, Polonya ve Macaristan arasında bir anlaşma yapıldığı yolunda sözler dolaştı. O hka- dar ki, Cenevre'de olan B. Bek, bu sözleri “gülünç,, olduklarını söyliyerek, yalanladı. Fa- kat belki gülünç olabilen bu haber, aşağıda anlatılan bir takım sebebler dolayısiyle, akla yakındır. Üç devletin revizyonculuğu ve Macaristan Almanyadan yana bunda birleşmektedir. Fransa nasıl kırk sene müddetle 1815 de yapılan andlaşmalara karşı geldi ise Almanya, Lehistan revizyoncu devletlerdir. herkes Almanya da 1919 da yapılan andlaşma lara karşı gelmektedir; bu çok tabiiğ olduğu gibi, Almanyanın Avrupa harta. sını kendi işine uygun bir şekilde de- Kiştirmek istemesi de gene çok tabiiğ dir. Almanya Sar'ı — öle geçirdikten sonra, silahlanma hakkını da elde etti; bundan sonra Memel'e sıra gelecek ve daha sonra da Avusturyayı düşünecek- tir ve ilh.. zaten Almanya bu niyetle- rini gizlemiyor. 'Ya Polonyâ? Bu devlet 1919 da ya- ptlan andlaşmalardan doğduğuna ve a- şağı yukarı bütün Polonyalılar da ye. ni kurulan devletin içinde toplanmış olduklarına göre, polonyalıların reviz- yönist olmaları lâz Polonya için iki şıktan birini tercih et mek gerektir: Ya Almanyaya düşman olmak yahut da koridor — meselesinin Almanyadan yana kotarılmasını kabul etmek. Polonya bu ikinci şıkı tercih ettiği için, başka taraflarda bunu tela- fi etmek çarelerini araştırmaktadır. Macaristana gelince, onun üç kom. şusundan toprak istediğini biliyoruz. Bir plân uraşlırılıyor Üç devlet, aşağı yukarı iki yıldan- beri iyice anlaşmıştırlar. Bununla be- raber, son haftalara kadar Macarista- nın Almanya ile İtalya arasında mü. tereddit olduğu söylenebilirdi. Fakat İtalyanın tavrı, Macaristanın — alacağı tavrı tesbit etmiş oldu. Almanya, Polonya ve Macaristan an- laşınca, plânlarını nasıl gerçekleştire- bileceklerini düşündüler. Pratik olarak bunun için iki çare vardır: Genel bir harb, yahut doğuda mahdut bir hare- ket. Genel harbı bir tarafa brrakarak, üç devletin, biraz zamana mâlik olmak şartiyle, kolay ve hattâ ekonomik bir hareket olarak gördükleri — doğudaki mahdud hareketi ele alalım. Her şeyden önce, — silahlanarak ve muhtemel reaksiyonları bertaraf ede. cek tarzda Fransayı izole ederek, zemi- ni hazırlamak gerektir. Fransa'nın izole edilmesi Almanyanın silahlanması elde edil- miştir. Macaristan henüz bunu elde e- dememiştir ama Almanya bilinen harb endüstrisine sahib olduğundan ve Ma. caristan yalnız asker verebileceğinden, bunların seferber edilmesi hazır bir iş olduğuna göre, bu birinci noktadan ya- na plânın tatbik edilmiş olduğu söyle nebilir. İkinci nokta olan Fransanın edilmesi de, yerine getirilmiş gibi gö- rünüyor. Düşünelim: İngiltere Alman. ya ile bir deniz anlaşması imzalamıştır; B. Hitler İngiltereyi, İngiltere de onu sayıyor; İngiltere, Uluslar Sosyetesi paktına bağlı olmakla beraber, her hâ- diseye göre kararını serbestçe vermek arzusunda olduğunu bildirmiştir; — öte taraftan İtalya bu sıralarda buhran için- dedir ve İngilterenin manevrasının İ- talyaya Afriakda bir şey elde ettirmi. yerek onu da revizyonistler arasına at- mak için olup olmadığı da soruşturu- labilir. Herhalde İtalya Habeşistanda harba devam ederse, bundan sonra az Ççök uzun bir zaman için, eskiden oldu- gu gibi Avrupada ağır basamaz. İngil. tere Almanyaya karşı bir şey yapmama- ğt kararlaştırdığından ve İtalya da bu- nu - istese dahi . yapacak halde olma- dığından, Fransa yalnız kalmış demek tir. izole Güdülecek metodlar Güdülecek metod, İtalyayı Avrupa: da alıkoymamak için Avusturyayı ta- mamen ihmal etmek; Ren'in sol kıyısı. nin, bazı ingiliz sıyasal mahfillerince rünen, resmiğ — surette irilmesini bazırlıyarak batı cep- ihmal etmektir - ki Fransa - o an Ren'in sol kıyısının süclleştiril. âni yalnız şekil için protesto etmek- ten başka bir şey yapmıyacaktır. Bununla beraber, doğuda geçilecek ve başlangıçta kımıldamıy cak olan Macaristan, Yugoslavya — ile Romanyayı nötralize etmekle iktifa ey liyerek, iki ateş arasında kalacak olan Çekoslovakyayı tehdid etmeğe başlıya. caktır. Bu harcketin ilk kısmı, Memel'in ge- bufun için, Po- harekete ri alınması olacaktır, lonyalı general Z. le Vilna için yaptığı şeyin yı tasavvur olunabilir. Litvanya karşı gel. mek istedimi bir “ceza seferi,, yapılmak istenecek. Uluslar Sosyetesi şüphesiz i acak. Fakat rus - japon anlaş da uygün — hiç bir şey, ve Pa- raguay - Bolivya anlaşmazlığında da aşağı yukarı gene hiç bir şey yapama- dığını hatırlıyalım. Çünkü ikinci hal- de müdahale imkânı yoktu, birinci hal de ise, çok iyi silahlanmış olan ve ken. di toprağında harb eden Japonya kar- şısında müdahale güç ve tehlikeli idi. İngilterenin Akdenizde bulduğu kolay- lıklar — Litvanyada — bulunmryacaktır, meğer ki Rusya işe karışsın ve “arsnt Tusal jandarma,, rolünü oynamak iste- sin Okrayna meselesi Belki de Berlin ve Varşovada bu ar- zu ediliyor, Filvaki Rusya böyle bir şey yaparsa iki devletten biri Leningrad ve Kronştad, öteki ite Okrayna istikame- tinde, sert bir şekilde ona karşı gele ceklerdir. Almanya ve Polonya - batı. nın ve kapitalist sistemin müdafileri tavrını takmarak bu yüzden İngiltere- de ve başka yerlerde yardım elde ede- ceklerinden ve Okraynanın, Gürcistan m ve ilh. kurtarıcıları tavrını da ta kınacaklarından iş çabucak sıyasal ve sosyal bir mesele halini alacaktır, Sovyet Rusya Fransa ve Çekoslovak. yaya süöcl andlaşmalarla bağlı olduğu- na göre, bundan genel bir anlaşmazlık çıkabileceği de sarihtir; bununla bera- ber, Fransa ve Çekoslovakyanın yalnız bırakılmış olmaları dolayısiyle, anlaş mazlığın mevzii bırakılması da müm. kündür. Bu ise sıçramak için geriye çekilmek gibi bir şey olacaktır, çünkü Tuna meselesi de hemen ortaya çıka- caktır. Tuna meselesi Filvaki, Alman - Leh blokunun Ruz- ya ile çarpışması halinde ne Fransanın, ne de küçük anlaşmanın kımrıldamıya. caklarını farzedelim; bu çarpışmadan Almanyanın baltık memleketlerini ele geçirerek, Polonyanın da — Okraynayı ele geçirerek çıktıklarını da farrzede- lim; o zaman, nihayet işe karışacak o- lan Macaristanın da yardımiyk, Al. manyanın Avusturya meselesini kolay. ca halletmiyeceğini tasavvur etmemek mümkün mü? Ve anşlus yapıldıktan sonra, Macaristan Almanyaya yetişece- ğine göre, andlaşmaların Macaristan- dan yana olarak değiştirilmesinin çok kolaylaşacağını anlamamak kabil mi? Şüphesiz küçük anlaşma buna engel olmak için Pransaya dayanacaktır, fa- kat İngilterenin takımacağı tavur ne olacak? Şüphesiz tarafsızlık mı? Son. ra, İtalya ne yapacak? Tuna ve Balkaniar üzerindeki alman oyunu Çünkü Tuna - ve balkanlardaki al- man oyunu kolaydır. Almanya Roman- ya'da, romen muhafazakâr partisinin Rayhş içim beslediği sempatiyi ve bil- hassa, bir takım sıyasal grupların na. zist ve yahudilere düşman fikirlerini kullanmaktadır. Belki kırala, ayle ci- hetinden tesir yapmak da istiyor. Bay Göring'in birkaç defa giteniş olduğu Yugoslavyada Almanya, italyan - yu- göslav düşmanlığı üzerinde oynamak. tadır. Çünkü her şeye rağmen bu iki u- lus, Adriyatik'in kıyılarından biribir- lerine, karşılıklı bir çekingenlikle ba- kıyorlar. İtalya ile Yugoslavyanın ko. laylıkla birleşeceklerini bilen Alman- ya, İtalya kendisinin karşısına dikilir- se küçük anlaşmayı dağıtmak yahut da İtalyaya, kuvvetli ve onun için bir teh- did olan Yugoslavyayı göstererek İtal. yaya yanaşmak için, bü duruma güve- niyor. Sözün kısnsı Şüphesiz o zamana kadar, hatıra miyen bir takım hâdiseler çıkarak işle rtin mantıki seyrini değiştirebilir. Bu. nunla beraber, Avrupa hartasının kendi lehlerinde geniş ölçüde değiştirilmesi için, üç devletin bir blok yaparak an- laştıkları, ortuda olan bir şeydir. Böy- lece, aşağı yukarı 105 milyon adam, sü el bakımdan değilse bile — diplomatik bakımdan aynı emre baş eğiyorlar ve harekete geçmeğe harırdırlar. Muhafa. zakâr devletler tehlikeyi açık görmek isteseler, kayguya düşmekte haklı ol- duklarını itiraf etmeliyiz. Fakat, bun- lardan biri olan İngiltere, sömürge ve Geniz meseleleriyle uğraşmakta olduğu için tehlikeyi görmiyor. Ve bugün de bütün facia bundadır. Piyer Dominik La Tribün de Naxyon - Paris POLİST! Tavuk hırsızı Dün itfaiye meydanındaki pazarda tavuk satmakta olan Osman oğlu Sıdkı- nin tavuklarımdan ikisini çalan Arap- Şih polis tarafından yapılan — kısa bir araştırmadan sonra yakalanmış ve tüze- ye götürülmüştür. Bir ahlâksız yakalandı Ahmed oğlu Hüsnü ilk arkadaşı gar- s0m1 Ali dün yanlarına on beş yaşında Ahmed kızı Ayşeyi alarak — gezmeğe gitmişler ve tam Cebeci yakınında top- raklıya geldikleri zaman Ali bıçak çek. mek suretiyle Ayşeye taarruz etmiştir. Zabıta yaptığı gerçinleme sonunda suç- lu Aliyi yakalıyarak tüzeye götünmüş- tür. Kadım oynatırken Yenidoğan mahallesinde oturan taş. çı Battal oğlu Rıza ve arkadaşı Osman oğlu Celal Veli kızı Emine adındaki kadını evlerine götürüp oynattıkları ve bu suretle genel istirahatı bozdukları anlaşılmış ve hepsi yakalanarak tüzeye kgötürülmüştür. Ölüm Kastamonu saylavı Şerif İldenin ka. rısı ve Cenevre Kançıları Ferid İldenin ve Nüzhet Fikret Öz-Doğancinin ve Nevit İldenin annesi ve Bern Elçiliği Başkâtibi Fikret Şefik Öz-Doğancinin kayın validesi NEVDER Şerif İLDEN 8 eylâl 935 parar günü İsviçrede vefat etmiş ve cenazesi İstanbula getirilerek H birinci teşrin 935 cuma günü tören. le toprağımıza gömülmüştür. Alâka kesilmesi Ankara Koyun pazarı garaçlar çar- şısında 18 No: dükkânım hafafiyesini akbaş mahallesinde 14 No: evde — otu- ran Bay Ahmede 15-9-1035 - tarihinde sattım bedelini tamamen aldım mezkür dükkânda katiyen alâkam — olmadığını ilân ederim. Kayserili İbrahim oğlu Süleyman 15 İLKTEŞRİN 1935 SA'! ıKomşuIanmızdc neler oluyor? YUNANİSTAN'DA: KIRALLIĞIN İLANI — Ati nada çıkan Lö Mesaje Daten ga - zetesi 11 ilkteşrin tarihli sayısım - da okuduğumuza göre Yunanis - tanda cumurluk rejiminin devril- mesi ve kırallığın ilâniyle biten hükümet darbesi hakkında şu ma- lümatı vermektedir. Orduyu temsil eden muhitler birkaç gün kırallığın yeniden ve derhal kurulması lehinde oldukla- rını bildirmişlerdi. Ulusal kurul üyelerinden birçoğu da aynı yol - da çalışıyorlardı. Kendisinin —de bu görüşe katılması için nezdinde yapılmış olan bütün teşebbüslare karşı B. Çaldaris her zaman avnı kesin cevabı veriyor, çizmiş oldu- ğu yoldan ayrılamıyacağımı ve ple bisitten önce kırallığı kurmaya ya- naşmıyacağını bildiriyordu. 10 ilkteşrin sabahı, kıralcı say- lavlardan mürekkeb bir deleyas - yon B. Çaldaris yanında son bir teşebbüste bulundular. Başbakan gene tekliflerini kabul etmedi. Ay- nı delegasyon, bu teşebbüsü baş - bakan muavini B. Kondilis'e de tekrarladı. Fakat B. Kandilis de, başbakanın hareketinden dışarı çıkmıyacağını bildirdi. Fakat bir- azsonra, General Kondilis harbi- ye bakanlığında birinci kolordu kumandanı General Papagos, de niz kurmay başkanı Kontr amiral Ökonomu ve hava kuvvetleri ku- mandanı general Reppas'ın ziya- retlerini kabul etti. Üç subay, lâhlr kuvvetlerin delegeleri olarak geldiklerini ve onlar namına kı - rallığın ulusal kurulun reyiyle he- men kurulmasını istediklerini bil- dirdiler. BB. Papagos, mu ve Reppas saat 11 de başbakanla görüşmek üzere Kifisyo'ya gitti - ler. Yolda şehre gelen başbakanım otomobiline rastlayınca onu dur- durarak kendisiyle görüşmek is - tediklerini bildirdiler ve hep be - raber B. Çaldaris'in Kifisyodaki köşküne gittiler . Ordu delegeleri enerjik bir ta- vırla teşebbüslerinin gayesini an - lattılar ve orduyla kıralcı halkın kırallık lehinde reyini bildirmiş olduğunu söylediler. Başbakan, bu dileği kabul edemiyeceği ceva- bını verdi. Diğer taraftan, gene - raller de, ordunun, hükümetin fik- rine muhalif olsa da, fikirlerinde ısrar ettiğini bildirdiler. B. Çalda- ris, bunun üzerine, bu sözlerle hü- kümeti devirmek niyetinde mi ol- duklarını öğrenmek istedi. Subay- lar da cevab olarak o dakikadan itibaren hükümeti kendi elleriz.c aldıklarını bildirdiler. B. Çaldaris, telefonla General Kondilis'i bularak hemen kabine- âî toplanmaya çağırmasımı bildir- . Öğleyin kabine, B. Çaldarisin başkanlığı altında toplanarak sa - at bire kadar görüşmelerde bulhun- du. Ve bunun sonucunda şu bildi - riğ çıkarıldı: Kolordu kumandanı General Papagos, deniz kurmay başkanı kontr amiral Ökonomu, hava kuv- vetleri şefi general Reppas, bugün saat 11 de basbakanı görerek ken- disine, ordu, bahriye ve hava kuv- vetleri namına hükümetin çekil - mesini istemislerdir. Bundan sonra, başbakan ba - kanlar kurulunu toplamış ve bu toplantıda durumun gözden geçi- rilmesinden sonra, harbiye baka- n B. Kondilis'e ve bahriye ve ha- va bakanlarına, memleketin silâh- k kuvvetlerinin başında bulun - mak sıfatiyle, hükümetin arzusu- nu kabul ettirebilip ettiremiye - cekleri soruldu. B. Kondilis ve iki arkadası bu- nma karşı koymaktan aciz oldut - larını bildirmişlerdir. Bur2-— a-. ra hükümet kendini çek lakki e!miqi.ir.