SİLKTERTİT! 15 SALI Yarı - sıyasal İngiliz muhafaza- kârları Tabiiğ kimsenin — gözünden «açmamıştır ki, İngilterenin bu- günkü idaresinde olduğu kadar bir etkiyi, ingiliz muhalazakârları, geçen yüzyılın ancak ilk yatısın- da gösterebilmişlerdir. Savaş sonr- rasında, ingiliz liberalizmi, orta- dan kalktı denecek kadar gerile- miştir. İngiliz parlamentosunda yahut hükümetinde yer almış o- Tan bir iki liberale gelince bunla- rın görüşleriyle mutedil muhala- zakârların görüşleri ırı_smdı. bu- gün, bir fark yok gibidir. İngilterede, bugün karşıkarşı- ya olan kuvvetler, muhalazakâr- lar ve işçilerdir. Liberaller orta- dan çıkıp gitmişler gibidir. Liberalizmin, yerini hem mu- hafazakârlara hemide işçı'lırıe lbı- rakması Britanya imparatorluğu- 'nun organik durumu yüzündendir. İmparatorluğu muhalazakâr- lrk hem de die-hardcılık yani aşı- rı - muhafazakârlık kurmağa baş- lamıştır. Fakat öonu zengin kılan, zengin kıldıkça nüfuzunu artıran ve nihayet Avrupanın bütün sağ- lam kuvvetlerini ingiliz impara- torluğunun büyümesi işine koşan, liberalizmdir. İngiliz liberalizmine impara- torluk tarihinin verdiği bu rol ka- dar tabiiğ bir şey olamaz. Kuv- vetlenmeğe başlıyan artık her şe- yi “Suples,, ile kavramağa ve ida- te etmeğe çalışır. Manchester mektebi ise, arkalarda bıraktığı- mız altın paralı, serbest mübade- leli, anonim sermayeli dünyaya bakalım (ki bu dünya, onun dün- yasıdır), yukardan aşağı “suples,, lerden ibarettir. İngiliz imparatorluğu 1914- 1918 son savaş destanını da yaz- dıktan sonra, artık, genişlemenin en son derecesini bulmuştur. Ve imparatorluğun davası, artık ge- nişlernesini temin etmek değil tu- tunmasını devamlı ve sağlam kıl- mak olmuştur. Geçenlerde “İngil- tere,, adı altında neşrettiğimiz bir yazıda imparatorluğun yayılma ve genişleme durumundan tutün- ma ve sağlamlaşma ve kendini sarsmağa çalışan kuvvetlere kar- şı kendini müdafaa durumuna geçtiğini göstermeğe çalıştığımız gibi kendini müdafaa için aldığı tedbirleri de anlatmağa çalışmış- tık, Demek oluyor ki ingiliz impa- ratorluğu, artık bütün varlığı ile kendini muhafaza etmek kararım- dadır. Böyle bir karzarı en iyi tat- bik edeceklerin muhafazakârlık ve muhafazakârlar olduğuna şu halde ne şüphe?! Yalnız sanılmasın ki, biz bu- rada bir kelime oyunu yapıyoruz. Fikrimizi daha iyi anlatmak için şu noktaları biribirinden ayırt e- delim: D Eğer liberalizm dediğimiz “mas- katı tesi,, Manchester olan mes- lek, dünya içindeki ıınl_ı.-lığını bugün dahi gösıuobı'lsey.dı. ingi- liz Eberalizmi iktidarı elinden b gcakmazdı. Fakat birçok — memle- ketlerde birden antiliberal rejim- lerin kurulması ve bu rf-ıimlenn liberalizme karşı sade bir ekono- mik meslek olarak değil aynı zâ- marda bir sıyasal akide olaı.-ıl"ıı- vas anmaları bu meşhur ingiliz mettebinin artık her tarafta r_eı!ı— siyonlarımı verdiğini: göstermiştir. İşte bundan dolayı İngiltere için tutunmak ya muhafazakârlık yoliyle sağ bir görüş yahut _Lo- bour'culuk yoliyle sol bir görüş gütmekle kabildir. ç Dikkat edilirse, görülür ki, in- giliz muhalazakârlığı (bugün ik- tidarda olan mutedil gr_up! !ıld_ıık.— ça liberal olduğu gibi ingiliz işçi cereyanı da oldukça muhafazakâr- dır. İmparatorluğu az çok rahat- sız eden son habeş - italyan an- taşmazlığında gördük h'." ingiliz işçileri arasında hiç bir görüş far- kı yoktur. Z yDış sıyasa işlerinde böyle !'ıır görüş birliği olması ne demektir? Bu demektir ki, adalı'arın sda- ULUS İÇ HABERLERİ İSTANBUL TELEFONLARI : Yeniden gelen göçmenler İstanbul, 14 — Bu gün de Na- zım vâpuruyla Köstenceden 1300 göçmen sıhhi muayeneleri yapıl- dıktan sonra Tekirdağına gönde- rilmiştir. C. H. P. nahiye kongreleri İstanbul, 14 — C.H.P. nahiye kongreleri bitti. Kongrelerde na- hiyelerin istekleri tesbit edildi. İtalyadaki ihtilal haberi yalan İstanbul, 14 — İstanbuldaki salâhiyetli italyan mahfilleri, İs- tanbul gazetelerinin bazı italyan şehirlerinde ihtilâl çıktığı hak- kında radyo havadisi olarak alıp neşrettikleri haberleri yalanla- maktadır. Mason locaları İstanbul, 14 — İstanbuldaki mason localarının da kapanacağı öğrenilmiştir. Bir otomobil kazası İstanbul, 14 — Bugün Karaköy- de bir otomobil kazası oldu. 7 ya- şındaki Ayten adındaki bir kız 0- tomobil altında kaldı ve öldü. Şo- för yakalandı. Sovyet sporcuları şerefine şölen İstanbul, 14 — Konuklarımız Sovyet Rusya sporcuları şerefine bugün C.H.P. İstanbul merkezi tarafından Tokatliyanda bir öğle yemeği verilmiştir. Yemekte Sov- yet büyük elçisi B. Karahan ile il- bay, sücl ve sivil ileri gelenler, ga- zeteciler, sovyet ve türk sporcu- ları vardı. Yemekte B. Hilmi ve Sovyet ları kıiile_ başkanı birer ıöy= verdiler. Bu iki memleket arasındaki karşılıklı ziyaretlerin sıyasal mü- nasebetlere, iki memleket sporu- nun inkişafına yaptığı büyük te- sirlerden hahsetti. yı idare edişlerinde görüşler ay- rılabilir. En genc parti olan işçi partisi, idare başına gelip imtiha- jmım verse de bit şey çıkmaz. Ne- tekim bundan önce bütün bir se- çim devresi bunu yapmıştır. Fa- kat dış sıyasada yani imparator- duğun elde tutulması işinde ikti- dar sandalyasında oturan hangi olursa olsun, şu prensipi u- nutmamak İâzımdır: 1. Ada imparatorluğun yüre- ğidir. 2. İmparatorluk, dünya içinde erimemesi gereken — bir organiz- madir. Şimdilik, imparatorluğun ida- resinde, ingiliz sermayesini tem- sil eden City, söz sahibidir. Cün- kü dünyann ekonomik durumun- da, prensip bakımından henüz hic bir şey değişmemişstir. Kapitalizm, ihtivarlamıs da olsa, her taralta sağdır. Fakat. günün birinde, has- ka memleketlerin arka arkaya al makta oldukları ekonomik ve sos- yal tedbirler düinyanın ekanor- ” yapısı bakımından derin bir deği- siklik getirebildiler ve City'nin dünya ölçüsündeki - otoritesi bu- günkünden cok daha esaslı bir surette sarsıldı mı, o zaman Gity, rolünü, derhal Labour - Party'ye devredecektir. İngiliz kamoyunun olgunluğu bir yandan, imparatorluğun dün- ya içindeki durumunda adada o- turan bütün sımıflar için aymı “mukadderat birliği,, olması diğer yandan, vardığımız hükmü olduk- ça makul göstermektedir. İnziliz imnarator!ndu için muhafazakâr görüş bueünkü kadar hiç bir de: virde etkili ve tabiiğ olamamıstır. İmnaratorludğun kurulması dev - rinde hile Rurhan PETOPT Sovyet profesörlerinin konferansları İstanbul, 14 (A.A.) — Altıncı ulusal tıb kurultayına iştirak et- mek üzere memleketimize gelmiş bulunan Sovyet bilginleri, bugün üniversite konferans salonunda bi- rer konferans verdiler. Konferans salonu, büyük bir çoğunluğu tıb fakültesi talebelerinden olmak ü- zere, büyük bir kalabalık ta- rafından — doldurulmuş — bulunu- yordu. Bu kalabalık arasında tıb fakültesinin bütün profesör ve doçentleri, tanınımış doktorlar gö- ze çarpıyordu. Sovyet profesörleri saat 14.30 da, üniversite rektörü Cemil Bil- genin refakatinde geldiler ve al- kışlarla karşılandılar. Kürsüye önce rektörB. Cemil Bilge çıktı ve “üç büyük Sovyet bilginini, Pr. Danisevski, Pr. Lu- ray ve Pr. Burdenkoyu üniversite kürsüsünden selâmlamakla bahti- yar olduğunu, bu ziyaretin büyük ve dost komşumuzla kültürel mü- nasebetlerimizi kuvvetlendirmek hususunda yardım ettiğini,, söyle- di. İlk konferans profesör Dani- şevski tarafından verildi. Sovyet bilgini tıb tahsilinin Rusyadaki gelişimine tahsis ettiği konferans- ta dikkati çeken bir hulâsa yaptı ve çok alkışlandı. Kürsüye, ikinci olarak Pr. Lu- ray çıktı. Bilgin konferansına “güzel türkçenizi bilmediğim için yabancı bir dille konuşacağım. Fakat yakında, size sevimli lisa- nınızla hitab edeceğiimi udtuyo- rum.,, diye başladığ: ve en eski tıb teşekkülü olan Moskova tıb ce- miyetinin selâmlarını alkışlar ara- sında tebliğ etti. Profesör Luray, konferansını Sovyet hükümetinin — tababete yan doktor değildir.,, düsturunun manasımı çok iyi anlayan Sovyet hükümetinin doktorları devamlı surette okumak mecburiyetine tâ- bi tuttuğunu, aynı zamanda bu sa- hada birçok kolaylıklar temin et- tiğini anlattı. Moskovada açılan “gelişme kursları,, nın, Rusyanın her tarafından gelen doktorlar i- çin kıymetli bir kaynak olduğunu söyliyen profesör, geri kalmış bir doktorun zararlı olduğunu, bunun için gelişme kurslarına her üç se- nede bir mutlaka iştirak mecburi- yetinde olan rus doktorlarına, hu- susi bir kanunla _hu türlü kolay- tıkların gösterildiğini ilâve etti. Sıra profesör Burdenkoya gel- mişti, Sovyet bilgini, alkışlar ara- sında kürsüye çiktr ve sözlerine Moskova üniversitesi tıh fatiülte- sinin selâmlarını bildirerek hasla- dı. Bilgin, konferansını “cerrahi hastalıkların tedavi usulleri ve Rusyada tathik edilen sistemi,, an- lattı. Konferanstan sonra üniversi- tede, Sovyet profesörleri şerefine 200 kişilik bir cay ziyafeti verildi. Trabzon bölgesinde tütüncülük Trabzon bölgesinde tütün du- rumunu yakından incelemek üze- re Türkofis, tütün masası rapor- törü B. Mümtaz o havaliye gön- derilmiştir. ü — ——— — KAMUTAY KOMİSYONLARI ÇAĞRILAR Kültür komisyonu buğün saat onda toplanacaktır. Parti grupu işyarlar kanunu komisyonu bugün Parti grupu toplantısından Sonra toplanacak- ır. Gümrük ve Tekit komisyonu (15.X.1935) salı sabah saat (10) da to; 4 S Ankara işyarları için yapılacak evler Emlâk bankası Ankaradaki devlet dayrelerine birer sual va- rakası göndererek işyarların An- karada evleri olup olmadığını ve evleri yoksa kaç lira kira verdikle- rini, mesken tazminatı olarak day- relerinden ne aldıklarını sormak- tadır. Cevablar toplandıktan son- ra işyarlar için yapılacak evler meselesi için bir adım daha atıl- mış olacaktır. Yeni kongreler toplanacak Fındık koöngresinden sonra, pek yakında, diğer ulusal ürünle- rimizin durumlarını incelemek ü- zere birkaç kongre daha toplana- cağını duyduk. Bu kongrelerden birinin tütüncülük için yapılacağı söylenmektedir. Ekonomi bakan- lığı ürünlerimizi geliştirmek için alacağı tedbirleri karar haline ge- tirmeden, bu işlerle uğraşan üret- men ve tecimerlerle konuşmağı çok faydalı bulmaktadır. Dışarı neler çıkabilecek? 11 sayılı kambiyo kararnamc- sine bağlı ihtiyaç listesinin deği- şik 17 inci maddesine göre dış memleketlere yerleşmek üzere memleketimizden çıkanların sat- tıkları mal ve mülklerinden elde ettikleri paralarla aşağıdaki eşya- ları memleket dışına çıkarabilme- leri hükümetçe kararlaştırılmış- tır. Palamud, soğan, mazı kozalağı ve kabuğu ve hulâsaları, cehri ve diğer nebati boyalar, kitre, zeytin ve zeytinyağı, canlı hayvanlar, ha- lı, kilim, gülyağı, taze meyva ve taze sebzenin ihracı ve ihracından hasıl olacak döviz, afyon, Yabancı vapur sosyetele- ri navlunları indiriyorlar Bazı vapur acentalarının Ak- denizdeki durumun özelliği dola- yısiyle navlunları yüzde 12 kadar çoğaltacakları duyulmuştu. Bu sı- rada Köstence yolundan fayda- tanmak üzere Romanya “ükümeti ile transit anlaşması imzalandı ve anlaşma yürürlüğe girdi. Memnu- niyetle öğrendiğimize göre vapur kumpanyaları bu kararlarını tat- Hikhten vaz geçtikten başka nav- lunları indirmeğe de başlamışlar- dır. Bu indirme yüzde S0 ye yak- laşmaktadır. Şark demiryolları i- daresinin tenzilât yapacağını il- gili yerlere haber verdiği söylen- mektedir. Tecim anlasmaları için Yabancı devletlerle yapılan tecim anlaşmalarına bağlı listesi zimmetinde kalan malların genel kontenjan rejiminden a; <a fay- dalanacaklarına dair mukavelede açık bir kayıd olmadıkça bu rejim dışında tutulmasından - tatbikde zorluk çekildiğinden bu zorluğun giderilmesi için anlaşmaya bağlı listelerde yazılı olsun olmasın an- laşma yapılan memleketler men- şeli malların gencl idhali rejimin- den faydalanmaları bakanlar ku- rulunca onanmıştır. Sovyet Rusyadaki pa- mukçuluk uzmanımız Tarım bakanlığı, uzmanların dan B., Celâl Eğriboz'u pamu, bölgelerinde incelemeler yapmai: üzere Sovyet Rusyaya göndermiş- ti. Bakanlığa B. Eğribozdan gelen baberlere göre, uzman, şimdi, Sovyet Rusya pamukçuluğunun en çok geliştiği bölgelerden olan Taşkendde bulunmaktadır. Dolayısiyle Edebiyat ve edebiyatımız I Hiç bir eksiği olmuıyanların bi- le her zaman daha iyiye, daha baş- kaya, daha çoğa doğru kenlile- rinde bir meyil duymaları gibi ben de bugün, zengin ve özlü bir cde- biyatı olan memleketimizde nasıl bir edebiyat meydana gelmesini istediğimi düşündüm. Gerçekten edebiyatımız. zen- gindir, fakat çiftçiye birçok şey- leri edinmek imkânını vermiye büyük ambarlar gibi zengin. debiyatımız da, altın renkli bu; day yığınlarını andıran bir gazci yığım altında ezilmiş kalmış, ede- biyatın esası olan “tetekkür,, sa- hasımı işgal etmeği savsamışlu. Oysaki edebiyatımızın, “telek kür,, e temel sayılan sahalarda iyice ileri gitmiş ve edebiyat ta- rihçilerimizin hesaba katmadık a rı şöyle dursun, edebi; larına hükmettikleri le nnmadıkları bölümleri var. O:— ların tek kusuru, estetikten zı /a de kalanın işlediği, dımağın hare- kete geldiği âleme, yani edebiyat ülkelerinden dışarı atılıp mekte- be sığınan fikir âlemine ilişkin ol- malarıydı. Gerçekten, eşsiz bir hayat verdikleri arab kültürü yo- dliyle yunan kültürüne kadar çık- mış olan türkler “tefekkür,, ün bütün sahalarını deşmiş ve işle- mişler, ve fakat onda yaratıcı ol- mak ayrıtını. ele geçirecek iken edebiyatımız garib bir akıntıya kapılarak kendi kendini tek bir tarz içinde hapsetmiştir. “Telekkür,, ün esaslarını kur muşuz. Bize arablar yaliyle gelen eski klasik kültürü pek geniş su rette maledinmiş ve kavramışız. Bu sayede Etik'in bütün bölümle- rini işlemek ve öğretmek yolunda en yüksek derecelere varmışız. Yani “tefekkür,, için lüzumlu o- Tan bütün unsurları toplamış, hat- tâ onlara ulusal bir özlük vermiş ve böylelikle geniş bir ulusal kül- tütün temellerini meydana getir- miş ve en sorunda, bunların heps sini bir tarafa bırakarak asırlarca akan bir şiir tutanına kapılmış, hiç bir edebiyatta eşi bulunmıyan bir aşk ve kösmü âlemi yartatmı- ŞIZ. “Telekkür,, yolundaki hazırlı- #rmızın bolluk ve sağlamlığım bu âlemde de sezebiliriz. Onu, duy- gulu ve okumuş bir “exegete,, ka- fasiyle inceleyen her kimse, Yüz- lek görünen bu edebiyatın kök'e- rini evrensel bir kültürün derin- liklerinde bulmakta — gecikmez. Gerçekten, kücük ve büyük - şair- Terimizin eserleri türklerin, ken- di zarif ökeliklerinin dengeli Tüğünü katarak yeniden canlan- dırdıkları en zengin kültürlerin iz- letini taşır. Bu eserler — herhangi bir şiir edebiyatının örnekleri de- ğil,'en sağlam ve özlü bir tikri eğitimin ürünleri olup türk ede biyatının “tefekkür,, e ilişkin bü- tün unsurları kendisi yaratacak Bir dereceye gelmekte iken nasıl hasırın şiire doğru akarak o un- Surları birer birer kaybettiğini hatırlatırlar. Gerçekten, ilk za- manlar bütün bir “tetekkür,, kül- türünün kesafotini taşıyan ve bu- nu Üç dört asır faşımış olan törk edebiyatı en sonunda her tür'ü fikir ve onunla birlikte teknik vn« surlarından birer birer sıyrılmış, gölgesiz, yapraksız, cevhersiz bir kuru ağaç kaline gelmiştir. Çün- kü kültür servetimizi nesilden nes- le götürecek edebiyat tarihimiz yoktu, Özelliği itibariyle yaratıcı olan yazman, ananaya bir derece- ye kadar bağit kalır. Hattâ onun başlıca işi her türlü ananadan kurtularak kendi âlemini kurmak- tır. Kültür. ananasinin nesilden nesle geçmesini sağlamak, bu kül- tür ve anananın. her şeyden zi- yade edebiyatta teknik üstünlüğe erişmek için en elverişli gereç sa- yıldığına inandırmak, yazmanlı- ğın da ötekiler gibi wzun seneler çalıştıktan sonra öğrenilen bir er- tik olduğunu ve bu ertiğin değiş-