SAYIFA 4 s<omşularımızda neler oluyor? BULGARİSTAN'DA: $ 22 eylül günü Bulgaristanda Baço Kiro isminde bir komiteci- nin doğumunun yüzüncü yıldönö- mü kutlanmıştır. Öğretmen ve şa- ir olan bu adam, derslerinde ve şiirlerinde bulgar ulusçuluğunu yayarak memleketinde — türklere karşı düşmanlık — hisleri ve isyan uyandırmaya çalışmıştır. Meyda- na çıkan tahrikler yüzünden yaka- lanıp hakyerine verilen Kiro, ken- disini kurtarmak istiyen bir dastu- nun deli taklidi yapması hakkın- daki tavsiyesini dinlememiş ve duruşmasında kendisinin bir bul- gar ihtilalcisi olduğunu haykırdı- ğı için ölüm cezasına çarptırıl- mıştı. Bulgar gazeteleri, bu yiğit- lik hareketi üzerinde hususiyle durarak yazılar yazmaktadırlar. YUNANİISTAN'DA: $ Cumuriyetçi mahfeller B. Ve- nizelos'un liberallere plebisite iş - ,tirak etmemeyi tavsiye etmiş oldu- gumu kesin olarak yalanlamaktadır lar. Bunun tam tersine olarak, B. Venizelos, Fransa'dan geçen bir politika adamıma, partisinin ba - şından ayrılalıdanberi ona dire!: tif vermek yetkisini kaybetmiş olduğunu söylemiştir. Ve ilâve ederek dmeiştir ki: “Libera!'-rin mak B. Sofulis'e düşer. SOVYET RUSYA'DA: $ Sovyetler Birliğinde yeni bir parasüt deneci yapılmıştır. Üç rus paraşütçüsü Kalmikov, Melnik ve Moskalenko, şimdiye kadar eşi görülmemiş bir şekilde paraşütle atlayış yapmışlardır. Bir uçakla açık denizde uçarlarken önce su- ya paraşüle bağlı kauçuk bir san- dal atmışlar, ardından Moskalen- ko da paraşütle kendini boşluğa saldırmıştır. Paraşütçü — inerken belindeki can kurtaran simidini hava ile doldurmuş ve denize iki metre kala paraşütü bıraka - rak, sandaldan önce suya inmiş- tir. Bundan sonra sandala kadar yüzerek onu da hava ile doldur - muş, içine binr'- ve küreklerini kullanmaya bas'amıştır. İki arka- daşı da sandalın üzerine — gelen uçaktan kendilerini bırakmışlar ve hadisesiz olarak suya indikten sonra, yüzerek sandala çıkmıslar dır. Yapılan bu deneç Okyanos seferlerini yapacak büyül: ucaklar için bu can kurtarma usulünün vek &lâ kullanılabilecesini ve teh'ike nin, böylece, ortadan hemen büs bütün kalkabileceğini göstermiş demektir. YUGOSLAVYA'DA: $ Yugoslavya vlusal bankası tarafımdan neşredilen malümata göre Yugoslavya'nın bu seneki “buğday ürünü 185 bin vagonu bulmuştur. Bu rakam, geçen se - neye bakarak 1300 vagonluk bir azalış göstermektedir. SURİYE'DE: n $ Şamda vatani kütle, Suriye ve Lübnan'da italyan propagan - dası ve İtalya - Habeş anlaşmaz - lığı dolayısiyle İtalya'yı protesto eden bir beyannameyi gazeteler - le ilân etmişlerdiş $ Antakya'da bilinmiyen kim- seler tarafından basılı beyanna - meler dağıtılmış, mikdarı pek az olan bu beyannamelerin hemen hepsi polis tarafından toplanmış- tır. Beyanname tetkik edilince, bunun (Elcezire) — gazetesinde (Irak - mektubu) başlığı altında çıkan bir yazının aynı olduğu gö- rülmüştür. Beyannamede Toros - lardan (!) Atlantik denizine ka - dar olan bütün arablarım birleşme- si istenmekte ve bu birleşik arab ülkesinin arab orduları tarafın - dan muhafaza edileceği kayda - lenmaltadır. Yabancı gazetelerde okuduklarımız. MEMEL İiŞİ ir NEDİR? Habeşistan işi olmasaydı, Memel meselesi Avrupa'da en önem li hadise olurdu. Fakat bugün, daha önemli olan bu iş yü: d en, hiç kimse Memel meselesine lâz ım olduğu kadar dikkat ede - miyor. Bu mesele, dünyanın şi mdiki gergin durumu içinde, Avrup a'da ayrıca bir tehlike kaynağı halini almıştır. Memel'in Lütvanyalılar tara fından nasıl işgal edildiğini, bu top rağın şimdiye kadar ne şekilde idare olunduğunu ve Almanya'nın, buradaki yurddaşlarının kültü rlerini ve almanlıklarını kay - betmemeleri için nasıl uğraştığ ını, okurlarımız aşağıdaki yazıdan öğreneceklerdir. Hitlerin Nürenberg'deki söylevi ve Litvanya dış bakanı Lozoraitis'in U. Tuslar Sosyetesi asarnblesinde — verdiği diyevden —sonra, Avrupanın dikkati yeniden Memel meselesi, daha doğrusu trajedisi üzerine dikildi. Doğu Prusya. sının Niyemen nehri ağzında, 2300 ki- lornetre murabbalık ve 150,000 nüfuslu eski bir parçası olan bu topraklarında, bugün olan biten şeyler bir trajediden başka bir şey değildir. Çünkü, bir yan. dan almanlığın korunmasına, öbür yan. dan ulutdişı etmeğe karşı — açıları sa. vaş, hiç bir yerde bu kadar sert ve aynı zamanda bu kadar kaba bir biçime gir- memiştir. Hem de bu mesele korkü ve. rici bir haldedir; çünkü Memel toprak. Tarı etrafında alman ve Litvanya hükü. aynı zamanda — didişmeğe doğu — Avrupasındaki devamlı — bir tehdid de etmektedir. Memel topraklarr Versay andlaşma. sının 99 uncu maddesi ile Almanyadan ifa - ayrıldı. Bu topraklar — Lehistan veya Litvanyaya kesin olarak - verilinceye kadar, yedi üyesi olan bir direktuar ku rulu ve bir de devlet şürasının direktif. leri ile hareket eden bir komiserin ida. resi altında kaldı. Bu idare ise, 1923 yılma kadar işleri elinde tuttu. Lit- vanya hükümeti, hem korl de sabırsızlık gösterdiği Memeli idare eden komiser, 1922 de bir teklifte bulunarak, buralarının U. luslar Sosyetesi himayesinde bir ser- best devlet olmasmı ileri sürüyordu / Rur havzasının işgali dolayısiyle orta. ya çıkan kargaşalı durumu, başarılı bir el çabukluğu işinde kullandı. Asilerin kılığına giren Litvanya askerleri, Bud- ris adını almış olan Litvanya albayı Polovinski'nin kumandasında 10 ikinci kânun 1923 de Memel şehrini basarak, çarpışmalarda iki ölü veren fransız iş. gal kuvvetlerini Memel topraklarından kaçmak zorunda biraktı. Litvanya hü. kümetinin hatırı sayılır bir kabalıkta yaptığı bu cebir hareketi, itilaf devlet- lerini sinirlendirdi. Onlar da, fransız. larcı Klişan'ın, ingilizleri Fri'nin, — ital - yanları baron Aloizi'nin temsil ettiği üsnomal bir komisyon kurarak Memele gönderdiler. Büyük elçiler konferansı, bu komis- yonun raporunu beklemeden, ki, rapor 16 mart 1923 de verilmiştir, 16 şubat 1923 de, Memel toprakları üzerindeki egemenliğin, bu alana otonomi ve de. mokratik bir hükümet şekli verilmek şartiyle Litvanyaya verilmesine karar verdi. Üsnomal komisyonun verdiği rapor, Litvanyanın yanını tutmryordu. Bu ra. porda, halkın cermenleştirilmiş olduğu Memel şehrinin ahalisini — almanların teşkil ettiği, memellilerin kültürü ile edebiyat arasında çok büyük görüldüğü bildiriliyordu. Komisyon bu raporunun sonunda, — “Litvanyalılarla görüşmeler üsnomal bir güçlükle ya- pılıyor. Her türlü lojik esaslar bile meram anlatmaya yetmiyor; zorbalık. tan başka bir şey tanımıyorlar, herkese meydan okuyorlar, hasılı çok dik kafa. h insanlar,, diyordu. Netekim bu son iddiaları, statüsü ve Vilme şehri etrafında yapı- lan görüşmelerin zorlukları da — ispat etti. Büyük elçiler konferansı ile Lit. vanya hükümeti arasındaki görüşmeler tam on dört ay sürdü ve en sonra güç belâ, & mayıs 1924 de, andlaşma ve Me. mel statüsü Pariste, Litvanya ile bü- yük Britanya, Fransa, İtalya ve Japon. ya arasında imzalandı. Merhel statüsünün bükümleri, hal. ka, demokratik ve otonom bir hükümet temin edecekti. Fakat bu rejim, yalnız iki şartla tesirli olabilirdi; bir yandan Litvanya hükümeti statünün tatbikinde sadakat göstermesi, öbür yandan, Lit- vanyada da statünün Memel için göz farklar Memel önünde tuttuğu gibi bir hükümet şekli. nin hâkim olması lâzımdı. Halbuki, Litvanya hükümeti, otono. miyi yalnız lafta bırakmak ve statü- yü tatbik ettirmemek için Memel sta. tüsü ilan edildiği günden itibaren elin. den gelen her şeyi yaptı. Memellilerle Kavno hükümeti arasındaki mücadele asıl korkunç şeklini, Litvanyada parla- manter rejim devrilerek yerine dikta - tör Voldemora geçtiği zaman aldı. İş. lerin bu şekilde inkişah Memel için bir trajedi oldu. Çünkü, Kovnoda ikti- , darı ellerine almış olanlar, aynı devlet içinde, bir yanda diktatörlüğün —öbür yanda parlamanter ve demokratik bir idarenin hüküm — sürmesini bir türlü kavrıyamıyorlardı. Ancak, Litvanya hükümeti hesabına da söylemek lâzımdır ki, Memeldeki öotonomiye ve statüye karşı açılar mü. cadeleye gene almanların propaganda hareketleri sebeb olmuştur. — Litvanya hükümeti almanların bu bareketleri ile, otorite ve egemenliğinin tehdid edil. mekte olduğunu görüyordu. Memel'in almanlığını her ne pahasına olursa ol- sun korumak istiyen alman hükümeti, bu topraklarla eski ana yurd arasında yeni bir bağlılık yaratmak ve Litvanya hükümetinin nüfuzunu kırmak için ne para sarfından ve ne de var kuvvetiyle uğraşmaktan çekinmedi. — Mesela, 14. histanla Litvanyanın arası açılması ürze. rine Niyemen nehri Üzerinde yapılan kereste taşıtı durtdurulduğu gündenbe- ri Almanya ile yaptığı tecim işleri he men hemen sıfıra inmiş olan küçücük bir Jimanda bir sürü işyarı ile birlikte koskocaman bir baş konsolosluk — kur. du. Memeldeki alman baş konsolosluğu: mun kadrosunda 16 işyar vardır ki, bun- ların arasında hukuk danışmanları ve devletin hukuki uzmanları da bulun. maktadır. Bu konsolosluk bir - prapa. ganda merkezinden başka bir şey ol. madığı gibi, Memel, hakikatte bu baş- konsolosluktan idare edilmeğe başlan. dı. Yukarda söykdiğimiz direktuarın üyeleri direktiflerini, — bukuk işlerine dair fikirleri, sağa sola, birçok alman kurumlarına bol keseden para harcayan konsolosluktan alryorlardı. Memel Lit. vanyaya verilince, alman hükümeti, bu toprakların alman hxışıcrim' kaybet. memesi için orada bulunan — işyarlara memleketinden ayrılmamalarını tenbih etti ve kendilerine, istedikleri zaman alman tebaası olabileceklerini söyledi. hâkimlere, hocalara ve işyarlara, A manyadaki meslek arkadaşlarınım aldık. ları maaşla kendi maaşları — ârasındaki farkı denkleştirmek maksadiyle alman hükümeti prim veriyordu. — Memel'de çıkan alman gazeteleri de Almanyadan yardım görüyordu. Almanların Memel deki kültürel kurumlarına yı'dııln et. TÜRK HAVA KURUMU Büyük piyangosü Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. 19 uncu tertib 6 ıncı keşide I1/1 inci teşrin 935 tedir. Büyük ikramiye 200.000 lira Ayrıca: 30.000, zö000, — 15.000, 12.000, 10.000 Hiralık ikrameiyeler. le beheri (50.000) Tiralık iki mükâ. fat vardır. mek için “Alman yardım kurumu,, di. ye bir de özel kurum ortaya atıldı. Al. manlık işlerine kulak asmıyan köylü, mahsulünü Almanya'ya astamaz oldu, ödünç para alamadığı gibi kooperatif. lere de giremiyordu; basılı, çok güç bir durum içinde idi. Eğer Almanya, U- luslar Sosyetesi üyesi olarak yardıma koşamamış olsaydı, Memellilerle Kov- no hükümeti arasındaki — mücadelede, Memel, Almanyanın bütün uğraşmala. rıma ve alman para yardımlarına rağ. men, partiyi kaybederdi. Almanya, daha 1924 de Uluslar Sos. yetesine şikâyette bulunarak — Litvan- yanm statüyü bozduğunu ileri sürdü. Litvanya hükümeti, Memcl andlaşma. Bını imzalıyanların ağır basmaları üze. rine, ilerde statünün hükümlerini yeri- ne getirmeye söz verdi. Üzerinden çok ğeçmeden hepsinden daha ciddiğ bir anlaşmazlık oratya çık- tL. Hbay, 1932 de direktuar başkanı Böt. şere işten el çektirdi. Bunun da sebebhi şu idi: Bötşer, ilbaydan izin almadan yanına iki saylav alarak 1931 birinci kânunda Berline gitti ve alman hükü. meti ile tecim andlaşması görüşmele rine girişti. Litvanya hükümeti, bu du- rum karşısında atalladı, kaldı, Hemen Bötgşeri işten çıkararak direktuarı lit. vanyalı işyarlarla doldurdu. Bu meşele alman hükümetini de çığırdan çıkardı. Almanlar, uluslar sosyetesine başvur. du, Her iki taraf da bir türlü anlaşa madılar. Uluslar Sosyetesi konseyi, işi, Lahey adalet divanıma vermeğe karar werdi. Lahey adalet divanı, bu mesele hakkındaki hükmünü, Litvanya ana ya- Sasına göre verdi. Durum bu biçime gi. rince, statüyü imzalamış olan devletler işin içinden sıyrıldılar. 1932 den sonra almanlardan toplanmış olan direktuar artık kalmamıştı. Böyle olunca, parla. mentonun direktuara karşı itimadı tam değildi. Bütün direktörlük — yerlerine Hitvanyalı işyarlar geçirilmişti. Litvanya hükümeti, diyeti büsbütün felce uğratmak için pek kurnazca bir çare buldu. Litvanya partisi, son se çimlerde — altı mamzedlik kazanmıştı. Diyet nizamnamesine göre, diyet top- İantısına gelmiş olan üyeler, genel say. lav sayısının dörtte üçünü ,bulamazsa, diyet reye başvuramıyacağı gibi itimad reyi de toplayamaz. Diyette ise 28 say- lav olduğuna görce, en az 21 saylav top- lantıya gelmelidir ki, diyet karar vere- bilecek bir duruma girebilsin. — İlbay, Sırası gelince, iki saylavı “ortadan kal. dırmak,, çaresini — buldü; ilbay bunu yaptıktan sonra, altı litvanyalı saylav muntazam surette toplantılara gelmi. yorlar. Her zaman bir saylav eksik ol- duğundan, diyet, bir türlü karar vere- cek bir duruma giremiyor. Bu gülünç trajejdi de iki yıldanberi sürüp gidiyor. * Bugünkü karışık durum şudur : " Statünün tatbik edilmediğini, dahı doğrusu büsbütün ortadan kaldırıldı. ğını gören Almanya, ulusal sosyalisi ler iş başına geçtikten sonra, birçok giz li kurumlarla durumu kurtarmağa kalk tr. Her iki taraf da, gizli — unsurlarla çarpışmaya başladılar. Memel bu ni zamsızlık içinde yuvarlanıp gidiyordu. Litvanya, ulusal sosyalistlerin hareket. lerinden şikâyet etti. Vaktiyle statüyü imzalamış olan devletler, — hele büyük Britanya, Litvanya ümetine tem kinli hareket etmesini, statüde ve and. Taşmada ulusal sosyalistler -bakkında bir kayıd almadığını, fakat Litvanya. nın, Memel topraklarında parlamanter ve demokratik rejimi sayması lözım geldiğini apaçık kaydeden hükümler bulunduğunu ileri sürdüler. Yeni —yapılacak olan #eçim, iş te bu durumu düzeltecektir. Hiç şüp. he yok ki, almanların birge cephesi ge. lecek diyetin çoğunluğunu elinde bu lunduracaktır. Noye Zürher Saytung'dan 3 İLKTEŞRİN 19235 PERŞEX —7 Biliyormusunuz Y AAA Sığıruıbaunn_çı_ıî $ İsviçre'li bilgin Henry Spath- linger'in çalışmaları sayesinde sı- ğır vebasına artık çare bulunmuş demektir. B. Spathlinger, 1922 — yılında inekleri veremden koruyan bir se- rom bulmuştur. O yıldanberi Ulster'de yapılan 32 deneç müsbet sonuçlar vermiş- tir. 6 aydanberi aşılı bulunan inek- lere kuvvetli miktarda mikrop en- jeksiyonu yapıldığı halde hiç tesir etmemiş ve aşılanmıyan hayvan - lar 42 gün içinde ölmüştür. Bu deneçler, kuzay İrlanda ta- rım bakanlığının teşkil ettiği bir komisyon tarafından yapılmıştır. Amerika'da bir baraj: $ Amerika hükümeti, 165 mil- yon dolara mal olan ve hususiyle elektrik enerjisinin üretimi için Kolorada nehri üzerinde 4,5 yıl - danberi yapısına devam edilen ba- rajın tamamlanması ile yapılan törende B. Ruzvelt, şunları söyle- miştir: : «— Özel endüstrinin başlıca soravı üzerine alarak daha fazla el emeği kullanması zamanı gelmiş- tir. Endüstri faaliyetinin yeniden başlaması için hükümetin (Great Boulder) barajı gibi bir çok pro - jeler yapıp başarması gerektir. Kristof Kolomba aid bir belge: $ Moskova müzesinin arkivle- ri arasında, Kristof Kolombun özel bir gündemi (ruzname) bu - lunmuştur. Bunun ilk yaprağında şu yazı vardır: “ Oğlum Diyego için, kendi elimle yazılmıştır. 3 ağustos 1492,, Yeni bir fransız zırklısı: $ Bundan bir kaç gün önce, fransızlar “Luar,, adında yeni bir kruvazör denize indirdiler. Luar 7600 tonluk bir gemidir. Saatte 32 mil sürati vardır. Dokuz tane 15,5 santimetrelik, sekiz tane 9 santi - metrelik, sekiz tane 3,7 santimet. relik topla silâhlanmıştır. Denizci- Hik uzmanları, 15 — kilametreden atılacak olan 15 santimetrelik bir güllenin bu geminin zırhını dele- miyeceğini söylemektedirler. İrsanlardan talili havvanlar: $ Vaktiyle, Roma imparatoru Kaligula'nın gözdesi olan atı se - nato üyesi seçilmişti. Bu seçim ya- pıldığı zamanlar, insanlar aslan - Tara yem oluyorlardı. Şimdi de atlar servis vagonun da yolculuk yapıyorlar. Hindli Ağahan, Bahram adındaki yax $ atını lüks vagonda gezdiriyor. Nasıl gezdirmesinler ki, 8000 in- giliz Krasına yarış atları satılıyor. Ha istanda gazete: $ Habeşistanda kaç gaze - te — çıktığını — biliyor — musu - nuz ? Bugün Adisababa ba « sımevlerinde çıkarılan altı ga - zete vardır. Bunların ikisi franaız. ca, biri italyanca, biri yunanca ve geri kalan ikisi de habeşlerin res- miğ dili olan ambarik diliyle çık- maktadır. Bunlardan. birinin adı Bahanina'dır ve yazıcıları arasın« da pek büyük bir şahsiyetin bu- lunmasiyle şeref kazanmaktadır. Gerçekten, bu gazetenin başyazı- larmı imparatorun kendisi her gün büyük bir öeznle yazmakta- dır. Basmın önemini anlamış olan Negüs memleketinde çıkan gaze- teleri yakından takib ve kontrol etmektedir. ü