SAYIFA 4 Ekonomi behisleri: Niçin endüstrile şiyoruz? ) Dr. ORHAN CONKER Avrupada, Amerikada yer yer birçok fabrikalar kapanırken biz bafta, ay geç- meden ülkemizin türlü — noktalarında yeni fabrikalar açıyor veya temelleri- ni atıyoruz. İlk bakışta — anlaşılamıya- cak gibi görülen bu durum yüz yıllar- €4 sürmüş olan bir haksızlığın ortadan kaldırılmasından başka bir şey değil- dür, Türkiyeyi eadüstriyel ülkelerin ya- pıklarına her zaman için açık bir pazar olarak bırakan kapitülasyonlar ve batı tekniğine zamanında uymamış olmaklı- ğamız ülkemizi ancak toprak ürünleriy- le geçinir ilkel bir duruma sokmuştu. Geçen yüz yılın başında Avrupada buharın bulunması üzerine birkaç dev- let endüstrilerini bu yeni kuvvete daya- tarak genişlettikçe genişletmişlerdi. Bu devletler hem endüstrilerine hammaddeleri ucuzca bulmak, hem ya- gereken pıklarını satmak için acunun dört kö- şesinde sömürgeler veya tekniği geri kalmış ülkeler aramışlar ve bunları bir takım bağlarla kendilerine — bağlamış- lardı. Yabancıların osmanlı imparator- luğundan bu yolda faydalanması başlı- ca kapitülasyonlarla olmuştur. Gerçi gümrük resimlerini yüzde 8 den yukarıya çıkarmak için yabancıla- tın iznini almamız gerekiyordu. Tabi- iğ bu izin istenildiği zaman verilemez- İşte böylelikle tezgâhlarımız birer birer durmuş ve Türkiyede yalnız ya- bancı yapıkları satılır olmu: Gencl savaşa kadar sürmüş olan bu durumda acun — devletlerini iki grupa ayrılmış olarak görürür. Bir yandan tekniği ileri, kapitali bol ve geri ülkelere yapık yetiştiren dev. Jetler; Diğer taraftan tekniği ilerlememiş, kapitali kıt ve yalnız toprağın verdi- ği ile geçinen devletler. Türkiyemiz ne yazık ki bu ikinci grup devletlerden biri idi. Ve yabancı- lara göre biz hep böyle kalacaktık, kal- mağa kasanıktık. Tatihin pek az gördüğü büyük bir adam tam vaktinde yetişerek önce ül- kemi » ına kadar sokulmuş olan düşmanları kovdu. Sonra da ilerleme- mize engel olan kapitülasyonları orta- dan kaldırdı. Gene bu büyük adam, dı- şarrya karşı Türkiyenin ğünü sağladıktan sonra modern bir devlet ve özgürl ulusun yaşaması için gereken bütün de- gişikleri, yenilikleri yaptı ve yeritti. Bugün bütün dağu ülkelerine örnek ol- duüğunu biz türklerin göğüslerimiz ka- Bararak gör, iz bu ilerleyiş hare- ketinin *son evresi ekonomik bütünlü. Kümüzü sağlamak için giriştiğimiz en- düstri savaşıdır. Bugünkü türk nesli, ulusumuzu şim- diki düzeyinden daha çok yükseklere çıkarmak ödevini Üzerine almış mutlu bir nesildir. Bu onurlu ödeve hepimiz şevkle sartlırken şurasını unutmayalım ki bütün acun türk ulusunun bu alan- da da başarı elde edip etmiyeceğini gör- mek için merakla bekliyor. Türkiyenin kurulmakta Wi endüstrisi Lozan'da bize: “Kapitü. lasyonları kaldırmanızı — onaylıyoruz, şünkü nasıl olsa geçireceğiniz finansa! ve ekonomik güçlükler sonucunda on- larr fazlasiyle geri alacağımıza eminiz... diyenlere her zaman için susturucu bir gevab olacaktır. olan güç- TÜRK COCUKLARI TÜRK KUŞU'na ucucu Üye yazılınız Tuna paktı hazırlıkları Yazan: Virginio Gayda *Ciornale d'ltatia,, yazarı bu yazısında, Tuna paktının, es- kidenberi güdülen Avusturyanın ege menliğini güven altına almak — gayesi içinde buçlandırılmasını ileri sürmek- tedir. Baştan aşağı İtalyanın görüşünü gösteren bu yarzıda, Avusturya berhan- gi bir tehlike karşısında kalacak olur- sa, Pransa ile İtalyanın birlikte hare- ket etmeleri için yapılan anlaşma üze- rinde durulması çok dikkate değer bir meseledir. gözetesinin baş- Tuna konferansı ve Tuna paktı nc olacaktır diye sorulup duruyor. — Dü- zeltme çarelerinin yavaş yürümesi, ön- ceden biç bir şeyin kestirilememesi bü- tün güç meselelerin alın yazısıdır. Hkânce, iki nokta aydınlanmalıdır Tuna paktr, İtalyanın can attığı bir mesele değildir: berhalde İtalya, bu memleketlerden Tuü. na paktı, Avusturya meselesinin başka bir çığıra sokulması, daha geniş bir a- landa yer alması demektir; Avusturya meselesi arsıulusal bakımdan da yalnız İtalya asığlarına değil, aynı zamanda İngiltere de aralarında olmak — Üüzere, bütün Avrupa memleketlerinin asığla- rına dokunmaktadır. Bu hakikat, Stre- pakt ile ilgileri olan daha çok bir istek beslemektedir. sa'daki italyan - fransız ve ingiliz bu- luşmasında B. Musotini tarafından v- zun uzadıya anlatılmış ve Eden'in ge- çenlerdeki Roma geriminde tekrar edilmiştir. Başka — memleketler, hiç biri par- mağını bile krpırdatmadan, Avusturya- mın alın yazısı için büyük kaygu gös- terileri yaparlarken, İtalyanım, 1934 temmuzunda tez elden ve dölenli ola- rak kınavlı bir rol oynamış olmaması, Avusturyanın, yalnız İtalya — için Al- manya ile ucsuz bucaksız bir anlaşmaz- lık meselesi olduğu demek' — değildir. Avusrurya mesclesi, Avusturyanın top- rak bütünlüğü ve sıyasal egemenliği meselesidir. Bu toprak bütünlüğünün her boruluşu, kuvvetlerin ve Avrupa- daki durumların büyük ölçüde yer de- Giştirmesi demek olacaktır. Böyle bir yer değiştirme ise ilkönce, İtalya asığ bölgesine komşu olan bir bölgede ken- dini hissettirecektir; Fakat ertesi gün bunun sonucları başka alanlarda da kendini gösterecek ve dolayısiyle fran- sız ve ingiliz asığlarına da ziyanı do- kunacaktır. İşte bunun için Avusturya meselesi, geniş bir anlamda olmak üze- re bir Avrupa meselesidir. yeniden çan Bu iki nokta apaçık ortaya konduk- tan sonra, Tuna paktının - tarihçesini tekrarlamak belki faydalı olacaktır. Bu yıl ikinci kânunda, italyan - fransız andlaşması sonucunu veren Musolini - Laval görüşmeleri yaprlırken, — birçok meseleler arasında, Avusturya mesele- sinde birge bir tavur takınmak için de uyuşulmuştu. Avusturyanın egemenli- ği yahut da toprak bütünlüğü ihtima- Hiğ bir tehdid altında kalınca, alınacak tedbirler hakkında, italyan, fransız ve Avusturya hükümetlerinin birlikte gö- rüşmeleri isteniyordu. Bu duruma gö- re, her iki hükümetin de bu meselede- ki bizge görüşlerine uygun olan Avus- turyanın korunması için bir fransız italyan andlaşması, 7 ikinci kânun 1935 tarihindenberi vardır. Ancak Pransa bu andlaşmaya öbür Tuna memleketle- rinin ve hele Üç küçük anlaşma devle- tinin de katılması isteğini ileri sürdü. Fransız hükümetinin bu anlaşılır iste- ğinden, dengeyi ve sebebleri, Avustur- yanın toprak bütünlüğüne ve egemenli- #ine dayanan Tuna arsımazlık paktının plânı ortaya çıktı. Geniş ölçüde olmak üzere düşünülmüş olan bu pakt, fran- sız - italyan paktını tamamlıyacak, yok- sa onu hükümden düşüretek değildir. Bu proje Stresa'da gözden geçiril- di ve gerçekleşmesi için bir Tuna kon- feransının yapılması ileri sürüldü. Çok akımsar olan B. Planden, konferansın 2 mayısta toplantıya ça B. Musol sının başkanı: «r ğrilmasını öner- geledi Stress konferan- mtiyle katrlmış hüt metleri konferansa çağırma işini üze rine aldı. Bu hakikat, yetecek — ölçüde aydınlanmamış olân kamoy da, B. Mu solini'nin bu konferansına önayak ol- duğu, bu işin insiyatifinde öbürleri den çok payı bulunduğu, meselenin soravını yüklendiği etkisi uyandı. Bu etki baştan aşağı temelsizdir Stresadan sonra Tuna konferansının bazırlığına başlandı. Bu plânın gerçek leşmesinde fransız İsteğini yerine ge- tirmek için elbirliğiyle çalışmakta İtal. ya kıvanç duydu; bele Lehistan, Avust- turya ve Macaristanın da katılması için çok uğraştı. İtalya, Lehistan, Macaris- tanmn katrlmak şartiyle, yoksa —uydu- rulduğu gibi Almanya değil, pakta gi receğine kanağat getirdi. Macaristan. böyle bir katılma için üç şart koştu. Bunlar, bugün artık bir hakikat halini almış olan Yugoslavya ile olan anlaş- mazlığın Cenevrede kesin olarak düzel- tilmesi, silahlanma — meselesinde eşit hakkınım tanınması ve yağdarsıma ta- nımı ile ilgili olarak yabancı ülkelerde kalmış olan macar azlıklarının korun- ması hakkının tanım; idi. İtalya, kesir bir uyuşmayı mümkün kılabilecek bir surette macar ve avusturya isteklerinin akla yatar bir smır içinde olmasına ça- lıştı. Fakat küçük anlaşma devletleri me- seleyi hiç de sadeleştirmiyen ve düzel- mesini kolaylaştırmıyan önerge karşı: lığında bulundular. Küçük — anlaşıı devletlerinin belli başlı istekleri, Avu:- turya ve Macaristanın silahlanma me- selesindeki eşitliğini, bu iki devletin küçük anlaşma devletleri iİle karşılık- h bir yardım paktı yapmalarına bağlı bırakmaktır. Bundan başka küçük an- kaşma, İtalyanın, Romanya da katılmak suretiyle bütün balkan devletleri ile, içinde karşılıklı yardım yküml de Jan bir saldırmazlık paktr yapmasını istiyor. Önceleri düşünülen plân bir yağdar- sıma plânı idi; karşılıklı yardımdan söz geçmemişti. Yoğdar$ıma menfiğ, karşılıklr yardım ise müspet bir yüküm- dür. Yükümün biri her türlü yağdar- sımadan uzak kalmak, öbürü de her harekete karışmak demektir. Evrensel bir kargılıklı yardım, karşısında, hükü- metlerin çok zorlu bir durum — içinde bulundukları üsnomal ciddiğ olan bir meseledir. Doğu paktı işte bu mesele dolayısiyle, önceden istenildiği biçim- de yapılamamıştır. . Balkanlar, dolayısiyle İtalyanın ü- zerine alması istenilen yükümler, ap- açık olarak Tuna projesini aşmakta ve önceleri düşünülen plânı tanınmaz bir biçime sokmaktadır. İtalya, Yunanistan ve Türkiye ile olan dostluk paktlarını genişleterek bunun içine Yugoslavyayı da katabilir; fakat, gerek coğrafya, ge- rekse özleri bakımından biribirlerinden ayrı olan bu meseleleri bir kalıba dö- , kemez, Balkan meseleleri, temel ve ga- rantisi, Avusturyanın toprak bütünlü. ğüne ve egemenliğine dayanan Tuna paktınm kuramına yük olmamalıdır. Noye Zürher Saytung. ;:,J — Demek silâhlar kalkıyor? — Evet, tecim gemilerinden, |Yabanci gazetelerde okuduklarımızı Bulgaristanda esen hava 3 temmuz tarihli Frankturter Saytung gazetesine Sotya'dan ya- zilryor: 19 Mayıs arıtımı Geçenlerde siyasal kalkınma kuürü- mu olan “Obnova,, dağıtıldı ve başında bulunan subay da yeniden kıtasına gön- derildi. Obnova'nın üzerine almış ol duğu işler bir takımı bakanlıklara ve- rildi. Bu tedbir, bugünkü bulgar duru- munu aydınlatmaktadır. Toşef hüküme- ti yavaş yavaş 19 mayıs rejimini arıt- maya girişiyor. Halka yeni fikirler aşı lamak üzere kurulmuş olan Obnova, bu rejim için çok önemli idi; çünkü bu, Kimon Georgiyef hükümeti iş başına geçtiği zaman yalnız başına kalmış ©- lan subay birliği ve Svenocuların bal- kı kazanmak için kullandıkları bir pro- Bgtamla çalışıyordu. Bu İş, güvensizlik besliyen bulgar köylüsüne karşı üste alınmış bir ödev idi. Bu işi başar- mak için ise sekiz ay çok az ve kısa geldi; bunun arkasından gelen Zlatef bükümetinin üç ay süren hükümet yö- netimi de açıktan açığa aksamıştı. Bu böyle olmakla beraber bu yetkili rejim başlarıgıçta epice işler başarmıştı: Dev- let içinde devlet demek olan Petriç hü- kümetini kaldırdı; borçlar kanununu çıkararak köylünün ekonomik durumu nu kolaylaştırdı. İşte bu hareketlerle Obnovanın propagandası kendine yer yer bazı eliverişli alanlar bulabildi. Hal- kın parti grupları içinde kalmış olan sı- yasal kınav kuvvetleri 19 mayıs rejimi- ne karşı düşman tavrı takındılar. Sara- ya gelince, orası da, aryasal işlerle uğ- raşan subaylara karşı sempati beslemi- yordu. Toşef hükümeti iş başma geç- tiği zaman kıralın bildiriğinde hâlâ 19 mayıs rejimini tanıyan bir deyiş bu- hanması taktik sebeblerden ileri gel mektedir. Kuvvetini hâlâ kaybetmemiş olan subay birliğinin korunması lâzım- geldiği kanağatı hüküm sürüyor. Bu aralık Sofya garnizonunda sıya- sal işlerle ilgileri olan subay birliğinin birçok üyeleri ilbaylıklara gönderildi. ği gibi, hükümet de, sryatal programı- nı yeritmek için kendinde kuvvet his- setmektedir. Netekim Obnovanm da- ğrtilması, — 19 mayıs — bareketin - de — aryasal yerlere — getirilmiş subayların — sandalyelerinden rılarak — kıtaları — başına — gönderil - de bunu ispat ediyor. Bu suretle Toşef bükümeti programımın ilk kısmını başarmış ve sıyasal soravın halk yığmlarına dayanan sıyasal par- tilere yüklenmesi için lâzımoları ilk şartları bazırlamış oluyor. Ancak, hükümet, böyle bir adımı atmaktan çekiniyor; bu çekingenliğe hak verdiren daha birçok güçlükler var. Mcmlcketin en büyük partisi olan köy- 1ü birliğinin istediği gibi, 19 mayıs 1934 de kaldırılmış olan duruma yeniden ge- ri mi dönmeli? O duruma dönmeğe karşın olan birçok sebebler var. İster olan kaldı- meleri (La Repüblik - Paris) 15 TEMMUZ 1935 PAZARTESİ isterse taktik sebebler do- e olsun, bir inanla, layısl; B. Sonkof'un — ulusal st hareketi ondan yana çıkmıyas r; B. Kimon Georgiyef arkasından ve 19 mayışm arıtımımı — yap- mak istiyenlerle uğraşacak olan par- in ne kadar büyük olacağını önce- den kestirmek güçtür. Ancak her şey- den önce, kendisine içten gelen bağlar- la bağlı olan subayları ile birlikte ar- ka plânda duran B. Damiyan Velçef hâl$ bir tehlike olduğu gibi subay bir- n yeniden işlere karışması da ih- timalin dışımda değildir. Subay birliği Hükümetin, subayları — ilbaylıklara göndermesiyle güddüğü gaye, B. De- miyan Velçef'in sıyasal etkisini azalt- maktadır; fakat açılan yeni yerlere gelmekte olanlar arasında, hükümetin iç haberi olmadan birliğe ve birs lik önderine bağlı olanların sayısı, öbür. lerinden daha az değildir. İşte B. Da- miyan Velçef bu bakımdan hükümetten üstündür; B. Velçef, kendisine bağlı 0 lanlardan her birinin ne işe yarıyaca» ğinı yakından biliyor; çünkü kendisi. nin süel akademi direktörü bulunduğu sıralarda hepsi de kendi talebeleri idi. Buna karşı hükümet, kime güveneceği- ni bilmiyor. Bundan dolayı ordunun kışlaya dönmesi işin dış yüzünden bir başarı gibi görülebilirse de, sryasal dü- şüncelerinin gerçekleşmesi — için, bun. lar, Velçef'in bir emriyle yeniden kı- tıçlarını çekmeğe hazır bir halde bulün. maktadırlar. B. Damiyan Velçef'i yalnız bir bo- zutçu ve birliği de hırslarını doyur- mak istiyen bir sürü subay diye göre memeli; B. Velçef, idealizm ve sorav duygusu taşıyan bir devlet adamıdır, O, subayların sıyasa İle uğraşmaların« dan, ordunun #ryasaya — karışmasından doğacak tehlikeyi pek İyi bilir. Bana bir sırasını getirip demişti ki: “Artık başka bir çare kalmadı; çünkü devleti, bulgar köylüsünün, bulgar devletinin genlik ve yoksulluğu ile hiç bir ilgisi elmryan ve yalnız alımca ve sandalya arkasından koşan, bulgar toprakları içinde ikinci bir hükümet olan Makek donya hükümetini tanıyan kimselerden kurtarmak Vâzımdır..,, İtalyan - habeş anlaş - mazlığı hakkında Deyli Meyl ne diyor.? 8 temmuz 938 tarihli Deyli Meyi'den: Amerikanın italyan - habeş anlaş- mazlığına karışmamak kararını verme. sİ ve bunu bildirmesi, bizi, hâlâ köle- ler tutan bir memleketi korumak için büyük bir devlet ve eski bir bağlaşığı. mızla harb etmeğe sürüklemek istiyen kana susamış “barışçılara,, güzel bir örnek olmalıdır. Kellog paktını İtalyaya hatırlatma. gını istiyen Habeşistana verdiği cevab- da Amerika, meselenin yargıçlar — ko- misyonunda kotarılacağını umduğunu bildirmiştir. R Vaşington, daha doğrusu, bu mese- lede kendisinin iİlgileneceği bir taraf olmadığını söylemek istemiştir. Herhalde Amerikan kamoyu bu kev- gaya Amerikanın katışmasını onaylaya- maz. İngiltere balkı da bizim bu işe karış matmız yolunda hiç bir dilek besleme- mektedir. Ortada değeri olmıyan — bir azınlık vardır ki bunlar, doksan dokuz türlü tedbir almamızı istiyerek bu memleket. teki duyuşları dışarda yanlış tanıtma- ğa sebeb ve bu yüzden tehlikeli olmak. tadırlar, B. Musolini cumartesi günü söylemiş olduğu söylev bu türlü düşünen insan- Jara gayet yerinde bir cevab vermiş ol- du. — İngiltere sürekli olarak, İtalya için sempati duymaktadır. Uluslar Sosyetesinin genel sekreteri bugün buraya geliyor, Öyle umarız ki burada yapacağı değetler sirasında bir noktanın endisine anlatılacağını uma- rız