21 Haziran 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 HAZIRAN 1935 CUMA Havacılık bahisleri Koruyucu silah top mu, uçak mı? Geçen yazıda, yer silahlarına karşı uçakların egemen durumunu ve yer silahlarının savga bakımın- dan etkisi anlatılmıştı. Bugün de, bir memleketi hava tehlikesine karşı korumakta uçakların üstün- lüğü üzerinde durmak isteğinde- yim. Bir hava ordusu, savaşta baş iş olarak şunları üzerine alacaktır: 1) Bir kısım kuvvetleriyle mem- Teket üzerine gelen düşman uçak- Tarını durdurmak; 2) Bambardıman kuvvetleriyle düşman ulusu vurmak, yani düş- man memlekette hava tehlikesini doğurmak.. 3) Düşman havacılığını, karaz- gâhlarında, depolarında bastırıp yok etmek, fabrikalarını yakıp yı- karak hava kuvvetlerinin kaynak- larını ortadan kaldırmak ve bu su- retle kendi memleketini sağlam bir yolda hava tehlikesinden ko- rumak.. 4) Düşman ordularını besliyen bunlara harb etmek kapasitesini veren her yere saldırarak savaşı bir gün önce bitirmek... 5) Düşman memleketin içine havadan asker indirerek, - donan- maların karaya asker çıkarması gı'bı' - düşman ordusunu oyalamak, iç emniyeti bozmak ve bu arada birçok işler görmek... Bır bıvı sıv;ı !ı!osunun >aaue 400 kilometre hızla giden uçak- lardan meydana geldiğini ve sı- nırları aştığı haber verilen düş- man uçaklarının belli bir yöne doğru ilerlemekte olduğunun öğ- renildiğini düşünelim. Bu bhalde hava savga filosu yükselecek ve düşmanın her an nerede ve nereye doğru ilerlediğini telsiz telgrat ve telefonla yahut yer işaretleriyle öğrenerek, onun üzerine gidecek- tir. Hücum edenle, yurddaşlarını ve kendi memleketini korumak isti- yen arasında savaşma moralı ba- kımından epice kuvvetli bir deği- şiklik vardır. Öldürmek için gele- nin kendini korumak isteği ile kardeşlerinin malını ve canını ko- rumağa çalışan uçmanın içinde bulunduğu —kaygu bir olamaz... Her yerde, savga uçağının üstün- lüğü görülecektir. Yurddaşlarının tepesinde, yur- du ve yurddaşı korumak ödevini üzerine almış olan uçmanın onuru * hangi ulustan olursa olsun - , o- nu, ölünceye kadar saldırmağa, ve kesin olarak düşmanı yenmeğe zorlayacaktır. Bu daima böyle olmuştut ve böyle olacaktır. Bir memleketin bütün şehir ve kasabalarını - tesirli olduklarını kabul etmemekle beraber -topla çevirerek korumak işini en zengin devletlerin bile başaramıyacakla- zi bilinmek lâzımgeliyor. Buna müukabil, belli bir sınır boyunu a- şarak gelmeğe mecbur olan düş- man hava filolarını, iyi yerlere yerleştirilmiş savga filoları ile ön- liyerek, bunlarla harb etmek, bun- ları ortadan kaldırmak yahut yüz- geri ettirmekte - bu bakımdan icabeden araçlar elde bulunmak şartiyle - hiç bir güçlük yoktur. Büyük bir memleket parçasını, bir hava savga filosu ile korumak ko- laylaşmıştır. Tehlikenin gelecek sınır boyıı- nu, savga filoları ile çerçeveliye- rek, dakika şaşmadan işliyen bir haber düzeni kurduktan sonra, ha- va tehlikesi durumunun başkala- şacağına inanmak gerektir.. Karşı, karşıya havada ve dost memleket üzerinde harb ederek düşmanı yolundan çevirmekle ay- ni zamanda, tehlike altında bulu- nan yerlerin, düşmanın hava ka- rargâhlarından olan uzaklığına ve ya yakınlığına bakarak, bunların havalanma saatlerini hesab edip düşman memleketi içinde düşman hava kuvvetlerini yolunu kesecek uçaklar bulunduğunu da düşün- mek İâzımdır. Düşman uçaklarını meydanla rında, henüz havalanmadan, mey- danlarında, benzin alır yahut han- garlarında hazırlanırken bastır- mak yahut uçak ve motor yapan fabrikalara saldırarak... düşman havacılığını yok etmek de müm kündür. Görülüyor ki, bir memleketi hava tehlikesinden korumak için, düşman havacılığını, tabrikasın- dan başlayarak, dost memleket ü- zerine gelinceye kâdar türlü alar- larda yok etmek ancak hava ordu- suna vergi bir kapasitedir. Bu karşılaşmaların nasıl ya- pıldığını ve ne gibi kesin sonuçlar vereceğini ele alıp tetkik ettiğimiz zaman, büyük hava ordusu dileği- nin Türkiye için ne kadar büyük bir önemi olduğu daha kolay anla- şılacaktır. Kuvvetli ve bir memleketi, lü- zumunda başlı başına koruyacak durumda bir hava ordusu, günün istediği, baş yaşama şartı, ayakta durma şartı olmuştur. Biz. buna içtem inanıyoruz.. Şakir Hazım GÖKMEN .e Atatürkle Mis Ba - kerin mülâkatı (Başı 1. ci sayıfada) lidir. Dünya vatandaşları, haset, aç gözlülük ve kinden uzaklaşa - cak şekilde terbiye edilmelidi Atatürk bu sözlerini hassas ell. le ekseriya yaptığı kuvvetli jest - lerle tebarüz ettirmişti. * 'Türkiye'de bolşevikliğin ya - yılmasından korkuyor musunuz?,, dedim. Şu cevabı verdi: “Türkiye- de bolşeviklik olmıyacaktır. Çün- kü türk hükümetinin ilk gayesi halka hürriyet ve saadet vermek, askerlerimize olduğu kadar - sivil halkımıza da eyi bakmaktır. Tür- kiye'de işsizlik yoktur. Milletimiz efradı boş zamanlarında sıhhi dinlenme imkânlarına maliktir.,, “'Türkiye neden boğazları tah- kim etmek istiyor?,, sualini sor - dum. “Türkiyenin boğazları açık bırakmağa razı olduğu Lozan mu- ahedesinden beri dünya vaziyeti ve bazı şerait değişmiştir. Boğaz- lar, türk arazisini iki kısma ayırır. Bundan dolayı bu deniz geçidinin tahkimi Türkiyenin emniyeti ve müdafaası için çok ehemmiyetli - dir. O, aynı zamanda, beynelmi - lel münasebatın canalıcı bir unsu- rudur. Anahtar vaziyetinde böyle mühim bir yer, herhangi sergü - zeştçi bir mütearrızın keyfine ve merhametine bırakılamaz. Türki- ye, muhtemel sulh bozucularının, biribirleriyle harbetmek için bo - gazlardan geçmesine mani olma- ya mecburdur.,, Kusursuz smoki - ninin altında geniş omuzları doğ- ruldu. “Türkiye buna asla müsa - ade etmiyecektir.,, dedi. Kamâl Atatürk'e neden dikta- tör diye çağırılmaktan hoşlanma- dığını sordum: “Ben diktatör de- gilim,, dedi. “Benim kuvvetim ol- duğunu söyliyorlar. Evet bu doğ - rudur. Benim arzu edip te yapa - mıyacağım hiç bir şey yoktur. Cün kü ben zoraki ve insafsızca hare- ket etmek bilmem. Bence dikta - tör, diğerlerini iradesine ram edendir. Ben kalpleri kırarak de - gil. kalpleri kazanarak hükmet - mek isterim.,, O (Gazi) yani (muzaffer ol - muş) unvanını da sevmez. Öna halk tarafından verilen ve (Türk: lerin babası) demek olan (Ata - türk) diye çağırılmağı tercih eder. iken yüzü sert dudaklı ir. Neseli olduğu zaman bile pözleri çelik pırıldamasını muhafaza eder. Mesut olup olmadığını - sor - duüm: “Evet,, dedi. “Cünkü mu - vaffak oldum.,, SAYII-A 3 İÇHABERLER ISTAN BUL TELEF ONLARI İstanbulda Hava ku - rumuna yardım İstanbul, 20 — Hava tehlike - sine karşı yardım için tecim oda - sında toplanan komisyonun dört komitesi vradır. Komiteler odada yazılı kurumlarla doğrudan doğ - ruya değette bulunacaklar ve bun- ları hava kurumuna üye yazdıra- caklardır. Esnaf arasında çalış - mak için seçilen dört komisyonun çalısmaları epiy ilerlemistir. Ha - mallar cemiveti, cemiyette yazılı hamalların her gün birer kuruşla hava tehlikesine karşı yardım yap: malarını sağlamosa karar vermiş tir. Bu yardım 15.000 lira kadar tutacaktır. Yeni hal İstanbal, 20 — Şarbaylık yeni haldeki büroları bugün kiraya ver- meğe basladı. Yalnız “kabzımal - lar,, dan bir çoğu büro kiralama - ya yanaşmamaktadırlar. Şarbay - lık, Kerestecilerdeki eski hali ay başında kapayacaktır. Adadaki çiçek sergisi İstanbul, 20 — Büyük Ada'da- ki çiçek sergisi bugün açılacaktır. Sergiye çiçekçilerden başka kuş çular ve kırmızı balık satıcıları da girecektir. (Maltepe) kurtarıldı İstanbul, 20 — Fenerbahçe ö- nünde karaya oturan “Maltepe,, vapuru kurtarıldı, Yeni kambiyo ve para işleri örgütü Finans Bakanlığı kambiyo ve para işleri direktörlüklerinin yeni örgütleri hakkında incelemeler ya- parak bakanlığa birer rapor ver - mek üzere getirtilen finans uz - manları BB. Pol Mase ve Pişarl, çalışmalarına devam etmek - için İstanbul'a gitmişlerdir. Uzmanlar İstanbul örgütünü gözden geçir - dikten sonra türlü il merkezleri - mizi gezecekler ve yolculukları bir ay kadar sürecektir. Güvenlik genel direk - törlüğünde Güvenlik Genel Direktörlüğü ikinci ve üçüncü komiserlik sınaç- larının kâğıdlarını gözden geçir - meğe devam etmektedir. Uçak kâğıdlarından şar- baylık resmi almmıyaca! Evlenme işlerinde ve noterlik- lerde kullanılan uçak kâğıdları için şarbaylık resmi verilmemesi Finans Bakanlığınca kararlaştı - rılmıştır. Yeni afyon komisyonu Yeni kurulan afyon komisyo- nu, afyon üretim ve yoğaltımı ile afyon karteline karşı alınac..k tedbirler ve yoğaltımının arttırıl ması çarelerini araştıracaktır. Filipinden gelecek eşya- nın tutarları Filipin adalarından gelecek cş- yanın tutarlarının Cumuriyet Mer- kez Bankasma yatırılmaması ve böylece, buradan gelecek mallar hakkında “türk parasının değer! ni koruma,, için olan kararname - nin 32 inci maddesi hükmünün ; ritilmemesi, gümrüklere bildiri! miştir. e. ee Yurdda faydalı yağmurlar Isparta, 20 (A.A.) — Çoktan- beri süren kuraklığı giderecek de- recede dün şehrimiz ve çevresine yağmur yağmıştır. #a$ Edirne, 20 (A.A.) — Edirne ye dün ve bugün bereketli yağ - murlar düsmüştür. Hele ' alapaşa ve Havsa'da yağmur pek sürekli olmuştur. İlimizde kışlık ve yazlık ekinler çok iyidir. ves Bolu, 20 (A.A.) — Bugün sa - at 8 de ilimize bağlı Gerede ilçe sine günlerdenberi beklenen çok güzel yağmur yağdı. Bir saat sü ren yağmur kuraklık ziyanını yüz de yirmiye indirmiştir. Köylü se- vinç içindedir. Hava serinlemir tir. Tarımsal ödünç verme direktörlüğü Tarım Bankası ıoıul elyem şubesinden ayrılmış olan tarımsal ödünç verme kısmı direktörlüğü - ne eski Kocaeli şubesi direktörü Bay Mümtaz Bahri Koru atanmış- tır. Üniversite rektörü geldi İstanbul, 20 (A.A.) — Üniver- site rektörü B. Cemil Bilsel bu sa- bah Avrupa'dan şehrimize dön - müş ve doğru üniversiteye gide rek smacçlarda bulunmustur. Edirne öğretmen okulu talebelerinin bir gezisi Edirne, 20 (A.A.) — Edirne öğretmen okulundan bu yıl çıkan- lardan bir grup dün öğretmen Sü- reyya'nın başkanlığı altında hal- kevi adına Trakya'da bir geziye çıkmışlardır. Grup Uzunköprü, Keşan, Gelibolu yolu ile Çanakka- le harp alanı olan Arıburnu ve Anafartalar'ı dolaşacak ve ora - dan Çanakkle ve Trova yıkılarını gezerek şehrimize dönecektir. Bu gezi 12 gün sürecektir. Uçman Kost İstanbulda İstanbul, 20 (A.A.) — Tanın- mış fransız uçmanı Kost, İstantal — Bükreş posta servisin yapan uçakla bugün 11,30 da İstanbul'a gelmiştir. ANKARA RADYOSU 19.30 - Çocuk saati 19.40 - Musiki: Leclair: Sarabande Luliy: Gavotte Keman: Necdet Remzi Piyano: Ulvi Cemal 20. - Ev kadınına öğütler 20.10 - Dang musikisi 2030 - Musiki: Maras: Tric Piyano: Ulvi Cemal Keman: Necdet Remrzi, Ş. Kor. Violonsel: Edip Sezen 20 50 - Haberler Boluda yoi ihtiyacı Bolu, 18 (Özel aytarımızdan) — Boluya bahar ve yaz taze bir hayat getirdi. Temiz odaları ve şi- falı sıcak sulariyle ılıcaların bü - yük havuzlarında sabah, akşam banyolardan çıkıldıktan sonra ya- tak odasından çam kokulu hava. yı nefes almak insana yazın tadını içiriyor. Tabiatın çok güzel beze - diği bu güzellikten Bolunun dışın- da kilerin de asığlanabilenleri için Boluyu tren hattına en kısa yoldan bağlıyacak olan Adapazarı - Bolu şosasının tez elden yapılmasını bü tün Bolu yıllardanberi istemekte- dir. Yeni ilbayımızdan bunun yapıl- masını dilemiştik. Bu işe de baş - lanmıştır. Fakat ilbayın izinli ola- rak gitmesi, bu işin yine sürünce - mede kalmasına sebeb oldu. İlbay bu günlerde Düzce ilçe- sine gidip yol başında bulunarak bu işi ilerletmeye çalışıyorsa da harman mevsimi geldiğinden işçi- nin devamlı çalışması mümkün o- lamıyacaktır. Mevsimin boş geç - mesi bu yıl da bu yolun yaplamı- yacağı korkusunu vermektedir. İşçinin çalışması imkânlı ola - madığına göre artık bu yolun para ile yapılmasını Bayındırlık yüksek katından dileyeceğiz. Bayındırlık Bakanlığı Adapazarı - Bolu hattı- nın yapılması için yaptığı ıbııııh Bolu, Düzce halkımnda bu hattın başlangıcı günü şenlik - ler hazırlamaktadır. Bolu, Adapa- zarı yolu Bolunun can damarıdır. 200000 nüfusun girit çıkat malları bu yoldan geçer, her gün bu yol ü zerinde (50) kamyon ve (1000) araba gelir gider, bu kadar önem- li bir yol o kadar bozuk ki diz bo- yu çukurlar, adım adım hendek - ler üç gün önce bir posta kamyo- nu devrilerek içindekilerin altısı yaralandı birisinin kolu kırıldı. Be gibi kazalar bundan sonra daha çok olacaktır. Zira yol her gün bir az daha bozulmaktadır. Geçen yıl kışın bu yoldan ge - çenler çok tehlikeli korkular ge- çirmişler ve kamyonlar ikide bir kırılmıştı. Bu Adapazarı - Bolu yolu kıstan önce yapılmazsa gidip gelme duracaktır. İşliyecek olan posta kamyonu da her defasında makineyi yenilemek yükümünde kalacak ve birçok yolcu ve eşya - nın karsılaşacağı tehlike sayısız olacaktır. Bunu bilen Bolu halkı bu yo - lun yapılması neye bağlı ise yap - mak üzere gereken yerlere başvur. maktadır. İlbaylığın ilçelerinde işçilerin yola gönderilmesi işi vaktinde ya- pılmış ise de 6 silindirli olan ilbay: lığın makineleri henüz bu işe gi - rişmiş değildir. Bu silindirleri bir X ĞNSN Bolu halkının gezinti yeri olan “Büyük su,, a u el S 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: