10 NHAZIRAN 1935 SALI Bugüne kadar gazetelere veri'en kelimeler —A Abide — Ant Örnekler: İstanbul bir anıtlar şehridir. İstanbul, Atatürk için, heykelli bir anıf yaptırmağa karar verdi. Âciz — Eksin Acz — Eksinlik Acz duymak, âciz kalmak sinmek Örnekler: İnkılâp, âcizlerin işi değildir. — Devrim, eksinlerin işi değildir. Devrimciler zorluklar büyük karşısında, eksinmek değil, şevk- | lerini artırmalıdırlar. Aleyh — Karşı Aleyhte olmak — Karşı olmak Aleyhte söylemek — Karşı söy- lemek Aleyhinde söylemek ğüne söylemek Aleyhdar Amerikai Amerikası Amil (Müessir) — Etke Sular ve ormanlar toprak bi - telgesi üstünde en büyük etkeler- dendir. Arz ve talep — Sunum ve istem Örnekler: Güdümlü — ekonomi sunum ve istem kanunlarını altüst etli. Bu yıl dokuma piyasasında su- num az, istem çoktur. Asrı hazır — Yeniçağ Asri — Modern Askeri — Süel (Militaire) Not 1) “Asker,, kelimesi ”Sol- dat,, anlamına türkçedir. a Çi Banliyö — Yöre Demiryolları yönetgesi - (ida - res'), yöre trenleri tarifesini ucuz- battı. VS Karşın cenubi ea Klara Cemiyet, Şirket — Sosyete Misal: Türk Cemiyeti — Türk Sosyetesi Şeker Şirketi — Şeher Sosyete- $i Cenubu garbi — Batı güneyi Cenubu şarki — Doğu güneyi Not: ) Türk kökünden gelen “Cemiyet,, şu anlamda kullanıla- caktır: Hilâliahmer Cemiyeti — Kızılay Cemiyeti. Dil Cemiyeti. Gazeteciler Cemiyeti. Ek- | Cihet — Yön Örnek: Bu meseleyi hangi yö- nünden düşünürseniz kolay olma- dığını görürsünüz. Çarei hal Çözge, kotarma yolu Örnekler: | - Bu işte nasıl - bir çözge bulacağımızı bilmiyorum. 2 - Bu isin kotarma yolu nedir? el e Ehemmiyet - Önem Ehemmiyet vermek — Önemek Örnekler: Son yıllarda ekono- mik işlere büyük önem vermekte- yiz. Sön yıllardır en çok önediğimiz işler, endüstri girişimleridir. — Son yıllarda en çok ehemmiyet verdiğimiz işler, sınai teşebbüsat- tır. Ekalliyet — Azınlık Ekseriyet —- Çoğunluk Ekseriya — Çoğun, çok vakit Örnekler: 1 - Fransa'da parla - mento çoğunluğu Flandenin öner gesini reddeiti. 2 - Uluslar sosyetesinde azınlık- lar meselesi her vakit ortaya ko - nur, bir türlü kotarılmaz. Emrivâki — Olut Örnek: Almanya, silâhlanmak- la, Avrupayı yeni bir olut karşı- sında bıraktı. v Pai Fikri muzmer — Gütge Örnek: Bu adamın bir türlü an- lıyamadığım bir gütgesi var. —G — Garp — Batı Gıda — Besin Gıpta — İmren Örnek: İmren güzel bir şeydir. Güzide — Seçkin —. Üa Hakikat (T. Kö.) — | - Gerçek. gerçeklik — Vörite, 2 - (Terim) Gerçe, gerçeklik — Röalite Örnekler: 1 - Hakikat budur 2 - Bir devlet adamı hayal de - gil, gerçeler (gerçeklikler) üstün de yürür. Hakiki — 1 - Gerçek, hakikiğ — Vöritable, 2 - Gerçel (Terim) — Röel Örnekler: 1 - O, hakikiğ bir iş adamıdır. 2 - Belki eyi değil, fakat ger çek (gerçel) olan budur. Hâkim (Souverain) — Ege - men Hâkimiyet — Egemenlik Misal: Hâkimiyet Mületindir — Egemenlik Ulusundur. ULUS Bu kelimelerin ( M ) harfine kadar olanları- ni bugün tekrarlıyoruz. Halletmek mak, çözmek 3 - Kotarmak Örnekler: | - Su şekeri eritir. 2 - Bilmece açmasına (çözme sine) merak ettiniz mi? 3 - Ara mızda bütün anlaşmazlıkları ko tardık. Haset — Günü Örnek: Günü en çirkin huylar dandır. Havali — Dolay Örnek : — İstanbul — dolayı nan ormanları giltikçe azalmak - tadır. Havayici zaruriyet — Yaşatık Örnek: Hükümet, yaşatık fiat - larını indirmek için elinden gele- ni yapıyor. Hayal — Hayal (T. Kö.) Hikâye — Öykü Örnek: Gazetelerin gündelik öykülerinde sanat değil, eğlence değeri aramalısınız. Huzur ve sükün — Baysallık Misal: Yurdda güvenlik ve bay- sallık, ülkümüzdür. Hür (T. Kö.) — Özgen Hürriyet (T, Kö.) — Özgenlik 1 - Eritmek 2 - Aç aK Islâh etmek — 1 - 2 - Arıtmak. Eski kitablarda “susmak, söy - lemekten yeğdir;,, gibi sözleri ha tırlarsınız. Yeğritmek kelimesinin kökü işte bu “yeğ,, dir. Örnekler: T - Bu kurumu yeğ - ritmek, onu yıkıp yenisini yap- maktan daha zordur. 2 - Yıllardanberi bizdeki at cin- sini arıtmağa çalışıyoruz. Islah, Eslahat — 1. Yeğritim. 2 - Arıtım Örnekler: 1 - Tanzimat Avru - pa korkusuyla başvurulmuş bir yeğritim hareketi idi; bir devrim değildi. 2 - Islahı cinsi Feres sinin yeğritimi Yeğritmek, At cin - laşe — Beslev Örnekler: 1 - Çocuklar için süt en iyi besindir. 2 - Bir ordunun beslev mesele si em başta gelen işlerdendir. İçtimal « Sosyal İdare etmek — Yönetmek Örnek: Devlet yönetmek kolay değildir. İdare (administration) — Yö- nelim, Örnek: Türk devletinin yönetim şekli cümuriyettir. Idare (idare yeri anlamma) — Yönetge Örnek: Dün tütün yönetgesine gitmiştim. Hsa etmek — Gizaçmak İfşaat — Gizaçı Örnekler: | - Sazanof'ın büyük harb zamanında İstanbul'un Çav lığa nasıl verildiği hakkındaki gi zsacılarını okudunuz mu? 2 - Dostlarının sırrını dile ver mek, devlet işleri hakkında gizaç mak en kötü huylardandır. Ihmal etmek — Savsamak Ihmal — Savsa Örnekler : | - Hava isi savsaya gelmez. 2 - İşini savsayan - talisizlikt. bahsetmemeli. Ihtimam etmek — Kayıtlanmak İhtiyat — Saknı İhtiyat etmek — Saknımak Örnekler: 1 - Hayır, © ba işte savsa değil, saknı göstermiştir. 2-Kredi işlerinde — saknıyar bankalara kızmamalıyız. İkametgâh — Konut İktidar — Erk (Puissance) İktıfa etmek — İzdemek İktifa etmek — Yeter bulmak Yetsinmek Örnekler: 1 - Hiç birimiz, hava savgamız için, 200 kanadı yeter bulmayız. 2 - Kendisini hoş kullanırsanız, vermek istediğiniz paranın yarısı ile de yetsineceğine şüphe etmi- yorum. İktisab etmek — Edinmek lktisab — Edinç lma: etmek — Bayındırmak Misaller: Ankara bayındır bir şehir olmuştur. Memleket bayındırlık yolunda- dır. Butün devlet yapı işleri Bayın dırlık bağlanmıştır. Biz yurdumuzu bayındırmaklar iştirmekten başkha bir şey inmiyoruz. lmtihan — Sınaç Örnek: Bir talebenin sınaç usul- lerinden yanıp yakıldığını gördü ğünüzde sınaç usulleri değil, tale- Bania BÜyüR “Rullenda şünkeye düşünüz. İntihap etmek Mmtihap — Secim İnkılâb — Devrim Örnek: Biz henüz devrim içine deyiz. 4 İnkişaf — Gelişim, gelişme —— Secmek Misal: Türkiyenin ekonomik ge lişimi günden güne artıyor. Inkişaf etmek — Gelişmek İnkişaf ettirmek — Geliştirmek — Istihlâk etmek — Yoğaltmak Istihsal etmek — Üretmek Istikamet Örnek; Ekanamik sıyasamız ye- — ni bir yönette ilerlemektedir. İstintak -« Sorgu İtimad — Güven Itimad etmek — Güvenmek, A- sayiş ve emniyet — Güvenlik Nat: Güven ve güvenç kelime- terinde çu ayvima dihkâr elilmelki dir: ? - Ördüya güvenimiz vardır. 2 - Ordu bizim güvencimizdir. (Medarı emniyet ve itimadımız- dır.) Itina etmek — Özenmek ltina — Özen  Yazımızda baştan başa özen - sizlik görünüyor. Yönet S Kaide — 1 - Kural, 2 - Duraç Örnekler: | - Bu cümle gramer — kurallarına göre doğru değildir. 2 . Taksim anıtının mermer da- raçını nasıl buluyorsunuz ? , Kuranu ahire — Sonçağ ğ Kurunu ülâ — İlkçağ Kurunu vusta — Ortaçağ Kuvvel inbatiye — Bitelge Ş Z Lehdar — Yanat l Örnek: Ahmet sizin en coşkun yanatlarınızdandır. Si Lehinde söylemek — İyiliğini söylemek 3 Örnek: O, her yerde sizin iyili ğinize söyler. Lehte, lehinde — Yana Lehte olmak — Yana olmak — Örnekler: | - Bu işte sizin fi- kirlerinizden yana değiliz. 2 - Ben Böyle önergelerden yana olar ı Lütfü Ihsan — Kayra j Örnek: Türk Hava Kurumuna yardımınız, bir kayra değil, bir. ödevdir. Tefrika: 101 ULUS'un romanu San Michele'nin kitabı Türkçeye çeviren: Wasuhi BAYDAR Yazan: Aksel MUNT Ananın rizasile seromu yapmağa karar verdik. Bunun tepkisi pek korkunç ve pek çabuk oldu. Ateş birdenbire kırka çıktık- tan sonra birdenbire nomalın altına düştü, bütün vücüudü kapkara kesildi ve titreme- ğe başladı. Burnu ve karnı kanıyor, yüre- ği karma karışık çarpıyordu. Kendini kay- beder gibi oldu. Hiç birimiz, bütün gün, odadan bir yana ayrılmadık. Hepimiz ço- cüuğun biraz sonra öleceğini bekliyorduk. Akşama doğru nefes alışları daha düzgün- leşti, boğaz iyileşir gibi oldu, nabız daha âyi atmaya başladı. İhtiyar doktordan, evine gidip, hiç ol- mazsa, iki saat dinlenmesini rica ettim. Has- talığın ilerleyişini çok ilgen gördüğü için porgunluğu aklına bile getirmediği cevabı- ar verdi. Tanıdığım en iyi hasta bakıcı ka- dınlardan Sör Filipin de gelince, her yanı dolu olan otelde, üst katta difteri çıktığı hakkındaki haber, bir barut - fitili gibi, dört yanı dolaşıverdi. Otelin direktörü bana bir adam göndererek çocuğun hemen bir hasta yurduna, yahut bir kliniğe kaldırılması lü- zumunu bildirdi. Ne ben ve ne de Erhardt, bunun soravını üzerimize alamıyacağımızı, çocuğun yolda, şüphesiz, öleceğini söyle- dim. Bir dakika sonra, Piçburglu milyoner, kapı aralığından başını uzatıp, bütün katı * kendi hesabına - boşaltması için, otel di- rektörüne emir verdiğini, oğlu, oradan bu- raya götürülüp getirilirken yolda ölmekten se bütün oteli satın alacağını anlattı . Akşama doğru, çocuğun anasının da dif- teriye yakalanmış olduğu anlaşıldı. Ertesi sabah, otelin üst katınım sağ tarafı boşatıl- mıştr. Otelde çalışan, kadın erkek, bütün hizmetçiler kaçmışlardı. Elinde silindir şap- kasr olduğu halde, tek başına dolaşan, cena- ze alayları tecimgesinin ünlü direktörü Sin- yor Kornakkia idi. Çocuğun, korkudan çılgı- na dönmüş olan babası, zaman zaman, kapı aralığından başını uzatıp; odaya bir göz at- tıktan sonra gene çekiliyordu. Kadının hali gittikçe kötüleşmekte olduğundan, doktor Erhardt'la bir hasta bakıcı kadınla birlikte onu içeriki odaya götürüp ben, Sör Filipin- le çocuğun yanında kaldım. Çocuk, öğleye doğru kendini kaybetti ve biraz sonra kalp inmesinden öldü. Anasının hali, bu sırada, öyle tehlikeli idi ki, haber vermeği ertesi güne bırakmak zorunda kaldık, Çocuğun babasına, oğlunun ölüsünün o akşam Protestan mezarlığındaki bekleme odasına götürülmesi ve yirmi dört saat için- de gömülmesi lâzım geldiğ söylediğim vakit sallandı ve yanında sayg durmak- ta olan Sinyor Kornakkianın kucağına yıkı- lacak gibi oldu. Cevap olarak da bana, ço- cuğu Piçburg'daki ayle mezarlığından baş- ka bir yere gömülecek olursa bunu anasının bir türlü unutamıyacağını söyledi. Bunun imkânı olmadığını, bu gibi hallerde kanu- nun, ölünün başka memlekete gönderilmesi- ni yasak ettiğini söyledim. Bir dakika son- ra, amerikalı milyoner gene gelip, kapı ara- lığından bin ingiliz liralık bir çek uzatarak çocuk Amerikaya gönderilecek olursa iste- diğim kadar para vermek üzere böyle çekler * imzalamağa hazır olduğunu bildirdi. Sinyor Kornakkia ile yan odalardan birine kapa- nıp kendisine, birinci sınıf bir cenaze alayı ile Romadaki protestan mezarlığında özel bir yerin, aşağı yukarı, ne kadara mal olaca- ğını sordum. Zamanın şartlarının ağır oldu ğunu hatırlatmakla söze başlayarak Si günlerde tabutların pahalılaştığını, karşı cenaze alaylarınnı azaldığını, h yapacağı alayın iyi olmasını kendisi için b onur meşelesi saydığını ve bağşiş hesal katılmıyacak olursa on bin liretin büti saypaları karşılıyabileceğini anlattı. Me: emın sekiz çocuğu olduğu düşünlmek çiçeklerin de ayrıca satın alınmak gi ğini ilâve etti. Ölünün Napoliye gönd mesini ve oradan da, ilk kalkacak Am vapuruna yüklenilmi bu paranın iki mislini harcamağa izinli o duğumu söyler söylemez Sinyor - Kornı kianın kurnaz ve hırslı gözleri büyüdü. İ saat sonra cevap istiyordum ve - biliyi ki bu iş kanuna karşı idi ve bunun içii vicdanma danışması lâzımdı. Ölüyü, o ge kendim mumyalıyacak ve kursun tabutı zümün önünde lehimletecektim. Bütün | laşıklık tehlikelerinin böylece önüne geçtil ten sonra difteri kelimesini kullanmaksı bir ölüm belgesi verecek ve buna da ölün “zatürrie” den dolayı kalbe inme İnmet den ileri geldiğini vazacaktım. (Sonu var) —