15 HAZİRAN 1935 CUMARTESİ CŞ ULUS Ki SAYIFAS — SBAYIFAE. ——— ——— DIŞARDAN GELEN SON DUYUKLAR İTALYA - HABEŞ MESELESİ Habeşistan üzerinde üç taraflı koruma Roma, 14 (ALA.) — Habeşistan'da kurulacak üç taraflı bir fransız - ingiliz- italyan korucağı hakkındaki yabancı ha. berler yalanlanmaktadır. Şimdi Roma'da bulunan İtalya'nın kondra büyük elçisi B. Grandi'nin İtal- yan - habeş mesclesine ilişik hiçbir öner ge getirmediği söylenmektedir. Bay Musolini akımsarlık tavsiye ediyor Paris, 14 (A.A.) — Ekselsiyor gaze- tesinin Roma'ya gönderdiği aytarının sorularına cevab olarak B. Musolini, de miştir ki: “— Habesistan işleri lojik bir sonuca varacaktır. İtalya, kendi keekiline kendi egemendir. Sınırlarımıza karşı — yapılan hötlem, başlangıcında değil, fakat bü - yüme devresindedir. Bunun içindir ki, italyan - babeş ilgileri meselesini en açık ve en radikal bir şekilde ortaya atı- yorum.,, B. Musolini, şunları ilâve etmişti: " — Pransa ve İtalya kuvvetli iki ulustur. Roma andlaşmaları, bu iki ulu- sun harbsonu ilgilerini yeni bir şekle sok- tuktan başka, ülkelerimiz arasında daha sıkı bir çalışma birliğinin temellerini at- moştir. Her zaman akımsar olmalı ve ol- mak istemelidir... Asılsız bir haber Roma, 14 (A.A.) — Lavora Fascista gazctesi, Habeş hükümeti Masua'yı itak yan somalrsmna birleştiren bir demiryo- lu yapmağı kabul ettiği takdirde İtalya- mın ber türlü süel hareketleri geri bı - rakmağa hazır bulunduğu şeklinde ital. yan hükümetinin fransız ve ingilir hükü metlerine yeni bir çözge önergelediği hakkında Londra'da yayılan haberleri yalnalamaktadır. Doğu Afrikasında hava komutanlığı Roma, 14 (A.A.) — Resmiğ gazete, "Doğu Alrikasında, yüksek komiserliğin kontrolu altında özel bir hava komutan- hör kurulması hakkındaki kanunu yaz- mktadırlar, Doğu Afrikasına giden topçu kuvvetleri Torino, 14 (ALA.) — Ordu komuta- ı tarafından gözden geçirilen yeni dağ topçu kuüvvetleri, Doğu Afrikasına dağ- ru vola çıkmıştır. Habeşistandan çıkan italyanlar Adisababa, 14 (A.A.) — Adisababa- daki italyanların çoğu, Eritre'ye gitmek ALMANYA'DA: Almanyada bir patlayıcı maddeler fabrikasında acıklı bir kaza oldu Berlin, 14 (A.LA.) — Resmiğ bir bildiriğde Ransdorf'daki “Ves tfaliş'e anhaltininhe sprengstof- fabrik,, adlı patlayıcı maddeler ya- pan fabrikadaki patlamanın saat 15 te olduğu bildirilmektedir. Patlamadan sonra bir yangın çıkmış ve bu da arka arkaya baş- ka patlamalara sebeb olmuştur. Fabrikaya ancak saat 10 da yak- Llaşılabilmiştir. Felâketin sebeble- ri, daha öğrenilmemiştir. *E8 Berlin, 14 (A.A.) — Patlayıcı maddeler fabrikası direktörlüğün- den bildirildiğine göre bugün ak- şama kadar 45 ölü kaldırılmıştır. B. Hitler, fabrika direktörüne bir başsağı telgrafiyle kazaya rayanlar için 100 bin mark gön- dermiştir. İç Bakanı B. Frick de kaza ye rine gelmiş kendisi de kazaya uğ- rayanlar için öon bin mark vermiş- tir. Bir komünist, nasyonal sosyalist oldu Berlin, 14 (A.A.) — Nasyonal sos - yalistHiği kabul ettiği söylenilen eski ko münist saylavlardan Ernst Torgler öz- gür bırakılmıştır. Yunanistanda plebisit günü Atina, 14-(A.A.) — Kabinenin plebisit gününü saptamak işini parlamentoya bırakmaya karar verdiği söylenmektedir. Herhal- de geneloy 15 birinciteşrinden ön ce E:ıgılıcaknr. üzere Habeşistan'dan çıkmışlardır. Geri kalanların, gelecek ay ortasında gitme ğe hazırlandı,ı söylenmektedir. Habeş hükümeti, ilbaylara herhangı bir hadisenin önüne geçmek için habeş topraklarında oturan yabancıları kend: sakmanları ile korumalarını etrretmiştir. Bir amerikalı aytarı, İtal- ya sınır dışına çıkardı Roma, 14 (ALA.) — İtalya için el- verişli olmıyan haberleri yaymakla suç- Tu bulunan Şikago Tribün gazetesi ay- tarı Davit Varrah, sınır dışına çıkarıl- mıştır. ——— — —— Alman deniz konuşmaları Berlin, 14 (A.A) — Büyük ciçi Fon Ribbentrop ile alman deniz — salkuru konuşmalara devam etmek üzere Lon draya gitmişlerdir. Londra, 14 (A.LA) — Fon Ribben - trop, dün akşam Kroydona gelmiştir. Bu sahah deniz konuşmalarına yeniden başlıyacaktır. Öteki — ilgili devletler itiraz etmezlerse bu yıl kararlaştırılmış olan konferansı bek- toplanması lemeden: şimdiden bir anlaşma yapabi- leceği sanılmaktadır. Alman donanmasının a- lacağı şekil ve fransız görüşü Paris, 14 (A.A.) — B. Laval, alman ingiliz deniz görüşmelerinin ilk sonuç larını bildiren ingiliz notasına verile cek cevab hakkında deniz bakanı B. Piyetli ve deniz gezel kurmuy başkanı amira! Durând Viel ile uzun uzadıya görüşmüştür. Fransız hükümetinin Almanyaya İn giliz filosunun yüzde 35 ine eşid bir file bulundurmak hakkının verilmesi mesclesinin — incelenmesini reddetmi - yeceği sanılmaktadır. Fransız hükümeti, alman deniz ya- pıları programını iyice öğrenmeden ön- ce bir kazar vermiyecektir. Bununla beraber alman isteği Fransa için gerek diplamatik ve gerek deniz işlerine ilgi- Hi meseleler dağurmaktadır. Fransız cevabırida bunlar izah edi - lecektir. Yalkız genci tonaja değli, fakat bütün gemi sınıflarına yeritilecek olan yüzde 35 nisbetine gelince, bu yüz de nisbete Almanyanın daima bağlı ka- bp kalmıyacağı sorulmaktadır. dan anlaşılar sadur: Bun - « Almanyanın, her yıl İngilterenin ayni zaman içindeki yapısının yüzde 35 ini yapması ingiliz filosunun yüzde 35 ine eşid bir filo kurmasını gerex tirmez mi? Böylelikle yeni alman filosunun ku rulması işi bir çok yıllara — bölü. .diş olacaktır. Bunun tersi kabul edilirse, Alman- yanın yapıdaki &yram kapasitesi ba kanından öteki devletler için ağır oir mesele meydana çıkmış olacaktır Aynı zamanda - bildirildiğine öce, bugün Fransanın elindeki bütün harb gemileri Vaşington andlaşmasına göre ingiliz. filosundaki harb gemilerinin yüzde 35 idir. Bu yüzdenin korunması Almanyaya aynı önemli gemi smıft üzerinde eşit- lik vermiş olacaktır. Pransanın bu yol: dâ önergeliyeceği kotarma yolunun ne olduğu belli değildir. Fakat bir anlaşmaya varmazsa, tek- ele alacağı rar hareket özgürlüğünü sanılmaktadır Çünkü fransız kıyılarının uzunluğu sömürgelerinin — dağınıklığı bambaşka | güvenlik tedbirlerine ihtiyacı vardır. Öte yandan Cenevrede silahlanmalarında her zaman hava, deniz ve kara erkinlik prensipini ileri süren fransız hükümetinin aynı — prensipi bugünkü konuşmalara da yeritmesi ve Lokarno andlaşmasını imza edenler arasında ya- pılması tasarlanan hava andlaşması gi- bi bir andlawna önergelemesi iktimali vardır Yeni bir 'eniz kon - feransı mı? Londra, 14 (A.A,) — Almanya, | Sovyet Rusya ile Vaşington and- laşmasmı imza eden ülkelerin gi- receği bir deniz konferansının ge- lecek sonbatarda toplanması ik- timalleri artmaktadır. Burada söylendiğine göre, in- giliz delegeleri, prensip olarak Al- manyanın İngiltere deniz kuvvet- lerinin yüzde 35 i nisbetinde bir filosu olmasını kabul etmektedir- ler. Fakat bunun için konulan şart, bu nisbetin bütün tonaj üzerine değil, gemi sınıfları tonajına göre olmasıdır. Görüşmelerin şimdiki evresin- de türlü gemi tiplerinin tonajı ve silahları konuşulacaktır. Bu nok- ta üzerinde bir uzlaşmaya varıla- bilirse, prensipleri kabul edilmiş olan andlaşmanın yeritilmesi ko- lay olacaktır. Yalnız, şunu unutmamak ge- rektir ki, önergelenen — anlaşma hakkında Fransa ve İtalyanın ne düşündükleri daha belli değildir. DAĞINIK DUYUKLAR : İngiliz kuvvetleri geri çekilmiyecek Londra, 14 (A.A.) — Röyter ajan- sının öğrendiğine göre, Boksers'let and. laşmasiyle Pekin ve Tiyen-Çin'de bulun- durulan ingiliz askerlerinin geri çekil - mesi düşünülmemektedir. Küçük anlaşmanm toplantısı Belgrad, 14 (A.A.) — Küçük anlaşma konseyi bu ayın 26 sında Bled - Slovanya şehrinde toplan- maya çağrılmıştır. B. Yevtiç, toplantıdan sonra B. Laval'in çağrısı üzerine Parise gidecektir. Bay Benes Moskova - dan müsbet sonuçlarla döndü (Başı 1, ci sayılada) rak saymaktayım. Bir kere bu yıl — ları atlattık mı, Avrupa'nın harışı — uzun zaman için sağlanmış ola - — caktır.,, Sovyet - çek dostluğu ve Polonya Varşova, 14 (A.A.) — B. Be- nes'in Sovyet Rusya'yı göretinden bahseden Kurjer Poranny gazete- — si diyor ki: “ B. Benes Rusya'ya Çekoslo. vakya'yı oruntaklamaya gitmiş - tir. Halbuki Çekoslovakya'da al - — man gurupu parlamentonun den- gesini hötleyen bir kuvvettir. B. Benes Sovyet Rusya'ya karşı bes- lemekte olduğu şahsiğ duygular - dan bahsetmiştir. Bununla bera - — ber Çekler, daima çarizm rejimi- ne arka göstermişler ve çarlığa karşı olan devrim hareketlerine karşı savaşlarda bulunmuşlardır. Çekoslovakya, rus göçmenlerine sığınacak yer vermiştir. y Resmiğ bildiriğler, iki mem : — leketin görüşleri arasında tam bir uygunluk olduğundan bahsediyor. lar: halbuki geçenlerde Moskava- da Çekoslovakyalı beyaz ruslara — karşı yapılmış savaşın yıldönümü- ni bayramışlardı. Bu ise çekler — için hoş bir anı olmasa gerektir., — ——— İsviçre - Almanya yakınlaşması Bern, 14 (ALA) — Sıyasal dayrenin ulusal konsey tarafından — yönetilmesi — hakkındaki raporun — konuşulmasında İsviçre federal kurulu ilyesinden Bay Motta demiştir ki: a € — Almanya ile ilgilerimiz nomal olmaya yüz tutmuştur. Öteki ulusla « can iç işlerine karışmaktan vazgeçmeli — ve yabancıları da kendi işlerimize ka » — Tıştırmamalıyız. Jakob meselesi için kayıdsız ve şart #ır yargıçı kabul ettiği söylenen Al- — manya, bu hareketiyle İsviçre ile dost oknak niyetinde olduğunu göstermiştir — Panjermanizm hareketinin İsviçre - — de yeritilemiyeceğini söyliyen B. Hit- lerin diyevini ele slan B. Motta, bu di- yevde Avusturya hakkındaki saknrir kayıdlara işaret etmiştir. , . . . Süel komisyon Şakoda Assompsion, 14 (A A.) — Nötür sücl — komisyon buraya gelmiştir. Hemen Şa- — ko yöneyine - cephesine - hareket ede- — coktir. l HULUS'un romanı 'Tefiika: 38 a . * San Michele'nin kitabı Türkçeye çeviren: wasuni BAYDAR Yazanı Aksel MUNT Herkesin benden çok arkadaşıma inan- gdığını görerek, danışmak üzere, bir başka hekimin daha çağrılmasında ısrar ettim. İki saat sonra, Roma'nın en ileri hekimlerinden doktor Baçelli geldi. Bakısı benimkinden de kısa ve verdiği hüküm benimkinden de ke- sin oldu. Derin sesiyle: “Bugün ölecektir,, dedi. Vilyam Cems, arkadaşı ile kendisi ara- sında yapılmış olan ve hangisi daha önce ölecek olursa, dirimden ölüme geçerken, ge- ri kalana haber göndermesini emretmekte bulunan resmiğ bir andlaşmadan bahsetti; ikisi de bu çeşid bir haberleşmeye inanıyor- lardı. Öyle kötü bir halde idi ki odaya gire- medi, her zamanki gibi, bir elinde kalemi ve öteki elinde yaprakları açık delteri olduğu halde, açık kapının önünde bir iskemlenin üzerine yığıldı. Öğleden sonra hasta kesik kesik soluk almağa başladı. Bu, yaklaşan ölümün, yürek acısı olan beldeği idi, Ölüm- le karşılaşmakta olan hasta benimle konuş- mak istedi. Bakışları sakindi. “Öleceğimi biliyorum. Bana yardım ede- ceğinizi de biliyorum, Yalnız bugün mü, yarın mı?,, “Bugün,, — “Bundan dolayı bahtlıyım, ölüme ha- zırım, hiç korkum yok. Demek ki artık öğ- reneceğim. Vilyam Ceyms'e söyleyiniz....,, Bir körük gibi inip çıkan göğsü, ölümle dirim arasında geçen korkunç bir dakika uzunluğunca, kalkıp inmez oldu. Üzerine doğru eğilerek sordum: “Beni işitiyor musunuz? acı çekiyor musunuz?,, Bir mırıltı halinde “hayır,, dedi. “çok yorgun ve çok bahtlıyım.,, Bunlar - son söz- leri oldu. OÖtelden çıkıp giderken Vilyam Ceyms, deminki gibi, sırtını iskemleye dayamış, el- leriyle yüzünü örtmüş, not defteri dizlerin- de, oturuyordu. Defterin açık duran yapra- ği bomboştu. O kış ertikdeşimle hastalarını sık sık gördüm. Seromundan aldığı işitilmedik so- ve “göğüs boğmacası,, na karşı, büyük başarılarla bakı evinde tatbik etmek- teolduğu yeni bir ilâçtan, hiç durmadan bahsediyordu. Göğüs boğmacasiyle pek ilgili olduğu- mu söyleyince beni bakı evine götürüp yeni ilâçla eyileşmiş olan hastalarından birkaçını göstermeğe razı oldu. Bu hastalardan biri- nin, isteri'nin bütün beldeklerini taşıyan, her vakitki gibi sapasağlam olduğu için ta- rafımdan hayaliğ hasta diye ayrılmış olan zengin Amerikalı kadınlardan biri olduğunu söyleyiniz, , anlayınca oldukça şaşırdım. Bir aydanberi yatakta yatıyor ve gece gündüz, iki hasta bakıcı kadının elinde bulunuyordu. Dört sa- atte bir ateşi almıyor, ne oldukları belirsiz ilâçlarla, günde birkaç kere şırmga yapılı- yor, geceleri uyku ilâçları veriliyor, yani bir isteriğin bütün dilekleri yerine getirili- yordu. Benim gibi onun da göğüs boğmaca- sı filan yoktu. Eyi ki bir at kadar kuvvetli ve hangi bakı usulü tatbik edilirse edilsin, dayanacak halde idi. Kadın bana, ertikdeşi- me hayatını borçlu olduğunu söyledi. Birkaç vakit sonra işi anladım. Bakı evindekilerden çoğunun hastalığı biribirine benzer şeylerdi ve hepsi de hasta yurdunun sert yönetimi içine alınmıştı. Bunda, geçir- mekte oldukları işsiz günlerden, harcadık- larr bol paradan, kendilerini hasta sanıp her gün hekime görünmekten başka kötü taraf yoktu. gördüğüm şey bana göğüs boğ- macası kadar ilgen göründü. Bu nasıl olu- yordu? Doktorun kovaladığı usul neydi? Anladığıma göre iş, ağır bir teşhis koyarak bu yatağa yatırmak ve karmakarı- şık beyinleri üzerine çökmekte olan oyda- mın yükünü yavaş yavaş azaltarak eyileş- melerine, gene böylece yavaş yavaş imkân vermekti. Arkadaşımı, raslamış -olduğum en tehlikeli hekimler arasında saymak ko- laydı. Ona daha, sadece, şarlatan diyemez- dim. Eyi bir hekim göziyle bakmak şarla- tanlıkla uygun bir şeydi, çünkü ikisi her va- kit bir arada bulunurdu ve bu gibi lerin başlıca yanlışı da burada Halbuki şarlatan, yankesici gibi, başına hareket ederken bu adam beni b evine götürüp kendisine karşı olan en hadiseleri hastalık diye, büyük bir gururla bana göstermişti. Besbelli bu şarlatanm bi- ri idi, ancak görülmemiş cinsten bir - tandı ve daha sıkı incelemelere değeri val dr. Onu ne kadar sık görürsem ü yaptığı etki de o kadar kötüleşiyordu. Göz- lerinin durmayıp dönmekte olmasına, ko nuşmasındaki üsnomalliğe çok dikkat yordum. Kalb hastalıklarında bizim en vetli, aynı zamanda en tehlikeli silâhı olan dijitali, bol bol kullanmakta olması be- nim için ilk işaret oldu. Bir gece, hasta ba- kıcının ricası üzerine hemen evlerine koş- mam için hastalarından birinin kızından bit mektub aldım, Hasta bakıcı kadın beni b yana çekerek gelmemi rica etmiş olması sebe- binin, hastanın halinde görmüş olduğu bekle- nilmez değişiklik olduğunu söyleği. Bunrd kadının hakkı vardı. Hastanın kalbi, çok za- man dijitalin etkisi altında bırakılmıştı ve adamcağız, bu ilâç yüzünden ölmek tı sindeydi, Arkadaşım, hastaya yeni bir şı- rınga daha yapmak üzere iken elinden ara- cını kaptım ve korkunç hakikati o zaman şaşkm gözlerinde okudum. O şarlatan di ğil, deli idi, (Sonu var)