90 mayıs $86 tanihli Deyli Tolegrat gösecesine Viyanadan yazrlıyor : Avusturya başbakanı — Dr. Şuşnig, Bey Hitlerin söylevine barşılık alarak Böylediği söylevde doğruden — doğruya B. Hitlere hücüm etmemişse de Alman- yaya karşı çetin sayılabilecek yönleri vardır. Diyet kuzulunun önünde söyleniler bu söylevde Bay,Şuşnig, Avusturya hü- Mümetini pek sıkan bir nazi Önergesi- me, halk arasında bir genoy yapılması peolndaki dileklerine doğrudan doğruya Gevub vermemiş, yalnız Avusturya ge- moyunun geçen — yıl 25 temmuzda ya- puldığı ve bunda naziliğin yenildiğini Bükd irmiştir. Bundan başka, B. Şuşnig Bay Hit- lerin başka memleketler — içine burun sokmanın ne olduğunu sormasından momnun olduğunu söylemiş ve demiş- tie ki: “Avusturya yakın — tarihinde başka memleketin işine burun sokmanın ne demek olduğunu eyice anlamıştır. ü Avusturyanın ortaya bahaneler çı- Garmasına, dışardan etkiler yapıldığını İleri sürmeğe ihtiyacı yoktur. 1933, 1034 senelecinde olup biten hadiseler, böyle savlara cevab vermiştir.., Dr. Şuşaig, bendi hükümetinin A- wusturya ulusundan yardım görmediği yolunda Bay Hitler tarafından ortaya atılan sava da cevab vererek bunun a- slaız olduğunu ve bu meselenin Avus- turya için başkalarını ilgilendirmesi gerekmiyen bir iç meselesi bulunduğu- nu söylemiştir. Bundan başka, Avusturya büküme- tinin kuvvete dayandığı savına da ce- wab veren başbakan, kendi rejimi kuv- wete ve zora dayanan bir kimse ile bu konu üzerinde aytışamıyacağımı ve A- wusturya'nın Almanya'daki ulusal sos- yalizmle bir ilgisi olmadığı gibi nazi- lik için de Avusturyada yer bulunmadı- Zinı anlatmıştır. Dr. Susnig Hâbaburgların dönme- »i bahsine hiç dokunmamış ve bu sus- ma, önemli ve anlamlı görülmüştür. İtalyadan bahseden başbakan geçen yılın en karanlık günlerinde Avustur- ya'ya yardım elini uzatan ve uzatmağa devam eden Bay Musolini'ye minnet- lerini bildirmiş, fakat İtalyanın Avus- turyanın iç işlerine karıştığı haberleri * yalana çıkarmıştır. Bundan başka Dr, Şuşnig, Avus- #uryanın arsıulusal dileklerini anlata- rak bunların eşit hak, eşit şeref oldu- ifunu söylemiş ve demiştir ki: "Başka meseleler üzerinde göyle weya böyle aytışmalar yapabiliriz. Fa- kat bu noktalar Üzerinde aytışmağa yamaşamayız.,, İngiltere, dominyonlar ve uluslar sosyetesi 29 maytıs 935 tarihli Deyli Telegraf gesetesi “İngiltere niçin uluslar sosye- sesini tutuyor?,, başlığı altında yarzmış olduğu bir betkede diyor ki: Bay Antoni Eden dün bir toplantr da söylediği bir söylevde İngilterenin daış kıyasada göz önünde bulunduracağı önemli noktanın öteki devletlerin de dış sıyasalarında olduğu gibi, tabiatın değişmez hadiselerine uygun olarak davranmak olduğunu söyledi. — * Onun için eğer komşularınızdan ka- gınmak, onlardan biteviye uzak kalmak elinizde değilse kendi kabuğunuzun Açine çekilip kalamazsınız. İngiltere Avrupanın bütün mesele- — berile ilgilnemek yükümündedir; çün- — keü Britanya adaları, bugün bütün bü- tün darlaşan ve yakınlaşan dar bir ka- nalle Avrupa — kıyılariyle bağlanmış bulunmaktadır. Ondan dolayı eğer birleşik ingiliz Aarallığı barışı korumak — ve muhalara etmek döleninde ise, her halde uluslar #oayetesinin sıyasasına çoğay — yardım gösterecek, birlik davranacaktır. Bu sebeble ulusal hükümetin srya- sanı değişmez — ve şaşınaz bit —surette — uluslar sosyetesinde üye kalmak osası Ğ — #zerine kurulmuş duracaktır, Bunu böyle söylemek, bunun dışm- — da kalan anlaşmaları - ve sempatileri — görmezliğe gelmek demek değildir. Bunun gerekliğine evelki akşam — göylediği sözlerde İngilir — Amerikan Bostluğuna en önde ve ileride yer ve- S GA ” A d ' GA DU ea Almanya ve hava Lokarnosu a Repüblik, Paris — 3J1. $. 1935 Almanya'nın Londra büyük elçisi B. Fon Höş çarşamba günü ingiliz hökümetine, Fransa ile İngiltere'nin, 3 gabat tarihli birge bildiriğlerinde prrn- sipini ilert sürdükleri ve o zamandan beri Almanyanın birkaç defa girmek istediği hava Lokarnosunun proje taala- ganı bildiren bir andıç vermiştir. Bu alman girgisinin ingiliz diplo- masisini değilse bile fransız diplomasi- sini nazik bir mesele karşısında bırak- tığını kendimizden saklamayalım. Tagiliz — Fransız bava anlaşması projesinin ne gibi şartlar içinde orta- ya çıktığını hatırlayalım: B. Laval Roma'da İtalyan — Fran- sız yakınlaşmasını başarmış ve her ta- rafa pek de açıkça ilan etmeksizin, B. Musolini ile beraber, silahların buclan- ması ile güvenliğin pekiştirilmesini de içine alan bir Avrupa uzlaşmasının te- mellerini atmıştı. Loudra'ya gitmezden önce onun için başarılacak mesele, aynı zamanda İtansız ulusal çevenlerine bir silahsız- lanma konuşmasını kabul ettirecek — ve İngilterenin de doğu andlaşmasına gir- mesini sağlayacak bir çare bulmaktı. Londra paktını pekiştirecek olan hava anlaşması, onun — görüne bu çare olarak gözüktü. Bir karşılıklı hava yardımının ku- rulması, fransız kamoyuna — Ren'deki güvenliğimizin pekiştirildiği hissini verebilirdi. Gene bü karşılıklı yardım, İngilte- ve'ye Pransız — İngiliz dayanışması- nın, diş sıyasamızın sarsılmaz — temeli olduğunu gösterebilirdi. Bü bakımdan, hava anlaşması pro- jesinin Fransadan çok İngiltereye ya radığına işaret etmek de doğru olur. Çünkü Fransa Lokarnoda İngilterenin karşılıklı yardım için genel gacantisi- ni almıştı, ki hava yardımı — da bunun bir parçasıdır. Bunun tersine olarak. 1925 tarihli Rea paktı İngiltereye hiç bir fransız garantisi — vermemektedir. Böylelikle, yapılması düşümülen proje gereğince İngiltereye hava yardımı yapmak için vereceğimiz söz, onun için açık ve müsbet bir kazanç olacaktı ve ingilizler alman #ücl uçakçılığının ça- buk olarak yeniden kuruluşundan çok çekindikleri için, buna sevineceklerdi. Bundan da görülüyor ki, projenin taktik asığları itirar götürmüyordu. Bununla — beraber, elde — edilecek pratik asığlar, fransız ve ingiliz bakan- Tarr tarafından Londrada — hazırlanan Avrupa uzlaşmasının öteki — noktaları dışında olarak, yalnız hava Lokarnosu- nun yapılmasına imkân — verecek gibi değildi. Ve işte bunun içindir ki 3 şu- bat terihli protokolda, Pransız — İn- giliz programının ayrılmaz bir bütün olan türlü bölümlerindeki unsurlardan ren Bay Baldvin kadar hiç kimse ka- nığ değildir diyebiliriz. Gerçek devlet adamlığı idecller - den önce pratik olan işlerin başarılma- sını gerektirir. Uluslar — sosyetesinde öye — bulun- makla birleşik Amerika ile dostluk et- mek biribirile bağdaşmaz şeyler değil- dir. Bütün dominyonlarımızın uluslar sosyetesinden yana olmaları ve bu ku rulun dünya barışımı kurtarıp koruya- cağına inanışları, imparatorluğun asığ- Jariyle Avrupa işlerinin ayrıseçi şey- ler olduğu yolunda savlar ortaya atan- larr yalancıya çıkaracak bir belgedir. Bu iki uryasa biribirine karşın de- ildir. Bunların ikisi de biribirine ay- rılmaz surette bağlanmışlardır. İnenmakta olduğumuz ararulusal ba- Tışa imparatorluğun asığlarına gözleri- mizi kapayarak değil, pek yakınında bu- lunduğumuz Avrupanın işlerine bütün imparatorluk uyrularmın dilediği ge- kilde karışarair wlaşabiliriz. hiç birinin ötekilerden önce veya ote- kilerden ayrı tutularak yeritilemiyece- ği açık olarak yazılıydı. Fakat üç âaydanberi alman diplo- masisinin bütün çabalamaları, Londra plânının töürlü noktalarını biribirinden ayırmak gayesini gütmektedir. Hele, doğunun güvenliği için ve belki de silâhsızlanma işinin genel şek- li için yapılacak konuşmalardan — ka- çınmak üzere Almanya çok ustalıklı bir şekilde, hava Lokarnosu projesi için bemen konuşmalara - girişeceğini ilân etmiştir. Böyle bir anlaşma Almanya- yı, 1925 te imzaladığı Ren — paktının kendisine yüklediği yükenler dışında yeni hiç bir yüken altına sokmadığın- dan, bu onun için kolay bir şeydir. Al- manyanın projeye girmesi pratik ba- kımdan ona hiç bir şeye mal olmamak- ta ve İngilir kamoyu ile “ucusca,, ba- rışabilmek imkânını kendisine vermek- vedir. İngiliz kabinesi, 3 şubat tarihli pro- tokolun dışına çıkmayarak, — şimdiye kadar Almanyanın hava Lohkarnosu için kendisine yaptığı önergelere açık- tan açığa cevab vermemişti. Fakat B. Hitlerin ingiliz kamoyun- ©« o kadar eyi karşılanan söylevinden ,sonra ingiliz kabinesi bugün de eskisi kadar sağlam duracak mı? Ve Almanyanın önergesine yana- şırsa, Franca ne yapacak? Fransa da, hakikatte kendisine hiç bir yeni garanti vermeyecek olan bir projenin gerçekleşmesi için, istediği uzlaşmanın genel şeklinden vaz geçip alman önergesine yanaşacak mı? Yoksa, Fransız — İngiliz diploma- tök yöneyinl yıkmağı göze alarak ve İngilhtereye güttüğü menfiğ sıyasadan vaz geçmek fırsatını vererek, bunu red mi edecek? İki taraftan da tehlike büyüktür ve fransız diplomasisinin bu korkunç engeller arasında yürüyebilmesi — için çok ustalık Jazımdır. ... Almanya'nın, hava Lokarnosuna gir- meğe hazır olduğunü İngiltereye bildir- mesi ürerine Sir Saymen'in Avam Ka- marasında verdiği söylevden bahseden 1 baziran tarihli La Repüblik diyor kiz .. Bir Saymen'in diyevi çok örtünç- tüir. Sir Saymen, her zaman yaptığı gibi, nüanslar ve genel noktalar arkasma çe- kilerek, asıl meseleye yanaşmaktan çe - kinmistir.. ** Söylevinden açıkça anlaşıldığına göre Sir Saymen Almanya ile hava Lo- karnosu hakkındaki resmiğ kanuşmala- ra biran önce başlanmasını istemekte - dir. Bu arada da, heke, şunları söyle- Jemiştir: “hava paktı üzerindeki konuş- maları hızlaştırmamamız için hiç bir se- beb yoktür.e ». Alman diplomasisinin — görüşünün doğru olduğu ve gimdi yapılacak olan konuşmaların projeleri arasında onu en çok ilgilendiren projenin, hava Lokarno su olduğu açıktır. Şimdi yapılması dü - şünülen şekliyle, hava anlaşması, alman- lar hava yoliyle ingilizlere hücum ceder- lerse fransızların onlara yardım etmele- rini gerekleştirmektedir. Belki de böyle bir anlaşma, İngiltereye Almanya ve Fransa ile hava kuvvetleri bakımından levinin başka parçaları, Foreyn Ofis'in bu işte ancak Pramsa ile iyice anlaşa - rak hareket etmek istediğini gösterecek devletlerin hava paktına karşı göster - dikleri ilgiden ve onları yakında bütün konuşmalara girmiş görmek yolunda İtalya ve İngiltere İlk defa olarak iki mem - leketin sıyasası birbirin- den - ayrılryormuş Roma'dan J1 mayis 935 terikli Pep- mis gazetesine Bildiriliyor: Roma'daki İngiliz büyük elçisi, Te- vere gazetesi tarafından Bay Eden'e yapılan hücüm dolayısiyle İtelya hükü- meti katında bir girgide bulunmuştur. Her ne kadar eğitimi yolunda, eyi yetişmiş italyanlar İngiltereye karşın bir durum takınmış — bulunmayorlarsa- da gazetelerde gene eskisinden daha hafif ve dikkate değmez olmakla bera- ber İngiltereye karşı yazılar yazılmak- miş ve bundan bir iki hafta önce şura- da burada Habeşistan serüvenine kar- gen olarak yapılan tenkidleri — durdur- muştur. Bugünkü günde İtalyada İtalyanın Habeşistanda bir harba girişeceği hak- kında genel bir kanağat vardır, demek pek ileri gitmek olur. Son on gün içinde Habeşistan'la İtalya arasında bir gürültünün patlak vereceğine inanmış olanlar bugün bu yolda düşünmekten var geçmiş bulunu- yorlar. Aklı başında ve ağır başlı İtalyan- larr et çok düşündüren nokta, eğer ha- beşlilerle ilgi kesimi yapılacak olursa bunun sonucu ne olacağıdır. Ttalyada birçok kimseler, Stresa'- da kurulan birge yöneyin sarsıldığını ve İtalya, birleşik bir krrallık olduktan sonrTa ilk defa olarak Büyük Britanya İle kendi sryasası arasında büyük bir ay- rım olduğunu söylüyozlar. Bu durum karşısında İtalya hal- ikından çoğu, Bay Musolini'nin geçen cumartesi günü söylediği ve almanlarla dostluk kurmağa doğru bir eğilim gös- teren söylevini tekrar tekrar olrumak- tadırlar. Macaristan — başbakanı — General Gömböş'ün, Bay Musolini tarafından #öylenilen söylevde bazı devletlerin ana sıyasalarında bir tekım değişiklik- ler yapması iktimalini ileri sürmesin- de büyük bir Önem ve anlam bulundu- ğunu söylemiştir. Bütün bunlarla beraber, Sinyor Mu- solini, Habeşistanla barışsal bir uzlaş- ms yapılması umudunu bırakmış değil- dir. Durumu göz önünde bulunduran ve inceleyen bir takım yabancı gör menlerin görüşlerine bakılırsa İtalya, bu Habeşistan işinde, kendisini kandı- racak bir anlaşma olmazsa o zaman B. Musolini yüksek soravları gerektiren işlere de girişmekten geri durmayacak- tır. —— beslediği umuddan böyle urun uzün bahsetmiştir. İngiliz dış bakanının söylevindeki en önemli cümle hiç şüphesiz şudur: “ Hava paktının daha genel bir u - yuşma ile nasıl bağdanacağı meselesi de, daha sonra gözönünde tutulacak bir iş - tir., Belki de, ingiliz ve fransız bakanları tarafından birge olarak 3 şübatta yap- Jan programın bölünmezliğinden vaz - geçmeksizin Rayhış ile hava paktı proje- Bu, hava lokarnosunun hemen ko - nuşulmasını kabul etmek, fakat bunun imzalanıp yeritilmesini 3 şubat tarihli protokolda görönünde tutulmuş olan ö teki meselelerin kotarılmasına bağlı tut- mak demektir. Almanya, yalnıı hava paktına girece- Şini bildirecek fransız — ingilir anlaş - masına cevab verdiği zaman, fransız hü- kümeti konuşmaların bu şekilde, şarta bağlı olarak yapılmasırı düşünmüştü. Belki de bugün gene bu şekle dönül. mek isteniliyor. Fransa, böylelikle, ingilir gazeteleri. 7 HAZİRAN 1935 CUMA Uluslar Sosyetesi ve paktlar 31 mayıs tarihli Deyli Hereld ç tesi “Paktlar ve uluslar sosyetesi kon- seyi,, başlığı alitında — yazdığı bir- baş betkede diyor ki; Bugünlerde Fransa, İngiltere, İtal- ya ve Almanya hava anlaşması yapmak dileğiyle konuşmalar yapmak, kınava geçmek üzeredirler. Bugün öğleden sonra parlamentoda bu konu Üzerinde söz söyliyecek olan Sir Con Saymen, yapılması tasarlanan paktların uluslar sosyetesi könseyine ne gibi yükenler yükliyeceğini anlata- caktır. İngiliz sıyasasının uluslar sosyete- sinin ve konseyinin güttüğü sıyasadan ayrılmıyacağı ve yapılacak bölge pakt- larının uluslar sosyetesinin durumunu pekiştireceği bise tokrar tekrar söylen miştir. Halbuki yapılacak bu paktların Cenevre çerçevesinin dışına — çıkacağı da görülmektedir. Bundan başka, Almanya, uluslar gosyetesine girmese de hava Jokarno- suna girmesi kekân içinde bulunduğu ileri sürülüyor. Halbuki geçen şubattaki Londra ko nuşmalarında bava paktının yapılabik mesi için Almanya'nın uluslar sosyete- sine girmesi şart olduğu kesin olarali söylenmitşi. Herhalde bükümetin bu işte neler düşündüğü bugün açıkça ortaya konul malıdır. Herhalde bu memleketin — gireceği bir güvenlik sietemi uluslar sosyetesi gerçevesinin dışında olmamalıdır., Andlaşmaların yeni- den gözden geçirilmesi 30 mayıs 193S tarikli Deyli Heraki gazetesi, “Andlaşmaların yeniden göz. den geçirilmesi,, başlığı altında yaz- mış olduğu biz betkede diyor ki: Avusturya ve Macaristan, vaktile imralamış oldukları andlaşmaların sü- €l maddelerinin yeniden gözden geçir rilmesi için yolunca başvurdular. Bu başvurmanın şekli korumaktan başka bir anlamı ve amacı yoktur, Çün« kü Avusturya epey zaman önce bomba aten uçaklar yapmağa başlamış, Macam ristan ise “yasak silahları, İtalyadan satın almakta bulunmuştur. Bu böyle olmakla beraber, bu başı vuruş, andlaşmaların yeniden gözden geçirilmesi meselesini yeniden canlan- dırmaktadır. Uluslar sosyetesi . konseyinin bun- dan önce vermiş olduğu kesin karam dan sonra, Macaristanla — Avusturyayı yükenlerini kırıp atmakta özgür bırakı masına hiç de imkân görülemez. Büyük devletlerin ve komşularının Avusturya ile Macaristanı bu köstek- lerden kurtarmak için konuşmalar yap- maları pek gevşek bir çate gibi görü- lüyor. Kanun bakımından bir andlaşmanın değişebilmesi için onu imzalamış olan- larm hepsinin ayrı ayrı bu değişmeyi onaylaması gerekir, İşte bundan dolayıdır ki bu andlaş- maların yenidne görden geçirilip de- ğiştirilmesi meselesi en pürüzlü ve en getrefil meselelerden birisi olmaktadır. ee nin konuşmalara lıııhnılı için göster « dikleri arzuyu da yerine getirmiş olacak ve büyük bir dik başlılıkla suçlanmak - tan kurtulacaktır. Bununla beraber, 3 şubat tarihli proz zamın öteki noktalarından vazgeçilm-i iktimaline karçı tedbir almış olaca Bu, önün için hem kuvvetli, hom <- talıklı bir durum olaraktır. ; j İ