5 HAZ'NA'O 1025 CARŞAMB. Gürüşler: Övün, çalış; güven.. İ. Müştak Mayakon Güneş ufukta kaybolmuş, ala- cua karanlık esmer bir düuman gibi ortalığa yayılmıştı. Serin bir akşam rüzgârının yel- pazelediği tabiatta taze bir dul güzelliği vardı. Gökten dalga dalga dökülen gölgeli ışıklarla topraktan yer yer yükselen kokulu renkler arasında (Kızılay) balıçesi bir gül saksısı- na benzemişti. Beyaz kıyatetlerile kadınlar birer kır çiçeği, keyitli koşuşmala- riyle çocuklar birer bahar kelebe- ği idi.. Ve, omuzlarında bütün bir günün yorgunluğunu taşıyan erkekler, başlarını Ankara'nın lık göğsüne dayamışlar, tadını ve kokusunu dağ iklimlerinden 10p- layan bir havayı ciğerlerine dol- duruyorlardı. Her gönül bir göl gibi dingin, het bakış bir çdl tıdar engindi. # “Güyenlik Anıtı,, önündeyim, Ankara'nın bağrından çıkarıl- mış kırmızı bir taş üstünden yur- dun bütün sınırlarını gözetliyen bu tunç parçası asırları aydınla- tan bir ışınak, hiç sönmiyecek bir ateş üzerinde hiç ölmiyecek bir cevheri kaynatan kutsal bir pota- dır. Kara örtülü Kâ'be önünde ken- dinden geçen inanı bütün bir hacı gibi ben de, gönlüm ve gözüm 0- na yönelmiş, durup okudum: — Türk! övün, çalış, güven... Bir gece yarısı, fırtınalı bir de- nizin dalgaları arasında yolunu şaşıran bir gemi için ansızın gö- rünen bir fener ışığı ne ise binbir zorağ içinde, asrın binbir kasırga- sile boğuşan türk için de bu dört kelime odur. Azgın — dalgalar — varlığımı - zin kaburgasını kırmağa, düş- man rüzgâtlar — adımlarımızın hızını kesmeğe, kaytak geceler yolumuzun üstünü karartmağa uğ- raştığı devirlerde bir gün Türkün en Büyüğü en göksel bir sesle ulu- sal vicdana bu dört kelimeyi hay- kırmış ve bu sesin ayaklandırdığı türklük o dört kelimeden aldığı kuvvetle tarihin kolunu bükerek yeryüzünde kendi yerini almıştı, Bugün kurtulmuş türk gönül- lerinin çevrindiği bu türk Kâ'besi artık hiç bir dalganın dövüp sar- samıyacağı, hiç bir rüzgârın çar- pıp aşamıyacağı bir güvenlik du- rağı, hiç bir zulüm ve karanlığın bastırıp söndüremiyeceği bir ışık kaynağıdır. Bunun imselediği bü- yük (hakikat), kaya gibi dayanık- lt ve tunç kadar sağlam olan türk varlığının ta kendisidir. Yaşadığımız asır bir tutfan asrıdır ve tarih bakımından bu tunç par- çası, osmanlılığı - silip — süpü- ren 6 tufan içinden öz türk- lüğü kurtaran Nuhun gemisidir, Çelik bir enerjinin kurup kullandı- ği bu gemiyi artık dalgalar sarsa- maz, rüzgârlar artık onu yolundan alıkoyamaz, ve karanlıklar onun - şığı önünde, tıpkı güneşe rasla- mış yarasalar gibi, kaçışmaktadır. Böyle olduğu içindir ki türkün gönlü bir göl gibi dingin ,türkün bakışı bir çöl kadar engindir... - Vasıf Çınar için tören (Başı 1 inti sayıfada) roşilof, Orconikidze, Litvinof, el- çilikler, dış bakanlığı, büyük ti- yatro, Türkstroy ve ötey kurum- lar tarafından gönderilmiş olan çiçek ve çelenklerle örtülü idi. Büyük devlet tiyatrosu orkestrası tarafından halk artisti Ştenberg'- in yönetiminde ölü marşı çalm- mış ve hazır bulunanlar bir saat- ten fazla tam bir sessizlik içinde Blüye son saygılarını göstermişler- d'r. Dül ve tarih araştırmaları ULUS Arab illerindeSümer izleri © Arab elinin coğratyasını tamamlamak için onun güzeyindeki alçâk topraktar- dan da bahsetmek gerektir. Dicle, Fırat Ası, Brede gibi gür sulu nehirlerin su- ladığı bu islak ve rütübetli topraklar in- san emeğini büyük bir cömertlikle öde- yen, Değişitleyen gürlük ve bereket kaynağı yerlerdir. Hiç durmamak, du- raklamamak ve bütün acunu — dolaşmak hirsi İle yurdündarnı ayrılan asyalr mü- hacirlerin hemen hepsi hızlarını Mezo- potamya, Suriye, Filistin ve Havranın alımına cazibe kaptırmışlar ve bu yer- lere bağlanıp kalmışlardı. Sümerliler eşsiz soysallıklarını ora- da kurdular. Eğler sanat dehalarını, B lamlar tecim anıklık üstünlüklerini ora farda parlattılar. Kasların; o sert savaş erlerinin bütün Yakın Asyaya yayılma- &1 ancak oralarda güçlendikten — sonra kesimli oldu. Yiğit Anzanların çelik sertliğini o topraklarda filizlenip büyü- yen kültürün ısığı eritti. Mişiğan üniversitesi semitigue diller profesörü W. H. Worrell coğrafiğ du- rümlarına bakarak bu gürlük toprakla- rını bitek yarın ay adlanmıştır. Gerçek.. Kizildenizin Akaha görfezinden başlıy - rak güzeye doğru ve Akdeniz yalısı bo- yunca uzanan Filistin ile aynı doğruluk- ta Asi Buyuna kadar genişlenen Suriye ve Fırat boyunca Pars denizine inen Mezopotamya arab kum çöllerinin gü- zey kmmını kaplayan bir yarım ay gibi. dir. Bu yarımay önce Orta Asyanın ilk göçlerini ve sonraları Orat dağlarının ardına geçmiş olan türk soylu göçleri İran ve Anadolu üzerinden nas:) kendi- noc çekti ise arab çöllerinin Sam oğulları diye tanıdığımız obalarını kendi bağrı- na çekerek yakın Asya tarihinde özge bir sıfatı ve başlıca bir önemi olan bü- yük devrimlerin ruhunu. ve sebeblerini yaratmıştır. Bu tarihsel kaynaşmayı Worrell şöyle anlatır: “Bir kireç taşı yaylasından başka bir şey olmıyan arab çölünü; Filistin, Suriye, Fırat ve Dicle ovaları bitek bir yarım ay biçiminde çevrelemektedir, Bu yaylanın kış yağmurları ile azıcık ısla- nân şimal yanının bir kısım tarafları kı- sa bir zaman otlarla yeşillenir. Yakın Doğu tarihi bu çorak yaylanın yanla- rındaki bitek yarım ayı elde etmek için dağlı adamlarla çöl adamları arasındaki uğraştan başka bir şey değildir. Batı As- yasında şimdiki Rusya - topraklarında nüfusça çoğalan halk tabüğ olarak yan- lara yayılmakta ve periyodik kuraklık- lar ctki (tesir) sile de bu bitek mınta- kâya göçmekte idiler. Asyadan göçen turanlılarla Rusyadan göçen artler Tran yoluyla geldiler. Arab elinden göçen Sam oğulları da bu yarım aya doğu ve batı uçlarından girdiler. “A. stud yof Races the ancient Eet. 7.., Bitek yarım ayın iki ucunu bağlayan bu yol bin yıllar sürümü üç ayrı gövde- li üç ayrı ana dil konuşan ulusların gi- dip, gelmesine ve sürtünüp kaynaşması- na hizmet etmiş olan acunsel ana yol- lardan biridir. Ve Necde uğramak şar- tiyle arab çölünün ortasından goçer. TARİHİĞ ANA YOLLAR “Arab ulusunun ve dilinin nasıl üre- diğini ve türediğini anlayabilmek; soy- sal özleşmeyi işleyen ve kültürel sür- tünmeyi yaratan büyük hareket yolları- tw inceleyip gözden geçirmeye bağlıdır. Arab yarım adasındaki yolların bu ba- kımdan önemli olanları şunlardır: 1 — Basradan Erdene (maverauşşe- ria) giden yol. Bu yol Necid'deki "Ha. il, kasabasından geçerek “Cevf,, üzerin- den Erdene götürür ve Bitek yarım a- yın batr ucunu şimal arab illeri üzerin- den kültür merkezine “Sümer,, bağlar. 2 — Şamdan yemenin San'asına gö- türen yol. Mekke ve Medineden geçen bu yol da gene bitek yarım ayın batı ucuna “Suriye'deki eti yurdu,, cenup arab illerinin merkezine götürür. 3 — Necid'deki Bureyde yerinden | geçerek Basradan Sanaya giden yol. Bu yol bitek yarım ayın doğu ucunu bem şimal, hem cenup arab illerinis kültür merkezine ulaştırır. Bu yolların birincisi — ile üçüncüsü Sirhan ve Errumma büyük özlerinin arasından geçer, Bitek yarım aya olan (*) Başı dünkü sayımızdadır. H.R. TANKUT büyük semtik göçlerin bu iki yolu sür- müş olması çok iktimallidir. İkinci yola gelince: Bu yol islamra çıkışına kadar arab ilinin en işlek ve belli bir tecim yolu idi. d ile batı seunu arasında uzanan bu yol cenup a- rab ilinin dillerde destan olan © büyük servetini yaratan. yoldur. Başka yollardan da göç oldu. Habeş ilinin şimdiki Sami halkının hıristiyan- uk yeni bâşladığı ç illerinden Babül bi geçerek Afri- kaya göçmüş ol iktimal — içinde« dir. Worrelk A, study of Races the an- çient Est.,, (Sonu var) İtalyan - habeş sını - rında yeni bir hâdise | (Başı I, ci sayıfada) kaygı uyandırmıştır. İtalyan hü-, kümetinin, bu hadiseyi Cenevre- deki yargıç komitesinin yetkisin- den dışarı saymasından — ve süel bir arsımaya girişmekte kendi kendini haklı görmesinden — kor- kuluyor. Sıyasal çevenler, dün akşam, bu yeni hadisenin kotarılmasını ya Ualual komisyonuna, veya sı- nırları buçlayacak olan komiteye veya da başka bir yeni kuruma vermek imkânlarını görüşüyorlar- dı. Ancak bu çevenlerin bu yolda- ki umudları zayıftır. Çünkü ordu- yu Kızıldeniz kıyılarında, bütün yaz tutmanın B. Musolini için güç olacağını düşünüyor ve Roma'nm, bir an önce süel hareketlere baş- lamak kararmımı vermek istemesin. den korkuyorlar. Bir italyan gazetesinin yazdıkları Roma, 4 (A.A.) — İngiliz ve italyan gazeteleri arasımdaki ay- tışmaya devam eden Ciornale d'İ- talya gazetesi, italyan süel tedbir- lerini doğru bulmakta ve Habeşis- tan'daki ingiliz kımavını tenkid et- mektedir. Bu gazeteye göre, Ha- beşistan'da bulanan ingiliz yarba- yı Sippara, habeş hükümetinin 25 yıl için İngiltere'nin koruyuculu- ğunu istediğini söylemiştir.. Şipord'un bu sözü, Londra ile Adisababa arasındaki sıkı bağla- rın yeni bir kanıtı olarak görül- müştür. Habeş hükümeti, gerçi bu sö- zü yalanlamıştır. Fakat ingiliz yarbayının sözleri, ağızdan ağıza dolasmaktadır. Ciornale d'İtalya, ilk habeş ya- ralılarma bir ingiliz doktorunun baktığını ve Habeşistan'da dola- şan ingiliz işyarlarının Ualual ha- ağlarda cenub arab | Ünlü resimcilerimiz İ X ? On ikinci resim sergisi dolayı sile, arkadaşımız B. Saib'in yap- tığı iki krokiyi bugün koyuyoruz. Yukarda: B. İbrahim Çallı, a- şağıda: B. Samih. Meksikada iki köyü su bastı “Meksiko, 4 (A.A.) — San Ped- ro ve d'Aktoyan köylerini sular basmıştır. Yüz kişinin öldüğü sa- nılmaktadır. disesinden sonra artmış olduğunu yazmaktadır. İtalyan — gazetesi, bundan sonra Kenya ile önemli gereçler geldiğini, yazmaktadır. Ciornale d'İtalya gazetesi, bu hadiselerin Habeşistan'a İngilte- re'nin kendisine yardım etmekte olduğu duygusunu vereceğini yaz- makta ve yazılarımı şöyle bitir- mektedir: “İşte bütün bunlar içindir ki, uzld::ıııı umudu gitgide azalmak- tadır.,, İzmirdeki sağır - dilsiz ve körler kurumundan çıkanlar BSıhhat ve sosyal yardım bakanlığının İzmirde sağır, dilsiz ve körler mektebin- den bu yıl 6 sı erkek ve 2 si kız olmak Üzere 8 talceb çıkmıştır. Bunlardan altı- 81 sağır - dilsiz ve 2 si kördür. Sağır-dilsizlerin Üçü marangoz, 1 i kunduracı, 1 | dokumacı ve £ i tetsidir. Körlerin her ükisi müzik öğrenmiştir. Birisi piyanist “51x), öbürü de kemancı ve kompozitördür. | İTALYA'DA Doğu Afrikasından dö- nen hasta işçiler Roma, 4 (A.A.)— Doğu Afrika- sından dönen 329 hasta işçi, düm Mesina ve Napoli'ye gelmişlerdir. Stefani Ajansı, malaryadan has- ta olan bu işçilerin iyileşmekte ol- duğunu, ve 20 sinin hastaevime kaldırıldığını bildirmektedir. İtalyada yoksul halk için gezinti Roma, 4 (A.A.) — Devlet de- miryolları yönetgesi tarafından hazırlanmış olan yoksullar için halk trenleri gezintisi dün bütün İtalyada başlamıştır. Bu işe ayrılmış olan SI trenin her biri ortalama 358 kilometre yol almış ve 43037 kişi taşımıştır. General Göring İtalyaya gitmiyor Roma, 4 (ALA.) — General Göring'in İtalya'ya gelişi hakkın- daki yabancı haberler, yalanlan- maktadır. Almanya büyük elçiliği ile İtalya dış bakant arasındaki konuşmalar daha müsbet bir so- nuca varmamışlardır. Söylendiği- ne göre, İtalya, Almanyanm A- vusturya'da yaptığı propagandayı durdurmasını istemektedir. Bir papası öldürdüler Vatikan şehri, 4 (A.A.) — Bir takım çinli azıyanların Çiçikar bölgesinde, papas Etyen Jörj'u tutup öldürdükleri haber alrımış- tır. Fransız filosu İtalyayı geziyor Venedik, 4 (A.LA.) — Fransız birinci deniz filosu beş gün kaldık tan sonra Oran'a hareket etmiştir. Belücistan depreminde , yeniden beş bin ölünün — cesedi çıkarıldı Simla, 4 ÇA.A.) — Kuetta şann yıkıntılarının altında birçok ölü bulunduğu sarılmaktadır. 5000 yerlinin ölüleri çıkarılmış ve gö- Kuetta, 4 (A.A.) — Sanıldığı- na göre, Masting ve Kelkat halkı nın yüzde 80 i son sarsıntıda öl- müştür. Kâbil 4 (A.A.) — Dün Kanda- harda hafif bir sarsıntı duyulmuş- tur. İnsanca kayıp yoktur. Şaman-Kuetta demiryolunun Abolullab'dan sonraki kısmı yıkık — mıştır. B. Rippentropun değetleri Londra, 4 (A.A.) — B. Fon Rippentrop dün B. Makdonald ile Sir Con Saymen'i ve deniz ba- kanını görmüştür. Her gün beş kelime (Başı 1 inci sayıfada) Not: Gazetemize gönderilecek yazılarda bu kelimelerin osmanlı- caları kullanılmamasını rica ede - riz. Çağrı Kamutay dışişleri komisyonu 6.6.935 perşembe günü saat 15 te toplanacaktır. ... i Kamutay işyarlar kanunu sü- resiz komisyonu bugün genel ku- rul toplantısından sonra toplana- caktır. *& Parti Grupu 'Mahalli idareler ve ilk tedrisat,, komisyonu bugün saat 10 da toplanacaktır. çu A