SAYIFA 4 Düşünü Darülbedayiin ilk temsili Madam Sarı - Jen İstanbul şehir tiyattosu artist- leri, dün akşam ilk temsillerini oldukça eski bit fransız izeri ol.'a.n Madam San - Jen isimli komedile verdiler. Bayan Seniha Bedri'nin pürüzsüz bir türkçe ile dı'limizg çevirdiği bu komedi, İransız devti- mi tarihinden bir yapraktır. O ta- rih ki en kanlı ve yırtıcı hâdisele- rin yanında en yüksek kahraman- lık etsaneleriyle doludur; o tarih ki, şaşırtıcı düşmelerle beraber baş döndürücü yükselişlerin _hıkl- yesidir, romancıların şairlerin ve tiyatro — yazmanlarının hayalini daima kendine çekmiş ve pek çok sanat izerine konu (mevzu) ol- muştur. Zamanının çok angın yazmanı Vicotrien Satdou ile Emile Mo- reau'nun kaleminden çıkmış olgı bu komedi, yazılışındanberi üstün- den geçen kırk yıl içinde 'giru e8- kimiş, yıpranmış ve unutulmuş g- biı'i?;fk Eğer sahnemizde bugün o- nu canlı buluyorsak bu, izerin sa- nat değerinden çok anlattığı ds!/- rin bizde uyandırdığı merak ve il- gidendir. Gerçek, Madam San - Jen, şöh- retini yaşadığı devrin dar çerçe- vesi içinde bırakmaya kıdını.ı'ı bir tiyatro yazmanının, sahnenin bitmek tükenmek bilmiyen iştahı- nı karşılamak için biraz açelece yazdığı komedilerden biridir.Bura- da esas olan harekettir, hâdisele- rtin büyüklüğü ve tuhaflığıdır, ve bu hâdiseler o kadar büyük ve tır- haktırlar ki, kalem adamından bü- yük bir kafa yorgunluğu, fazla bir hayal zorlaması istemeden de or- taya muvaffak bir izer çıkmasına imkân verirler. Mülâzimi imparator, çamaşırcı- yı döşes, işe yaramaz bir serseriyi emniyet bakanı yapan kısa zaman fasılası, hele, iki perde arasında- ki beş dakikalık bir dinlenme müd detine indirilince seyircinin üze- rinde büyük bir tesir yapmaktan geri kalmıyor. Bu, usta bir yazı- emin kullanmasını bildiği güzel bir muvattakıyet silahıdır. Perva- sız Madam San - Jen'e imparator- Tuk sarayının salonlarında söylet- tiği halkokşayıcı hakikatlerse ba muvatfakryeti büsbütün hızlandı- rıyor. O yüzden bu komedi, intelektüellerden çok halk için ya- zılmış bir izerdir, büyük yığına hitab eder, ve içinde yaşadığımız devrim göz önünde tutulunca, ter- eümesiyle çok hayırlı bir iş görül- müş olduğu kabul edilmelidir. Fakat Madam San - Jen aktör- lere sanatlarının bütün imkânlarını göstermek fırsatını veren piyes- lerden değildir. Rollerin hepsi ko- lay ve çapça küçüktürler. Onun içindir ki Galib, Napolyonm'u bü- tün ustaca oynayışına rağmen en eyi rollerindeki yüksekliğe çıka- madı, onun içindir ki en ağır rolü Üzerine almış olan Neyyire'nin daha muvaftak gecelerini hatırlı- yoruz. Temsil bütünlüğiyle güzel ve kusursuzdu. Rollerin hemen hiç biri aksamadı diyebiliriz, genel a- henk ve düzendeki beraberlik ve muvaftlaklık eyi bir rejisörün ida- resi altında, disiplinli bir şekilde çalışan bir tiyatrodan haber veri- yor. el Bu defa dikkatimi çeken iki ye- ni kabiliyetin üzerinde ayrıca dur- mak istiyorum, Savari rolünde Sa- mi Ayan eyi bir tip yarattı, Kont dö Nepper rolünde Avni tiyatro- muz için yeni ve kuvvetli bir jön prömiye vadini veriyor. Bu komedinin tercümesi ve oy- nanması sahnemiz için bir kazanç olmuştur. Ve d.ğerli sanatkârlar bize, Ankara'da uzun zamandır hasretini çektiğimiz gerçek tiyat- Fonun zevkini tattırmışlardır. Yaşar Nabi NAYIR er B. Makdonald'ın bir yazısı Barış, Almanya ve Stresa İngiliz Başbakanı Bay Ramsey Mak- donald yukarıki başlık eltında ingiliz ulusal İşçi partisinin organı olan News Levter gazetesinde bir yazı yazmıştır. Başbakan bu yazısında diyor ki: Barış yapmağa doğru yürüyenler, Aimanyanın bu yolda yaptığı ve Avru- pa uluslarının kafasını karıştırdığı bir takın. işlerle karşılaştılar. Bay Hitlerin ortaya attığı kararlar, hemen barış severlik dilekleriyle birlik- te bildirildi. Berlin konuşmalarının işa- Tet ettiği bir takım naoktalar vardır ki bunların kollektif güvenlik sisteme ne dereceye kadar yarıyabileceğini ileride araştırmak gerekecektir. Fakat Almanya öyle bir davranış davranmıştır ki bu, Avrupada karşılık- Tz olarak birleşmek Üzere olan güveni bozmağa, yoketmeğe yol açacaktır. Barışa doğru giden yol böylece, kı- rılmış, onun yerine korku ve terör ge - tirilmiştir. Bu gidiş, Avrupa'nın bütün ulusla- rpnı silâhlr kuvvetlerin eline bırakacak- tır.,, Bay Makdonald, sözü Almanyanm endi ulusal onurunu ve başkalarına ve- receği saygı duygusunu yerine getir » mek için bir silâhlanmayı gerekli buldu- Zuna getirerek diyor ki: Bir taraftan büyük bir ölçüde silâh- lanılıyor. Ondan sonra bütün bunun Öteki uluslara güvenlik getirmek için olduğu söyleniyor. “Siz bize inanınız: bu yaptığım işten size hiç bi rşey gel - mez., deniliyor.. Buna inanmak ve kan - mak için insanın, hâdiseleri göremiye - cek kadar kör olması gerekmez mi? Almanya, bazışı bozmuyacağı bakkın- da söylediği söze başkaları tarafından inanılmasını istemekte, fakat komşula- rının verdiği aynı söze inanmağa yanaş- mamaktadır. Öteki uluslar bu yolda verilen söz- lerle kafalarındaki kuşkuları yatıştıra- mazlar ve bunun böyle olması gerekti- ği bakkında da kolayca birçok belgeler bulup çıkarabilirler. Kendisine karşı olan kuşkuları ve işkilleri ortadan kaldırmak şartiyle Av- rupenin en güven içinde bulunması ge- zeken ulus Almanya idi. Bir taraftan Avrupanım en kuvvetli ordusunu istiyen, Bit taraftan zaten bizimkine eşik bir hava kuvveti elde etmiş bulunan, Öte taraftan ise Fransa'ya denk, İtal yaya üstün bir donanma dileyen Al. maoyarnın ana sıyasası askerce bir ge - nişlemek olduğunu dhunzuk/yem ak manlar, bir «ımır içine alınmak hikâye- lerine inanmaktadırlar. Bu durum kar- şısında Almanyaya düşen ödev, işi süel birleşmelere değil, güvenliği korumak için kollektif sistemlere götürmek ol- malıdır. Benim alman sıyasasından ilk kuş - kulanmam onun knedine göre bahaneler bularak uluslar sosyetesinden çekilme- «i snasında olmuştur. O zaman Almanya için iki yol açık duruyordu. Bir tanesi kendi dileklerini Cenevrede toplanacak bir konferansın önünde sayıp dökmekti. O, buna ken. disine iyi davranılmıyacağını söyliye - tek yanaşmadı. Fakat hiç bir devletin böyle önceden kestirmeler yaparak öteki devletlerle buluşmak ve görüşmekten kaçınmağa hakkı yoktur. Eğer böyle bir buluşmadan sonra Almanya haklı belğeler göstererek çe- kilmekte ayak direseydi, o zaman, şim- di hepsini tedirgin etmiş olduğu birçok dostları onun tarafından olur, ona yar- drm ederlerdi. Öteki yol da Almanyanın dilediği Bibi davranması ve bu davranışm to - nuçlarına katlanmas: idi. Almanya bu ikinci yolu seçmiştir.. Bay Makdonald yazrsını şöylece ta- mamlamaktadır: — Kompşularının kafastadan bütün Ruş- ** KYabancı gaz ku ve işkilleri silebilecek, onu batış yap- ma yolunda el ği yapan bir arkadaş ve bir kamşu h: getirecek olan onur Tu yol, hâlâ, Almanya için açıktır. Ve bu yolu Almanya kendisi kapatmazsa kimse kapatınıyacaktır. t Stresa bunu bütün açıklığiyle mey- dana çıkarmıştır. O halde Stresa kararlarını gerçek - feştirmek yolunda Almatya, hemen ba- rişsever bir yol tutacak mmdır?,, Eski Yuııan_ Kıralı Yunan tahtına dönmeğe hazır- mış, Paris'te ve Londra'da konuşmalar yapılıyor 265 Nisan tariklı Deyli Herald gazete- Si yazıyor : Bugün Paris'ten Londraya doğru yo ta çıkacak olan eski yunan kıralı Yörgi Parıte ingiliz gazeteleri bildirmenle » rtine tir diyevde bulunmuş ve demiştir ki : * Yunan tabtına dönmem için bamna bir energo yapıldı; ben de bunu onama- Ka bazır bulunuyorum, Haber aldığımıza göre bu önerge Pariste bulunan kıralerlarla yunan par- Jamentosundan giden birkaç saylav ta - rafından yapılmıştır ki bunların kamır su bugünkü günde orada "gizli bir pat- lamento, halinde toplanmaktadırlar Bu işle ilgili olanlar, kıralın tekrar tahtına dönmesi kararının mayıs ve ya- hud hariran içinde toplanacak olan ku - rucu kamutay (meclisi müessesan) tara- fından verileceğini kestirmektedirler, Tahta dönm*k dileğinde olduğunu bildiren eski Kıral Yorgi, Londrada bu konu üzerinde konuşmalara devam ede- ceğini de söylemiştir Pariste üç ssat süzen sürekli bür konuşmada kıratcılar, eski kırala yunan devrimindenberi kırallığa dönmenin imkân içine girdiği en uygun günlerin bügünler olduğunu söylemişlerdir. Eğer önümüzdeki yunan seçiminde kıralcı gaylavların sayıları artacak olur- «* o zaman bu İmllân daha ziyde çoğa » lacaktır. Yeni parlamentonün ilk toplanmasın- dan sanra ya ana yasaya uygun bir kı - rallığa dönülmesi kararı verilecek, ya - hud bu kararı verdirmek için genel oya başvurulacaktır . Kıral Yorgi nasrl sryasa güdecekmiş? 26 Nisan terihli Deyli Telegraf ga- zeetsi de eski yunan kıralı Yorgi'nin Parıste söylediklerini ve kendisine yak pılan tahta dönmek önergesini anlattık- tan sonra diyor ki: Kıral Yorgi, tahta dönecek — olursa ne gibi bir sryasa güdeceğini anlatmış> tır. Kendisi bugünkü Avrupa sıyasal dur rTumunu yakından gözetlemektedir. Yur- duna dönecek olursa ingiliz parlamen- tosu sisteminde bir parfamento ve bir yönetim kuracağına söz vermiştir. Kıral, Balkanlarda barışı pekiştirmek yolunda atılacak her adrma yardım ede- cek, balkan anlaşmasını daha sağlam bir bale koymağa uğraşack, — Yugoslavya, Romünya, Bulgaristan, Türkiye ve İtal- ya ile daha kesin bir dostluk kuracak, Yunanistanı Fransa ve İngilterenin dış Sıyasasına doğru yönclitecektir. Sıyasal parti önderleri- nin duruşmaları Atina, 2 (A.A) — Saylavlar' başkanı B. Vujiski eski dış baka- nı B. Maksimos ve eski Trabzon metrepolidi Hiritetatos, B. Ka - fandaris ile B. Papanastasyudan yana tanıklık etmişlerdir. Tanık- * lar onların subayların — sıyasaya karışmaları işine ve bir çok kere- ler de Venizelosa bile karşm ol- duklarını söylemislerdir. etelerde okuduklarımız Meğk e T VA Rus - Japon - € € acın; anlaşmasına doğru 25 Nisan tarihli Deyli Herald'da ga- zetenimn sıyasal bildirmeni yazdığı bir yazrda diyor ki: Yakında Japonya ile Rusya arasın - da bir saldırmayış andlaşması imzalan- mak üzeredir. Bu suretle uzak doğuda yıllardir sürüp giden gerginliğe bir son verilecek demektir. Japonlara böyle bir andlaşma öner - gesi Sovyet Rusya tarafından epi za - man önce yapılmış, fakat bundan bir sonuç çılınamıştı. Son birkaç ay içinde durum hayli - den hayliye değişmiş bulunmaktadır, Çın doğu demiryolları sorumunun, bunların Mançuko bükümetine — satıl - mak suretiyle kotarılması işin ea pü - rüzlülerinden birisini ortadan kaldır - maştır Bununla beraber göze çarpmaktadır ki Japonyanın en kuvvetli dileği şimal tarafından avantürlere girişmekten ri - yade Çinde aryasal ve ekonomik asığ - Tar ele geçirmektir. Jeponyanın bu kuvvetli dilekleri, Sövyet Rusyadan ziyade İngiltere ile Birleşik Aznerikayı kuşkulandırmakta - dır. Çünkü Japonya en ziyade bu iki devletin asığlandıkları alanlara doğru genişlemek isteğini göstermektedir. Burada anılması gereken önemli bir hadise, son zamanlarda Şangay'da çin - Nlere tey hakkı verilmeksizin yapılan belediye seçiminde japonların amerika- Lılarla ingilizlerden fazla rey kazam malarıdır. Artık japonlar için Sibirya üzerin- de hiç bir dilek beslenmemektedir. Çüre kü japonların büyük askerleri Sovyet Rusyanım oralarda çok kuvvetli olduk- larını, japon srnırımda birçok yerlerin onların saldırışma açık bulunduğunu bilmekte, onun için bunlarla her hangi bir savaşa girişmenin bir delilik ve ken» di kendine kıymak demek olduğunu an- Jamaktadırlar, Bugün Japonyanın Rusyadan, Rus - yanın Japonyadan korktuğundan daha fazla korktuğunu söylemek pek aykırı düşmez. Son zamanlarda Bay Eden'le birlik- te Mostkovada bulunduğum sıralarda rus —— japon ilgisinin iyileşmiş olduğu- nu ve hızla iyileşmekte d kendi gözlerimle görmüştüm. Tokyodan gelen haberlerde Japonya Dış Bakanı Bay Hirota ile rus büyük elçisi Bay Yurenev arasında yapılmakta olan konuşmaların başarımlı bir suret - te ilerlediği bildirilmektedir. Bw konuşmlarda ortaya zorluk çıkan nokta, japnoların Mançukodaki — japon kuvvetlerini azaltmalarına karşı rusl - yın Ca Uzak Şarkta bütün asker kuvvet- lerini azaltmalarını ve Viladivostok ba- rularını bozmaların ıistemeleridir. Bu önerge esastan onanabilecek gibi olmamakla beraber, bu — göylediğimiz kuvvetler, karşılrklır olarak zaten azal - tılmaş bulunmaktadır. Şimdi 1904 savaşında yapılan Porta- mavt andlaşmasiyle gayri askeri bir ha- Te getirilmiş olan Kora ve Sahalin ara- sındaki alanın yeniden o hale konulma- &1 Üzerinde komuşmalar rqnlıyııı_'. Aynı şekilde gayri askert bir alanım 1500 mili tutan rus — Mançuko sınırı boyunca da kurulması istenmektedir. Bir takım âskerçilerin bu konuşma - ları suya düşürmek için rusların savaş hazırlığı yapmakta oldukları yolunda uçurdukları balonlar, bir şey yapama - mıştır. Son bir Eki ay içinde iki tarafın an- laşması için çok uygun fırsatlar da ele geçmektedir. Tokyodan gene aynı gazeteye gön » derilmiş olan bir telyazısında denilmek- todir ki; Beş büyük devlet arasında silâhları azaltmak amacı ile yapılacak olan ko - ; nuşenalar dolayısiyle japon gazeteleri - | z1 yazmak da yasök edilmiştir. 3 MAYIS 1833 CUwl Almanya mektubları Bir uygunsuzluk J içinde çıkan 14 ve 15 rali sayılarında büyük bir yer kaplı | yan ve bu haftaki sayısında da gö rünen bir yazının başlığıdır. Çö* lün “Tannenberg,, i (1) benzeti şini ikinci bir at olarak alan bu y! zıda Clemens Laar'ın anlattıklar! aşağıdaki sorgulara birer kar$i hık olarak almabilir: ğ İngilizler Bağdad'ı niçin ü geçirmek istiyorlardı, Bağdadı elâ geçirmek için nasıl çalışıldı, : taki savaş nasıl oldu, Kutelammâ re müstahkem mevkiinde ingili neksiz fedakârlığı ile kazanıtdi #i ğını göstermeğe çalışmaktadır. —— Büyük savaşta almanların düşe manla çarpıştıkları bütün döğüt yerlerini kısaca anlatan muhar "l Tirin almanları öğmekle İıl-ıh!"] ve Çanakkale ve Gelibolu'ya do * kunan birkaç sözünü burada oldu- ğ ğu gibi yazmaktan kendimi alamı- ı “Almanların Iratka başarmak istedikleri inanılmıyacak bir şey- i di. Fakat onların “olamaz,, sözü « nü bilmedikleri görülmemiş miy- di? Onların en umudsuz durum- — ları zafere çevirdikleri yaşanıl - mamış mıydı? Çanakkale ve Ge- libolu'da da böyle olmamış mıy * — d? » ü Çanakkale savgasını bir. kaç alman topçusunun — omuzlarına yükliyen Laar Galiçya'da rusların — bozgunluğunu anlatırken orada — kendi ülkelerini korurcasına dö * ğüşen bir türk kolordusunun bu « Tunduğunu susarak geçmekte veya hatırlryamamaktadır. Alman ordusunun yeniden ku- rulması muharriri eski ordunun büyük savaşta yaptıklarını anma: ğa götürebilir, fakat bumu yapar- ken başka bir ulusun yarattıklarır nı hiç bir zaman ona mal etmeir — hak ; SUAD'BAYDUR — ———HAKCKLKSLLSSLSLK O0 | nin deniz silâhları plânları hakkımnda yi zılar yazmaları yasak edilmiştir. Eğer bu konuşmalardan bir sonuş gıkmıyacak olursa 0: zaman — japonlar * önceden tasarlamış oldukları gibi bire — çok denizaltı ve uçük Hüğıyıcı gemiler — yapacaklardır. — Yeni yapılacak'barutar hakkımıda yer A