21 Mart 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

21 Mart 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

zÜ AL İZNAT 1035 PERŞEMBE — - )__ Tml_i kadınının gerçek kurtuluşu Bir ze- --Aanberi Anadolu şehirle . — yinden türk kadınımın yer yer gerçek — kurtuluşuna kavuştuğunu müjdeliyen — telgraflar geliyor. Belediyeler, şehirleri- — ne geri ve hazin bir manzara veren gar - — şaf ve peçeleri kaldırmak için adeta bi. — ribirleriyle yarışa girmişler. Bu yerinde Z Ve enerik kararları sevinç ve övünçle — okuvoruz. Yüzyıllarca sürmüş ve yüzyıl- w ç SECy | — larca türklüğü ğ 4 olan kötü ve yabancı ananeleri içimiz - _ den söküp atıyoruz. Bunu yapmadıkça türkün gerçek rö kavuş — İmkân yoktu. B Geçenlerde sinemada beraberce bir — fapon filmini seyrettiğimiz bir dostum, japonların, dünyayı ökonomik rekabet . — İeri altısda titretecek kadayr ileri gitmiş — Olan bu ul eski ine ne ka - dar bağlı kalmış olduğuna işaret ederek — #kimbilir, diyordu, belki bu ananeler — bir ulusun en büyük kudret kaynağı - dır.,, Bu düşünceyi kendi hesabımıza şiddetle reddettim. Çünkü arada bir ben. zerlik bulmaya imkân yoktur. Japon ulusu; kendinin olan ve kendi büyüklü. ğünü vücude getirmiş bulunan ananele- — rine sadık kalabilir. Böyle yapmakla ulu- — Sal birliğini daha kuvvetlendirmiş de — olabilir. Bize gelikes ç değişir, çünkü şuurlu bir gidişle inkâr ettiğimiz ve bi - P ' — yer biktiğimiz ananeler bizim değildiler. ç Bunlar yabancı kaynaklardan bizim içi . mize sızmışlar, türkün büyük ahlâki er - — demlikleri üzerinde kötü tesirler yap - mış, ve hiç bir zaman ulusal bünyemize uymamış ananelerdi. Bizi türklükten ve türklüğün hayatiyetli öz varlığından uzaklaştırmış olan bu yabancı ve üzeri. ;_ı mizde iğreti duran elbiseyi atarken ger- — çek benliğimize dönüyor, türk rönesan - smı vücude getiriyoruz. _. İnkâr etmiyorum, aramıza yabancı — kaynaklardan sızmış olan bütün bu ana. neler, bir zamanlar, din duygusunun in- — sanlar üzerinde tek başına hâkim oldu ğu devirlerde, bize yeni bir hız ve ener- , ji getirmiş ve türkü büyük başarımlara eriştirmiş olabilir. Fakat dünya yüzün- de bin duyguların zayıfladığı ve onun — yerini yurd ve ulus sevgisinin almaya — boşladığı devirdenberi da türk'ü muvak- — katen yükseltmiş olan aynı unsurlar onün göz kamaştırıcı bir hızla düşmesi üzerinde tek âmil oldular türk devrimi işte bu gerekliği sezerek eski yanlış gi- — dişe karşı yapılan reaksiyondandır. Onun — içindiş ki biz, bizim olmıyan bütün bu âdetlerden sıyrılarak - kurtuluşumuzun — tek dayanağını ulusçuluğumuzun inki . — şafına en müsaid yolda yürüyoruz. Çarşaf ve peçe, kadının kayıdsız ve — şartsız hürlüğünü medeni bir ulus ol . mak için en başlıca şartlardan sayan genç Türkiyenin ileri atılışında ayağına — takılan engellerden birydi. İşte şimdi bu — son engeli de ortadan kaldırmak - işine girişmiş bulunuyoruz. Bütün memleketin yurdcu ve uluscu- 73. larına bu yolda düşen büyük vazifeler ç " vardır. Her yurddaş geri düşünceleri — yenmek, yanlış kanaatlere saplanmış F, G .. /— olanları doğruya götürmek için müca- ğ' dele etmekle memlekete en yararlı bir — şekilde çalışmış olacaktır. Bilhassa dev. — Fime inanmış, ve geri ananelerden kur- "i y tulmanın ileri uluslar seviyesine geç . — mek davamız için büyük ehemmiyetini — kavramış olan gencler, nerede bulunur - — İarsa bulunsunlar, kadının sosyal hürlü. bi — ğü için uğraşmayı kendilerine prensib — yapmalıdırlar. K N Türk ulusu, asırları yıllar içinde , aş- mak için ileri atılışında ancak kadın ve — erkeğin elele vermesiyle daha büyük bir ” Z _ hız alacaktır. Türk kadınının, erkeğinin | ğ md' sosyal vazifesini görmesi ve şnedemleşme savaşında onun yanında çarpışması için ilk şart kılık tutsaklığın. işi ğın kurtulmasıdır, e Çarşaf ve peçeleri kaldırmak işine |— büyük bir azimle girişmiş olan belediye- lerimizi takdir ve tebrik ederken bunla- Fimızim en sona kalmamak için acele et- — Melerini temenni ediyoruz. - Di © Yaşar Nabi NAYIR A : -arakl tü FYafbangı gazetelerde okudulâq;ı_m reş ci ıZ y Almanya askerliği mecburi kılmadan önce, İngilterede “Beyaz kitab,, ın neşri, Fransada askerlik müddetinin iki yıla çıkarılması ve Almarıya- da askerlik hizmetinin mecburi yapılması, son günlerin üç mühim ve biribirine bağlı hâdise- sidir.. Barışın silahsızlanmakla değil, silahnarak korunabileceği düşüncesini veren bu hâdiselere tekaddüm eden günlerde Almanya ve İngilteredeki zihniyeti göstermek için, değişik gazeteler- den aldığımız yazıları Deyli Meyl gazetesinin tanınmış muhabiri B. Vard Prays, silahsızlanma işlerinde Almanyanın mümessili olan Fon Ribentrop'la konuşarak kendisin- den "beyaz kitab,, hakkındaki düşünce- lerini sormuştur. Bu görüşmedeki sör- gularla karşılıkları, 11 mart tarihli Fölkişer Beobahter gazetesinden alın - mıştır: V, P, — Alman genel düşüncesi be- yaz kitabın hangi kısmına itiraz et - mektedir? R. — Britanyanın müdafaa ihtiyacı- na dair herhangi bir mütaleada bulun - mak mevzuubah değildir. İngilterenin kendi güvenini düşünmesini ve bu si- lahlanma dünyasında kuvvetli olması lazım geldiğini, Almanya, belki her u- lustan daha iyi takdir etemktedir., Al- manyada hiç kimse, genel silahlanma- da İngiltereyi mesul tutmayı aklından bile geçirmemektedir. Bu böyle olmak- la beraber, ancak beyaz kitabın iki nok- tasına aklımız ermiyor; bu noktalar - dan birincisi, beyaz kitabın Almanya- yı, İngilterenin silahlanmasında Bri - tanya ulusuna karşı mesul gösterme - ğe çalışmasıdır. Almanyanın kendisini baştan aşağı silahsızlandırdığı keyfiye- ti itilaf devletlerinin ve dolayısiyle İn- gilterenin göndermiş olduğu komisyo- nun da kati surette tesbit ettiği bir ha- kikattır. Yani bu da şu demektir ki, Almanya, barış andlaşması ile üzerine almış olduğu silahsızlanma taahhüdünü İngilterenin düşünce ve hükmüne gö- re de yerine getirmiştir. Bu silahsız- lanmanın ölçüsü harikulade bir merte- bede idi. Almanya bütün donanma - sırır tahrib veya teslim etti, 56,000 top imha edildi, hem de bunlar itilaf dev- letleri kontrol komisyonunun gözü ö- nünde hurda yapıldı; 9 milyon tüfek keza aynı âkıbete uğratıldı; — 275,000 makinelitüfek parçalandı; 30 milyon gülle patlatıldı veya boşaltılarak eri- tildi. Bütün tayyareler tahrib edildi. Silahlanma fabrikaları keza tahrib edil- dikleri gibi tayyare meydanları Kkazı « larak altüst edildiler; hangarlar yıkıl. dı. Almanların silahsızlanma taahhü- dü demiryolu rampalarını bile tahrib edecek kadar ileriye gitti. Bu silahsızlanmış Almanya, öbür devletlerin de silahsızlanma taahhüd - lerini yerine getirmelerini her yıl bek- ledi. Fakat öbür devletlerin, andlaşma ile söz verdikleri silahsızlanma şöyle dursun, silahlanma bile durdurulmadı, bilakis öbür devletler alabildiklerire silahlanmaya devam ettiler; bütün bu dimuma rağmen, gene Almanya bizzat Britanya hükümetinin hazırlamış o'du. ğu teklifleri kabul etmeğe hazırdı, hat- tâ Fürer daha ileri giderek, eğer öte- ki uluslar da aynır harekette bulunacak olurlarsa, Almanyanın, en son makine- litüfeğine varıncaya kadar hepsini tah- rib etmeğe hazır olduğunu bile söyledi, İkincisine gelince, bu kitabta bugün Almanyada Fürer'in istek ve düşünce- siyle genel düşüncenin temayülü ve bilhassa genclik terbiyesi arasında bir ayrılık ve ikilik ortaya atılması gibi imkânsız bir harekete teşebbüs edildi- ği hissedilmektedir. Fürer, Britanya bakanlarından Berlin'i ziyaret etmele- rini rica etti. Bu çağırma kabul edil- di. Ancak, daha başlangıçta görüşme- leri yapacak olan devlet adamının sö- ziyle hareketi kendi ulusunun genel düşüncesine tamamen aykırı diye izah edilecek olursa, herhangi bir görüşme- nin sonucu nasıl ve ne biçim olabilir? Fürere ya inanılıyor ve yahut da ina- fılmıyor. Bunun bir aksi olarak eğer alman hükümeti Londrada ingiliz bakanları ile görüşmelerde bulunsa, fakat ingiliz hükümetiyle Britanya ulusu arasında aşgarya koyüyoruz: düşünce ağrılığı olsa büu dürum karşı- sında İngilterede ne derlerdi? Alman gencliğine savaşcı terbiyesi verildiği doğru değildir. Doğru olan bu gencli- ğin sporcu, şerefli, gururlu ve disiplin li olarak yetiştirildiğidir. Biz, hiç bir zaman uluslara savaşcı bir ruh atfetmek teşebbüsünde bulun - madık; hattâ bu gibi ulusların genclik terbiyesi ve silah talimleri ile yetişti- rilmekte olmaları böyle bir düşünceye uygun geldiği halde gene bu biçim bir isnadda bulunmadık. V, P. — Ya Rayhşsver? bütün dünyanın asilzade zaviyesine at- fettikleri eski mütecaviz askeri ruh, al- man ordusunda yok mudur? R. — Bu, bütün bürhan ve deliller işe yaramayınca, daima son olarak ileri sürülen bir kâbustur. Her şeyden ön- ce şuna inanınız ki, bugün artık Al - manyada zaviye, falan kalmamıştır; ne asilzade zaviyesi ve ne de herhangi bir biçimde zayiye vardır! Biz, bir halk devletiyiz; Hitler'in ulusbirliği düşüncesi Rayhşver'in ter- kibinde de aynı ifadeyi bulmaktadır. Ordumüz, yürd müdafaasına mah- sus fevkalade mükemmel bir vasıtadır. Bu ordu;, generalinden son neferine va- rıncaya kadar herhangi bir emperyalist mütecaviz ruhta değildir; yurdları için çok çetin feragatlerde bulunmağa ha- zır, Fürerlerine karşı hayranlık ve sev- gi besliyen modern ruhta mükemmel bir zabit ve asker birliğidir. Önceleri Almanya öteki ulusları itham ediyor! ,Kreüz-Zeitung da uzun bir yazısın- da ingiliz kuvvetlerini tahlil etmekte- dir: İngiltere askeri büdcesinin mas - raflarının artışını ehemmiyetsiz gör - mek doğru olmaz. Donanmanın masra- fi, geçen yıla göre üç buçuk milyon fazlasiyle 60 milyon sterline çıkmıştır. Askeri deniz tayyarelerine yarım mil- yondan fazla tahsisat verilerek bunla- rın mürettebatına 8000 kişi daha ilave olunmuştur. Askeri tayyarelere gelin « ce, geçen mali yıl içinde verilen mun- zam tahsisat hesaba katılmaksızın bu fasla üç buçuk milyon sterlin daha ilave edilmiştir. Bu yüzden hava savaş donanması bü yük ölçüde artmaktadır. Bundan böyle bu kuvvet 106 1-2 filodan ibaret bulu- nacaktır, Bu filolar için 15 tane yeni hava üssü yapılacak, mevcud olan diğer, 12 si ise büyütülecektir. Gazete bundan sonra, genclerin 14 yaşlarından itibaren askeri terbiye gör- meleri ve 14 piyade alayına malik ol - Ması dolayısiyle, ingiliz müstahfaz or- dusunun çok iyi olduğunu ve ingiliz hükümeti tarafından bilgi ile tatbik e- dilen motörleştirme sayesinde orduda beygirlerin lüzumsuz bir hale geldiği- ni söyliyerek yazısını şöyle bitiriyor: İngiltere, kocaman imparatorluğu » nu korumak istiyebilir, fakat o, gözle. rini “beyaz kitab,, tan kaldırarak acun barışınmı tehdid eden 4000 fransız tan. kiyle 15.000 rus tankına çevirsin ! Fransa hakkında da Fölkişer Beo- bahter, askerlik müddetinin uzatılma- sı hakkında yapılan münakaşalar üze- rinde ısrar etmekte ve mareşal Petenin yazdığı makaleden yeniden bahsederek “Her zaman olduğu gibi orada da bu- gün sözde büyük bir devlet olan Alman- yayı ima eden düşünceler bulunduğu » nu,, söylemektedir, Esasen bütün al « man gazeteleri fransız silahlarının kud retinden bahsetmektedirler, Doyçe Al- gemayne Saytung, Fransanınm asketi coğrafyasına tahsis ettiği uzun bir e- tüdde şunları yazmaktadır: “Fransız hükümeti, Paris civarın- da bulunan tayyare — fabrikalarını bir — hava hücumunun tehlikelerinden kur - tarmak için taşraya nakletmeyi dü - şünmektedir. Bu sanayide çalışan 50 bin işçi de taşrada yapılacak olan mu- ayyen sayıda imalat merkezlerine tak- sim edilecektir.,, Berliner Börsen Saytung ise “İs « panya da silahlanıyor,, başlığı ile yaz- dığı bir yazıda şöyle diyor: “İspanya silahlanma yarışında geri kalmak niyetinde değildir. Deniz ba - kanı hükümet namına 447 milyon pe- zetalık tahsisat istemiştir. Bu para ile 400 er tonluk 12 denizaltı gemisi; 800 er tonluk 12 torpido; 200 er tonluk 12 topçeker; 450 şer tonluk 8 mayen ge- misi ve 2000 er tonluk 2 destroyer ya- pılacaktır. Ayrıca gene bu plân muci- bince iki zırhlı kruvazör modernleşti- rilecektir. ,, Berliner Tageblat ise neşettiği tab- lolarla hakiki bir “silahlanma bilanço- su,, yapmaktadır. Buna göre değişik ül- kelerin büdcelerinde ulusal korum büd- cesinin tuttuğu yüzde nisbeti şudur; 1933 1934 Belçika 10 17 İngiltere i$ — 16 Fransa 34 36 İtalya 25 18 (Tayyare masrafı dahil de- ğildir.) Yugoslavya 20 20 Lehistan 34 34 Rusya 7 6 Çekoslovakya 23 24 Gene buna benzer — tablolaraan, bu ülkelerin silah altındaki asker yekünu- nun 26.600.000; hafif makineli tüfek ye- künunun 64.900; ağır makineli tüfek yekünunun 42.220; hücum arabası ve tank yekünunun 8.785 ve tayyare ye- künunun da 16.200 olduğu anlaşılmak- tadır. İngiltere kendini müdafaa ediyor... “Beyaz kitab,, ın neşri, geçenlerde Avam kamarasında büyük bir münaka- şa kopmasına sebeb olmuştu. Muhalif işçi partisi namına binbaşı Attlee bir tevbih takriri vermiş ise de bu, büyük bir ekseriyetle reddolunmuştur. Bu İş etrafında söylenilen sözlei aşağıya ya- zioyrüz: B. Attlee — Başbakandan bu dikka- te değer, acıklı ve cidden beklenilmi- yen vesika (beyaz kitab) hakkında ba- zı izahat almak isterim, *« Şimdiye kadar bozulan andlaş - maların listesini yapmak neye yarar? (Çin'den bahsettikten sonra) Çin, Bel- çika olmadığı gibi, Manş denizinin ö- te tarafında olup tamamlıkları bizim için çok mühim olan ülkelerden biri de değildir! »» Hüküfümet gerekli korum vasıta- larr istiyor. Korum, sıyasaya bağlıdır. Eğer biz de bir müşterek güvenlik bir- liğine girmiş olsaydık, mütecavize karşı öteki ülkelerle birleşmek için az bir kuvvete ihtiyacımız olacaktı. Fa - kat yalnız kalmak istiyorsak her şeye hazır olmamız gerektir. »» (Silahlanmadan bahsederek) ki » tabta ne için Fransadan bahsedilme- miştir? Şimdi savaştan önceki havaya, ittifaklar ve silahlanma yarışları siste- mine dönmüş bulunuyoruz. » İdare başında olan adamlar barış Venizelosun son sözleri ”Politikadan çekiliyorurm : artık Yunanistan beni görmiyecektir,, Deyli Meyl gazetesinin Rados'ta bur —— lunan bildirmeni, 13 mart tarihiyle g& zetesine bildiriyor: On bir gün süren muvaffakıyetsili bir ayaklanmanın başında bulunduktafl sonra Rados adası yakımında bulunati ufacık Kassos adasına sığınan Venizet los, yakın bir dostuna acı acı şu sözle. e Ti söylemiştir: “Benim artık, politika ile hiç işim — kalmadı. Yunanistan bundan böyle bif daha beni görmiyecektir.., İhtiyar politikacı, bundan sonra ketl- disinin dileği, Girid'le elele vermesi ve ilerleme Yunanistanım yolunda çalışması olduğunu da söylemiştir. Bu sözleri söylerken dehşetli bir heyecan içinde bulunan — Venizelosun bir müddet sesi kısılmış bir şey söyle- memiş, ondan sonra tekrar sözüne de“ vam ederek demiştir ki: “Bu ihtilali vakıâ ben körükleme- dim; fakat vatanım için uzun zamna- lardanberi kurduğum büyük hulyaların bu sayede gerçekleşeceğine kanaat ge- tirmiş bulunuyordum.,, Venizelos'un son sözleri, dostlarının yardımiyle İngiltere'de ve yahut Fran« sada sığınacak bir yer bulacağını ümid ettiğini söylemek olmuştur. yeni bir düzende olduğunu beyan Üzİ Artık ulüsun hâkimiyeti yolunda — -8« ki düşünceler bırakılarak acun bir..ğİ- ne doğru temayül edilmelidir.. Bu ihtiyar adamlar sıyasası; bu a- narşik bir dünyaya doğru geri dönüş bizi 1914 dekinden daha korkunç bir savaşa sürükliyecektir. B. Baldvin — Barışı temin edecek yeni bir düzenden bahsedenlerin, yal « nız başka ulusların yaptıklarını bezğe- nip kendi yurddaşlarını beğenm kimseler olduğu ekseriya görülmü »« Hepimizin istediğimiz müşterek güe venlik sistemi kurulmadıkça, muhte * mel bir tecavüzün yolunu kesmek için Avrupanın şu veya bu noktasının gü- venliğini temin etmekten başka ne ya«- pılabilir? Seyahat (Sir Con Saymenin Ber lin yolculuğu) tahminen on beş güne kadar yapılacaktır. O zamana kadaı B. Hitlerin tamamen eyileşeceğini uma « rım, (Muhalifler arasında gülüşme!.r) Gülmek sizin için âlicenabane bir sey değil. , Baylar. Şimdiki havalarla en kuvvetli insanlar bile nezleye yakalas nabilir. Ben bile kendimi bugün oldük« ça rahatsız hissediyorum. — Başbakani da, ihmal edilmiş bir nezlenin sıkıntılt âkıbetlerine katlanmak mecburiyet i1dd kaldı. B,. Hitler bana göre çok genctir. Onun için kendisinin daha çabuk eyi« leşeceğini umuyorum. Sir Çemberlayn — Eğer bir savağ patlarsa, veya bir mütecavizin kurbas nı olursak, yahud da herhangi bir çar « pışmaya karışırsak, B. Attlee ve doste ları bugün söyledikleri sözleri tekrar e lıyabilirler mi? Eğer bu soguya "evet,ş derse, savaşın ilk kurbanı kendisi ola « caktır. Çünkü hiddeti çok haklı olan bir halk kütlesi kendisini ilk fener di« reğine asacaktır. O ve dostları o za e man, ellerinden geleni yaptıklarını ve fakat zayıf ve tesirsiz bir hükümetin beş yıllık y inı düzeltmeğe va « kit bulamadıklarını söyliyeceklerdir. B. A. Bevan (İşçi partisinden) —e Eğer yakında bir savaş patlarsa kızgill bir halk kütlesinin, muhalefetin üye« lerinden bazılarını fener direklerine ae sacağı söylenildi. Sir Çemberlayn dus rumu yanlış tefsir eder gibi görünü « yor ve Rusyada ihtilal getiren, Almarl yada da ingiliz ve fransız süngüleri o! istiyorlarsa ulusculuk ve emperyalizm iştiha ve hırslarını feda etmeleri ge - rektiğine muhalif parti — inanmıştır. Şimdiki hoşnudsuzluğun kökü ökono- mik durumdadır, İdareciler, nasıl mem- nun edeceklerini bilemedikleri yoksul yığınlara parlak bir ulusculuk tavsiye etmektedirler. « Muhalif fırka, selametin — ancak A AAA P A a O YU ydı ihtilali getirecek olan savaşi derslerinden herhalde istifade etme » miştir. Bir çok kırallar savaşta ta larını kaybettiler, İşçi partisinin b Üyelerinin de böyle bir vaziyette başı . Tarını kaybetmeleri mümkündür; fa kat Sir Çemberlayr ve arkadaşlarınır böyle bir savaşta öldürülecekleri mu * hakkaktır! |

Bu sayıdan diğer sayfalar: