20 MART 1935 ÇARŞAMBA (Başı 1. ci sayıfada) Tavuk neslini ıslah Enstitü bu vazifelerini başarabilmek İçin ite tavuk neslini ıslah etmekle baş- t b!îlr— Bunun için her şeyden önce 1f Cins yetiştirmek, çoğu biribirine TWmuş memleket tavuklarından “bol !şınmı Ve çok et,, vasıflarını taşıyan tip bulabilmek gerekliği ile karşı. laşmıştır, İki yol Bunun için bışlıu iki yol vardı: * 1 — Yerli tiplerden eyi cina, olan- Tit şeçip eyi bakarak salah etmek. 2 — Başka ülkelerde yetişen yaban- S çinsleri getirip yetiştirerek onların tinde çalışmak. Bu iki yoldan birincisinin üzerinde Silışmak ülkenin en çok tavuğunu elin- Üe tutan köylünün işi değildir. Bu nftt- lhaka resmi bir milessesenin ve yetiştiri- Glikten anlayanların işidir. Bunu an. Sak onlar yetiştirip tevzi ederler. İkinci şıkı da köylülere kolaylıkla *€ doğrudan doğruya kabul — ettirmek kolay değildir. Köylü göreneğe bağlı- * Bu görenek dolayısiyle bazan kâr 'd'““lni bildiği halde alıştığı şartlar- dan çok güçlükle vazgeçebilir. Onun için Avrupa'dan getirtilip yurdumuzun İklimine, hayat şartlarına — alıştırarak bu toprağın malr olduktan sonra köy- İüyü alıştırmak için bir kısa yolu daha Böz önünde bulundurmuştur: En eyi iki cins olan ve fazla horosu çıkan Le- R0rn ve Rodayland cinslerinden yeti- ten horosları kesmeyip köylüye dağıt- Mak.,, Bu usul denebilir ki enstitünüa şim- diye kadar olan — çalışmasınıda en çok Muvaffak olmuş sistemdir. Köylü ren- Ki kırmızı veya beyaz olan büyük tbikfi bu horosları benimsemiş, sevmiş ve Oü- İ ların neslini üretmenin çok- kolay ve külfetsiz olduğunu anladıktan — sonra | bol Yümurta ve bol et veren Dü cinsin Öz malı olduğuna inanmıştır. Enstitünün faaliyeti yalnız Ankara- Ya inhisar etmemektedir. Şimdi istiyen- kere ya kuluçkalık yumurta veriliyor Yeya az bir para ile tavuklar satılıyor. dünyanın en az yumurla ulsularından biri biziz Yurdumuz bir tavuk ülkesi olduğu halde yiyen miştir. Ne zaman ki, 7 milyon tavukla gelen bu miktarı dört misline gıkarmak tavukçuluğumuzun ilk bedefi olarak e- le alınırsa o zaman Türkiyenin yumur- ta ve tavuk davası ilk neticesine varmış olacaktır. Bunun için evvela eyi hay- wan, verimli hayvan beslemek soüra bu tipin ücemesini, meslinin dejenere — ol- mamasın; temin etmek, ondan azami sandımanı alabilmek için bol ve eyi yem vesmek, eyi bakmak gerektir. İşte © kadar.. Bu da öyle sanıyorum ki, her. kesin bildiği ve ası) tavuk sahibi olan köylünün öğrenmekte güçlük çekmiye- ceği bir iştir. Gürbüz nesil yetiştirmek için.. Yumurta ve tavuk işinin bir başka cephesi daha vardır: Yüzde sekseni köylü olan yurdda gürbüz, sıhhatli bir mesil yetiştirmek için yumurtanın köy- Bu tavuk bir yılda 285 yumurta verimektedir lünün ekmeği gibi günlük yemeği ve gıdası içine karışık, katışmış bulun- muş olması şarttır. Yumurtayı ve ta- vuğu bollatmak ve ona köylünün gün- delik yemeği baline getirmek yarınki mesil için bir yaşama şartı olarak ele alınmalıdır. Köylü bir tavuk yerine beş tins tavuk yerine beş tavuk; beş kötü eyi cins, bol et vuk besliyebilir ve bunun için de tavu- ve yumurta veren tâ. içerde artan bir istekle gittikçe fazla- sarfedilen yumurtalarımız ayrır zaman- da ulusal kurumlarımız ve devlet hima- yesindeki - veya doğrudan doğruya dev. lete aid - teşkilat vasrtasiyle dışarıya, yurda milyonlarca varidat getirecek ka> dar sattıktan başka köylünün bol bol yiyeceği kadar tavuk ve yumurta temin etmek olmalıdır. Ancak böylelikle bu “amaca erişebiliriz. Yumurta sarfiyatı hakkında elimiz- de tam bir istatistik olmamakla beraber nüfusumuzu 18 milyon olarak kabul e- dersek yılda het yurddaşa düşen yu. murta sayısı 35 i geçmez. dAcun ulusları ne kadar yumurta yer? Bizim nihayet yılda adam başına 35 yümurta yememize mukabil Kanada'da her adama 340, Yeni Zeland'da 300, İr- landada 266. eBiçika'da 212, Hollanda. Ga 200, İngilterede 143, Danimarkada 145, Fransa'da 133, İsviçrede ve Alman- ya'da 129, Romanyada 97, İspanyada 96, Çekoslovakyada 90, Avusturyada — 86, Rusyada 75, — Moskova şehrinde 270, Polonya'da 72, Yugoslavyada S$6, Fin- Jandiyada 31 yamurta isabet eder. Bir ufak hesab 18 milyon türkün senede SÜ tanc yu- mürta gibi gene çok aşağı bir Kkiymet ifade eden yumurta yediğini kabul e. dersek bir yılda yuzd içerisinde 6G0 mil- yon kilo yumurtaya ihtiyac var demek- tir. Ülkenin çeçidli fabrikalarının is- tedikleri de bu yeküna katrlacak olüren top hesab en aşağı T0 milyon kilo yak murtayı içpararların harcayacağı şüp- hesııı!ır Bir kiloya 20 yumurta geldi. Belçika kabinesi çekildi Ankara tavuğu bu yığının içinden ulusal tip olarak elde edilmiştir. gine ve bir tavuk da yılda kaba bir he- sabla 70 yumurta verdiğine göre 70 mll, yen kilo yumurta için bizim 15 mülyon tavuğumuz az gelir. Bu yalnız içpazarın harcıyacağı yu. murtanın kaba bir hesabıdır. — Muhaek- kaktır ki dışpazarlara sürülen ulusal ü- rünlerimiz arasında yumurta en önde gelir. Eyi organize edilmiş bir teşkilat yumurta işinde büdcenin dörtte bir yü. künü kaldırtacak kadar dolgun bir ge- lir kaynağı olacağı iddiası hayal değil- dir. Ulusal bir tip: Aakara tavuğu Enstitünün iki çalışma sisteminden yerli tipler Üzerindeki — anaştırmalarla yeni bir tavuk cinsi elde edilmiş, adına (Ankara tavuğu) denilmiştir. Bu tipin yıllık yumüurta hasıleti. 130-150 arasın- dadır. Bu yıl ktiçük olan — vücudunun gelişmesine uğraşılmaktadır. Diğer te- vaftan saf Denizli'nin de yetiştirilmesi. ne devam edilmektedir. Çünkü memle- kette safiyetini muhafaza etmiş Denliz- liden başka cins yoktur. Bütün dünyanın yumurta için kabul ettiği Legom esasen Akdeniz çevresi tavuğudur ve bizden gitmiştir. (Meri- nos gibi. Merinos da bizim malımızdır. Aydın ve Milas — havalisinde adı altın yapağılı koyundu.) Bu itibarla Legom un ex eyi cinslerini yurdumuzda yetişe tirmek mümkün olmuştur. — Avrupa'da Lagomların yumurtalarının ağırlığı 55 gram iken bizde 65 grama yükselmiştir. Bir de et ve yumurta — bakımından köylüyü ve küçlük araz! sahiblerini en çök alâkadar edecek olan — Rodayland cinsi vardır ki biz buna (ideal tavuk) işmini veriyoruz. Dünyanın en nefis ta- nis, ııııclnte beyınıuı buluııırık hükümetin Belçika frankını mü « dafa için elzem olan müzahareti KEostitüde damızlık Legorn borosları vuk eti bu cinstedir ve eyi bakıldığı 2te man bir hindi kadar büyür. Enstitünun tavukları Enstitüde yerli, denizli Legorn ve Rodayland olarak 2S0 tavuk vardır. Aye rıca çeşid cinslerde ördekler de vardır. Yılda 300-500 taviik ve horos — dağıtil- maktadır. Bunlar 20 kurüş ile 100 kue ruş arasımda satılmaktadır. Şimdiye kadar 40 binden fazla ku- luçka yuümürtası dağıtılmış ve yurdün muhtelif yerlerinden tavükçuluk hak » kında sorulan 10 bin soruya cevab ve. tilmiştir. İki yıl kurslar açılmış ve bu kurslara tavuk meraklıları — devam et miştir. Piliçkr makina ile çıkarılmaktadır. Bizi 3000, diğeri 1000 yumurla alan iki büyük ve bini 300, diğeri de 100 yumure 'ta alan iki küçük makina vardır. 3000 civcivi aynı zamanda büyüte cek tesisat ve eç gok 1000 tavuğu bösm Jlyecek kümesler vardır. Yalnız ensti. tünün damızlık kümesleri — noksandın. 'Tecrübe teşkilatı eksik kalmıştır. Eyi tavuk, eyi at gibi sahibini zene Kgin eder. Amerikalı Tankret'in horose darı 1000 liraya satılmıştır. Tavuk me. taklıları içinde dünyanm en meşhur ae damların: bulabilirsiniz. Yurdumurda tavukçuluk için düşüne düğümür yüksek durumu kö: ylerde o0 » kutmanlarımız yaratacaktır. Ziraatçi ve köylünün seviyesine inmeği değil onu ideal seviyeye yükseltmeği, köylünün elindeki varlıkları değerlendirmeyi bir — ana dava olarak ele alan köy okütmane lecmmız tavuk ve yumurta içini Ürerler Tine aldıkları gün yurdun gelir, para, sağlık bakımından en mühim işlerinden biri sonuclanmış olacaktır.,, Ulusal bırlık kabırıesme doğru | ğun yaşama şartlarının değişmesine lü- Türkiyede ne kadar tavuk var? | zum bile yoktur. Ki — Hükü - bulamadığından istifa ettiğini söy- Brüksel, 19 (A:A.) — Ayan ' 1927 yıl istatistiklerine göre yürdü. Bellel, 18 (AU lemiştir. meclisi sol liberal Belçika | Müzd, ea KA K met istifa etmiştir. Kral, yeni ka - h B grvee, © Ç KA lâ 7 milyon tavuk vardır. Bu 1â- | Pğinyanin en az yumurla yiyen Kösi 'a z 3 frankının korunmasını temin ede « ollnr. wpbtlı:( Ki e:ııınmr. Bugün ulusu biziz. binenin Mkd..bd'ı bı:şh wB.k'Theıı Be]çıka kabinesi neden | cek bir hükümete müzaharet et « İmazsa on beş milyon tavuğumuz b.,,l.mı' akan . M $ hkacrar Yd Mebusani | Bu çok bir şeydir: Dünyanın en », meye vermiştir. 1 ok:âl.' aü ÜS :" ;d; rııxxr:ım”yxner uluslarından biri de | nis ile, devlet bakanı B. ıpıılıı yi çekıln“ş? meclisi sağcenahı frankın şimdiki Syenie Ş Çoi ç ada Hat G aa Tn ö glnan | veayen, mebmn mestlleinin | — Brükel 19 (AA) — Hüka - | kumetbin muhafszan ürüclnn ı Bd dlliğr vü'ekkabi 5 oK .,mm Türkiyemizla z yumurta yi- | başkanlarını kabul etmiştir. Hükü- | metin düşmesi, bazı mehafilde dö- sadık olduğunu teyid eylemiştir. | Veren hayvan fm tevaktr. yen ulusların arasında bulunması bu - | pet, istifasını dünkü kabine top - | nen şayialara sağmen Pariste u- Sıyasal mehafilde derpiş edilen | g ğ lusal ürünümüzün değersiz veya kıy- | yantısında kararlaştırmıştı. | vaffakiyetsizliğinden değilğ ök: bir ulusal birlik kabinesinin teşek- Bir yıldı ilyon lira metsizliğinden değildir. Köylü para ge- aa eriime a Si 0 - | külü imkâmı bill atleiü Çuw: ıı:v:k:'ı'; :';leiı!ı-da yur. | tiren yumurtasını satmaya alışmıştır. Y—BAI ı ldiğ e mali müşkülâttan ileri | yin hattı hareketine bağlı bulun « himuza on küsur milyon tira para giüm | Yumurta sıyasamız öyle olmalıdır ki; Brüksel, 19 (M e- | gel wiulııılmıhıdu-. maktadır. ——— aa a -k ;u mwm_ H.ı. ceği keser, yalnız su içmesine — müsaade Lulu bana yan gözle, imalı imalı b L ün romanı Ti"h_z_sl mz;zh:::,ı,“n_ :ehşîth bir baş ağrısiyle ed:rdıı:ı .. “onu, o berbat dükkândan kurtaran ben | kalktr ve şimdi de durmak bilmiyen bir hıç- — “Doğru.,, ğil miydim? Sonra nasıl oluyordu da, | .İn ab kırığa tutuldu. Açınacak bir hali var. Koli- Köy hekimi pek hoşuma gitti ve biribiri- tanrmamazlıktan geliyordum?.. | MİCheıe nln klt I te tatulduğuna inanıyor. İtiraf — ederim ki | mizden dost olarak ayrıldık.,, Lulu ile gene dost olmak için bir çok öj Yazan: Aksel MUNT imdiye kadar hiç kolit tedavi etmedim. Di- Öğleden sonra Kontes beni, ihtiyar Mar- naştık... YöntE $ aran: Aksgi $ kiz'e, saygılarımı sunmağa götürdü. Kuş c- Ayrılırken Markiz; “Paris'e - dönmedemi — vere- Türk iren: Nasuhi BAYDAR li çok kötü olduğu için biraz hindyağı ı ! rkçeye çevir vıltıları ve böcek vızıltılariyle dolu, gölgeli gene gelin, ,, dedi. litin apandisit gi- | ç. — “Size söylemeğe unuttum: bu gece be- ğımı; ı:hş:: ;rîiı:.; gAı:xcî;; ;Ze'rek'l“ aT İ yollar srükmdan, Çüzel birigezinti oldu büz | yi Lulu da: “evet, evet gelin buraya,, der gi ikont Moris için çağırmışlardı; kendisi- im. Siz ne dersiniz? İşi gücü nabzını bi- | Kontes bana takılıp dürmaktan artık bik - dığ“î;îı?rîr: « ea leiaslde KÜ | .ı. ışakıp diline bakmak, dilini bırakıp nabzını muayene etmek... Asıl işin tuhafı, karnının çok aç olmasında: kahvaltı etmemesini söy- Tediğim vakit bana çok kızdı.,, —“ Gayet doğru hareket etmişsiniz. Bu gibi hastalara karşı sert davranmaktan baş- ka çare yoktur; yarma kadar sudan başka bir şey vermemcli.,, “Pek doğru., — “Size nasihat verecek ben değilim ; işinizi bildiğiniz besbelli; ancak hindyağı hakkındaki düşüncenizi paylaşmıyorum. Ben sizin yerinizde olsam bol bol, meselâ üç çor- ba kaşığı hindyağı verirdim ve çok da iyi etmiş olurdum.,, — “Üç çorba kaşığı mı dediniz?,, —— Evet, erı az üç çorba kaşığı... ve yiye- imdi tekrar gördüm.., ikont'un rahatsızlığına canım sıkıldığı- | D, fakat hastalığının çabuk geçeceğini um- u, dün akşam kendisini kte sağ e neşe içinde görmüş olduğumu söyledim. tor: “bilemiyorum,, dedi, “ne olduğu ::“km'k belirsiz bir şeyi var. Teşhis koyabil- 'Çln. en doğru şey, biraz beklemektir,, Üiea “Çok doğru rüşünüyorsunuz; tabif ya. çıkmasına müsaade etmiyorsumuz,, '“ uımdı ama artık bundan bahiste ma- mıştı, ama pek neşeli idi ve yeğeninin bir- denbire hastalanmış olmasından hiç tasalı görünmüyordu. Markiz pek iyi idi; ancak, geçen hafta, Lulu'nun birdenbire ortadan yokolmasından çok üzülmüştü. Ve bütün gece ev halkı onu aramıştı. Markiz bütün gece gözlerini yummamış ve bitkin bir halde henüz yatakta iken Lu - la'yu ona, bir kulağı yırık, bir gözü -âdeta patlak, getirmişlerdi. Hemen Tur'daki bay- tara telefon edilmiş, baytar gelip ilâç ver- miş ve nihayet Lulu iyileşmişti. Lülu ve ben, biribirimize, tanıştırma ku - rallarının hepsine uygun olarak, tanıştı » rıldık. Hiç bu kadar giüzel bir kö; örmüşmü idim? Hayır! Katiyen! e Çıkmak üzere ayağa kalkarken bana işat Tet etti: “ne dersiniz, yarın ayın on dörd ün cü gecesi; çok heyecanlıyım. Buradan gitmeyi öyle canım istiyor ki...,, sonra, ki nazca gözünü kırparak anlattı: “bu yakın da acaba tanıdığımız, cinsimden — bir bay var mı? Bundan sakın sahibime bıhsıtmı yin, çünkü öyle şeyleri anlamaz. Boyun kı salığının ve uzunluğunun da bence bir miyeti yoktur. Ne boyda olursa olsun mi ona uydurmağa çalışırım.,, Evet, nun hakkı vardı. Ay, gök yüzünde, eksiks ışıldıyordu. Ben ayı sevmem. Bu esrarlı bancı, çok kereler, gözlerimden uykumu Mış ve kulaklarıma da pek çok hulyal: sıldamıştı. Güneşe gelince: o esrarsızk (Aarisa: “ Tabil! Vikont'un buğün Paris'e git- —. ei Y , Tıh-ıı Aklı başmda mı?,, — “Hemen, hemen.,, — “Onun aklı ne kadar başında olabilir- Xe değil mi?,, —“İşin doğrusu, ilk önce, yalnız mide -