Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
SAYIFA 4 ÜLUŞ çe A ZI ŞUSAT 1935 Pu SA SOYSAL BİR. İŞİMİZ Yerinde bir teklif Dini bayramlarda içimizi, babadan kalma bir kaygı doldurur... büyükleri, küçükleri dolaşarak bayramı kutlamak!.. t bile, taksiye, para vererek yahud da ayakla bir sıra sıkıntılara kat- Janarak mahalle mahalle, semt semt do- kaşırız. Aradığ evinde bulacağ dair elimizde hiç bir bilgi ve bel. ge yoktur; ziyaretine gittiğimiz zat da tıpkı bizim gibi, gözü kapalr yola çık- mışsa, yorgunluğumuzu dinlendirmeden mecalsiz eve dönmek tabii bir sonuctur. Bütün bunların, bir de moral tarafı- nı düşünürsek, işin hiç de tutar yeri ol- madığını anlamakta gecikmiyeceğiz. E- ğer maksadımız, bayramı kutlamaksa ve bunun için de bir fedakârlığa katlanı- yorsak, bunun, karşınızdakinin üzerin- de en küçük tesiri bile bulunmıyan bir takım şekillerde yapılmasında ne mana vardır? Bayram, bir eğlence günü müdür?.. Yoksa soysal bir gün müdür?... Öyle sa- mırım ki, bilhassa kurban — bayramı, en açık iyle tam ve eksiksiz bir soy- sal yardım günüdür; kutlama günü de- ğildir. Ona, bir kutlama günü değeri ve- rebilmek için, kutlananın bu soysal yar- dımı yapmış vaziyette olması mutlaka gerekir; çünkü, bilhassa kurban kesimi ile beklenen gaye ancak zavallıya, fuka- raya, yurdun yoksullarına yardımdan başka bir şey olamaz. Bu yardımı yap « maış, yapabilmiş adamı, kutlamak belki bir vazife olabilir. Demek oluyor ki, dini bayramlarda, bilhassa kurban bayramında, asıl mak- sad ve mevzu, soysal yardımdır. Çocukları Esirgeme Kurumu, işte bü- tün bunları bize hatırlamak fırsatını ver- miştir. Esirgeme Kurumu, türk yurdu- mun en zavallı yavrularına bakmak, on- harı beslemek, giydirmek;,... gibi bir sıra ağır işler üzerine almıştır. Bu işin görül- me kertesini, yurddaşın, adamlık duy- guları, yurdseverlik duygulariyle an « cak ölçülebiliriz. Yurdun parlak gel dan helılıyorıık. lnı pocııHın bılmın, bu çocuklara yardımın ve onları koru- mantn en yüksek ve üstün bir yürdse- verlik eseri olduğunu niçin kabul etmi- yelim? Bize öyle geliyor ki, bayram gününü, mahalle mahalle sürterek geçirecek yer- de bu işe ayırdığımız parayı “Çocukları Esirgeme Kurumu,, na vermek lııynıı nt kutluyacağımız zatı da mutlak ok memnun bırakmak lâzımgelir. Çi Esirgeme K 'nun tek- İiııı ayak uydurarak şunları söyliyebi- İriz. Bayram ziyareti kabul iyeceğini yahut bayram ziyareti — yapmıyacağını yurdseverlik duyguları altında ileri sü- renler, adlarını “Çocukları Esirgeme Ku- rumu,, na bu ıiyıredeı için ayırdıkları da g ek bildirsinler... Emi- niz h, bu yolıh hareket edecekler hem yurdun muhtac, hasta ve zavallı çocuk- larını memnun etmiş, onlara yardım et- miş, hem de maddi ve manevi rahatları- mt temin eylemiş olacaklardır. Çocukları Esirgeme Kurumu'nun tek- rıma da bu yolda hareketi tavsiye etme- ği vazife biliyorum. el SHG ! Yahanpı aşzeîelerâe okuduklarıu_ığ 3. Şubat 1935 tarihli Franfurter Çay- tung gazetesinde Habeşistan işlerini ya- kından tanıryan bir kimse tarafından kaydiyle çıkan bir yazıda deniliyor ki: Habeşistana ilk sokuları avrupalı u- lus italyanlardı. Bu dostluk her iki u- lus için faydasız olmamıştı, İtalyan araştırıcıları bu esrar dolu ülkede bu- lunan zenginlikler hakkında birçok ra- porlar verdiler, Habeşli, yalnız Avrupa kalmadı, belki bundan fazla bir istekle modern savaş medeniyetini almakla malzemesine de sarıldı. Fransa ile İn- giltere uzun zaman italyanların Şap denizi kıyılarına ayak basmalarına kar- şı koydular. Mehdi'nin hareketleri bri- tanyalıların düşüncelerini altüst etmiş- ti. Mehdi'nin askerleri 26 sonkânun 1885 de Hartum'u hücumla zaptettiler. Bu savaşta general Gardon'u öldürdü- ler, Bu tarihten on bir gün sonra ital- yan amiralı, birçok yüzyıllar Afrika ka- ra topraklarının malı olan Masana ada- sını büyük Britanya, Türkiye ve Mısır- n muvafakatiyle işgal etti. Büyük Bri- tanya Mehdi'ye karşr silah kullanacak adam kazanmak italyanlar da hinterlan- dına ilerde katmak üzere bir istinad noktası tutmak istiyorlardı. Andlaşma- lar imzalanıyor, sonra — bozuluyordu. Habeşistan kıralr Yohannes mehdilere karşı yapılan savaşta öldü. İtalyanlar, ikinci Menelik olarak tahta çıkan Me- gus'nun 1 dliğine mü et etti- ler. Yeni hükümdar avrupalı dostları- nın gözünü istediklerinden fazla top- rakla doyurdu. Bunun üzerine, 1889 da bir kıral fermaniyle Eritre müstemle- kesi kuruldu. Roma diplomasisi bir el çabukluğu ile Habeşistanı nüfuzu altı- na alabileceğini sanıyordu. Menelik bu- na tahammül etmedi. Criski, İtalya kı- ralı Humbert'i Habeşistan imparato- ru ilan etmek suretiyle gordiyon düğü- münü çözmek istedi. 1 mart 1896 da Adua'da yapılan kanlı bir savaşta Me- nelik ülkesinin istiklalini büyük bir muvaffakıyetle korudu. Bu savaş ital- yanlara iki general, üç yüz altmış za- bit ve on bin askerin canına maloldu. Hadsiz hesabsız savaş mal si habeş- lilerin eline düştü, Habeşistanı nüfuz ve himayesi altına almak hulyası da sü- ya düştü., Ananevi bir ingiliz düşmanlığı gü- den Menelik, büyük bir kabiliyet sahi- bi olan dışarıişler bakanı is-siçreli İlg ile danışarak Fransa ile anlaşmak yo - lünü tuttü. Ras Yüde Giorgis Kaffa'yı yeniden zaptetti; fakat Kiçner de Mar- şan'ı Faşoda'dan atarak fransızların or- ta Afrika'daki müstemlekeciliğini sona erdirdi. İngiltere Mısır'la, Fransa da Fas'la uğraşırken italyanlar Habeşis- tan'da yavaş yavaş ötekilerine — daha üstün bir nüfuz kazanmağa başladılar. 1906 da Londra. Paris ve Roma arasın- KiSA DUYUKLAR “Ayın sathındaki kabuk Vaşington'daki Karneci enstitüsü- Bün söylediğine göre ayın sathındaki kabuk, yanardağ küllerinden ve ponza taşından mürekkebtir. Buna delil ola- rak da ayın ışığının, arzda görülen vol- kan kül ve kayalarına benzer gayri şef- faf ve kesif kayalardan gelir gibi, az parlak oluşu gösterilmektedir. İkinci bir delil olarak da, ay tutulduğu za. man oradaki hararetin çabuk düştüğü, bunun da ayın sathımım silisten ve vol. kanlardan çıkan maddelerden mürek- beb olduğunu isbat ettiği söyleniyor. Belçika'da maaşlar indirildi Bu yılın başından itibaren Beiçika- da devlet memurlarının maaşları yüzde beş indiril Ordu, ra- hibler ve hakimler için hiç bir istisna olmadığı gibi, mütekaidlerde aynı azal- tılışa tâbi tutulmuşlardır. İ Sahatine AÂsansör grevi hışhdı Nevyork, 20 (A.A. — Belediye rei - si La Guardia, 1.000 hdır binada asan- sör grevinin önüne geçmeğe çalışmakta- dır. Polis müdürü, 3 gün için iıın)erî kaldırmıştır. Grev süratle yayılacaktır. Brodveyde 20 katlı binalarda 20.000 asansörcü işlerini bırakmışlardır. Nihayet grev bitti j Nevyork, 20 (A.A. — Asansörcüler grevi, Laguardia belediye reisi ile ya. pılan 18 saatlik görüşmelerden sonra bitmiştir. Linç etmek istiyen kudurmuşlar Naşvil, “Amerika,, 20 (A.A.) — Bir beya/ı kadının ırzına tecavüz ettiğin- den dolayı ölüme mahküm edılım; bu. lunan bir zenciyi zorla almak istıycn halkın üzerine, zabıta ateş etmiştir. Dört kişi ölmüştür. Bunun üzerine ahali, hapishaneyi di- namitle uçurmağa teşebbüs z!ı'mşse de mhıyct dağı'nlmıs'—ırdn a Habeşistana bir bakış da yapılan bir andlaşma ile Afrika'nın son büyük devletinin istiklali güven al- tına alınmış ojdu. Avrupa devletleri bu andlaşmada, yalnız Habeşistanın muva- fakatini almak suretiyle — bu ülkenin zengin topraklarında medeniyet faali- yeti ibraz etmek hakkını muhafaza e- diyorlardı. Taç ve taht kavgaları, biri- birlerini çekememezlikler, kabiyle de- rebeylerinin hırsları ve nihayet acun savaşı çok şeyler vadeden bu ülkenin gelişmesine engel oldu. Bundan on yıl önce italyanların Adisbaba'yı yeniden ele alma denemeleri de boşa gitti. 1928 de Haile Selase ile italyanlar arasında bir ticaret ve dostluk andlaşması yapıl- dı. Bu andlaşma ile de italyanlar Ha- beşistan'da ötekilerine üstün bir yer tuttular. Habeşliler, şimali Afrika'nın bu çok verimli ve âdeta alp ülkelerini andıran topraklarında italyanların, bir şeyler yapacakları umudunda idiler. Bu defa da aldanmış oldular, Musolini vatikan ile barıştı. Yemen'den gelen muharib ve aynı zamanda ticaretle iştigal eden, dördüncü yüzyılda hıristiyanlığı kabul etmiş olan ve bugün de Amhara deni- len habeşlilerle bundan üç yüz yıl ön- ce gönderdiği elçileri ile Habeşistana pek ağır buhranlar geçirtmiş olan Ro- ma kilisesinin adını bile anmak istemi- yorlar. Adisbaba'da yeniden başlamış olan itimadsızlığın hakiki sebeblerini Tiber kenarlarındakiler anlamadılar. Mareşal Bardoglio Eritre valisi tayin — edildi; mareşal Balbo da Lidye'ye gönderildi. Gün geçtikçe, italyanların şimalf Afri- ka'da büyük bir müstemleke kurmak ga- yesi belli oluyordu. Fakat Habeşistan- m istiklaline dokunmanın önünde de 1906 da yapılmış olan garanti andlaş- ması duruyordu. Bu engel geçen yılın da yapılan gizli görüşmeleri sonunda ortadan kaldırılmış oldu. Av- rupa'nın üç büyük devleti, Habeşistan- m istiklalini güven altına alar and- laşmayı geçmez bir hale koydular. Bü- yük Britanya — ile Fransa bu hususta italyanların icabında Habeşistan üzerin- de bir nüfuz mıntakası kurmalarına ra- zı olmalarından daha açık bir ifadede bulunamazlardı, On dört milyon halkiyle birlikte bir milyon iki yüz elli bin kilometre mu- rabbamldaki töpraklar üzerinde kurul- masına muvafakat edilmiş olan italyan nüfuz ve himaye mıntakası, Habeşistan- dır. Habeşlifterin, istiklallerini pek paha- lıya satmak mevkiinde olduklarını ve hattâ buna: karar verdiklerini — Roma Bir alman karikatüristine göre Çin - Japon — Çin — Cinayet, cinayet; can kürtaraı yok mu? Japonya — Ne cinayeti yahu, ben se- aa yardım> geldim. pekâlâ biliyor. Bir zamanlar — italyan gencliğine Adua'da pek feci bir akıbet hazırlamış olan düşman bugün de kü- çük görülüyor sanılamaz. 1896 da ital- yanlar için elverişli olmıyan — birçok durumlar, Menelik'in zaferine yardım etmişti. Bugün İtalya ordusu yüksek bir güc sahibi olmuştur ve mesuliyet Ras Tafaı'ı diyar Im. r Ben ne korkutulabıhnm;% ne de zorla hareket + ettirilebilirim. Habeş imparatoru Ras Tarafi, Adisa: baba'daki sarayında kabul ettiği Uni Press mühabirinin Habeşistan'la İtalyâ arasındaki münasebetler hakkında 801“ duğu bir sorguya cevab olarak demiştir ki: “— İnsanın dilsiz olmadıkça ağzını a$ maması imkânsızdır. Beıı. son zamanlarda Cenevre'de yâ“ ş olan anlaşı elden geldiği üzerlerine almağa hevesli g ller e- Hnde idare edilmektedir. Büyük Mene- lik le birlikte kahraman ordu kuman- danları da toprak altındadır. Zabıt ve rabıt altına alınmış kabiyleler, Kafiço- lar, Agau, Galla'lar, Dankali'ler gibi bir mahlüt yığını, ülkedeki katolikler in işlerini güçleştiriyor. Ancak habeş- liler daima fevkalde askerler diye ta- nınmışlardır. Silahr çok severler. Hat- tâ öylelerine rastlanır ki, sırtlarında a- ğır yükler taşıdıkları ve hiç bir müda- faaya lüzum olmadığı halde bile tüfek- leri ellerinden bir an bırakmazlar. Ha- beşistan ordusu, belçikalı muallimler tarafından terbiye edilmiş ve en mo- dern savaş malzemesiyle bol bol silah- landırılmıştır. Bu ordu hiç yoksa üç yüz bin kişidir. Ülkeyi dışardan gele- cek bir düşmana ve bilhassa italyanla- kadar çabuk yerine getirilmesini isti- yorum. Benim bu anlaşmadan — çıkardığım mana, Habeşistan'ta İtalyanın doğru- dan doğruya konuşması ve ihtilaflı me- seleleri bir hakeme havale etmeleridir. Ben Gerloguli ile Valval arasında bir bitaraf mıntaka tesis edilmesini eyi karşıladım. Fakat bizim topraklarımız- dan olan Val val'ın buraya katıştırıl- ması olamaz. — İtalya'da seferberlik yapılıp asker toplanmasını büyük teessüfle karşıla- rım, Bu hareket bizim balkımızın şüp- Bununla beraber ben ihtilafın ha- keme havalesi fikrinde ayak diremek kararındayım. Ben ne zorla hareket ettirilebilirim; ne de koörkutulabilirim.,, Her muhacirin cebinde kendini altı ay idare edecek parası vardır. ra karşı koruma lüzumu hasıl ol içerdeki anlaşamamazlıklardan da hiç bir iz kalmıyacaktır, Habeşistan günün birinde italyanlar- la köozunu paylaşmak kararını çoktan vermiştir. Her ne kadar Adisbaba'ca doğru olmadığı iddia ediliyorsa da, Habeşistan gerek Eritre gerekse - ital- yan Somalisi tarafındaki emirlarımnı mü- kemmel bir biçimde tahkim etmiştir. Menelik zamanmdanberi ülkenin müda- faa kur al eksikleri çoktan ortadan kaldırılmıştır. Her tarafta er- zak depoları kurulmuştur. Ordu idare- sinin elinde fevkalâde mükemmel bir binicilik kurumu vardır. Eğer Mene- lik'in böyle biniciler olsaydı, — Adua meydan savaşından sonra italyanları de- nize dökerdi. Habeşistan — ordusunun topçusu kısmen motörleştirilmiş oldu- ğu gibi hatırı sayılacak — ölçüde hava kuvvetleri de vardır. İcabeden yerler. de tayyare alanları yapılmıştır. Habeşliler hiç güçlük çekmeden ga- yet kuvvetli bir dost — kazanmışlardır. Japon dış ticaretini yapmak için uzun yıllardanberi japon ökonomi enstitüsü Aden'de araştırmalar yapmaktadır. Bu araştırmalarda elde edilen ilk sonuc lar pek de umud verici değildi. Habe- şistan imparatorluğunun halkı Japon- ya'nın pahalı mallarını ne ile ödiyecek- lerdi? Habeşistan ile alışveriş yapmak istenilince, ya uzun vadeli krediler aç- Japonlara, Habeşistan'a yapılacak o- lan hicrette güdülmek üezere yepyeni istikametler gösterilmiştir. Şapdenizi ile Hinddenizi ve Nil yatağı arasında birçok yerlerde pamuk yabani olarak yetişmektedir. Bu pamuğun kıymeti de yoktur, Ancak, pamuğun yabani olarak yetiştiği yerlerde usuliyle — yapılacak bir ziraat da en 1 bir mahsul almak imkânı da vardır. İşte japonların göz diktikleri yerler burala- rıdır. İlkönce japonlar muhtelif büyük- Tükte olmak üÜzere birçok pamuk ekme imtiyazı aldılar. Buradaki pamuk ekim- lerini Habeşistanın muhtelif yerlerin- de ve japon ülkesinin her tarafında se- çilmiş ve bu işlere büyük kahiliyet ve ihtısasları olan genc japonlar idare et- mektedirler. Pamuk ekimi için seçilen yerlerin*stratejik bakımdan durumları da göz önünde tutulmaktadır, Bu tip- teki japon muhacirlerinin çoğu karila- rını birlikte getiriyorlar. Bu gibileri yerlilerin yüksek tabakasına — mensub kızlariyle evlenerek Nil'in çıktığı yer- lerin sağında yeni bir karışık soy ku- racaklardır. Doğacak çocuklar habeş , hiristiyanı olacaklardır, Bu düşünceye örnek ölmak üzere de bir habeş prensesiyle bir japon asılza- TC mak ve yahut da oraya gidip h. d de yetiştirmek lâzımdı. Herkesce bili- neri dolayı japonlar, para yatırmaktan ise insan göndermeği da- ha uygun ve elverişli buldular, Japon- ya, ülkesinin adalarında iş bulup bes « Hyemediği çalışkan köylüsüne durma- dan yer ve yurd aramak arkasında do- laşmaktadır. Her yıl yüzbinlerce kişi ülkenin dışına hicret etmek mecburiye- tindedir. Japon devletçilğinin pek sıkı olan metodları bu hicreti tesadüflere ve herkesin keyfine bırakacak mevkide değildir. Onun için Japonya, bu hic- rsetleri dağnık değil iakat toplu bir bi- çimde yapmak istiyor. Netekim Brezil- ya'ya yaptıkları hicrette örnek olacak CU desinin evlenmesi ileri sürülmüştü. Mi ver birleş; derin nı herkesten önce kavrıyan İngiltere bu teşebbüsün önüne geçti; italyanlar da ellerinden geleni yaptılar. Habeş hükümeti Nil'in sulama alan- ları üzerinde de birçok andlaşmalarla müessir bir rol oynamaktadır. Bir a- merikan konsorsiyomu Abai kaynağı yanında baraj imtiyazı aldı. Tsana gö- lü italyan Eritresinden üç yüz kilomet- re uzaktadır, Japonların pamuk ekmek istedikleri yerler, iç Habeşistan'da ©- lan bu gölün etrafındaki yerlerdir. İn- gilizlerle italyanlar buralardaki japon pamuk ekimlerinden pek çok şey bek- iyeceği düşü indedirler. Ha- beşistan'da ingilizler veya — italyanlar bir ölçüde muvaffak oldular. Kosk marnı bir hicret ve iskân idaresi, japon- ların meşgul olabilecekleri ziraatin bu- Tunabileceği yerleri derinden derine a- raştırmakta ve ondan sonra buralarda imliyazlar elde etmeğe çalışmaktadır. Hicret etmek heveslileri, kendi yurdla- rından ayrılmazdan — önce gidecekleri ülkelerin yeni durumlarına göre talim ve terbiye edilmektedir. Yeni yurdları- nın tabiiyetine de geçmiş olsalar, ge- ne japon tebaası sayık taktadırlar. Bre- zilya'da oldugu gibi, kendi idarecileri, hâkimleri, doktorları ile devlet içinde Cevlet kurmak istedikleri takdirde ka- ararını da birlikte götümkgeqirler. L siak Ha a egi N D B b SD aa adai yerine, hiç olmazsa, sarısoydan olanla- rın gelmelerini istiyen mısırlılar — ise, i 1 etrafındaki ja- pon ışleriııi buyıık bir alâka ile yakın- dan gözetliyorlar. Daha şimdiden japon- isrın, Habeşistanda istihsal ettikleri pamukları kendi ticaret kanallarından geçirmek için icabeden tedbirleri almak- Ja meşguldürler. Büyük Britanya ile Fransa, Habe şistan'da diledikleri gibi hareket etme- leri için italyanları serbest bırakıyor- lar. Ancak ne İngiltere ve ne de Fran- sa kendi faydalarından en ufak bir fe- Hah kl HÜ yelmli T L A