— 934 yılındaispanyol İ Ş SAYIFA 4 kitabçılığı Blanco y Negro, Madrid - sonkânun İki genc muharririn hazırladıkları *1935 edebi yıllığı,, dolayısile geçen yılda İspanyada çıkan edebi kitabları gözden geçirmeği ve bilhassa İspanyol okuyucularının dikkatini, ancak genc- Jerin yapacağı gayretler sayesinde dü- zelecek olan durum Üzerine çekmeği faydalı buldum. İspanyol edebiyatını içine düştüğü çıkmazdan ancak genc- Hik kurtaracaktır. İspanyada kitab ve kitabçılık kri- zi olmadığını söyliyenler bulumabilir. Filhakika ökonomik krizin en yüksek kertesine vardığı 1932 yılında, Madrid- teki büyük neşriyat evlerinden biri, o yal içinde bir buçuk milyon pezetalrk safi kür yaptığını resmen bildirmişti. Ondan çok daha az ehemmiyette olan başka bir kitab evi 750.000, bir başkası da 500.000 pezeta karzanmıştı. Bu kitab evlerinden ikisinin hissedarlarına da- gattıkları kâr, yüzde yediyi bulmuştu. Bu ise, içinde yaşadığımız günler için bayli mühüm bir kâr demektir. Eyi ya! diyeceksiniz. Fakat işin iç yüzü başka türlüdür: İspanyol kitabcıları satış yapmağa devam ettikleri için İspaya- da kitab krizi yoktur; fakat muhayyele edebiyatı derin bir kriz geçirmektedir ve bu tarzda yazılmış kitablar hiç sa- tılmamaktadır. Kitabçılarımız, fen ve tedrisata ait tercüme kitablarla, itibarile aşağı olan ve ispanyol okuyu- gularının ulusal kitablara tercih ettik- leri tercüme romanlardan mühim mik. tarda satmakta oldukları İçin, para x- ganmağa devam etmektedirler. İspanyol okuyucusunun - geçirdiği fikir krizi, daha tiyade para işlerile meşgül olan kitabçılık mahfellerinin sandıklarından çok daha mühimdir. Se- faletten ve ulusal işlerden bahsedilme- sini istemiyen okuyucu yığını, ecnebi kitabları araştırarak,Tarzan ve gaire gi- bi az çok sinema şahıslarının kahrama- nı oldukları kitablara derin bir alâka göstererek, kendi ulusumuzun — endişe ve felâketlerini anlatan en eyi muhar- rirlerimizin kitablarını okumak İsteme- mektedirler. tins Bu yüzden de, ulusal kitab neşriya- ti felaketli denilec:i birz tazdâ düp mektedir. Pio Baroja'nın iki kitabı ile birkaç kişinin yazdığı kitabları sayar- Sam, 1934 yılımda çıkan muhayyele ro- manları listesini (tabil eyi romahlar- dan bahsediyorum.) bitirmiş olacağım. Daha eski kitabların yeni tabıları İse, — birkaç belli başlı muharrir müstes- na olarak — daha eyi bir vaziyette de- ğildir. Buna bir misal olarak Migucl de Unamumno'nun az çok unutulmuş bir kitabının yeniden hasılan nüshalarının satılamıyarak basım masraflarını kur- tarmak üzere kilo ile satıldığını zikre- debilirim, Buna mukabil tercüme edi- den yabancı kitablar birçok defalar ye- miden tabedilmiştir. Şüphesiz en eyi yazıcılarımızın az gok mühim birçok tetkikleri ve makale- leri neşredilmiştir. Fakat edebi bakım- dan ikinci derecede olan bu gibi eser- Jerin bazılarının değeri büyük olması- na rağmen, geçen yılın acıklı bilanço- sunu bu gibi eserler düzeltemez. Oku- ma yazma bilmiyenlerin sayısı Elke- mizde her gün azaldığından, geçen yı- Jan bilançosunun bu kötü hali ve edebi- yatımızın bu yıkılışı daha çok acıklı- dir; zira okulların sayısı artmış, dev- Jet kültür bütçesini iki, hattâ üç mis- Jine çıkarmıştır. Ayrıca, Üniversiteler. le enstitüler teşkilat bakımından oldu- gu kadar sayı ve kalite bakımımdan da bayli eyileştirilmiştir. İstatistikler, ki- tab neşriyatının çoğaldığını bildirmek- te ve gündelik ve haftalık gazetelerle edebi mecmualar, içinde bulunduğumuz yüzyılın başlangıcına göre daha büyük sayıda çıkmaktadırlar. Diğer taraftan, kadınlar da entelektüel meslek ve İş- lere her gün artan bir sayı ile girmek- tedirler. Buna göre, bu ilerileyişin yüksek bir tezahlirü demek olan edebiyatın da- ba geniş bir tesir yapması ve daha bü- yük bir halk yığınını etrafına toplama- A mantıkf gibi görünür. Halbuki bu- ““gun tam aksinin vücude geldiğini, eyi , Ve edebiyatın ispanyolları alâkalandırma- “diğımı ve edebiyatla meşgul olmanın, “olusal bir meşguliyet olmaktan çıktığı- | Mt görüyoruz. Yabancı gazetelerde.okudığklşrımız Mançukuo imparatorluğu ve mançu ulusu Nevyork Taymis — Sonkâ Yeni Mançukuo imparatorluğu bü- tun aclnun gazetelerine çok mürekkeb sarfettirdi. Değişik ulusların gazetele- rinde, Mançu devletinin başında bulu- nan imparator Pu-yi'nin japonların e- Binde bir kukla mı olduğu, yoksa haki- katen saltanat mr sürdüğü; onu ulusu- nun mu, yoksa japon ocdusunun mu tahta çıkardığı hakkımda birçok sorgu- lar çok çetin surette münakaşa edilmiş- tir. 1931 yılının eylülünde başlıyan ilk ıslalı ve kurma işi şimdi bitmiştir. ve Mançuri bugünlerde, yaptığı işlerin bir hesabını görebilir, çünkü ülke hü. kümetin nasıl çalıştığını görmüştür. Ven; bir parası, yeni demiryolları, ye- nı yasaları vardır. Mançuko hükümeti üç bölüğe tak- sim edilerek kurumlandırılmıştır. Bun- lar da icra, tanzimat ve idare bölükle- ridir. Adli kuvvet tanzimat bölüğünün elindedir. İmparator Pu-Yi ile onun özel kurultayı, bütün idare bünyesinin buşı demek olan icrajf kuvveti temsil e- derler. Bu kurultaya doğrudan doğru- ya tâbi olan dört kurum vardır: Şürayi Cev'e:. tanzimat meclisi, gencl mura- gwe mectisi ve adli meclis, Bunlardan bonra, bakanlıklar gelir, İmparatoru temstl eden başbakandan en küçük ba- kana 4 ikümetin bütün ileri ge- Jerleri çinliler veya mançurililerdir. Bunlardan çoğu, sivil halkın da tanıdı- mleri veya sıyasal a- t h ğt eski rejimin ât damlarıdır. Fakat hakiki iktidar bu çinlilerin değil, “genel işler komitesi,nin elin- dedir. Meşruti yasanın resmen şürayi devletten aşağı tuttuğu bu kuürum be- men hemen yalnız japonlardan mürek- kebtir ve hakikaten hüküm süren odur. Bunun yükümleri çeşidlidir: Yasaları neşreder, maaş baremlerini yapar, me- murları hâttâ şürayi devlet üyelerini azil ve tayin eder (Mançukuo'da Fran- sada olduğu gibi bir dereceli seçim yoktur.) Bundan başka devletin mali- yesini idare eder ve onun namına, ba- san çok büyük para yekünlarını bulan mukaveleler yapar. Yalnız 1935 yılı ilk baharında Mançukuo'nun payitahtı o- lan Hsinking'de yapılan inşaatın tuta- rı 9 milyon doları Çaşağı yukarı 11,5 milyon lirayı) bulmuştur. Bu kudretli komite, japon elçiliği ile "iş birliği,, yapar. Şunu da unutmıyalım ki, Je ponyanım Mançukuo elçisi, muvazzaf bir generaldır. Yüzyıllardanberi Mançukuo'nun ö- konomik bünyesinin tamamen fcodal bir mahiyeti vardı. Onun için japonlar ülkenin ökonomik kontrolunu ele al- mak için savaşta sivrilmiş zenginlerin yerlerini tutuvermişlerdir. Bu durumun Japonya için çok isti- fadeli olduğu açıktır. Mançuri'nin de- miryolları, altın madenleri, petrol ku- yuları, her şeyi japon şirketlerinin eli- ne geçmektedir. Mançukuo hükümetinin kurulması için elçi Muto'ya yardım eden general Kunyakikoiso, bu satırları yazana şu sözleri söylemiştir: “Mançukuo iki yıl- dan beri ökonomik bakımdan o kadar e- yi inkişaf etmiştir ki, öteki ülkelerce resmen tanınmak için ökonomik feda- kârlıklar yapması gerek değildir.,, Japonyanın şimdi Mançukuo'da 50 binden 75 bine kadar askeri vardır. Bu ordu, Mançukuo'nun ökonomik — plânı- nan doğru bir surette inkişafına dikkat etmekle mükelleftir. Japonya, halk yığınlarının satın alma kudretini artırmak için bunların hayat şartlarını eyileştirme çarelerini araştırmaktadır, Bu ise japon ticaret ve sanayiinin işine yaramaktan geri dur- mıyacaktır. Bu yüzden de Japonya, Mançukuo'nun ökonomik refahile alâ- kadardır. Fakat, Çin noktai nazarına göre bu, Mançuri'nin işgâalini mazur gösteren bir sebeb midir? ve halk mem- nun mudur? Eskiden vergi tahsildarı elinden geldiği kadar çok para toplar ve bunun mümkün olduğu kadar az bir parçasını devlete verirdi. Şimdi ise vergiler ka- nunla tesbit edilir ve tahsildarlar, al- dıkları her meteliğin hesabını verirler. Bundan başka, tedavül eden paralar çe- şidli değildir. Bir tek resmi döviz vare dir. üler yalnız soya denilen ve kâ- T nklin — olmı- , pamukla fi miktarda satılmasına yan bir nevi fasulyeyi diğer hububatr yetiştirmesini de öğrer- Mançukuo İmparatoru Pu-yi mektedirler. Mançukuo'da hayvan ye- tiştirme merkezleri kurmak için dış ül- kelerden eyi- cins hayvanlar — getirtil- mektedir. Yapılmakta olan — demiryollarile Mançuri Mongolistan'a, Sibiryaya Kore'ye bağlanacaktır. ve böylece de denizde bir mahrece sahib bulunacak- tır. Yapılması çok güç olan bir demir- yolu hattı da, dağlık olan Jehol taraf- larına gidecektir. Mançuri köylüleri, bilhassa şimdiye kadar ağır vergiler verip mukabilinde bir şey elde etmedik- lerinden, ken ür getirecek o- lan bu yeniliklere durmamakta- dırlar. . Yalnız bir tek teşebbüs yüzünden mançurililer hiddetlenmişler ve bu yüz. den $0 bin köylü ayaklanmıştır. Bu da Japonya'nın Mançukuo'ya bir milyon japon ailesini yerleştirmek istemesin- den ileri gelmiştir. Bunlara gereken boş toprakları bulmak kolay iken de- miryolu boyunca birçok aileleri yerle- rinden koğmak gibi bir yanlışlık yapıl- dı. Ayaklananlar, birkaç yüz japon as- kerile, içlerinden birisi miralay olmak Üzere birkaç #abiti öldürdüler. Ayak- lanma kanlı bir şekilde yatıştırıldı. Fa- kat o zamandanberi de bu zengin ve mıntaka, japonlara karşı müt- hiş bir kin beslemektedir. Mançuri'nin orta ve yüksek &mıf- larile müneverler, eskiden “haydut — lan politikacılar ve tüccarlar yeni re- ve TİiNe Şt jime muhaliftirler. Yeni hükümet kurulalıdanberi ilk okulların sayısı artmıştır. Fakat yük- sek okullarda tahsil edenleri japon res- mi idareleri hiç de hoş görmemektedir. ler, Eski rejimin kaçamıyan politikacı- ları yeni hükümete içlerinden lânet et- mekleberaber, bununla birlik olmuşlar- dır. Zengin çinli tacirlerden çoğu Pe- kin'e kaçmışlardır ve japonların onları çağırışlarına aldırış etmek ister görün- müyorlar, Japonlar haydutlarla çok sert bir suretet çarpışmaktadırlar. Çin orduları bozulup da japonlar Mançuri'ye girdik- leri zaman ülkedeki haydutların sayısı 300 bini buluyordu. Japonlar şimdi 60 bin kadar haydut kaldığını söylüyorlar- da hakikatte bunların sayısının daha yüksek olduğu sanılmaktadır. Bununla beraber baydutluk yavaş yavaş az para getirir ve tehlikesi çok bir iş olmağa başlamıştır. Onun için ortadan kalka- caktır, Bu yüzden de japonlar haydut- luk işile pek alâkadar olmamaktadırlar, Onlarım asıl istedikleri, köylülerin sem- patisini kazanarak Mançuri'ye bütün bütün ve emin bir tarzda yerleşmektir. Japonyanın yeni dış sıyasası Frankfurter Zaytuag'un Londra mu- habiri gazetesine 22 sonkâaun carihile yazdığı bir yazıda diyor ki Japonlar, çok plânlı hareket etmek- le tanınmışlardır. Avrupa adresine gön- derilen şeyler vakti: erlerine vara- bilmek için, ülkelerinde söylenen sıyâa- sal söylevleri Londra'daki büyük elçi- likleri delaletilk her tarafa yaymayı #det edinmişlerdir. Japonya'nın yeni dış sıyasasın: ilan eden — dışarrişler ba- kanı Hirota'nın parlamentonun bugüa- kü toplantısında söylediği söylev daha dün akşam her yana yayılmış ve bugün- kü sabah gazetelerinde de çıkmıştır. Bu söylevi ingilizler çok entresan bul maktadırlar. Hirota, japon sıyasasının bir bharış sıyasası olduğunu ve bütün komşularile dostça geçinmek istediğini söylemekte- dir. Birleşik Amerika hükümetlerile sıkı bir biçimde devam etmekte olan ökonomi münasebetlerinde herhangi bir anlaşamamazlığa imkân olmadığı kay- dedilmektedir. Japonya dışarıişler ba- kanı Büyük Britanya hakkında “cski müttefikimiz,, tabirini kullanryor ve di- yor ki, Japonya ile Büyük Britanya'. nan el birliği ile çalışmaları dünya ba- rışına çok faydalı olmaktadır. Deyli Telgraf'ın açığa vurduğu bir duyuğa göre, Japonya dış sıyasasının önderi, yüksek makamların arzularına uygun olmak üzere dostu Britanya'dan çok candan bahsederek konuşmuştur. Hirota, doğu Çin'i demiryolunun satın alımması meselesindeki anlaşma ile, Sovyet Rusya ile olan münasebetlerde bir anlaşamamazlık ve çatışma kayna- Bi ortadan kalkacak ve dolayısile, Ja- ponya — Mançukuo — Sovyetler Bir- liği arasındaki dostluk — sağlamlaşmış olacaktır, Japon hükümeti Moskova ile yapmakta olduğu görüşmelerde Rusya- mın azak doğudaki sovyet toprakları- nin askerlikten tecrid edilmesinden başka bir şey istemiyor. En mühinr olan cihet, Hirota'nın Çin'e dair söylediği şeylerdir. Dışarı işler bakanı diyor ki, Çin'in Yangtse- kiang cenubundaki sahil mıntakaların- dan kızılordular püskürtüldüler, ancak batı Çin'indeki müttefiklerile birleşti. ler. Her şeyden ziyade Çin Türkista. nınim sövyetleştirilmiş olmaşı, Japon- yaya büyük bir tasa oluyor. Çünkü, bü- yük sed'din dışında kalmış olan Çin hâkimiyeti altındaki bu topraklar, bir yandan Sibirya'ya, öbür yandan da bu- gün Japonyanın yerleşmek niyetinde olduğu iç Mogolistan ve İngiliz — Çin menfaatlerinin çarpıştığı Tibet'e âdetâ bir köprü vaziyetindedir. Uzak doğuda hâkim olmak hakkının yalnız kendine ait olduğunu sanan Japonya, Çin'in bu- günkü durumundan hboşnud değildir. Hirota söylevinde diyor ki, “Çin'in yalnız durluk (istikrar) kazanmasına değil, aynr zamanda bütün doğu asya- sındaki durumu da anlıyarak Ülkemi- zin hakiki isteklerine uyacağına kati güven ve umudum vardır. Çin'in kom- şusu ve doğu Asyasının durlukla bir gücü olması bakımından, gayeye var- mak için, Çin'e kabil olduğu kadar yar- dım etmek sıyasamızın özüdür. Japonya'nın doğu Asyasındaki is- tekleri nedir? Çin'e muzaharet edilme- si istenilen gaye nasıl şeydir? Her ne kadar Hirota bu hususta İzahat vermi- yorsa da, ne demek istediği İngilterede anlaşılacaktır. Japonyanın doğu Asya- sındaki devletlerle olan dostluğuna &- hemmiyet verdiğini ve bu devletlerin, Asyanın bu taraflarında barışın korun- ması mesuliyetine iştirak edeceklerini de hesaba kattığını söylemiştir. Demnek oluyor ki, Japonya'nın istekleri, başı- na Japonya'nın geçeceği doğu Asyası devletleri arasında, durluk veren gücü olacak bir dostluk birliği kurmaktır, Meselâ, henüz daha büsbütün — ja- pon isteğine uygun değilse bile daha şimdiden Siyam ile oldukça güclü bağ- larla bağlanmıştır. Acaba Çin bu gaye- ye ne vakit uyacaktır? merkezdeki ül. kenin Japonyanımn muzaharetile var- mak istediği gaye, batr devletlerinin kendisine cebren kabul ettirdikleri and- 2 SUBAT 1935 CUMARTESİ Meksikada kültür kertesi ve öğretim Kültür bakanlığının istati: de görülen sayılar, cn beliğ söylevler. iklerin. den daha açıktırlar. Ulusal bütçe bakımından gö timin Ünüşü için, dev- cimden önceki hükümetlerin halkın öğ cenmesi işile hiç alâkadar olmadıkları- nı söyliyebtiliriz. 1 tür bütçesine 2,68 ) de hükümet kül- 000 dolar, yani ge- nel bütçenin yüzde Fazla bir para lördünden biraz 1906 da öğretimin kurumlandıdılması dolayısile, bu nisbet yüzde yediye çık- mıştı. Büyük kargaşalıklar yılı olan 1910 da ise kültür bütcesi yeniden çok aşağı bir kerteye düşmüştü. (Bütçe genel yekünu 100 milyun dola la iken kültür işle yon dolar ayrılm: tahsis etmişti. Yüksek Okuma yazma bilmiyenlerin sayısı için de kültür müsteşarlığı açık olduk- ları kadat dekik istatistikler neşretmiş- tir, 1910 da okuma yazma bilmiyenlerin nisbeti yüzde 69,73 idi; 1921 de bu nis- bet ancak yüzde 6617 ye düşebilmişti; 1930 da ise yüzde 5$9,26 ya indi. Bunu başka türlü de anlatabiliriz: 1910 da Meksikadaki 10 yaşını geçmiş 10 mil- yon 809.096 yurddaş Üzerinden 7 mil- yon 537414 Ü okuma ve yazma bilmi- yorlardı. 1930 da ise 10 yaşını geçmiş 11.748.936 yurddaş Bunlardân aşağı yukarı 7 milyonu okuma yazma vardı. bilmiyorları, Bu sayılar da, öğretim işinin ülke- miz için ne kadar mühim bir iş oldu- ğunu gösterir. Hükümetin yaptığı altı yıllık plân mucibince hükümetin ülke- de 30.000 okul yaptırmağı düşündüğü- nü biliyoraz. Şimdiye kadar 10.0000 köy mektebi yapılmıştır. Bu sayı hem gok, hem azdır.Filhakika köylüler bizim üÜlkede kültürel bakımdan pek düşük bir kertede bulunmaktadırlar, Onları içine bulundukları karanlıklardan çı- karmak, kendilerine ökonamik olduğu kadar kültürel tam bir kurtuluşun da imkânımı vermek demektir, E? Maestre Rural, Meksiko » sonkânun ÜLKUÜU HALKEVLERİ MECMUASI Bu kültür mecmuasının şu- bat 1935 - 24 üncü sayısı çık- mıştır. İÇİNDEKİLER Ulusal güven, Nafi Kansu, İnanç ve Us, Ahmet Nesimi Çekoslovak Tefekkürüne bir bakış, Hilmi Ziya, Köy mek- tebi ve köy muallimi, H. Re- şid Öymen, Eti âbideleri ve sanat eşerleri, M. Saffet En- gin, Kimerler, Avni Candar, Ökonomik devridaim, S. Ay- doslu, Bir toprak ve su etüdü, K. Ömer Çağlar, Sovyet sa- natkârları resim sergisi, İsma- il Hakkı Tonguç, Türklerde Boks, Talât Onay, Dağın ve Kışın sporu, Vildan Âşir, Mu- sikinin tarih ve edebiyatı, A- ziz Çorlu, Folklör, Neşri, A- yın Politikası, K. Ü. Ama- zon: Hikâye, E. Behinan Şa- polyo, Bibliyografya, Halke- vi haberleri, Halkevi mecmu- aları, ÜLKÜ'nün bir yıllık endeksi yazılarıdır. Bu sayıda Sovyet Resim Sergisine aid resimler de ayrıca verilmiş- tir. Değeri 25 kuruştur. laşmaları ortadan kaldırmaktan başka bir şey değildir. Çinliler, Mançuriya'« nın açtığı yaraya rağmen, bu gayenin cazibesine zor dayanacaklardır. Çin'le dostça münasebetlere giriş- mek yeni dış sıyasa programının en ba- şında bulunmaktadır. Programın bu noktası gerçekleşebilmesi için de, Ja, ponya, hem Büyük Britanya- ve Birle« şik Amerika hükümetlerile hem do Sovyetler Birliği ile dostça geçinmek istiyor.