SAYIFA 4 Doğu andlaşması Fransrz saylavlarındıan eski dışarı- işler bakanlığı müsteşar; B. Fransua dö Tessan'ın bu yazısını, Lö Mond — Mo- dern mecmuasından alıyoruz: Doğu andlaşması için yapılmakta olan konuşmaların çabuk bitirilmesi ve böylece de, Avrupa'ya daha rahat so- luk alamk imkânını verecek olan gü- ven şebekesinin genişletilmesi temen- niye şayandır. B. Laval fr parla- mentosunda yaptığı bir bildirimde, bu işe dair Lehistan ve Almanya ile yapıl- makta olan konuşmaların ne — dereceye kadar ilerilediklerini söylemek husu- sunda çok ketum davranmış, yalnız fransız hükümetinin gök gerekli olan bu niha- idüdlerinden vaz geçeceklerini iki ülkenin, sa'nın — vaziyetini eyice eni ve bizim bu hiç bir intrika çevirmediğimizi, her- bangi bir ülkeyi ötekinden a istemediğimizi, barışı sağlamla: için kurulması düşünülen bu üyelerinden hiç b hakta bulunmadığımızı göstermek için B. Laval ve Litvinof son günlerde Ce- nevre'de bir protokol imzalamışlardır. Bu protokol mucibince, konuşmalar de- vam ettiği müddetçe Fransa ve Rusya neticeyi bozacak mahiyette olan iki ta- raflı herhangi bir anlaşma yapamıya- gaklardır. Biz uluslar derneği paktınım gerçevesi içinde, Avrupa tesanüdü için çalışmak istiyoruz. Amacımız, bu ana paktın yerine bir takım mübhem ve gürük anlaşmalar koymak değil, bu paktı sarih ve kati yeni anlaşmalarla kuvvetlendirmektir, Bize göre Lokarno ve Balkan and- laşmaları, doğu andlaşmasile tamam- lanmalıdır. Bu andlaşmada, mütecavi- xzin tarifi sarih olarak yazılıdır ve and- laşma savaş tehlikelerini mantıkf ve ka- ti bir surette tahdid etmektedir. Savaş halinde uluslar derneği paktına müra- Caatın gerekli olduğunu ileri süren ve savaşta her devletin mesuliyetini orta- ya koymak amacını güden bu sıyasa, B. Briyan, Eryo ve Pol Bonkur tara- fından güdülen sıyasadır. Doğuda ba- rışın sağlamlaştırılması için Rusya ile jyapılan konuşmalara, B. Pol Bonkur'un dışarrişler bakanı olduğu sıralarda yap- tığ ıteşebbüs üzerine başlanmıştır. Bar- tu ptojesi ve doğu andlaşmasının şim- diki şekli ise, bu Sryasanın normal şe- kilde devamından başka bir şey değil- dir. işte e gizli bir pazar. Baltık ülkelerile Çekoslovakyanın bu andlaşmaya hemen girdikleri, Al- manyanın 15 eylâl tarihli bir nota ile bir takım ihtirazi kayıtlar ileri sürdü- ü ve Lehistanın İse 27 eylül tarihinde andlaşmanın mekanizması hakkında zi izahat istediği malümdur. Alma: neden bu mesele hakkında böyle kasdi bir alâkasızlık gösteriyor? çünkü o, et- rafının çevrileceğini ve kendisine ya- pılan tekliflerde, onun doğuya doğru HMerilemesine sed çekecek mahiyette bir kombinezon olduğunu sanmaktadır. Alman hükümet adamları Almanyanın ne zaman ve ne dereceye kadar hukuk beraberliğini elde edeceğini bilemedik- lerini söylemekte ve hukuk beraberliği işinin, onların umudlarına göre konu- şulacak yerde bir gerileyişe maruz kal- dığını iddin etmektedirler. Bundan baş- ka alman hükümet adamları, Almanya- yı çeviren ulusların az çok hakiki bir #ürette silahsızlandıklarını bilmeden, kendilerini çok uzağfa sevkedecek olan böyle bir bağlantıya girişmekten sakın- dıklarını söylemektedirler, Resmi tek- Ziblere ve B. Laval'in çok sarih bildi- rimlerine rağmen, alman mahfelleri Fransa ile Rusya arasında gizli bir as- ikerf anlaşma olduğunu ileri sürmeğe devam etmektedirler. Şimdi de Lehistan'ın öne sürdüğü mülahazaları gözden geçirelim: Bu günlerde Varşovada çok alıngan Bir nasyonalizm krizi vardır ve lehli- ler, uluslarının “hâkimiyeti, — bahse mevzu olduğu zaman çok hassasg örün- mektedirler. Bazı yarı resmt leh mu- harrirleri, doğu andlaşmasını leh is- tiklalini çiğner mahiyette göstermek- *e ve bu andlaşmanın kendileri için teh- Hikeli bir takım karışıklıklara yol aça » bileceğini söylemektedirler. Lehliler, Şöyle diyorlar: — Biz bugün, komşu- Yabancı gaz erteilerder ok_urdulfdaıf'ımırz | S larımsızın en kuvvetlilerinden olan Al- manya ve Rusyadan teminat almış b vaziyetteyiz. Kıvanc verici bir şekilde kendilerile anlaştığımız bu iki ulus, ağır yükler altına girmeden doğu tara- fında muvazenemizi temin kânını bize etmek im- verdiler. Halbuki, doğu andlaşması bize bir takım mecburiyet- ler yükliyor. Bunlar hakkında da biraz düşüneceğiz.... Almanya Çekosla. vakya veya Sovyet Rusya ile Alman; ile çıkacak bir savaşta ordumuz —b devletlerden birinin mi na göre — Almanya, Ç ya Sovyet Rusya'nın ordularile ber savaşa girmek mecburiyetinde ka- caviz olması- koslovakya v: bera- lacak ve bu yüzden de leh ulu faatlerinin belki de gir Teştirdiği bir Avrupa savaşına sürükle- necektir. u, mene emesini gerek- Lehistanın doğu ve batı sınırların- daki güvenini temin eden bu iki and- laşmadı bunlardan başka bağlantılara girişmek istemiyen ok lehliler, bu suretle düşünmekte- dirler, Bununla beraber Mareşal Pilsuds- ki'nin etrafını alanlar, Fransa ile Al- manya arasında konuşmaların ne süret- le cereyan edeceğini ve Sar işinin hal- linden sonra Hitler'in Avrupa'da güt- meğe başlıyacağı yeni sıyasanın nasıl bir sonuc vereceğini beklemek doğru olacağını düşünmektedirler. Bu vesile ile de Jeh hükümeti kendisinin yabana atılması doğru olmıyacağını, onun kü- çük bir ulus olmaktan çıktığını anlat- mak; vardığı sıyasal inkişaf ve Avru- pada tuttuğu ehemmiyetli yer dolayı- sile Fransa'nın ona karşı şimdiye ka- dar kullandığı metodlara benzemiyen metodlar gerektiğini d söylemek istemektedir. İşte, doğu and- laşması sözü ortaya atıldığı zaman Al- manya ve Lehistan tarafından yaptlan tenkid ve tarizler bundan ibarettir. .. memnun olan ve kullanması Bu andlaşmanın “açık,, bir andlaş- ma olduğunu, “kapalı,, andlaşmalara benzemediğini ve binaenaleyh, ti dolayısile — bazı muayyen tecavüz hadiseleri hariç olmak Üzere — imza- lryanlardan hiç bi: nin birleşmesine imkân şekilde olduğunu söyledik. Almanya taarruz niyetinde olmadı söylediğine göre, bilinmesi mühim o- lan nokta Almanyanın, doğu Avrupa- sında barış için kati bir garanti göster- mekten çekinmesi yüzünden doğacak mesuliyeti kabul edip etmediğidir. Al- manya bi gayretlerimize katılırsa silahsızlanma işi mümkünleşecek ve güven yeniden kurulacaktır. Fakat bu tesanüd bareketini yapmaktan çekinir- ge, öteki hükümetler eski birleşme for- müllerine avdet edebileceklerdi ğer taraftan, Avrupa'nın doğusunda patlıyacak bir savaşın yalnız iki hükü- mete inhisar etmesi ihtimalini Alman- ya ve Lehistan nasıl sanabilirler? ora- larda münferid bir savaş yapmak imkâ- nı yoktur. Böyle bir savaş, Avrupanınm ber tarafına yayılacak ve büyük dev- letleri bitaraf bırakamıyacak mahiyet- tedir. Şimdi de doğu andlaşmasının, Leh Cümhuriyetinin bayati menfaatlerine ve genel barışa faydalı olup olmıyaca- ğinı gözden geçirelim. Almanya, Lehistan sınırı meselesi- hiye- mıyacak ni on yıl müddetle kurcalamamağı ta- ahhüd etmiştir. Fakat bu, hadiselerin kolayca ortadan kaldırabileceği, husu- Bi mahiyette bir taahhüdtür, Nitekim bu alanda birçok örnekler gösterilebi- lir. Şu halde, böyle bir taahhüdün de- ğerini, andlaşmaya giren bütün devlet- lerin yapacakları larma tecavüz etmemek ve haksız bir tecavüz yapılırsa biribirlerine yardım etmek,, yolundaki taahhüdlerin değeri ile nasıl mukayese edebiliriz? birinci vaziyette Lehistan'ın elinde iğreti bir kâğıd vardır, İkinci vaziyete göre isc, daimi bir güven içinde kalmaktadır. Buna göre Lehistan'ın menfaati, evre sel menfaatle mezcolmuş vaziyettedi Fransız hükümetinin son notası Lehiş- tan'a doğu andlaşması hakkında bütün izahatı vermiş ve onu gerektiği gibi teskin etmiştir. ”biribirlerinin sınır. ... Doğu andlaşmasının düşmanları ta. hakkuku imkânsız bir takım şartlar ko- İtah dış sıyasası Berlin, 17 sonkânun Her ne kadar İtalya — Fransız an- Taşmasının bazı noktaları henüz daha belli değil: , İtalya'nın bu anlaşma için büyük fedakârlIrklarda bulunduğu ve bilhassa bugüne kadar güttüğü Ak- deniz sıyaz geçmeğe katla adan b lmeğe Halbuki bu tezahür İtalya dış nn geniş çerçeveli list isteklerinin zaruri bir sonucu oldu- ğu hiç akla getiril: emperiya- 'ordu. ve küçük anlaşmaya tanınmasını intac ede- cek olan italyanların bugünkü tavizle- rile, İtaly Bavaşa sürüklendiği Londra misakı dolayısile Fransa ve İn- gilterenin vaidleri karşılaştırılınca bu- güne kadar güttükleri gayelere göre italyanların birdenbire gevşemiş ol- dukları derhal göze çarpmaktadır. İtalya, bütün Dalmaçya'nın kendine için 1 ağustos 1914 — ten 26 Ağustos 1915 tarihine kadar çok çetin mücadelelere girişti. Bundan başka Adriyatik denizinin şark sahillerile birlikte Korfu adasının karşısındaki Kaf Stilos'un, yani nasıl olsa İtalyanın hakimiyeti altına geçemiyecek olan yerlerin askerlikten tecridi için de çok uğraştı, En sonra Anadolunun büyük bir kısmını (Antalya) eline geçirmeğe çalıştı. İtalya dış sıyasasının son — yıllar içindeki gayelerinin belli başlıları bun- lardı. Süveyş kanalının yapılmasile ehemmiyet kazanmış olan Akdeniz in- eti altında idi. Fransızlar şimali Afrikayı kendilerine kay zaman italyanlar hiç bir suretle düşünülmemiş ve kendilerine şimdiki İtalya Eritresinin Kırmızı de- niz boyundaki Masaua limanından baş- ka bir yer verilmemişti (1882). Londra misakı yapılırken, Dalmaçyanın cenub kısımlarından başka bütün arzuları ka- bul edilmiş, fakat barış andlaşması ya- n kendilerine verilmiş olan verilmesi ları İ tutulmamıştı. İtalya'- Atinyatik kurmak grublara nın en başta gü denizinde kati bir hakimiye yahut da Tuna sahasındaki Akdeni lya için bir tehlike teşkil eden uluslarına karşı da şarktal hillerde bükümran olmaktı, Ancak, bu- nu temin edebilmek için de gerek fran- sızlara ,gerekse ingilizlere karşr daha kuvvetli bir vaziyete girmek lâzımdı. ortasına uza- Fransızların italyanlara Afrika'da yapmış oldukları tavizlerin Loadra misakının 13 üncü maddesine uygun olduğu düşüncesi Giyornale d'İtalya'- yarak ve andlaşmanın imzalanmasını, onunla hiç alâkası olmıyan meselelerin halline bağlı tutarak işleri sürünceme- de bırakmanın kabil olacağını sanıyor- lar. Fransa bir kolaylık olmak Üüzere, Lehistan ve Almanya ile olan münase- betlerindeki anlaşamazlıkları biribiri- ne muvazi konuşmalarla ve hüsnü ni- yetle halletmeğe hazırdır. Hattâ bu yolda çalışmağa bile başlamıştır. Fakat eninde sonunda, Avrupanın doğusun- da barışı sağlamlaştıracak ve zayıf ve- ya eksikli bir takım anlaşmaların yeri- ne tesirli, kuvvetli ve garih bir iş me- todu Loyacak olan bu andlaşmanın im- zalanması gerekliği gene ortaya çıka- caktır. Yeni çekingenlikler göstererek ehemmiyeti büyük olan böyle bir teşebs büsü akim bırakanlar da acun efkârr umumiyesi karşısında çok büyük bir mesuliyet altına girmiş olacaklardır. zanaıd 13 üncü ve İngil- olmak Üzere müstemlekelerini genişletecek olurlar- $a, kendilerine uygun olarak İtalya'ya da müstemleke verilmesini ber iki dev- let kabul etmektedir! hem de bu yer İtalya'nın Eritre ve Somali'si ile fran- sız ve ingiliz müstemlekelerine komşu yerle rolacak- mesinin de sebebleri vardı. yor ki, Pr zararına maddede de tere Alman, Hibye hududları boyunı ransırla- Habeşistan önündeki Cibuti limanı başlı: gölüne ru genişlemek düşünc » İtalyanlar, ya kendilerine verilecek bazı tavizli rdılar. İtalyanların b ne karşı bu defa kendilerine Ci- buti'nin şimal! Hinde küçük bir körfezile inde kırmızı deniz sahi- birlikte 114 hurabbamda yer verilmesi, Ababa demiryolu hisse- olmaları ve Ttalya şimali Çad besti kilometre Cibuti — A; lerine or Afrikasının cenub gölünden 800 kilometre ileriy dağlarına sürülmüş olması, hemen he- men hiç denecek kadar ehemmiyetsiz- dir Uzun yıllardanberi arkasından koş- tukları İtalya sıyasasına kılavuzluk e- den, büyük savaş çıktığı zaman San Ci- yoliano tarafından güdülen ve sonrala- rı büyük bir enerji ile faşizmin kendi- ne mal ettiği düşünce ile şimdiki Roma protokolunun verimi karşılaştırılınca İtalya dış sıyasasının esas — gayele! den vaz geçmekte olduğu tesiri uyan- matkadır. Ancak işin özü pek de görün- düğü gibi değildir. İtalyanlar, küçük anlaşmaya karşı güttükleri gayede mu- vaffak olamıyacaklarını ve sıyasal hâ- kimiyet yollarile bu devletlerin gücle- nip sağlamlaşmalarına mani olamıya- caklarını, fransızların şimal$ Afrikada- ki yerlerini de sarsamıyacaklarını anla- dılar, Çünkü, fransızların üzerine icab eden tazyiki yapabilecek müttefikleri italyanlar böyle bir iş için çok zayıftılar, Roma bugün güclü Fraosaya dayanmak - ihtiyacın- dadır. Bu da, İtalya'nın Balkanlardaki ve Tuna mıntakasındaki genel vaziye- ti, fransızların küçük anlaşma Üze de nüfuz ve tesir yapmasına Tüzüm göstermektedir, İtalya ökoemomisi, an- cak ve yalnız Pransa'nın garanti edebi- leceği bir süküna muhtaçtır. Bunun da gerçekleşmesi, italyanların Yugoslavya dolayısile fransızlara garanti vermele- rine bağlıdır. Bütün devlet yapısının çökmemesi için de liretin zayıf düşme- mesi lazımdır. Fölkişer Beobahter'den hududların: olmadıklarından, KISA DUYUMLAR Delilikten akıllılığa Londra sıhhi psikoloji enstitüsünde geçen çok dikkate değer bir hadise ol- muştur: Bundan bir yıl önce bir terzi ya- nında çalışan genc bir kız isterik korku halleri geçirmekte olmasından dolayı tedavi edilmek üzere enstitünün klü ğine yatırılmıştır. Aile ve hastalığa ko- nan teşhis neticesinde, kızın akıl tara- fından hem zayıf, hem de geri kalmış, zekâsının da fevkalâde düşük bir dere- cede olduğu anlaşılmıştır. Fakat, kli- nikte sistematik bir surette yapılan te- davi şaşılacak Öölçüde muvaffakiyetli neticeler vermiştir. Hasta kız bugün- lerde eyileşmiş ve hastahaneden çık- mıştır. Hasta, tedavi altına alındığı sıralar. da zekâvet vaziyeti muntazam bir araş- tırmadan geçirilmiştir. Bu araştırmalar yapılırken, kızın bugünkü zekâ seviye- sinin adlı sanlı profesörlere bile şeref verecek ölçüde olduğu görülmüştür. Deli sanılan kızın zekâsı normalin çok Üstünde bir ölçüde olup herhangi bir üniversite profesörünün pek sey- rek hallerde becerebileceği bir çabuk- lukla riyazi meseleleri halletmekte, dü- şünüş kombinezonları yapmakta, en zor meseleleti akıllara hayret veren bir hızla kavramaktadır. Bir yıl önce biç işlemiyen kafası - derece duygulu ve KANUN 1935 PAZAB at gilteredeki fırkacılık Londra, 21., sonkâdun İngilteredeki fırka işleri bugünleri de o kadar karmakarışık bir - duruml içine yuvarlanmış olduğundan, gidi; nereye varacağını kestirmek çok gâ tür. Fırkalar, yeni kurum ve — kuürü cuklar büyük seçim için birçok gru; lar halinde ayrı ayrı ıop!ınmakwdn lar. Vinston Çurçil'in oğlu Randolf Çurçil cumartesi günü herkesi şaşırttı, Gene Çürçil Vevertri seçim dairesinde müstaki ak namzedliğini kaydu v& karşi kası olan muhafazı al namzedlere değül, babasının f ara karşı da mücadelesine başladı. Randoi ik ga zarak dü- şünceler ayı Ş £ ü pe kurnaz- ca söylediği nutukla kendini tanıtmış« tır, Hattâ seçim münasebetile söyledi. utkunda da — Bana öyle geliyor ki, Britanya İmparatorluğunun güneşi artık bat- mak üzeredir!,, Hükümetin takındığı tavrı ve dolar yısile muhafazakârların Hindistana kart şı aldıkları vaziyeti itham etmektedit. O da babası gibi, Hindistan'a daha ge niş bir ölçüde istiklâl verilmesi için büyük savaşta yapılan valdlerin yerind getirilmemiş olmasını muvafık görmes mektedir. Randolf'un bu türlü hareket etmiş olması —sonucunda muhafazakârların reyleri dağılmış olacak ve dolayısilâ zaten kendilerine mütemayil bir vazis yet almış olan halk da, reylerini işçi fırkasının namzedlerine vermiş olacalı tır. Vevertzi'de bugüne kadar hiç bit seçimde işçi fırkasının namzedleri kas zanmamışlardı. Fakat son seçimlerde muhafazakârların temin ettikleri çok» luk o kadat büyük bir şey değildi. İşçi fırkası içinde de birlik yoktufı İşçiler grupu Loyd Corc'un sıyasa alar, mma çıkması üzerine ecpeyce sarsıldı, © da şimdilik bile yük bir fırka makinesini kurabilecek ştir. Loydâ Corc'a gelinci mevkide değildir, Otoritesinin gücüni$ belki, büyük yığınları bambaşka çığıne lara gürüklemek için kullanacaktırı Ancak bugünkü ulusal kabine kendisle ne veya ıslahat düşüncelerine (bankas larin para sıyasasını kontrol cetmeliş büyük ölçüde işler bulmak,..) arkasımt çevirecek olursa, 1935 yahut da 1936 seçiminde Loyd Corc'un beklenilmiyeni birçok şeyler çıkarması ihtimali vardır. İşçi fırkası, sırf hoşnudsuzluktan dolayı kendi yanını tutmuş olanları bt münasebetle Loyd Corc'un yanıma geçe melerinden korkmalıdır. Bu durumda bir de işçi fırkasının eski mümessilleri ile gene işçi fırkasının Londrada Blons buri ve Şelzea kurumları arasında güm geçtikçe şiddetlenmekte olan mücades leyi de hesaba katmak lazımdır. Britanya meşrutf monarşi idaresde nin İngilterede hâlâ sağlam temeller üzerinde durduğu kayda değer bir me« seledir. İşçi fırkasının en radikal öne derlerinden olan Staford Cripa bileş Britanya monarşi sisteminin daha bire çok yıllar Britanya ulusu için en mü « k 1 bir idare sistemi olduğunu, bu- na karşı lordlar kamarasının da halk« çılık düşüncesine karşı inditilmiş bit şamardan başka bir şey olmadığını ve avam kamarasının temelli bir biçimde düzeltilmesi Jarım geldiğini söylemeka tedir. Fölkişer Beobahter'den, ——————————————T———— kavrayışlı bir hal almıştır okuduğu kitabı ezber olarak tekrar &* debilmektedir. Aklı zayıf ve isterik o* lan hasta kızdan bugün bir dâhi meys« dana çıkmıştır. Eastitü, kızr kendi het sabına terbiye edip okutacaktır. Bi dehânın meydana çıkmasına korku vi isterinin tedavisi ssik olmuştur. Öncel leri hiç çalışmızan kafa bugün bir bal rika olmuştur. Bu hadise İngilteredi büyük bir alâlra uyandırmıştır. Bütüt bilgi enstitüleri bu fevkalâdeliği kom rol etmekte ve müşahede altında bf lundurmaktadırlar. Noyet Viner Jurnal'dar