26 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

26 Ocak 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 SOUZANUN 19*5 CUMARTESİ Doktorumuzun köşesi Mevsim hastalıklarından: Grip Soğuk rutubetin, hava ateş derece- sinin birden değişmelerinin sıkça gö- rüldüğü kış mevsiminde grip hastalığı, göze batacak kadar çok olur. Hastalığın kendisi bulaşıcıdır. Başlangıcı birden olur. Genel bir kırıklık ve ciğer heva borularının nezlesi ile başlar. Grip yer- Üstünde ve birçok kimselerin hayatına kıyacak kadar şiddetli seyreden büyük salgınlar da yapmıştır. Bu talgınların tarihçesine göre 1722 İtalyada İNFLÜ- ENZA adıyle büyük bir salgın yapmış- ftar. 1918 de bütün dünyayı korkutacak kadar geniş bir faaliyet sahasında bü- Yük tahribata sebeb ölmüştür. O zaman basit ve sessiz bir hastalık halinde bas- ktyan bu grip salgını gittikçe tehlikeli olmağa başlıyan ve ciğerleri tehdid e- den bir salgın hastalık olmuştu. HASTALIĞIN SRBEBİ VE OLUŞU Büyük salgınlar harice, daha ziyade kış mevsimlerinde, oldukça çok ve fa- kat münierid vakalar halinde grip mu- sabına her zaman rastlanmaktadır. Has- talığın oluşunda hazırlayıcı sebeb ola- rak rutubet, soğuk, birden hararet de- Giçmeleri gibi amiller göze çarpar, Bü- yük barometrik düşmeler, havadaki OZON gazının tabif olmıyan miktarı, ATMOSFERİN (HYGROMET- RİÇUE) vaziyeti, büyük grib salgınla- rının yayılmasına belli başlı yardım e- den müessirlerdir. 1730 danberi görülen büyük salgım- lar doğudan batıya, güneyden kuzeye doğru yayıldıkları dikkat gözüne çar- par, Hastalık, kışla, sinema, mekteb gi- bi halkım toplu bulunduğu — yerlerden başlar ve sonra her tarafa yayılır. Grip çok bulaşter bir hastalıktır. — Bulaşma ekseriya doğrudan doğruya olur. Ök- sürük aksırık ile etrafa saçılanı ifrazat, gribin amili olan Mikrobları yayarlar. Grib hastalığı, yeryüzündeki ırklardan hiç birini sakınmaz, Herkes bu hastalığa yakalanabilir. Hastalığa ilk defa yaka- Tanan nisbi bir muafiyet kazanır. Gri- bin hususi mikrobu henüz — bulunama- mığtır. Her ne kadar birçok hastalarda birkaç türlü mikrob elde edilmişse de bunlardan hangisinin asıl hastalık mü- sebbibi olduğu açıkça anlaşılamamıştır. (HASTALIĞIN ALAMETLERİ) Aşılanma devresi 1-2 gün kadar kır- «a bir zaman içindedir. Hastahğa aşıla- nan kimselerde hastalık, evvela oynak yerlerinin kırıklığı ile KARAKTERİ- ZE edilen kısa bir devreden sonra bir- denbire patlak verir. Oynak yerlerinin ağrısı ve kırıklığı, titremeler, ateş, bi- lantı, baş dönmesi gibi arâz, çok kısa bir zamanda kafa tasının bilhassa kaş- lara tekablil eden kısmında ve gözün baktığı İstikamette daha fazla duyulan çok KARAKTERİSTİK şiddetli ağrı, ense kökü, oynak yerleri sancısı ile ken- dini belli eder. Nexle, öksürük ve aksırık, uykusuz- luk, bademciklerin — kızarıp — şişmesi, bronşit ishalli ve ishalsiz mide ve bar- sak bozuklukları, hastalığın artık bü- tün kuvvet ve şiddetiyle teessüs ettiği- ni bildiren alametlerdir. Dil köpüklü değilse bile paslr ve yapışkandır. (Grib yüzü) diye doktorların ad koydukları hal hastanım yüzünün — solgunluğu ve yüz gizgilerinin derin ve çekikliği mey- dana gelir. Hastanın ateş derecesi ekseriya yük- sektir. 38-41 arasında — iner yükselir. Nabız süratlenir. İdrar koyulaşır ve kırmızılaşır, şiddetli bel ağrıları göze garpar, Deri dalga dalga kızarabilir, içi gu dolu küçücük habbecikler hasıl o- labilir. Hastalığın devam müddeti (3- 10) gün arasındadır. Ateşli devre has- talığın ciğerlerde ve başka bir yerde yapacağı ihtilat neticesi olarak uzaya- bilir. Büyük salgınlarda ölüm tehlike- si çoktur. Küçük salgınlarda hastalık bir doktor kontrolüt altında olmak şar- tiyle ihtilat yapmadan eyi olur. (GRİB NE GİBİ İHTİLATLAR YAPAR?) Daha ziyade ciğerleri tercih eden gtib vahim ZATÜRRİELER, bronşit- ler yapar. Bazen mikrobun kanda kan zehirlenmeleri de yaptığı görülmüştür. Ciğerlerin kanlanmasına, burun kana- masına, zatülcenbler yapması mümkün- dür, (TEDAVİ) Gribin tedavisi, şu verdiğimiz İyza- hattan da anlaşılacağı gibi her şeyden evel koruyucu olması doğrudur. Bu ted- birin cemiyet hayatımızla sıkı bir mü- nasebeti vardır. Zaten bu sebeble büyük salginlarda Sıhhat Bağanlığı bu işle yakından alâkadar olarak kökten koru-« yucu tedbirler alır. Bir de bunun ya- nında ferdlerin almağa mecbur olduk- ları tedbirler vardır. Bunları hulâsa e- decek olursak: 1 — Eski içtimal hayatımız teamü- lüne uyarak gribli hastaları sık sık ra- batsız etmek doğru değildir. 2 — En ufak bir nezleyi katiyen ih- mal etmemek Tâzımdır. Mümkün olur- sa derhal bir doktora baş vurmak ve eczahanelerde müstahzar halinde satı- lan nezle ilaclariyle burun deliklerinin boğazın antiseptisine dikkat etmek ve hararet derecesi sabit bit odada istira- hat etmek lâzundir. 3 — Bütün bunlara rağmen hasta- lık ilerlerse mutlaka bir doktor tedavi- sini takib etmek Jâzımdır. Dr, BAHA ERKAN “Gelenbevi,, ULUS C___Memlek__et Postas ——— Uşak Turan idman yurdunun yıllık kongresi Şehrimizin gençlik ve spor teşek, küllerinden birisi olan Turan idman yurdunun yıllık köngresi 17 - 1 , 985 Perşenbe günü akşamı yurt salonunda çokluk Üyenin — toplamıyiyle yapıldı. Yurdun genç üyeleri — yıllık koöngrele Tünde hazır bulunuyorlardı. Kongreyi yuct başkanı Bay Yusuf Aysal açtı. kısa ve özlü bir söylevden sonra yurda karşı gösterilen derin sev Yurd atletizm çalışması konuşulur- ken hararetli müzakere ve münakaşalar oldu. Bütün üye bu ana spora daha gök kıymet ve ehemmiyete — verilmesi noktasında birleşiyoclardı, Yeni tene bu gök özlü spora Jâyık olduğu yerin ve- rilmesi için yeni heyetlere direktifler verilmesi kacarlaştırıldı. Yurdu — alâkaladıran - bir çok işler üzerinde konuşmalar yapılarak karar, gi ve alâkaya ve bir yal içinde hakkında | 1ara bağlandı. gösterilen büyük ve derin Inanışa teşek, kür ederek kongre başkanlık divanının seçimini teklif etti. Açık reyle ve ittifakla kongee baş- kanlığına Bay Avni Oral, yazganlıkla, Yedi kişilik yurdun idare heyetine; Bay Yusuf Aysal, Bay Kılıç Uşaklığil, Bay Tahsin Kıral, Bay Tevfik Şener, Bay Mustafa Demirci, Bay Latif Sun- ra da Bay SadıkOkkan ve Bay Mustafa | €e Bay Mehmet Torlak. seçildiler. İdare heyetinin bir yıllık çalışma raporu bsyük bir dikkat ve alâka İle dinlendi. Bu çok şayanı dikkat ve mem- Murakabe heyetine; Bay Zihni Can ve Bay Mustafa. Umumt kaptanlığa; İsmail Özel, Başkan yeni heyetlere muvaffaki, nuniyet raporda yapılan işleç sıralanmış | yetler dileyerek kongreyi kapadı. bir şekilde üyeye bildiriliyordu. Yurt idare heyetinin bir yıllık çalışması ger, gekden sevince değer bir durumda idi. Raporun okunması - bittiği zaman, başkanlık söz isteyen olup olmadığını sordu. Bir çok sporeti ve idareci arka- | daşlar söz alarak yapılan İşler ve yurt ! çalışması Üzerinde idare heyetinin alâ, kasınr anlatarak sevinç duygulariyle teşekkürlerini bildirdiler. Hazırlanan hesap plançosu ittifakla onaylandı Ve takdir edildi. Tetkikki hesap encümeni seçimini müteakip yurt spor faaliyeti üzerindeki görüşmelere başladı. Fütbol üzerinde bir çok arka- daşlar fikirlerini söylediler. Yurdun spor İşlerine dalir söylenen sözlere ve yapılan dileklere Başkan Yusuf Aysal tarafından cevaplar verilerek temiz dü, şüncelerin yerine getirilmesi yolunda her tucanlının ayni hızla çalışacakları- na inandığını bildirdi, Yurdun fahri Başkanı Adliye Bakanı Bay Şükrü Saracoğluna ve fahri üye, den Bay Hümit Aslana teşekkür duygularının bildirilmesi itti- fakla onaylandı. Verilen bir karariyle yurdun mü, essis ve başkanı Bay Yusuf Ayaalın yaptığı büyük hizmetlere bir karşılık olmak üzere fotoğrafımın yund salonuna asılması teklif ediliyordu. İik gözü Bay Yusuf Aysal aldı. Hakkında gösterilen derin sevgi ve saygıya teşekkürler ederek çalışmaları- nı ve neticeleercini anlatarak henüz yurda arzu ettiği gibi faydalı olamadı. ğanı, bir fotoğrafının yurd salonuna asılmasına hak kazanamadığını söy- Hyerek sporcu ferağat ve tevazuunu gösterdi. Bay Yusuf Aysalın istememesine rağmen ittifakla fotoğrafının yurd salonuna asılması onandı. SAYIFA — Hava vaziyeti Zaraat bakmal ğı melescaloji enstite- süncea alman duyuğa göre, son 24 sa- at içinde yurdun Trakya, Ege munta « kalariyle Akdeniz ve Karadeniz kıyıları bulutla, orta vo doğu parçaları kapakı ve yer yer bulutlu göçmiştir. Yağış yalnız dogu Anadolusu çevre- sinde Krzincaa, Sürd, ve Van'da kar şeklinde olmuş ve öteki yerler tamamen yağışsız geçmiştir. Ölçülen yağış müktarı 1 ilâ 3 milimet- re arasındadır. 1 oprak sathında karın en fazla kalınlığı Kastamonu da 18, Anka- ra çevresinde 10, Çorum'da 21, Yozgat« da 16, Sivas'ta 24, Karsta 45, Vanda 25 santimetre idi. Düne bakarak Trakya ve Ege mıntakaları iki derece daha — sıcak sıfırın altında 28, Kastamonu'da 14, Si vasta 18, Ankarada S derecedir. Düne aid en yüksek suhünet derecesi sıfırın üstünde olmak üzere 17 derece ile An- talyada kaydedilmiştir. Bu duruma na- zaran dün memlekette ea tıcak yer Am- talya ve en soğuk yer de Kars olmuştur. Bugün Ankarada sant 14 de hava suhu- meti sıfırın üstümde bir derece kadar yük Boluda «vcihk — ço ileridir. Resmimiz bu yıl rararlı Bayvanlarla mücadelede büyük bör verlık göstermiz olan Bolu — avcılarından bir grupu gösterivor, ' Gönende seçim esnasında sandık beşında kadınlarımız Büyük hikâye eZ Bu da bir hikâyedir Yazan: Yaşar Nabi NAYIR *Maksim,,in keskin ışıklar altmda prril pırıl yanan salonunda, çılgınca eğlenen yüz- lerce insan içinde yapayalnızdılar. Köpüklü şampanya kadehlerinin neşelerini son had- dine yükselttiği ve yanlarından geçerken çok eski ahbablarmış gibi kendilerine gü- lümsiyen bu insanlardan hiç birini tanımı- yordular, hattâ biribirlerini bile. Bir tesadüf eseri olan kısa bir tanışık- lıktan sonra gene bir tesadüf onları lıırı_yı beraber göndermişti. Kadm, hayatında ilk defa olarak bir balo görmek için büyük bir istek duyuyordu, kavalyesi yoktu. Erkek, yüzlerce çiftin saadetini ve sevincini uzak- tan seyretmedense baloya hiç gitmemenin daha eyi olacağını düşünüyordu, damı _ynlı- tu. Vetesadüf onları bu balo arefesinde karşılaştırmıştı. a Çekingen ve cesaretsiz bir sorgu, ;ekı'n- gen fakat memnun bir cevab “peki!”, ve iş- te beraber balodaydılar. ğ Gururunun granit duvarları içine çekil- miş bu sıkılgan ve yabani erkekle, etrafmı çeviren kalın duvarları ayırarak onun ruhu- na nüfuz etmesini beceremiyecek bu sade ve uysal genc kızın bu ilk beraber geçirdik- leri gece her ikisi için de tahammül edile- miyecek kadar sıkıcı olacaktı, eğer insanlar arasındaki bütün yabancılıkları kaldıran, bütün uzakları yakınlaştıran alkol yardımla- rına yetişmemiş olsaydı. Kadehler biribirini kovalayımca, alkolle beraber sinirlere yayılan neşeli cesaret, bir az önce rastlaşmaktan kaçınan iki çift gö- zün dakikalarca biribirine dalmasına imkân hazırlamıştı ve bu sihirli kuvvet, erkeğin ruhunu çeviren kalın duvarları, derhal her ikisini de içlerine alacak kadar genişletmiş- ti. Kahkahalara karışan cazbandın delice gürültüleri bu kalın duvarlara çarparak kı- rılıyor, kendilerini bir çöl ortasındaymış gi- bi sakin ve rahat buluyorlardı. Etraflarını saran bütün bu âlem sanki peri masallarından bir dekordu. Bu sesler, bu kokular ve gezinen, konuşan, dans eden ve durmadan gülen bu insanlar bile birer dekor mankenleridi. Yalnız ikisi bu güzel kadar urun müddetleri sığdırarak akıyor- lardı. İki saat içinde iki yıldanberi dostmuş- lar gibi biribirlerine bağlanmışlardı. Şınıdt- den kalblerinde, biribirlerine aid birer kü- çük hatıra kolleksiyonu bile teşekkül edi- Yirmi yaşmın bütün çılgınca yaşamak hevesile ilk şampanyasını içen gene yirmi beş bütün kadın ihtirasile gü- zel bir genc kendisine damlık etme- sinden mağrur delikanlı, ikisi de kendileri için yeni ve muhteşem bir hayat başlamış gibi mesudtular. Erkeğin kolları usulca dammım beline dolanıyor ve yüzlerce çiftin arasına, denize karışan bir damla su gibi akıyorlardı. O za- man, dönen başları gibi, bütün bu renk, ışık, şekil, koku ve seslerin birleşmesinden orta- ya çıkan dekorun da etraflarında - fırıl fırıl döndüğünü sanıyorlardı. Erkeğin kolları, bu sıcak ve taze kadın vücudunu gitgide ar- tan bir iştiha ile sarıyor, ve gene - kız, gevşi- yen vücudunu gitgide artan bir teslimiyetle anun kolları arasına bırakıyordu. Sonra, müzik birdenbire kesildiği za- man, bir nehir gibi salondan köşelere akan kalabalığa karışarak masalarına dönüyor- lar ve kablarına sığamıyan neşelerinin bir söz çağlıyanı haline gelmesile, mesud ve kayıdsız, cıvıldaşıyorlardı. “Şu gülünç ihti- yara bakmız, yanındaki kızcağızın kulağı- na nasıl eğilmiş, kim bilir ona ne maskara- ca ilânı aşk ediyordur!,, “Bakın, bakm şu çifte, mutlaka evli olacaklar; erkek ikide birde kadının omuzlarından düşen elbisesi- ni düzeltiyor, halbuki kadın farkında değil- Miş gibi, bir hareketile tekrar omuz askıla- rını düşürüyor. Erkek işin farkma vardı, nasıl çıkışıyor bakın, Kıskançlık tuhaf şey değil mi? ,,, “Şu genc çocuk yanındaki şiş- man kadının oğlu olacak her halde.,, “Ne münasebet, ona nasıl cilveler ettiğini gör- müyor musunuz? ,, “Aman sevginin bu şek- le girmesi de insanı - aşk denen şeyden iğ- rendiriyor,, “Bakmamak hepsinden eyi,,. Erkek yalvarıyor: - “ ne olur, bir kadeh daha, benim hatırım için!,, Ne çabuk hatırı sayılacak kadar aralarında yakınlık olduğu kanaatini edinmiş. Genc kız, dayanıksız bilğ mukavemet iyor: gösteriyor: — Başım dönüyar, içmiyeyim, fena ol — Bir şey yapmaz. Ve kadeh gene boşaltılıyor. Bir balo salonunda, yarı geceden cemiyetin bütün nizamları ve usulleri değişmiştir. En ağır ve ciddi insamk lardan en hatıra gelmez hafiflikleri bekliyei bilir ve bunları pek tabil karşılarsınız. banka müdürünü başında uzun bir külâhleş gok ağır başlı ve ak aaçlı bir umumi tişi, tanımadığı kadınlara, yirmi yaşmda delikanlı kayıtsızlığile laf atarken lirsiniz. Belleri saran kollar, göğü yaslanan başlar, ve hattâ dudaklara dudaklar bile mübahtır. Bu hava içinde cak haşmetli alkolün kurduğu yepyeni zamlar hâkimdir. Onun içindir ki pek ciddi ve mağrur diye övdüğümüz genc adamımızi zım, umulmadık bir hareketle, dudaklarıni kendisine henüz pek yabancı olan dudaklarına yaklaştırmış olduğunu sek hayret etmeyiz. Bu cesaretine disi hayret etmiştir. Yalmığ gene kız dal TT tir. at kızmı! ü Du, #içocuk , kelimesile beraber şen bir kahkan ha fırlıyor. Bu onun ilk zaaf alâmeti, ve eri keği cesaretlendirecek ilk WIİ(“S'L;N

Bu sayıdan diğer sayfalar: