28 SONZANUN 1928 CUMARTESİ Sözün gelişi Bir delikanlıya Beni tanıyan bir delikanlı, pek deli- kanlı da değil, bir çocuk, geçenlerde ba- na diyordu ki: — Ben, büyüyünce bir bağatır. ol - mak istiyorum. Savaş alanlarında güre- mi denemek. Yurda saldıtacak düşma - min önüne bir burgaz gibi dikilmek en büyük ülkümdür. En çok uğraştığı iş, tarih okumak ve türk büyüklerinin nasıl yaşadıklarını enine boyuna, öğrenmek olan bu çocuğa dedim ki: — Sana bu yüksek duygun kutlu ol « sun. Damarlarında taşıdığın kanın her damlasında ayrı bir bağatırı besliyecek kadar güç ve güre vardır, Gönlünde bu dileği, bu duyğuyu yaşatır, ondan ay - yılmazsan günün birinde bu Üülkünün gerçekleştiğini görmen bayıktır. Yalnız sana şunu söyliyeyim ki çocu- ğum, türke bağatırlığını gösterebilmek için me ayrı alan, ne ayrı çağ; me de ayrı yaş gerektir. Yurdun her hangi bir yönünde güze çarpan bir toprak parçası bir alan, her gün ve genç, yaşlı her yurttaşın. yaşı bu işi başarabilmek için uygun bir çağdır. Her türk bağatır doğar ve yaşar; on- da bu güc ve bu değer, bir ağacın yap - rak vermesi, çiçek açması gibi birşeydir. Günün birinde savaş alanında yer alacağın ve gücünü gösterinciye kadar türk olan her ağacın gölgesi, türk top « yağının her bucağı senin için bir bağa - tırlık alanıdır. Göster kendini... MN A Ankara Radyosu Bugünkü program 1 — Sporcunun konuşması 2 — Müzik; Şopen'in Polonez'i, Çeretnin'in Bagatel'i, (Piyanoda Ulvi Cemal) 3 — Teknik saatı: Bay Fahri Fuad konuşuyor, 4 — Dans müziki 5 — Müzik; Tartini'nin konsertosu (Kemanda Necdet Remzi, Pi « yanada Ulvi Cemal) 6 — Ajans haberleri. İstanbul radyosu 18 Fransızca der, Bayan Azade: Jimnastik Dant musikisi plâk ile Haberler Spor (Eşret Şefik) Orkestra - plâk ile Bayan Nimet Vahit: şan piya- no ile Son haberler — Borsa Bayan Bedriye Tüzün şan: Radyo Tango ve Caz orkestra- ları ile beraber, 21,15 21,30 hükümden düşen ihtira beratları Yıllık taksitlerini yatırmadıkla- rından dolayı 430 kişinin ihtira beratının hükümden düştüğü Öke- nomi Bakanlığınca Resmi Gazete ile ilan edilecektir. .— Bay T, R, Aras Belgradda “Başı | inci sayıfada) Prayda'nın düşüncesi Belgrad, 25 (A.A.) — Türkiye Dı- şart İşler Bakanı Bay Tevfik Rüştü Aras'ın Belgrad'a gelişinden bahseden Pravda gazetesi, bu akşamki nüshasın- da Bay Tevlik Rüştü Aras'ın, Belgrad- dan geçerken bir gün Belgrad'da dur- masının bir anane halini almasından ha- $i olan genel sempatiyi — görmekten memnun olacağını söyliyor. Pravda bu t©münasebetle şunları yazıyor: Bay Tevfik Rüştü Aras bu fırsattan istifade ederek Başbakan Bay Yevtiç ile genel sıyasayı ve Balkan Birliğini alâkadar eden meseleler hakkında gö- Tüşmelerde bulunmuştur. Gazete, Bay Tevfik Rüştü Aras'ın, Uluslar Derneği konseyinin tophnr_nf- sından gonra vuku bulan bu seyabatinin Roma anlaşmalariyle ve bir doğu and- Taşması yapılması mesclesiyle de alâ- kadar olduğunu ilave ediyor. Kültür Bakanımızın söyledikleri İstanbul, 25 (Telefon) — Kül- tür Bakanı Bay Abidin Özmen yarın akşam Ankara'ya hareket e- decektir. Bay Özmen muhtelif me- seleler hakkında kendisine sor- duklarımıza karşılık -şunları söy- lemiştir: Evkaf müzesi: — Evkaf müzesini, bu müzedeki eşyadan anlar birkaç arkadaşla tetkik ettim. Oradaki değerli eş- yaların eyi saklanmasma özen ve- rildiğini gördüm. Teşhir edilecek birçok eşyalar henüz depo halin- dedir. Bunların teşhiri için şekil- ler arayacağız. Mekteblerimizdeki terbiye sistemi: Mekteblerimizde kurulmuş bir sistem vardır. Esasen işlerimizi yürütmek için ileri gitmiş milletle- rin usulünü tetkik ediyoruz. Fakat şu veya bu milletin usulünü aynen almak için ne bugün, ne de dün verilmiş kararlar yoktur. Her usu- kKün kendi hususiyetlerimize uya- cak taraflarını alıyoruz. Binaen- aleyh herhangi bir şekilde terbi. ye usullerimizde bir değişiklik mevzubahs değildir. Yüksek tahsil talebesi: Geçen gün Üniversite Rektörü Bay Cemil'le birlikte talebe yur- dunu gezdik. Bu binayı müsaid bulduk. Maarif Cemiyetile temas edeceğiz. Binayı tamir edeceğiz ve genişleteceğiz. Yurd ıslah edil- dikten sonra buraya üniversitede muhtac olan talebenin yatırılması mümkün olacaktır. Istanbul'da şehid Ilıy)'ındler ihtifali İstanbul, 25 (Telefon) — Şehid tayyareciler ihtifali pazar günü saat 13,30 da Fatih tayyare par- kında yapılacaktır. Edirne okullarının zelzele görmüşlere yardımı Edirnc, 25 (A.A.) — Edirne kız öğ- retmen (muallim) okulluları aralarında topladıkları 40 lira parayı sarsıntı gör - müşlere verilmek üzere Hilâlahmer ge- nel merkezine göndermişlerdir. Denizyolları talimatnamesi Ökonomi Bakanlığının yılbaşın- danberi Türkiye sahillerinde işle- tilmek üzere hazırladığı denizyol- larını ve her denizyolunun başlan- gic, son ve uğrak - iskelelerini ve her yolda yapılması mecburi sefer miktarını gösterir bir talimatna- mesi bugünlerde Resmi Gazetede çıkacaktır. İki katile ölüm cezası verildi Muşğla, 25 (A.A.) — Köyceğiz Cüm- huriyet Halk Fırkası başkanı Sabri'nin öldürülmesine aid dava ayın yirmi bi « rinde bitmiş ve suçlu Asım ve arab Ab- dullah ölüm cezasına çarpılmışlardır. Mahkeme çok kalabalıktı. Karar sureti 16 sayıfa olup bu kararda elli kadar şa- hid ve fen kurumlarının ifade ve rapar - ları vardır. - fnkü büyük ULUS Yurdda seçim Erzurum'da Erzurum, 25 (A.A.) — İkinci seçmen seçimi vilayetin her tara- fında bitmiş ve C. H. F. namzed- leri müttefikan kazanmışlardır. Kadın erkek rey sahiblerinin yüzde 87 si reye iştirak etmişler- dir. Erzurum vilayetinde 913 ikin- ci seçmen çıkmıştır. Merkezde 29 kadın 185 erkek olduğu halde hepsi 243 tür. Kazalardaki bayan. ların sayısı henüz belli değildir. Samsun'da Samsun, 25 (ALA.) — Vilaye- tin her tarafında ikinci seçmen se- çimi bitmiştir. İkinci seçiciler ara- sında 113 ü kadındır. Maraş'lta Maraş, 25 (A.A.) — Vilayetin her tarafında ikinci seçmen seçi- mi bitmiştir. Her yerde C. H. F. namzedleri müttefikan - seçilmiş- lerdir. Vilayetin 53 ü kadın olmak Üüzere 402 ikinci seçmeni vardır. Çanakkale'de Çanakkale, 25 (ALA.) — Ça- nakkale vilayeti merkez ve mül- hakatı ikinci seçmen seçimi derin sevgi vetatlı heyecanlar içinde geçti. Kadınların gösterdiği uya- !ıı!ılık öğünmeğe değer. Vilayetin ikinci seçmenleri 108 i kadın ve 359 u erkek olmak üzere 567 dir. —.. Ankarada kayak sporu (Başı 1 inti sayıfada) dır. Dağlarımızı ve ovalarımızı ay- larca müddet kaplıyan bu sağlık unsurundan istifade etmemek cid- den büyük bir yazıktı. İlkönce U- ludağ'da başladıktan sonra mem- leketin her tarafına yayılmaya başlıyan kayakçılık Ankara'ya ilk önce geçen yıl geldi ve bu yıl bizi bu alanda sevindirecek hareket- ler belirmeye başladı. Geçen yıl Ankara'da kurulmuş Dağcılık ve kayakçılık,, kulübü- nün yardımı ile dün büyük kayak eğlenceleri tertib edilmiştir. Saba- hın saat 8,30 undan itibaren Taş- han önünden hareket eden oto- büsler, akın akın, sporcuları Dik- men tepelerine taşımıştır. Muha- fız Gücü, Ankara Gücü kulüble- rile, Ziraat ve Atatürk Enstitüle- ri talebelerinden kafilelerle daha birçok hevesli genclerin ve birçok Bayanların iştiarkiyle bu eğlence- de yüzlerce kişi bulunmuştur. Sporcular arasında bilhassa Ku- rultay Başkanı Kâzım Özalp, Mil- li Müdafaa Bakanı Bay Zekâi, Gümrük ve İnhisarlar Bakanı Bay Ra: General Nazmi, General General Seyfi, İdman Ce- miyetleri İttifakı Başkanı Bay A- ziz, İkinci Başkanı Bay Halid, fır- ka genclik teşkilatında çalışan B. Rahmi, Tayyare Cemiyeti Başka- nı Bay Fuad'ın mevcud oldukla. rı göze çarpıyordu. Dünkü kayak eğlencelerine gi- denler çok güzel ve hareketli bir gün geçirmişler, karlar üzerinde | geçirilen ların vücuda ne ka- dar faydalı olduğunu görmüşler- dir. Bu itibarla biz bugünü, kayak- çılık için mükemmel bir propa- ganda sayıyoruz. DU S URLAR İzmir de üzüm günü 24 (A.A.) — Memleketi- ümlerimizin fazla isti lakini temin maksadiyle bir üzüm günü yapılması hakkındaki teklif İkonomi Bakanlığınca muvafık görülmüştür. Türkofis üzüm gününün tayiı ve her yerde üzüm yetiştirme ted. birleri hakkında tetkiklerde bu- lunmaktadır. Tesbit edilecek bir günde Türkiye'nin en küçük köy- lerine varıncıya kadar üzüm gön- derilecektir. Kimsesizlere yardım Denizli, 24 (A.A.) — Yılbaşın- da yetim ve kimsesiz çocuklar menfaatine verilen Balo'da topla- nan hasılat mekteblere taksim e- dilmiştir. Bu suretle fakir mekteb çocuklarına elbise ayakkabı teda. rik edildiği gibi sıcak yemek ye- meleri de temin edilmiştir. Bisiklet koşusu Ankara bisiklet heyetinin, memleke- timizde ilk defa olarak tertip ettiği kış koşularından birincisi dün sabah yapıl, mıştar, İzmir ve İstanbuldan gelene iki maruf koşucunun de iştirak ettiği bu koşu hakiki bir alaka uyandırmıştır. Kışın tamamen unutulan bu sporun, bu mevsimde de yapırlabileceğini isbat et- mek noktasından da muvaffakiyetle bi, ten dünkü koşu, bisiklet heyetinin iş bilirliğini bir defa daha göstermiştir. Yarışa Muhafız Gücünden dokuz, Ankara ücünden beş, Güvençspordan üç, Çankayadan iki, Gençlerbirliğinden bir koşucu iştirak ediyordu. Bu yirmi genç tam saat onu on beşte Muhafız Gücü lokalından hareket etmişler Fi & danlık — Jandarma karakolu — Çi, mento fabrikası — Gazi köprüsü — Ak- köprü — Mezbaha — Sarıkışla yoliyle Keçiörene gitmişler ve aynı yoldan dö, nerek yarışı Halkevinin önünde bitir- mişlerdir. Kar ve çamura rağmen, 34 kilomet. Te tutan bu mesafeyi birinci gelen spor- cu 1,9, 9 2,5 âaatte bitirmiştir. Bu de- vece hakiki bir muvaffakiyettir. Netice şudur: * Birinci Muhafız Gücünden Eyüb, ikdnci gene Muhafız Gücünden Abdül, üçüncü Güvençepordan Nureddin. Şeraitin müsaid olmaması bazı güç- lükler doğurmuştur, Bunun yüzünden sekiz sporcu, lastik patlaması, zincir kopması gibi arızalar yüzünden yarışı yarı yolda bırakmaya mecbur kalmış . lardır. Yarışı kazanmaları beklenen İstan - bullu Galib, İzmirli Niyazi ve Ankaralı 'Talat, idmansızlık yüzünden beklenen muvaffakiyetleri — gösterememişlerdir. Bunlardan Galib lastiği üç defa patla, dığı için yarışı terketmiş, Niyazi yol- ları tanımadığı için yanlış yere giderek zaman kaybetmiştir. Yarışın şayarıt dikkat hususiyetlerin, den biri de dokuz müsabıkla iştirak e- den Muhafız Gücünün değerli netice, ler alması olmuştur. Koşu fenni bakımdan tamamen ku- sursuz olmuştur. Heyet reisi Bay Ca vid Cavi bu muvaffakiyetinden dolayı tebrik ederiz. Ayaktopu maçları Ankara #ampiyonasına dün de devam edilmiştir. Demirsporla Güvençspor geri kalan maçlarını oynamışlardır. Ma « 2—2 Demirsvor kazanmıştır. kayak eğlencelerinden canlı ve neşeli üç manzara BAYIFA 3 — | |Bakikat peşinde ——— Müzik devrimi karşısında bir itiraz t Peyami Safa'nın alaturka musikiye bağlıtığı eskidenberi malümdur. Onun — için biz, türk müz'kinin bundan böyle — yalnız uluslararası teknik — sahasında ilerlemesi ve müz'k âlemimi"deki ikili « &in kaldırılması için verilmiş olan ka « — varın birçokları arasında onu da mem - 'mun etmiyeceğini tahmin etmiştik. Tah- minimizde yanılmadığımızı, “bir tered. düdün romanı,, mücellifinin Hafta mec - muasında çıkan son yazısından anlıyo -— rur, Alaturka denilen musikinin yaşıyan — en büyük üstadı sayılan Rauf Yekta geçenlerde öldü. Sanat nazariyeleri ve kanaatleri ne olursa olsun, bu ölümden, hepimiz, değerli bir kültür adamını kay- — betmek teessürünü duymuştuk. Gerçek, a artık mazi olmuş bir nesle mensuptu. — İtiyatlarını, zevklerini, kanaatlerini için- — de edinmiş olduğu devir çoktan tarihe — karışmıştı, o, aramızda, bu göçmüş dev- rin son ardcılarından biri gibi dolaşıyor- du. Ancak ona - kanaatlerinden dolayı — hücum etmek, kökünü çok ceki bir top- raktan almış olmakla itham etmeye ben- —— zerdi, onu anlıyor, fakat kanaatlerine iştirak etmiyorduk. d Bağlı olduğu kanaatlere ne kadar hücum edilirse edilsin daima - şahsına karşı ancak saygı görmüş olan bu değer- li ihtiyarın ölümü Peyami Safa'yı, onu muhayyel tecavüzlere karşı müdafaa et- — mek sevdasına düşürmüş. Fakat anlıyos —— ruz ki, Rauf Yekta'nın şahsı bir sem - boldür ve Peyami Safa, onun değil ala - — turka musikinin, biraz geç kalmış, mü- dafaasına girişmek istiyor. Eğer müda- faasını yalnız ilim ve sanat tenkidi bakı- mından yapmış olsaydı, bağlı olduğu bir — davayı bir kere daba ileri sürdüğü içia kendüiane bir şey denemezdi. Fakat bu müdafan, modern teknik taraftarlarını züppe ve gülünç göstermek istiyen ve — samimiyetlerinden şüphe eden bir hü - cum tarzı mr almalıydı? Yalnız bu hücumu yaparkın, Peyaml Safa, mutad tezadlarının en büyüğüne düşmekten kendini koruyamamış. Yazı- sında şöyle bir fıkra varı: “Avrupa tezgâhlarının müstemleke - — ler için hazırladığı, şark motifleriyle, — arabesk nakışlarla süslü, üzerinde hur « —— ma ağacı ve Zürafe resimleri kazılı Suri- ye tepsileri, yahud mat siyah zemin üe- tüne sarı madenle ehram ve deve resim- — leri kakılmış Muur tabakalarını andı « halisiyetine borclu maddeler gibi ayrı » liyordu.,, Bu satırlar da itiraf ediyor ki, Garb, müstemlekeler için hazırladığı mallara — bile onların kendi motiflerini işler, onla- tan evki itiyadlarını ve ananelerini kay« betmemelerine karşı bu kadar titiz dav- ranır. Garb kültürünün ve Garb tekniği- vin yerli'ye açılanması emperyalizmin €en çok korktuğu şeydir. Ğ Garp ekzotizminin nazarında; Eyüp mezarlığı, çarşaf, tekke ve sarıkla alatur ka musiki arasında fark yoktur. - Garb, —— kendi yükselişini temin eden ananeleri- — me ne kadar bağlıysa, sarkı bugünkü re- rileme derecesine götürmüş — olan şark .. ananelerinin de korunmasını o kadar is- — ter, Ve Avrupa şark örnedi ithalât eşya- ğ ları gibi, ananeciliği müdafan edecek — şark münevverlerini - de hazırlamaktam geri durmaz. Gandi bunun en güzel öre neğidir. Rauf Yekta “sanat ve bilgi ihtirı — sına hiç bir siyasi ikbal hırsı karıştırmı yan, kıblesi hakikatten ve soccadesi ki- tablardan ibaret bir adam,, olabilir. Bu bize ancak onun şahsıma karşı saygı ve sevgi ilham eder. Hakikatin mahiye - tini Peyami Safa'nın çok sevdiği Piran- dello teşhir etmiştir, ve biz nice *i kitablar,, olan adamlar gö li.hilüıüıirhdmbılılirlh'kı— ? etek tutuculuğunu etmişlerdir. ç â Peyami Safa, ananeler böyle istiyor 4 diye kuşaklı ve şalvarlr gezmiyor. yaz « —— dığı eserlerde edebi ananelerimize sadık kalmak hevesile seci kullanmıyor ve — eserlerinin başına nastlar lıoııııı—,_ her şeyde garp tekniğini kabul - odiyor. — faakt sıra müzike gelince “olmaz! di « ' yor, ananelere dokunmayımız!,, çi Bir ulusun yııı—y;:;ı kültür. hay va bir bütündüz, şu ı 4 bu sahada şarklı. kalmak imkânsızdır. Bu, öyle bir yürüyüştür ki önünde, büke tün itiraz seslerini, saman — parçalarınt. sürüyen bir nehir gibi alıp götürecektir. Yaşar Nabi NAYIR