24 SONKANUN 1945 PERŞEMBE Garbta fikir hareket'eri M. Andr& Sicgfried'i n Avrupa buhranı hakkında fikirleri: bulran ne gibi meseleler doğurmuştur nlerde * Avrupa bulraaı,, adlı sun tarihli sayısında n son parçasrnı neşrediyor. neticeler — şunlar. n vardığı Yeryaünün en cski sınai bünyesine sahib olan Avrupa artık hu bünyeyi değiştirmek mecburiyetindedir. Hattâ on dokuzuncu asırda bile bu hakikat anlaşılmağa başlamıştı. Bütün mesele, elden çıkan müşteriler yerine henüz Ba- Nayileşmemiş memleketlerdeki satmalı- etları kazanmaktır. Mançester şehrinin bir asırlık tarihi yorulmak ve durmak bilmeksizin yeni yeni müşteriler peşin- de koşmaktan ibarettir. Bundan haşka daha büyük bir mesele karşısındayız! Müstemlekelerin ve da- ha umumi bir surette Avrupa dışındaki memleketlerin sanayileşemsine mani olmamalı mı? Şüphesizdir bu suale müspet cevah verir ariyete, elinden bir şey geb boyun eğer. Dominyonla- mediği iç rına * liberal bir sıyasa takibini menfestine uygun bulan İngiltere' €lbette ki bu dominyonların kendi top- rakları üzerinde fabrikalar kurmalarına canı sıkılmıştır. Altmış yıldanberi im- k hesabına müdafaa ettiği fi- kirler şöyle hulâsa edilebilir: İngiltere sanayii, müstemleke üÜlkelerinin — izati- yazlı bir fabrikatörü olma'ıdır. Ottava- da dahi kabul ettirmeze muvaffak cl- duğu fikir gene budur. Hattâ Ottavs kararları samimt bir suretta tatbik e- dilse, imparatorluğun Avrupa dışında- ki kısımlarının sanayileşmesine sed çe- kilmesi Tâzımgelir. Cezayir günün bi- rinde fabrika ve makine ile cihazlan- mağa başlasa fransız sanayi erbabı ne yapar? Fakat bu bahsi uzun boylu mü- nakaşa etmek doğru değildir. Zira şa- hidi olduğumuz hareketin €e hiç bir kuvyet geçemez. Hattâ tekâmülle- Fin6 mani olunmak istenilen müstemle- keler birer birer isyan ederler. Fakat bu hareketin yavaş olması sa- Avrupa gene Üsütnlüğü muha- faza etmektedir. Ancak Avrupa, ulus- Jararası rekabetin bugünkü şartlarına ne türlü intibak edebileceğini araştır. mak mecburiyetndedir. Bu şartlar, bü- yük harbtan sonra çok değişti. Şimdi iki ateş arasında, yani Asya'nın aşağı ücretlerile Amerika'nın yüksek Ücret- leri arasında bulunuyoruz. Bu iki bü. yük âlemin ökonomik şartlarda yarat- tıkları vaziyet, Avrupa'nın birçok sa- halarda mağlüp olmasına sebeb olmuş- tur. paratorlu! yesind Onu Şark ve Uzak Şark'ta mağlüb eden hem makina, hem aşağı ücret ol du. Bizden aldığı makinalarla silahla- nan Asya bize karşı diğer bir silah da- ha kullanıyor ki o da pek ucuz kullan- dığı işçileridir. Hindistan'da ve Çin'de kaybettiği pazarların ehemmiyetini bi- len Avrupa mensucat sanayii bu vazi- yetin vehametini herkesten eyi takdir eder. Amerika'da mağlüb olmamıza ıebeb teşkil eden şartlar ise büsbütüf aksidir. Mesele bir teşkilat ve teknik meselesi kalsaydı Amerika'nın yaptıklarını Ave rupa da yapabilirdi. Fakat Amerika'da, bizde olmıyan ve almağa imkân bulun- mıyan fazla bir şey var: O da sahanın büyüklüğüdür. Filvaki Avrtl Amerika nüfusundan daha kalabalık- tir; Avrupa'nın tabii servetleri Ame- rikanınkinden az değildir. Fakat Avru- Pa'ya aid tek bir pazar vücuda getife- aki Sıyasal bilmek tasayvuru kı ayrılıklar ve geçimsizlikler sayesinde bir hayalden ibaret kalıyor. Yalnız, şunu da unuü! gelir ki Avrupa, her iki cepbedi olmakla beraber Asyaya Ve Amerikaya kargı, kendisinin bile büyük barbın kaf- gaşalıkları içinde gözden kaçırdığı bir çök üstünlükler muhafaza ctmektedir. Mesela Avrupa, Japonya da dahil ol- mak üzere Asya'dan teknik itibariyle üstündür. Her gün daha çok ve eyİ MÜ> bendis yetiştiren Asya, bizim kullar> dığımız aletleri kendisi de kullanmağa başladığı gün bizden üstün olduğunu zannediyor. Halbuki hakiki üstünlük bir makinayı kullanmak değil, onu ya- ratmaktır. Asya bu kulla. nabilir, fakat eskidikleri zaman yenisi. ni yapabilir mi? Avrupa, icad etmek kudretini muhafaza eyledikçe Üstünlü- Rünü kimse elinden atamaz. Bütün me- sele, bu vaziyetin daha ne kadar devara edebileceğini bilmektir. Amerika Birleşik devletlerine gelin. ce, onların kuvvet ve kudretini boş ye- re büyülttüğümüzü bize buhran ispat etti. Avrupalmmın amerikalı üzerindeki üstünlüğü daha ferdiyetçi ve daha ka- naatkâr olmasından — ileri gelir. Yeni dünyanın icad ve keşif hususundaki mehareti, makina yapmak ve insan ye- rine makina kullanmaktan ibarettir. Fakat yaratmak, hiçten bir şey çıkar- mağa gelince bu, henüz, Avrupa'ya ver gi bir hassadır. Amerika, en kolay me- seleleri çörmeğe koyulur, en kolay çı- karılan madenleri çıkarır, fakat sabır, uzun boylu hesab ve araştırma istiyen sanayii ihmal eder. Buluranın “al aşağte etmediği amerikalıya bir *“imtiyazlı - dam,, gözüyle bakarız. Fakat onunkin- den daha mutavazı olan hayat seviye- miz sayesinde, onun aklına bile getir- mediği işlere koyulabilir. İşte o vakit, - keyfiyet ve ihtrsas gibi âmiller hesa- ba katılmak şartiyle « Asya'nın bize karşı üstünlüğünü muhafaza etmesine yarıyan sebebler, bizim de Amerikaya karşı üstünlük muhafaza etmemize ya- TAT.. ... Varabileceğimiz netice şudür: Avru- indeki — hâkimiyetinin mechuriyetindedir. Buhran bize ispat etti ki Avrupa dışında bulunan bazı devlerin de zayıf tarafları vardır. Avrupa'da henüz tü- kenmemiş iki mühim hayatiyet unsuru war ki onlar, yaratıcı icad hassası ve eski dünyanın ananevi kültürünlü ifade eden ruhudur. İşte, Avrupa'nın müna- kaşa kabul etmez üıeunmmı yapan bu unsurlar ve, bunların yanında “key- fiyet, gibi, sermaye gibi daha başka ynsurlardır. Ancak Avrupa, eriştiği hayat sevi- yesine göre çok dar bir akla sahib bu- dunuyor. Kıtalar arasındaki ticari mü- badelcier aynı kıtanın memleketleri â- rasında cereyan etmeğe — yüz tutarsa herkesten evel zarar görecek olan Av- rupa'nın nakliyat vasıtaları, ambarları we borsalarıdır. Keza, dış piyasalar Av- rupa'nın bu yeni mallarını gatın almak- ta devam etmekle beraber umumi ihra- catına kapanacak olursa Avrupa halkı- nın adedini, hayat seviyesini ve - zatmı indirmeğe mecbur olmıyacak mı? Şimdiden, garbi Avrupa'nın birçok memleketlerinde halk kütleleri hayat seviyesinin devlet tarafından gösterilen soysal yardımlara dayandığı ve hakiki? bir ökonomik muvazeneye dayanmadı- görülüyor. Fakat “intıbak,, bakımın- dan iki şekle daha baş vurmak imkünı var. Biri, Orta Avrupa imparatorluk- larının harb esnasında yaptıkları gibi ihracat ve ithalatsız kapalı ökonomi u- sulüdür; nitekim Almanya, ahalisi için çok dar sayılan bir toprakta halkını bes- lemek tecrübesini tekrar yapmaktadır. Diğer taraftan İngiltere ve Fransa da hayatın standardizasyonu, evlerin, elbi- senin, nakliyatın ve hattâ eğlencenin “peri, halinde temin edilmesi gibi â- miller halka, kendisini tatmin eden yarı ve ucuz Jüks içinde yaşamak imkânını weriyor. Yaşama tarsımızın bu şekilde amerikalılaşması icabında bir hal şekli olabilir. Fakat Avrupa böyle bir amo- liyede şahsiyetini kaybeder. Her şeyden evel yaşamak mecburi- yeti bir kaide şeklinde hâkim olduğu- na göre böyle bir neticeye ister iste- mez varmak zarureti göz önüne gelmi- yör gdeğil. Fakat Avrupa — güzideleri böyle bir istikamet alımmasınır lakaydi ile göremezler. Almanya'nın seçtiği hal sinde biri tehyie eden bir. to- mantiklik var. Fakat Amerika'nın ver- diği misal de, bizi, yeknasaklığı bakı- mından ürkütüyor. Ferdiyetçilik has- gasını kaybeden bir Avrupa diğer kıta- lar gibi bir kıta olur; hattâ ökonomik sahada da üstünlüğünü yapan bütün ynsurları kaybeder. Kafa hürriyetin- den, ruhtan doğan bu yaratma hassası- ULUS C. H. F. Zonguldak vilazet heyeti kongresi açıldı Zonguldak: 18-1-935 — Cümhuriyet halk fırkası Zonguldak vilâyet kongresi 18-1-935 cuma günü saat 10 da açıldı. Hava bozuk, deniz coşkun olmasına rüğmen fırkaya, memleket işlerine ve tlküye Ççok derin inan ve iymanla bağlı kaza ve nahiyelerin fırka mümes- Ve amelenin hayatıyle yakınen alâ- kalanarak amelenin korunması için di- ğer mümessillere örnek olacak tedbir- ler alan maden havzasının — ve maden ülkümüzün krymetli — başarıcılarından Etsad Türkiş'e Zonguldak C, H. P. vilayet Kongresl egildiktan soora vepor okunurken Zonguldak C. H. F. vilayet Kongresi toplantı halinde silleri khe;:::: müşkülatları sevincle yenerel hemen bulunuyorlardı. KERL Elli mümessilin iştirakile vali, de- wâir reis ve memurları, hususf mücesese ve girket müdürleri, kadın erkek pek gök dinleyici huzurile İstiklâl marşı ayakta dinlenilerek kongre başkanı Dr. Mitat Altıok'un âaçış söylevile müzake- re başladı. İkinci başkan ve yazganlar seçildikten sonra Atatürk'e, Başbaka- nımız İ. İnönü'ne, fırkanın Genel Kâti- bi R. Peker'e kongrenin sonsuz saygı ve derin bağlılığının sunulmasına itti- fakla ve alkışlarla söz kesildi. Vilayet idare heyetinin iki yıllık ra- poru okundu. Raporda vilayet idare he- yetinin hesabı kati bilânçosu İle fırka ve Halkevi teşkilatının umum? çalışma- ları cümburiyet hükümetinin, vilayet- teki resmi ve husus? milesseselerin ba- yındırlık, ökoenomi, kültür, dirlik sağ- lık gibi genel işlerindeki — çalışmaları çok açık rakkam ve delillerle sayılmış we saltanat devrinin yıkıcı, ezici ve u« yuşturucu hareketlerine karşt Atatürk ve cümhuriyet devrinin göz kamaştırı- cı başardığı işler canlı bir surette gös- terilmiştir. Rapor takdir ve şiddetli al- kışlarla ittifakla onaylandı. Seçilen encümenler sürekli çalışma- lariyle üç dört saat içinde işlerini bi- tirdiler. Tesbit edilen hesabı. katiler, bütçeler ve dilekler ayrı ayrı okunarak kabul edildi. VWilayetin genel işlerindeki değerli çalışmalarından fırka ve halkevi göster diği alâka ve özlü yardımlarından ötü- rü vali Halid Aksoy'a İki yıldanberi fırka, memleket ve kültür işlerinde gösterilen dolgun mu- vaffakıyetlerden dolayı fırka - vilâyet idare heyetine —— nı elimizden kaçırmamalıyız. — Ameri- kan kütlesi ile Asya kütlesi arasında ezilmeğe tazı olmıyalım. En mütcassıb ırkçrların bile Âri olduğuna şüphe et- miyecekleri Prometheus'un ruhuna sa- dık kalalım Mahalli işlerde gösterdiği muvaffa- kıyetli varlıklarından dolayı — Bartın kaymakamı Nazım Günesen'e kongre- fa Ha yıllık iş sayımı 5 J Urfa balkevi, geçen Şubatın 23 ünde ndan bu gönedek başarmış olduğu işleri sayan ve toplu bir halde ornyı koyan bir yıllık çıkardı. Güzel düşünülmüş, muntazam tertip edilmiş olan bu yıllıkta memleket büyüklerine Urfayla, Urfa halkevinin çalışmalarına tahsis edilmiş olan resimli kısımdan ::ı:;kni şubelesinden heç birinim ayrı ve Saaee) ayrı ve bütün tafsilatiyiğ Değerli Başkanı Bay Kâzım yaz gan'ın idaresi altında çok canlı ve ves rimli bir yıl geçirmiş olan Urfa halki evinin çalışmalarını olgun ve örneli yapılmaya değer bulduk. 879 üye toplar mış ve bir yıldan kısa bir zaman içinde 32 konferans, 65 könser, 22temsil, 32 toplantı ve S0 apor günü tertip edebili mek muvaffakryetle — başarılmış — bit eserdir. Topluluk kültür ve sanat hareketleri bütün anadolumuzun hask retini çektiği, candan özlediği şeylere dir. Bu yolda yapılanlar hiç bir ramdti fazla ve beyhude olmayacaktır. Susuze Tuktan çatlamış dudaklara döküleceli :khh su onlara yeni bir hayat Urfa halkevini gerek başardığı iş ve gerekse bu işi enlatan değerli yıllığı için kutlar ve ona daha verimli yıllar dileriz. ———————— nin takdir ve teşekkürlerinin sunulmas # alkışlarla kabul edildi. Konuşulacak başka bir şey olmadı. Bindan gizli reyle vilayet idare heye, tinin seçimi yapıldı 48 zer reyle Esad Türkiş, avukat Bekir Sıdkr Gökçen, A« ::lhmmp Salâhattin, İbras İ t seçildiler. ea Açık reyle ve ittifakla bü; gre mümessilliklerine 'NN Doktor Mitat Altıok, Esad Türkiş, Kâniye Salâhattin, Akın Karauğuz, İbe rabim Gökbayrak seçildiler. Başka bir iş kalmadığından başkan Doktor Mitat Altıok'un kapayış söye levile kongre işini bitirerek — dağıldı. Kongre çok alâkalr ve canlı oldu. A şam fırka tarafından 80 kişilik bir xi yafet verildi. Memleket işleri Üzerinde samimf hasbihaller yapıldı. Fırka ve t kılab çalışmaları yolunda çok heyocang : :;tuklır söylendi bütün mümessillesi € ve yeni ölin yeni çalışma hiziyle yerlering Bursada ipekçilik alanında yeni çalı, malar Ege mintakasile Antalya ve Trak. ya havalisinde ipekçiliğin son aldığı durumu iki aydanberi gözden geçiren bakanlığın —ipekçilik mütehassısı ve Bursa böcekçilik enstitüsü — müdüzü Bay Tahir Ertuğrul şehrimize dönmüş- tür. Kendisinden bu gezintide neler gördüğünü sordum dediki: "—Ege mıntakasında Kü dires, Büyük Mendires, lş:k:: Antalyayı ipekçilik bakımından çok elverişli bir alan buldum. Bunlardan Küçük Mendires'te, Ödemiş ve Tire havalisindeki ipek böcekçiliği yeni alr - nacak tedbirlerle yakında büyük bir ilerleme gösterecektir. Büyük Mendi- res'te ipekçilik bakımından birinci de recede mühim olarak Nazilli ve ikinci derecede Aydın havalisi geliyor. Na zillide Bozdoğan ve Karacasu havalisi iyi bir ilerleyişe namzettir. Bilhassa Denizli çok dikkat nazarımızı kendi- ne gekmiş bulunuyor, Hattâ istikbalde bir Bursa manzarası alacağı muhakkak olan Denizli'nin bu gün bir ipekçilik şirketi de vardar.Bu şirket önümüzdeki sene orada bir filâtür fabrikası aça caktır. Denizli'deki ipekçilik durumu « nun yavaş yavaş dokumacılığa — doğru Kittiğini de gördüm. Bu iş için bir program hazırlanmıştır. Gerek Denizli halkının çalışkanlığı gerekse Ekim ve ökonomik durumunun ipek böcekçiliği « ne pek elverişli olması bakımlarından buraya fazla ehemmiyet verilmesi 1& zımgeldiği anlaşılmıştır. Şimdiden ora. larda dut fidan: dağıtılmıya başlanmış ve bu sene elde edilen ipekler Buldana gönderilmiştir . Bu ipekler Buldan'da dokumacılığa harcanmaktadır. Antalya mıntekasında — rzaten mev cut olan ipekçilik günden güne İnldi d şafa doğru gidiyor. Antalya kazalarınış bir kısmı Bursa'ya gönderilerek burada satılıyof. Bu inkişafta oradaki böcekçi 4 lik mektebinin de payr vardır, Trakya'da ipekçilik oldukça ilerle » miştir. Gördüklerinin aonuncunu söyleyelimi yurdun en verimli köşelerinde ipekçilili hem çabıcak ilerleyecek; hem de oraları daki halk kendi mahsullerinden başka yeni ve emeğile masrafı az bir mahsul olarak daha geniş bir refeha kavuşas caktır.,, . İpek fabrikalarında koza ucu bulmali lîh kullanılan ve şimdiye kadar dış piyasadan alımmakta olan Andrapagan İsehaemum ismindeki bir nebatın kök « lerinden yapılan söpürgeler artık möma leketimizde yapılmaya başlanmıştır. Böcekçilik enstitüsü ile ziraat okulur muzun el birliği yaparak çalışması sos, nunda bu nebat Bursa yanında lıı.ıhın-l'ı ve bazı köylerde bir kaç müteşebbis tarafından bu nebatın kökleri çıkarılaralğl söpürge hâline getirilmiş ve filatüs fabrikalarına satılmaya başlanmıştır. MUSA ATAŞ TUT VAA AYT TNAN UN ER KA TACAY TU DA YKUN, GÜVENC SPOR BALOSU 7. Şubat 935 Perşembe akşamı Ankara Palas'ta