14 Ocak 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 SONKANUN 1935 PAZARTESİ ULUS SAYIFA S Teknik erlemeler Ankara radyosunun teknik saatin- de mühendis Bay Fahri Fuad tarafın- dan söylenmiş olan bu değerli konte- ransr sütunlarımıza alıyoruz* Değerli dinleyicilerim; Teknik saat diye önümüzde çok kı- sa bir zaman var, Dünyayı kılıktan kı- lığa sokan sayısız teknik yeniliklerin konuşulmasını böyle kısa bir zamana sığdırmak değil, sadece isimlerini say- mak bile mümkün değildir. Onun için ben bu özü parçalara a- yaırdım, Her şeyden ziyade göze çarp- tığı için size önce sürat elde etmek için teknik alanın baş vurduğu çarele- ri ve elde edilen neticeleri topluca an- latayım : 1 — Biliyoruz ki bundan otuz kırk sene eve! bir yerden bir yere gitmek yahut eşya göndermek için, saatte £0 kilometre giden tren, en çok kırk kila- metre hızla yüzen vapur ve daha iptidat olarak hayvan kuvvetile çekilen ara- balar vardı. Otomobil ve tayyare o gün- lerde yeni doğmuştu. Son zamanlara gelince: Söz gelimi: Demiryolunda işliyen normal trenlerin sürati Avrupada 90 — 100, Amerikada 110 — 120 kilometredir. Süratin bu kadar artırılabilmesi, mükemmel işliyen ve istenildiği zaman bir treni mıhlanmış gibi durdurabilen hava ve böşlüuk frenlerinin icadından Bonra başlamıştır. Halbuki bügün bu süratler de de- ğişti. Trenlerin sürati saatte 150 hattâ 200 kilometreye çıktı. Süratin böyle, birdenbire denecek kadar kısa bir içinde ar sebebi, eskidenberi bilindiği halde, her nedense ihmal edilen hava zorluğunun sonunda hesaba katılmış olmasıdır, Vagonlara, havanın zorluk veremi- yeceği bir biçim verilince fark birden- bire büyüdü... Havanın en az zorluk gösterdiği biçim, bir yağmur damlasının biçimi- dir. Yani ön tarafı pürüssüz yuvarlak ve arka tarafı sivri. - Bu, yağmur damlası biçimi bugün her şeyde kullanılryor. Trenlerde, oto- mobillerde, tayyarelerde, balonlarda, torpillerde hattâ vapurlarda... Size, bu yüzden kazanılan birkaç sürat rekorunu söyliyeyim: 1 — Berlin — Hamburg — arasında işletilmekte olan bir trenin sürati saat- te 150 kilametredir. 2 — Almanyada Zossen — Marien- feld arasında “yapılan bir tecrübede 210 kilometrelik bir hız elde edilmiş- tir. 3 — Bugünkü otomobhil sürat reko- ru saatte 435 kilometredir, * — Buğünkü tayyare sürat rekoru saatte 709 kilometredir. 5 — Su üstünde yüzen motörhot re- koru saatte 200 kilometredir. Şöyle bir mukayese yapalım: âdi bir tabanca kurşununun sürati saatte yuvarlak hesab 850 kilometre olduğuna göre yakında bir tayyareye gerçekten kurşun yetiştirmek mümkün olamıya- cak demektir... U'“B 2 — Televizyon ve telemekanik: Radyoyu biliyoruz. Bunu tarif etmi- yelim. Fakat radyonun, daha doğrusu radyo ile ses alrp verme meselesi hal edildikten sonra arkasından televizi- yon doğdu. Onun arkasından da tele- mekanik, Televiziyon radyo ile bir manzara- nın uzaklara gönderilmesidir. Kısa bir zaman eveline kadar bu bir laboratuvar işi iken bugün piyasaya bile çıkmış bu- lunuyor, Bugün Avrupanın ve Amerikanın bazı yerlerinde televiziyon neşriyatı yapılıyor ve evinde böyle bir makinesi olan bir adam, oturduğu yerden hem bir operayı dinliyor, hem de seyrediyor. Yahut ta uzaklardan kendisile konu- şan bir adamın aynı zamanda hayalini, önündeki bir buzlu cam üzerinde gö- rüyor. Çıkarılmış mühim bir fotoğrafi bir- kaç dakika içinde yüzlerce kilometre mesafeye gönderilebiliyor. Telemekaniğe gelince:; Bu da radyo vasıtasile mihaniki ha- reketlerin uzaklardan ıdıı'e edilmesi- dir.. Pilot: bir tayy kaptansız bir vapurun yümmeı hep telemekaniğin tatbikatıdır. Ön sıralarda sayılması lazım gelen büyük teknik hadiselerden mühim bir kısmı da enerji elde etmek için baş würulan çareler ve alınan neticelerdir. Meselâ: maddenin en küçük parça- sı sanılan atomların 3, 5 hattâ 10 mil- yon votluk tevettürler altında parçalana- rak elektron ve protonlara ayrılması, vakıa henüz bu iş bir laboratuvar işi olmaktan çıkmamışsa da günden güne büyük ve ümid verici bir ehemmiyet alıyor, Tasavvur ediniz. Meselâ bir kılogrıın Lithium'un atomlarının parçalanarak Helium haline geçmesile, başıboş ka- lan enerjinin değeri 60 milyar kalori ediyor. Yani 60 milyar kalori elde et- mek için kömür yakmak icab etse yedi milyon kilogram kömür lazım gelecek demektir. Bakalım, bu işin neticesini biraz beklemek lazım. ” ”» Şualar üzerinde yapılan tetkikler: Biliyoruz ki ziya yaniışık şuala- rından başka daha birçok, gözle görül- miyen şualar var. x şuar, ultraviolet şuar, infrarouge şuar, Alfa şuar, Beta şuar ve saire... Yeryüzünü kaplıyan hava tabakası- nım içinde birçok kırılmalara uğrıya- rak fiziki mahiyetini kati olarak belli etmiyen bu şuaların vasıflarını anla- mak için bazr teşebbüsler yapılmıştır. Evvelâ profesör Pikard hususi ola- rak yaptırdığı bir balonla yerden 17000 metre yükseğe çıkarak kesafeti pek az olan stratosferde bu şuaları araştırdı. Daha yükseklere çıkmak teknik sebeh- Jerden dolayı mümkün olamadı. Bun- dan sonra profesör Regener yaptığı bir balona icab eden âletleri koyarak 28 bin metre yükseğe gönderdi. Bu yük- seklikte âletlerin otomatik olarak be- lirttiği hakikatlerden ultra şualar hak- kındaki faraziyeler oldukça katileşmiş oldu... Bundan sonra ruslar da aynı mak- sadla 22000 metre yükseğe çıktılar, fa- kat bir kaza, maksada erişmelerine ma- ni oldu... I,"Il Son zamanın büyük teknik ve öko- nomik hadiselerinden birisi de suni benzin yapılmasıdır... Leuna benzini adı takıl: w benzin baştan aşağr ter- kib yollarile yapılmaktadır. Leuna benzinini yapan Bergius isimli bir al- man âlimidir. Aynı zat ağacın esası '0- lan sellülozu hyrolyse etmek yani su: vermek suretile suni şeker dahi yap- maktadır, ” ”» Teknik alanda birçok büyük dava- lar çok defa bir noktada takılıp kalı- yor. Günün birinde o noktanın zorunu kaldırmak için bir çare bulununca iş birdenbire ilerleyiveriyor. İşte size birkaç örnek: 1 — Tekerleklerin, göbekten çevre- ye doğru tesir eden ve anilmerkez kuv- vet dediğimiz zor ile kırılmaması için çare bulununca otomobil 435 kilomet- relik bız aldı. u 2 — Vagonların rüzgâra karşı zor- lak göstermemesi için biraz evel anlat- tığım yağmur damlası biçimi verilince trenlerin sürati 200 kilometreye çıktı. 3 — Elektron neşreden katod lam- baları yapılımca telsiz telefon dünyaya yayılıverdi., 4 — Çok hafif olan benzin motörle- ri yapılınca tayyarecilik pek ziyade ilerledi. Geçen gün İllustrasyon'da o- kudum, Pan American Airways kum- panyasının, her biri 670 beygirlik dört motörlü ve 17000 kilo ağırlığında ka- caman bir tayyaresi saatte 300 kilomet- re hizle uçmüştür. 5 — Dizel sistemi maotörlerle, ya- hut buhar türbinlerile birtek makine- den 100000 beygir kuvveti elde edilebi- liyor, 'Teknik alanın başka ıwelennden de daha pek çok örnek sayılabilir. Fa- kat vakit bittiği için artık susüyorum. Bu geniş özü gelecek sefer gene yürü- türüz... Kış çök şiddetlendi, yoksulları düşünelim Çocuk Esirgeme Kurumu son bir hafta zarfında 159 fakir çocuğu giydi- rerek hayatlarını soğuktan korumuştur. Bu adedi bin: çıkarmak çok kolaydır. Evinizdeki eski »« vaşır ve elbiseleri Kuruma vermeniz kâfidir. Kış çok şid- detlendi. Vakit geçirmeyiniz. Yoksul- larr sevindiriniz. Hayatlarını kurtarı- nız. » nn L Memleket Posîası Bursa halkevinin çok verimli işler başaran şubelerinden biri de soysal yardım komitesidir. Bu şube son za- kurumu ve C, H. F. ocak kurumlarile €l birliği yaparak halkın hamiyetine baş vurmuş yoksullar ve fakirler için halktan (14000) parça giyim toplamış- tır. Bu eşya belediyece etüvden geçi- rildikten sonra şu şekilde dağıtılmış- tır: 13 mektebin 600 fakir çocuğuna, mektebe gitmiyen 1200 fakir çocuğa, kadın ve erkek 600 yoksula ki; büyük küçük 2400 fakire giyim verilmiştir. Dağıtılan eşyanın parça sayısı 14000 dir. Bunlar arasında 400 çift ayakkabı da vardır. Dağıtılan eşya arasında yüz- Jerce çorab varsa da bu sayıya katil- mamıştır. Tek olarak geriye kalan 400 parça eski ayakkabı da satılarak tutarı gene yoksullara harcanacaktır. Bunlardan başka; toplanan eşya a- rasında yeni doğan çocuklara yarryan 690 parça eşya çocukları esirgeme ku- rumuna verilmiştir. Yoksullara yardım kurumunun her ay topladığı taahhüd- lerden başka valimizin yardım ve delâ- letile memleketimizin eyiliksever ve varlıklı yurddaşlarından 261 lira top- Janarak; koruma kurumları - olmıyan okulalara dağıtılmıştır. Bu okulalarda- ki çocuklara yemek için de onar kilo pirinç verilmiştir. 15 mektebin yoksul çocuklarına mekteb örneğine göre ye- ni giyim yapılmak üzere 118 metre ye- ni lJaciverd kumaş gönderilmiştir. Halk evi soysal yardım komitesinin ve Bur- sa yoksullarına yardım kurumunun çalışmalarını kolaylaştıran ve arkalı- yan valimiz Fazlı Güleç; her hafta bu kurumların toplantılarında bulunarak onlara kuvvet veriyor, gerek - valimiz gerekse, memleketin fakirleri hesabına kapı kapr dolaşarak eşya toplıyan bu Ulus'un Romanı: 4 Tefrika: 54 Benim Günahım (MEA Yazan: ANNIE VIVANTI O bilmiyor, anlamıyor, ki ben teselli götürmeğe değil, teselli almaya gidiyorum, Bu misyonda, ruhüum huzuru yeniden buluyor. O tatlr hayır dua tekrar başımm üstünde ka- nadlanıyor, varışımda beni se- lamlıyor, Zldlşlmde beni takib e- dıyor. : — Günlerin aydın olsun!.. %CŞ evinde parıldasın!.. Pal- miye yemişlerile seni beslesin, Pinar sularile susuzluğunu dindir- sin!.. Saadet seninle olsun!..,, Bu saf dileyişler, benim bütün Bünümü aydınlatıyor, Ve düşünüyorum: “Eğer bir oğlum olsaydı, ba- - ._nı yddıılık.qdeu ııınu,ıihî. mis- . CULPA) Italyanca aslından türkçeye çevirent NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU yoner olmasını isterdim. İsterdim ki o monden konvansiyonların e- sirliğinden uzak, çölde- büyüsün, mektebi fakirlik, dini fedakârlık, mükâfatı ruhun huzuru olsun. Böylelikle, serbest ve mesud, bü- yük güneşin altında, zorlanamaz yıldızların altında onun şahin göz- leri hududsuz genişliği mesafe- lendirmiş, ruhu, korkusuz, Tanrı- ya yükselmiş olurdu .,, Bir oğlum olsaydı....,. Bikik K " 4 ikincikânun — “Dün yeni bir isyan teşebbüsü oldu, Fakat insafsız bir cıddıyetle hcınen bastırıldı, merhımeuiıuzyikted- ..hirıermııhm—pmım Bi —Ihahm..,,lîmhııi: nemyo:— AA lunmak için, arab kadınları, Ka- hire'nin büyük meydanına indi- ler, ve kara, dilsiz, o silahsız ye- islerine trajik bir kalabalık ha- linde, bağırlarını ingiliz askerle- da öylece kaldılar. Netice: Bir yirmi kadar ölü ve birkaç yüz yaralı. Yerli hizmetçi Zoraide anla- tıyor:; yaralılar arasında çok ta- nmmış bir mısırlr varmış: Bir büyük efendi, - o diyor, -bir. A- pustol, fellahların bir kumandanı, ki bir süngü ile böğründen vurul- muş. — Adını sordum. Bilemedi. Bugün Normanla sokağa çık- tığım zaman, evimizin kapısı ö- nünde bir ihtiyar arab vardı. Biz geçerken yüzünü örttü. h Bu akşam, yalnız dönerken, hâlâ orada olduğunu gördüm. Bu sefer gözlerini bana dikti. “ Tanıdım: İbrahim'di. Bir za- mankinden da - toma halli. zayıf, daha fan- manlarda (Bursa yoksullarına yardım) - ,Bursa Halkevinde soysal yardım çalışmaları kurum üyelerini ve C. H. F. ocak ku —— rumlarını bu yüksek bağlılık ve şefx — katlerinden ötürü takdir etmek lazım- dır, Musa — Aydında deve güreşleri- — Aydın: — Aydın Halkevi içtimaf yar dım şubesi bayramın ikinci ve üçüncü a günleri, orta ve ilk okullardaki yokıul öi ve kimsesiz çocukları giydirmek üıen deve güreşi yaptırmıştır. ü Güreşe sekiz çift tülü girmiştir. A« yağa aydınlı Ahmed çavuşun !ülm Osmanbüklü ve Sepetçi tülülerini yes — nerek kazanmıştır. Ortaya turşucu — tülüsünü yen:ı ç köşklü Hamzanın tülüsü ile yorgancr —— tülüsünü yenen aydınlı Bay Eyübün — tülüsü güreşmiş ikisi de berabere kal mışlardır. Başa Köşk fırka başkanı Bay lleh_"_ medin oğlunun ünlü tülüsü çıkmış fas — kat bu tülü ile güreşecek denk rmii | bulunmadığından galib sayılmış ve bıı şa konan halıyı almıştır. F Bu tülü Yenipazardan Alim ağanın tülüsü ile güreşecekti fakat Alim ağanm — çok hasta olmasından tülüsü gılmemiıi. tir. F Geçen sene Alim ağa — tülüsü llı köşklü tülüsü güreşmişler Alim ağa tü — lüsü kazanmıştı. Bu yıl iddia ile çok qi bakılan köşklü tülünün — kazanacağı » mangalbaşı güreşlerinde ıdylenmekteo K ! Ğ dir. d Deve güreşlerinin en tatlı yanı matu galbaşı güreşleridir. Gece deveciler ha — kahvesinde toplanır, develer dışarı tax kılır, davul zurnalar çalar, mangalbas — şında eski deveciler ünlü tülü güreşler — rini anlatırlar. Aydın — Yılbaşı gecesi bu yıl her — yıldan daha neşeli ve eğlenceli geçe miştir. Spor mıntaka ve kulübü el — birliği hükümette bir balo vermişlers — dir. Balo çok eğlenceli ve neşeli sabas — ha kadar devam etmiştir. t Halkevi salonunda da bırçok ha.lk._ , kandırmaya çalıştı. Boğazımın tıkandığını duy- dum, Cevab veremedim. Başımla bir red işareti yaptım: — Hayır! Muhakkak gözlerimde bir bü- yük hüzün okumuştur Başını eğ- di, bir tek kelime daha söyleme- den gitti. Huzursuzum, heyecanlıyım. Ne yapmak istediğimi, ne yap- mam lazım geldiğini bilmiyorum. Red edişim belki insafsızca olm . Halbuki bunca ıstırab çekenlen ziyaret etmiş, tese'llı et- miştim, Neâen onu etmiy - “ (Bursa'da Atatürk heykeli ——— — — du? durmadım. Merdivenleri, yü- | sem?... Fakat hayır... Bu, No reğim çarpıntı içinde koşarak çık- | man'a karşıçok kötüce bir hiyan: tım, olur.,, : Bit ue Tekrar bakıyorum. Hâlâ o- rada, Benden ne istiyor acaba?,, “İbrafiimi bir daha görmedim. — Köğ, Fakat Zoraitte, fellahların o kadar — sevdikleri “büyük efendi,, nin, “Indim, konuştum. Allahın sayesinde eyıleşmekte olı Alçak sesle, sıtmalr sıtmalı, duğu haberini getirdi.,, ğ bana dedi ki efendisi yaralı imiş. K Titriyerek, ellerini kavuşturarak, B k beni onun yanma gitmem - için “Misyonerle birlikte son defa olarak fakirlerimin yanına dön< düm. Norman bundan sonrası için bana bu teselliyi yasak edı— B yor. Kendisine bir fenalık getir- — memden korkuyor. Belki de, faz- la olarak bir de, avrupalılara kar- şı çok müteessir olan yerlıleun Bi bıx' tecavüzüne, bir tehlikesine maruz kalmamdan korkuyor. Ba- — na ne kadar saygılı olduklarını o — bilmiyor; ne kadar mütevazı, ne kadar eyi olduklarını o bilmiyor, Hayatıma boşluk dönüyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: