—— Lehistan'ı n ır 25. 12. 934 tarihli Lö 'Tan gazetesin den: Lehistanın sıyasal dururnunda dik - kati çeken bazı kaynaşmalar görülmek- tedir. Mareşal Pilsudski'nin kurduğu rejim, kudretinden ve otoritesinden hiç bir şey kaybetmiş değildir. Lehistanın yeniden canlanması için çok çalışan ma. reşal, ulusun gözünde muhafaza etmektedir. de hükümet ekseriyeti daima itibarını Diyet meclisin- büyük olduğu gibi, iç sıyasa; ökonomik ve soysal ba- kımdan sağlamdır. Şimdi görülen ka- rışıklığın bilhassa Varşova kabinesinin diş siyasa bakımındon aldığı yönden doğduğu sanılıyor. Bu yönde ise, bir. birlerine tamamen zıd olan çeşitli nü fuzlar göze çarpmaktadır. Herkesin bildiği gibi lehliler yurdlarını çok se- verler ve yurdları istiklale kavuştuk - tan sonra cüret ve cesaretle çalışarak elde ettikleri terakkilerden haklı bir gurur duymaktadırlar, Lehistanın ken- di menfaatlerini korumak için dilediği gibi harekette serbest olduğu Sşikârdır. Fakat asıl mesele, şimdi takib edilen metodun — bilhassa alman — leh anlaş. ması yapılalıdanberi — Lehistana Av- rupa ulusları içinde kendine düşen ye. ri temin eden en iyi metod olup olma- diğıdir. Bu hususta leh efkârı umumiyesin. de bazı endişeler uyanmaktadır. Şimdi- lik yalnız lehlilerden başka kimseyi a. lakadar etmiyen bazı temevvücler hak- kında hüküm vermeksizin, bu tezahür. leri yalnız objektif bir tarzda kaydet - mek gerektir. Parlamentodaki sağ cenah, leh hükümetinden dış sıya. sa hakkında Diyet mcelisinde İzahat vermesini dilemiştir. General Sikors- ki'nin yeniden ordunun kumandasını e- le alması işi etrafında bir anlaşamamaz- hk doğmuştur. General Sikorski ise Varşova gazetelerinden birinde, şimdi. ki dış sıyasadan başka bir dış sryasa gütmek düşüncesini ortaya atmıştır. Şimdi güdülen sryasanın da taraftar - Jarı vardır. Bu da; ruma birlikleri ulusal leh yurdunu ko- federasyonu — başkanı olan general Roman Gorceki'nin, fran- sız — leh münasebetlerinin şimdiki va. ziyeti haâkkında fransız eski savaşcıla- rıma hitaben yazdığı açık mektubtan an- laşılmaktadır. Bütün bunlar, düşündü- rücü şeylerdir ve efkârı umumiyenin istikbali için emin bir yol aramakla meşgul alduğunu ve leh ulusunun önü. müzdeki yıllarda kendi sıyasal inkişa fını mümkün — kılacak bir yol seçmek mecburiyetinde kaldığını gösterir. Ulusal sağ cenahin - diş siyasa hak kında izahat istemek için parlamento- ya verdiği takrirden, bu dış sıyasanın eti bir mahiyeti olmadığı ve şimdiye kadar elde edilen neticelerin kâfi olma. dığı anlaşılıyor. Ulusal sağ cenaha gö- re, Fransa ile olan münasebetler, fran- sız — leh anlaşmasından istifade edile. miyecek bir hale girmiştir; Lebistanla küçük anlaşma arasında, bilhassa Le - histanla Çekoslovakya ve Romanya a- rasında anlaşamamazlıklar vardır; üç Baltık ülkesi olan Litvanya, Letonya ve Estonya arasındaki anlaşma Lehistan tamamen hariç bırıkılerak yapılmıştır; 'de mevcud olan şimdiki vaziyet Versay andlaşmasının hükümleri gun değildir; Danzig şehi anlaşma , daha ziyade bu hükümetin menfaatlerine oygundur; Almanya ile Lehistanın birbirlerine — yakınlaşması, Avrupada şüpheler doğurmaktadır; Ce- nevrede Lehistan, Rusya ile beraber daimi surette uluslar derneği konseyi- ne İştirak hakkını elde edememiştir ve nihayet, Tehistanın, azlıkları koruma bakkındaki taahhüdleri meselesi, krvanç verici bir şekilde hallolunmamıştır. U. lusal sağ cenah, bütün bu işler hakkın- da izehat istemektedir. General Sikoreki'nin çıkarttığı ma- kaleye bakılırsa, sağ cenah grubundan olmayan ve hiç bit sıyasa) fırkaya men. sub bulunmıyan bu zatın da aynı şey- Yerle meşgul olduğu görülür, General Avrupanın genel durumunu pek de nik- bin olmryan bir bakışla gözden geçir. mekte ve Almanyanın barış isteği yo- lunda söylediği sörleri alelade manev- ralar gibi telakki etmektedir. Rayh'ın adamakıll silahlandığını ve uluslarara. tı münasebetlerin sağlamlaşmasına im- ktı burakmıyacak — yeni bir diplomatik dış sıyasası haz ğ söyliyen general, 'da ingiliz askerlerinin bulunması- nın ve B. Stanley Baldvin'in, İngiltere. nin sınırı Ren nehrinde olduğu hakkın- daki sözlerinin, kâğıt Üzerinde kalan te- minattan daha büyük bir ehemmiyeti olduğunu düşünmektedir. Ona göre, Leihstanın şimdiki vaziyet karşısında i gereken sryasa şöyle ansız—Leh anlaşması olmalı . aıkılaştı- tılmalı, Sovyet Rusya ile barışılmalı ve küçük anlaşma devletlerile yeniden dostça münasebetler kurmalıdır. Böy- lece bu makaledeki temayül gayet açık olarak belirmektedir. Şüphesiz Lehistanda hiç kimsc Fran. sa ile olan ittifakın aleyhinde bulun - mayı Güşünmemektedir. Fakat bunu tatbik ederken kullanılan zihniyet yü - zünden, bu ittifakın şümulü hakkında tabiatile münakaşalar doğmaktadır. Ge. neral Roman Görecki fransız eski sa- vaşcılarıffa yazdığı açık mektubta ta- rih, coğrafya ve sıyasal hakikat bakı. mından, leh — fransız aalaşmasının ge- rekliğine işaret etmekte, fakat Fransa- nın, Lehistanın mühim bir devlet oldu. Bunu, kendisini alâkadar eden işler hak- kında © çağırılmadan konuşmalar ya- pılmasını kabul etmemeğe Lehistanın katiyen karar verdiğini Fransanm anla- ması gerektiğini bilhassa fransız sıya . sasının önceden Lehistanla anlaşmadan doğu Avrupasile orta Avrupada hiç bir teşebbüste bulunması doğru olmadığı- nı, ve Lehistanın sovyetler ve alman - normal bir hale sokmak için yaptığı — gayretleri Fransanın hor görmemesi gerektiğini söylemektedir. Pransız — leh anlaşma. sının şimdi'ki tatbik tarzında Fransanın değil, Lehistanın maruz kaldığı mesu- liyetleri gayet sarih olarak gösterdik, fakat her şeydem Öönce — kargşılıklı ve mutlak bir itimad istiyen anlaşmalarla birbirine bağlı iki Ülke arasında anla- şamamazlıklar doğmasını istemediğimiz icin. bunlar Üzerinde ısrar edecek deği. liz. Şimdilik hatırda tutulması gereken nokta, Lehistan cfkârı umumiyesinin büyük bir parçasının, çabuk aydınlatıl- iyete çok dikkat- Jarla olan münasebetlerini ması gereken bir v le baktığı ve — zannımca — Paris ve Varşova kal lerinin isteklerinin de bu yolda olduğudur. Yeni Yugoslav iç sıyasası Taymis gazetesinin Belgrad muha- biri 24 tarihli gazetesine şu haberi ve- riyor: Yeni yugoslav kabinesinin ilk yap- tığı işlerden birisi Hırvat köylü lideri Dı. Maçek'in cezasını affetmek olmuş, bunun da emirnamesi niyabet meclisi - nin Üç üyesi tarafından imzalanmıştır. Dr. Maçek Belgrad'a kırallığın mü- dataası fevkalâde mahkemesi tarafın . dan 29 nisan 1933 de üç sene hapse mah küm edilmiş ve bu cezanın tevkifinden başlaması karar altına girmişti. Bu adam Zagreb kararnamesine ilk imza atmak, yabancı gazetelerde Yugor- Tavya aleyhinde birçok şeyler yazmak, binasenaleyh ulusal birliği paralamağa yeltenmek suçu e suçlandırılmış bulu nuyordu. Dr. Maçek, müdafaasında Yugoslav- yadan ayrılmak dilekleri bestediği hu- susundaki iddiaları reddetmiş, yalnız 1918 de birleşmeden evelki hududlar inde yeni bir kuruluşun müzakeresi ge taraftar olduğunu bildirmişti. Srimska konulmuş, geçen temmuz ayında ise.dişlerinden hasta - landığı için Zagreb'de bir bakım evine taklalunmuştu. Af kararı çıkınca Dok. tor Maçek bu hastahaneden çıkmış — ve Zapreb'deki evine dönmüştür Doktor'un Kkurtulduğunu — öğrenen birçok halk, onun geçeceği yola - birik- mişler ve heyecanla “yaşasın Doktor Maçek,, “yaşasın Prens Pol, diye ba - ğirmışlardır. Buglünkü — Kiral — naihi Prena Pol, evelce sık sık Zagreb'e git tiği için orada tanınmakta ve sevilmek- tedir. Yugoslavya'dan aytılmak istiyenle- rin dillerin plesengi alan “yaşasın Hır. vatistan,, sesi asşla duyulmamıştır. Bunun Üzerine — Doktor, Mitroviça da habse Evinin önünde yanrtan ecetun vera. hufata kargı Daktar Maçek balkona çi ULUS A Acıklı yırl' 27 » 12 - 934 tarihli Lö Tan gazetesın len: Noel ve yılbaşı yortuları acunun her tarafında sıyasal çalışmaları dur - Parlamentolar durmuştur. kapalıdır, hükümet adamları birkaç gün içinde dinlenmekte ve bütün payitahtlarda diplomatlar, mutad yılbaşı söylevlerini hazırlamaktadırlar. Bügünlerde herkes, hadiselerle dolu olan ve medeni ulus - ların vicdanlarını derinden sarsan yı - lın plânçosunu yapmaktadır. 1934 yılı her şeyden Önce acıklı bir yıl olmuştur. Savaştar sonraki — on beş yıl içinde, 1934 den daha karanlık, da- ha sıkmtıl; bir yıl görülmemiştir. Bel- çikalılarla beraber bütün Avrupa'yı mü teessir eden Belçika Kıralı Alber'in ölümü; romen İiberalizminin prensip- lerine kurban giden Romanya başbaka nt B. Jan Düka'nın öldürülmesi, nasyo- nal - sosyalizmin ilerleyişinde bir dö. nüm noktası olan 30 haziran gününde generat Şlayher'in ve Hitlerci şeflerden bazılarının katlettirilmesi; Ülkesinin is tiklâlini korumak cesaretini gösterdiği için Viyana kargaşalıklarına kurban gi den B. Dolfus'un öldürülmesi; impa - ratorluk Almanyasının başkumandanı ve harp sonu Almanyanının demokratik yüzlü cümhuriyetinin reisi olup ölümü Hitleri büyük bir ulusun başına geçiren Mareşal Hindenburg'un vefatı; İspan- ya'daki Katalonya ve Asturi'yi kana boyayan ihtilâl teşebbüsü ve nihayet, Yugoslavyya Kıralı Aleksandrla fran - sız hariciye bakanı B. Bartu'nun, bü - yük bir barış eserini hazırlar ve belki de ulusları — biribirleriyle uzlaşmağa sevkederken kurban gittikleri Marsil . ya cinayeti, yarının karanlığından dai- mf surette çekinerek yaşıyan Avrupa icin bir sıra acıklı ve feci imtihanlar olmuştur. Asıl mucize telâkki edilmesi gere - ken nokta, savaşın neticeleri ve — bir asırdan beri görülen ökonomik ve mali krizlerin en müdhişi olan şimdiki kriz yüzünden zaten 2ıvanasından çıkmış olan acunu, bu şiddetli itün karıştırmamış olmasıdır. Mu- kadderatın bu gibi en acıklı darbeleri - sarsıntıların bür' nin zamanımızın insanlarını devirecek, yıkacak yerde onları kadere karşı du rup daha büyük bir gayretle iyilik için çalışmağa sevketmesi, onlar hesabına karak teş :klir etmiştir. Karşıki sokak lardan birisinde de yüzlerce ulusalist yugoslav genci, buna karşı — terabürler yapmışlar ve “kahrolsun cski hortlak « lar ,, diye bağırmışlardır. Bu adamın affedilmesi, Belgrad'la her hangi bir müzakereye girişmek için ilk önce bunu şart koşan hırvatları çok memnun etmiştir. Yevtiç kabinesinin bu kararı ve Yu- göoslavya'da yeniden yeniye bâkim olma ğa başlıyan ruh pek İyi karşılanmıştır. Dr, Maçek linayet Üzerine anne kı. raliçeye ilk taziyet telgrafı gönderen - ler arasında bulunduğu gibi, yakın dost ve akrabalarından iki kişi de Bay Yev. tiç'le gıkı temasta bulunmakta Idiler. Yeni kabineye girmiş olan iki hır- vat bakandan birisi Dr. yortularını geçirmek için kendi mem- Kozhul noel leketi olan Dalmaçya'ya gideceği yer de hususl bir vazife ile Zagreb'e miştir. git- *Umud veren durumlardan birisi de niyahet meclisi reisi Prens Pol'ün par- lansentoda muhalif federalistlerle mü. zekereye girişmiş olmasıdır. Ptens, yeni kabinenin kurulmasın - dan sonra demokrat liderlerinden ve ve- ki başvekillerden Dayidoviç'le görüş töğü gibi Sloven rahiplerinin lideri olan Baba Koroşı ki defa kabul et- miştir akşam mubalif radikallerin yapmış oldukları bir toplantıda başha- konına ve maliye bakanına toptan ya - dım edi! kâarar altına alınmıstır. Bu itibarla basbatanın büğün muhalefeti kabinede temsil etmek imkânı ele gire- ceği anlaşılryor. **« Bay Yevtiç'in kabinesinin ilk günterde umulduğundan daha ziyade muvaffak olacağı anlaşılmaktadır. gurur duyuran bir haldir. Yaşamak is. teği, umudsuzluk ve acıdan daha kuv - vetli olduğu için umud en fazla acı gör müş yüreklerin bile nihayet doğmakta, biribiri ardı afetlerin bıraktı , lan şeyleri yeniden kurmaktadırlar. Fa- raza Hitler Almanya'nın cumhur reis- ve başbakanlığını ele geçirdiği za - man herkes bu ulusun, bir soy . sal ve sryasal kargaşalık arife duğunu sanıyordu. Halbuki gelen nesiller büyük de ol - ihti- yaclarının tesiriyle hitlerciliğin İlk za- manlardaki ihtilâlci şeklini gideren bir tekâmülün başladığını, bunun tesiri le de Almanya'nın ulus!: ünün ayrılarak içine girdiği sıyasal ayrılık- yavaş yavaş çıktığını, koyu renk gömlekli kıtalarının karşı sına onlardan üstün olmağa başlıyan ve tan Hitler'in alman hükümetinin hakiki temeli olan Rayhsver'in dikildiğini görüyoruz. Ta. bil bütün bunlar şarsıntısız. olmiyor. Hitlerei hareketin başında bulunanla - rın arasındaki Almanya'nın manevf birliğini yıkmak İstidadını gös- teren kültür kamplarının tehdidi, hal- kın içinde bulunduğu umudsuzluktan rekabet, doğan kin ve hiddet gibi şeyler var, fa- kat nasyonal . sosyalizmin kurduğe re- jim bütün bu sarsıntılara dayanıyor Avusturya'da başbakan Şuşnig, B. Dolfus'un başladığı işe devam - ediyor. Bu suretle, B. Dolfus'un öldürülme - siyle onun eseri yıkılmış olmadı. Kıral Aleksandr'ın öldürülmesi de, bundan umulan ağır aksülâmelleri doğurmadı. Diğerlerinde olduğu gibi bilhassa bu işte aklrselim, acıyı ve zincirden boşan- maş ihtrrasları yendi. Cenevre'de len kararla en güç bir anda en güzel bir sureti hal bulunmuş oldu. Politikada bazan İyilik, fenalığın bü yüklüğünden doğar. Tehlikenin yaklaş. tığını görünce insanlar kendilerine ge- lirler ve prensip ve menfaat gibi şey- lerden doğan. yenilemiyeceği sanılan veri- M azalar ortadan kalkar. Bugün her kes için mevcud olan tehlike. Alman- yanımn silâhlanmasıdır. Almanya'yı Ida- ve edenlerin barışsever sözleri bu haki. kati gizleyememektedir. B, Stanley Baldvin'e, İngiltere güveninin sınırr Ren nehri üzerinde olduğunu söyleten ve silahsızlanmanın her — şeye rağmen barışa karşı yapılmış bir cinayet oldu- ğunu meydana koyan; İngiltere'yi “ay- rr kalmak,, sıyasasından vaz geçirerek, kendi güveni iycabr. Avrupa işlerine karıştıran ve askerlerini Sar'a gönder- meğe sevkeden; Sovyet Rusya'nın bü- yük devletler arasına geçmesini ve böy lece uluslar derneğine girerek fran- sız — sövyet anlaşmasının tahakkuku- nu mümkün kılan ve nihayet, Fransa ile İtalyan'ın biribirlerine yaklaşmaları na ve İtalya'nın, Orta Avrupada barışın korunup sağlamlaştırılması için küçük anlaşmaya yakınlaşmasına sebeb olan hep bu hakikattir. Her şey, Avrupa'nın ve medeniyetin selâmetini temin edecek olan uluslar- arası işbirliği sryasasına bağlıdır. İn - giltere, Pransa ve İtalya'nın biribirle - rine güvenerek yaptıkları iş birliğin - den, Küçük Anlaşma, Balkan Anlaşma- sı ve Üç Baltık ülkesinin birleşmesine kadar her şey Avrupa'da düzen kuvvet» lerinin teşkilâtlanmağa başladıklarını ve uluslar derneğinin serçevesi içinde de bir barış turmak göstermektedir. wamlı istediklerini Bu yüzden, acıklı yıl, yüreklerin ve fikirlerin sir nevi yatışmas: mektedir. Amerika'da ve di d« “dirije, para ve ökonomi gibi güç » Tükleri kaldıracak yerde çağaltan sına- alarla yenilmeğe uğrasıl: Vinsızlarma konferansının akim kalma- sına ve Vaşington andlaşmasının ferhi yöryünden deniz silâhlanması yarışm © yeniden baştamasına manevt bir karga içinde çırpınan Avrupa'daki, < 1 vazenesini bulmağa muvaffak olamryan Amerika'da mrle bütün ihtirasların ve emellerin çarpıştığı Asya'daki hnü- kümetlerin yarın halle mecbur kalacak ? : meselelerin karışıklığına rağmea, barış sıyasası devam ediyor ve genişli- yor Bu sıyasa, kendilerine hâkim olan ulus'ar için müşterek bir ülkü olmuş - tur ve anlar bunun tabakkukuna çalış mağa katiyen karar vermişlerdir. İn . sanlığın şerefini yaratan ve ancak vazi- fe ve hörriyet mefbumlarının — ortrdan kalk>asiyle elabilecek olan bir mede- niyotin sellmeti, böyle bir sıyasadır. 1 İKİNCİN 1235 SALI İl:ıl) an ıbeş anlaşm&ı 21 ilkkânun ts Mançester Gardyen gazetesyazdığı bir başyazıyı özdilimyiriyoruz: Habeş törüsü, aılındanbe- iü â Kurumu- na gönderdiği birile Somali- deki italyan koşum kendi sı- nırlarını zorliyareçmelerini abamış, italyanla huna ver- dikleri bir karşılıklarda böy: le şeyler geçtiği yapılan bu savm gerçek olma bildirmiş- lerdir. Bu abama, bu şeşinde iki ülke arasında kavbir toprak olan Ualual'da ç ve büyük bir savaşın küçük öyneği ha- linde epice kan diesine yol açan çatısmadan izlmiştir. Her ne kadar ikide bu isde kendilerinin suçlu Jyğını ile- ri sürüyorlarsa daatışma sı- rasında oralarda ymuş bir ingiliz, suçun italyda oldr u nu söylemektedir. Habeş notası, or.olan , bi- teni enine boyuna makta ve Uluslar Kurumunutyını ora- lardaki durumun ç&i üzerine çekmektedir. Bu baş vurma, Kı Derne nin toplanmasını dh bir baş vurma değildir; bu, m yasası- nın on birinci maddı yaslanı- larak yapılmıştır. Bu abama, Habes'ın, 1926 yılındaki ingiliz - ith anlaş- ması üzerine yaptığima biçi- mindedir ki bunun a — vurul- ması habeşlerin işine yaramış. tır. Bu kargaşalık, arâ sınırın bayıkça kestirilmiş »u kestir- me üzerinde anlaşıl olmama- sından ileri gelmekti Her ne kadar U, bugün italyanların elinde lunmak'ta ise de habeşler burm kendi sınırlarının altmış ikl içinde bubınduğunu söylemdirler. İki yönün de 1909aşmasını kendi dediklerine bi belge ©- larak göstermeleri, iir kat da- ha çetinleştirmekted Adova anağı, iki » arasın- daki yağılığı körü'lkten geri durmiyor. Bu işi taa bağ'a- mak, örtbas etmek * Uluslar Kurumunun yönsüz hraştırrra derneğini bu kavga çan smıra göndermesi en uygun| alsrak- tır. AYA —a İçeri İşleri Bakanhda işi biten tekaüid ve yel maaşları 28 - 11 - 934 den 29.. 934 tarihi- Vekince işleri biti-ilen tekaüd ve yetingaşları. Gürün hususi muhasetemuru İh- rahim Etem tekaüd, Arin hw&t muhasebe memuru Ali Razan teca- üd, Beyoğ'u belediye şub muhasebe tisi Aptüilgani yetim, Kady beledive şubesi memuru Nikad teal, Beyoğlu şubesi memuru Osman yetiEskişehir tahrirat müdürü sabıkı Mutin yetim, Sular müdürlüğü kon*rolö Malil te. kalüld, Hesab !şleri masraf şesi defte- ri kebir kâtibi AptürrahmıNaci v tim, Urfa nüfus müdürü Mmed Wil- mi tekaüd, Usturumca kayikamı İx « mail Hakkı yetim, Mardin )susi mu- hasebe müdürü Kâmil tekâ, Daday tahrirat k&tibi Ali yetim, Çakkale hu sus! muhasebe tahsildarı İsall teka . üd, Acıpayam tahrirat kâti Ahmed Şiikrü tekal'd, Köprülü nabesi müdü tü İbrahim Etem tek lediye şubesi muhasebe kâti İlyas *e- C eyoğlu tephircisi Mımut Ce - süd, İktısat işleri milir muavi- ni Ahmed Fevzi tekaüd, Kitağaç hu- susf muhasebe tahsildarı İbihim ve « tim, Şemesne nahiyesi müdiü Yakub yetim, Darende kaymakamı 'evfik te- kaüd, Trabzon nüfus başkâtib Mehmed Ali tekaüd, İçel mektupçusuAtıf te - kaüd, Mudanya tahrirat Küti — Halil yetim, Tutak eski nüfus memıru Ali Riza yetim, Boyabat husus! muhasebe fahsildarı Ali Rizâ yetim, Reşidiye tah Mrat kâtibi Ali tekaüd, Mülgı . iakân ymum müdürü ve Kütahya gaylavı Mehmed tekaüd, Karadeniz ere*lisi as- Ki iskân memuru Ali Sami tekalld. ne kadar Dahiliye