SAYIFA 4 Yabancı postası Habeşistan imparatorluğunun sıya- sal nüfuzu henüz daha batı uluşların- gdan birine verilmediği için bu ülke, ex- i tarzdaki emperyalist devlet adamla- rının düşüncclerinde bir takas eşyası olarak yaşamaktadır. Çünkü bu ülkenin alış verişe yarar yerlerini, İngiltece, Fransa ve İtalya 1906 da yaptıkları hir andlaşma ile ellerine almışlar ve bu and- iaşmaya göre de ülkenin Sudan — sın'r- larına dayanan batı kısmı - İngiltere nin, andlaşmanın yapıldığı — sıralartı başlanmış olan Adis - Abahba demiryolu iki yandaki yerler Fransa- gu Afrikaşındaki he" iki müs temlekenin arasında bulunan topraklır da İtalyanın nüfuzuna bırakılmıştı. 1925 te Fransa ve İtalya nüfuz saha- dlarının — sınırla — çevrilme teşebbüsü 1923 de uluslar — derneğine — alınmış olan Habeşistan'ın itiraziyle karşı- laştı. —Habeşistan — hinterlandı — ile müstemlekelerini genişletip zengin- leştirmeği düşünen İtalya'yı, vaziye- # uluslar haklariyle güçlendirilmiş olan Habeşistan doğrudan doğruya ken disiyle görüşmeğe ve dolayısiyle antaş Tağa da mecbur etti. Bu görüşmelere — başlangıc — olan prenslerin ziyaretlerinden sonra 197R de yapılan andlaşma ile İtalya, Habeş- istan'ın da bir gerbest mıntakası bulü - nacak olan Eritre'deki Assat Timanın dan Habeşistan hükümet merkezinin yarı yolu üzerinde bulunan Desich ka sabasmna kadar bir otomobil yolu yapı Hüktenr aldr, ki bu ülkede hatırı sayt- Hır ölçüde nüfuzları olmak isteyenler deniz kıyısından Ülke içine kadar bağ- ları bulunmalıdır. İklimin doğurmakta olduğu engellerden dolayı, (yağınur mevsiminde ehemmyieti olan bütün yol Tar geçilmez bir biçime girmektedir) ve ülkenin göcebe halinde yaşıy >, uluş göcünü tanımryan kabilelerin yaşamak- ta oldukları yerlerden geçen - kısımlar- da yol işlerinin çok tehlikeli olması yü zünden, italyanların yol yapısı da Erit re sınırlarını aşamadı. Uzun müddetten beri Tigre eyaletinin içlerin. doğru uzatılması düşünülen Agordat - Massut demiryolu da gerçekleştirilemediği gibi İtalya'nım batı Somalr'amdaki Moga- dişu ile, İtalyanım Habeşistan cenubun daki nüfuz mımntakasının da bağlanma- * imkânsız kaldı. H-beşistan'ın öko- mnomi işlerinden fayda verecek olan ha kikf anahtar, demiryolu ve ülkenin Üç- te ihracatı yapılmakta olan Cibuti li manı ile Fransa'nın bulunmaktadır. Bu vaziyet, iki lâtin ulusunun, Ha- beşistan ve Tunusdaki engellerin orta- dan kaldırılması esası üzerinde kuru- Jacak olan yaklaşma imkânları etrafm- da bu haftalar içinde yapmaları bekle- nilmekte olan görüşmelerde Fransa için İtalya'ya karşı fevkalâde müsaid- tir. Tunus meselesinde, Fransa'nm kendisini gevşek tutması beklenemez. Ancak, fransız müstemleke gazeteleri- nin Cibuti demiryolunun terkedilmesi düşüncesine karşı kopardıkları protes- to gürültüleri fransız devlet adamlart- mın fedakârlık yapmak istemelerinin ihtimatden uzak olmadığını göstermek- tedir. Bugün, kırmızı denizin çıkış yer leri Üzerindeki durumu bakımından Ci- buti'nin bazı değerli tarafları vardır. Yalnız şurası unutulmamalıdır ki, Fran — -—————— ulusları ile macar ulusu üzerinde nel - dan x1 inci yüzyıla dek olan kaynakları anlatmaktadır. Bitik'in en değerli bir yönü de her anlatıştan sonra o kayna - ğın yazmalarının nerelerde bulundağu. Bu, basımlarının nerelerde, kaç “efa, kimler elinden yapıldığını, başka — dille- Te çevirimlerini, bu bitik üzerinde başka larınım yaptığı araştırmaları anlatması. dır. Macar kültür bakanı Balint Homan'. - koruduğu ve onun çevirgenliği altın. mü (hulâsasmı) yapmağı yerinde bul - düm. Ülkü'nün ayrı bitikleri arası. 1» 'YİN NAMIK ORKUN Ökonomik Fabeşistan sayı doğu tarafındaki müstemlekeleri ile bağlamak bakımından bu yerin yük- sek bir değeri yoktur. Pransa Tunus'« ta büyük ölçüde imtiyazlar vermekten ise bu sahalardan çekilmeği tercih eder. Her ne biçimde olursa olsun, yer vermek meselesi ortaya çıkmış olsa bi- le, bununla italyanların ehemmiyetli bir şey kazanıp kazanamıyacakları sor guya değer mahiyettedir. İngiltere, sessiz sadasız, ancak çe - tin çalışmalardan sonra, Gamba lima- nından başlıyarak gemi işletilir bir va- ziyette olan Baro nehri ile, zengin Kaf fa yaylalarını bütün doğu tarafları ile birlikte ökonomik bakımdan Sudan'ın içlerine bağlamıştır. ftalya, Tsana gö- lü sularının sulama işlerinde kullanıl. mast hakkını andlaşmayla İngiltere'ye bırakmıştır. Bu vaziyet karşısında, esas bakımdan verimli ve iklimi müsaid olan Şoa ve Anhara yüksek yaylaları ve bel ki de Tigere'nin şimali iskâna uygun yerler olarak elde bulunmaktadır. Za- ten, nüfus fazlalığını yerleştirmek ba- kımından İtalya'yı alâkadar eden yer- ler buralarıdır. Büu böyle olmakla beraber, uluslar birliği üyesi olan bir ülkeden toprak imtiyazları almak kolay bir iş olmrya- caktır. —Eyalet prenslerini müstakil dorebeyliklerden çıkararak eirf basba - vağr bir toprak sahibi biçimine sokmak vilâyetlere kendi valilerini göndermek le İmparator Haile Selase uluşunu sağ - Tam bir temele kurmuştur. Birinci Me- nelik'in koruma savaşındanberi İtalya' nin edebi bir düşman rolü almış olma- sımı da ayrıca hesaba katmak lâzımdır. Daha yakın zamanlarda Gomdar'da- ki İtalya konsolosluğu önünde çıkmış olan kargğaşalıklar, Britanya ve İtalya Somali'si sınırlarına yakın olan Ha- beşistan topraklarındaki hadise işlerin ne biçimde olduğunu göstermeğe yete> hoydadır. Ara yerde, halka Hubeşistan'da is - kân imkânları arıyan bir de Japonya türedi ve açıktan açığa Avrupalr rakip lerinden daha iyi faydalar temin etme ğe muvaffak oldu. Japonya, Gtekiler gibi Üs, elçi ve konsoloslarla değil, tüccariyle ve hususi memurlariyle ala- na çıkmış olduğu için Habeşistan, Ja - pon'yanım hareketinde istiklalini korku- tacak bir cihet görmemekte ve Skono - mide yükseltmeyi ve özledikleri sına - yileşmeyi vadeden göçgenlerini, tücea rını, sermaye ve fen adamlarını kolla- rınr açarak ülkesine onadı. Öteki taraf- 'tan pamuk açlığı çeken Japonya'yı, Ha beşistan hâkimiyetine karşı nüfuz kul Tanmak aklından bile geçmemektedir, Japonları alâkadar eden yalnız pamuk tarlalarıdır ve kendi ülkesine çok uzak ve üs fedakârlığıma hacet brrakmıyan müstakil bir Habeşistan'ı kendi Işine daha etverişli bulmaktadır. Cima sahasında bulunan pamuk im tiyazlarının ne kadar büyük oldukları bilinmediği gibi buralarda kaç kişi yer- leştirileceği de belli değildir. Birkaç yıl içinde birkaç 100.000 hektar pamuk ekit mesi ve bir o kadar kişinin de yerteşti- rileceği büyük bir ihtimal içindedir. Ja- ponlar gütdükleri sryasalarında, Habeşis tarı yerlileriyle göçkenlerinin evlenme- leri telkinini de yaparak habeşlilerin şuurlarına girmektedirler. — Amerika dokuma sanayiinin yerini tutmuş olan Hindistan dokuma sanayii artık buralar daki sürüm pazarlarını temelli olarak kaybetmişlerdir. 14. ilkkânun 1934 tarihli Virtşaft- dinst'den DN KA BUGRLD DN Halid Ziya Uşşaki zade Hepsinden Acı Bizde modern romancılık ve ntkâye- ciliğin büyük kurucusu ve daima bu ç- Bırın başında kalmış olan Bay Halid Ziya ustamız yeni küçük hikâyeleri Hepsinden Acı adı altında toplamıştır. Eğebiyat merak- ha olanlar için ba haber, bir müjde teş. kil eder. Eserin dağıtıldığı yer Sühulet kütübhanesidir. ULUS KISA DUYUMLAR Mumya ile çiroz Bundan birkaç gün önce Dvinya gümrüğüne değerli bir koli gelmişti. Bunun içinde, Varşova müzesinin, kol- leksiyonlarını — zenginleştirmek — için n satın aldığı bir mumya vardı. Gümrük memurları bu mumya üze. rinden tarifenin hangi maddesi muci- bince resim almak gerektiği hususunda çok müşkül vaziyete düştüler, çünkü gümrük tarifesinde “mumya,, diye bir mal adı geçmiyordu. Bir hayli düşün- dükten sonra, gümrük memurları kuru- muş bir insan vücudunun çiroza benze. diğini düşünerek çirozdan alınan güm- Tük resmini mumyaya tatbik etmişler. dir! Ağacın üstünde uyuyan adam Otuz yıldanberi Amerika'da Arkan- sas hükümetinin Horasi şehrinde Fred Brovne adlı bir kimse, hiç yatakta yat. mryor, bir meşe ağacının dallarına as- tığı demirden bir varilin içine girerek uyuyordu. Tabit herkes de bu adamın haline şaşıyordu. Fakat günün birinde bu adam ağac üzerinde uyumaktan vaz geçerek ken- di elile yaptığı bir kulübede yatıp kalk- mağa başladı. Bü kulübenin döşemesi topraktan bir metre yüksekte idi. Ku. lübenin etrafına da boş şişelerden bir parmaklık yapılmıştı, Tabii herkes buna da şaştı. Fakat çok konuşmağı pek sevmiyen ihtiyar adam, bu seferlik ağzını açarak şu me- raklı izahatı verdi: — Yılandan korktuğum için şimdi- ye kadar topraktan altı metre yüksek- te, bir ağacın üstünde uyudum. Fakat ihtiyarladığıfı için şimdi ağaca tırma- nacak — dermanım — kalmadı. — Zaten içinde uyuduğum varil pek rahatsızdı. Onun için şimdiden sonra bu kulübede oturacağım. Beni ıtırmağa gelen yılan- dar, külübenin etrafımdaki — şişelerde kendi akiklerini görerek korkup kaça. caklardır. Yılanın biri şişeleri geçip kulübeme kadar gelse bile, yüksekte ol- duğum için beni ısıramıyacaktır! Sakal bırakanlar Anti- faşistmiş! $1 yaşında olan Musolini, gene S1 yaşında olan General Atilyo Teruzi'ye: — Siz ihtiyarlıyorsunuz. Sakalınız kırlaşmağa başlıyor. Onu traş ettirime. niz daha İyi edersiniz, demiş. Tabit general: — Sizin de başınızda saç yok. Saç gıkartacak bir ilâc alsanız çok iyi eder. sinir. Diye cevab vermemiş. Hemen ber- bere koşarak sakalını tıraş ettirmiş. Bu yüzden de o kadar değişmiş ki, askerle. Ti onu tarıyamamışlar. © zamandanberi hiç bir zaman, hat- *tâ Duçe'nin önünde bile titremiyen ma- reşal Balbo müstesna olmak Üzere, bü- tün faşist şefleri sakalsızdır. 14 İlkkânun tarihli “LU., dan Soyadı alanlar Trakya genel müfettişi Doktor Bay İbrahim Tali ve kardeşi Kars saylavı Bay Baha Tali “Belirğen,, soyadını al- mışlardır. Maliye Bakanlığı muntazam borçlar Müdürlüğünde soy ad: alanlar. Başaran — Muntazam borçlar mü - dürlüğü hesab memurlarından Hidayet Öcal — Muntazam borçlar müdürlü- ğü memurlarından Ali Mustafa, Erkılıç — Muntazam borçlar müdür lüğü kâtiplerinden Seyfettin. Kırlankıç — Muntazam borçlar evrak kâtiplerinden Azmi, Emre — Muntazam borçlar mildürlü ğü birinci sınıf tetkik memurlarından Hasan oğuz ve biraderi Saffet ve pede- ri Ozman, Erpul — Hariciye Vekâleti müteka- id memurlarından ve muntazam borç- Jar malül gaziler hesabı carisinde Suat, Keskiri — Muntazam borçlar müdür lüğü besab memurlarından Kemal, Altan — Muntazam borçlar müdür- Kiğü kâtiblerinden Muzaffer, Özkan — Muntazam borçlar müdür- lüğü memurlarından Ektem Yılmaz, Dinçer — Muntazam borçlar müdür- lüğü kâtiblerinden Hüseyin Hüsnü Günör — Muntazam borçlar müdür- Tüğü mümeyyizlerinden Receb. Gürkün — İçeri işler bakanlığı V. . genel müdürlüğü şube TI de Yakub Güney — Ankara Hukuk - fakültesi idare ve hesab memuru Münir. Asal — Gümrük mütekaidlerinden Ahmed Lebib ve ailesi Arman — Ziraat Bankası veznedar- larından Faik, oğlu Kurultay arruhal encümeni kâtibi Hidayet, oğlu Cihad Demircan — Em.U.$Ş. 3 komiser Mehmed Salim Alkan — Em. U. şoförü Hazim Okay — Yüksek Ziraat Enstitüzü kimya laboratuyarı şefi Dr. Mecid İb- rahim, İstanbul Üniversitesi geologi doçenti Ahmed Can İbrahim. Okan — Mütcahhid Mustafa Pehmi Gökçek — Anadolu kulübü müdü- rü Ahmed Şevket Unay — Arab zade Arif oğlu Nail Tavman — Ziraat Bankası memur- larından Bay Lütfi. Tamer — D. D. Y. Dr. Celâl Na - mik, kardeşleri avukat Esad Muhlla ve avukat Sami Namık. Yüksel — Kültür bakanlığı hestab işleri çevirgenliğinde Hilmi, Ankara posta çevirgenliğinde M. Kemal Ha - san, İsmail. Kökdemir — Sinopta mütekaid hâ- kimlerden Bay Ahmed Baik ve sıhhat bakanlığında mütehassış doktor Bahad din. Merey — Tayyareci binbaşı Tevfik ve ailesi, Dönmez — Dr. İbrabim Etem Özkan — Kadastro merkez fen me- muru Said. Tartan — D. D. Y. hareket dairesi muhasebe memuru Ahmed Niyazi. Arman — Karaoğlanda İstanbul tat- hıcısı Mehmed ve kardeşleri Büyük Er- kânıharbiye tesisat ustabaşısı — İsmail Hakkı ve Bursa Askeri Lisesi talcbe- sinden Hasan Hilmi Arman soy adrar alınışlardı Bir ata sözü der ki; Neşeli yılbaşı gecesini geçi- ren bütün yıl mesut o'ur. Ha Ankara Palas otelinin yeni dekorlar yeni ışıklarla B& — salonlarında hazırlamış o'du- ğu yılbaşı eslencelerine iştirak ederseniz ister istemez eğlenir « — « Gi D 4 Gi ve bütün yıl mesut olursunuz 43 İLKKÂNUN 1934 PAZAR z Bir türk sporcusu- 4 nun muvaffakiyeti Türk sporcularının da uluslararası alanda ün alacak kadar zorlu ve büyük spor bareketlerine girişmeye başladıka latını anlatan bir duyum Bixi çok sevin dirdi. Cezayir'de çıkan La Depeş Afje-s ryen,, gazetesinin 8 ilkkânun tarihli sâ yısında bir türk sporcu ve mühenliâ olan Mustafa İhsan hakkında şunlırı okuduk: Demir tellerle gerilmiş katranlı beze den küçük bir sandal (Ankara) evelisi gece, Roving Klüb karşısına - yanaşı « yordu. Afrika kıyılarıma geldiği bir kaç gündenberi işitilmiş olan Mustafa İh- Bay Mustafa Thsan san Laperuz'dan kalkarak zorlu bir se- yahatten sonra beyaz Cezayir'e varı * yordu. Bu sandalda motör namıma bir şey yoktur: basit bir müselles şeklinde yel- ken genç ve cesur türk gemicisine yar- dam etmektedir. Diplomalı müheni's olan ve büyük bir maceraya atılmak ili- tırasını yenememiş bulunan Mustala İhsan, fetanbul Turing kulübiyle mu - tabık kalarak günün birindi l devrine çıkmaya karar veri Hemen işe başladı, bugün denizle büyük mücadelelerde muzaffer çıkmış olan marin sandalını kendisi yaptı, Cesareti ve umudiyle silâhlanarık açıklara sevinçle yelken açtı. Sevincle diyorum, çünkü 24 yaşında genç ve da- ima mütebetsim bu sporcu bize güzel geyahâtini sükünet ve memnuniyetle anlattı. Yolunda yegâne eğlence olarak sandalına yerleştirdiği bir gramofonü vardır, ve denizin sakin olduğu günler- de memleketinin musikisi deniz ve Bgök arasında tek başına Kkalan adamf teselli ediyor . Ve Mustafa İhsan bu suretledir ki Yunanistan, Suriye, Mi« sır, Trablus ve Tunus kıyılarını -get < miştir. Pukunun (Sigli burnu yanında) açıklarında fırtmaya tutularak sanda* h devrilmiş ve kendisi de kıyıya çıkâ« tak en gün orada kalmıya mecbur ol « — muştu. Günlük defteri uluslararası bir ha* tıradır, bu defter Mustafa İhsan'ın geç tiği yerlerde temas ettiği bir çok ileri gelenlerin imzaları ve yazılariyle dolü- dur. Yiğit gemici gazetemize pek nazikli- me bir ziyaret yapmak lütfünde bulut* du ve büyük bir muhabbetle Kendisi Cezayir'de birkaç hafta difi TJenmek, ve Cezayir'le Fas kıyıların! takibederek Tanca'ya gitmek niyetindt dir. Oradan, İspanya'nın şark kıyıları" nı, Fransa'nın garb kıyılarını - dolaşa * cak, Mong'ı geçecek, İngiltere, Belçi * — ka'ya uğrıyarak Hamburg'a gidecekr — oradan nehir yollariyle Ren'e, sonct — 'Tuna'ya ve nihayet Karadeniz'e çıkt" ca“tır, $ Mustafa İhsan'ın ötele ihtiyacr yol —— tur. “Ankara,, beşiklerin en mükem * —— melidir: lokantaya — İhtiyacı yoktüfi Alen Terbo'nun benzeri yemeklei $ ) kendisi hazırlamaktadır. Ve böyleit — masraf çok azalmaktadır ve esaşen M7f — rafın yarrsına İstanbul Sporting ““'3 bü Istirak etmektedir. j Cesur gemiciye samimiyetle “DOK geldint, deriz ve kendisine hayırlı yabatler dileriz.